×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.

image

Beyhan Budak, Nasıl Daha Verimli Ders Çalışırsın?

Nasıl Daha Verimli Ders Çalışırsın?

Bence; ders çalışabilmek bir sanat, bir beceri işi

ve sen bu sanatı bilmiyorsan, bu konuda çok da iyi değilsen

ne kadar çabalarsan çabala, ortaya koyduğun çabanın çok az kısmının birimini alabilirsin.

Bu videoda sana, ders çalışırken dikkat etmen gereken 10 tane temel kuraldan bahsedeceğim.

İlk olarak; odanda dikkatini dağıtacak şeyler varsa, bunlardan acilen kurtulmalısın.

Telefon olur, televizyon olur, bilgisayar olur, oyuncaklar olur ya da etraf çok karmaşıksa

bunların hepsi senin, ders çalışma sürecini sabote edecektir.

Ne kadar sade bir ortam var, dikkatini dağıtacak hiçbir şey yok ortada; işte o zaman başarılı olmak daha kolay.

Ders çalışmaya başlamadan önce lazım olacak

her şeyi yanına almalısın. Su,yiyecek

eğer bir şey yiyorsan...

Kalem, kağıt

defter, kitap

Hepsi, elinin uzanabileceği mesafede olması lazım.

Bu çok önemli bir şey,

çünkü ders çalışmaya başladıktan sonra, bir süre içerisinde sıkılmaya başlayacaksın. Sıkılmaya başladığın zaman içindeki ses, seni her yerden sıkıştıracak

ve sen, yanında lazım olan bir şeyi bulundurmamışsan; o masanın başından kalkmak için o iç sese bir fırsat, bir koz vermiş oluyorsun

seni çok güzel kandırabilir

o yüzden, onun elindeki kozu alıp

masadan kalkmana sebep olacak hiçbir mazeretin olmaması lazım. Her şey, lazım olan her şey

masanda yanı başında olacak.

Bütün mahkemelerde, hakimin oturduğu yerin arkasında

'' ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR'' yazıyor ya;

bence ders çalışan bir öğrencinin arkasına da

şöyle bir yazı yazmalıyız ; cep telefonuyla ders çalışıyorsan, boşa çalışıyorsun.

Cep telefonu, ders çalışma sürecimizi

çok ciddi anlamda sabote eden

en önemli unsurlardan bir tanesi.

Eğer yanı başında bir cep telefonu varsa, sen ne kadar çalışırsan çalış

ortaya koyduğun emeğin

bence yüzde doksanı boşuna gidiyor.

Çünkü dikkat, yavaş yavaş hızını alan bir şeydir.

Sen tam hızını alacaksın, dikkatini vereceksin,

instagramdan bildirim geldi, facebooktan bildirim geldi, whatsaptan gruplardan yazışmalar geldi

Kafan oraya gidecektir.

Ve sen parça parça, iki dakika üç dakika dikkatlerle ortaya bir emek bir çaba da koysan başarıyı göremeyeceksindir.

Bu sebeple cep telefonundan kurtulman, yoğun bir ders çalışma sürecinde çok önemli

Eğer ki; masanın başında dursun ben bakmam diyorsan, bunu yapma.

Sesini kısıyoruz, internetini kapatıyoruz,

ve odada yanımızda durmuyor, dışarıda bir yere bırakıyoruz.

Eğer kendine güvenmiyorsan, ben gider arada bakarım diyorsan, evde güvendiğin birisine o telefonu emanet ediyorsun

diyorsun ki; ben ders çalışırken, bana telefonu vermeyin. Telefondan kurtuluyorsun, eğer ki başarılı olmak istiyorsan.

Kafanı karıştıracak karar verme süreçlerinden, uzak durmalısın.

Karşılaşabileceğin her soruna ilişkin, önceden verilmiş kararların olması lazım.

Bu ne demek?

Şimdi

Hangi gün ders çalışacaksın? Hangi günler hangi dersi çalışacaksın?

O gün ne kadar ders çalışacaksın? O gün sabah hangi kıyafetini giyeceksin?

Hangi gün sosyal etkinlik yapacaksın?

Hangi gün yoğun bir şekilde ders çalışacaksın?

Günün hangi saatlerinde çalışacaksın?

Bu konular aslında küçük küçük gibi görünse de,

Eğer senin bu konuda net bir ritüelin olmazsa, rutinin olmazsa

her gün, yeniden bu konularda karar vermek zorunda kalacaksın

ve durmadan çok fazla karar vermek

senin irade deponu boşaltır.

Ve bundan dolayı, öz disiplinin zayıflar.

Ama sen, her ince ayrıntıya ilişkin bir rutin oluşturmuşsan,

bu konularda düşünmezsin.

Otomatik, tıkır tıkır yoluna bakarsın.

Ve, öz disiplinin çok daha kuvvetli olur.

Bir çok insan, bir işe ilk adımı atmakta çok zorlanıyor.

Bu ders olursa, bu zorlanma daha da artabiliyor.

Peki bu zorlanmayı nasıl aşabilirsin?

Bu, ders çalışma sürecine başlarken bir ritüelinin olması lazım.

Ritüelden kastettiğim şey bir totem gibi aslında

yani seni ders çalışma sürecine başlatmadan önce

zihnine şu sinyali verdirecek

Evet sen bu hareketi, bu davranışı yapıyorsun bir sonraki adım

ders çalışma ve o başlama süreci, o en zor olan başlama süreci senin için daha kolay olacak.

Peki ritüel olarak ne seçebilirsin?

Bu istersen, on şınav çekmek olabilir

Dersin ki; her gün ben ders çalışmaya başlamadan önce, on şınav çekerim.

Ya da on kere zıplarım.

Ya da şu kıyafeti giyerim

Ya da bir bardak kahve içerim.

Seni ders çalışma sürecine hazırlayacak, sadece sana özel

anlamlı olmasına hiç gerek yok, saçma da olabilir

bir ritüelin olmalı.

Herkesin bir ders çalışma kapasitesi vardır.

Bu senin için bir saat ise bir saattir.

Bir saatten birden bire beş saate çıkamazsın

çıktığını zannedersin.

İki üç gün boyunca beş saat çalışırsın

sonrasında içindeki o ses der ki ;

sen yeterince çalıştın, gerek yok bundan sonra çalışmana, der

ve sen ondan sonra çalışmayı bırakırsın.

