×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, Verimli Ders Çalışma Teknikleri

Verimli Ders Çalışma Teknikleri

Merhaba! Ben Uzman Psikolog Beyhan Budak!

Psikoloji TV Youtube kanalına hoş geldiniz!

Bugün yine bir konuyla karşınızdayım.

Yine yorumlardan ve mesajlardan sıkıntılı sorulan konulardan birisi olan

''Verimli ders çalışma teknikleri nelerdir?''

Bunlardan bahsedeceğim size.

Verimli ders çalışma o kadar önemli birşey ki aslında bu durumu örnekleyen bir vaka ile başlamak istiyorum.

Bir öğrenci bana geldiğinde dedi ki; ben dedi günde 8 saat ders çalışıyorum.

Matematik çalışıyorum. 8 saat çalışmama rağmen matematikten sadece 2 ya da 3 net yapabiliyorum.

Şimdi kızın herhangi bir zihinsel ya da zeka problemi yok.

Değerlendirdiğimiz zaman 8 saat çalışan birisinin çok daha fazla bir net yapması lazım.

İlk başta kıza inanmakta biraz zorluk çektim.

Ve sonrasında annesine babasına sorduğumda onlar da teyit ettiler:

''Evet bu kız 8 saat masanın başında oturup ders çalışıyor.''

Burada bir gariplik vardı. Ve ben kıza sordum dedim ki;

Neden hani böyle oluyor? Nasıl çalışıyorsun bir anlat başından bakalım diye.

Kız gayet rahat bir şekilde dedi ki; hocam dedi ben başlayınca dedi çalışmaya

annem, babam servisi yapar, dedi.

Meyvelerim ayrı gelir, sebzelerim ayrı gelir. Çayım, kahvem ayrı gelir. Masam böyle açılır.

Sonrasında alırım önüme defteri, kitabı ve ders çalışmaya başlarım.

Telefonumu da yanı başıma koyarım. Sonrasında 10-15 dakika çalıştıktan sonra

telefondan, whatsapp'tan bir mesaj gelir. Kim ne yazmış, son dedikodular neler?

Onları bir takip ederim, gerekli cevapları yapıştırırım. Sonrasında cevaplarımı verdikten sonra

tekrar dersime dönüyorum. 10-15 dakika sonra bakıyorum ki Twitter'dan 1-2 retweet geldi.

''Oo demek ki dün paylaştığım tweet biraz popüler oldu.''

Hemen onlar hoşuma gidiyor biraz gururumu okşuyor.

Sonrasında koyuyorum telefonu tekrar, bu sefer İnstagram.

Sonrasında Facebook. Her 10-15 dakikada bir telefona yönelik bir kontrolü var.

Şimdi ''dikkat''i şöyle tanımlayabiliriz. Dikkat, odak isteyen bir süreçtir aslında.

Devam edince hızınızı alırsınız. Ama ne zaman ki tam hızınızı alacaksınız, tam konuya odaklanacaksınız

telefona baktığınız zaman dikkat birden buradayken ta buraya düşer ve baştan almak zorunda kalırsınız.

İsterseniz 8 saat çalışın isterseniz 80 saat çalışın. Eğer telefonunuz yanıbaşınızdaysa

o çalışmadan bir verim alamazsınız. Telefonunuzu çalışırken dışarıda bir ortama bırakıyorsunuz.

Salona bırakabilirsiniz, anne-babanıza teslim edebilirsiniz.

Bir de dikkat etmemiz gereken şeylerden birisi sesi kısık olmalı. Eğer sesi kısık olmazsa

oradan o bildirimlerin sesi gelecek ve içiniz böyle kıpır kıpır

''Kim ne yazdı, kim ne dedi, kim neyi beğendi.''

O yüzden telefonu uzak ve sessiz bir ortama alıyoruz. Sesini duymamamız çok önemli.

Telefon, ciddi anlamda performansı ve başarıyı düşüren etkenlerden bir tanesi.

Verimli ders çalışmanın altın kurallarından bir tanesi de, istikrar.

İstikrarlı olabilmek ders çalışma sürecinde sınava hazırlıkta çok önemli bir kural.

Eğer istikrarlı olmazsak ciddi problemler yaşayabiliriz.

