096: Partes el cuerpo.
096: Teile den Körper.
096: Body parts.
096 : Parties du corps.
096: Parti del corpo.
096: Delen van het lichaam.
096: Части тела.
Y tú…¿Dónde tienes cosquillas?
||Where||ticklish spots
||||간지럼
||||tickles
And you ... Where are you tickling?
Ve sen... Neren gıdıklanıyor?
¡Hola a todos!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
|Oscar|founder||unlimited Spanish|
Quiero ayudarte a hablar latín fluidamente.
|to help you|||Latin|fluently
||||라틴어|
I want to help you speak Latin fluently.
Latinceyi akıcı konuşmana yardım etmek istiyorum.
¿He dicho latín?
Did I say Latin?
Latince mi dedim?
Quería decir español…porque…¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
I wanted||||||||||||seems
I wanted to say Spanish…because…Speaking Spanish is easier than it seems!
İspanyolca demek istedim... çünkü... İspanyolca konuşmak göründüğünden daha kolay!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
|||||||techniques|appropriate
You just have to use the right material and techniques.
Sadece doğru malzeme ve teknikleri kullanmanız gerekiyor.
Hoy, en este episodio… Vamos a aprender vocabulario relacionado con las diferentes partes del cuerpo, algo que siempre es útil.
|||episode||||vocabulary|related||||parts|||||||useful
Today, in this episode… We are going to learn vocabulary related to the different parts of the body, something that is always useful.
Bugün, bu bölümde... Her zaman faydalı olan vücudun farklı bölümleriyle ilgili kelimeleri öğreneceğiz.
.A continuación, una pequeña mini-historia sobre cosquillas :) Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com Hace algunos episodios hablé de doctores, enfermedades, etc.
||||mini|||tickles||||||texto|||||unlimited Spanish||It makes|||I talked||doctors|diseases|
||||||||||||||||||||||||||질병|
|||||||||||||||||||||||||doctors||
.Next, a little mini-story about tickling :) Remember that you can get the text of the episode at www.unlimitedspanish.com A few episodes ago I talked about doctors, illnesses, etc.
. İşte gıdıklama hakkında küçük bir mini hikaye :) Bölümün metnine www.unlimitedspanish.com adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın Birkaç bölüm önce doktorlardan, hastalıklardan vs. bahsetmiştim.
Cuando estaba haciendo ese episodio, pensé que sería una buena idea enseñarte como se llaman las diferentes partes del cuerpo.
|was|doing|||I thought||it would be||||to teach you|like|||||||body
||||||||||||||부르다|||||
|||||||||||to teach you||||||||
When I was doing that episode, I thought it would be a good idea to show you what the different parts of the body are called.
Bu bölümü hazırlarken, size vücudun farklı bölümlerine ne dendiğini göstermenin iyi bir fikir olacağını düşündüm.
Si viajas a un país de habla española y tienes que ver a un doctor, seguro que es un vocabulario útil.
|||||||Spanish|||||||doctor|||||vocabulary|useful
If you travel to a Spanish-speaking country and have to see a doctor, it is sure to be a useful vocabulary.
İspanyolca konuşulan bir ülkeye seyahat ediyorsanız ve bir doktora görünmeniz gerekiyorsa, bunun yararlı bir kelime hazinesi olacağından emin olabilirsiniz.
Bien, lo vamos a hacer de la siguiente manera: Voy a ir desde la parte más baja del cuerpo, los pies, hasta la parte más alta, la cabeza.
||||||||||||||||||||feet|||||||
||||||||||||||||||||발|||||||
||||||||||||||||||||feet|||||||
Nun, wir machen es auf folgende Weise: Ich gehe vom untersten Teil des Körpers, den Füßen, zum höchsten Teil, dem Kopf.
Well, we are going to do it in the following way: I am going to go from the lowest part of the body, the feet, to the highest part, the head.
Bunu şu şekilde yapacağız: Vücudun en alt kısmı olan ayaklardan, vücudun en üst kısmı olan başa doğru gideceğim.
Esto lo voy a hacer más de una vez.
I'm going to do this more than once.
Bunu birden fazla kez yapacağım.
