×

Usamos cookies para ayudar a mejorar LingQ. Al visitar este sitio, aceptas nuestras politicas de cookie.

image

Barış Özcan 2018, ÇİN neden uzaya YAPAY AY gönderecek?

ÇİN neden uzaya YAPAY AY gönderecek?

Dünyanın en karanlık köşelerine, ısı ve ışığı götürebildiğinizi hayal edin. Yılın her dönemi mahsul aldığınızı, açlığın bittiğini hayal edin.

Geceleri gökyüzünde bir elmas gibi parlayan ikinci bir Ay hayal edin. Filmlerdeki gibi konuştum değil mi? Aslında geçenlerde Çin'de buna benzer bir konuşma gerçekten yapıldı. Uzaya yapay bir ay göndermek istiyorlarmış. Chengdu kentinin geceleri daha iyi aydınlatılabilmesi ve enerji tasarrufu sağlanabilmesi için düşünülmüş bu proje. Maalesef Batı medyasında yayımlanan haberlerde fazla bir ayrıntı bulamıyorsunuz. Çünkü Çin pek çok konuda olduğu gibi biraz ketum davranmış ve bu konuda da detaylı bir açıklama yapmamış. Ben bu haberlerin çıkış kaynağını araştırdım ve Çin'in en büyük gazetesinde yayımlanan şu haberi buldum. Bir arkadaşın çevirisi yardımıyla özet olarak şunları açıklamışlar:

Proje bir araştırma enstitüsü (Chengdu Aerospace Science and Technology Microelectronics System Research Institute Co., Ltd.) tarafından geliştirilmiş. “Yapay ay” dedikleri şey bu projenin havalı adı. Gerçekte alçak yörüngede dolaşan büyük bir ayna şeklinde bir uydu. 2020'de ilk uydu gönderilecek. Başarılı olursa 2022'ye kadar uydu sayısı üçe çıkartılacak. 500 km üstümüzdeki bir yörüngeye yerleşecek. Yani ISS'nin 100 km daha üstündeki bir yörüngede dolaşacak. Gece ay ışığı gibi aydınlatacak diyoruz ama gece boyunca değil. Gün doğumundan önce ve gün batımından sonra belli bir süre işe yarayacak. 3600 km karelik bir alan aydınlatılacak. (Bu kısımda bir hesap yanlışı var gibi? Tabi gönderecekleri aynanın büyüklüğünü bilemediğimiz için sağlıklı bir yorum yapamıyorum) Maksimum parlaklığa eriştiğinde Ay'dan 8 kat daha parlak olacak. Yılda 200 milyon dolar tasarruf sağlanacağı hesaplanıyor. Peki böyle çılgın bir proje, “Yapay Ay” fikri nereden akıllarına gelmiş? Söylediklerine göre ismini vermedikleri bir Fransız sanatçıdan. Umarım öyledir. Umarım İngiliz'lerin en ünlü casusunun filmlerinden ilham almamışlardır. Çünkü bu videonun girişinde yaptığım konuşma kelimesi kelimesine bir James Bond filminden alıntıydı.

Dünyanın en karanlık köşelerine, ısı ve ışığı götürebildiğinizi hayal edin. Yılın her dönemi mahsul aldığınızı, açlığın bittiğini hayal edin.

Bu gördüğünüz tasarımın sadece film yapımcılarının hayal gücünden kaynaklandığını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Gördüğünüz sahne 2002'de çekilen “Die Another Day” filmindendi. Şimdi izlemekte olduğunuz görüntülerse tam olarak 4 Şubat 1993 tarihinde yani filmden 9 yıl önce MIR (Barış) Uzay İstasyonu'ndan çekildi. Evet Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden bu istasyona gönderilen 20 metre çapındaki bir uzay aynasına bakıyorsunuz şu anda. Bir başka deyişle “Znamya 2” projesine… Bu dev ayna yörüngeye yerleştikten sonra yeryüzünde 5 km çapında aydınlık bir alan oluşturdu. Bu alan Fransa'nın güneyinden Rusya'nın batısına doğru saniyede 8 km hızla yol aldı. Bir dolunay gücünde parlaklık veren bu ışık yeryüzündeki gözlemciler tarafından hızla üzerlerinden geçen devasa bir fener ışığı gibi algılandı. Afiş anlamına gelen Znamya uydusu bir kaç saat boyunca yörüngede kaldıktan sonra Kanada üzerinde atmosfere girerek yandı.

