×

Usamos cookies para ayudar a mejorar LingQ. Al visitar este sitio, aceptas nuestras politicas de cookie.

image

Anne of Green Gables, 5. Bölüm B

5. Bölüm B

Haziranda, Avonlea öğrencileri sınavlara girmek için Charlottetown'a gitmek zorundaydılar.

Anne, Green Gables'a vardıktan sonra Diana'ya 'Ah, umarım iyi yapmışımdır.' dedi. 'Sınavlar kolay değildi. Ayrıca sonuçlar için üç hafta beklemem gerek. Meraktan çatlayacağım üç hafta!'

Anne sınavda Gilbert'ten daha iyi yapmak istiyordu. Ayrıca Matthew ve Marilla için de başarılı olmak istiyordu. Bu onun için çok önemliydi.

Haberleri duyan ilk kişi Diana'ydı. Green Gables'da mutfağa koşarak girdi ve 'Bak, Anne! Babamın gazetesinde gördüm! Sen ve Gilbert tüm adadaki öğrenciler arasından birinci olmuşsunuz! Ah, bu olağanüstü! diye bağırdı. Anne gazeteyi aldı, elleri titriyordu ve iki yüz kişilik listenin en tepesinde kendi adını gördü. Şok içerisinde dili tutuldu.

Sıcacık gülümseyen Matthew 'Böyle olacağınıbiliyordum' dedi.

Gizlice çok mutlu olan Marilla 'İyi iş başardığını söylemem gerek Anne' dedi.

Sonraki üç hafta boyunca, Anne ve Marilla oldukça meşguldü çünkü Anne, Charlottetown'a götürmek üzere yeni elbiselere ihtiyacı vardı.

Gitmeden önceki son akşam, Matthew'a göstermek için yeni elbiselerinden bir tanesini giydi. Matthew mutlu genç yüzü seyretti. 5 yıl önce Green Gables'a gelen garip, ince küçük kızı üzgün gözlerle hatırladığı zaman, Marilla sessizce ağlamaya başladı.

Anne, Marilla'ya neden ağladığını sordu.

Marilla 'Seni küçük bir kız olarak düşünüyordum.' dedi. Ayrıca sen gidince burada çok yalnız kalacağım.'

Anne, Marilla'nın yüzüne dokundu. 'Marilla hiçbir şey değişmeyecek. Belki de artık daha uzun boylu ve daha büyüğüm, yine de her zaman senin minik Anne'in olacağım. Sana ve Matthew'e olan sevgim her dakika daha da güçlenecek.

Marilla, Anne gibi duygularını ifade edemedi ancak gösterebildi. Kollarını Anne'ye doladı ve ona sıkıca sarıldı.

Sonrasında ise ertesi sene Anne, Charlottetown'da yaşadı ve her gün okula gitti. Zaman zaman hafta sonları eve geldi, ancak çok çalışması gerekiyordu. Düşmanı Gilbert Blythe ile beraber Avonlea'dan bazı arkadaşları da Queen's okulundaydı. Anne onun genellikle kızlarla yürüdüğünü ve konuştuğunu görüyordu. Ancak onunla ilk konuşan kişinin kendisi olmasını istemiyordu ve ona bakmıyordu.

Mayıs ayında, okul döneminin sonunda sınavlara girmeleri gerekiyordu. Anne bu sınavlar için çok çalıştı.

Birinci sırayı elde etmek istiyorum' diye düşündü. Ya da belki de İngilizce yazıda en iyi olan öğrenciye verilen Avery ödülünü alabilirim, Anne yazı yazmada iyi olduğunu biliyordu. Avery ödülü Kanada'daki en iyi okullardan biri olan Redmond Koleji'nde dört yıllık bir eğitimi karşılıyordu.

Anne sınavların sonucunu söylemeleri için arkadaşlarını bekledi. Anne birisinin 'Gilbert birinci olmuş' diye bağırdığını duydu. Kendini kötü hissetti. Ancak başka birinin 'Avery ödülünü Anne Shirley kazandı!' dediğini duydu. Sonra tüm kızlar onun etrafında toplanıp, gülüşüp bağırmaya başladılar.

Anne 'Matthew ve Marilla mutlu olacaklar' diye düşündü. 'Bu sayede okumaya devam edebilirim, onlarda para vermek zorunda kalmayacaklar!'