En cada vez o pasada, introduciré un poco más de vocabulario y repetiré el anterior.
|||or constant|time|I will introduce|||||||I will repeat|the|previous
||||||||||||반복할 것이다||
|||||I will introduce|||||||I will repeat||
In jedem Durchgang werde ich ein wenig mehr Vokabular einführen und den vorherigen wiederholen.
In each time or pass, I will introduce a little more vocabulary and repeat the previous one.
Her seferinde veya geçişte, biraz daha fazla kelime tanıtacağım ve bir öncekini tekrarlayacağım.
No te preocupes, ya que también voy a darte el significado en inglés.
||worry||||||give you||||English
Don't worry, as I am also going to give you the meaning in English.
Merak etmeyin, size İngilizce anlamını da vereceğim.
Si quieres hacerlo divertido, puedes mover cada parte del cuerpo cuando la mencione :) Primera pasada: En la parte más baja tenemos los pies (feet en inglés).
|||fun||to move|||||when|the|mention||pass||||more|||||feet||
|||재미있게||||||||||||||||||||발||
||||||||||||it mentions|||||||||||feet||
If you want to make it fun, you can move each body part when I mention it :) First pass: At the bottom we have the feet.
Eğlenceli hale getirmek istiyorsanız, her vücut parçasını ben söylediğimde hareket ettirebilirsiniz :) İlk geçiş: En alt kısımda ayaklarımız var.
Tenemos dos pies.
||feet
||발 두 개
İki ayağımız var.
El pie izquierdo y el pie derecho.
||left||||right
|발|||||
||left||||
Sol ayak ve sağ ayak.
Los pies forman parte de las piernas (legs en inglés).
||form|part|||legs|legs||
||||||다리|||
|||||||legs||
The feet are part of the legs.
Ayaklar bacakların bir parçasıdır.
También tenemos la pierna izquierda y la pierna derecha.
|||leg|left|||leg|
||||왼쪽||||
|||leg|||||
Ayrıca sol bacağımız ve sağ bacağımız da var.
Si subimos un poco más, tenemos el tronco (trunk en inglés) que es la parte central del cuerpo.
|we go up||||||trunk|trunk|||||||||
||||||||줄기|||||||||
|we go up|||||||trunk|||||||||
Biraz daha yukarı çıkarsak, vücudun orta kısmı olan gövdeye sahip oluruz.
Y en la parte derecha e izquierda del tronco…¿Qué tenemos?
||||||왼쪽||||
And on the right and left part of the trunk… What do we have?
Ve bagajın sağ ve sol tarafında... Elimizde ne var?
Los brazos (arms en inglés), por supuesto.
|arms|arms||||
|팔들|||||
||arms||||
Kollar, tabii ki.
Tenemos el brazo izquierdo, el brazo derecho y el brazo central…no no tenemos brazo central, era una broma :)
||||||||||||||||||joke
||||||||||||||||||농담
|||||||||arm|||||||||
We have the left arm, the right arm and the center arm…no we don't have a center arm, just kidding :)
Sol kolumuz, sağ kolumuz ve orta kolumuz var... hayır, orta kolumuz yok, bu bir şakaydı :)
Cada brazo tiene una mano (hand en inglés), por tanto tenemos…una y dos…sí, dos manos.
|||||hand|||||||||||
|||||손|||||||||||
Her kolun bir eli var, yani bir ve iki... evet, iki elimiz var.
Vamos un poco más arriba y tenemos la cabeza, claro.
||||up||||head|
Biraz daha yukarıdayız ve tabii ki başımız da var.
Solo tenemos una cabeza.
We only have one head.
Sadece bir başımız var.
Podríamos tener más de una pero entonces no seríamos humanos.
We could||||||||we would be|humans
||||||||우리는 아닐 것이다|
We could|||||||||
We could have more than one but then we wouldn't be human.
Birden fazla olabilirdik ama o zaman insan olmazdık.
Y…¿Más arriba de la cabeza?
||above|||
Ve... kafadan daha mı yüksek?
El sombrero (hat en inglés)…¿y más arriba si llueve?
|hat|hat|||and||||it rains
||hat|||||||
The hat (hat in English) ... and higher if it rains?
Şapka... ve yağmur yağarsa daha yukarıda?