Evet Çinli müteşebbislerden önce İngiliz filmcilerin, ondan önce de Rus mühendislerin aklına gelmişti gökyüzünde geceleri ışıldayan bu “yapay ay” fikri. Hatta Ruslar 5 Şubat 1999'da eskisinden daha büyük 25 metre çapında Znamya 2.5 uydusunu da gönderdiler. Amaçları bu kez 7 km'lik bir alanı aydınlatmaktı. Ayna uydu yine MIR Uzay İstasyonu'na gönderildi. Oradan tam yörüngeye yerleştirilmek üzereyken açılmakta olan aynalardan bir tanesi İstasyon'un antenine takıldı. Bunun üzerine yer kontrol ekibi tarafından antenden kurtarmaya çalışılırken yörüngesinden çıktı ve atmosfere girerek yandı.

Bu başarısızlıktan sonra yeryüzünde hazırlanmakta olan 70 metrelik Znamya 3 uydusunun uzaya gönderilmesinden vazgeçildi. Proje rafa kaldırıldı. Eğer başarılı olsaydı nihai hedef 200 metrelik bir aynayı yörüngeye yerleştirmekti. Böylece yeryüzünde istedikleri bir yere 50 km çapında güneş ışığını yansıtabileceklerdi.

Hımmm. Bu konsepti de bir yerden hatırlıyorum. Resident Evil Oyununda mı vardı? Bu gördüğünüz tasarımın sadece oyun yapımcılarının hayal gücünden kaynaklandığını sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bu gördüğünüz çizimler Life dergisinin 23 Temmuz 1945 tarihli sayısında yayımlandı. Alman mühendis Hermann Oberth tarafından 1923 yılında geliştirilmiş bir uzay aynası konsepti bu. Prefabrik bir yapı şeklinde tasarlanmış. Onun bakımını yapacak küçük bir ekibin aynanın içinde yaşayacağı hayal edilmiş. Kask takmak zorunlu, düşük yerçekimi nedeniyle kafayı tavana çarpmamak lazım. Gördüğünüz gibi hiçbir ayrıntı atlanmamış. En önemli ayrıntıyı söyleyeyim. Bu bir içbükey ayna. Yani güneş ışığını bir noktaya odaklayabilecek şekilde dizayn edilmiş. Küçük aynaları bir çanak antenin içine yerleştirdiğinizi düşünün. Şöyle bir şey. Sonra da bu aynaların odak noktasına herhangi bir cisim yerleştirin.

İşte Alman mühendisler bu aynanın 1500 kat büyüğünü dünyadan 358oo km uzakta yörüngeye oturtmayı planlamışlar. Sonra da yeryüzünde olmasını istemedikleri bir kentin üzerine çevirmeyi! Kulağa korkunç geliyor ama maalesef insanlık tarihindeki en büyük teknolojik gelişmelerin pek çoğu böyle askeri stratejilerden ortaya çıkmış.