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

5. Bölüm B 5. abschnitt B 5. Section B 5. Sección B 5. section B 5. Sezione B 5. 섹션 B 5. secção B 5. раздел B 5. Avsnitt B 5.乙部分 5.乙部分

Haziranda, Avonlea öğrencileri sınavlara girmek için Charlottetown'a gitmek zorundaydılar. im Juni|||||||| In June|Avonlea|the students|exams|take|to|to Charlottetown|go|had to Im Juni mussten die Schüler von Avonlea nach Charlottetown reisen, um dort Prüfungen abzulegen. In June, Avonlea students had to travel to Charlottetown to take exams. In juni moesten Avonlea-studenten naar Charlottetown reizen om examens af te leggen.

Anne, Green Gables'a vardıktan sonra Diana'ya 'Ah, umarım iyi yapmışımdır.' |||ankommen|||||| |Green|to Green Gables|arriving at||to Diana||||I've done well Nachdem Anne in Green Gables angekommen war, sagte sie zu Diana: "Oh, ich hoffe, ich war gut. After arriving in Green Gables, Anne said to Diana, 'Oh, I hope I did well.' Une fois arrivée à Green Gables, Anne dit à Diana : "Oh, j'espère que j'ai bien fait. dedi. He said. 'Sınavlar kolay değildi. The exams|| Die Prüfungen waren nicht einfach. 'The exams were not easy. Les examens n'étaient pas faciles. Ayrıca sonuçlar için üç hafta beklemem gerek. also|results||||wait| أنا أيضا يجب أن أنتظر ثلاثة أسابيع للحصول على النتائج. Und ich muss drei Wochen auf die Ergebnisse warten. I also have to wait three weeks for results. Et je dois attendre trois semaines pour obtenir les résultats. Meraktan çatlayacağım üç hafta!' vor Neugier|platzen|| Out of curiosity|I'll burst|| Ich werde drei Wochen lang krank vor Sorge sein!' I'll be worried sick for three weeks!' Je vais être malade d'inquiétude pendant trois semaines !

Anne sınavda Gilbert'ten daha iyi yapmak istiyordu. Mother||than Gilbert|better||do|wanted Mama wollte bei der Prüfung besser abschneiden als Gilbert. Anne wanted to do better than Gilbert in the exam. Maman voulait faire mieux que Gilbert à l'examen. Ayrıca Matthew ve Marilla için de başarılı olmak istiyordu. "In addition"|||||also|successful|| Er wollte auch für Matthew und Marilla erfolgreich sein. He also wanted to succeed for Matthew and Marilla. Il voulait aussi réussir pour Matthew et Marilla. Bu onun için çok önemliydi. ||||was important Das bedeutete ihm sehr viel. It was very important for him. Cela signifie beaucoup pour lui.

Haberleri duyan ilk kişi Diana'ydı. the news|heard||person|was Diana Diana war die erste, die die Nachricht erfuhr. Diana was the first to hear the news. Diana a été la première à apprendre la nouvelle. Green Gables'da mutfağa koşarak girdi ve 'Bak, Anne! Green|at Green Gables|to the kitchen|running|ran into||| Er rannte in die Küche von Green Gables und sagte: "Schau mal, Mama! She ran into the kitchen at Green Gables and said, 'Look, Mom! Il a couru dans la cuisine de Green Gables et a dit : "Regarde, maman ! Babamın gazetesinde gördüm! My father's|in the newspaper|I saw Ich habe es in der Zeitung meines Vaters gesehen! I saw it in my father's newspaper! Je l'ai vu dans le journal de mon père ! Sen ve Gilbert tüm adadaki öğrenciler arasından birinci olmuşsunuz! ||||auf der Insel||von|| |||all|on the island|students|among|first|have come first Du und Gilbert habt von allen Schülern auf der Insel den ersten Platz belegt! You and Gilbert came first among students on the entire island! Gilbert et toi êtes arrivés en tête de tous les élèves de l'île ! Ah, bu olağanüstü! ||extraordinary Oh, das ist ja fabelhaft! Oh, this is extraordinary! Oh, c'est merveilleux ! diye bağırdı. rief er. yell. Anne gazeteyi aldı, elleri titriyordu ve iki yüz kişilik listenin en tepesinde kendi adını gördü. |die Zeitung|||zitterten|||zwei||||||| |the newspaper||her hands|was trembling|and|two|hundred|person|the list|at the|at the top|her own|name|saw Anne nahm die Zeitung in die Hand, ihre Hände zitterten, und sah ihren Namen an der Spitze der Liste von zweihundert Personen. Anne picked up the newspaper, her hands shaking, and saw her name at the top of the list of two hundred people. Anne prend le journal, les mains tremblantes, et voit son nom en haut de la liste des deux cents personnes. Şok içerisinde dili tutuldu. ||Sprache|stumm geblieben shock|in shock|tongue|was speechless Er war sprachlos vor Schreck. He was speechless in shock. Il est resté muet de stupeur.