El paraguas (umbrela en inglés), pero ahora que lo pienso, esto no son partes del cuerpo :) Pasada 2 Vamos a ver la misma secuencia, pero con un poco más de detalle.
|umbrella|umbrella||||||||||||||||||||sequence|||||||
||umbrella|||||||||||||||||||||||||||
Şemsiye, ama şimdi düşündüm de, bunlar vücut parçaları değil :) Geçiş 2 Aynı sekansa bakalım ama biraz daha detaylı.
En la parte más baja tenemos los pies, ¿recuerdas?
||||||||you remember
En altta ayaklarımız var, hatırladınız mı?
Cada pie tiene cinco dedos.
|||five|toes
Her ayağın beş parmağı vardır.
En total diez dedos.
Toplam on parmak.
Los dedos del pie izquierdo y los del derecho.
|||발|||||
Sol ayak parmakları ve sağ ayak parmakları.
El pie está unido a la pierna por una articulación (joint en inglés).
|foot||joined|||leg|||joint|joint|in|
||||||다리||||||
|foot||||||||joint|joint||
The foot is attached to the leg by a joint.
Ayak, bacağa bir eklem ile bağlıdır.
Esta articulación se llama tobillo (ankle en inglés).
|joint|||ankle|ankle||
|||||발목||
||||ankle|ankle||
Bu eklem ayak bileği olarak adlandırılır.
Sí, tobillo parece un nombre un poco raro, pero se llama así.
|ankle||||||||||
|ankle||||||||||
Evet, ayak bileği biraz garip bir isim gibi görünüyor ama adı bu.
Lógicamente tenemos dos tobillos.
Logically|||ankles
|||발목
|||ankles
Mantıken iki ayak bileğimiz var.
Un poco más arriba tenemos otra articulación, la rodilla (knee en inglés).
||||||||knee|knee||
||||||||무릎|||
|||||||||the knee||
Biraz daha yukarıda başka bir eklemimiz var, diz.
Esta articulación suele dar problemas a veces: “tengo dolor de rodilla”, por ejemplo.
||usually||||||||||
||||문제들||||||||
This joint tends to cause problems at times: "I have knee pain," for example.
Bu eklem bazen sorun çıkarır: Örneğin "Dizim ağrıyor".
Un poco más arriba tenemos la cadera (hip en inglés) que une las piernas con el tronco.
||||||hip|hip||||that connects|||||
||||||||||||||||몸통
||||||the hip|hip|||||||||
A little higher we have the hip (hip in English) that joins the legs with the trunk.
Biraz daha yukarıda, bacakları gövdeye bağlayan kalça vardır.
En el tronco tenemos la parte trasera.
||||||rear
||줄기||||
In the trunk we have the back part.
Bagajda arka kısım var.
Esta parte se llama espalda (back en inglés).
||||back|back||
|||||등||
Bu kısma sırt denir.
Delante, tenemos el vientre (abdomen en inglés).
In front of|||belly|belly||
|||복부|||
|||belly|abdomen||
Ön tarafta göbeğimiz (İngilizce'de abdomen) var.
Por cierto, abdomen en español también es correcto.
||abdomen|||||correct
||복부|||||
By the way, abdomen in Spanish is also correct.
Bu arada, İspanyolca'da abdomen de doğrudur.
En el tronco, encima del vientre tenemos el pecho (chest en inglés).
|||on top of||belly|we have||chest|chest||
||몸통|||||||||
|||||||||chest||
In the trunk, on the belly we have the chest (chest in English).
Gövdede, göbeğin üstünde, göğsümüz var.
Curiosamente, los hombres tienen el pecho, y las mujeres los pechos.
Interestingly||men|||chest|and||||breasts
||||||||여성||
|||||chest|||||breasts
Interestingly, men have breast, and women have breasts.
İlginç bir şekilde, erkeklerde göğüs, kadınlarda ise göğüsler vardır.
¿Recuerdas que también tenemos dos brazos, ¿no?
기억해||||||
Bizim de iki kolumuz olduğunu hatırlıyorsunuz, değil mi?
Cada brazo está unido al tronco por el hombro (shoulder en inglés).
||is||||||shoulder|shoulder||
|||||몸통||||||
||||||||the shoulder|shoulder||
Her bir kol omuzdan gövdeye bağlanır.
No confundas hombro con hombre.
|confuse|||
||어깨||
|you confuse|||
Omuz ile erkeği karıştırmayın.
