×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.

image

Barış Özcan 2020, Avustralya neden yanıyor?

Avustralya neden yanıyor?

Avustralya yanıyor. Yangınlar bölge bölge, aylardır devam ediyor.

Avustralya merkezli bir haber ajansı şu haberi 26 Haziran 2019'da geçti. Avustralya'da yangın sezonunun beklenenden daha önce başladığını yazıyor haberde. Ayrıntılarını incelediğimizde bilim insanlarının 2008 yılından beri kuraklığın giderek arttığını ve yağışların azaldığını, dolayısıyla bu yılki yangınların her zamankinden daha şiddetli geçebileceğini söylediklerini görüyoruz.

Aradan 7 ay geçti ve yangın her zamankinden daha şiddetli bir şekilde geçiyor.

6 farklı noktada yangınlar hala kırmızı alarm seviyesinde. Çıkan duman o kadar kalın ve yoğun ki uzaydan bile görülebiliyor. Bu dumanlar pasifik okyanusunu aşıp binlerce kilometre ötedeki Güney Amerika'nın havasını kirletmeye başladı. Şimdiye kadar en az 30 kişi öldü ve Sydney Üniversitesi'nden bilim insanlarının yaptığı bir tahmine göre yangınlardan 1 milyara yakın hayvan etkilendi. 18.6 milyon hektar alan yandı.

Bu ne kadar büyük bir alan biliyor musunuz? Harita üzerinde Türkiye'nin en büyük 6 kentini alın. Aralarına bir çizgi çekin. Ortaya çıkan şeklin içinde kalan her yerin yandığını düşünün. Böylesine büyük bir olaydan söz ediyoruz.

Dünyanın pek çok yerinde bu tür orman yangınları görülebiliyor. Aslına bakarsanız Avustralya'da bu düzenli olarak gerçekleştiği için “orman ve çalılık yangını sezonu”ndan söz ediyoruz. Ancak modern dünya böylesi büyüklükteki bir yangını ilk kez görüyor. Kanada ve Sibirya'da da çok büyük yangınlar meydana geliyor, fakat bu yangın insanların ve hayvanların yaşadığı bölgelerde meydana geldiği için etkisini çok daha derinden hissediliyor. Etkisini biraz daha net görmeye çalışalım şimdi de. Hani dumanlar Güney Amerika'nın havasını kirletiyor demiştik ya. Uydu verilerine göre bu dumanlar Pasifik Okyanusu'ndan sonra Atlas Okyanusu'nu da aşıp Afrika'nın güney kıyılarına ulaştı. Tabi orada durmadı, yoluna devam etti ve Hint Okyanusu'nu da aşıp tekrar Avustralya'ya geldi. 13 Ocak 2020'de çekilen bu uydu fotoğrafının sağ tarafında yani Avustralya'nın doğusunda devam eden yangınlardan çıkan dumanları, sol alt köşede de dünyada bir tur attıktan sonra yine oraya gelen dumanları aynı anda görebiliyoruz. Yani sorun lokal değil. Global. Peki ya sorunun sebebi? Sebep de global. Ama sadece global iklim değişikliği deyip çıkamayız işin içinden. Yetkililerin şu ana kadar sıraladığı sebepler arasında rekor seviyede sıcaklıklar, yağışların azalmasına bağlı oluşan kuraklık, şiddetli rüzgarlar, şimşekler, kundakçılık, kazalar vs. diye devam eden bir liste var. Benim özellikle dikkatimi çeken şey Avustralya meteoroloji bürosunun iklim verileri oldu.

Kıtanın iklimini belirleyen en önemli faktörler onu çevreleyen okyanuslarla ilişkili. Özellikle de Hint Okyanusuyla. Bu okyanusta büyük bir tahterevalli olduğunu düşünün. Bir tarafı sıcak, diğer tarafı soğuk. 3-5 yılda bir bu tahterevallinin ucundaki sıcak soğuk değerleri rüzgarlar nedeniyle yer değiştiriyor. Su sıcaklıkları Avustralya kıyılarında yoğunlaşmaya başlayınca önce buharlaşma sonra da bulutlar oluşuyor ve yağmur yağıyor. Sonra tahterevalli tekrar harekete geçiyor ve sıcak sular da okyanusun diğer tarafına doğru geçiyor. Bu kez Avustralya kıyılarına gelen soğuk sular nedeniyle yağmur bulutları oluşmuyor ve kıtanın içlerinde bir kuraklık başlıyor.

Hint Okyanusu Dipolü adı verilen bu olay tamamen doğal. Yani iki kıta arasındaki bu tahterevalli oyunu yüzyıllardır devam ediyor. İki tarafın da su sıcaklıkları +/- 1 derece değişiyor. Aralarında bir denge hali söz konusu… idi… Bu yıla kadar. 2019'un sonlarına doğru su sıcaklığı derecesi farkı rekor bir düzeye geldi. Denge bozuldu.