Şimdi bazı arkadaşlarımız sınava hazırlık sürecinin başında bir 5-10 saatle çalışmaya başlıyorlar.

Bir gaza gelme durumu mevcut. Sonrasında o 5-10 saat birden sıfırlara kadar düşebiliyor.

Kişiye sorduğumuzda diyor ki: ''Ya nasıl olsa istediğim zaman çalışabiliyorum, zamanı gelince çalışırım.''

Bu durum aslında bize faydası olmayan hatta zararı olan bir durum.

İstikrarlı olabilirsek bizim için her gün çalışabilmek, arada bir 5-10 saat çalışabilmekten çok daha önemli.

Eğer şu masada oturmayı bilmiyorsanız masada oturmak size zulüm gelecektir.

İlk başta şu masada oturmayı öğrenmemiz lazım. Geçmişte bir çalışma alışkanlığınız yoksa

birden 5-10 saatlere çıkmak sizi zorlayacaktır ve çabuk bıkacaksınızdır.

Bu yüzden ilk başta yarım saat, bir saatle dahi başlayabilirsiniz

Sonra alıştıkça kademe kademe arttırırsınız. 1-2-3-4-5'e kadar çıkar bu süreç.

Hafta hafta bu arttırırımı yapabilirsiniz. Ama şuna dikkat edelim; ölüm de olsa kalım da olsa

bayram seyran hiç farketmez, her gün ders çalışabilmemiz çok önemli.

Bazı süreçlerde bazı günlerde ara verebiliriz., mola verebiliriz. Ama her gün ders olacak, sadece bazı günler daha az olabilir.

Kendimizi dinlendirebiliriz. Eğer istikrarı sağlayabilirsek başarının birçok kapısını açmakta

hiç zorlanmayız.

Verimli ders çalışmak için fiziksel sağlığımızın, fiziksel durumumuzun iyi olması çok önemli.

Ders çalışırken bazen gecelere kaydırmak, sabah geç kalkmak ya da çok az uyumak bazen çok fazla uyumak ya da o an için ders çalışmaya kendimizi vermişken

yemek yemeye dahi vakit ayıramamak bize ciddi sıkıntılar çıkartabilir.

Belirli bir uyku düzeni oluşturmamız çok önemli

Kaçta yatıyorsunuz hep aynı saatte yatmanız, kaçta kalkıyorsunuz hep aynı saatte kalkmanız

haftasonu dahil çok önemli.

Eğer bunu oturtabilirsek en azından kafamızda şu kalmayacak: ''Fiziksel anlamda bir sıkıntı yaşıyorum.

Ondan dolayı yeterince odaklanamıyorum, dikkatimi toplayamıyorum.'' gibi şikayetler azalacaktır.

Şöyle de bir sıkıntı var; uyku ve iştahta yaşanan dalgalanmalar, kişide kaygı ve stresi arttırır.

Buna dikkat etmemiz önemli.

Şimdi başta dedik ki, istikrar. O çok önemli.

Ama bazı günler daha az çalışabiliriz. Bunu haftanın bir gününü belirleyip

o gün normalde çalıştığımızın yarısı kadar çalışabiliriz.

Her gün çalışmamız önemli ama haftanın bir günü daha az çalışıyoruz.

O gün bir sosyal etkinlik yapmamız önemli. Zihnimizi dağıtmamız,

o an için dersten biraz uzaklaşmamız zihnimizi daha da toparlamamızı

ileride daha da dikkatli ders çalışmamızı sağlayacaktır.

Bir de gün içinde ders çalışırken eğer kendimizi çok derse vermişsek

görüğümüz herşey ders olmaya başlayacaktır. Hani çizgi filmlerde kahramanlar acıkınca

karşı tarafı böyle yiyecek olarak görürler ya, biz de o anda herkesi bir sınava hazırlık kitabı,

bir matematik kitabı olarak görebiliriz.

Bundan kaçınmamız önemli. Ne yapacağız? Gün içinde zihnimizi dağıtacak hafif bir roman akıcı, maceralı

bir roman okumamız 15 dakika da olsa, 20 dakika da olsa o an zihnimizi dersten uzaklaştırmamız

sonrasında tekrar derse başladığımızda bizi toparlayacaktır. Taze tutacaktır.

