×

Utilizziamo i cookies per contribuire a migliorare LingQ. Visitando il sito, acconsenti alla nostra politica dei cookie.

image

Asım Yıldırım Hikayeler, Barış

Barış

Çocuğun gördüğü düştür Barış, ananın gördüğü düştür Barış, ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir Barış.

Akşam alacasında gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet ve serinlesin diye su pencere önüne konmuş toprak teşti gibi ter damlaları ile alnında Barış budur işte.

Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,

ölüler rahatça uyuyabildiklerinde kaygı duymaksızın artık, boşa akmadığını bilerek kanlarının Barış, Barış işte budur.

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur. Akşamda yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi ve çalınan kapı arkadaşlar demek olduğunda sadece.

Barış açılan bir pencereden ne zaman olursa olsun gökyüzünün dolmasıdır içeriye. Gökyüzünün renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla bayram günlerini çalan gözlerimizde Barış budur işte.

Bir tas sıcak süttür Barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır. Başaklar uzanıp ışık ışık diye fısıldarken birbirine, ışık taşarken ufkun yalağından Barış budur işte.

Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler, geceliğin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü ve dolunay, taze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından, cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi Barış budur işte.

Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de bir kök olduğu zaman gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya, geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra ve sonunda hissettiğimiz zaman yeniden zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için ışıktan çizmelerini çektiğini Güneş'in,

Barış budur işte.

Barış ışın demekleridir yaz tarlalarında, iyilik alfabesidir o dizlerinde şafağın, herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.

Barış budur işte.

Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde, mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların, şair ve proleter eşitlikte çekebildiği gün içlerine büyük karanfil alacak aranlığın, Barış budur işte.

Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların, sıcak bir ekmektir o masası üstünde dünyanın.

Barış bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir ve toprakta derin izler açan sabanların tek bir sözcüktür yazdıkları Barış ve bir tren ilerler geleceğe doğru kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden, buğdayla ve güllerle yüklü bir tren, bu tren Barış'tır işte.

Kardeşler Barış içinde ancak derin derin soluk alır evren, tüm evren taşıyarak tüm düşlerini.

Kardeşler uzatın ellerinizi, uzatın ellerinizi. Barış budur işte. Barış budur işte. Hoşçakalın.

Altyazı M.K.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Barış Peace Vrede Paz Мир Frieden Peace Мир 和平 和平 Мир Paz

Çocuğun gördüğü düştür Barış, ananın gördüğü düştür Barış, ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir Barış. ||это||||||||||слова любви| ||is||mother's||dream|||under|spoken|love words|love words| ||is||||||onder de bomen|||liefde|| da criança|visto|queda|Paz|da mãe|visto|queda|Paz|árvores|sob|ditas|amor|palavras de| ||ist||der Mutter||||||gesprochen|Liebes-|sind| Дитини|побачений|сон|Бариш|матері|побачений|сон|Бариш|дерева|під|сказані|любов|слова|Бариш The dream seen by the child is peace, the dream seen by the mother is peace, the love words spoken under the trees are peace. Те, що бачить дитина, — це мир, те, що бачить мати, — це мир, це слова кохання, які звучать під деревами, — це мир. O sonho que a criança vê é a Paz, o sonho que a mãe vê é a Paz, são as palavras de amor ditas sob as árvores, a Paz.