Herkes Avustralya yangınlarıyla ilgili haberleri konuşuyor ama Hint Okyanusu Dipolünün iki kutuplu yapısı nedeniyle Afrika'da da çok şiddetli yağmurlar yağmaya, su baskınları oluşmaya başladı. Bazı bölgeler son 20 yılın en şiddetli yağışlarını görürken, bazı yerlerde de yıllık yağmur miktarının 3 katı dört gün içerisinde yağdı. Neyse ki artık tahterevalli aksi yönde hareket etmeye başladı. Yani 2020'nin ilerleyen aylarında Avustralya yangınlarının da Afrika yağmurlarının da şiddetini azaltması bekleniyor. Dünyanın her yerinde böyle tahterevalliler, hassas teraziler var. Bazıları şiddetli soğukları ya da yağışları görünce hemen “hani global ısınma vardı?” diye soruyor. Bu lokal düşünmektir arkadaşlar. Bir olaya sadece bulunduğun bir zaman ve mekanla sınırlı etkilerine bakarak karar vermektir. Oysa bilim insanları çok farklı veri noktalarından yıllarca toplanan bilgileri işleyerek trendleri gözlemler. Çevre filozofu Timothy Morton hiper nesne adını verdiği bu kavramın ancak bu şekilde anlaşılabileceğini iddia ediyor. Bir plastik bardaktan kahvenizi içtiğinizde sadece siz ve bardağınız vardır. Lokal bakmak zorunda kalırsınız. Oysa tüm dünyada milyonlarca kişi plastik bardaktan kahvesini yudumlamakta ve bunların toplamının oluşturduğu hiper nesnenin dünyayla olan ilişkisi yüzyıllar sürmekte… İşte birilerinin de bu globallikte düşünmesi gerekiyor.

Peki biz ne yapabiliriz? Bu soruya yaşınıza ve konumunuza göre farklı yanıtlar verilebilir. Eğer gençseniz ve bir bilim insanı olmak istiyorsanız çalışma alanı olarak kendinize bu konuları seçebilirsiniz. Birilerinin dünyayla etkileşime giren bu hiper nesneleri çalışması, doğayı dinlemesi gerekiyor. Bunu yapmanın bir yolu da sivil toplum kuruluşlarında görev almaktır. Yeri gelmişken yakınlarda kaybettiğimiz Hayrettin Karaca'yı anmadan geçmeyelim. Yıllarca “Türkiye çöl olmasın” diye çalışmalar yapan TEMA Vakfının da kurucularından olan böyle toprak dedelere, ninelere ihtiyaç var. Daha da önemlisi toprağın, doğanın gençlere ihtiyacı var. Hayrettin Karaca'nın Yalova'da kurduğu Türkiye'nin ilk özel arboretumunu ilk fırsatta ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Eğer bunları yapamıyorsak en azından kendimize ve çevremize bir farkındalık kazandırmaya çalışabiliriz. Sosyal medyayı sadece felaket haberciliği ya da negatif tartışmalar için değil yapıcı mesajlar için değerlendirebiliriz.

Bunu daha da odaklı bir şekilde yapmak isterseniz daha önce de bu kanala sponsor olan Voteone web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Size ilk kez bahsettiğimde henüz beta aşamasında olan bu platform aradan geçen süre içerisinde kendisini geliştirdi ve mobil uygulamasını da çıkardı. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek isteyen kişileri internet üzerinde buluşturmayı ve yapıcı çözümler üretebilmesini hedefliyor. Daha yaşanabilir bir dünya için fikirlerini paylaşabileceğin, çözüm önerilerini tartışabileceğin bir yer. Sadece çevre sorunları değil; savaşlar, insan hakları, temiz suya erişim, artan nüfus gibi onlarca konu arasından paylaşım yapabileceğin en az 3 misyonu seçiyorsun. Çevre filozofu Timothy Morton'un hiper nesne dediği kavramlar aslında bunlar. Seçtiğin misyonlarda yaptığın paylaşımlar yakın çevrende kendi seviyende olan üyeler arasında görünüyor ve belirli sürelerde oylanıyor. Bu oylarla bir çeşit online itibar kazanıyorsun. İtibarın arttıkça paylaşımlarının gücü ve etkisi de artıyor. Böylece sesini tüm dünyaya duyurma fırsatını yakalamış oluyorsun. Kullanımı tamamen ücretsiz olan bu platforma açıklamalar bölümünden vereceğim linklerle ulaşabilir, seçtiğin misyon ve temsil ettiğin değerlerle öne çıkabilir ve arkasında durduğun fikirlerin temsilcisi olabilirsin.

