069: Lenguaje políticamente correcto
Language|politically|correct
069: Politisch korrekte Sprache
069: Politically correct language
069 : Le langage politiquement correct
069: Politiek correct taalgebruik
069: Poprawny politycznie język
069: Политически корректный язык
069: Politik Olarak Doğru Dil
¿Políticamente correcto?
Politically correct?
Politik olarak doğru?
¿Eso qué es?
That||
What is that?
O nedir?
¡Hola a todos!
Herkese merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
Ben Òscar, limitedspanish.com'un kurucusuyum.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşmana yardım etmek istiyorum.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
İspanyolca konuşmak göründüğünden daha kolay!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
Tek yapmanız gereken doğru malzeme ve teknikleri kullanmak.
Hoy, en este episodio: Voy a hablar del lenguaje políticamente correcto.
||||||||language||
Bugün, bu bölümde: Politik olarak doğru bir dilden bahsedeceğim.
Es decir, como utilizar el idioma de cierta manera para no ofender a nadie.
|||to use||language||certain|way|||offend||anyone
That is, how to use language in a certain way so as not to offend anyone.
Yani, kimseyi kırmamak için dili belirli bir şekilde nasıl kullanacağımız.
A continuación, vamos a hacer una lección de mini-historia.
Ardından mini bir hikaye dersi yapacağız.
Así podrás practicar tu conversación.
Böylece konuşmanızı pratik edebilirsiniz.
Perfecto, vamos allá.
||there
Perfect, let's go there.
Mükemmel, başlıyoruz.
En los últimos años, hay una tendencia cada vez más importante en el idioma: Es el uso del lenguaje políticamente correcto.
||last||there is|an|trend||||important||||||||||
In recent years, there is an increasingly important trend in language: the use of politically correct language.
Son yıllarda, dilde önemi giderek artan bir eğilim var: Politik olarak doğru bir dilin kullanılması.
¿Qué quiere decir esto de “políticamente correcto"?
Bu "politik olarak doğru" ile ne anlama geliyor?
Bueno, cuando eres políticamente correcto, utilizas palabras y expresiones que en teoría, son más neutras y no ofensivas.
||||||words||expressions||||||neutral|||offensive
Well, when you're politically correct, you use words and expressions that are theoretically more neutral and non-offensive.
Politik olarak doğru olduğunuzda, teorik olarak daha tarafsız ve saldırgan olmayan kelimeler ve ifadeler kullanırsınız.
En especial, intentas evitar un lenguaje que pueda ofender o discriminar a un determinado grupo, sobretodo grupos minoritarios e históricamente discriminados.
|special|you try|to avoid||language|||||to discriminate|||certain|group|especially|groups|minority||historically|discriminated
In particular, you try to avoid language that may offend or discriminate against a certain group, especially minority groups and historically discriminated groups.
Özellikle, belirli bir grubu, özellikle azınlık ve tarihsel olarak ayrımcılığa uğramış grupları gücendirebilecek veya onlara karşı ayrımcılık yapabilecek bir dilden kaçınmaya çalışırsınız.
En este episodio vamos a centrarnos en como se neutraliza el lenguaje desde el punto de vista masculino y femenino.
|||||to focus ourselves||||neutralizes||||||||masculine||female
In this episode we are going to focus on how language is neutralized from the masculine and feminine point of view.
Bu bölümde dilin eril ve dişil bakış açısından nasıl etkisizleştirildiğine odaklanacağız.
Algunas personas consideran que ciertas maneras de expresarse pueden ser sexistas.
||they consider||certain|ways||to express oneself|can||sexist
Some people believe that certain ways of expressing themselves can be sexist.
Bazı insanlar kendilerini ifade etmenin belirli yollarının cinsiyetçi olabileceğine inanıyor.
Tú, como estudiante, es interesante que veas este tipo de cambios porque así, si lo escuchas o lo lees, no te parecerá extraño.
||||interesting|that|you see||||changes|because|like this|||you listen|||you read|no||it will seem|strange
You, as a student, it is interesting that you see this type of changes because, if you listen to it or read it, it will not seem strange to you.