Güneş ışığını bir araca çevirebilmek için binlerce yıldır çözümler geliştiriliyor. 17. Yüzyılda Athanasius Kircher ve Gaspar Schott, 13. Yüzyılda Roger Bacon, 11. Yüzyılda İbn-i Heysem, 10. Yüzyılda İbn-i Sahl, 6. Yüzyılda İstanbul'daki Ayasofya'yı da tasarlayan Anthemios ve nihayet Arşimet'in bu konuda çalışmaları olduğunu biliyoruz. Evet M.Ö 212 yılında Siraküza kuşatmasında Arşimet'in tasarladığı bir aynanın düşman gemilerini yaktığı rivayet edilir. Şimdi aradan 2200 yıl geçtikten sonra böyle bir aynayı Ay yapıp uzaya göndermekten söz ediyoruz. En azından Çinliler söz ediyor. “Çin neden uzaya YAPAY AY gönderecek?” sorusunun cevabını verirken proje sahiplerinin beyanına bakmak zorundayız. Başta da dediğim gibi Çinli iş adamı Wu Chunfeng'in açıklamalarına göre Ay ışığını desteklemek, sokak lambalarını ortadan kaldırmak ve böylelikle enerji tasarrufu yapmak için. Tıpkı videonun başında kullandığım James Bond filmindeki iş adamının tasarladığı uyduyu tanıtırken yaptığı açıklamalarda olduğu gibi.

İşte size Icarus. Icarus eşsiz. Mucizevi gümüş derisi güneş ışığını emecek ve yumuşakça dünya yüzeyine yansıtacak. Icarus'un dünyayı nasıl değiştireceğini tahmin bile edemezsiniz. Dediğim gibi bu aynanın, bu uydunun tasarımı hakkında ayrıntılı bir bilgi henüz elimizde yok o yüzden teknolojisi hakkında da fazla konuşamıyorum. Ama umarım içbükey bir ayna değildir. Umarım gerçekten de enerji tasarrufu amacıyla kullanılır. Umarım 2200 yıl boyunca bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler insanlığımıza da yansımıştır. Yoksa gelecekte de filmlerden yaptığımız alıntılarla gerçekte yaptığımız şeyler birbirine karışmaya devam edecek. Dünyayı nasıl değiştireceğimizi tahmin bile edemeyeceğiz ve belki de uzaydaki yapay aylarımız, gerçeklerini yok edecek.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

ÇİN neden uzaya YAPAY AY gönderecek? |||||enverra 中国||宇宙へ|人工的な||送る Warum will CHINA einen künstlichen Mond ins All schicken? Why will CHINA send an ARTIFICIAL MOON into space? Зачем КИТАЙ отправит в космос ИСКУССТВЕННУЮ ЛУНУ? Varför kommer KINA att skicka upp en konstgjord måne i rymden?

Dünyanın en karanlık köşelerine, ısı ve ışığı götürebildiğinizi hayal edin. |||coins obscures|||lumière|vous pouvez apporter|| |||世界の隅々|熱||光|運ぶことができる|| Imagine being able to bring heat and light to the darkest corners of the world. Представьте себе, что вы можете принести тепло и свет в самые темные уголки мира. Yılın her dönemi mahsul aldığınızı, açlığın bittiğini hayal edin. |||récolte|que vous récoltez|de la faim||| ||季節|収穫|収穫する|飢えの|終わった|| Imagine getting crops every time of the year and your hunger is over. Представьте, что у вас есть урожай круглый год и голод закончился.