Başka ne yapılabilir? Bilim insanlarının seslerine kulak verilebilir. Avustralya çok güncel bir örnek. Çünkü araştırmacılar bugünlerin geleceğini ta 2008 yılında görmüşler. Videonun başında sözünü ettiğim rapor, 12 yıldır herkesin erişimine açık. 118. Sayfasında çalı yangınlarıyla ilgili aynen şu ifadeler var:

Son tahminler, yangın mevsimlerinin daha erken başlayacağını, daha geç biteceğini ve genellikle daha yoğun olacağını göstermektedir. Bu etki zamanla artacaktır, 2020'ye kadar doğrudan gözlemlenebilir hale gelecektir. Bütün bu anlattıklarım size de tanıdık geldi mi? Bir tarafta dünyayı bekleyen tehlikeler konusunda bizleri yıllar öncesinden uyaran bilim insanları. Diğer tarafta bunları kulak ardı eden, önemsemeyen ve hatta alay edenler. Felaket filmleri de hep böyle başlamaz mı? Bazen düşünüyorum da… Avustralya'nın neden yandığını anlayıp anlatmak, bunlara karşı neden gereken önlemlerin etkili biçimde alınmadığını anlamaktan daha kolay geliyor.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Avustralya neden yanıyor? ||brûle ||burning Warum brennt es in Australien? Why is Australia on fire? Pourquoi l'Australie est-elle en feu ? なぜオーストラリアは燃えているのか? Porque é que a Austrália está a arder? Почему Австралия горит? Varför brinner det i Australien? 澳大利亚为何着火?

Avustralya yanıyor. Yangınlar bölge bölge, aylardır devam ediyor. Les incendies|||depuis des mois|| Fires|||for months||

Avustralya merkezli bir haber ajansı şu haberi 26 Haziran 2019'da geçti. |basée en|||||||| |based in|||news agency||||| An Australian-based news agency reported the following on June 26, 2019. Une agence de presse australienne a rapporté la nouvelle suivante le 26 juin 2019. Avustralya'da yangın sezonunun beklenenden daha önce başladığını yazıyor haberde. en Australie|incendie|de la saison|prévu||||| in Australia||season|than expected||||| The news writes that the fire season in Australia has started earlier than expected. Ayrıntılarını incelediğimizde bilim insanlarının 2008 yılından beri kuraklığın giderek arttığını ve yağışların azaldığını, dolayısıyla bu yılki yangınların her zamankinden daha şiddetli geçebileceğini söylediklerini görüyoruz. détails||||||la sécheresse||augmente||les précipitations||||de cette année|incendies de cette année|||||pourrait être|| details|we examine||||since|the drought||increasing||precipitation levels|decreased|||this year's|the fires||than ever|||could be|| Wenn wir die Details analysieren, stellen wir fest, dass die Wissenschaftler sagen, dass seit 2008 die Trockenheit zugenommen und die Niederschläge abgenommen haben, so dass die Brände in diesem Jahr schwerer sein könnten als sonst. When we examine the details, we see that scientists say that since 2008, drought has been increasing and rainfall has been decreasing, so this year's fires may be more severe than ever.

Aradan 7 ay geçti ve yangın her zamankinden daha şiddetli bir şekilde geçiyor. between||||||ever||||| Seven months have passed and the fire is raging more fiercely than ever. Sept mois se sont écoulés et l'incendie fait rage plus que jamais.

6 farklı noktada yangınlar hala kırmızı alarm seviyesinde. |points||||alert|level Die Brände an 6 verschiedenen Orten haben immer noch die Alarmstufe Rot. Fires in 6 different locations are still on red alert. Les incendies dans 6 endroits différents sont toujours au niveau d'alerte rouge. Çıkan duman o kadar kalın ve yoğun ki uzaydan bile görülebiliyor. ||||épaisse|||||| |smoke|||||||space||can be seen Der Rauch ist so dick und dicht, dass er sogar aus dem Weltraum zu sehen ist. The smoke is so thick and dense that it can be seen from space. Bu dumanlar pasifik okyanusunu aşıp binlerce kilometre ötedeki Güney Amerika'nın havasını kirletmeye başladı. |||océan Pacifique|traversant||||||atmosphère|polluer| |the smoke||Pacific Ocean|crossing|||over there||||pollute| Diese Dämpfe überquerten den Pazifischen Ozean und begannen, die Luft Tausende von Kilometern entfernt in Südamerika zu verschmutzen. These fumes crossed the Pacific Ocean and began to pollute the air thousands of kilometers away in South America. Şimdiye kadar en az 30 kişi öldü ve Sydney Üniversitesi'nden bilim insanlarının yaptığı bir tahmine göre yangınlardan 1 milyara yakın hayvan etkilendi. |||||||Université de Sydney||||||estimation||les incendies|1 milliard||| Until now|||||||Sydney University|University|||||estimate||the fires|1 billion||| 18.6 milyon hektar alan yandı. |hectares|| million|hectares||burned 18.6 million hectares of land burned.

Bu ne kadar büyük bir alan biliyor musunuz? Do you know how big this area is? Harita üzerinde Türkiye'nin en büyük 6 kentini alın. |||||villes| |||||cities| Get the 6 largest cities of Turkey on the map. Reprenez les 6 plus grandes villes de Turquie sur la carte. Aralarına bir çizgi çekin. |||tracez une ligne between them|||draw Draw a line between them. Tracez une ligne entre les deux. Ortaya çıkan şeklin içinde kalan her yerin yandığını düşünün. ||forme|||||brûle| ||shape|||||burns| Imagine that everything inside the resulting shape is burned. Böylesine büyük bir olaydan söz ediyoruz. such|||event|| We are talking about such a big event. Il s'agit d'un événement d'une telle ampleur.