Bir öğrenci olarak bu tür değişiklikleri görmek sizin için ilginç çünkü o zaman, duyar veya okursanız, size garip gelmeyecektir.
Voy a poner algunos ejemplos para ver en que se transforman ciertas expresiones.
||||||||||they transform||
I am going to put some examples to see what certain expressions are transformed into.
Belirli ifadelerin neye dönüştüğünü görmek için bazı örnekler vereceğim.
Vamos a ver la siguiente frase: Los alumnos tienen que hacer un trabajo en casa.
Let's see the following sentence: Students have to do a job at home.
Şu cümleye bakalım: Öğrenciler evde bir iş yapmak zorunda.
Parece una oración perfectamente válida, ¿verdad?
It seems||sentence|perfectly|valid|
Sounds like a perfectly valid sentence, right?
Son derece geçerli bir cümle gibi görünüyor, değil mi?
Desde siempre, “alumnos” ha sido una palabra que incorpora a los chicos y las chicas.
||Schüler||||||||||||
||||been||||incorporates|||kids|||girls
Since always, "students" has been a word that incorporates boys and girls.
Her zamandan beri, "öğrenciler" kız ve erkekleri kapsayan bir kelime olmuştur.
Es un término genérico, es decir, general.
||term|generic|||general
It is a generic term, i.e., general.
Jenerik bir terimdir, yani geneldir.
Pues bien, de acuerdo con los cambios que ciertos sectores intentan realizar, es más políticamente correcto, o menos sexista, decir: Los alumnos y las alumnas tienen que hacer un trabajo en casa.
|||agreement||||||sectors|||||||||sexist|||students|||female students|||||||
Well, according to the changes that certain sectors are trying to make, it is more politically correct, or less sexist, to say: Students have to do a job at home.
Pekala, bazı sektörlerin yapmaya çalıştığı değişikliklere göre, şunu söylemek politik olarak daha doğru veya daha az cinsiyetçi: Öğrenciler evde bir iş yapmak zorunda.
De esta manera, queda claro que también estamos hablando de las chicas.
|||remains||||||||
In this way, it is clear that we are also talking about girls.
Bu sayede kızlardan da bahsettiğimiz anlaşılıyor.
Por otra parte, también se recomienda alternar el orden del masculino y el femenino.
|||||recommends|to alternate||||masculine|||female
On the other hand, it is also recommended to alternate the order of masculine and feminine.
Öte yandan, eril ve dişil sırasının dönüşümlü olarak kullanılması da önerilir.
Es decir: Los alumnos y las alumnas…o Las alumnas y los alumnos... Así se intenta transmitir que no hay preferencia en si eres chico o chica.
|||||||||female students|||students||||||||preference||||||
That is to say: The students ... or The students and the students ... This is how we try to convey that there is no preference in whether you are a boy or a girl.
Yani talebeler talebeler... veya talebeler talebeler... Kız mı erkek mi diye bir tercih olmadığını böyle aktarmaya çalışıyorlar.
Por supuesto, esto se extiende a otros grupos: Las profesoras y los profesores.
||||extends|||||teachers|||teachers
Of course, this extends to other groups: female and male teachers.
Tabii ki, bu diğer grupları da kapsıyor: Öğretmenler ve öğretmenler.
Las tutoras y los tutores.
The|tutors|||tutors
Öğretmenler ve öğretmenler.
Las coordinadoras y los coordinadores.
|coordinators|||coordinators
The coordinators and the coordinators.
Koordinatörler ve koordinatörler.
etc.
vesaire
El problema principal es que se hace mucho más largo, porque tienes siempre que expresar la parte masculina y femenina.
||main|is|||||||||||to express|||masculine||
The main problem is that it becomes much longer, because you always have to express the masculine and feminine part.
Asıl sorun, çok daha uzun olması, çünkü her zaman eril ve dişil kısmı ifade etmek zorundasın.
