113: Expresiones sobre el calor
113: Ausdrücke über Wärme
113: Expressions about heat
113 : Expressions sur la chaleur
113: Uitdrukkingen over warmte
113: Выражения о теплоте
…Hace tanto calor que se me derriten las ideas… ¡Hola a todos!
||||||melt|||||
||||||||생각들|||
… It's so hot that my ideas melt… Hello everyone!
...Hava o kadar sıcak ki fikirlerim eriyor... Herkese merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
Ben Òscar, unlimitedspanish.com'un kurucusuyum.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
Hoy, en este episodio… Voy a hablar del calor y especialmente de expresiones comunes para expresar cuando hace mucho calor.
|||||||||||||common|for|express|when||a lot of|heat
A continuación, un exclusivo punto de vista para practicar estas expresiones y por supuesto, para mejorar tu gramática.
|||||||||these|expressions|||||||
Practicaremos pasado y futuro.
We will practice|past||future
We will practice past and future.
Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com Viene el verano, y con el verano el calor.
Yo tengo una relación complicada con el verano.
|||relationship|complicated|||
Por una parte me encanta, porque hace buen tiempo, te invita a salir, ir a la playa, etc.
||||love||||||invites|a|to go out|||||
Bir yandan havayı seviyorum, çünkü hava güzel, sizi dışarı çıkmaya, sahile gitmeye vs. davet ediyor.
Sin embargo, un calor fuerte no ayuda mucho.
|||heat||||
Ancak, güçlü ısı pek yardımcı olmaz.
Aunque con el aire acondicionado se está bien, salir al exterior con ciertas temperaturas no parece una buena idea.
||||air conditioned|||||||||temperatures|||||
Klima iyi olsa da, belirli sıcaklıklarda dışarı çıkmak iyi bir fikir gibi görünmüyor.
Recuerdo cuando tenía que usar el tren para ir a Barcelona todos los días.
Her gün Barselona'ya gitmek için tren kullanmak zorunda kaldığım zamanları hatırlıyorum.
Era verano y hacía mucho calor.
Yaz mevsimiydi ve çok sıcaktı.
Hacía una temperatura de más de 30 grados y era fácil acabar sudando.
It was||||||degrees||||to end|sweating
It was over 30 degrees and it was easy to end up sweating.
Sıcaklık 30 derecenin üzerindeydi ve terlemek işten bile değildi.
Sin embargo, dentro del tren o metro tenían el aire acondicionado demasiado alto.
|||of the|||subway||||air conditioned||high
However, inside the train or metro, the air conditioning was too high.
Por tanto, cada vez que entraba, notaba un choque térmico con una temperatura 10 grados más baja.
|||||entered|I noticed||shock|thermal|||temperature|||
Therefore, every time I entered, I felt a thermal shock with a temperature 10 degrees lower.
Bu nedenle, içeri her girdiğimde, 10 derece daha düşük bir sıcaklıkla termal bir şok hissettim.
Evidentemente acabé con un fuerte resfriado.
Evidently|I ended|||bad|cold
Obviously I ended up with a bad cold.
Bueno, no divago más.
||I digress|
Well, I won't ramble on.
Neyse, konudan sapıyorum.
En este episodio me gustaría introducir algunas de las expresiones españolas que se usan cuando hay mucho, mucho calor.
||||would like||some|||expressions|||||||||
Bu bölümde, hava çok çok sıcak olduğunda kullanılan İspanyolca ifadelerden bazılarını tanıtmak istiyorum.
La mayoría son bastante graciosas.
|majority||quite|funny
Çoğu oldukça komik.
Por cierto, en el episodio 18 hablo sobre los veranos en España y en episodio 29 sobre cómo hablar sobre el tiempo.
By the way, in episode 18 I talk about summers in Spain and in episode 29 about how to talk about the weather.
Bu arada, 18. bölümde İspanya'daki yazlardan ve 29. bölümde hava durumu hakkında nasıl konuşulacağından bahsediyorum.
Estos episodios pueden ser un buen complemento a lo que vemos hoy.
||||||supplement||||see|today
Bu bölümler bugün gördüklerimiz için iyi bir tamamlayıcı olabilir.
Bueno, pues vamos a ver estas expresiones.
||||||expressions
Hace un sol de justicia.