O yüzden dediğim gibi haftada bir gün biraz daha az ders çalışıyoruz. Bir sosyal etkinlik;

spor olabilir, tiyatro olabilir, sinema olabilir hiç olmazsa bir yürüyüş dahi olabilir.

Bir de gün içinde 15-20 dakikalık aralarla bir kitap okuyabilmek, yani biraz aktif dinlenme yapabilmek

zihnimizi toparlamamızı, dikkatimizi arttırmamızı sağlayacaktır.

Verimli ders çalışma konusunda söyleyeceğim son şey:

''Ne için çalışıyoruz? Amacımız ne? Bir amacımız var mı?''

Karşılaştığım arkadaşlara sorduğum zaman, hayalin ne, hedefin ne dediğim zaman

şu cevapları duymaya alıştım artık: ''Ya ben böyle iyiyim, bir sıkıntı yok, bir hedefim yok, bir hayalim yok.''

Arkadaşlar ne kadar çalışırsanız çalışın ortalama bir hedef yoksa, o çalışma bir süre sonra anlamını yitirecektir.

Bir hedef belirlememiz, bu hedefi somutlaştırmamız, hayalini kurmamız çok önemli.

Hangi üniversiteyi kazanmak istiyorsunuz? Odtü mü, Boğaziçi mi, Ankara mı, Hacettepe mi?

Bunu bir netleştirin. Bir çıktısını alın fotoğrafının asın masanızın bir köşesine.

Ve hedefiniz olsun. Deyin ki: ''Ben bunu kazanacağım, bunu yapacağım,

hayatımda 5 yıl sonra 10 yıl sonra kendimi buralarda görüyorum.'' diyebilmek çok önemli.

Ne zaman ki dara düştüğünüzde, ne zaman ki performansınız düştüğü zaman

aklınızı hayalinize getirip somut bir şekilde buna odaklanmanız performansınızı arttırmanızı sağlayacaktır.

Hepinize sınavlarda başarılar diliyorum.

Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

Bu arada Psikoloji TV Youtube kanalını da beğenmeyi unutmayın.

Görüşmek üzere.

Verimli Ders Çalışma Teknikleri Efficient Study Techniques

Merhaba! Ben Uzman Psikolog Beyhan Budak!

Psikoloji TV Youtube kanalına hoş geldiniz!

Bugün yine bir konuyla karşınızdayım.

Yine yorumlardan ve mesajlardan sıkıntılı sorulan konulardan birisi olan

''Verimli ders çalışma teknikleri nelerdir?''

Bunlardan bahsedeceğim size.

Verimli ders çalışma o kadar önemli birşey ki aslında bu durumu örnekleyen bir vaka ile başlamak istiyorum.

Bir öğrenci bana geldiğinde dedi ki; ben dedi günde 8 saat ders çalışıyorum.

Matematik çalışıyorum. 8 saat çalışmama rağmen matematikten sadece 2 ya da 3 net yapabiliyorum.

Şimdi kızın herhangi bir zihinsel ya da zeka problemi yok.

Değerlendirdiğimiz zaman 8 saat çalışan birisinin çok daha fazla bir net yapması lazım.

İlk başta kıza inanmakta biraz zorluk çektim.

Ve sonrasında annesine babasına sorduğumda onlar da teyit ettiler:

''Evet bu kız 8 saat masanın başında oturup ders çalışıyor.''

Burada bir gariplik vardı. Ve ben kıza sordum dedim ki;

Neden hani böyle oluyor? Nasıl çalışıyorsun bir anlat başından bakalım diye.

Kız gayet rahat bir şekilde dedi ki; hocam dedi ben başlayınca dedi çalışmaya

annem, babam servisi yapar, dedi.

Meyvelerim ayrı gelir, sebzelerim ayrı gelir. Çayım, kahvem ayrı gelir. Masam böyle açılır.

Sonrasında alırım önüme defteri, kitabı ve ders çalışmaya başlarım.

Telefonumu da yanı başıma koyarım. Sonrasında 10-15 dakika çalıştıktan sonra

telefondan, whatsapp'tan bir mesaj gelir. Kim ne yazmış, son dedikodular neler?