Por ejemplo, esta oración: Los coordinadores se han reunido con los profesores y han decidido que los alumnos hagan un examen.
|||sentence||coordinators|themselves|have|gathered||||||decided|||students|do||exam
For example, this sentence: The coordinators have met with the teachers and have decided that the students take an exam.
Örneğin şu cümle: Koordinatörler öğretmenlerle görüştüler ve öğrencilerin sınava girmesine karar verdiler.
Se convierte en esta:
It becomes|becomes||
It becomes this:
Bu olur:
Los coordinadores y las coordinadoras se han reunido con las profesoras y los profesores y han decidido que los alumnos y las alumnas hagan un examen.
||||coordinators|||||||||||||||||||do||
The coordinators have met with the teachers and have decided that the students will take a test.
Koordinatörler ve koordinatörler, öğretmen ve öğretmenlerle görüşerek öğrencilerin sınava girmelerine karar verdiler.
Como esto es ya demasiado largo, se recomienda utilizar palabras neutras.
|||||||recommends|to use|words|neutral
Bu zaten çok uzun olduğu için nötr kelimelerin kullanılması tavsiye edilir.
Vamos a ver el mismo ejemplo cambiándolo por estas nuevas palabras: La coordinación se ha reunido con el profesorado y ha decidido que el alumnado haga un examen.
||||||||||||||||||Lehrkräfte||||||die Studierenden|||
||||||changing it||||||coordination|||met|||teaching staff||has|decided|||student|do||exam
We will see the same example changing it for these new words: The coordination has met with the teaching staff and has decided that the students take an exam.
Aynı örneği şu yeni kelimelerle değiştireceğiz: Koordinatörler öğretmenlerle görüştüler ve öğrencilerin sınava girmeleri gerektiğine karar verdiler.
Bueno, no está mal, es una mejora.
Well, it's not bad, it's an improvement.
Fena değil, bu bir gelişme.
En otros contextos fuera de la escuela, puedes encontrar también este tipo de substituciones: Los trabajadores de la fábrica por La plantilla de la fábrica.
|||||||||||||||||||||Belegschaft|||
In||contexts|outside|||school|||||||substitutions|||||factory|for||workforce|||
In other contexts outside of school, you can also find this type of substitution: Factory workers for Factory staff.
Okul dışındaki diğer bağlamlarda, bu tür ikamelere de rastlayabilirsiniz: Fabrika personeli yerine fabrika işçileri.
Las enfermeras del hospital…por El personal de enfermería del hospital.
|nurses||hospital|||staff||nursing||hospital
Hospital nurses… by Hospital nurses.
Hastane hemşireleri…hastane hemşireleri tarafından.
Hay muchas palabras neutras.
||words|neutral
Birçok nötr kelime var.
Este es un pequeño listado: Adolescencia, de adolescente Autoría, de autor Clientela, de cliente.
||||list|Adolescence||adolescent|Authorship||author|Clientele||client
This is a small list: Adolescence, as a teenager Author, author Client, client.
Bu küçük bir listedir: Ergenlik, ergen Yazarlık, yazar Müşteri, müşteri.
Delegación, de delegado.
Delegation||delegate
Delegation, from delegate.
Delegasyon, temsilci.
Juventud, de joven.
Youth||young
Gençlik, genç.
Presidencia, de presidente.
Presidency||
Cumhurbaşkanlığı, başkanın.
Voluntariado, de voluntario.
Volunteerism||volunteer
Gönüllülük, gönüllülük.
Otra alternativa para hacer el lenguaje menos dependiente del género es reformular la oración con “Quién…”.
|alternative|for|||language|less|dependent||gender||to reformulate||sentence||
Another alternative to make language less gender dependent is to reformulate the sentence with "Who ...".
Dili cinsiyete daha az bağımlı hale getirmenin bir başka alternatifi de cümleyi “Kim…” olarak yeniden formüle etmektir.
Por ejemplo, para esta oración: El administrador aprobará el plan Si no sabemos si el administrador es hombre o mujer, podemos usar: Quien administre aprobará el plan.
||||||administrator|will approve||plan||||||administrator|||||||Who|administers|will approve||
For example, for this sentence: The administrator will approve the plan If we do not know if the administrator is male or female, we can use: Whoever manages will approve the plan.
