×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, Çalışmak İstemediğin Zamanlarda Nasıl Çalışabilirsin?

Çalışmak İstemediğin Zamanlarda Nasıl Çalışabilirsin?

Yapman gereken işlerin hepsine ertelemeyip zamanla yaptığını bir düşünsene

hayatında ki suçluluk duygusu ve stres ne kadar da azalırdı değil mi?

Ama insan ne oluyorsa bazen elini uzatacağı yerde bile olsa yapmak zorunda olduğu iş içinden gelmiyor.

Kalkmak dahi istemiyor ve böyle durumlarda o işler hep yarım kalıyor.

Yarım kalan işler arttıkça hayatımızdaki suçluluk duygusu ve streste artıyor.

Bu videoda sana böyle zamanlarda yani içinden gelmediği zamanlarda, çalışmak istemediğin zamanlarda nasıl harekete geçebilirsin,

nasıl çalışabilirsin bundan bahsedeceğim.

Çalışmak istemediğin zamanlarda kendini motive etmeye çalışıyorsun muhtemelen.

Diyorsun ki ben bu ödevi yaparsam hayatıma şöyle olumlu şeyler girecek , şöyle güzel şeyler kazanacağım ya da ders çalışırsam üniversiteyi kazandığım zaman

hayatımda böyle süper şeyler olacak.

Ve böyle düşündüğün zaman hayaller kurduğun zaman aslında ne yapıyorsun

kendi kaygını azaltmaya başlıyorsun

Ama enterasan bir şey var ki

bazı insanlar iyi şeyleri düşünürek değil, kötü şeylerden korkarak aslında çalışabiliyorlar.

Nasıl, ne demek bu? Şimdi sen kendini iyi şeyleri düşünürek aslında rahatlatmış oluyorsun.

Rahatlık sana gelmiyor.Ne yapacaksın peki?

Böyle bir durumda eğer senin yapın buna uymuyorsa, iyi şeyleri hayal ederek harekete geçemiyorsan

kaybedeceğin şeyleri düşünmek sana çok iyi gelecektir.

Ne yapacaksın mesala? Eğer dersini çalışmazsan ne kaybedeceksin?

Üniversiteyi kazanamazsan ne olucak ya da bu projeyi zamanında teslim etmezsen neler kaybedeceksin?

Bunu düşünüp kendi kaygını birazcık arttırdığın zaman kaygı seni harekete geçirebilir.

Ama dediğim gibi burada önemli olan şey, sen eğer olumlu düşünmeyle harekete geçmiyorsan

belkide kaygıyla, stresle çalışanlardan birisin.

Böyle durumlarda en iyi çözüm kaybedeceğin şeyleri düşünerek kendini kaygılandırmak.

Hepimizin içinde bir iç ses var ve maalesef ki bu iç ses birazcık geveze. Sen ders çalışmak istiyorsun o içinde ki ses konuşuyor. Diyor ki; ya içimden gelmiyor.

Sen düzenli spora gitmek istiyorsun, sonra spor salonunu, spor yaptığını hayal ediyorsun ya içimden gelmiyor.

Peki ben sana bir şey sormak istiyorum.

Bir şeyi yapmak için gerçekten onu içinden istemek,

içinden gelmesi önemli mi, gerekli mi?

İşte burada çok hoşuma giden bir söz var

Diyor ki: İlham amatörler içindir

Gerçek yazarlar, gerçek şairler,gerçek ressamlar ilham gelmesini beklemezler oturur çalışırlar.

İlhamı kendi ayağına getirtirler.''

Şimdi böyle bir durumda sen neden böyle düşünüyorsun, neden bir şey yapmak için

içinden gelmesi gerekiyor.Öyle bir şey mi var?

Spora gideceksin ve kapıda silahlı adamlar mı bekliyor

senin içinden gelmediği zaman?

Ya da deftere dokunduğun zaman elektrik mi çarpacak sen içinden gelmediği zaman?

İşte bu hisse gözlerimizi kapatmamız lazım.

Acı çeke çekede olsa zorlana da olsa

Başladığımız zaman zaten harekete geçmiş oluyoruz.

Ama sen kendi kendine dersen durmadan

ya içimden gelmiyor, içimden gelmiyor belkide bir ömür boyu hiç içinden gelmeyecek.

Hayatımızdaki birçok insan, başarılı olan birçok insan aslında

içinden gelerek yapmıyor.

Başlıyor sonrasında aslında içinden gelmeye başlıyor.

Eğer işlerini son dakikaya bırakan insanlardansan

o kaygıyı, o stresi çok iyi biliyorsun demektir.

Ve o anda kendine şöyle diyorsundur:

Ya bir daha ki sefere son dakikaya bırakmayacağım,

öncesinden çalışacağım, öncesinden hazırlayacağım.

Bir proje hazırlıyorsun, sıkıştın artık ve o gece sabahlamak zorundasın.

Yine aynı durum.

Bir daha ki sefer böyle olmayacak.

Peki zaten bunu muhtemelen kendine birkaç sefer daha söyledin.