Dünyanın pek çok yerinde bu tür orman yangınları görülebiliyor. |||||||incendies de forêt| ||||||||can be seen Solche Waldbrände sind in vielen Teilen der Welt zu beobachten. Such forest fires can be seen in many parts of the world. Aslına bakarsanız Avustralya'da bu düzenli olarak gerçekleştiği için “orman ve çalılık yangını sezonu”ndan söz ediyoruz. ||||||se produit||||brousse|||de|| In fact||in Australia||regularly||occurs||||shrubland|bushfire|fire season|from|| As a matter of fact, we speak of the "bushfire season" in Australia as this happens regularly. Ancak modern dünya böylesi büyüklükteki bir yangını ilk kez görüyor. Cependant||||de cette taille|||||voit |||of this size|size||fire||| Aber es ist das erste Mal, dass die moderne Welt ein Feuer dieses Ausmaßes gesehen hat. However, this is the first time the modern world has seen such a large fire. Kanada ve Sibirya'da da çok büyük yangınlar meydana geliyor, fakat bu yangın insanların ve hayvanların yaşadığı bölgelerde meydana geldiği için etkisini çok daha derinden hissediliyor. ||en Sibérie||||||||||||||||||||||on ressent ||Siberia|||||occurring||||||||inhabited|areas|occur|||its impact|||more profoundly|is felt Auch in Kanada und Sibirien kommt es zu großen Bränden, aber dieses Feuer ist viel stärker zu spüren, weil es in Gebieten auftritt, in denen Menschen und Tiere leben. There are also huge fires in Canada and Siberia, but since this fire occurs in areas where people and animals live, its effect is felt much more deeply. Etkisini biraz daha net görmeye çalışalım şimdi de. its effect||||||| Let's try to see the impact a little more clearly. Hani dumanlar Güney Amerika'nın havasını kirletiyor demiştik ya. |smoke|South|||pollute|| You know how we said that smoke pollutes South America's air? Uydu verilerine göre bu dumanlar Pasifik Okyanusu'ndan sonra Atlas Okyanusu'nu da aşıp Afrika'nın güney kıyılarına ulaştı. ||||||||océan Atlantique|l'Atlantique|||sud d'Afrique||côtes sud de l'Afrique| Satellite|satellite data|||||||Atlantic|the Atlantic Ocean||reaching|Africa's||southern coast of Africa| According to satellite data, the plume crossed the Atlantic Ocean after the Pacific Ocean and reached the southern coast of Africa. Tabi orada durmadı, yoluna devam etti ve Hint Okyanusu'nu da aşıp tekrar Avustralya'ya geldi. |||||||l'océan Indien|||||| ||didn't stop|||||Indian|the Indian Ocean||||| Of course, he did not stop there, he continued on his way and crossed the Indian Ocean and came back to Australia. 13 Ocak 2020'de çekilen bu uydu fotoğrafının sağ tarafında yani Avustralya'nın doğusunda devam eden yangınlardan çıkan dumanları, sol alt köşede de dünyada bir tur attıktan sonra yine oraya gelen dumanları aynı anda görebiliyoruz. janvier|||||de la photo||||l'Australie||||||de fumée|||coin inférieur gauche|||||avoir fait un tour|||||||| |||||photo||||Australia's|||||||||||||||||||||| On the right side of this satellite photo taken on January 13, 2020, we can see the smoke from the ongoing fires in eastern Australia, and in the lower left corner, we can see the smoke coming there after a tour around the world at the same time. Yani sorun lokal değil. ||local| So the problem is not local. Global. Peki ya sorunun sebebi? What about the cause of the problem? Sebep de global. Ama sadece global iklim değişikliği deyip çıkamayız işin içinden. ||||||nous pouvons pas|| But we can't just say global climate change and get out of it. Mais nous ne pouvons pas nous contenter d'appeler cela le changement climatique mondial. Yetkililerin şu ana kadar sıraladığı sebepler arasında rekor seviyede sıcaklıklar, yağışların azalmasına bağlı oluşan kuraklık, şiddetli rüzgarlar, şimşekler, kundakçılık, kazalar vs. diye devam eden bir liste var. les autorités||||énumérées|||niveau record||températures record|||||||||incendie criminelle|||||||| |||||||||record temperatures||||||||||||||||| Zu den von den Behörden bisher genannten Gründen gehören Rekordtemperaturen, Trockenheit aufgrund geringerer Niederschläge, starke Winde, Blitzschlag, Brandstiftung, Unfälle usw. Die Liste ist lang. Among the reasons listed by the authorities so far are record-breaking temperatures, drought due to reduced precipitation, strong winds, lightning, arson, accidents, etc. There is a list that goes on. Benim özellikle dikkatimi çeken şey Avustralya meteoroloji bürosunun iklim verileri oldu. ||||||bureau de météorologie|bureau météorologique||| What particularly caught my attention was the climate data of the Australian meteorological bureau.