Ve sonuçta baktığımız zaman ne olur?

Senin düzenli bir çalışma sistemin olmaz, bırakırsın bu işleri.

Peki ne yapacağız?

Dediğim gibi, herkesin bir çalışma kapasitesi var.

Aynen sporda ağırlık kaldırmak gibi.

Bir saat çalışabiliyorsan maksimum

ilk başta bir saat çalış ve sonrasında adım adım arttır kapasiteni.

Çünkü, eğer ki birden yüklenirsen ters tepecektir

ve bıkacaksındır ders çalışmaktan.

Peki ne kadar arttırmalıyız her hafta?

Bir saat ile başlamışsan, her hafta yüzde on arttırmak senin için çok faydalı olacaktır.

Aman diyeyim, ders çalışırken mükemmelliyetçilik tuzağına düşme

Çünkü sen bilmediğin bir konuyu öğreniyorsun

zaten bilseydin, ders çalışmazdın.

Bu sebeple, arada sırada konuyu anlamaman, tökezlemen çok normal.

İnsansın yavaş yavaş , adım adım kendini geliştirirsin.

Bir de, bazı insanlar ders çalışırken çok fazla detaylarda boğulur.

Aslında asıl mevzuya, ders çalışma amacına, öğrenmeye hitap etmeyen

bir kazanım sağlamayan, yok defterin kabıydı, yok kalemin rengiydi, yok sırasıydı, yok düzeniydi

derken bir bakmışsın ki detaylarda boğulmuşsun, asıl mevzu almış başını gidiyor

ve sen beş saat uğraşmışsın bir saat anca ders çalışabilmişsin.

Detayları boşver, ana mevzuya odaklan.

Biz Türk milleti olarak çok pis gaza geliyoruz ve bundan dolayı

başlangıçta çok da becerikli olmadığımız zor konulara atlayabiliyoruz.

Eğer ki başlangıçta zor sorularla uğraşırsan, zor konularla çalışırsan

motivasyonun çabuk düşer ve şöyle bir iç ses konuşmaya başlar ;

der ki; sen beceremiyorsun bırak yapamıyorsun, zaten neyi becerdin ki, der

ve sen o zaman derslerden buz gibi soğursun.

Peki ne yapacağız?

İlk başta birazcık daha iyi olduğumuz

daha az zorlayıcı konulardan ve sorulardan başlayacağız

zorluğu aşama aşama artıracağız.

Biraz önce de söyledim, bizim en büyük düşmanımız gaza gelmek ve

arada aslında bir saat çalışabilecekken kendini beş saate zorlamak

Şimdi, kısa vadede beş saat çalışıp, bir gün beş saat çalışıp, üç gün çalışmamaktansa

her gün bir saat çalışıp, istikrarlı bir şekilde çalışmak

uzun vadede sana çok daha fazla katkı sağlayacaktır.

Ve aynı zamanda, istikrarlı çalıştığın için bir zincir oluşacaktır.

Bu zincir, senin başarına ciddi anlamda katkı sağlayacaktır.

Peki o halde ne yapıyoruz?

Sloganımız şu: ÖLÜM DE OLSA KALIM DA OLSA ÇALIŞMAYA DEVAM

Tamam ders çalışmak önemli, başarılı olmak önemli

ama ders çalışırken, sana iyi hissettiren şeylerden asla vazgeçmemelisin.

Gün içinde okuyabileceğin bir romanın olsun

kafanı çok yormayacak, senin zihnini birazcık boşaltmana fayda sağlayacak bir kitap

günde beş sayfa da okusan on sayfa da okusan, seni o ders çalışmanın stresinden uzaklaştıracak bir şey

Bir de, haftada bir gün seç kendine

o gün sosyal bir etkinlik olsun,

arkadaşlarınla buluşabilirsin, çay kahve içebilirsin

sinemaya ya da tiyatroya gidebilirsin

Yeter ki arada o ders çalışma sisteminden, bunaltısından birazcık uzaklaştığın zaman

dönüşün efsane olacaktır. Sıfırdan başlamış gibi hissedeceksin, tazeleneceksin.

Bu saydıklarımdan hangilerini yapıyorsun, hangilerini yapamıyorsun, bunlardan yorumlar kısmında bahsedebilirsin.

Beni dinlediğin için çok teşekkür ediyorum güzel insan

kendine iyi davran, görüşmek üzere.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Nasıl Daha Verimli Ders Çalışırsın? چگونه|بیشتر|مؤثر|درس|مطالعه می کنی Wie können Sie effizienter lernen? How to Study More Efficiently? چگونه می‌توانی به طور مؤثرتر درس بخوانی؟

Bence; ders çalışabilmek bir sanat, bir beceri işi به نظر من|درس|توانستن به مطالعه|یک|هنر|یک|مهارت|کار I think studying is an art, a skill. Jag anser att studier är en konst, en färdighet. به نظر من؛ درس خواندن یک هنر است، یک مهارت.

ve sen bu sanatı bilmiyorsan, bu konuda çok da iyi değilsen و|تو|این|هنر|نمی‌دانی|این|در این زمینه|خیلی|هم|خوب|نیستی and you don't know this art, you're not very good at it. och om du inte kan konsten, om du inte är särskilt bra på den. و اگر تو این هنر را نمی‌دانی، در این زمینه خیلی هم خوب نیستی.

ne kadar çabalarsan çabala, ortaya koyduğun çabanın çok az kısmının birimini alabilirsin. چه|قدر|تلاش کنی|تلاش کن|به نمایش|گذاشته شده|تلاش|بسیار|کم|بخشی|واحدش|می توانی بگیری no matter how hard you try, you can only get a fraction of the units of the effort you put in. hur hårt du än försöker, kommer du bara att få en bråkdel av den insats du gör. هر چقدر هم تلاش کنی، تنها بخش بسیار کمی از تلاشت را می‌توانی به دست آوری.

Bu videoda sana, ders çalışırken dikkat etmen gereken 10 tane temel kuraldan bahsedeceğim. این|در ویدیو|به تو|درس|هنگام مطالعه|توجه|کردنت|لازم|عدد|اساسی|از قاعده|صحبت خواهم کرد In this video, I will talk about 10 basic rules you need to pay attention to while studying. I den här videon berättar jag om 10 grundläggande regler som du bör vara uppmärksam på när du studerar. در این ویدیو به تو 10 قانون اساسی که باید هنگام درس خواندن به آن‌ها توجه کنی را معرفی می‌کنم.

