3. Bölüm - Ek Yenisöylem Kuralları (a)
Yenisöylem, Okyanusya'nın resmi diliydi ve İngsos ya da İngiliz Sosyalizmi'nin ideolojik gereksinimlerini karşılamak amacıyla oluşturulmuştu. 1984 yılında, Yenisöylem'i, konuşurken ya da yazarken biricik iletişim aracı olarak kullanan tek bir kişi bile yoktu. Times gazetesinin önemli makaleleri Yenisöylem'le yazılmakla birlikte, bu ancak bir uzmanın gerçekleştirebileceği bir beceri gösterisi olmaktan öteye gitmiyordu. Yenisöylem'in en geç 2050 yılına kadar Eskisöylem'in (daha doğrusu, herkesçe benimsenmiş olan İngilizcenin) yerini alması bekleniyordu. Bu arada, Yenisöylem, tüm Parti üyelerinin günlük konuşmalarında Yenisöylem sözcükleri ve sözdizimlerini giderek daha fazla kullanmaları sonucunda gittikçe gelişiyordu. Yenisöylem'in 1984'te kullanımda olan ve Yenisöylem Sözlüğü'nün Dokuzuncu ve Onuncu Basımlarında yer alan biçimi geçiciydi ve sonradan çıkarılması tasarlanan pek çok gereksiz sözcük ve köhnemiş yapılanış içeriyordu. Biz burada, Yenisöylem'in, Sözlüğün On Birinci Basımı'ndaki en son, yetkinleştirilmiş biçimini ele alıyoruz.
Yenisöylem'in amacı, yalnızca İngsos'un sadık izleyicilerinin dünya görüşü ve düşünsel alışkanlıklarına uygun düşecek bir anlatım ortamı sağlamak değil, aynı zamanda bütün öteki düşünce biçimlerini olanaksız kılmaktı. Yenisöylem tümden benimsendiği ve Eskisöylem tümden unutulduğu zaman, her türlü sapkın düşüncenin –yani İngsos ilkelerinden sapan her türlü düşüncenin– olanaksızlaşması amaçlanıyordu, çünkü insanlar sözcüklerle düşünüyorlardı. Yenisöylem'in sözdağarcığı, bir Parti üyesinin dile getirmek isteyebileceği her anlamı tümüyle doğru ve çoğu zaman da çok ustaca karşılayacak, buna karşılık tüm öteki anlamları ve onlara dolaylı yöntemlerle ulaşma olasılığını ortadan kaldıracak biçimde oluşturulmuştu. Bu, bir ölçüde yeni sözcükler icat ederek, ama daha çok, istenmeyen sözcükleri ayıklayarak ya da bu tür sözcükleri sapkın anlamları ve her türlü ikincil anlamından elden geldiğince arındırarak yapılmıştı. Tek bir örnek vermek gerekirse: Özgür sözcüğü Yenisöylem'den çıkarılmış değildi, ama ancak "Sokağa çıkmakta özgürsün" ya da "Ormanda özgürce gezebilirsin" gibi deyişlerde kullanılabiliyordu. Eskiden olduğu gibi "siyasal özgürlük" ya da "düşünsel özgürlük" anlamında kullanılamıyordu, çünkü siyasal ve düşünsel özgürlük artık birer kavram olarak bile kayıplara karışmış, dolayısıyla da adlandırılmasına gerek kalmamıştı. Egemen öğretiden sapan sözcüklerin kaldırılması dışında, sözcük sayısını azaltmak başlı başına bir amaç olarak görülüyor ve vazgeçilebilecek hiçbir sözcük yaşatılmıyordu. Yenisöylem, düşünce ufkunu genişletecek biçimde değil, daraltacak biçimde düzenlenmişti; kaldı ki, sözcük seçiminin en aza indirilmesi de dolaylı olarak bu amaca hizmet ediyordu.