Kıtanın iklimini belirleyen en önemli faktörler onu çevreleyen okyanuslarla ilişkili. ||détermine|||facteurs|||les océans|en relation Die wichtigsten Faktoren, die das Klima des Kontinents bestimmen, hängen mit den ihn umgebenden Ozeanen zusammen. The most important factors that determine the climate of the continent are associated with the oceans that surround it. Özellikle de Hint Okyanusuyla. |||l'océan Indien Bu okyanusta büyük bir tahterevalli olduğunu düşünün. ||||balançoire|| Stell dir vor, in diesem Ozean gibt es eine große Wippe. Imagine there is a big seesaw in this ocean. Bir tarafı sıcak, diğer tarafı soğuk. 3-5 yılda bir bu tahterevallinin ucundaki sıcak soğuk değerleri rüzgarlar nedeniyle yer değiştiriyor. |||tahterevalli|extrémité de||||||| |||seesaw's|||||||| Every 3-5 years, the hot and cold values at the tip of this seesaw are replaced by the winds. Su sıcaklıkları Avustralya kıyılarında yoğunlaşmaya başlayınca önce buharlaşma sonra da bulutlar oluşuyor ve yağmur yağıyor. |les températures||des côtes de|commencent à se concentrer|en commençant||||||||| ||||condense|||||||||| As water temperatures begin to condense off the coast of Australia, first evaporation, then clouds form and it rains. Sonra tahterevalli tekrar harekete geçiyor ve sıcak sular da okyanusun diğer tarafına doğru geçiyor. Then the seesaw starts moving again, and the warmer waters cross over to the other side of the ocean. Bu kez Avustralya kıyılarına gelen soğuk sular nedeniyle yağmur bulutları oluşmuyor ve kıtanın içlerinde bir kuraklık başlıyor. ||||||||||ne se forment pas|||||| This time, rain clouds do not form due to the cold waters coming to the shores of Australia and a drought begins in the interior of the continent.

Hint Okyanusu Dipolü adı verilen bu olay tamamen doğal. ||dipôle|||||| This phenomenon, called the Indian Ocean Dipole, is completely natural. Yani iki kıta arasındaki bu tahterevalli oyunu yüzyıllardır devam ediyor. Dieses Wippspiel zwischen den beiden Kontinenten dauert also schon seit Jahrhunderten an. So this seesaw game between two continents has been going on for centuries. İki tarafın da su sıcaklıkları +/- 1 derece değişiyor. The water temperatures on both sides vary by +/- 1 degree. Aralarında bir denge hali söz konusu… idi… Bu yıla kadar. ||équilibre||||||| Es gab einen Zustand des Gleichgewichts zwischen ihnen... war... bis zu diesem Jahr. There was a balance between them… it was… Until this year. 2019'un sonlarına doğru su sıcaklığı derecesi farkı rekor bir düzeye geldi. |fin de||||degré||||niveau| Gegen Ende des Jahres 2019 erreichte die Differenz der Wassertemperaturen einen Rekordwert. Towards the end of 2019, the water temperature difference reached a record level. Denge bozuldu.

