Zor gibi görünen işleri yapmaya başlamak için 3 basit yöntem | 5 saniye kuralı | Zeigarnik etkisi
Bir işi bitirmemize en büyük engel o işe hic başlayamamamızdır.
Peki bir işe başlayabilmek için ne yapmalıyız?
Öncelikle onu belirtmek isterim ki, bir işe başlamadan önce o iş hakkında düşündüğümüz zaman,
bizim beynimiz otomatik olarak, o işin en zor ve bizim için en anlaşılmaz olan kısmına odaklandığı için ,
o iş, bize o kadar zor bir iş gibi gelir ki, farkinda olmadan, sırf o işi erteleyelim diye o işin yerine başka gereksiz işlerle uğraşıp dururuz.
Mesela, Facebook'taki paylaşımları okuruz, birilerine mesaj atarız,
birdenbire içimizde bir şarkı dinleme isteği oluşur, nedense çay içesimiz gelir vs.
Kısacasi o işe başlamak için kendimizi hazır hissetmeyiz
veya şu an onun için motivasyonumuzun olmadığını düşünürüz.
Günler, haftalar, bazense aylar birbirini kovalar,
fakat o işe başlamak için bir türlü kendimizi hazır hissedemeyiz.
Dost acı söyler. Sizinle şu acı gerçeği paylaşmakk zorundayim;
Eger kendinizi hazır hissetmeyi beklerseniz, kendinizi hiçbir zaman hazır hissedemeyeceksiniz.
“Başlamak bitirmenin yarısıdır” deyimini duymuşsunuzdur.
Hatta bence başlamak bitirmenin %80-idir.
Çünkü bir işe başladığımızda, beynimizde Zeigarnik etkisi denen etki gerçekleşiyor.
Zeigarnik etkisi, 20.yüzyılda yaşamış, aslen Litvanya yahudisi olan
Sovyet psikolog ve psikiyatristi Bluma Zeigarnik tarafından bulunmuş. Bu etkiye göre, yarım kalan işlerimiz, tamamladığımız işlere göre daha kolay hatırlanır.
Buna örnek olarak dizilerin her bölümünün bitis sahnesine dikkat edin.
Nedense hep en heyecanli yerinde bölüm biter ve bu yarıda kalmışlığın bize yaşattığı duygu
öbür bölümü sabirsızlıkla beklememize sebep olur.
Bir de üstüne o bölümün sonu hafızamıza kazınır
ve o diziyi izleyen kişilerle konuştuğumuzda bölümün sonunu hatırlar
, ‘ falanca sahnede bitiriverdiler bölümü, Acaba sonraki bölümde neler olacak' deriz. Demek ki, Zeigarnik etkisine göre,
bir işe başladığımızda o işi bitirinceye kadar içimizde bir rahatsızlık duygusu oluşur.
Çünkü onu aklımızdan çıkaramayız.
Bu yüzden o işi tamamlamaya daha çok odaklanır ve bitirene kadar ugrasiriz.
Bu etkiden dolayı işimizi bitirdikten sonra aslında o işin bekledigimiz kadar zor olmadığını düşünürüz
. Çünkü bir işe başladıktan sonra beynimizde gerçekleşen Zeigarnik etkisi,
bizim o işe dogru odaklanmamızı ve işi yapma isteğimizi arttırır.
Kisacasi o işi bizim için kolaylaştırır.
Şimdiyse kendimizi bir işe başlamak için nasıl zorlayabiliriz, bunun hakkında konuşalım.
Bunun için uyguladığım birkaç basit yöntem var. Bunlardan bazılari dünyaca ünlü yöntemler ve çoğu insan için etkili olduğu kanıtlanmış. Bazılarıysa kendi yöntemlerim, bu yüzden sizin için de etkili olur mu onu bilemiyorum.
Ama yine de bu yöntemleri de anlatmaya karar verdim, denemek ise size kalmış.
1.yöntemin ismi- 5 saniye kuralı.
Bu yöntemle ilgili daha detaylı bilgiyi,
Birleşik Devletlerin CNN kanalınının sunucusu Mel Robins'in kitabından alabilirsiniz.
Ben size, bu yöntemi nasıl uygulayabileceğimizi anlatıcam.
5 saniye kuralı aslında çok basit bir kural.
Sadece 5den 0a geriye dogru sayıyorsunuz ve 0 dediğinizde
yapmak istediğiniz iş için ilk adımı atıyorsunuz.
Yani diyelim ki, bu videonun seslendirmesini yapmam gerek ,
fakat hep erteliyor, sonraya bırakıyorum.
O zaman 0 der demez işe başlayacağıma karar veriyor ve geri sayıma başlıyorum; 5-4-3-2-1-0 ve mikrofunu açıyor, diktafonu alıp işime başlıyorum.