It's||sun||justice
It makes a sun of justice.
Güneş pırıl pırıl parlıyor.
Esta frase es una manera de expresar que el sol calienta mucho, en exceso.
||||||||||heats|a lot||excess
La palabra justicia ayuda a enfatizar la potencia solar.
||justice|||to emphasize||power|solar
Adalet kelimesi güneş enerjisini vurgulamaya yardımcı olur.
Yo cuando escucho esta expresión, pienso en el sol vestido de juez, con cara enojada y brillando mucho :) Un ejemplo: Buah, no se puede salir a la calle, ¡hace un sol de justicia!
|||||||||dressed||judge|||angry||shining|a lot|||Wow||||||||||||
|||||||||||||화난 얼굴|||||||||||||||||||
When I hear this expression, I think of the sun dressed as a judge, with an angry face and shining a lot :) An example: Buah, you can not go outside, it is a sun of justice!
Bu ifadeyi duyduğumda aklıma yargıç kılığına girmiş, kızgın yüzlü ve ışıl ışıl parlayan güneş geliyor :) Bir örnek: Vay canına, sokağa çıkamıyorsun, hava cehennem gibi güneşli!
Mejor voy a comprar más tarde.
|||to buy||
I better buy later.
Daha sonra alışverişe gitsem iyi olur.
Nos vamos a asar Uno de los aspectos más característicos de muchos dichos es la exageración, y en este caso no es una excepción.
|||to roast||||||characteristic|||sayings|||exaggeration||||||||exception
We are going to roast One of the most characteristic aspects of many sayings is exaggeration, and in this case it is no exception.
Kızartacağız Birçok deyişin en karakteristik yönlerinden biri abartıdır ve bu da bir istisna değildir.
Asar en inglés es to roast.
Roast|||||roast
Kızartmak kızartmaktır.
Por tanto la expresión está clara: la temperatura es tan alta que nos vamos a asar.
So the expression is clear: the temperature is so high that we are going to roast.
Yani ifade net: sıcaklık o kadar yüksek ki kızaracağız.
Esta expresión se utiliza más para interiores que para exteriores.
||||||interiors|||exteriors
Dieser Ausdruck wird eher für Innenräume als für Außenbereiche verwendet.
Bu ifade dış mekanlardan çok iç mekanlar için kullanılır.
Es decir, dentro de un sitio.
Yani, bir site içinde.
Por ejemplo: ¡Este restaurante no tiene aire acondicionado y hace tanta calor que nos vamos a asar!
|||||has|air|conditioned|||||||||
||||||||||||||||구워지다
Örneğin: Bu restoranda klima yok ve hava o kadar sıcak ki kavrulacağız!
Estoy achicharrado Básicamente, estar achicharrado es la consecuencia de estar mucho tiempo bajo el sol.
|sunburned|||sunburned||||||||||
|||||||결과이다|||||||
Ich bin im Grunde verkohlt, verbrannt zu sein, ist die Folge davon, lange unter der Sonne zu sein.
I'm scorched Basically, being scorched is the consequence of spending too much time in the sun.
Kavruldum Temel olarak, kavrulmak güneşte çok fazla zaman geçirmenin bir sonucudur.
También podemos decir que el sol achicharra.
||||||burns
We can also say that the sun burns.
Güneşin kavurduğunu da söyleyebiliriz.
Un ejemplo: - Estoy totalmente achicharrado.
||||burned out
Bir örnek: - Tamamen kavrulmuş durumdayım.
No tenía que dormirme bajo el sol.
|||fall asleep|||
|||자다|||
I didn't have to sleep in the sun.
Güneşin altında uyumak zorunda değildim.
- ¡Sí, ya te dije que este sol de verano achicharra sin piedad!
|||said||||||burns|without|mercy
- Yes, I already told you that this summer sun ruthlessly scorches!
- Evet, size bu yaz güneşinin acımasızca kavurduğunu söylemiştim!
Hace una calor que hasta las ranas van con cantimplora Esta frase utiliza el humor para indicar las altas temperaturas.
||||even||frogs|||water bottle|||||||indicate||high|
||||||개구리||||||||||||높은|온도
Es ist heiß, dass auch Frösche in die Kantine gehen. Dieser Satz verwendet Humor, um auf hohe Temperaturen hinzuweisen.