Geceleri gökyüzünde bir elmas gibi parlayan ikinci bir Ay hayal edin. |||diamant||brillant||||| |夜空に||ダイヤモンド||輝く||||| Imagine a second Moon that shines like a diamond in the night sky. Filmlerdeki gibi konuştum değil mi? dans les films|||| 映画みたい||映画みたいに話したよね|| I spoke like in the movies, right? Aslında geçenlerde Çin'de buna benzer bir konuşma gerçekten yapıldı. |最近|中国で||||||実際に行われました In fact, a conversation like this was actually given in China recently. На самом деле, подобная речь была недавно произнесена в Китае. Uzaya yapay bir ay göndermek istiyorlarmış. |||||ils veulent ||||人工衛星を送る|送りたいそうです They wanted to send an artificial moon into space. Chengdu kentinin geceleri daha iyi aydınlatılabilmesi ve enerji tasarrufu sağlanabilmesi için düşünülmüş bu proje. Chengdu|de la ville||||pour mieux éclairer|||économie d'énergie|pour pouvoir||prévu|| 成都プロジェクト|都市の||||照らすため||エネルギー|省エネ|確保するために||考慮された||このプロジェクト This project is designed to make Chengdu city better illuminate at night and save energy. Maalesef Batı medyasında yayımlanan haberlerde fazla bir ayrıntı bulamıyorsunuz. ||||||||vous ne trouvez |西洋|メディアで|公開された|ニュースで|||詳細|見つけられません Unfortunately, you cannot find much detail in the news published in the Western media. Çünkü Çin pek çok konuda olduğu gibi biraz ketum davranmış ve bu konuda da detaylı bir açıklama yapmamış. ||||||||réservé|s'est comporté||||||||n'a pas fait ||||||||控えめな|控えめに行動した|||||詳細な||詳細な説明|説明していない Because, as in many other issues, China has been a little secretive and has not made a detailed statement on this issue either. Ben bu haberlerin çıkış kaynağını araştırdım ve Çin'in en büyük gazetesinde yayımlanan şu haberi buldum. |||||j'ai recherché||||||||| ||ニュースの||発信源|調査しました||中国の|||新聞で|||ニュース記事| I searched the source of these news and found the following news published in China's biggest newspaper. Bir arkadaşın çevirisi yardımıyla özet olarak şunları açıklamışlar: ||||résumé|||ils ont expliqué ||翻訳|友人の翻訳で|友人の翻訳を通じて、要約として次のことを説明しました。||これらのことを|説明したそうです With the help of a friend's translation, they explained the following in summary:

Proje bir araştırma enstitüsü (Chengdu Aerospace Science and Technology Microelectronics System Research Institute Co., Ltd.) |||institut de recherche||Aérospatiale|de la science||Technologie|Microélectronique|Système de recherche|Institut de recherche|Institut|Société|Société par actions |||研究所||航空宇宙|科学技術|および|テクノロジー|マイクロエレクトロニクス|システム|研究所|研究所|株式会社|株式会社 The project is a research institute (Chengdu Aerospace Science and Technology Microelectronics System Research Institute Co., Ltd.) tarafından geliştirilmiş. |développé par |によって開発された developed by. “Yapay ay” dedikleri şey bu projenin havalı adı. ||qu'ils appellent|||du projet|| ||「と呼ばれる」|||プロジェクトの|かっこいい| What they call "artificial moon" is the cool name of this project. Gerçekte alçak yörüngede dolaşan büyük bir ayna şeklinde bir uydu. ||||||satellite||| |低い|軌道上で|周回する|||軌道上の大きな鏡|||衛星 It's actually a large mirror-shaped satellite in low orbit. 2020'de ilk uydu gönderilecek. |||送信される Başarılı olursa 2022'ye kadar uydu sayısı üçe çıkartılacak. |||||number of satellites|à trois|sera augmenté |成功すれば|2022年まで|||||増やされる If successful, the number of satellites will be increased to three by 2022. 500 km üstümüzdeki bir yörüngeye yerleşecek. |au-dessus de|||will settle 500キロメートル|上空の||軌道に|軌道に入る It will settle in an orbit 500 km above us. Yani ISS'nin 100 km daha üstündeki bir yörüngede dolaşacak. |de l'ISS||||||orbiterá |ISSの||||||周回する So it will orbit 100 km above the ISS. Gece ay ışığı gibi aydınlatacak diyoruz ama gece boyunca değil. ||||illuminera||||| ||||照らす||||| We say it will illuminate like moonlight at night, but not during the night. Gün doğumundan önce ve gün batımından sonra belli bir süre işe yarayacak. |de l'aube||||coucher de soleil|||||| |日の出前||||日没後||||||役に立つ It will work for a certain period of time before sunrise and after sunset. 3600 km karelik bir alan aydınlatılacak. ||||will be illuminated |平方キロメートルの|||照らされる An area of 3600 square kilometers will be illuminated. (Bu kısımda bir hesap yanlışı var gibi? |||compte||| |この部分で|||計算ミス|| (There seems to be a mistake in this part? Tabi gönderecekleri aynanın büyüklüğünü bilemediğimiz için sağlıklı bir yorum yapamıyorum) Maksimum parlaklığa eriştiğinde Ay'dan 8 kat daha parlak olacak. |ils vont envoyer|miroir|taille|nous ne savons pas|||||||luminosité|atteindra||||| |送られる|鏡の||わからないので||||||||||||| Yılda 200 milyon dolar tasarruf sağlanacağı hesaplanıyor. ||||sera réalisé|estimation It is calculated that 200 million dollars will be saved annually. Peki böyle çılgın bir proje, “Yapay Ay” fikri nereden akıllarına gelmiş? ||fou|||||||leur est venu| So, where did the idea of such a crazy project, "Artificial Moon" come to their minds? Söylediklerine göre ismini vermedikleri bir Fransız sanatçıdan. ce que tu dis|||qu'ils n'ont pas donné|||l'artiste It's from a French artist, whom they said they didn't name. Umarım öyledir. I hope so. Umarım İngiliz'lerin en ünlü casusunun filmlerinden ilham almamışlardır. |les Anglais|||espion|||ils n'ont pas pris I hope they weren't inspired by the movies of the most famous British spy. Çünkü bu videonun girişinde yaptığım konuşma kelimesi kelimesine bir James Bond filminden alıntıydı. |||introduction|||||||James Bond||citation Because the speech I made in the introduction of this video was a word for word quote from a James Bond movie. Parce que le discours que j'ai fait au début de cette vidéo était une citation verbatim d'un film de James Bond.