Örneğin bu cümle için: Yönetici planı onaylayacak Yöneticinin kadın mı erkek mi olduğunu bilmiyorsak, şunu kullanabiliriz: Yöneten planı onaylayacak.
También puedes usar el “nosotros” para hechos históricos.
||||we||facts|historical
You can also use the "we" for historical facts.
Tarihsel gerçekler için "biz" de kullanabilirsiniz.
Por ejemplo: En el siglo XV el hombre inventó la imprenta substituimos por En el siglo XV descubrimos la imprenta.
||||||||||Druckerpresse|||||||||
|||||15|||invented||printing press|substituted|||||15|we discovered||printing press
For example: In the fifteenth century, man invented the printing press, replaced by In the fifteenth century we discovered the printing press.
Örneğin: 15. yüzyılda insan matbaayı icat etti biz onun yerine geçtik 15. yüzyılda matbaayı keşfettik.
Por otra parte, también se trata de romper estereotipos.
|||||||to break|stereotypes
On the other hand, it is also about breaking stereotypes.
Öte yandan, aynı zamanda klişeleri kırmakla da ilgilidir.
Por ejemplo, si dices: El coche del padre.
For example, if you say: Father's car.
Örneğin: Babanın arabası derseniz.
La lavadora de la madre.
|washing machine|||mother
The washing machine of the mother.
Annemin çamaşır makinesi.
Parece que estás diciendo que el coche lo tiene que conducir el padre, y la madre tiene que lavar la ropa.
||you are|saying|||||||to drive||father||||||to wash||clothes
You seem to be saying that the car has to be driven by the father, and the mother has to do the laundry.
Arabayı baba sürmeli ve anne çamaşırları yıkamalı diyor gibisin.
Se recomienda decir algo así: El coche familiar.
|recommends||||||family
It is recommended to say something like: The family car.
Şöyle bir şey söylenmesi tavsiye edilir: Aile arabası.
La lavadora de la casa.
|washing machine|||
House washing machine.
Evdeki çamaşır makinesi.
También podemos neutralizar sustituyendo formas como : el, los, aquel, aquellos, etc.
||neutralize|replacing|forms|as|||that||
We can also neutralize by replacing forms such as: the, the, those, those, etc.
El, los, aquel, aquellos, vs. gibi biçimleri değiştirerek de etkisiz hale getirebiliriz.
Por ejemplo: El que lo vea por Las personas que lo vean.
|||that||see||||||see
For example: The one who sees it by The people who see it.
Örneğin: Kim görürse onu görenler için.
Y por supuesto, y no por ello menos importante, casi todo se puede neutralizar con el “se”.
||||||it|less|||||||||
And of course, and not least, almost everything can be neutralized by the "se".
Ve tabii ki ve daha az önemli olmayan, neredeyse her şey "se" ile etkisiz hale getirilebilir.
Por ejemplo: Los usuarios compraran el billete en la estación por El billete se comprará en la estación Si un ciudadano reclama por Si se reclama.
|||users|will buy||ticket|||station|||||will buy|||station|||citizen|complains||||claims
For example: Users will buy the ticket at the station for The ticket will be purchased at the station If a citizen claims for If it is claimed.
Örneğin: Kullanıcılar, bileti istasyondan alacaklar Bileti istasyondan alacak Vatandaş talep ederse bilet alacak.
El cliente presentará el documento por Se presentará el documento.
||will present||document|by|It|will present||document
The client will present the document by the document will be presented.
Müşteri, belgeyi şu tarihe kadar sunacaktır: Belge sunulacaktır.
Bueno, es interesante ¿no?
Peki, ilginç değil mi?
El idioma puede ser muy rico y sutil.
|||||rich||subtle
The language can be very rich and subtle.
Dil çok zengin ve incelikli olabilir.