Onları bir takip ederim, gerekli cevapları yapıştırırım. Sonrasında cevaplarımı verdikten sonra

tekrar dersime dönüyorum. 10-15 dakika sonra bakıyorum ki Twitter'dan 1-2 retweet geldi.

''Oo demek ki dün paylaştığım tweet biraz popüler oldu.''

Hemen onlar hoşuma gidiyor biraz gururumu okşuyor.

Sonrasında koyuyorum telefonu tekrar, bu sefer İnstagram.

Sonrasında Facebook. Her 10-15 dakikada bir telefona yönelik bir kontrolü var.

Şimdi ''dikkat''i şöyle tanımlayabiliriz. Dikkat, odak isteyen bir süreçtir aslında.

Devam edince hızınızı alırsınız. Ama ne zaman ki tam hızınızı alacaksınız, tam konuya odaklanacaksınız

telefona baktığınız zaman dikkat birden buradayken ta buraya düşer ve baştan almak zorunda kalırsınız.

İsterseniz 8 saat çalışın isterseniz 80 saat çalışın. Eğer telefonunuz yanıbaşınızdaysa

o çalışmadan bir verim alamazsınız. Telefonunuzu çalışırken dışarıda bir ortama bırakıyorsunuz.

Salona bırakabilirsiniz, anne-babanıza teslim edebilirsiniz.

Bir de dikkat etmemiz gereken şeylerden birisi sesi kısık olmalı. Eğer sesi kısık olmazsa

oradan o bildirimlerin sesi gelecek ve içiniz böyle kıpır kıpır

''Kim ne yazdı, kim ne dedi, kim neyi beğendi.''

O yüzden telefonu uzak ve sessiz bir ortama alıyoruz. Sesini duymamamız çok önemli.

Telefon, ciddi anlamda performansı ve başarıyı düşüren etkenlerden bir tanesi.

Verimli ders çalışmanın altın kurallarından bir tanesi de, istikrar.

İstikrarlı olabilmek ders çalışma sürecinde sınava hazırlıkta çok önemli bir kural.

Eğer istikrarlı olmazsak ciddi problemler yaşayabiliriz.

Şimdi bazı arkadaşlarımız sınava hazırlık sürecinin başında bir 5-10 saatle çalışmaya başlıyorlar.

Bir gaza gelme durumu mevcut. Sonrasında o 5-10 saat birden sıfırlara kadar düşebiliyor.

Kişiye sorduğumuzda diyor ki: ''Ya nasıl olsa istediğim zaman çalışabiliyorum, zamanı gelince çalışırım.''

Bu durum aslında bize faydası olmayan hatta zararı olan bir durum.

İstikrarlı olabilirsek bizim için her gün çalışabilmek, arada bir 5-10 saat çalışabilmekten çok daha önemli.

Eğer şu masada oturmayı bilmiyorsanız masada oturmak size zulüm gelecektir.

İlk başta şu masada oturmayı öğrenmemiz lazım. Geçmişte bir çalışma alışkanlığınız yoksa

birden 5-10 saatlere çıkmak sizi zorlayacaktır ve çabuk bıkacaksınızdır.

Bu yüzden ilk başta yarım saat, bir saatle dahi başlayabilirsiniz

Sonra alıştıkça kademe kademe arttırırsınız. 1-2-3-4-5'e kadar çıkar bu süreç.

Hafta hafta bu arttırırımı yapabilirsiniz. Ama şuna dikkat edelim; ölüm de olsa kalım da olsa

bayram seyran hiç farketmez, her gün ders çalışabilmemiz çok önemli.

Bazı süreçlerde bazı günlerde ara verebiliriz., mola verebiliriz. Ama her gün ders olacak, sadece bazı günler daha az olabilir.

Kendimizi dinlendirebiliriz. Eğer istikrarı sağlayabilirsek başarının birçok kapısını açmakta

hiç zorlanmayız.

Verimli ders çalışmak için fiziksel sağlığımızın, fiziksel durumumuzun iyi olması çok önemli.

Ders çalışırken bazen gecelere kaydırmak, sabah geç kalkmak ya da çok az uyumak bazen çok fazla uyumak ya da o an için ders çalışmaya kendimizi vermişken

yemek yemeye dahi vakit ayıramamak bize ciddi sıkıntılar çıkartabilir.