İlk olarak; odanda dikkatini dağıtacak şeyler varsa, bunlardan acilen kurtulmalısın. |به عنوان|در اتاقت|تمرکزت|حواس پرت کن|چیزها|اگر وجود داشته باشد|از اینها|به طور فوری|باید رها شوی First of all; if there are things in your room that will distract you, you should get rid of them immediately. För det första: Om det finns distraktioner i ditt rum bör du göra dig av med dem omedelbart. اولاً؛ اگر در اتاقت چیزهایی وجود دارد که حواست را پرت می‌کند، باید هر چه سریع‌تر از آن‌ها خلاص شوی.

Telefon olur, televizyon olur, bilgisayar olur, oyuncaklar olur ya da etraf çok karmaşıksa تلفن|می‌شود|تلویزیون|می‌شود||می‌شود|||یا|هم|اطراف|خیلی|شلوغ باشد It could be your phone, television, computer, toys, or if the surroundings are too complex Telefonen, tv:n, datorn, leksaker eller om det är för komplicerat. می‌تواند تلفن باشد، تلویزیون باشد، کامپیوتر باشد، اسباب بازی‌ها باشد یا اگر اطراف خیلی شلوغ است.

bunların hepsi senin, ders çalışma sürecini sabote edecektir. اینها|همه|مال تو|درس|مطالعه|فرایند|خراب|خواهد کرد All of these will sabotage your study process. Allt detta kommer att sabotera din studieprocess. همه این‌ها روند مطالعه تو را مختل خواهد کرد.

Ne kadar sade bir ortam var, dikkatini dağıtacak hiçbir şey yok ortada; işte o zaman başarılı olmak daha kolay. چه|قدر|ساده|یک|محیط|وجود دارد|توجه تو|حواس پرت کنننده|هیچ|چیز|نیست|در آنجا|درست|آن|زمان|موفق|بودن|بیشتر|آسان With such a simple environment, there is nothing to distract you; that's when it's easier to be successful. Ju enklare miljön är, ju färre distraktioner, desto lättare är det att lyckas. هر چه محیط ساده‌تر باشد و هیچ چیز حواست را پرت نکند؛ در آن صورت موفقیت آسان‌تر خواهد بود.

Ders çalışmaya başlamadan önce lazım olacak درس|به مطالعه|قبل از شروع|قبل|لازم|خواهد بود These will be needed before starting to study. Du behöver den innan du börjar studera. قبل از شروع به درس خواندن به آن نیاز خواهی داشت.

her şeyi yanına almalısın. هر|چیزی|به کنار خود|باید ببری You should take everything with you. Du måste ta med dig allting. باید همه چیز را با خودت ببری. Su,yiyecek آب|غذا Water, food آب، غذا

eğer bir şey yiyorsan... اگر|یک|چیز|میخوری if you are eating something... اگر چیزی می‌خوری...

Kalem, kağıt قلم|کاغذ قلم، کاغذ

defter, kitap دفتر|کتاب دفتر، کتاب

Hepsi, elinin uzanabileceği mesafede olması lazım. همه|دستت|رسیدن به|فاصله|باید باشد|لازم همه چیز باید در دسترس باشد.

Bu çok önemli bir şey, این|خیلی|مهم|یک|چیز این یک موضوع بسیار مهم است,

çünkü ders çalışmaya başladıktan sonra, bir süre içerisinde sıkılmaya başlayacaksın. زیرا|درس|به مطالعه|بعد از شروع کردن|بعد|یک|مدت|درون|به خستگی|شروع خواهی کرد När du har börjat studera kommer du att bli uttråkad efter ett tag. چون بعد از شروع به درس خواندن، بعد از مدتی خسته خواهی شد. Sıkılmaya başladığın zaman içindeki ses, seni her yerden sıkıştıracak خسته به|شروع کردی|زمان|درونت|صدا|تو را|هر|از هر جا|تحت فشار قرار خواهد داد När du börjar bli uttråkad kommer rösten inom dig att pressa dig från alla håll och kanter. زمانی که خسته شدی، صدای درونت از هر طرف به تو فشار می‌آورد

ve sen, yanında lazım olan bir şeyi bulundurmamışsan; و|تو|در کنار تو|لازم|که|یک|چیز|نداشته باشی och du hade inget du behövde med dig; و اگر چیزی که به آن نیاز داری را همراه نداشته باشی؛ o masanın başından kalkmak için o iç sese bir fırsat, bir koz vermiş oluyorsun آن|میز|از|بلند شدن|||درون|صدا|یک|فرصت|یک|برگ برنده|داده|هستی تو به آن صدای درونی یک فرصت، یک برگ برنده داده‌ای تا از آن میز بلند شوی.

seni çok güzel kandırabilir تو|خیلی|زیبا|می‌تواند فریب دهد او می‌تواند تو را به طرز زیبایی فریب دهد.

o yüzden, onun elindeki kozu alıp او|به خاطر|او|در دستش|برگ برنده|گرفتن به همین دلیل، باید برگ برنده او را بگیری.

masadan kalkmana sebep olacak hiçbir mazeretin olmaması lazım. از میز|بلند شدن|دلیل|باشد|هیچ|عذری||لازم باید هیچ بهانه‌ای برای بلند شدن از میز نداشته باشی. Her şey, lazım olan her şey هر|چیز|لازم|بودن|هر|چیز هر چیزی، هر چیزی که لازم است.

masanda yanı başında olacak. روی میز|کنار|سر|خواهد بود در کنار میزت خواهد بود.

Bütün mahkemelerde, hakimin oturduğu yerin arkasında تمام|در دادگاه ها|قاضی|نشسته|محل|در پشت در تمام دادگاه‌ها، پشت جایی که قاضی نشسته است

'' ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR'' yazıyor ya; عدالت|ملک||| نوشته شده است ''عدالت پایه ملک است''؛

bence ders çalışan bir öğrencinin arkasına da به نظر من|درس|درس خوان|یک|دانش آموز|به پشت|هم به نظر من باید پشت یک دانش‌آموزی که درس می‌خواند نیز

şöyle bir yazı yazmalıyız ; cep telefonuyla ders çalışıyorsan, boşa çalışıyorsun. اینطور|یک|نوشته|باید بنویسیم|گوشی|با|درس|اگر درس می‌خوانی|بیهوده|می‌خوانی We should write a text like this; if you study with your mobile phone, you are wasting your time. چنین نوشته‌ای بنویسیم؛ اگر با تلفن همراه درس می‌خوانی، بیهوده درس می‌خوانی.