Daha öncede başına böyler şeyler geldi.

Neden aynı şey tekrar tekrar yaşanıyor sence?

Muhtemelen bu konuda iraden biraz zayıf.

Ve sen her seferinde belirsiz bir durumda,

sonrasını atıyorsun, durmadan sonrasını.

Sonra düzelteceğim, sonra yapacağım.Ama insan bunu unutuyor.

Sonrası için belirsiz ifadeler kullanmak yerine

şartlı planlama yapmak burada çok işe yarayacaktır.

Diyelim ki, bir proje var, proje konusunda, nerde, ne zaman, neyi yapacağın

her adımıyla belli olmak zorunda.

Örnek veriyorum mesala diyeceksin ki eğer bu proje

üç hafta kala saat sabah 9:00' da başlayacağım, 16:00' e kadar çalışacağım.

Ve bunu evde ya da kütüphanede yapacağım.

Herşey net olursa ve kendi kafanda bu konuda kendini şartlarsan

o vakit, o zaman geldiği zaman kendini o konuda adım atmak konusunda

daha motive hissedeceksin.

Ya da mesela işyerindesin, zam istemek istiyorsun,

patronun gözünün içine bakıyorsun.

Diyorsun ki hadi bir açsın artık, üzerinden ne kadar zaman geçti.

Diyorsun ki kendi kendine yarınki toplantıda patron yine zam konusunu açmazsa

toplantıdan sonra hemen çıkıp ve patronla bu konuyu konuşacağım.

Ne yaptın? Şartlı planlama yaparak her adımı, neyi, nerede, ne zaman yapacağını planladın.

Böyle olunca hiçbirşeyi belirsizliğe bırakmıyorsun.

Harekete geçmek için bir mucize gelmesini bekliyorsan çok bekleyeceksin dostum.

Maalesef böyle bir mucize yok.

Hayattaki mucizelerin hepsi olağan mucizeler.

Sen bir yerde oturuyorsun ve bir adım atmıyorsan

kimse sana zorla o adımı attıramaz. Sen nasıl hissedersen hisset içinden gelip gelmemesi hiç önemli değil,

motivasyon içinde olup olmaman hiç önemli değil stresli ve kaygılı olabilirsin hiç önemli değil

bir şekilde o adımı attığın zaman, o ilk adımı gerisi kendiliğinden geliyor zaten.

Sen sadece o ilk adımı atmaya bak derim ben sana. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.

Kendine iyi davran, görüşmek üzere.

Çalışmak İstemediğin Zamanlarda Nasıl Çalışabilirsin? Wie kann man arbeiten, wenn man nicht arbeiten will? Πώς μπορείτε να εργάζεστε όταν δεν θέλετε να εργάζεστε; How Can You Work When You Don't Want to Work?

Yapman gereken işlerin hepsine ertelemeyip zamanla yaptığını bir düşünsene

hayatında ki suçluluk duygusu ve stres ne kadar da azalırdı değil mi?

Ama insan ne oluyorsa bazen elini uzatacağı yerde bile olsa yapmak zorunda olduğu iş içinden gelmiyor.

Kalkmak dahi istemiyor ve böyle durumlarda o işler hep yarım kalıyor.

Yarım kalan işler arttıkça hayatımızdaki suçluluk duygusu ve streste artıyor.

Bu videoda sana böyle zamanlarda yani içinden gelmediği zamanlarda, çalışmak istemediğin zamanlarda nasıl harekete geçebilirsin,

nasıl çalışabilirsin bundan bahsedeceğim.

Çalışmak istemediğin zamanlarda kendini motive etmeye çalışıyorsun muhtemelen.

Diyorsun ki ben bu ödevi yaparsam hayatıma şöyle olumlu şeyler girecek , şöyle güzel şeyler kazanacağım ya da ders çalışırsam üniversiteyi kazandığım zaman

hayatımda böyle süper şeyler olacak.

Ve böyle düşündüğün zaman hayaller kurduğun zaman aslında ne yapıyorsun

kendi kaygını azaltmaya başlıyorsun

Ama enterasan bir şey var ki

bazı insanlar iyi şeyleri düşünürek değil, kötü şeylerden korkarak aslında çalışabiliyorlar.

Nasıl, ne demek bu? Şimdi sen kendini iyi şeyleri düşünürek aslında rahatlatmış oluyorsun.

Rahatlık sana gelmiyor.Ne yapacaksın peki?

Böyle bir durumda eğer senin yapın buna uymuyorsa, iyi şeyleri hayal ederek harekete geçemiyorsan

kaybedeceğin şeyleri düşünmek sana çok iyi gelecektir.

Ne yapacaksın mesala? Eğer dersini çalışmazsan ne kaybedeceksin?

Üniversiteyi kazanamazsan ne olucak ya da bu projeyi zamanında teslim etmezsen neler kaybedeceksin?

Bunu düşünüp kendi kaygını birazcık arttırdığın zaman kaygı seni harekete geçirebilir.