Sıcacık gülümseyen Matthew 'Böyle olacağınıbiliyordum' dedi. Sonnig||||würde| Warmly|smiling warmly||like this|"I knew it"| Ich wusste, dass es so sein würde", sagte Matthew mit einem warmen Lächeln. "I knew it would happen," said Matthew, smiling warmly. Je savais que ce serait comme ça", a déclaré Matthew en souriant chaleureusement.

Gizlice çok mutlu olan Marilla 'İyi iş başardığını söylemem gerek Anne' dedi. Secretly||||||||||| Secretly||||Marilla||job|did well|"I must say"|greet|| Marilla, insgeheim sehr glücklich, sagte: "Ich muss sagen, das hast du gut gemacht, Mama. "I have to say you did a good job, Mom," said Marilla, secretly very happy. Marilla, secrètement très heureuse, dit : "Je dois dire que tu t'es bien débrouillée, maman.

Sonraki üç hafta boyunca, Anne ve Marilla oldukça meşguldü çünkü Anne, Charlottetown'a götürmek üzere yeni elbiselere ihtiyacı vardı. ||||||||beschäftigt||||bringen|um zu|||| next|three|weeks|during|Anne|||quite|were busy|because||to Charlottetown|take|"to take"|new|dresses|she needed| In den nächsten drei Wochen waren Anne und Marilla sehr beschäftigt, denn Anne brauchte neue Kleider für Charlottetown. For the next three weeks, Anne and Marilla were very busy because Anne needed new dresses to take to Charlottetown. Au cours des trois semaines suivantes, Anne et Marilla sont très occupées, car Anne a besoin de nouvelles robes pour aller à Charlottetown.

Gitmeden önceki son akşam, Matthew'a göstermek için yeni elbiselerinden bir tanesini giydi. |||||zeigen|||||| "Before leaving"|previous|last|evening|to Matthew|show|to|new|one of her dresses||one|wore Am letzten Abend vor ihrer Abreise zog sie eines ihrer neuen Kleider an, um es Matthew zu zeigen. On the last evening before she left, she put on one of her new dresses to show Matthew. Le dernier soir avant son départ, elle a mis une de ses nouvelles robes pour la montrer à Matthew. Matthew mutlu genç yüzü seyretti. |happy|young person|young face|watched Matthew betrachtete das glückliche junge Gesicht. Matthew watched the happy young face. Matthew observe le jeune visage heureux. 5 yıl önce Green Gables'a gelen garip, ince küçük kızı üzgün gözlerle hatırladığı zaman, Marilla sessizce ağlamaya başladı. ||||"who came"|strange|thin||girl|sad|sad eyes|remembered|time|Marilla|quietly|to cry| Als sie sich vor fünf Jahren mit traurigen Augen an das seltsame, schlanke kleine Mädchen erinnerte, das nach Green Gables gekommen war, begann Marilla leise zu weinen. Marilla started to cry silently when she remembered with sad eyes the strange, thin little girl who had come to Green Gables 5 years ago. Il y a 5 ans, lorsqu'elle se souvint avec des yeux tristes de l'étrange petite fille mince qui était venue à Green Gables, Marilla se mit à pleurer silencieusement.

Anne, Marilla'ya neden ağladığını sordu. |||was crying| Die Mutter fragte Marilla, warum sie weinte. Anne asked Marilla why she was crying. La mère demande à Marilla pourquoi elle pleure.

Marilla 'Seni küçük bir kız olarak düşünüyordum.' |||||as|I was thinking Marilla: "Ich dachte, du wärst ein kleines Mädchen. Marilla said, 'I thought of you as a little girl. Marilla, je croyais que tu étais une petite fille. dedi. Ayrıca sen gidince burada çok yalnız kalacağım.' also||"you leave"|||lonely|I will be علاوة على ذلك ، عندما تذهب ، سأكون وحيدًا جدًا هنا. Außerdem werde ich mich hier sehr einsam fühlen, wenn du weg bist.' Besides, I'll be very lonely here when you're gone.' Et puis, je me sentirai très seule ici quand tu seras parti".