Los hombres tienen hombros y las mujeres también tienen hombros, no “mujeros”.
|||shoulders||||||||women
|남자들||||||||||
|||shoulders||||||||men
Men have shoulders and women also have shoulders, not "women".
Erkeklerin omuzları vardır ve kadınların omuzları vardır, "kadınların" değil.
En el brazo tenemos dos articulaciones más: el codo (elbow en inglés) y la muñeca (wrist).
|||||joints|more||elbow|elbow|||||wrist|wrist
||||||||팔꿈치|||||||
|||||joints|||elbow|the elbow|||||wrist|
Kolda iki eklemimiz daha vardır: dirsek ve bilek.
La muñeca une el brazo con la mano.
||연결한다|||||
Bilek, kol ile eli birleştirir.
En cada mano tenemos cinco dedos.
|||||손가락
In each hand we have five fingers.
Her elimizde beş parmağımız vardır.
Si contamos todos los dedos del cuerpo, tendremos veinte dedos.
|we count|||fingers|||we will have|twenty|fingers
||||손가락|||||
If we count all the fingers of the body, we will have twenty fingers.
Vücuttaki tüm parmakları sayarsak, yirmi parmağımız olacaktır.
Si subimos hacia arriba, tenemos la cabeza.
|we go up|||||
If we go up, we have the head.
Yukarı doğru gidersek, başımız var.
La cabeza está unida al tronco por el cuello (neck en inglés).
|||attached|||||neck|neck||
|||||||||neck||
Baş, boyun tarafından gövdeye bağlanır.
El cuello es muy importante, ya que nos permite mover la cabeza independientemente del tronco.
|||||||us|allows|||head|independently||
Boyun, başı gövdeden bağımsız olarak hareket ettirmemizi sağladığı için çok önemlidir.
Si la cabeza estuviera unida al tronco, entonces tendríamos que mover todo el cuerpo para mirar a la izquierda, a la derecha, arriba o abajo.
If|||were||||then|we would have||to move|||body|||||||||||
||||||몸통||||움직이다||||||||||||||
|||||||then|we would have||||||||||||||||
If the head were attached to the trunk, then we would have to move the whole body to look to the left, to the right, up or down.
Eğer baş gövdeye bağlı olsaydı, sola, sağa, yukarı ya da aşağı bakmak için tüm vücudu hareket ettirmemiz gerekirdi.
De acuerdo, hasta aquí dos pasadas aprendiendo las diferentes partes del cuerpo.
|agreement||||times|learning|||||
|||||통과||||||
Okay, so far two passes learning the different parts of the body.
Tamam, şu ana kadar vücudun farklı bölümlerini öğrenmek için iki geçiş yaptık.
En el siguiente episodio voy a hacer una nueva pasada, más prolífica y detallada.
||||||to do|||||prolific||detailed
|||||||||||||상세한
|||||||||||prolific||
In the next episode I'm going to do a new pass, more prolific and detailed.
Bir sonraki bölümde yeni, daha üretken ve detaylı bir geçiş yapacağım.
Voy a incorporar el vocabulario aprendido hoy y además nuevas partes del cuerpo.
||to incorporate|the||learned||||new|||
Bugün öğrendiğim kelimeleri ve vücudun yeni bölümlerini de dahil edeceğim.
Vas a convertirte en un experto en anatomía :)
||to become|||expert||anatomy
|||||||anatomy
You will become an expert in anatomy :)
Anatomi konusunda uzmanlaşacaksınız :)
MINI-HISTORIA (mejora tu fluidez) Muy bien.
||improvement||fluency||
||개선||||
MİNİ TARİH (akıcılığınızı geliştirin) Çok iyi.
Vamos a hacer una mini-historia para practicar un poco la fluidez, ¿de acuerdo?
|||||||||||fluency||
Biraz akıcılık pratiği yapmak için mini bir öykü yazalım, olur mu?
Así es como funciona: Yo digo una frase con información.
Here's how it works: I say a sentence with information.
Şöyle çalışıyor: Bilgi içeren bir cümle söylüyorum.
A continuación, hago algunas preguntas sobre esa información.
||I make|||||
İşte bu bilgilerle ilgili bazı sorular.
Después de cada pregunta hay una pausa.
||||||pause
Her soruyu bir duraklama takip eder.