Dünyanın en karanlık köşelerine, ısı ve ışığı götürebildiğinizi hayal edin. Imagine being able to bring heat and light to the darkest corners of the world. Imaginez que vous pouvez apporter chaleur et lumière aux coins les plus sombres du monde. Yılın her dönemi mahsul aldığınızı, açlığın bittiğini hayal edin. Imagine getting crops every time of the year and your hunger is over. Imaginez que vous récoltez toute l'année, que la faim est terminée.

Bu gördüğünüz tasarımın sadece film yapımcılarının hayal gücünden kaynaklandığını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. ||de la conception|||les producteurs de film||imagination|provenant de|||vous vous trompez If you think that the design you see is just a filmmaker's imagination, you'd be very wrong. Gördüğünüz sahne 2002'de çekilen “Die Another Day” filmindendi. ||||Die Another Day|autre|Jour(1)|du film The scene you see was from the 2002 movie "Die Another Day". Şimdi izlemekte olduğunuz görüntülerse tam olarak 4 Şubat 1993 tarihinde yani filmden 9 yıl önce MIR (Barış) Uzay İstasyonu'ndan çekildi. |en train de regarder||les images|||||||||MIR(1)|MIR||de la station| The images you are watching now were taken from the MIR (Peace) Space Station exactly on February 4, 1993, 9 years before the movie. Evet Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden bu istasyona gönderilen 20 metre çapındaki bir uzay aynasına bakıyorsunuz şu anda. |au Kazakhstan|Baïkonour||la base|||||de 20 mètres|||miroir spatiale||| Yes, you are currently looking at a 20-meter-diameter space mirror sent from the Baikonur Space Base in Kazakhstan to this station. Oui, vous regardez actuellement un miroir spatial de 20 mètres de diamètre envoyé depuis la base spatiale de Baïkonour au Kazakhstan vers cette station. Bir başka deyişle “Znamya 2” projesine… Bu dev ayna yörüngeye yerleştikten sonra yeryüzünde 5 km çapında aydınlık bir alan oluşturdu. ||||au projet|||||s'être placée|||||||| In other words, to the "Znamya 2" project… After this giant mirror settled in orbit, it created a 5 km radius illuminated area on the earth. En d'autres termes, c'est le projet « Znamya 2 »... Une fois que ce miroir géant a été placé en orbite, il a créé une zone lumineuse de 5 km de diamètre sur Terre. Bu alan Fransa'nın güneyinden Rusya'nın batısına doğru saniyede 8 km hızla yol aldı. ||||de la Russie||||||| This area traveled from the south of France to the west of Russia at a speed of 8 km per second. Cette zone s'est déplacée à une vitesse de 8 km par seconde, allant du sud de la France vers l'ouest de la Russie. Bir dolunay gücünde parlaklık veren bu ışık yeryüzündeki gözlemciler tarafından hızla üzerlerinden geçen devasa bir fener ışığı gibi algılandı. |||||||||||||||lanterne|||a été perçue This light, shining bright as a full moon, was perceived by earth observers as a gigantic torchlight passing over them. Afiş anlamına gelen Znamya uydusu bir kaç saat boyunca yörüngede kaldıktan sonra Kanada üzerinde atmosfere girerek yandı. ||||||||||||||atmosphère|| Znamya satellite, which means banner, stayed in orbit for a few hours and then burst into the atmosphere over Canada. Le satellite Znamya, qui signifie 'bannière', a brûlé dans l'atmosphère après avoir séjourné plusieurs heures en orbite au-dessus du Canada.