Si quieres mi opinión, no es necesario que hables de esta manera ni que te preocupes mucho por el uso, porque estás aprendiendo español.
|||||||||||||||worry||||||||
If you want my opinion, you don't need to speak this way or worry too much about usage, because you are learning Spanish.
Benim fikrimi sorarsan, böyle konuşmana ya da kullanım konusunda fazla endişelenmene gerek yok, çünkü İspanyolca öğreniyorsun.
Te van a entender igual.
They will understand you equally.
Seni aynı şekilde anlayacaklar.
No obstante, si eres especialmente sensible a este tipo de temática y quieres ser muy políticamente correcto, puedes intentar usar estas formas.
|||||sensitive|||||topic|||||||||||
However, if you are especially sensitive to this type of subject and want to be very politically correct, you can try using these forms.
Ancak, bu tür konulara özellikle duyarlıysanız ve politik olarak çok doğru olmak istiyorsanız, bu formları kullanmayı deneyebilirsiniz.
Depende de ti :) Perfecto, ahora es el turno de la mini-historia.
It depends|||||||||||
It's up to you :) Perfect, now it's the turn of the mini-story.
Size kalmış :) Mükemmel, şimdi sıra mini hikayede.
MINI-HISTORIA (mejora tu conversación)
||improvement||
KÜÇÜK HİKAYE (sohbetinizi geliştirin)
Funciona de la siguiente manera: Yo te doy información sobre algo y te hago preguntas simples.
Here's how it works: I give you information about something and ask you simple questions.
Şöyle işliyor: Size bir konuda bilgi veriyorum ve size basit sorular soruyorum.
Después cada pregunta hay una pausa.
Her sorudan sonra bir duraklama vardır.
Es tu turno para intentar contestar.
Cevap vermeye çalışma sırası sizde.
Después de la pausa, te daré una respuesta correcta.
After the break, I will give you a correct answer.
Aradan sonra size doğru cevabı vereceğim.
Puedes contestar de forma corta.
Kısa yoldan cevap verebilirsiniz.
La idea es que dejes de pensar en tu idioma nativo y empieces a pensar en español.
||||||||||||start||to think||Spanish
The idea is that you stop thinking in your native language and start thinking in Spanish.
Buradaki fikir, ana dilinizde düşünmeyi bırakıp İspanyolca düşünmeye başlamanızdır.
Muy bien, empecemos la mini-historia.
Pekala, mini hikayeye başlayalım.
Nicolás era un persona muy preocupada por el lenguaje políticamente correcto.
Nicolas|||||worried|by||||
Nicolás, politik olarak doğru dil konusunda çok endişeli bir kişiydi.
¿Era Nicolás una persona despreocupada?
||||unconcerned
Nicholas kaygısız bir insan mıydı?
No.
Olumsuzluk.
Nicolás no era una persona despreocupada.
Nicolas|||||unworried
Nicholas kaygısız bir insan değildi.
Nicolás era una persona muy preocupada.
Nicolás çok endişeli bir insandı.
¿Era Nicolás una persona muy preocupada por el lenguaje políticamente incorrecto?
||||||||||incorrect
Nicolás, politik olarak yanlış dil konusunda çok endişelenen biri miydi?
No, no.
İnek öğrenci.
Él no era una persona preocupada por el lenguaje políticamente incorrecto sino correcto.
||||||||||incorrect||
Politik olarak yanlış bir dille değil, doğru bir dille ilgilenen bir kişiydi.
¿Por qué tipo de lenguaje se preocupaba Nicolás?
||||||was worried|
Nicolás ne tür bir dilden endişe duyuyordu?
Por el correcto.
|the|
doğru için
Nicolás se preocupaba por el lenguaje correcto.
||worried||||
Nicolás doğru dil konusunda endişeliydi.
¿Se preocupaba Nicolás mucho o poco?
|was worried||||
Nicolás çok mu yoksa biraz mı endişelendi?
Mucho.
Fazla.
Él se preocupaba mucho.
||worried|
He cared very much.
Çok umursuyordu.
Era una persona muy preocupada.
Çok ilgili bir insandı.