¡Es tu turno para intentar responder!
||||시도하다|
Cevap verme sırası sizde!
Después de cada pausa doy una respuesta correcta.
||||I give|||correct
|||||||정확한 대답
Her duraklamadan sonra doğru cevabı veriyorum.
Así voy construyendo la historia.
||구성하고||
Hikayeyi bu şekilde oluşturuyorum.
Hoy voy a hablar de Cosme, un chico que tiene cosquillas, muchas cosquillas.
|||||Cosme||boy|||tickles||
|||||Cosme|||||||
Bugün gıdıklanan, hem de çok gıdıklanan bir çocuk olan Cosme'den bahsedeceğim.
Tener cosquillas en inglés es to be ticklish.
|||||||ticklish
|||||||간지러운
|||||to||to be ticklish
Gıdıklanmak, gıdıklanmaktır.
De acuerdo, hoy vamos a explicar la historia en presente.
|agreement||||to explain||||
|||||설명하다||||
Pekala, bugün hikayeyi şimdiki zamanda anlatacağız.
¡empecemos!
let's begin
Hadi başlayalım!
Cosme tiene cosquillas por todo el cuerpo.
Cosme'nin tüm vücudu gıdıklanıyor.
¿Tiene Cosme cosquillas?
|Cosme|ticklishness
Cosme gıdıklanır mı?
Sí, Cosme tiene cosquillas.
Evet, Cosme gıdıklanıyor.
Tiene cosquillas por todo el cuerpo.
Vücudunun her yeri gıdıklanıyor.
¿Quién tiene cosquillas?
Who||
Kim gıdıklanıyor?
¿Oscar?
Oscar mı?
No, Oscar no tiene cosquillas.
Hayır, Oscar gıdıklanmıyor.
Bueno, eso no lo sabemos.
Well, we do not know that.
Bunu bilemeyiz.
Es Cosme quien tiene cosquillas.
Gıdıklanan Cosme.
¿Por dónde tiene cosquillas Cosme?
Cosme nerede gıdıklanıyor?
Por todo el cuerpo.
Vücudun her yerinde.
Tiene cosquillas por todo el cuerpo.
Vücudunun her yeri gıdıklanıyor.
¿Come Cosme rosquillas?
Does eat||doughnuts
||doughnuts
Does Cosme eat donuts?
Cosme çörek yer mi?
No, no.
Hayır, hayır.
Las rosquillas son algo que se come.
Doughnuts are something you eat.
Çörek yediğiniz bir şeydir.
Cosme tiene cosquillas, no rosquillas.
||||doughnuts
Cosme is ticklish, not doughnuts.
Cosme gıdıklanır, çörek gibi değil.
¿Tiene Cosme cosquillas en los pies?
|코스메||||
Cosme'nin ayakları gıdıklanıyor mu?
Sí, Cosme tiene cosquillas en los pies.
||||||the feet
Evet, Cosme'nin ayakları gıdıklanıyor.
Tiene cosquillas por todo el cuerpo.
Vücudunun her yeri gıdıklanıyor.
¿Y también en los brazos?
||||arms
Kollarında da mı?
Sí, también en los brazos.
Evet, kollarda da.
Por todo el cuerpo.
Vücudun her yerinde.
Ahhh, entonces Cosme tiene cosquillas en las rodillas, la cadera, los hombros, pero no en la cabeza, ¿verdad?
Ahhh|||||||knees||hip||||||||
Ahhh, yani Cosme dizlerinden, kalçalarından, omuzlarından gıdıklanıyor ama kafasından gıdıklanmıyor, öyle mi?
No, no.
Hayır, hayır.
En la cabeza también.
Kafadan da.
Tiene cosquillas en las rodillas, cadera, hombro y cabeza.
Dizleri, kalçaları, omuzları ve başı gıdıklanıyor.
¡En todo el cuerpo!
Vücudun her yerinde!
Cosme está desesperado porque hasta su novia le produce cosquillas involuntariamente.
Cosme||desperate||even||girlfriend||gives|tickles|involuntarily
코스메||||||||||
||||||||||involuntarily
Cosme is desperate because even his girlfriend involuntarily tickles him.
Cosme çaresizdir çünkü kız arkadaşı bile onu istemsizce gıdıklamaktadır.