Akşam alacasında gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet ve serinlesin diye su pencere önüne konmuş toprak teşti gibi ter damlaları ile alnında Barış budur işte. |вечером||||улыбка||||||||||чтобы охладиться|||||||земля|||||||| |"dusk"|in your eyes|refreshing||with a smile|returns|or|||fruit basket|||basket||cool down|||window|to the front|placed||earthenware jug|||sweat drops||on his forehead||| |schemering||vrolijk|||||||||||||||||geplaatst||tegenwoordig|||druppels||||| noite|ao entardecer|em seus olhos|radiante|um|sorriso|retorna|ou|pai|em sua mão|fruta|cheia|um|cesto|e|ele se refresque|para|água|janela|à frente|foi colocado|terra|como|como|suor|gotas|com|em sua testa|Paz|é isso|aqui |Dämmerung|in deinen Augen|||Lächeln|||||Obst|||||sich abkühlen|||Fenster||gestellt||teşti||Schweiß|tropfen||||ist| Вечір|на заході|в очах|ясна|одна|з усмішкою|повертається|або|тато|в руці|фрукт|повний|один|кошик|і|охолоне|щоб|вода|вікно|перед|поставлена|земля|з поту|як|піт|краплі|з|на лобі|Мир|ось це|ось In the evening twilight, when he returns with a cheerful smile in his eyes, holding a basket full of fruit, and with drops of sweat on his forehead like the earth brought to cool in front of the window, this is peace. Коли ввечері, в сутінках, батько повертається з радісною усмішкою в очах, з кошиком, повним фруктів, а щоб охолодитися, вода ставиться на підвіконня, як краплі поту на чолі, — ось це і є мир. À noite, com um sorriso radiante nos olhos, o pai volta com uma cesta cheia de frutas e, para se refrescar, a água colocada na janela, como gotas de suor na testa, isso é a Paz.

Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun, |||||||когда сажали||пуль мячей||||||сердцах||||| The universe's|on the face of|wound|scars|when it closed|||"when planted"|the|shell holes|made|craters|the fire's|melted and consumed|consumed|in the hearts||first buds|appearing||of hope van het universum|op het gezicht van|wond|sporen|toen|||||van de kogels|geopende|in de kraters|vuur|smeltend|verbruikte|in de harten||knoppen|verschijnen||van de hoop do universo|em seu rosto|ferida|cicatrizes|quando se fecharem|tempo|árvores|quando forem plantadas|de canhão|balas|que abriram|buracos|do fogo|derretendo|consumindo|nos corações|primeiros|brotos|que aparecerem|tempo|da esperança des Universums|auf dem Gesicht des Universums||Spuren|geschlossen|||gepflanzt werden||der Geschosse||in die Löcher|des Feuers|erhitzt|verbraucht|in den Herzen||Knospen|erscheinen||der Hoffnung Всесвіту|на його обличчі|рана|сліди|закриття|час|дерева|коли були посаджені|артилерійський|снарядів|які відкрили|ямам|вогню|розтоплюючи|споживаючи|в серцях|перші|бруньки|які з'явилися|час|надії When the scars on the face of the universe heal, when trees are planted, when the first buds appear in the hearts consumed by the fire that melted the craters caused by artillery shells, then there is hope. Коли загояться шрами на обличчі Всесвіту, коли будуть посаджені дерева, коли в ямах, які залишили снаряди, з'являться перші бруньки на серцях, які вогонь розтопив і спожив, — це надія, Quando as cicatrizes no rosto do universo se fecharem, quando as árvores forem plantadas, quando os primeiros brotos aparecerem nos corações consumidos pelo fogo que abriu as crateras das balas, a esperança,

ölüler rahatça uyuyabildiklerinde kaygı duymaksızın artık, boşa akmadığını bilerek kanlarının Barış, Barış işte budur. ||спокойно спят||не испытывая тревоги|||не течет||кровью|||| the dead|peacefully|when they could sleep|worry|without worrying||in vain|flowing|knowing|their blood|||| ||||zonder zich zorgen te maken|||stroomt||||||is os mortos|tranquilamente|quando podiam dormir|preocupação|sem sentir|já não|em vão|que fluía|sabendo|de seu sangue|Paz||aqui está|isso é die Toten|||Sorge|||umsonst|fließt|wissend||||| мертві|спокійно|коли могли спати|тривога|не відчуваючи|більше|даремно|не текла|знаючи|їхньої крові|мир|мир|ось|це when the dead can rest peacefully without worry, knowing that their blood did not flow in vain, Peace, Peace, this is it. коли мертві зможуть спокійно спати, не відчуваючи тривоги, знаючи, що їхня кров не витрачається даремно, — ось це і є мир, ось це і є мир. Quando os mortos podem dormir tranquilamente, sem se preocupar, sabendo que seu sangue não flui em vão, a Paz, isso é a Paz.