Anne, Marilla'nın yüzüne dokundu. |Marilla's|face|touched Anne berührte Marillas Gesicht. Anne touched Marilla's face. Anne touche le visage de Marilla. 'Marilla hiçbir şey değişmeyecek. |||won't change Marilla, es wird sich nichts ändern. 'Marilla nothing will change. Marilla, rien ne changera. Belki de artık daha uzun boylu ve daha büyüğüm, yine de her zaman senin minik Anne'in olacağım. ||||||||größer|||||||| |too|anymore||tall|tall||bigger|older|still|||time|your|little one|mom|will be ربما أنا أطول وأكبر الآن ، ومع ذلك سأكون دائمًا والدتك الصغيرة. Vielleicht bin ich jetzt größer und stärker, aber ich werde immer deine kleine Mami sein. Maybe I'm taller and bigger now, yet I'll always be your little Mommy. Je suis peut-être plus grande maintenant, mais je serai toujours ta petite maman. Sana ve Matthew'e olan sevgim her dakika daha da güçlenecek. ||||Liebe|||||wird stärker |||for|my love|every|||even|will get stronger Meine Liebe zu dir und Matthew wird mit jeder Minute stärker werden. My love for you and Matthew will grow stronger every minute. Mon amour pour toi et Matthew sera de plus en plus fort à chaque minute.

Marilla, Anne gibi duygularını ifade edemedi ancak gösterebildi. |||ihre Gefühle||||zeigen |Anne|like|her feelings|express|could not express|but|could show Marilla konnte, wie Anne, ihre Gefühle nicht ausdrücken, aber sie konnte sie zeigen. Like Anne, Marilla could not express her feelings, but she was able to show it. Marilla, comme Anne, ne pouvait pas exprimer ses sentiments, mais elle pouvait les montrer. Kollarını Anne'ye doladı ve ona sıkıca sarıldı. ||legte|||| ||wrapped around||her|tightly|hugged tightly لف ذراعيه حول آن وعانقها بإحكام. Sie legte ihre Arme um Anne und drückte sie fest an sich. He wrapped his arms around Anne and hugged her tightly. Elle a entouré Anne de ses bras et l'a serrée très fort dans ses bras.

Sonrasında ise ertesi sene Anne, Charlottetown'da yaşadı ve her gün okula gitti. ||nächstes||||||||| afterwards|"on the other hand"|the next|year|Mother|in Charlottetown|lived|and||day||went Ein Jahr lang lebte Anne in Charlottetown und ging jeden Tag zur Schule. Then the following year, Anne lived in Charlottetown and went to school every day. L'année suivante, Anne vit à Charlottetown et va à l'école tous les jours. Zaman zaman hafta sonları eve geldi, ancak çok çalışması gerekiyordu. time|sometimes|week|ends|home|came|but|a lot|working hard|he needed to Von Zeit zu Zeit kam er an den Wochenenden nach Hause, aber er musste hart arbeiten. He occasionally came home on the weekends, but he had to work hard. De temps en temps, il rentrait à la maison le week-end, mais il devait travailler dur. Düşmanı Gilbert Blythe ile beraber Avonlea'dan bazı arkadaşları da Queen's okulundaydı. ||||||||||Schule enemy|||with|together|from Avonlea|some|friends|also|Queen's|at the school Sein Feind Gilbert Blythe und einige seiner Freunde aus Avonlea waren ebenfalls in Queen's. Along with his enemy Gilbert Blythe, some of his friends from Avonlea were also at Queen's. Son ennemi Gilbert Blythe et certains de ses amis d'Avonlea sont également présents à Queen's. Anne onun genellikle kızlarla yürüdüğünü ve konuştuğunu görüyordu. |||Mädchen|gehen|||sahte ||usually|with the girls|walked||"was talking"|was seeing Die Mutter sah ihn oft spazieren gehen und mit den Mädchen sprechen. Anne often saw him walking and talking to girls. La mère le voyait souvent marcher et parler aux filles. Ancak onunla ilk konuşan kişinin kendisi olmasını istemiyordu ve ona bakmıyordu. ||||Personen|||||| |with him|first|speaking|person|he|to be|didn't want|||wasn't looking Er wollte jedoch nicht der erste sein, der sie anspricht, und sah sie nicht an. But he didn't want to be the first one to talk to her and he didn't look at her. Cependant, il ne veut pas être le premier à lui parler et ne la regarde pas.

Mayıs ayında, okul döneminin sonunda sınavlara girmeleri gerekiyordu. |||semester|am Ende||einzutreten| May|in the month of|school|school term's|at the end|to the exams|take exams|was necessary Im Mai, am Ende des Schuljahres, mussten sie Prüfungen ablegen. In May, at the end of the school term, they had to take exams. En mai, à la fin de la période scolaire, ils devaient passer des examens. Anne bu sınavlar için çok çalıştı. mother||exams||| Anne hat hart für diese Prüfungen gelernt. Anne studied hard for these exams. Anne a beaucoup étudié pour ces examens.