Ama dediğim gibi burada önemli olan şey, sen eğer olumlu düşünmeyle harekete geçmiyorsan

belkide kaygıyla, stresle çalışanlardan birisin.

Böyle durumlarda en iyi çözüm kaybedeceğin şeyleri düşünerek kendini kaygılandırmak.

Hepimizin içinde bir iç ses var ve maalesef ki bu iç ses birazcık geveze. Sen ders çalışmak istiyorsun o içinde ki ses konuşuyor. Diyor ki; ya içimden gelmiyor.

Sen düzenli spora gitmek istiyorsun, sonra spor salonunu, spor yaptığını hayal ediyorsun ya içimden gelmiyor.

Peki ben sana bir şey sormak istiyorum.

Bir şeyi yapmak için gerçekten onu içinden istemek,

içinden gelmesi önemli mi, gerekli mi?

İşte burada çok hoşuma giden bir söz var

Diyor ki: İlham amatörler içindir

Gerçek yazarlar, gerçek şairler,gerçek ressamlar ilham gelmesini beklemezler oturur çalışırlar.

İlhamı kendi ayağına getirtirler.''

Şimdi böyle bir durumda sen neden böyle düşünüyorsun, neden bir şey yapmak için

içinden gelmesi gerekiyor.Öyle bir şey mi var?

Spora gideceksin ve kapıda silahlı adamlar mı bekliyor

senin içinden gelmediği zaman?

Ya da deftere dokunduğun zaman elektrik mi çarpacak sen içinden gelmediği zaman?

İşte bu hisse gözlerimizi kapatmamız lazım.

Acı çeke çekede olsa zorlana da olsa

Başladığımız zaman zaten harekete geçmiş oluyoruz.

Ama sen kendi kendine dersen durmadan

ya içimden gelmiyor, içimden gelmiyor belkide bir ömür boyu hiç içinden gelmeyecek.

Hayatımızdaki birçok insan, başarılı olan birçok insan aslında

içinden gelerek yapmıyor.

Başlıyor sonrasında aslında içinden gelmeye başlıyor.

Eğer işlerini son dakikaya bırakan insanlardansan

o kaygıyı, o stresi çok iyi biliyorsun demektir.

Ve o anda kendine şöyle diyorsundur:

Ya bir daha ki sefere son dakikaya bırakmayacağım,

öncesinden çalışacağım, öncesinden hazırlayacağım.

Bir proje hazırlıyorsun, sıkıştın artık ve o gece sabahlamak zorundasın.

Yine aynı durum.

Bir daha ki sefer böyle olmayacak.

Peki zaten bunu muhtemelen kendine birkaç sefer daha söyledin.

Daha öncede başına böyler şeyler geldi.

Neden aynı şey tekrar tekrar yaşanıyor sence?

Muhtemelen bu konuda iraden biraz zayıf.

Ve sen her seferinde belirsiz bir durumda,

sonrasını atıyorsun, durmadan sonrasını.

Sonra düzelteceğim, sonra yapacağım.Ama insan bunu unutuyor.

Sonrası için belirsiz ifadeler kullanmak yerine

şartlı planlama yapmak burada çok işe yarayacaktır.

Diyelim ki, bir proje var, proje konusunda, nerde, ne zaman, neyi yapacağın

her adımıyla belli olmak zorunda.

Örnek veriyorum mesala diyeceksin ki eğer bu proje

üç hafta kala saat sabah 9:00' da başlayacağım, 16:00' e kadar çalışacağım.

Ve bunu evde ya da kütüphanede yapacağım.

Herşey net olursa ve kendi kafanda bu konuda kendini şartlarsan

o vakit, o zaman geldiği zaman kendini o konuda adım atmak konusunda

daha motive hissedeceksin.

Ya da mesela işyerindesin, zam istemek istiyorsun,

patronun gözünün içine bakıyorsun.

Diyorsun ki hadi bir açsın artık, üzerinden ne kadar zaman geçti.

Diyorsun ki kendi kendine yarınki toplantıda patron yine zam konusunu açmazsa

toplantıdan sonra hemen çıkıp ve patronla bu konuyu konuşacağım.

Ne yaptın? Şartlı planlama yaparak her adımı, neyi, nerede, ne zaman yapacağını planladın.

Böyle olunca hiçbirşeyi belirsizliğe bırakmıyorsun.

Harekete geçmek için bir mucize gelmesini bekliyorsan çok bekleyeceksin dostum.

Maalesef böyle bir mucize yok.

Hayattaki mucizelerin hepsi olağan mucizeler.

Sen bir yerde oturuyorsun ve bir adım atmıyorsan

kimse sana zorla o adımı attıramaz. Sen nasıl hissedersen hisset içinden gelip gelmemesi hiç önemli değil,

motivasyon içinde olup olmaman hiç önemli değil stresli ve kaygılı olabilirsin hiç önemli değil

bir şekilde o adımı attığın zaman, o ilk adımı gerisi kendiliğinden geliyor zaten.

Sen sadece o ilk adımı atmaya bak derim ben sana. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.

Kendine iyi davran, görüşmek üzere.