1-1
1-1
1-1
1-1
1-1
Personnellement, je pense que ce n'est pas très intéressant.
Personally, I think it's not very interesting.
個人的には、あまり面白いとは思わない。
Kişisel olarak, bence bu çok ilginç değil.
Comme j'ai de bons yeux, je n'ai pas besoin de lunettes.
||||||||||glasses
As I have good eyes, I don't need glasses.
目がいいのでメガネはいりません。
Çok iyi gözlerim olduğu için gözlüğe ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin d'assister au cours supplémentaire.
||||to attend|||
I don't need to attend the extra class.
追加クラスに出席する必要はない。
Ek derslere katılmama gerek yok.
Il allait à l'université qui est dans la ville voisine.
He was going to the university which is in the next town.
彼は隣町の大学に進学した。
Komşu şehirde bulunan üniversiteye gidiyordu.
Tu sais, Claire, le fils de nos voisins va se marier.
You know, Claire, our neighbors' son is getting married.
クレア、近所の息子が結婚するんだ。
Biliyor musun, Claire, komşularımızın oğlu evlenecek.
De quoi parlait-il ?
What was he talking about?
彼は何を言っていたんだ?
Ne hakkında konuşuyordu?
Cette phrase est difficile à traduire en français.
This sentence is difficult to translate into French.
Bu cümleyi Fransızcaya çevirmek zor.
C'est moi qui ai mangé le plus de légumes.
I ate the most vegetables.
一番野菜を食べた。
En çok sebze yiyen benim.
Papa, tu ne peux pas m'acheter un iPhone ?
Dad, can't you buy me an iPhone?
パパ、iPhone買ってくれないの?
Baba, bana bir iPhone alamaz mısın?
Nous allons bientôt atterrir à l'aéroport de Haneda.
|||iniş yapacağız||||
We will be landing at Haneda airport soon.
まもなく羽田空港に着陸する。