Bu yöntemin çalışma sebebi ve bilimsel taraflarını detayli bilmiyorum.
Fakat kendim de uyguladığımdan ve gerçekten de işe yaradığıni bildigim icin
bu yöntemin kesinlikle etkili olduğunu söyleyebilirim.
İşe başlamak için 5ten 0'a kadar saydığımız zaman
0 dediğimizde sanki 0'i söylememiz bizi işe başlamaya itiyor.
Çocukken yaptığımız koşu yarışında, hatirlarsaniz
hep 1 2 3 diyerek başlardık koşmaya.
Havaya roket atıldığında da aynı şekilde 10dan 0'a doğru sayılıyor ve 0 dendiğinde roket atılıyor.
Büyük ihtimal, bunların hepsi aynı prensibe dayanıyor.
Bu kurala göre, 1den 5e kadar saymak değil de
5ten başlayıp 0'a geriye doğru saymak daha efektif sonuç veriyor,
çünkü 5'ten sonra gelen rakamlar var.
Belki de gerçekten de bir farkı yoktur bu sekilde saymanın
ve sadece böyle söylenmiş diye inanıp, kendimi böyle telkin etmişimdir,
fakat, ben de 5den 0a doğru saydığımda daha efektif oldugunu dusunuyorum.
Bu kuralın ismi 5 saniye kuralı olsa da, bunun illa 5 olmak gibi bir zorunluluğu yok tabi ki,
bu 3 de olabilir, 4 de.
Hangi sayıyı kendinize daha yakın hissediyorsanız
veya hangi sayıyla işe başlamak isterseniz o sayıyla uygulayın bu yöntemi.
2. Yönteme, ‘En basit adım' diyorum ben. Bu ismi kendim uydurdum. Yani biraz garip bir isim seçmiş olabilirim.
Asıl amaç bu yöntemle ilgili konuştuğumda, yontemi hatirlatacak bir isim kullanmak.
“En basit adım” tekniğini nasıl kullanıyorum?
Herhangi bir işi bitirmek için gerekli en kolay ve en basit 3 tane aşamayı yazıyorum
ve bir işe başladığımda o sıkıcı ve hep ertelediğim seye başladığımı düşünmüyorum. Sadece en kolay 3 tane aşamayı yapmaya odaklanip,
istersem sonrasinda bu işi durdurma veya yapmama konusunda kendime izin veriyorum.
Hiç kimse beni bu işi tamamlamak için zorlayamaz, Her şey benim elimde diye kendi kendime söylüyorum.
Böyle söylemekle aslinda kendime yalan söylemiyorum
ve gerçekten de 3 aşamayı tamamladıktan sonra devam etmek istemezsem o işi bırakıyorum.
Fakat nedense şimdiye kadar hiç bıraktığım olmadı diyebilirim.
Başladıysam devam ediyorum ve bitiriyorum her işi.
Mesela diyelim ki Google'da reklam kampanyası oluşturmam gerek.
Hiç de yapasım yok ve hep erteliyorum.
Olduğum yere göre 3 en basit aşamayı belirliyorum.
Diyelim ki, bilgisayarım kapalı.
O halde ilk aşama bilgisayarı açmak.
2. Aşama Google reklam hesabına girmek, 3. Aşama ‘yeni kampanya oluştur' düğmesine tıklamak. Sadece bu 3 işi yapacağımı düşünüyorum o an.
Sonrası içinse kendime özgürlük tanıyorum, nasıl istersem öyle yaparım diye.
Nedense ‘ Yeni kampanya oluştur' düğmesine tıkladıktan sonra açılan sayfa,
bir sekilde işi yarıda bıraktırtmıyor ve işimi tamamlıyorum.
Sonraysa o işi, yapılacaklar listemden çıkarmanın keyfini çıkarıyorum.
3. Yöntemse ‘Yapay gerçek deadline' yöntemi. Bu da sırf kendim için oluşturduğum bir yöntem ve bu yüzden pek meşhur sayilmaz.
Benim işime çok yaradığından dolayi sizlerle de paylaşmaya karar verdim.
Eğer bu yöntem sizin işinize yaramazsa daha önce söylediğim diğer 2 yönteme odaklanabilirsiniz.
‘Yapay gerçek deadline' yöntemine göre, mesela eğer bir şeyi öğrenmem, araştırmam
ve ya her hangi başka bir işi yapmam gerekiyorsa
birinci yaptığım şey fikirlerini çok önemsediğim ve karşısında sorumluluk duyduğum biri ile bunu tartışmak
ve ya yaptığım işi ona göstermek için vakit ayarlamak oluyor. Böylece bu buluşma tarihi benim için yapay olarak yaratdığım ama gerçek deadline-a dönüşmüş oluyor.