Nicolás siempre intentaba usar el femenino y el masculino en todo tipo de conversaciones.
||he/she was trying||||||masculine|||||conversations
Nicolás her türlü sohbette her zaman kadınsı ve erkeksi sözcükleri kullanmaya çalışırdı.
¿Intentaba Nicolás usar el femenino en conversaciones?
He was trying|Nicholas|to use||feminine||conversations
Nicolás konuşmalarda kadınsı ifadeyi kullanmaya çalıştı mı?
Sí.
Evet.
Intentaba usar el femenino en conversaciones.
Konuşmalarda kadınsı kullanmaya çalışıyordum.
¿Y el masculino?
||masculine
Ve erkeksi?
¿Intentaba Nicolás usar también el masculino?
He was trying|Nicholas||||masculine
Nicolás da eril mi kullanmaya çalışıyordu?
Sí, también.
evet de
Nicolás también intentaba usar el masculino.
||was trying|to use||
Nicolás da eril kullanmaya çalıştı.
Él intentaba usar el masculino y el femenino.
|he was trying|||masculine|||female
Eril ve dişil olanı kullanmaya çalıştı.
¿Qué intentaba siempre Nicolás?
|was trying|always|
What was Nicolás always trying to do?
Nicholas her zaman ne deniyordu?
Usar el femenino y el masculino en todo tipo de conversaciones.
Her türlü konuşmada kadınsı ve erkeksi kullanın.
¿Lo intentaba solo en algunas conversaciones?
|tried||||
Sadece bazı konuşmalarda mı denedi?
No.
Olumsuzluk.
No solo en algunas conversaciones.
||||conversations
Not only in some conversations.
Sadece bazı konuşmalarda değil.
Lo intentaba en todo tipo de conversaciones.
It|tried|||||
He tried in all kinds of conversations.
Her türlü konuşmada denedim.
¿Quién intentaba usar los dos géneros?
Who|was trying||||genres
Who was trying to use both genders?
Kim her iki cinsiyeti de kullanmaya çalışıyordu?
Nicolás.
Nicholas.
Nicolás intentaba usar los dos géneros: masculino y femenino.
Nicolás her iki cinsiyeti de kullanmaya çalıştı: eril ve dişil.
A veces usaba palabras neutras para intentar no ofender a nadie.
||he/she used|words|neutral||to try||to offend||anyone
Sometimes he used neutral words to try not to offend anyone.
Bazen kimseyi gücendirmemek için tarafsız sözler kullanırdı.
¿Usaba Nicolás palabras neutras?
|Nicholas|words|neutral
Nicolás tarafsız kelimeler kullandı mı?
Sí.
Evet.
A veces usaba palabras neutras.
Sometimes he used neutral words.
Bazen tarafsız kelimeler kullandı.
¿Usaba siempre palabras neutras?
Hep tarafsız kelimeler mi kullandın?
No.
HAYIR.
No usaba siempre palabras neutras.
Her zaman tarafsız kelimeler kullanmadı.
A veces las utilizaba.
Sometimes I used them.
Bazen onları kullandı.
¿Las utilizaba a veces o siempre?
The|used||||
Did he use them sometimes or always?
Onları bazen mi kullandın yoksa her zaman mı?
A veces.
Sometimes.
Bazen.
Las usaba a veces.
Bazen onları kullandım.
Nicolás usaba palabras neutras a veces.
Nicolás|used|words|neutral||
Nicolás zaman zaman tarafsız kelimeler kullandı.
¿Con qué frecuencia las usaba?
||frequency||used
Onları ne sıklıkla kullandınız?
A veces.
Bazen.
Las usaba a veces para no ofender a nadie.
Bazen kimseyi gücendirmemek için onları kullanırdı.
¿Las usaba para ofender o para no ofender a nadie?
Did you use||for|to offend||||||anyone
Did he use them to offend or not to offend anyone?
Onları gücendirmek için mi kullanıyordu, yoksa kimseyi gücendirmemek için mi?
Para no ofender.
||to offend
Kırmak değil.
Las usaba para no ofender a nadie.