Herkes Avustralya yangınlarıyla ilgili haberleri konuşuyor ama Hint Okyanusu Dipolünün iki kutuplu yapısı nedeniyle Afrika'da da çok şiddetli yağmurlar yağmaya, su baskınları oluşmaya başladı. ||les incendies|||||||dipôle de l'océan||bipolaire|||en Afrique|||||||inondations|| |||||||||||||||||||||flooding|| Everyone is talking about the Australian fires, but due to the bipolar nature of the Indian Ocean Dipole, heavy rains and floods began to occur in Africa. Tout le monde parle des incendies en Australie, mais en raison de la structure bipolaire du dipôle de l'océan Indien, de très fortes pluies et inondations ont commencé à se produire en Afrique. Bazı bölgeler son 20 yılın en şiddetli yağışlarını görürken, bazı yerlerde de yıllık yağmur miktarının 3 katı dört gün içerisinde yağdı. ||||||précipitations|en voyant||||||de pluie annuelle||||| |||||||||||||amount of||||| In einigen Regionen fielen die stärksten Niederschläge der letzten 20 Jahre, mancherorts fiel in vier Tagen die dreifache Jahresmenge an Regen. While some regions saw the heaviest rainfall in the last 20 years, in some places it rained 3 times the annual amount of rain in four days. Neyse ki artık tahterevalli aksi yönde hareket etmeye başladı. ||||inverse|||| Fortunately, now the seesaw has started to move in the opposite direction. Yani 2020'nin ilerleyen aylarında Avustralya yangınlarının da Afrika yağmurlarının da şiddetini azaltması bekleniyor. ||||||||des pluies||intensité|| In other words, in the following months of 2020, it is expected that the intensity of the Australian fires and African rains will decrease. Dünyanın her yerinde böyle tahterevalliler, hassas teraziler var. partout dans le monde||||balançoires||balances précises| ||||seesaws||| Solche Wippen und empfindlichen Waagen gibt es überall auf der Welt. There are such seesaws, precision scales all over the world. Bazıları şiddetli soğukları ya da yağışları görünce hemen “hani global ısınma vardı?” diye soruyor. ||les froids|||précipitations|||||||| ||cold weather||||||||||| When some see severe cold or rain, they immediately ask, "You know, there was global warming?" he asks. Bu lokal düşünmektir arkadaşlar. ||c'est réfléchir| This is thinking locally, friends. Bir olaya sadece bulunduğun bir zaman ve mekanla sınırlı etkilerine bakarak karar vermektir. |||tu es||||lieu||leurs effets|||décider ||||||||||||make a decision It is deciding on an event based only on its effects limited to a time and place you are in. Oysa bilim insanları çok farklı veri noktalarından yıllarca toplanan bilgileri işleyerek trendleri gözlemler. ||||||points de données||||en traitant|les tendances|observent ||||||||||processing|trends| Wissenschaftler beobachten jedoch Trends, indem sie über Jahre hinweg gesammelte Informationen aus vielen verschiedenen Datenpunkten verarbeiten. Whereas, scientists observe trends by processing information gathered over years from very different data points. Çevre filozofu Timothy Morton hiper nesne adını verdiği bu kavramın ancak bu şekilde anlaşılabileceğini iddia ediyor. |philosophe|Timothy Morton|Morton|hyper|||||concept||||peut être compris|| Environmental philosopher Timothy Morton claims that this concept, which he calls hyper-object, can only be understood in this way. Bir plastik bardaktan kahvenizi içtiğinizde sadece siz ve bardağınız vardır. ||gobelet||vous buvez||||votre tasse| Wenn Sie Ihren Kaffee aus einem Plastikbecher trinken, gibt es nur Sie und Ihren Becher. When you drink your coffee from a plastic cup, it's just you and your cup. Lokal bakmak zorunda kalırsınız. |||vous devez You have to look locally. Oysa tüm dünyada milyonlarca kişi plastik bardaktan kahvesini yudumlamakta ve bunların toplamının oluşturduğu hiper nesnenin dünyayla olan ilişkisi yüzyıllar sürmekte… İşte birilerinin de bu globallikte düşünmesi gerekiyor. ||||||||boire|||total|||hyper-objet|||||se prolonge|||||globalité|| Aber Millionen von Menschen auf der ganzen Welt schlürfen ihren Kaffee aus Plastikbechern, und die Beziehung des Hyperobjekts, das durch die Summe dieser Becher zur Welt entsteht, dauert Jahrhunderte... Hier muss jemand in dieser Globalisierung denken. However, millions of people all over the world sip their coffee from plastic cups, and the hyper-object formed by the sum of these has a relationship with the world for centuries.

Peki biz ne yapabiliriz? So what can we do? Bu soruya yaşınıza ve konumunuza göre farklı yanıtlar verilebilir. ||||votre emplacement||||peut être donné Different answers can be given to this question, depending on your age and location. Eğer gençseniz ve bir bilim insanı olmak istiyorsanız çalışma alanı olarak kendinize bu konuları seçebilirsiniz. |vous êtes jeune||||||||domaine de recherche||||| Wenn Sie jung sind und Wissenschaftler werden wollen, können Sie diese Fächer als Studienfach wählen. If you are young and want to be a scientist, you can choose these subjects as your field of study. Birilerinin dünyayla etkileşime giren bu hiper nesneleri çalışması, doğayı dinlemesi gerekiyor. ||interaction||||hyper-objets|||écouter la nature| Jemand muss diese Hyperobjekte studieren, die mit der Welt interagieren und der Natur zuhören. Someone needs to study these hyper-objects interacting with the world, listen to nature. Bunu yapmanın bir yolu da sivil toplum kuruluşlarında görev almaktır. |||||||les organisations||s'engager One way to do this is to take part in non-governmental organizations. Yeri gelmişken yakınlarda kaybettiğimiz Hayrettin Karaca'yı anmadan geçmeyelim. |à propos|||Hayrettin Karaca|Karaca|sans mentionner| Erinnern wir uns übrigens an Hayrettin Karaca, den wir kürzlich verloren haben. By the way, let's not forget to mention Hayrettin Karaca, who we lost recently. A ce propos, souvenons-nous de Hayrettin Karaca, que nous avons récemment perdue. Yıllarca “Türkiye çöl olmasın” diye çalışmalar yapan TEMA Vakfının da kurucularından olan böyle toprak dedelere, ninelere ihtiyaç var. ||||||||de la fondation||||||||| Es gibt einen Bedarf an solchen erdverbundenen Großvätern und Großmüttern, die auch zu den Gründern der TEMA-Stiftung gehören, die sich seit Jahren dafür einsetzt, dass die Türkei keine Wüste wird". There is a need for such earthly grandfathers and grandmothers, who are also one of the founders of the TEMA Foundation, which has been working to ensure that Turkey is not a desert for years. Daha da önemlisi toprağın, doğanın gençlere ihtiyacı var. |||la terre|||| More importantly, the land and nature need young people. Hayrettin Karaca'nın Yalova'da kurduğu Türkiye'nin ilk özel arboretumunu ilk fırsatta ziyaret etmenizi tavsiye ederim. |de Karaca|à Yalova|||||l'arboretum||à la première occasion|||| Ich empfehle Ihnen, das erste private Arboretum der Türkei, das von Hayrettin Karaca in Yalova gegründet wurde, bei nächster Gelegenheit zu besuchen. I recommend you to visit Turkey's first private arboretum founded by Hayrettin Karaca in Yalova at the first opportunity. Eğer bunları yapamıyorsak en azından kendimize ve çevremize bir farkındalık kazandırmaya çalışabiliriz. ||nous ne pouvons pas||||||||| Wenn wir dies nicht tun können, können wir zumindest versuchen, das Bewusstsein für uns und unsere Umwelt zu schärfen. If we cannot do this, we can at least try to raise awareness of ourselves and our environment. Si nous ne pouvons pas le faire, nous pouvons au moins essayer de sensibiliser les gens à notre sort et à celui de notre environnement. Sosyal medyayı sadece felaket haberciliği ya da negatif tartışmalar için değil yapıcı mesajlar için değerlendirebiliriz. ||||journalisme de catastrophe||||discussions|||constructives|||nous pouvons évaluer Wir können die sozialen Medien nicht nur für Katastrophenmeldungen oder negative Diskussionen nutzen, sondern auch für konstruktive Botschaften. We can evaluate social media not only for disaster reporting or negative discussions, but for constructive messages. Nous pouvons utiliser les médias sociaux non seulement pour rapporter des catastrophes ou des discussions négatives, mais aussi pour diffuser des messages constructifs.