Cep telefonu, ders çalışma sürecimizi گوشی|تلفن|درس|مطالعه|فرایند ما Mobile phone seriously sabotages تلفن همراه، روند مطالعه ما را

çok ciddi anlamda sabote eden بسیار|جدی|از نظر|خراب کردن|کننده our study process. به شدت مختل می‌کند و

en önemli unsurlardan bir tanesi. در|مهم|از عناصر|یک|جزء one of the most important elements. یکی از مهم‌ترین عوامل است.

Eğer yanı başında bir cep telefonu varsa, sen ne kadar çalışırsan çalış اگر|کنار|در|یک|موبایل|تلفن|باشد|تو|چقدر|تا|کار کنی|کار If there is a mobile phone next to you, no matter how hard you work اگر در کنار تو یک تلفن همراه باشد، هر چقدر هم که تلاش کنی

ortaya koyduğun emeğin به|گذاشته شده|تلاش the effort you put forth زحمتی که کشیده‌ای

bence yüzde doksanı boşuna gidiyor. به نظر من|درصد|نود|بیهوده|می رود I think ninety percent is going in vain. به نظر من نود درصدش بیهوده است.

Çünkü dikkat, yavaş yavaş hızını alan bir şeydir. زیرا|توجه|آرام||سرعتش|می‌گیرد|یک|چیز است Because attention is something that gradually gains its speed. چون توجه چیزی است که به آرامی سرعت می‌گیرد.

Sen tam hızını alacaksın, dikkatini vereceksin, تو|کامل|سرعتت|خواهی گرفت|توجهت|خواهی داد You will catch your speed, you will pay attention, تو باید تمام سرعتت را بگیری، توجهت را بدهی,

instagramdan bildirim geldi, facebooktan bildirim geldi, whatsaptan gruplardan yazışmalar geldi از اینستاگرام|اعلان|آمد|از فیس‌بوک||آمد|||| از اینستاگرام نوتیفیکیشن آمد، از فیس‌بوک نوتیفیکیشن آمد، از واتساپ از گروه‌ها پیام‌ها آمد.

Kafan oraya gidecektir. مغزت|آنجا|خواهد رفت ذهن تو به آنجا خواهد رفت.

Ve sen parça parça, iki dakika üç dakika dikkatlerle و|تو|تکه|تکه|دو|دقیقه|سه|دقیقه|با دقت و تو تکه تکه، با دقت‌های دو دقیقه‌ای و سه دقیقه‌ای ortaya bir emek bir çaba da koysan başarıyı göremeyeceksindir. به|یک|تلاش|یک|کوشش|هم|بگذاری|موفقیت را|نخواهی دید اگر یک تلاش و زحمتی هم بگذاری، موفقیت را نخواهی دید.

Bu sebeple cep telefonundan kurtulman, yoğun bir ders çalışma sürecinde çok önemli این|به خاطر این|جیبی|از تلفن همراهت|رهایی تو|فشرده|یک|درس|مطالعه|در دوره|بسیار|مهم به همین دلیل، رهایی از تلفن همراه در یک دوره مطالعه فشرده بسیار مهم است.

Eğer ki; masanın başında dursun ben bakmam diyorsan, bunu yapma. اگر|که|میز|در|بایستد|من|نگاه نمی کنم|می گویی|این را|انجام نده اگر می‌گویی که بگذار روی میز بماند و من نگاه نمی‌کنم، این کار را نکن.

Sesini kısıyoruz, internetini kapatıyoruz, صدایت|کم میکنیم|اینترنتش|قطع میکنیم صدایش را کم می‌کنیم، اینترنتش را قطع می‌کنیم,

ve odada yanımızda durmuyor, dışarıda bir yere bırakıyoruz. و|در اتاق|کنار ما|نمی ایستد|در بیرون|یک|جا|می گذاریم و در اتاق کنار ما نمی‌ایستد، ما آن را در جایی بیرون می‌گذاریم.

Eğer kendine güvenmiyorsan, ben gider arada bakarım diyorsan, اگر|به خودت|اعتماد نداری|من|می‌روم|گاهی|نگاه می‌کنم|می‌گویی اگر به خودت اعتماد نداری، می‌گویی من می‌روم و گاهی نگاه می‌کنم, evde güvendiğin birisine o telefonu emanet ediyorsun در خانه|به او اعتماد داری|به یک نفر|آن|تلفن|امانت|میدهی به کسی که در خانه به او اعتماد داری آن تلفن را امانت می‌دهی

diyorsun ki; ben ders çalışırken, bana telefonu vermeyin. میگویی|که|من|درس|در حال مطالعه|به من|تلفن|ندهید می‌گویی؛ وقتی من در حال درس خواندن هستم، به من تلفن ندهید. Telefondan kurtuluyorsun, eğer ki başarılı olmak istiyorsan. از تلفن|خلاص می‌شوی|اگر|که|موفق|بودن|می‌خواهی از تلفن خلاص می‌شوی، اگر می‌خواهی موفق شوی.

Kafanı karıştıracak karar verme süreçlerinden, uzak durmalısın. سرت|گیج کننده|تصمیم|گرفتن|فرآیندها|دور|باید دوری کنی باید از فرآیندهای تصمیم‌گیری که ذهنت را مشغول می‌کند، دوری کنی.

Karşılaşabileceğin her soruna ilişkin, önceden verilmiş kararların olması lazım. مواجهه کردن|هر|مشکل|مربوط به|قبلاً|داده شده|تصمیمات|باید باشد|لازم باید برای هر مشکلی که ممکن است با آن مواجه شوی، تصمیمات قبلی داشته باشی.