Kimseyi kırmamak için onları kullandım.
¿Para qué usaba palabras neutras?
||used|words|neutral
Nötr kelimeleri ne için kullanıyordu?
Para no ofender a nadie.
Kimseyi kırmamak için.
A veces Nicolás usaba palabras neutras para no ofender a nadie.
||||words|neutral|||||
Sometimes Nicolas used neutral words so as not to offend anyone.
Bazen Nicolás kimseyi gücendirmemek için tarafsız sözler kullanırdı.
Nicolás se obsesionó tanto con el lenguaje que inventó nuevas maneras de expresarse.
||became obsessed|so much|||||he invented|new|ways||to express
Nicolás became so obsessed with language that he invented new ways of expressing himself.
Nicolás dile o kadar takıntılı hale geldi ki kendini ifade etmek için yeni yollar icat etti.
¿Se obsesionó Nicolás con algo?
|became obsessed|Nicholas||
Was Nicolás obsessed with something?
Nicolás bir şeye takıntılı hale mi geldi?
Sí.
Evet.
Se obsesionó con el lenguaje.
He became obsessed with language.
Dile takıntılı hale geldi.
¿Con qué se obsesionó Nicolás?
What did Nicolás become obsessed with?
Nicholas neye takıntılıydı?
Con el lenguaje.
dil ile.
Se obsesionó con el lenguaje.
Dile takıntılı hale geldi.
¿Quién se obsesionó tanto?
Who|himself|became obsessed|so much
Who became so obsessed?
Kim bu kadar takıntılı oldu?
Nicolás.
Nicholas.
Nicolás se obsesionó tanto.
|||so much
Nicolás became so obsessed.
Nicholas çok takıntılı hale geldi.
Se obsesionó tanto que inventó nuevas maneras de expresarse.
|became obsessed|||||||
O kadar takıntılı hale geldi ki kendini ifade etmenin yeni yollarını icat etti.
¿Inventó Nicolás viejas maneras de expresarse?
invented||old|ways||to express oneself
Did Nicolás invent old ways of expressing himself?
Nicolás kendini ifade etmenin eski yollarını mı icat etti?
No.
HAYIR.
No, no inventó viejas maneras, sino nuevas maneras.
||he/she invented|old||but|new|ways
Hayır, eski yöntemleri değil, yeni yöntemleri icat etti.
¿Qué inventó Nicolás?
|invented|Nicholas
What did Nicolás invent?
Nicholas neyi icat etti?
Nuevas maneras de expresarse.
|||to express oneself
Kendinizi ifade etmenin yeni yolları.
Nicolás hablaba de forma tan elaborada y compleja que nadie lo entendía.
|was speaking||||elaborate||complex||||understood
Nicolás spoke in such an elaborate and complex way that no one understood him.
Nicolás o kadar ayrıntılı ve karmaşık bir şekilde konuştu ki, kimse onu anlamadı.
¿Hablaba Nicolás de forma simple y comprensible?
||||simple||understandable
Was Nicolás speaking in a simple and understandable way?
Nicolás basit ve anlaşılır bir şekilde konuştu mu?
No.
Olumsuzluk.
Nicolás no hablaba así.
||was speaking|so
Nicolas did not talk like that.
Nicholas böyle konuşmadı.
Él hablaba de forma elaborada y compleja.
|was speaking|||elaborate||complex
Ayrıntılı ve karmaşık bir şekilde konuştu.
¿Cómo hablaba Nicolás?
|he spoke|Nicolás
Nicholas nasıl konuştu?
De forma elaborada y compleja.
||elaborate||complex
Ayrıntılı ve karmaşık bir şekilde.
Nadie lo entendía.
Kimse anlamadı.
¿Hablaba Nicolás de una manera que todo el mundo lo entendía?
||||||||||understood
Nicolás herkesin onu anlayacağı şekilde mi konuştu?
No.
Olumsuzluk.
Nicolás no hablaba de una manera que todo el mundo lo entendía.
Nicholas herkesin onu anlayacağı şekilde konuşmadı.