Evet Çinli müteşebbislerden önce İngiliz filmcilerin, ondan önce de Rus mühendislerin aklına gelmişti gökyüzünde geceleri ışıldayan bu “yapay ay” fikri. |||||cinéastes anglais|||||||||||||| Yes, before the Chinese entrepreneurs, British filmmakers and Russian engineers before that had thought of this "artificial moon" idea that glows at night in the sky. Oui, cette idée de 'lune artificielle' qui brille dans le ciel la nuit avait été envisagée par des producteurs de cinéma anglais avant les entrepreneurs chinois, et encore avant cela par des ingénieurs russes. Hatta Ruslar 5 Şubat 1999'da eskisinden daha büyük 25 metre çapında Znamya 2.5 uydusunu da gönderdiler. ||le 5 février||||||||satellite|| The Russians even sent the Znamya 2.5 satellite, 25 meters in diameter, larger than before on February 5, 1999. En fait, les Russes ont également lancé le satellite Znamya 2.5, qui mesure 25 mètres de diamètre, le 5 février 1999, un modèle plus grand que le précédent. Amaçları bu kez 7 km'lik bir alanı aydınlatmaktı. |||de 7 km||| Their aim, this time, was to illuminate an area of 7 km. Ayna uydu yine MIR Uzay İstasyonu'na gönderildi. |||||station| The mirror satellite was again sent to the MIR Space Station. Le miroir satellitaire a de nouveau été envoyé à la Station spatiale MIR. Oradan tam yörüngeye yerleştirilmek üzereyken açılmakta olan aynalardan bir tanesi İstasyon'un antenine takıldı. ||||||||||||s'est accrochée From there, one of the mirrors that were being opened just as it was about to be placed in orbit was attached to the station's antenna. Alors qu'il était en cours de déploiement pour être placé en orbite, un des miroirs s'est pris dans l'antenne de la Station. Bunun üzerine yer kontrol ekibi tarafından antenden kurtarmaya çalışılırken yörüngesinden çıktı ve atmosfere girerek yandı. |||||||||orbite||||| Thereupon, while trying to rescue it from the antenna by the ground control team, it got out of its orbit and burned by entering the atmosphere. Suite à cela, pendant que l'équipe de contrôle au sol tentait de le libérer de l'antenne, il est sorti de son orbite et est rentré dans l'atmosphère en brûlant.

Bu başarısızlıktan sonra yeryüzünde hazırlanmakta olan 70 metrelik Znamya 3 uydusunun uzaya gönderilmesinden vazgeçildi. |cet échec|||en préparation||||satellite|||on a renoncé After this failure, the sending of the 70-meter Znamya 3 satellite to space, which was being prepared on earth, was abandoned. Proje rafa kaldırıldı. |étagère de projet| The project was shelved. Eğer başarılı olsaydı nihai hedef 200 metrelik bir aynayı yörüngeye yerleştirmekti. |||final||||miroir||placer If successful, the ultimate goal was to orbit a 200-meter mirror. Böylece yeryüzünde istedikleri bir yere 50 km çapında güneş ışığını yansıtabileceklerdi. |||||||||ils pourraient réfléchir Thus, they would be able to reflect sunlight with a diameter of 50 km to any place on the earth.