Bu ne demek? این|چه|معنی می‌دهد این یعنی چه؟

Şimdi حالا الان

Hangi gün ders çalışacaksın? Hangi günler hangi dersi çalışacaksın? کدام|روز|درس|مطالعه خواهی کرد|کدام|روزها|کدام|درس|مطالعه خواهی کرد کدام روزها درس می‌خوانی؟ در کدام روزها کدام درس را می‌خوانی؟

O gün ne kadar ders çalışacaksın? O gün sabah hangi kıyafetini giyeceksin? آن|روز|چه|چقدر|درس|خواهی خواند|آن|روز|صبح|کدام|لباسش|خواهی پوشید آن روز چقدر درس خواهی خواند؟ آن روز صبح کدام لباس را می‌پوشی؟

Hangi gün sosyal etkinlik yapacaksın? کدام|روز|اجتماعی|فعالیت|انجام خواهی داد کدام روز فعالیت اجتماعی خواهی داشت؟

Hangi gün yoğun bir şekilde ders çalışacaksın? کدام|روز|به شدت|یک|به طور|درس|مطالعه خواهی کرد کدام روز به شدت درس خواهی خواند؟

Günün hangi saatlerinde çalışacaksın? روزت|کدام|ساعت ها|کار خواهی کرد در کدام ساعت‌های روز کار خواهی کرد؟

Bu konular aslında küçük küçük gibi görünse de, این|موضوعات|در واقع|کوچک|کوچک|مانند|به نظر برسند|هم این موضوعات در واقع به نظر کوچک می‌آیند، اما ...

Eğer senin bu konuda net bir ritüelin olmazsa, rutinin olmazsa اگر|تو|این|در این مورد|واضح|یک|آیین|نباشد|روال|نباشد اگر در این مورد یک آیین مشخص نداشته باشی، روتین نداشته باشی

her gün, yeniden bu konularda karar vermek zorunda kalacaksın هر|روز|دوباره|این|در این موضوعات|تصمیم|گرفتن|مجبور|خواهی ماند هر روز مجبور خواهی بود دوباره در این موارد تصمیم بگیری

ve durmadan çok fazla karar vermek و|بی‌وقفه|خیلی|زیاد|تصمیم|گرفتن و مدام تصمیمات زیادی بگیری

senin irade deponu boşaltır. تو|اراده|انبار|خالی می کند این باعث خالی شدن ذخیره اراده‌ات می‌شود.

Ve bundan dolayı, öz disiplinin zayıflar. و|از این|دلیل|خود|انضباط|ضعیف می شود و به همین دلیل، خود انضباطی‌ات ضعیف می‌شود.

Ama sen, her ince ayrıntıya ilişkin bir rutin oluşturmuşsan, اما|تو|هر|دقیق|به جزئیات|مربوط به|یک|روال|ایجاد کرده‌ای اما اگر تو برای هر جزئیات ریز یک روال ایجاد کرده باشی,

bu konularda düşünmezsin. این|در این موضوعات|فکر نمی کنی در این موارد فکر نمی‌کنی.

Otomatik, tıkır tıkır yoluna bakarsın. اتوماتیک|تیک تیک|تیک تیک|به راهش|نگاه میکنی به طور خودکار، به راه خود ادامه می‌دهی.

Ve, öz disiplinin çok daha kuvvetli olur. و|خود|انضباط|بسیار|بیشتر|قوی|خواهد بود و خود انضباطی‌ات بسیار قوی‌تر می‌شود.

Bir çok insan, bir işe ilk adımı atmakta çok zorlanıyor. یک|بسیار|انسان|یک|به کار|اولین|قدم|در برداشتن|بسیار|مشکل دارد بسیاری از مردم در برداشتن اولین قدم برای یک کار بسیار مشکل دارند.

Bu ders olursa, bu zorlanma daha da artabiliyor. این|درس|اگر|این|سختی|بیشتر|هم|می تواند افزایش یابد اگر این درس باشد، این فشار می‌تواند بیشتر شود.

Peki bu zorlanmayı nasıl aşabilirsin? خوب|این|فشار|چگونه|می توانی غلبه کنی خب، چگونه می‌توانی این فشار را پشت سر بگذاری؟

Bu, ders çalışma sürecine başlarken bir ritüelinin olması lazım. این|درس|مطالعه|به فرآیند|در شروع|یک|آیینی|وجود داشتن|لازم است این باید یک آیین در شروع فرآیند مطالعه‌ات باشد.

Ritüelden kastettiğim şey bir totem gibi aslında از آیین|منظورم|چیز|یک|توتم|مانند|در واقع منظورم از آیین در واقع یک توتم است.

yani seni ders çalışma sürecine başlatmadan önce یعنی|تو را|درس|مطالعه|به فرآیند|قبل از شروع کردن|قبل از یعنی قبل از اینکه تو را به فرآیند مطالعه وارد کند.

zihnine şu sinyali verdirecek به ذهنش|آن|سیگنال|خواهد داد این سیگنال را به ذهنت می‌فرستی

Evet sen bu hareketi, bu davranışı yapıyorsun bir sonraki adım بله|تو|این|حرکت|این|رفتار|انجام می‌دهی|یک|بعدی|قدم بله، تو این حرکت، این رفتار را انجام می‌دهی، قدم بعدی

ders çalışma ve o başlama süreci, o en zor olan başlama süreci senin için daha kolay olacak. درس|مطالعه|و|آن|شروع|فرآیند|آن|ترین|سخت|بودن|شروع|فرآیند|تو|برای|بیشتر|آسان|خواهد بود مطالعه درس و آن فرآیند شروع، آن فرآیند شروع که سخت‌ترین است برای تو آسان‌تر خواهد بود.

Peki ritüel olarak ne seçebilirsin? خوب|آیین|به عنوان|چه|می توانی انتخاب کنی خب، به عنوان یک آیین چه چیزی می‌توانی انتخاب کنی؟

Bu istersen, on şınav çekmek olabilir این||او|شنا|کشیدن|ممکن است اگر بخواهی، می‌تواند ده بار شنا رفتن باشد.

Dersin ki; her gün ben ders çalışmaya başlamadan önce, on şınav çekerim. درس|که|هر|روز|من|درس|به مطالعه|قبل از شروع کردن|قبل|ده|شنا|میزنم می‌گویی؛ هر روز قبل از اینکه شروع به درس خواندن کنم، ده بار شنا می‌زنم.

Ya da on kere zıplarım. یا|هم|ده|بار|می‌زنم یا ده بار می‌پرم.