Belirli bir uyku düzeni oluşturmamız çok önemli

Kaçta yatıyorsunuz hep aynı saatte yatmanız, kaçta kalkıyorsunuz hep aynı saatte kalkmanız

haftasonu dahil çok önemli.

Eğer bunu oturtabilirsek en azından kafamızda şu kalmayacak: ''Fiziksel anlamda bir sıkıntı yaşıyorum.

Ondan dolayı yeterince odaklanamıyorum, dikkatimi toplayamıyorum.'' gibi şikayetler azalacaktır.

Şöyle de bir sıkıntı var; uyku ve iştahta yaşanan dalgalanmalar, kişide kaygı ve stresi arttırır.

Buna dikkat etmemiz önemli.

Şimdi başta dedik ki, istikrar. O çok önemli.

Ama bazı günler daha az çalışabiliriz. Bunu haftanın bir gününü belirleyip

o gün normalde çalıştığımızın yarısı kadar çalışabiliriz.

Her gün çalışmamız önemli ama haftanın bir günü daha az çalışıyoruz.

O gün bir sosyal etkinlik yapmamız önemli. Zihnimizi dağıtmamız,

o an için dersten biraz uzaklaşmamız zihnimizi daha da toparlamamızı

ileride daha da dikkatli ders çalışmamızı sağlayacaktır.

Bir de gün içinde ders çalışırken eğer kendimizi çok derse vermişsek

görüğümüz herşey ders olmaya başlayacaktır. Hani çizgi filmlerde kahramanlar acıkınca

karşı tarafı böyle yiyecek olarak görürler ya, biz de o anda herkesi bir sınava hazırlık kitabı,

bir matematik kitabı olarak görebiliriz.

Bundan kaçınmamız önemli. Ne yapacağız? Gün içinde zihnimizi dağıtacak hafif bir roman akıcı, maceralı

bir roman okumamız 15 dakika da olsa, 20 dakika da olsa o an zihnimizi dersten uzaklaştırmamız

sonrasında tekrar derse başladığımızda bizi toparlayacaktır. Taze tutacaktır.

O yüzden dediğim gibi haftada bir gün biraz daha az ders çalışıyoruz. Bir sosyal etkinlik;

spor olabilir, tiyatro olabilir, sinema olabilir hiç olmazsa bir yürüyüş dahi olabilir.

Bir de gün içinde 15-20 dakikalık aralarla bir kitap okuyabilmek, yani biraz aktif dinlenme yapabilmek

zihnimizi toparlamamızı, dikkatimizi arttırmamızı sağlayacaktır.

Verimli ders çalışma konusunda söyleyeceğim son şey:

''Ne için çalışıyoruz? Amacımız ne? Bir amacımız var mı?''

Karşılaştığım arkadaşlara sorduğum zaman, hayalin ne, hedefin ne dediğim zaman

şu cevapları duymaya alıştım artık: ''Ya ben böyle iyiyim, bir sıkıntı yok, bir hedefim yok, bir hayalim yok.''

Arkadaşlar ne kadar çalışırsanız çalışın ortalama bir hedef yoksa, o çalışma bir süre sonra anlamını yitirecektir.

Bir hedef belirlememiz, bu hedefi somutlaştırmamız, hayalini kurmamız çok önemli.

Hangi üniversiteyi kazanmak istiyorsunuz? Odtü mü, Boğaziçi mi, Ankara mı, Hacettepe mi?

Bunu bir netleştirin. Bir çıktısını alın fotoğrafının asın masanızın bir köşesine.

Ve hedefiniz olsun. Deyin ki: ''Ben bunu kazanacağım, bunu yapacağım,

hayatımda 5 yıl sonra 10 yıl sonra kendimi buralarda görüyorum.'' diyebilmek çok önemli.

Ne zaman ki dara düştüğünüzde, ne zaman ki performansınız düştüğü zaman

aklınızı hayalinize getirip somut bir şekilde buna odaklanmanız performansınızı arttırmanızı sağlayacaktır.

Hepinize sınavlarda başarılar diliyorum.

Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

Bu arada Psikoloji TV Youtube kanalını da beğenmeyi unutmayın.

Görüşmek üzere.