Birinci sırayı elde etmek istiyorum' diye düşündü. |Platz|erhalten|||| first|first place|obtain|||| Ich will den ersten Platz erreichen", dachte er. I want to get first place,' he thought. Je veux obtenir la première place", a-t-il pensé. Ya da belki de İngilizce yazıda en iyi olan öğrenciye verilen Avery ödülünü alabilirim, Anne yazı yazmada iyi olduğunu biliyordu. |||||in the writing|||||given||Preis||||im Schreiben||| I||||English|writing|the|best|the best|to the student|given to|Avery award|Avery award|I can get|Mom|writing|writing|good||knew أو ربما يمكنني الحصول على جائزة Avery لأفضل طالبة في الكتابة باللغة الإنجليزية ، علمت آن أنها جيدة في الكتابة. Oder vielleicht könnte ich den Avery-Preis für die beste Schülerin im Fach Englisch bekommen, denn Anne wusste, dass sie gut schreiben konnte. Or maybe I could get the Avery award for the best student in English writing, Anne knew she was good at writing. Ou peut-être que je pourrais obtenir le prix Avery pour le meilleur élève en écriture anglaise, Anne savait qu'elle était douée pour l'écriture. Avery ödülü Kanada'daki en iyi okullardan biri olan Redmond Koleji'nde dört yıllık bir eğitimi karşılıyordu. |Preis|||||||Redmond||||||deckte Avery|award|"in Canada"|the||"of the schools"|one of|which|Redmond College|at Redmond College||four-year||education|covered دفعت جائزة Avery لمدة أربع سنوات من الدراسة في كلية ريدموند ، واحدة من أفضل المدارس في كندا. Der Avery-Preis deckte vier Jahre Studium am Redmond College ab, einer der besten Schulen Kanadas. The Avery award paid for four years of study at Redmond College, one of the best schools in Canada. La bourse Avery couvrait quatre années d'études au Redmond College, l'une des meilleures écoles du Canada.

Anne sınavların sonucunu söylemeleri için arkadaşlarını bekledi. Mother|exams'|results|to tell||her friends|waited for Anne wartete darauf, dass ihre Freunde ihr die Ergebnisse der Prüfungen mitteilten. Anne waited for her friends to tell her the results of the exams. Anne attend que ses amis lui communiquent les résultats des examens. Anne birisinin 'Gilbert birinci olmuş' diye bağırdığını duydu. |someone's||first|first|that|"shouting"|heard Mama hörte, wie jemand rief: 'Gilbert kommt zuerst'. The mother heard someone shouting 'Gilbert came first'. Maman a entendu quelqu'un crier : "Gilbert passe en premier". Kendini kötü hissetti. |bad|felt Er fühlte sich schlecht. He felt bad. Il se sentait mal. Ancak başka birinin 'Avery ödülünü Anne Shirley kazandı!' "Only"|another|someone else's||"Avery award"|Anne||won Aber ich will nicht, dass jemand anderes sagt: "Anne Shirley hat den Avery gewonnen! But someone else's 'Anne Shirley won the Avery! Mais je ne veux pas que quelqu'un d'autre dise : "Anne Shirley a gagné l'Avery ! dediğini duydu. was du gesagt hast|heard "what he said"|heard سمعتك تقول. hörte er ihn sagen. heard you say. il l'a entendu dire. Sonra tüm kızlar onun etrafında toplanıp, gülüşüp bağırmaya başladılar. |alle|||||lachen|| |all||her|around him|gathered around|laughing|started to shout|started to Dann versammelten sich alle Mädchen um ihn, lachten und schrien. Then all the girls gathered around him, laughing and shouting. Toutes les filles se sont alors rassemblées autour de lui, en riant et en criant.

Anne 'Matthew ve Marilla mutlu olacaklar' diye düşündü. |Matthew||Marilla||"will be"|| Matthew und Marilla werden glücklich sein", dachte die Mutter. 'Matthew and Marilla will be happy,' the mother thought. Matthew et Marilla seront heureux", pense la mère. 'Bu sayede okumaya devam edebilirim, onlarda para vermek zorunda kalmayacaklar!' |||||||||werden nicht müssen This way|thanks to this|reading|continue|I can|"they won't"|money|give|I have to|won't have to Auf diese Weise kann ich weiter lesen und sie müssen mich nicht bezahlen! 'That way I can keep reading and they won't have to pay me!' Comme ça, je peux continuer à lire et ils n'auront pas à me payer !