Ya da şu kıyafeti giyerim یا|هم|آن|لباس|می‌پوشم یا این لباس را می‌پوشم.

Ya da bir bardak kahve içerim. یا|هم|یک|لیوان|قهوه|می‌نوشم یا یک لیوان قهوه می‌نوشم.

Seni ders çalışma sürecine hazırlayacak, sadece sana özel تو را|درس|مطالعه|به فرآیند|آماده خواهد کرد|فقط|به تو|ویژه این فقط برای توست و تو را برای فرآیند درس خواندن آماده می‌کند.

anlamlı olmasına hiç gerek yok, saçma da olabilir معنی دار|بودن|هیچ|نیاز|ندارد|بی معنی|هم|می تواند ضروری نیست که معنی‌دار باشد، می‌تواند بی‌معنی هم باشد.

bir ritüelin olmalı. یک|آیین|باید باید یک آیین داشته باشی.

Herkesin bir ders çalışma kapasitesi vardır. هر کس|یک|درس|مطالعه|ظرفیت|دارد هر کسی یک ظرفیت برای درس خواندن دارد.

Bu senin için bir saat ise bir saattir. این|تو|برای|یک|ساعت|اگر|یک|ساعت است اگر این برای تو یک ساعت است، پس یک ساعت است.

Bir saatten birden bire beş saate çıkamazsın یک|از یک ساعت|ناگهان|به یک|پنج|به ساعت|نمی توانی خارج شوی نمی‌توانی ناگهان از یک ساعت به پنج ساعت برسی.

çıktığını zannedersin. خروجش|فکر می کنی فکر می‌کنی که بیرون آمده.

İki üç gün boyunca beş saat çalışırsın |سه|روز|در طول|پنج|ساعت|کار می کنی به مدت دو یا سه روز پنج ساعت کار می‌کنی

sonrasında içindeki o ses der ki ; بعد از آن|درونش|آن|صدا|می گوید|که سپس صدای درونت می‌گوید؛

sen yeterince çalıştın, gerek yok bundan sonra çalışmana, der تو|به اندازه کافی|درس خواندی|لازم|نیست|از این|بعد|درس خواندن|می گوید تو به اندازه کافی کار کرده‌ای، دیگر نیازی به کار کردن نیست، می‌گوید.

ve sen ondan sonra çalışmayı bırakırsın. و|تو|از او|بعد|کار کردن|ترک می کنی و تو بعد از آن کار کردن را متوقف می‌کنی.

Ve sonuçta baktığımız zaman ne olur? و|در نهایت|ما نگاه کنیم|زمان|چه|می شود و در نهایت وقتی نگاه می‌کنیم چه اتفاقی می‌افتد؟

Senin düzenli bir çalışma sistemin olmaz, bırakırsın bu işleri. تو|منظم|یک|مطالعه|سیستم|نخواهد بود|رها می کنی|این|کارها سیستم کاری منظمی نخواهی داشت، این کارها را رها می‌کنی.

Peki ne yapacağız? خوب|چه|خواهیم کرد خب چه کار کنیم؟

Dediğim gibi, herkesin bir çalışma kapasitesi var. گفتم|مانند|هر کسی|یک|کار|ظرفیت|دارد همانطور که گفتم، هر کسی یک ظرفیت کاری دارد.

Aynen sporda ağırlık kaldırmak gibi. دقیقاً|در ورزش|وزنه|بلند کردن|مانند دقیقاً مثل بلند کردن وزنه در ورزش.

Bir saat çalışabiliyorsan maksimum یک|ساعت|می توانی کار کنی|حداکثر اگر یک ساعت می‌توانی کار کنی، حداکثر

ilk başta bir saat çalış ve sonrasında adım adım arttır kapasiteni. اول|ابتدا|یک|ساعت|کار کن|و|بعد|قدم|قدم|افزایش بده|ظرفیتت در ابتدا یک ساعت کار کن و سپس به تدریج ظرفیت خود را افزایش بده.

Çünkü, eğer ki birden yüklenirsen ters tepecektir زیرا|اگر|که|ناگهان|بارگذاری کنی|معکوس|خواهد زد چون اگر ناگهان تحت فشار قرار بگیری، نتیجه معکوس خواهد داشت

ve bıkacaksındır ders çalışmaktan. و|خسته می‌شوی|درس|از درس خواندن و از درس خواندن خسته خواهی شد.

Peki ne kadar arttırmalıyız her hafta? خوب|چه|چقدر|باید افزایش دهیم|هر|هفته خب، هر هفته چقدر باید افزایش دهیم؟

Bir saat ile başlamışsan, her hafta yüzde on arttırmak senin için çok faydalı olacaktır. یک|ساعت|با|شروع کرده ای|هر|هفته|درصد|ده|افزایش دادن|تو|برای|خیلی|مفید|خواهد بود اگر با یک ساعت شروع کرده‌ای، افزایش ده درصدی هر هفته برای تو بسیار مفید خواهد بود.

Aman diyeyim, ders çalışırken mükemmelliyetçilik tuzağına düşme مواظب|بگویم|درس|هنگام مطالعه|کمال‌گرایی|به دام|نیفتی مواظب باش، هنگام درس خواندن به دام کمال‌گرایی نیفتی.

Çünkü sen bilmediğin bir konuyu öğreniyorsun چون|تو|نادانسته|یک|موضوع|می‌آموزی چون تو در حال یادگیری موضوعی هستی که نمی‌دانی.

zaten bilseydin, ders çalışmazdın. در واقع|می دانستی|درس|نمی خواندی اگر قبلاً می‌دانستی، درس نمی‌خواندی.

Bu sebeple, arada sırada konuyu anlamaman, tökezlemen çok normal. این|به همین دلیل|گاهی|اوقات|موضوع را|نفهمیدن|لنگ زدن|خیلی|طبیعی به همین دلیل، گاهی اوقات نفهمیدن موضوع و لنگ زدن کاملاً طبیعی است.

İnsansın yavaş yavaş , adım adım kendini geliştirirsin. |آرام|آرام|قدم|قدم||پیشرفت می کنی تو انسان هستی، به آرامی و قدم به قدم خودت را توسعه می‌دهی.

Bir de, bazı insanlar ders çalışırken çok fazla detaylarda boğulur. یک|هم|برخی|انسانها|درس|در حین مطالعه|خیلی|زیاد|در جزئیات|غرق می شوند همچنین، برخی از افراد در حین درس خواندن در جزئیات زیادی غرق می‌شوند.