¿Está Cosme esperanzado?
||hopeful
||희망적인
||hopeful
Cosme umutlu mu?
No.
Hayır.
Él no está esperanzado.
|||hopeful
Umutlu değil.
Está desesperado porque hasta su novia le produce cosquillas.
|desperate||even||girlfriend|to him|gives|
|||||여자친구|||
He is desperate because even his girlfriend tickles him.
Çaresiz çünkü kız arkadaşı bile onu gıdıklıyor.
¿Le produce Cosme cosquillas a su novia?
|tickles|||||
||||||여자친구
Cosme kız arkadaşını gıdıklıyor mu?
No.
Hayır.
Cosme no le produce cosquillas a su novia.
|||tickles|tickles|||
코스메|||||||
Cosme does not tickle his girlfriend's fancy.
Cosme kız arkadaşını gıdıklamıyor.
Es al revés.
is||reverse
Tam tersi.
La novia de Cosme le produce cosquillas a él.
|여자친구|||||||
Cosme'nin kız arkadaşı onu gıdıklıyor.
¿Quién produce cosquillas al pobre Cosme?
||||poor|
Zavallı Cosme'yi kim gıdıklıyor?
Su novia.
Kız arkadaşı.
Su novia le produce cosquillas.
Kız arkadaşı onu gıdıklıyor.
¿Qué le produce?
||produce
Ne üretiyor?
Cosquillas.
Gıdıklama.
La novia de Cosme le produce cosquillas a su novio involuntariamente.
|||||||||boyfriend|involuntarily
Cosme'nin kız arkadaşı istemeden erkek arkadaşını gıdıklar.
¿Le produce cosquillas involuntariamente o voluntariamente?
|||||voluntarily
|||||voluntarily
İstemsiz mi yoksa gönüllü olarak mı gıdıklanıyorsunuz?
Involuntariamente.
Involuntarily
Gönülsüz olarak.
Le produce cosquillas involuntariamente.
İstemsizce gıdıklanıyor.
Cosme está desesperado porque hasta su novia le produce cosquillas involuntariamente.
|||||||||tickles|
||절망적인||||||||
Cosme çaresizdir çünkü kız arkadaşı bile onu istemsizce gıdıklamaktadır.
Cosme va al doctor y este le da una pomada anticosquillas.
|||||||||ointment|anti-itch
|||의사|||||||
|||||||||ointment|anti-itch
Cosme doktora gider ve doktor ona kaşıntı giderici bir merhem verir.
¿Va Cosme a ver a alguien?
Is going|||||
Cosme biriyle mi görüşecek?
Sí.
Evet.
Cosme va a ver al doctor.
코스메|||||
Cosme doktoru görmeye gider.
¿Le da el doctor una pomada anti-cosquillas?
|||||ointment|anti|tickles
|주다||||||
Doktor size kaşıntı önleyici bir merhem verdi mi?
Sí.
El doctor le da una pomada anti-cosquillas.
|||||ointment||
|||준다||||
Doktor ona kaşıntı önleyici bir merhem verir.
Cosme va al doctor y este le da una pomada.
|||||||||연고
Cosme goes to the doctor and this gives him an ointment.
Cosme doktora gider ve doktor ona bir merhem verir.
“Este” se refiere al doctor.
||refers||
||||의사
"This" refers to the doctor.
"Bu" doktoru ifade etmektedir.
¿Qué le da el doctor a Cosme?
Doktor Cosme'ye ne verdi?
¿Una paliza?
A|beating
|beating
A beating?
Dayak mı?
Noooo, no una paliza.
No|||beating
|||구타
Noooo|||
Hayır, dayak değil.
Le da una pomada.
Ona bir merhem veriyor.
El doctor le da una pomada.
The doctor gives him an ointment.
Doktor ona bir merhem verir.
¿A quién le da el doctor una pomada?
Who does the doctor give an ointment to?
Doktor kime merhem veriyor?
A Cosme.
Cosme'ye.
El doctor le da una pomada anti-cosquillas a Cosme.
The doctor gives Cosme an anti-tickle ointment.
Doktor Cosme'ye karıncalanmayı önleyici bir merhem verir.
Después de usar la pomada Cosme es un hombre feliz y su novia aún lo es más.
|||||||||happy|||||||
After using the ointment Cosme is a happy man and his girlfriend is even more so.