Hımmm. Bu konsepti de bir yerden hatırlıyorum. |concept|||| I remember this concept from somewhere. Resident Evil Oyununda mı vardı? Resident|Mal|dans le jeu|| Was it in the Resident Evil Game? Bu gördüğünüz tasarımın sadece oyun yapımcılarının hayal gücünden kaynaklandığını sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. |||||||||vous pensez|| If you think that the design you see is only due to the imagination of the game makers, you are wrong. Bu gördüğünüz çizimler Life dergisinin 23 Temmuz 1945 tarihli sayısında yayımlandı. ||dessins|Life|du magazine|23 juillet|datée du|numéro| These drawings you see were published in the issue of Life magazine dated July 23, 1945. Alman mühendis Hermann Oberth tarafından 1923 yılında geliştirilmiş bir uzay aynası konsepti bu. ||Hermann Oberth|Oberth|par|||||miroir|| This is a space mirror concept developed by the German engineer Hermann Oberth in 1923. Prefabrik bir yapı şeklinde tasarlanmış. préfabriqué||||conçu comme It was designed as a prefabricated building. Onun bakımını yapacak küçük bir ekibin aynanın içinde yaşayacağı hayal edilmiş. |soin||||||||| It was imagined that a small team to take care of him would live in the mirror. Kask takmak zorunlu, düşük yerçekimi nedeniyle kafayı tavana çarpmamak lazım. casque|||||||plafond|| It is imperative to wear a helmet, the head should not hit the ceiling due to low gravity. Gördüğünüz gibi hiçbir ayrıntı atlanmamış. ||||omise As you can see, no details were skipped. En önemli ayrıntıyı söyleyeyim. ||détail| Let me tell you the most important detail. Bu bir içbükey ayna. ||miroir concave| This is a concave mirror. Yani güneş ışığını bir noktaya odaklayabilecek şekilde dizayn edilmiş. |||||pouvant focaliser||conçu| In other words, it is designed to focus sunlight on a single point. Küçük aynaları bir çanak antenin içine yerleştirdiğinizi düşünün. |les petites miroirs||antenne parabolique|d'une antenne||vous avez placé| Imagine placing the small mirrors in a dish antenna. Şöyle bir şey. Something like this. Sonra da bu aynaların odak noktasına herhangi bir cisim yerleştirin. |||les miroirs|point focal|||||place Then place any object in the focal point of these mirrors.

İşte Alman mühendisler bu aynanın 1500 kat büyüğünü dünyadan 358oo km uzakta yörüngeye oturtmayı planlamışlar. ||||||||358 000||||placer|ont prévu Here, German engineers planned to orbit the 1500 times the size of this mirror 358000 km from the earth. Sonra da yeryüzünde olmasını istemedikleri bir kentin üzerine çevirmeyi! ||||qu'ils ne veulent pas||||transformer Then turn it over a city they don't want to be on earth! Kulağa korkunç geliyor ama maalesef insanlık tarihindeki en büyük teknolojik gelişmelerin pek çoğu böyle askeri stratejilerden ortaya çıkmış. |||||||||||||||stratégies militaires|| It sounds horrible, but unfortunately many of the greatest technological advances in human history have arisen from such military strategies.