It's so hot that even the frogs are carrying canteens. This sentence uses humor to indicate the high temperatures.
Hava o kadar sıcak ki kurbağalar bile matara taşıyor Bu ifadede yüksek sıcaklıkları belirtmek için mizah kullanılmıştır.
Es tan absurdo como gracioso.
||absurd||funny
It's as absurd as it is funny.
Komik olduğu kadar absürd de.
Imagínate: una rana en inglés es frog; y una cantimplora en inglés es canteen.
||frog||||frog|||canteen||||canteen
Düşünün: kurbağa kurbağadır; ve kantin de kantindir.
La explicación es que el calor da sed, y como una cantimplora tiene agua, pues ayuda a combatir la sed.
|||||||thirst||as|||||well|helps||to combat||thirst
Bunun açıklaması, sıcağın insanı susatması ve mataranın içinde su olduğu için susuzlukla mücadeleye yardımcı olmasıdır.
Vamos a ver la siguiente expresión.
Aşağıdaki ifadeye bakalım.
Estamos en plena canícula Bien, en este caso, hay una palabra un poco extraña: canícula.
||full summer|dog days|Well|||||||||strange|dog days
We are in the heat of heatwave Well, in this case, there is a somewhat strange word: heatwave.
Sıcak hava dalgasının ortasındayız. Bu durumda garip bir kelime var: sıcak hava dalgası.
Aunque se parecen mucho, canícula no tiene nada que ver con el famoso y malvado emperador romano Canígula.
||||||||||||||evil|emperor|Roman|Caligula
Çok benzer görünmelerine rağmen, canicula'nın ünlü ve kötü Roma imparatoru Canigula ile hiçbir ilgisi yoktur.
Canícula significa período del año en que es más fuerte el calor.
|means|period|||||||||
Canícula means the period of the year when the heat is the strongest.
Canícula, yılın sıcağın en güçlü olduğu dönemi anlamına gelir.
Un ejemplo: - Estamos en plena canícula, por tanto no esperes viento fresco y agradable.
|||||dog days||||wait||||
For example: - We are in the middle of the canícula, so don't expect cool and pleasant wind.
İşte bir örnek: - Sıcak hava dalgasının ortasındayız, bu yüzden güzel ve serin bir rüzgar beklemeyin.
Prepárate para pasar calor.
Prepare|||heat
Get ready to endure the heat.
Isınmaya hazır olun.
Se me derriten las ideas.
||melt||
My ideas are melting.
Fikirlerim eriyor.
Este me gusta mucho.
Bunu çok beğendim.
Derretir, en inglés es to melt.
to melt|||||melt
Erimek, erimektir.
La expresión indica que hace tanto calor que hasta las ideas se derriten.
||||||||||ideas||melt
The expression indicates that it is so hot that even ideas melt.
Bu ifade, fikirleri bile eritecek kadar sıcak olduğunu göstermektedir.
Obviamente es una metáfora, pero es bien divertida.
|||metaphor||||fun
Belli ki bu bir metafor, ama eğlenceli.
Un ejemplo: - Se me están derritiendo… - ¿El qué?
||||are|melting|The|
Bir örnek: - Eriyorum... - Ne?
¿Los helados?
|ice creams
- No…las ideas… Hace mucho bochorno.
|||||embarrassment
- No...the ideas... It is very embarrassing.
- Hayır... Fikirler... Bu çok utanç verici.
Esto quiere decir que el aire es muy caliente y molesto.
|||that|||||||annoying
Bu da havanın çok sıcak ve rahatsız edici olduğu anlamına gelir.
También se refiere a que hace mucho calor y con mucha humedad.
|||||||||||humidity
Aynı zamanda çok sıcak ve nemli olduğu gerçeğini de ifade eder.
Es propio, lógicamente, del verano.
|own|||
Mantıksal olarak, tipik bir yaz mevsimidir.
Un ejemplo: - A las 2 de la tarde siempre hace mucho bochorno en el pueblo.
An example: - At 2 o'clock in the afternoon it is always very hot in the village.
Örneğin: - Öğleden sonra 2'de köyde hava her zaman çok sıcak olur.
De acuerdo, hasta aquí algunas de las expresiones más típicas para expresar que hace, calor, mucho calor.
Okay, so much for some of the most typical expressions to express that it's hot, hot, hot.