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur. Akşamda yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi ve çalınan kapı arkadaşlar demek olduğunda sadece. |||||вечером|||не трясется||||||||||| ||from the meals|smoking|scent|in the evening|heart||does not shiver|from the street|sudden|sudden brake|||the doorbell||||| ||||geur||||als het niet trilt|||rem|||||||| Paz|quente|dos alimentos|que sai|é o cheiro|E à noite|seu coração|com medo|não estremeceu|da rua|repentino|freio|som|e|roubada|porta|amigos|significar|quando|apenas ||von den Gerichten|rauchenden|Geruch|am Abend|Herz|mit Angst|als es sein Herz nicht erschreckte||plötzlich||||das geklaute||||| Мир|гарячих|їжі|димить|запах|Ввечері|серце|страхом|не тривожить|на вулиці|раптовий|гальмо|звук|і|вкрадених|дверей|друзі|означати|коли|тільки Peace is the smell rising from hot meals. When the heart is not trembling with fear in the evening, and when the sudden screech of brakes on the street and the knocking on the door mean friends only. Мир — це аромат гарячих страв. Увечері, коли серце не трепетало від страху, а раптовий звук гальм на вулиці та стукіт у двері означали друзів. A Paz é o cheiro que vem dos pratos quentes. À noite, quando o coração não treme de medo, e o som repentino de uma freada na rua e a porta batendo significam apenas amigos.

Barış açılan bir pencereden ne zaman olursa olsun gökyüzünün dolmasıdır içeriye. Gökyüzünün renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla bayram günlerini çalan gözlerimizde Barış budur işte. |||||||||это наполнение|||цветов||с колокольчиками||||в наших глазах||| |opening||from the window||||"may it be"||filling|inside||of the colors|has moved away|with its bells|holiday|days|stealing|in our eyes||| ||||||||van de lucht|vullen|||||met zijn klokken||||in onze ogen||| Paz|aberta|uma|janela|o que|tempo|acontecer|seja|do céu|encher|para dentro|do céu|cores|distantes|com sinos|feriado|dias|tocando|em nossos olhos|Paz|é isso|aqui |Barış|||||||||||der Farben||mit ihren Glocken||Tage|spielend|in unseren Augen||| Мир|відкритого|один|з вікна|коли|час|буде|будь|неба|заповнення|всередину|Неба|від кольорів|віддалених|з дзвонами|свята|дні|що дзвонять|в наших очах|Мир|ось|саме Мир — це коли з відкритого вікна в будь-який час небо заповнює кімнату. Це те, що ми називаємо миром, коли наші очі, віддалені від кольорів неба, дзвонять у святкові дні. A Paz é quando, a qualquer momento, o céu entra pela janela aberta. É isso que a Paz é em nossos olhos que tocam os sinos que tocam os dias de festa, distantes das cores do céu.