Bunu daha da odaklı bir şekilde yapmak isterseniz daha önce de bu kanala sponsor olan Voteone web sitesini ziyaret edebilirsiniz. |||||façon||||||||||Voteone(1)|||| Wenn Sie dies noch gezielter tun wollen, können Sie die Website von Voteone besuchen, die diesen Kanal bereits gesponsert hat. If you want to do this in a more focused way, you can visit the Voteone website, which has sponsored this channel before. Si vous souhaitez le faire de manière encore plus ciblée, vous pouvez visiter le site web Voteone, qui a déjà parrainé cette chaîne. Size ilk kez bahsettiğimde henüz beta aşamasında olan bu platform aradan geçen süre içerisinde kendisini geliştirdi ve mobil uygulamasını da çıkardı. ||||||||||depuis|||||||||| Diese Plattform, die sich noch in der Beta-Phase befand, als ich Ihnen zum ersten Mal davon berichtete, hat sich in der Zwischenzeit weiterentwickelt und hat auch ihre mobile Anwendung veröffentlicht. When I told you for the first time, this platform, which was still in beta, developed itself in the meantime and released its mobile application. Cette plateforme, qui était encore en phase bêta lorsque je vous en ai parlé pour la première fois, s'est développée dans l'intervalle et a également lancé son application mobile. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek isteyen kişileri internet üzerinde buluşturmayı ve yapıcı çözümler üretebilmesini hedefliyor. |||||||||||rassembler||||puisse produire|vise Ziel ist es, Menschen zusammenzubringen, die die Welt im Internet besser machen und konstruktive Lösungen erarbeiten wollen. It aims to bring together people who want to make the world a better place on the internet and to produce constructive solutions. Daha yaşanabilir bir dünya için fikirlerini paylaşabileceğin, çözüm önerilerini tartışabileceğin bir yer. |livable|||||où tu peux partager||propositions de solutions|discuter des solutions|| A place where you can share your ideas and discuss solution suggestions for a more livable world. Sadece çevre sorunları değil; savaşlar, insan hakları, temiz suya erişim, artan nüfus gibi onlarca konu arasından paylaşım yapabileceğin en az 3 misyonu seçiyorsun. ||||les guerres|||||||||||||||||tu choisis Sie wählen mindestens 3 Missionen aus, die Sie unter Dutzenden von Themen wie Umweltfragen, Kriegen, Menschenrechten, Zugang zu sauberem Wasser und Bevölkerungswachstum aufteilen können. Not only environmental problems; You choose at least 3 missions that you can share among dozens of topics such as wars, human rights, access to clean water, and increasing population. Çevre filozofu Timothy Morton'un hiper nesne dediği kavramlar aslında bunlar. |||de Morton||||concepts|| Es handelt sich dabei um das, was der Umweltphilosoph Timothy Morton als Hyperobjekte bezeichnet. These are what environmental philosopher Timothy Morton calls hyperobjects. Il s'agit en fait de ce que le philosophe de l'environnement Timothy Morton appelle des hyperobjets. Seçtiğin misyonlarda yaptığın paylaşımlar yakın çevrende kendi seviyende olan üyeler arasında görünüyor ve belirli sürelerde oylanıyor. |missions choisies||||||ton niveau|||||||certain periods|sont votées Die Beiträge, die Sie in den von Ihnen gewählten Missionen verfassen, werden von den Mitgliedern Ihres eigenen Niveaus in Ihrem engen Kreis gesehen und in bestimmten Zeiträumen abgestimmt. The posts you make in the missions you choose appear among the members at your own level in your immediate environment and are voted on at certain times. Les messages que vous publiez dans les missions que vous choisissez sont vus par les membres de votre propre niveau dans votre cercle proche et font l'objet d'un vote à certaines périodes. Bu oylarla bir çeşit online itibar kazanıyorsun. |ces jeux|||||tu gagnes Mit diesen Stimmen erwerben Sie eine Art Online-Reputation. With those votes, you're gaining some sort of online reputation. Ces votes vous permettent d'acquérir une sorte de réputation en ligne. İtibarın arttıkça paylaşımlarının gücü ve etkisi de artıyor. ta réputation||tes partages||||| Je besser Ihr Ansehen ist, desto mehr Einfluss und Wirkung haben Ihre Beiträge. As your reputation increases, so does the power and impact of your posts. Böylece sesini tüm dünyaya duyurma fırsatını yakalamış oluyorsun. ||||faire entendre|l'opportunité|tu as saisi| Sie haben also die Möglichkeit, sich überall auf der Welt Gehör zu verschaffen. Thus, you have the opportunity to make your voice heard all over the world. Vous avez donc la possibilité de faire entendre votre voix dans le monde entier. Kullanımı tamamen ücretsiz olan bu platforma açıklamalar bölümünden vereceğim linklerle ulaşabilir, seçtiğin misyon ve temsil ettiğin değerlerle öne çıkabilir ve arkasında durduğun fikirlerin temsilcisi olabilirsin. |||||||||liens fournis|accéder||mission||||valeurs que tu représentes|||||les idées que tu soutiens|idées|représentant| Über die Links, die ich im Abschnitt "Erklärungen" anführe, können Sie auf diese Plattform zugreifen, die Sie völlig kostenlos nutzen können. Sie können sich mit der von Ihnen gewählten Mission und den von Ihnen vertretenen Werten profilieren und die Ideen, für die Sie stehen, repräsentieren. You can reach this platform, which is completely free to use, with the links I will give in the explanation section, you can stand out with the mission you have chosen and the values you represent, and you can be the representative of the ideas you stand behind. Vous pouvez accéder à cette plateforme, dont l'utilisation est totalement gratuite, grâce aux liens que je vous fournirai dans la section des explications, vous pouvez vous démarquer par la mission que vous choisissez et les valeurs que vous représentez, et vous pouvez être le représentant des idées que vous défendez.