Tamam, sıcak, sıcak, sıcak hava için kullanılan bazı tipik ifadeler buraya kadar.
Por cierto, recuerda que estar mucho tiempo tomando el sol puede producir quemadas.
||remember|||||||||produce|burns
By the way, remember that spending a lot of time in the sun can cause burns.
Bu arada, uzun süreli güneşlenmenin güneş yanığına yol açabileceğini unutmayın.
¡Por tanto siempre recuerda usar cremas protectoras!
|||remember|to use|creams|protective
So always remember to use sunscreen!
Bu yüzden her zaman koruyucu kremler kullanmayı unutmayın!
PUNTO DE VISTA (mejora tu gramática) Muy bien, pues ahora vamos a pasar a hacer un pequeño punto de vista.
POINT OF VIEW (improve your grammar) Very well, now let's move on to make a little point of view.
BAKIŞ AÇISI (dilbilginizi geliştirin) Pekala, şimdi biraz bakış açısına geçelim.
Este ejercicio sirve para mejorar tu gramática, ya que te contaré la misma historia dos veces pero cambiando un aspecto gramatical.
|exercise|serves||||||||I will tell||||two|||changing|||
Bu alıştırma dilbilginizi geliştirmeye hizmet eder, çünkü size aynı hikayeyi iki kez anlatacağım, ancak bir dilbilgisi yönünü değiştireceğim.
Simplemente tienes que escuchar.
Sadece dinlemek zorundasınız.
Vale, empecemos: La primera vez, en pasado Durante el agosto del año pasado, hizo tal bochorno que incluso las ranas iban con cantimplora.
Okay|||||||||||||||embarrassment||even|||went||water bottle
Pekâlâ, başlayalım: İlk seferinde, geçen yıl Ağustos ayında, hava o kadar sıcaktı ki kurbağalar bile matara taşıyordu.
Como yo soy muy tozudo, insistí a mi novia Catalina que debíamos ir a la playa a tomar el sol.
||||stubborn|I insisted||||||we should||||||||
Çok inatçı olduğum için kız arkadaşım Catalina'ya güneşlenmek için plaja gitmemiz konusunda ısrar ettim.
Así que tuvimos esta conversación: - “¿Qué?
Biz de şöyle bir konuşma yaptık: - "Ne?
¿Estás loco?
|미쳤어
¡Pero si hace un sol de justicia!”, dijo ella.
But it's a blazing sun!”, she said.
Ama hava güneşli!" dedi.
- “Que no mujer, si no es para tanto.
That||||||for|so much
- “No woman, it's not that bad.
- Нет, женщина, ничего страшного.
- Hayır, kadın, önemli bir şey değil.
Además, podremos refrescarnos en el agua,” respondí.
In addition|we will be able to|cool off||||I responded
|우리는 ~할 수 있다|우리가 시원해지다||||
Wir können uns auch im Wasser abkühlen ", antwortete ich.
Besides, we can cool off in the water,” I responded.
Ayrıca suda serinleyebiliriz" diye cevap verdim.
- “En vez de refrescarnos, nos vamos a achicharrar.
|||cool off||||burn up
|||식히다||||
- "Anstatt sich frisch zu machen, werden wir brennen.
- Soğumak yerine kavrulacağız.
Creo que se te están derritiendo las ideas,” exclamó.
||||are|melting|||exclaimed
|||||녹고 있어||생각들|
Ich denke, Ideen schmelzen ", rief er aus.
“I think your ideas are melting,” he exclaimed.
Bence fikirleriniz eriyor," diye haykırdı.
- “No será para tanto.
- "It won't be that big of a deal.
- O kadar da büyük bir mesele değil.
Venga, yo llevo las toallas.” repliqué.
||||towels|I replied
|||||나는 대답했다
Come on, I'll carry the towels," I replied.
Hadi, havluları ben taşırım," diye cevap verdim.
Finalmente fuimos a la playa.
Sonunda sahile gittik.
La verdad es que hacía mucho calor.
The truth is that it was very hot.
Gerçek şu ki, hava çok sıcaktı.
Claro, es normal, estábamos en plena canícula.
|||we were||full|heatwave
||||||한여름
Of course, it's normal, we were in the middle of the heat wave.