Güneş ışığını bir araca çevirebilmek için binlerce yıldır çözümler geliştiriliyor. |||un outil|convert|||||sont développées Solutions have been developed for thousands of years to turn sunlight into a vehicle. 17. Yüzyılda Athanasius Kircher ve Gaspar Schott, 13. |Athanasius Kircher|Kircher||Gaspar Schott|Schott Yüzyılda Roger Bacon, 11. ||Roger Bacon Yüzyılda İbn-i Heysem, 10. |Ibn||Ibn al-Haytham Yüzyılda İbn-i Sahl, 6. |||Sahl Yüzyılda İstanbul'daki Ayasofya'yı da tasarlayan Anthemios ve nihayet Arşimet'in bu konuda çalışmaları olduğunu biliyoruz. ||la Sainte-Sophie||concepteur|Anthemius|||Archimède||||| We know that Anthemios, who also designed the Hagia Sophia in Istanbul in the century, and finally Archimedes had studies on this subject. Evet M.Ö 212 yılında Siraküza kuşatmasında Arşimet'in tasarladığı bir aynanın düşman gemilerini yaktığı rivayet edilir. ||||Syracuse|siège de||qu'il a conçu||||navires ennemis|a brûlé|on dit| Yes, it is rumored that a mirror designed by Archimedes during the siege of Syracuse in 212 BC burned down enemy ships. Şimdi aradan 2200 yıl geçtikten sonra böyle bir aynayı Ay yapıp uzaya göndermekten söz ediyoruz. |||||||||||l'envoyer|| Now, after 2200 years, we are talking about making such a mirror to the Moon and sending it into space. En azından Çinliler söz ediyor. ||les Chinois|| At least the Chinese are talking. “Çin neden uzaya YAPAY AY gönderecek?” sorusunun cevabını verirken proje sahiplerinin beyanına bakmak zorundayız. ||||||question|||||déclaration|| "Why will China send ARTIFICIAL MOON to space?" We have to look at the statement of the project owners while answering the question. Başta da dediğim gibi Çinli iş adamı Wu Chunfeng'in açıklamalarına göre Ay ışığını desteklemek, sokak lambalarını ortadan kaldırmak ve böylelikle enerji tasarrufu yapmak için. |||||||Wu Chunfeng|Wu Chunfeng|sesons de||||soutenir la lune||les lampadaires||||ainsi|||| As I said at the beginning, according to the statements of the Chinese businessman Wu Chunfeng, it is to support the moonlight, eliminate the street lamps and thus save energy. Tıpkı videonun başında kullandığım James Bond filmindeki iş adamının tasarladığı uyduyu tanıtırken yaptığı açıklamalarda olduğu gibi. ||||||||||satellite|||les explications|| Just like the statements made by the businessman in the James Bond movie I used at the beginning of the video while introducing the satellite he designed.

İşte size Icarus. ||Icare Here is Icarus. Icarus eşsiz. Icarus is unique. Mucizevi gümüş derisi güneş ışığını emecek ve yumuşakça dünya yüzeyine yansıtacak. Merveilleux|argenté|peau|||absorbera||doucement|||va réfléchir Its miraculous silver skin will absorb sunlight and softly reflect it onto the earth's surface. Icarus'un dünyayı nasıl değiştireceğini tahmin bile edemezsiniz. d'Icare|||va changer||| You cannot imagine how Icarus will change the world. Dediğim gibi bu aynanın, bu uydunun tasarımı hakkında ayrıntılı bir bilgi henüz elimizde yok o yüzden teknolojisi hakkında da fazla konuşamıyorum. ||||||design|||||||||||||| As I said, we do not yet have detailed information about the design of this mirror, this satellite, so I cannot talk much about its technology. Ama umarım içbükey bir ayna değildir. But I hope it's not a concave mirror. Umarım gerçekten de enerji tasarrufu amacıyla kullanılır. I really hope it is used for energy saving purposes. Umarım 2200 yıl boyunca bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler insanlığımıza da yansımıştır. ||||||domaine de|progrès|notre humanité||se sont reflétées I hope that the developments in the field of science and technology have reflected on our humanity for 2200 years. Yoksa gelecekte de filmlerden yaptığımız alıntılarla gerçekte yaptığımız şeyler birbirine karışmaya devam edecek. |||||citations des films|||||se mélanger|| Otherwise, in the future, the quotations we make from the movies and the things we actually do will continue to mix. Dünyayı nasıl değiştireceğimizi tahmin bile edemeyeceğiz ve belki de uzaydaki yapay aylarımız, gerçeklerini yok edecek. ||nous allons changer|||nous ne pourrons||||||nos lunes artificiels|réalités|| We cannot even predict how we will change the world, and perhaps our artificial moons in space will destroy their realities.