Yenisöylem bugün bildiğimiz İngiliz diline dayanmakla birlikte, günümüzde İngilizce konuşan biri yeni icat edilmiş sözcükler içermeyen pek çok Yenisöylem cümlesini bile anlamakta güçlük çekiyordu. Yenisöylem sözcükleri, A sözdağarcığı, B sözdağarcığı (bileşik sözcükler de deniyordu) ve C sözdağarcığı diye üç sınıflamaya ayrılıyordu. Her sınıflamayı ayrı olarak incelemek daha kolay olacaktır, ama üç sınıflama için de aynı kurallar geçerli olduğundan, Yenisöylem'in dilbilgisel özellikleri A sözdağarcığına ayrılan bölümde ele alınacaktır.
A sözdağarcığı: A sözdağarcığı, yemek, içmek, çalışmak, giyinmek, merdiveni çıkmak ve merdivenden inmek, araba sürmek, bahçeyi düzenlemek, yemek pişirmek gibi, günlük yaşamda gerekli olan sözcüklerden oluşuyordu. Var olan sözcüklerin nerdeyse tümü –vurmak, koşmak, köpek, ağaç, şeker, ev, çayır gibi sözcükler– A sözdağarcığında da vardı; ama günümüz İngilizcesinin sözdağarcığıyla kıyaslandığında sayıları çok daha az olduğu gibi, anlamları da çok daha katı bir biçimde tanımlanmıştı. Tüm belirsizlikler ve anlam ayırtıları giderilmişti. Bu sınıflamaya giren Yenisöylem sözcükleri, olabildiği kadarıyla, açık seçik anlaşılan tek bir kavramı dile getiren kısa, kesin, vurgulu bir sesten oluşuyordu. A sözdağarcığını edebiyatta ya da siyaset ve felsefe tartışmalarında kullanmak olanaklı değildi. Genellikle somut nesneleri ya da bedensel eylemleri belirten basit, dolambaçsız düşünceleri dile getirmek üzere düzenlenmişti.
Yenisöylem dilbilgisinin iki önemli özelliği vardı. Bunlardan birincisi, söylenen sözün farklı bölümlerinin birbirinin yerini alabilmesiydi. Dildeki her sözcük (bu, ilke olarak, eğer ya da -iken gibi çok soyut sözcükler için bile geçerliydi) eylem, ad, sıfat ya da belirteç[[10]](https://www.lingq.com/en/learn/tr/web/editor?course=632427#_10_1) olarak kullanılabiliyordu. Aynı kökten geldikleri sürece, eylem ile arasında hiçbir değişkenlik yoktu; bu kural, kendiliğinden, pek çok eski oluşum biçiminin ortadan kalkmasını sağlıyordu. Örneğin, Yenisöylem'de düşünce sözcüğü yoktu. Onun yerini, hem ad hem de eylem işlevi gören düşün sözcüğü almıştı. Burada kökenbilimin hiçbir kuralı gözetilmiyordu; bazı durumlarda özgün ad, bazı durumlarda da eylem kullanılabiliyordu. Yakın anlamlı bir ad ile eylemin birbiriyle köken bakımdan bağıntılı olmadığı durumlarda bile, çoğu zaman ikisinden biri ayıklanıyordu. Örneğin, kesmek diye bir sözcük yoktu, bıçak ad-eylemi onun anlamını yeterince karşılıyordu. Sıfatlar, ad-eylemlere -lu soneki, belirteçlere de -la soneki getirilerek oluşturuluyordu. Örneğin, çabukluklu "hızlı" anlamına, çabuklukla da "hızla" anlamına geliyordu. Günümüzdeki iyi, güçlü, büyük, siyah, yumuşak gibi sıfatlar hiç kuşkusuz korunmuştu, ama çok azalmıştı. Onlara pek gereksinim kalmamıştı, çünkü ad-eyleme -li eklenerek sıfat anlamı elde edilebiliyordu. Zaten -la ile biten pek azı dışında, bugün var olan belirteçlerin hiçbiri korunmamıştı: -la çekim eki değişmezdi. Örneğin, pekâlâ sözcüğünün yerini iyilikle sözcüğü almıştı.