Merhemi kullandıktan sonra Cosme mutlu bir adam ve kız arkadaşı daha da mutlu.
¿Es ahora Cosme feliz?
Cosme şimdi mutlu mu?
Sí, ahora es feliz.
Evet, şimdi mutlu.
Después de usar la pomada, es feliz.
Merhemi kullandıktan sonra mutlu oldu.
¿Es la novia de Cosme feliz?
Cosme'nin kız arkadaşı mutlu mu?
Sí, también.
Evet, ayrıca.
La novia de Cosme también es feliz.
|||코스메|||
Cosme'nin kız arkadaşı da mutlu.
Aún lo es más que Cosme.
It is even more so than Cosme.
Cosme'den bile daha fazla.
¿Es la novia de Cosme más feliz que Cosme?
|||||||than|
||여자친구||||||
Cosme'nin kız arkadaşı Cosme'den daha mı mutlu?
Sí, ella es más feliz que Cosme.
Evet, Cosme'den daha mutlu.
¿Quién es más feliz de los dos?
İkisinden hangisi daha mutlu?
La novia de Cosme.
|Cosme의 여자친구||
Cosme'nin kız arkadaşı.
Ella es más feliz.
O daha mutlu.
La pobre novia no podía tocar a Cosme porque le producía cosquillas.
||girlfriend|||touch|||||produced|
|||||닿다||||||
||||||||||it produced|
Zavallı gelin Cosme'ye dokunamıyordu çünkü onu gıdıklıyordu.
Ahora es muy feliz porque sí que puede tocarlo.
||||||||touch it
||||||||만지다
Şimdi çok mutlu çünkü oynayabiliyor.
De acuerdo, este es el final de esta pequeña mini-historia.
¿Te imaginas tener cosquillas por absolutamente todo el cuerpo?
||||for|absolutely|||
|상상해|||||||
Tüm vücudunuzun gıdıklandığını hayal edebiliyor musunuz?
Yo no lo puedo imaginar :) Bueno, estamos terminando.
||||imagine|||finishing
Hayal bile edemiyorum :) Pekala, bitiriyoruz.
Antes de irme, me gustaría saludar a todos los que me estáis escuchando.
||to leave|||to greet||||||you are|listening
Before I go, I would like to say hello to all of you who are listening.
Gitmeden önce, beni dinleyen herkese merhaba demek istiyorum.
¡Muchas gracias por el apoyo!
||||support
Desteğiniz için çok teşekkür ederiz!
Me enviáis mensajes muy positivos casi todos los días y eso me motiva mucho para continuar.
|you all send|messages||positive||||||||motivates|||
|you send||||||||||||||
Bana neredeyse her gün çok olumlu mesajlar gönderiyorsunuz ve bu beni devam etmem için çok motive ediyor.
Si me quieres ayudar, por favor escribe un comentario en Itunes.
||||||||||iTunes
||||||||||iTunes
Bana yardım etmek istiyorsanız, lütfen Itunes'a bir yorum yazın.
Esto me ayuda a llegar a más gente, gracias.
This helps me reach more people, thank you.
Bu daha fazla insana ulaşmama yardımcı oluyor, teşekkür ederim.
Por cierto, si te gusta esta manera de aprender, hoy solo has visto un pequeño ejemplo.
Bu arada, eğer bu öğrenme yöntemini seviyorsanız, bugün sadece küçük bir örnek gördünüz.
En mi página web:
|||website
Web sitemde:
Tienes varios cursos muy completos que te ayudarán a mejorar tu fluidez en el español.
||courses||comprehensive|||will help||to improve|||||
İspanyolca'da akıcılığınızı geliştirmenize yardımcı olacak çok eksiksiz birkaç kursunuz var.
Son cursos diseñados y creados con mucho amor :) Fantástico.
|courses|designed||created|||love|Fantastic
||designed||created||||
Bu kurslar büyük bir sevgiyle tasarlandı ve oluşturuldu :) Harika.
¡Nos vemos la semana que viene y cuidado con las cosquillas!
|we see|||||||||
||||||||||tickles
Gelecek hafta görüşmek üzere ve gıdıklanmaya dikkat!
¡Cuídate!
Take care
Beware!
Kendine iyi bak!