Nadie lo entendía.
Kimse anlamadı.
¿Por qué nadie entendía Nicolás?
||no one|understood|Nicholas
Neden kimse Nicolás'ı anlamadı?
Porque hablaba de forma elaborada y compleja.
||||elaborate||complex
Çünkü ayrıntılı ve karmaşık bir şekilde konuştu.
Finalmente, Nicolás necesitó un traductor para que la gente lo entendiera.
Finally||needed||translator||||people||would understand
Finally, Nicolás needed a translator for people to understand him.
Sonunda, insanların onu anlaması için Nicolás'ın bir tercümana ihtiyacı vardı.
¿Necesitó Nicolás un escritor?
Did|||
Did Nicolás need a writer?
Nicolás'ın bir yazara ihtiyacı var mıydı?
No.
HAYIR.
Nicolás no necesitó un escritor.
||needed||
Nicholas'ın bir yazara ihtiyacı yoktu.
Necesitó un traductor.
Bir tercümana ihtiyacım var.
¿Qué necesitó?
|did he/she need
Neye ihtiyacım var?
¿Un agricultor?
|farmer
Çiftçi?
No, no.
Hayır hayır.
No un agricultor.
||farmer
Bir çiftçi değil.
Necesitó un traductor para que la gente lo entendiera.
He/she needed||translator||||||would understand
He needed a translator for people to understand him.
İnsanların onu anlaması için bir tercümana ihtiyacı vardı.
¿Entendía la gente a Nicolás?
Understood||people||Nicolás
Did the people understand Nicolás?
İnsanlar Nicolás'ı anladı mı?
No.
HAYIR.
La gente no entendía a Nicolás.
|||was understanding||
İnsanlar Nicolás'ı anlamadı.
Ellos no le entendían.
They|not|to him|understood
Onu anlamadılar.
¿Necesitó Nicolás a alguien para que la gente lo entendiera?
He needed|||||||||understand
İnsanların onu anlaması için Nicolás'ın birine mi ihtiyacı vardı?
Sí.
Evet.
Él necesitó a un traductor para que la gente lo entendiera.
|needed|||||||||
İnsanların onu anlaması için bir tercümana ihtiyacı vardı.
¿A quién necesitó?
Kime ihtiyacın vardı?
A un traductor.
bir tercümana.
Necesitó a un traductor.
Bir tercümana ihtiyacı vardı.
¿Para qué necesitó un traductor?
||did need||translator
Why did you need a translator?
Neden bir tercümana ihtiyaç duydunuz?
Para que la gente lo entendiera.
İnsanlar anlasın diye.
Necesitó un traductor para que la gente lo entendiera.
İnsanların onu anlaması için bir tercümana ihtiyacı vardı.
Muy bien.
Çok güzel.
Este es el final de este pequeña mini-historia.
Bu, bu küçük mini hikayenin sonu.
Pobre Nicolás.
Poor|
Zavallı Nicholas.
Quería hacer las cosas bien pero al final, fue peor el remedio que la enfermedad.
||||||||was|worse||remedy|||disease
I wanted to do things right but in the end, the cure was worse than the disease.
Я хотел все сделать правильно, но в итоге лекарство оказалось хуже болезни.
İşleri iyi yapmak istedim ama sonunda çare hastalıktan beter oldu.
Bien, por último una recomendación.
Tamam, sonunda bir öneri.
En www.unlimitedspanish.com puedes conseguir gratis los 5 pilares para aprender español además de muestras de lecciones gratuitas.
||||||||||||||samples|||
At www.unlimitedspanish.com you can get free the 5 pillars to learn Spanish as well as free lesson samples.
www.unlimitedspanish.com adresinde İspanyolca öğrenmenin 5 temel ilkesini ve ücretsiz örnek dersleri alabilirsiniz.
Bueno, esto es todo por hoy.
Bugünlük bu kadar.
¡Nos vemos la semana que viene!
See you next week!
Haftaya görüşürüz!
¡Que vaya bien!
Good luck!
İyi şanlar!