Tabii ki bu normal, sıcak hava dalgasının ortasındaydık.
Catalina estuvo debajo de la sombrilla todo el tiempo y con crema solar protectora.
|||||umbrella||||||cream||protective
Catalina sürekli şemsiyenin altındaydı ve güneş kremi sürüyordu.
Yo tomé el sol como un hombre y me quedé dormido.
|||||||||I stayed|asleep
I sunbathed like a man and fell asleep.
Bir erkek gibi güneşlendim ve uykuya daldım.
Lo siguiente que recuerdo es estar en el hospital con quemaduras de quinto grado.
|next||memory|||||||burns||fifth|
Hatırladığım bir sonraki şey, beşinci derece yanıklarla hastanede olduğumdu.
Al final, Catalina me tuvo que cuidar.
||||||to take care of
Sonunda, Catalina bana bakmak zorunda kaldı.
Y es que Catalina siempre tiene razón.
Ve Catalina her zaman haklıdır.
Ahora imagínate la misma historia pero en futuro.
Şimdi aynı hikayeyi gelecekte hayal edin.
Durante el agosto del año que viene, hará tal bochorno que incluso las ranas irán con cantimplora.
|||||||it will do||heat wave||even|||||
||||||||||||||||물통
Gelecek yıl Ağustos ayında hava o kadar sıcak olacak ki kurbağalar bile matara taşıyacak.
Como yo soy muy tozudo, insistiré a mi novia Catalina que deberemos ir a la playa, a tomar el sol.
||||stubborn|I will insist||||||we should||||||||
Çok inatçı olduğum için kız arkadaşım Catalina'ya plaja gidip güneşlenmemiz konusunda ısrar edeceğim.
Así que tendremos esta conversación: - “¿Qué?
||we will have|||
||우리는 가질 것이다|||
O zaman şu konuşmayı yapacağız: - "Ne?
¿Estás loco? ¡Pero si hace un sol de justicia!”, dirá ella.
|||||||||will say|
Deli misin sen? Ama hava cehennem gibi güneşli" diyecektir.
- “Que no mujer, si no es para tanto. Además, podremos refrescarnos en el agua,” responderé.
||||||||||||||I will respond
- "No, woman, it's no big deal. Besides, we can cool off in the water," I will answer.
- Hayır, kadın, önemli bir şey değil. Ayrıca suda serinleyebiliriz" diye cevap vereceğim.
- “En vez de refrescarnos, nos vamos a asar.
|||cool off||||roast
- Soğutmak yerine kızartacağız.
Creo que se te están derritiendo las ideas,” exclamará.
||||||||will exclaim
Bence fikirleriniz eriyor" diye haykıracaktır.
- “No será para tanto. Venga, yo llevo las toallas,” replicaré.
||||Come||||towels|I will reply
- "O kadar da büyük bir mesele değil. Hadi, havluları getireyim," diye cevap vereceğim.
Finalmente iremos a la playa.
|we will go|||
La verdad es que hará mucho calor.
||||it will||
Claro, es normal, estaremos en plena canícula.
Tabii ki bu normal, sıcak hava dalgasının ortasında olacağız.
Catalina estará debajo de la sombrilla todo el tiempo y con crema solar protectora.
|will be||||umbrella||||||||
Catalina will be under the umbrella at all times and wearing sunscreen.
Catalina sürekli şemsiyenin altında olacak ve güneş kremi kullanacak.
Yo tomaré el sol como un hombre y me quedaré dormido.
|I will take||||||||I will sleep|
Lo siguiente que recordaré es estar en el hospital con quemaduras de sexto grado.
|||I will remember|||||||burns||sixth|grade
Al final, Catalina me tendrá que cuidar.
||||will have||
Y es que Catalina siempre tiene razón. Perfecto, pues este es el final de este pequeño punto de vista.
Te recomiendo escucharlo varias veces.
Esto es solo un ejemplo de que puedes encontrar en mis cursos.
Puedes ir a_ www.unlimitedspanish.com Para obtener más información.
|||||||get||
Daha fazla bilgi için www.unlimitedspanish.com adresine gidebilirsiniz.
www.unlimitedspanish.com Perfecto.
www.unlimitedspanish.com Mükemmel.
¡Este es el final de este episodio.
Bu bölümün sonuna geldik.
Hasta la semana que viene!