4 ways to exaggerate like a Brit - English In A Minute ||преувеличивать||||||| ||exagérer||||||| ||Overstate dramatically|||British person|||| ||übertreiben||||||| ||exagerar||||||| ||誇張する||||||| ||przesadzać||||||| 4 Möglichkeiten, wie ein Brite zu übertreiben - English In A Minute 4 maneras de exagerar como un británico - English In A Minute 4 façons d'exagérer comme un Britannique - English In A Minute イギリス人のように大げさに表現する4つの方法 - English In A Minute 영국인처럼 과장하는 4가지 방법 - English In A Minute 4 sposoby na przesadzanie jak Brytyjczyk - English In A Minute 4 maneiras de exagerar como um britânico - Inglês Num Minuto 4 способа преувеличить, как британец - English In A Minute 4 sätt att överdriva som en britt - English In A Minute Bir İngiliz gibi abartmanın 4 yolu - English In A Minute 4 способи перебільшити як британець - English In A Minute 像英国人一样夸张的 4 种方法 - 一分钟学英语 像英國人一樣誇張的 4 種方法 - 一分鐘英語

British people love to exaggerate. We say things ||||overstate||| ||||大げさに言う||| İngilizler abartmayı sever. Bir şeyler söyleriz

aren't literally true in order to make an не являются|буквально|||||| |wörtlich|||||| |exactly|||||| |literal|||||| |字面上|||||| を作るために文字通り真実ではありません не являются буквальной правдой, чтобы сделать yapmak için gerçek anlamda doğru değildir. 并不是字面上的真实，以便

impact. We use 'forever' to say that something влияние||||||| Auswirkung||||||| lasting effect||||||| wpływ||||||| Etki. Bir şeyin sonsuza kadar süreceğini söylemek için 'sonsuza kadar' ifadesini kullanırız. 影響。我們用「永遠」來表示某件事

takes a very, very long time. 'Sorry i'm late. çok, çok uzun zaman alır. Üzgünüm geciktim. 需要很长很长的时间。‘抱歉我迟到了。’

I was stuck in traffic forever.' ||bloccato||| Sonsuza dek trafikte sıkışıp kaldım.' 我被困在交通堵塞中很久了。’

We use the phrase 'dying for' to say that we really, really need ||||死にそう|||||||| ||||morendo per|||||||| 'Uğruna ölmek' ifadesini, gerçekten ama gerçekten ihtiyacımız olduğunu söylemek için kullanırız. 我们用“渴望”这个词来表示我们非常非常需要

something. Obviously, we're not literally dying. |||||sterben |Clearly|||| ||||dosłownie| Bir şeyler. Açıkçası, gerçek anlamda ölmüyoruz. 显然，我们并不是真的要死了。

'I'm dying for a cup of coffee.' If something is "Bir fincan kahve için ölüyorum. Eğer bir şey

hurting a lot, we can exaggerate using the phrase |||||übertreiben||| aching|||||||| 痛い|||||||| çok acıtıyor, ifadesini kullanarak abartabiliriz 很痛苦，我们可以用这个短语来夸张

'it's killing me' or 'it's killing'. Again, 'beni öldürüyor' ya da 'öldürüyor'. Tekrar, “它殺了我”或“它殺了我”。再次，

we are not literally being killed. |||nicht wörtlich|| |||||harmed gerçek anlamda öldürülmüyoruz.

'My tooth is killing me.' We exaggerate by using very, |Zahn|||||übertreiben||| |歯|||||||| mi||||||||| |ząb|||||||| "Dişim beni öldürüyor. Çok kullanarak abartırız, “我的牙齿疼得要命。”我们用“非常”来夸张，

very large numbers like 'thousands' and 'millions'. ||||||miliony 'binler' ve 'milyonlar' gibi çok büyük sayılar. 非常大的数字，如“千”和“百万”。

Again, this is not literal - it's ||||wörtlich| Yine, bu gerçek değil - bu

just a way to say 'a lot'. Sadece "çok" demenin bir yolu.

'I'm so busy. I've got thousands of emails to reply to.' |||||||||beantworten| 'Çok meşgulüm. Cevaplamam gereken binlerce e-posta var. “我太忙了。我有数千封电子邮件需要回复。”

I bet you are dying to watch more of these videos. |ставлю на то||||||||| ich||||sterben|||||| |wager||||||||| ||||死にそう|||||| Уверен, вы умираете от желания посмотреть больше таких видео. Bahse girerim bu videolardan daha fazlasını izlemek için can atıyorsunuzdur. 我敢打赌你一定非常想看更多这样的视频。

There are thousands more on our website. 私たちのウェブサイトには、さらに何千もの情報が掲載されている。