Ayrıca, herhangi bir sözcük –bu da ilke olarak dildeki her sözcüğe uygulanıyordu– sonuna -sız eki getirilerek olumsuzlanabiliyor ya da artı- öneki eklenerek güçlendirilebiliyor, daha da güçlü bir vurgu yapmak isteniyorsa önüne çiftartı- eki getiriliyordu. Böylece, örneğin, soğuksuz sözcüğü "sıcak" anlamına gelirken, artısoğuk "çok soğuk", çiftartısoğuk da "aşırı soğuk" dernek oluyordu. Aynı zamanda, günümüz İngilizcesinde olduğu gibi, ön-, -art, -yukarı, -aşağı gibi önekler getirerek hemen her sözcüğün anlamını değiştirmek olanaklıydı. Bu tür yöntemlerle sözdağarcığının çok büyük ölçüde daraltılabileceği anlaşılmıştı. Örneğin, iyi sözcüğü varken kötü diye bir sözcüğe gerek yoktu, çünkü iyisiz sözcüğü istenen anlamı aynı ölçüde, hatta daha iyi veriyordu. Karşıt anlamlı iki sözcük söz konusu olduğunda, tek yapılması gereken, hangisinin kaldırılacağına karar vermekti. Sözgelimi, isteğe göre, karanlık sözcüğünün yerini ışıksız sözcüğü ya da aydınlık sözcüğünün yerini karanlıksız sözcüğü alabilirdi.
Yenisöylem dilbilgisinin ikinci önemli özelliği, olağanüstü kuralcı olmasıydı. Bazı ayrıksı örnekler dışında, tüm çekimler aynı kurallara bağlıydı. Örnekse, tüm eylemlerde, geçmiş zaman çekimi aynıydı ve -di (-dı) ile sonlanıyordu. Çalmak'ın geçmiş zaman çekimi çaldı, düşünmek'in ise düşündü idi; bu kurala uymayan tüm çekimler kaldırılmıştı. Tüm çoğul sözcükler, sonlarına -ler ya da -lar eki getirilerek oluşturuluyordu. Sözgelimi, âsâr sözcüğü yalnızca eserler olarak kullanılıyordu. Karşılaştırma sıfatları, sonlarına ek getirilerek oluşturuluyordu; belirli bir kurala bağlanmayan ve daha iyi, çok iyi, en iyi gibi biçimler kaldırılmıştı.
Çekimi kuraldışı olarak yapılabilen sözcük sınıfları yalnızca adıllar,[[11]](https://www.lingq.com/en/learn/tr/web/editor?course=632427#_11_1)ilgi adılları,[[12]](https://www.lingq.com/en/learn/tr/web/editor?course=632427#_12_1) gösterme sıfatları,[[13]](https://www.lingq.com/en/learn/tr/web/editor?course=632427#_13_1) ve yardımcı eylemlerdi. [[14]](https://www.lingq.com/en/learn/tr/web/editor?course=632427#_14_1) Kimi ayrıksı örnekler dışında, bunların hepsinin eski kullanımları korunmuştu. Ayrıca, sözcüklerin oluşturulmasında, hızlı ve kolay konuşma gereksiniminden kaynaklanan bazı kuraldışılıklar söz konusuydu. Söylenmesi zor ya da yanlış anlaşılmaya yatkın bir sözcük, sırf bu nedenle kötü sözcük sayılıyordu; o yüzden, zaman zaman, akışmayı[[15]](https://www.lingq.com/en/learn/tr/web/editor?course=632427#_15_1) sağlamak için ya sözcüğe fazladan harfler ekleniyor ya da eski biçimine dokunulmuyordu. Ama bu gereksinim kendini daha çok B sözdağarcığında gösteriyordu. Söyleyiş kolaylığına neden bu kadar büyük bir önem verildiğini ileride açıklayacağız.