Aslında asıl mevzuya, ders çalışma amacına, öğrenmeye hitap etmeyen در واقع|اصلی|به موضوع|درس|مطالعه|به هدف|به یادگیری|خطاب|نمی کند در واقع، به موضوع اصلی، هدف از درس خواندن و یادگیری مربوط نمی‌شود.

bir kazanım sağlamayan, yok defterin kabıydı, yok kalemin rengiydi, yok sırasıydı, yok düzeniydi یک|دستاورد|نداشت|نبود|دفتر|جلدش||خودکار|رنگش||نوبتش||نظمش اینکه مثلاً جلد دفترت بود، یا رنگ خودکار بود، یا نوبتت بود، یا نظم آن بود.

derken bir bakmışsın ki detaylarda boğulmuşsun, asıl mevzu almış başını gidiyor ناگهان|یک|متوجه شده‌ای|که|در جزئیات|غرق شده‌ای|اصلی|موضوع|گرفته|سرش|می‌رود Before you know it, you find yourself drowning in details, while the main issue has taken off. در حالی که ناگهان متوجه می‌شوی که در جزئیات غرق شده‌ای و موضوع اصلی به راه خود ادامه می‌دهد.

ve sen beş saat uğraşmışsın bir saat anca ders çalışabilmişsin. و|تو|پنج|ساعت|زحمت کشیده‌ای|یک|ساعت|فقط|درس|توانسته‌ای مطالعه کنی And you have struggled for five hours, only managing to study for an hour. و تو پنج ساعت زحمت کشیده‌ای و فقط یک ساعت توانسته‌ای درس بخوانی.

Detayları boşver, ana mevzuya odaklan. جزئیات|فراموش کن|اصلی|موضوع|تمرکز کن Forget about the details, focus on the main topic. جزئیات را فراموش کن، روی موضوع اصلی تمرکز کن.

Biz Türk milleti olarak çok pis gaza geliyoruz ve bundan dolayı ما|ترک|ملت|به عنوان|خیلی|کثیف|تحریک|می آییم|و|از این|بابت As Turkish people, we get very excited and passionate, and because of that, ما به عنوان ملت ترک خیلی زود تحت تأثیر قرار می‌گیریم و به همین دلیل

başlangıçta çok da becerikli olmadığımız zor konulara atlayabiliyoruz. در ابتدا|خیلی|هم|ماهر|نبودیم|سخت|به موضوعات|می‌توانیم بپریم we can dive into difficult subjects that we may not be very skilled in initially. در ابتدا ممکن است به موضوعات سختی که خیلی هم ماهر نیستیم، بپردازیم.

Eğer ki başlangıçta zor sorularla uğraşırsan, zor konularla çalışırsan اگر|که|در آغاز|سخت|با سوالات|درگیر شوی|سخت|با موضوعات|مطالعه کنی If you deal with difficult questions at the beginning, if you work on difficult subjects اگر در ابتدا با سوالات سخت سر و کار داشته باشی، با موضوعات سخت کار خواهی کرد.

motivasyonun çabuk düşer ve şöyle bir iç ses konuşmaya başlar ; انگیزه تو|سریع|کاهش می یابد|و|چنین|یک|درونی|صدا|به صحبت کردن|شروع می کند Motivation quickly drops and an inner voice starts speaking like this; انگیزه‌ات به سرعت کاهش می‌یابد و یک صدای درونی شروع به صحبت می‌کند؛

der ki; sen beceremiyorsun bırak yapamıyorsun, zaten neyi becerdin ki, der میگوید|که|تو|نمی توانی|رها کن|نمی توانی|در واقع|چه چیزی|توانستی|که|میگوید it says; you can't do it, you can't make it, what did you even succeed at anyway, می‌گوید؛ تو نمی‌توانی، رها کن، نمی‌توانی، اصلاً چه چیزی را توانستی؟

ve sen o zaman derslerden buz gibi soğursun. و|تو|آن|زمان|از درس ها|یخ|مانند|سرد می شوی and that's when you start to lose interest in your lessons. و تو در آن زمان از درس‌ها به شدت سرد می‌شوی.

Peki ne yapacağız? خوب|چه|خواهیم کرد خب چه کار خواهیم کرد؟

İlk başta birazcık daha iyi olduğumuz |در ابتدا|کمی|بیشتر|خوب|بودیم در ابتدا کمی بهتر خواهیم بود.

daha az zorlayıcı konulardan ve sorulardan başlayacağız کمتر|کمتر|چالش برانگیز|از موضوعات|و|از سوالات|شروع خواهیم کرد ما از موضوعات و سوالات کمتر چالش‌برانگیز شروع خواهیم کرد.

zorluğu aşama aşama artıracağız. چالش|مرحله|به تدریج|افزایش خواهیم داد چالش را به تدریج افزایش خواهیم داد.

Biraz önce de söyledim, bizim en büyük düşmanımız gaza gelmek ve کمی|پیش|هم|گفتم|ما|ترین|بزرگ|دشمن|تحریک|آمدن|و As I mentioned before, our biggest enemy is getting carried away and being driven by emotions. همانطور که قبلاً گفتم، بزرگترین دشمن ما وسوسه شدن است و

arada aslında bir saat çalışabilecekken kendini beş saate zorlamak گاهی|در واقع|یک|ساعت|می توانست کار کند|خود را|پنج|ساعت|مجبور کردن pushing yourself to work for five hours when you could actually work for one hour در واقع به جای اینکه یک ساعت کار کنیم، خود را مجبور به کار پنج ساعته می‌کنیم.

Şimdi, kısa vadede beş saat çalışıp, bir gün beş saat çalışıp, üç gün çalışmamaktansa حالا|کوتاه|مدت|پنج|ساعت|کار کند|یک|روز|پنج|ساعت|کار کند|سه|روز|کار نکند Now, instead of working for five hours in the short term, working for one hour every day, consistently working حالا، به جای اینکه در کوتاه‌مدت پنج ساعت کار کنیم و یک روز پنج ساعت کار کنیم و سه روز کار نکنیم.

her gün bir saat çalışıp, istikrarlı bir şekilde çalışmak هر|روز|یک|ساعت|کار کند|با ثبات|یک|به طور|کار کردن working for one hour every day, working consistently هر روز یک ساعت کار کرده و به طور مداوم کار کنید.

uzun vadede sana çok daha fazla katkı sağlayacaktır. طولانی|در افق|به تو|بسیار|بیشتر|زیاد|کمک|خواهد داد It will contribute much more to you in the long run. در درازمدت به شما کمک بیشتری خواهد کرد.