Farz edelim, benim bir sunum hazırlamam gerek.
Hepimiz çok iyi bir sunum hazırlamanın sadece bir kaç saatlik bir iş olmadığını biliyoruz.
Özellikle bunu yapmak için derin bir araştırma yapmamız gerekiyorsa.
İşte öyle zor görünen bir iş olduğu için de bunu en son dakikaya kadar erteleyeceğimizi de çok iyi biliyoruz.
Bu yüzden fikri benim için çok önemli olan biriyle buluşma ayarlıyorum.
Mesela 1 hafta sonrası için buluşma ayarlayıp hazırladığım sunumu
ona göstermekle fikrini almak istediğimi söylüyorum.
Böylece onunla kararlaştırdığımız buluşma vakti benim için deadline-a dönüşmüş oluyor
ve benim o sunumu o tarihe kadar bitirmemden başka bir çarem kalmıyor.
Burada dikkat edilmesi gereken en esas şey şu:
Buluşma ayarladığımız insan rahatlıkla buluşmayı iptal edebileceğimiz birisi olmamalı.
Yani karşısında sorumluluk duyduğumuz birisi olmalı ki, buluşmayı ertelemek gibi bir seçimimiz olmasın.
Veya başka bir örnek vermek gerekirse.
ZihinX'e yeni başladığımda video hazırlamaya kendimi zorlamak amacıyla tanıdıklara,
falanca gün falanca saatte video yukliycem, izleyip bana fikirlerinizi söyleyebilir misiniz? derdim.
Fakat bunu söylediğim sirada, daha video için bir cümle bile yazmamış olurdum. Böylece kendim için gerçek bir deadline belirlemiş oluyordum.
Bu yöntemde deadline'in gerçek deadline olması çok önemli.
Kendi kendime bir işi şu zaman bitirmeliyim diye söyleyip kendimi kandırmışlığım çok oldu.
Böyle yaptığınızda ilk zamanlar efektif olabilir, fakat sonra işe yaramadigini siz de goreceksiniz. Bu yüzden bu deadline'ın gerçek bir deadline olması
ve bu belirlenen süre zarfinda yapamadığınız takdirde kendinizi çok kötü hissedeceğiniz
ve ya kaybedeceğiniz bir şeylerin olması gerek.
Ama “zamanında bitiremeyeceğimiz işler de var,
Onlar için bir deadline belirleyip, ya sonra yetiştiremezsek nolucak?”
diye düşünenleriniz var biliyorum.
Fakat emin olun, yapmak zorunda olursanız illaki yetiştirirsiniz.
Bence birçoğumuzun okul hayatinda sınıf arkadaşları 15-20 gün önceden sınava çalışmaya başladıkları halde,
bizim, sınav gününden sadece 1-2 gun önce calismaya baslayip, bütün konuları öğrenip,ve de istediğimiz notu aldığımız olmuştur. Mesela ben kendim bircok kez yaşadım aynı şeyi.
Bu neden böyle oluyor biliyor musunuz?
Çünkü zamanımız daraldığında ve bir isi bitirmek ölüm kalım meselesine donustugunde,
beynimiz otomatik olarak amaca ulaşabilmek için en kısa yolları bulur ve o yolla ilerler.
İnanın beynimiz bizim düşündüğümüzden cok daha mükemmel bir organ.
Bazen sadece ona güvenmemiz gerek.
Böyle bir durum olustugunda, beyin kendiliğinden, daha önemli şeyleri önceliklendirir. Bu durumda, ne Facebook ne de İnstagram aklınıza gelir, ne de sizi yavaslatacak herhangi birşey.
Üstüne bir de öğrendiğiniz bilgiyi hafızanızda tutma hızınız kat be kat artar.
Mesela okuduklarımız içinde işimize yarayan şeyleri beynimiz hemen belirler
ve gereksiz yerleri geçerek daha önemli şeylere odaklanmamiza yardimci olur.
Sınav örneğini anl atmaktaki asil amacım, size,herhangi bir işi bitirmek için gerekli olan zaman anlayışının
aslinda çoğu zaman göreceli olduğunu ve farkli durumlarda, beynimizin çalışma hızına göre değiştiğini göstermek.
Bu yüzden bazen en iyisi, yapmamız gereken işler için gerçek deadline-lar belirleyerek kendimizi zorlamamız. Umarım videonun az-çok size yararı dokunmuş oldu.
Eğer ZihinX youtube kanalına hala abone olmadıysanız, o zaman 5'ten 0'a geriye doğru sayıp
abone ol butonuna tıklayabiliriz.
Hadi başlayalım 5 4 3 2 1 0.
Dinlediğiniz için teşekkürler 😊