Başka ne yapılabilir? What else can be done? Bilim insanlarının seslerine kulak verilebilir. ||leurs voix|| The voices of scientists can be heard. Avustralya çok güncel bir örnek. ||actuel|| Australien ist ein sehr aktuelles Beispiel. Australia is a very recent example. Çünkü araştırmacılar bugünlerin geleceğini ta 2008 yılında görmüşler. ||de nos jours|||| Denn die Forscher sahen diese Tage schon 2008 kommen. Because researchers saw the future of these days back in 2008. Videonun başında sözünü ettiğim rapor, 12 yıldır herkesin erişimine açık. |||||||accès| Der Bericht, den ich am Anfang des Videos erwähnt habe, ist seit 12 Jahren öffentlich zugänglich. The report I mentioned at the beginning of the video has been open to everyone for 12 years. Le rapport que j'ai mentionné au début de la vidéo est accessible au public depuis 12 ans. 118. Sayfasında çalı yangınlarıyla ilgili aynen şu ifadeler var: |sur|||||| Auf ihrer Seite finden sich genau die folgenden Aussagen über Buschbrände: On his page, there are the following statements about bush fires: Cette page contient exactement les déclarations suivantes sur les feux de brousse :

Son tahminler, yangın mevsimlerinin daha erken başlayacağını, daha geç biteceğini ve genellikle daha yoğun olacağını göstermektedir. |prévisions||des saisons des feux|||commenceront plus|||finiront plus||||||indiquent que Recent forecasts show that fire seasons will start earlier, end later and generally be more intense. Bu etki zamanla artacaktır, 2020'ye kadar doğrudan gözlemlenebilir hale gelecektir. This effect will increase over time, becoming directly observable by 2020. Bütün bu anlattıklarım size de tanıdık geldi mi? ||ce que j'ai dit||||| Does all of this sound familiar to you? Bir tarafta dünyayı bekleyen tehlikeler konusunda bizleri yıllar öncesinden uyaran bilim insanları. ||||les dangers||nous||des années auparavant|avertissant|| On the one hand, scientists who warned us years ago about the dangers that await the world. Diğer tarafta bunları kulak ardı eden, önemsemeyen ve hatta alay edenler. ||||à l'oreille|||||se moquer de| Auf der anderen Seite stehen diejenigen, die sie ignorieren, missachten oder sogar lächerlich machen. On the other hand, those who ignore, ignore and even mock them. Felaket filmleri de hep böyle başlamaz mı? Don't disaster movies always start like that? Bazen düşünüyorum da… Avustralya'nın neden yandığını anlayıp anlatmak, bunlara karşı neden gereken önlemlerin etkili biçimde alınmadığını anlamaktan daha kolay geliyor. |||||||expliquer|||||mesures nécessaires|||pas prises|comprendre||| Sometimes I think… It is easier to understand and explain why Australia burned down than to understand why the necessary measures against it were not taken effectively.