Ve aynı zamanda, istikrarlı çalıştığın için bir zincir oluşacaktır. و|همان|زمان|پایدار|کار می کنی|برای|یک|زنجیر|ایجاد خواهد شد And also, a chain will be formed because of your consistent efforts. و در عین حال، به دلیل کار مداوم، زنجیری شکل خواهد گرفت.

Bu zincir, senin başarına ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. این|زنجیر|تو|به موفقیت|جدی|از نظر|کمک|خواهد کرد This chain will significantly contribute to your success. این زنجیر به طور جدی به موفقیت شما کمک خواهد کرد.

Peki o halde ne yapıyoruz? خوب|آن|پس|چه|انجام می‌دهیم So what do we do then? خب، حالا چه کار می‌کنیم؟

Sloganımız şu: ÖLÜM DE OLSA KALIM DA OLSA ÇALIŞMAYA DEVAM شعار ما|این|مرگ|هم|باشد|زندگی|هم|باشد|به کار کردن|ادامه Our slogan is: KEEP WORKING, EVEN IF IT'S DEATH OR LIFE شعار ما این است: حتی اگر مرگ باشد، حتی اگر ماندن باشد، به کار ادامه بده

Tamam ders çalışmak önemli, başarılı olmak önemli خوب|درس|مطالعه کردن|مهم|موفق|بودن| Okay, studying is important, being successful is important خوب، درس خواندن مهم است، موفق بودن مهم است

ama ders çalışırken, sana iyi hissettiren şeylerden asla vazgeçmemelisin. اما|درس|در حین مطالعه|به تو|خوب|احساس کننده|از چیزها|هرگز|نباید دست بکشی but while studying, you should never give up on things that make you feel good. اما هنگام درس خواندن، هرگز نباید از چیزهایی که به تو احساس خوبی می‌دهند، دست بکشی.

Gün içinde okuyabileceğin bir romanın olsun روز|در|بتوانی بخوانی|یک|رمان|باشد Have a novel that you can read during the day در طول روز یک رمان برای خواندن داشته باشی

kafanı çok yormayacak, senin zihnini birazcık boşaltmana fayda sağlayacak bir kitap سرت|خیلی|خسته نخواهد کرد|تو|ذهنت|کمی|خالی کردن|فایده|خواهد داد|یک|کتاب a book that will not strain your mind too much and help you clear your mind a little کتابی که خیلی به ذهنت فشار نیاورد و به کمی خالی کردن ذهنت کمک کند.

günde beş sayfa da okusan on sayfa da okusan, seni o ders çalışmanın stresinden uzaklaştıracak bir şey در روز|پنج|صفحه|هم|بخوانی|ده|صفحه|هم|بخوانی|تو را|آن|درس|مطالعه کردن|از استرس|دور خواهد کرد|یک|چیز Whether you read five pages a day or ten pages, it will distract you from the stress of studying that lesson هر روز پنج صفحه بخوانی یا ده صفحه، چیزی که تو را از استرس درس خواندن دور کند.

Bir de, haftada bir gün seç kendine یک|هم|در هفته|یک|روز|انتخاب کن|برای خودت Also, choose one day of the week for yourself یک روز در هفته برای خودت انتخاب کن.

o gün sosyal bir etkinlik olsun, آن|روز|اجتماعی|یک|رویداد|باشد Make it a day for a social activity آن روز باید یک فعالیت اجتماعی باشد,

arkadaşlarınla buluşabilirsin, çay kahve içebilirsin با دوستانت|می توانی ملاقات کنی|چای|قهوه|می توانی بنوشی می‌توانی با دوستانت ملاقات کنی، چای یا قهوه بنوشی.

sinemaya ya da tiyatroya gidebilirsin به سینما|یا|هم|به تئاتر|می‌توانی بروی می‌توانی به سینما یا تئاتر بروی.

Yeter ki arada o ders çalışma sisteminden, bunaltısından birazcık uzaklaştığın zaman کافی|که|در بین|آن|درس|مطالعه|از سیستم|از فشار|کمی|دور شوی|زمان As long as you take a little break from that study system, its suffocation, فقط کافی است که کمی از آن سیستم درس خواندن و فشار آن دور باشی.

dönüşün efsane olacaktır. Sıfırdan başlamış gibi hissedeceksin, tazeleneceksin. بازگشتت|افسانه|خواهد بود|از صفر|شروع کرده|مانند|احساس خواهی کرد|تازه خواهی شد your return will be legendary. You will feel like you started from scratch, you will refresh. بازگشت تو افسانه‌ای خواهد بود. احساس خواهی کرد که از صفر شروع کرده‌ای، تازه خواهی شد.

Bu saydıklarımdan hangilerini yapıyorsun, hangilerini yapamıyorsun, bunlardan yorumlar kısmında bahsedebilirsin. این|از چیزهایی که گفتم|کدامها را|انجام می‌دهی|کدامها را|نمی‌توانی انجام دهی|از اینها|نظرات|در بخش|می‌توانی صحبت کنی You can mention in the comments which of these you are doing, which you are not able to do. از بین این مواردی که گفتم، کدام‌ها را انجام می‌دهی و کدام‌ها را نمی‌توانی انجام دهی، می‌توانی در قسمت نظرات به آن‌ها اشاره کنی.

Beni dinlediğin için çok teşekkür ediyorum güzel insan من را|گوش دادی|به خاطر|خیلی|تشکر|می کنم|زیبا|انسان بسیار متشکرم که به من گوش دادی، انسان زیبا.

kendine iyi davran, görüşmek üzere. به خودت|خوب|رفتار کن|دیدار کردن|به زودی Take care of yourself, see you soon. به خودت خوب رفتار کن، تا دیدار بعد.

SENT_CWT:AFkKFwvL=5.96 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=3.97 fa:AFkKFwvL openai.2025-01-22 ai_request(all=180 err=0.00%) translation(all=150 err=0.00%) cwt(all=1122 err=2.23%)