Bir tas sıcak süttür Barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır. Başaklar uzanıp ışık ışık diye fısıldarken birbirine, ışık taşarken ufkun yalağından Barış budur işte. |||это молоко|||||||||||||||шепча|||светя на|горизонта|краю горизонта||| |bowl||milk|||waking|||of the eyes||held|it is a book|the ears of wheat||light|||whispering|to each other||carrying|horizon|of the horizon||| |kom (1)||||||||||||de halmen|||||fluisteren|||verzendend|horizon|||| Um|recipiente|quente|leite|Paz|e|acordado|um|criança|olhos|diante|segurado|livro|Espigas|se estendendo|luz|luz|dizendo|sussurrando|entre si|luz|carregando|horizonte|de lama|Paz|é isso|aqui |Becher||Milch|||wachendes|||Augen||gehaltenen|Buch|Ähren|sich ausstrecken||||fällt|||tragend|Horizon|von der Wasserstelle||| Один|чашка|гарячий|молоко|Мир|і|прокинувся|один|дитини|очей|перед|триманою|книга|Колосся|простягаючи|світло|світло|як|шепчучи|один одному|світло|несучи|горизонту|від потоку|Мир|ось|ось A stone is warm milk, Peace and a book held in front of a child's eyes waking up. When the ears whisper light to each other as the ears whisper light, peace is this when light spills from the horizon's shore. Мир — це чаша гарячого молока і книга, яку тримають перед очима пробудженого дитини. Коли колоски шепочуть один одному, тягнучи світло, мир — це те, що несе світло з горизонту. A Paz é um prato de leite quente e é o livro que é segurado diante dos olhos de uma criança que acorda. É isso que a Paz é, enquanto as espigas sussurram uma à outra, dizendo que a luz brilha, carregando luz da poça do horizonte.

Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler, geceliğin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü ve dolunay, taze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından, cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi Barış budur işte. |||тюрьмы|ночью|||||||||||||||||||||||||| Library|was built||prisons|at night|||was wandering|||folk song||full moon|fresh||showing|||of a cloud|from behind|||from the barber|sparkling||||worker||| ||||'s nachts||||||||volle maan|vers|||||van de wolk|achter|zaterdag|||||||||| Biblioteca|construída|quando|prisões||porta|porta|andava|quando|uma|canção|e|lua cheia|fresco|seu rosto|mostrava|quando|uma|nuvem|de trás|sábado|à noite|do barbeiro|brilhante|brilhante|saindo|um|trabalhador|Paz|é isso|aqui |||Gefängnisse|nachts|||ging|||Lied||Vollmond||||||Wolke||||Friseur|||||||| Бібліотека|буде побудована|коли|в'язниці|вночі|двері|двері|буде обходити|коли|одна|пісня|і|повний місяць|свіжий|своє обличчя|покаже|коли|один|хмари|з-за|субота|вечора|від перукаря|яскраво|яскраво|виходить|один|робітник|Мир|ось|ось When the library is made, prisons, a lullaby that walks door to door at night, and the full moon, a cloud showing its fresh face, a worker emerging sparkling clean from the barber on Saturday evening, peace is this. Мир — це коли бібліотеки стають в'язницями, коли вночі ходять з дверей у двері, коли звучить пісня і повний місяць показує своє обличчя з-за хмари, коли в суботу ввечері з перукарні виходить блискучий робітник. Quando a biblioteca é feita, quando as prisões andam de porta em porta à noite, quando uma canção e a lua cheia mostram seu rosto fresco por trás de uma nuvem, um trabalhador que sai brilhante do barbeiro na noite de sábado, isso é a paz.

Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de bir kök olduğu zaman gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya, geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra ve sonunda hissettiğimiz zaman yeniden zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için ışıktan çizmelerini çektiğini Güneş'in, |||потерянный||||||||||||||||||||||||||||||||||||в каждом уголке||||||| |||lost||||||root|||at night|joy of|leaves|revive||||gained|||||honest||of a person|uninterrupted|sleep|after||||we feel|||time||knot|at your corner|pains|drive away||from light|its boots|you pulled|of the Sun |||verloren||||||wort||||van je vreugde||verrijden||||||||||||ononderbroken|slaap|achtergrond||||hissettiğimiz||||||in de bocht||||||| passado|cada|dia|perdido|um|dia|não|de|um|raiz|que é|quando|à noite|de alegria|suas folhas|para reviver|passado|cada|dia|ganho|um|dia|que é|quando|honesto|um|de pessoa|sem interrupções|de sono|atrás|de|e|finalmente|que sentimos|tempo|novamente|do tempo|todo|canto||dores|expulsar|para|da luz|suas botas|que ele usou|do Sol |||verloren||||||Wurzel|||in der Nacht|deine Freude|Blätter|beleben||||gewonnen||||||||lückenlosen|Schlaf||nach|||hissettiğimiz|||||Köche|in der Ecke|Schmerzen|verpassen||von Licht|seine Stiefel|zieht|der Sonne Минулого|кожен|день|втраченим|один|день||також|один|корінь|що|час|вночі|радості|листя|оживити|Минулого|кожен|день|здобутим|один|день|що|час|чесної||людини|безперервного|сну|слід|черга|і|врешті-решт|що ми відчули|час|||всі|кути|в усіх|страждання|прогнати|для|від світла|черевики|що він надів|Сонця When each passing day is not a lost day but a root, to revive the leaves of joy in the night, when each passing day is a gained day, following the undisturbed sleep of an honest person and finally feeling the Sun pulling its boots made of light in every corner of time to drive away the pains. Кожен день, що минає, не є втраченим, а є коренем, коли вночі відроджуються листя радості, коли кожен день, що минає, є здобутим, коли ми відчуваємо, що Сонце знову одягає свої черевики зі світла, щоб прогнати всі болі з кожного куточка часу. Quando cada dia que passa não é um dia perdido, mas uma raiz, para reviver as folhas da alegria à noite, quando cada dia que passa é um dia ganho, seguindo o sono profundo de uma pessoa honesta e finalmente sentindo que o Sol está puxando suas botas de luz para expulsar as dores em todos os cantos do tempo,

Barış budur işte. Paz|é isso|aqui Мир|ось|це This is what peace is. Ось що таке мир. isso é a paz.

Barış ışın demekleridir yaz tarlalarında, iyilik alfabesidir o dizlerinde şafağın, herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle. ||это значит||||алфавит добра||||||||||||||||наша задача||| |ray|it is saying|writing|in his fields|goodness|is the alphabet||in your knees|dawn's|everyone's||"to call"|||||||we will build|||build it||the world|with folk songs ||is||op zijn velden|||||de dageraad|||||||||||||||| Paz|luz|é o que significa|verão|em seus campos|bondade|é o alfabeto|o|em seus joelhos|do amanhecer|de todos|irmão|dizer|um ao outro|amanhã||novo|um|mundo|construiremos|dizer|e|é a construção|este|mundo|com canções ||||||Alphabet||in deinen Knien|der Morgenröte|||demesidir|||||||werden|||unseren|||mit Liedern Мир|промінь|означає|літо|на полях|доброта|алфавіт|той|на колінах|світанку|кожного|брат|сказати|один одному|завтра||новий|один|світ|побудуємо|сказати|і|побудувати|цей|світ|з піснями Peace is the rays of light in the summer fields, it is the alphabet of goodness in the knees of dawn, it is everyone calling each other brother, it is saying we will build a new world tomorrow and it is us building this world with folk songs. Мир — це промені світла на літніх полях, це алфавіт доброти на колінах світанку, це те, що кожен називає один одного братом, це те, що ми скажемо: "Завтра ми побудуємо новий світ" і це те, що ми побудуємо цей світ з піснями. A paz é os raios no campo de verão, é o alfabeto da bondade em suas coxas ao amanhecer, é cada um chamar o outro de irmão, é dizer que amanhã construiremos um novo mundo e é construir este mundo com canções.

Barış budur işte. ||hier Paz|é isso|aqui Мир|ось|це This is what peace is. Ось що таке мир. A paz é isso.

Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde, mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların, şair ve proleter eşitlikte çekebildiği gün içlerine büyük karanfil alacak aranlığın, Barış budur işte. ||||||||||||||||равенстве|который может тянуть||||||темноты||| Death||||it occupies|||happiness|when it shows|trust||finger|of the roads|poet||proletarian|in equality|could pull||||carnation||of the dawn||| dood||||bezetting|||||||vinger||||proletariër|in gelijkheid|trekken||in hen||anjer||van de duisternis||| Morte|muito|pouco|espaço|ocupava|para|nos corações|a felicidade|quando mostrava|confiança|cheia|dedo|das estradas|poeta|e|proletário|na igualdade|poderia puxar|dia|para dentro deles|grande|cravo|receber|da escuridão|Paz|é isso|aqui ||||nimmt|||das Glück|zeigt||||der Wege|Dichter||Proletarier|in der Gleichheit|ziehen kann||in euch||Nelke||der Dunkelheit||| Смерть|дуже|мало|місце|що займає|для|в серцях|щастя|коли показує|довіра|наповнений|палець|шляхів|поет|і|пролетар|в рівності|міг витягнути|день|в них|великий|гвоздика|купить|темряви|Мир|ось це|ось Оскільки смерть займає дуже мало місця в серцях, коли щастя показує надійний палець шляхів, в день, коли поет і пролетар можуть витягнути рівність, це буде великий гвоздик у твоїй душі, ось що таке мир. Como a morte ocupa muito pouco espaço nos corações, quando a felicidade mostra o dedo cheio de confiança dos caminhos, no dia em que o poeta e o proletário puderem se igualar, a busca pela grande cravina que você levará para dentro, a paz é isso.

Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların, sıcak bir ekmektir o masası üstünde dünyanın. |||hands|||||||| |tightly clasped|clasped tightly|is the hands||||bread||table|| |sindsdicht|geknoopte||||||||| Paz|firmemente|entrelaçadas|mãos de|humanos|quente|um|pão|o|mesa|sobre|do mundo ||gekuppelt|||||Brot|||| Мир|міцно|з'єднані|руки|людей|гарячий|один|хліб|той|стіл|на|світу Мир — це міцно з'єднані руки людей, це теплий хліб на столі світу. A paz é as mãos firmemente entrelaçadas das pessoas, é um pão quente sobre a mesa do mundo.

Barış bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir ve toprakta derin izler açan sabanların tek bir sözcüktür yazdıkları Barış ve bir tren ilerler geleceğe doğru kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden, buğdayla ve güllerle yüklü bir tren, bu tren Barış'tır işte. |||улыбки||||||||||плугами|||слово|||||||||||стихи мои|рельсы||||||||||это мир| ||of the mother|smile||||||in the soil|||making|plows|||word|what they write|||||moves forward|to the future||sliding||my verses'|rails||wheat||with roses|loaded with|||||is Peace| ||||||||||diepe|sporen|makend|ploegen|||woord||||||rijdt|||glijdend|||sporen||buğdayla||gullen|geladen|||||| Paz|um|da mãe|sorriso|outro|um|coisa|não é|e|na terra|profundas|marcas|que abrem|arados|uma|um|palavra|que escrevem|Paz|e|um|trem|avança|para o futuro|em direção|deslizando|meus|versos|trilhos|sobre|com trigo|e|com rosas|carregado|um|trem|este|trem|é a Paz|aqui |||Lächeln||||||auf dem Boden||||Pflügen|||Wort|was sie schreiben|||||fährt|in die Zukunft||gleitend|||Schienen||Weizen||güller|yüklü|||||Frieden| Мир|один|матері|усмішки|інше|один|річ|не є|і|на землі|глибокі|сліди|що відкривають|плугів|єдиний|один|слово|що вони пишуть|Мир|і|один|потяг|рухається|в майбутнє|прямо|ковзаючи|моїми|рядками|рейками|через|з пшеницею|і|з трояндами||один|потяг|це|потяг|мир|ось Мир — це нічого більше, ніж усмішка матері, і це єдине слово, яке пишуть плуги, що залишають глибокі сліди на землі, це Мир, і потяг рухається вперед, ковзаючи по рейках моїх рядків, потяг, завантажений пшеницею та трояндами, це і є Мир. A paz não é nada além do sorriso de uma mãe e é a única palavra que os arados, que abrem profundas marcas na terra, escrevem: Paz, e um trem avança em direção ao futuro deslizando sobre os trilhos dos meus versos, um trem carregado de trigo e rosas, esse trem é a paz.

Kardeşler Barış içinde ancak derin derin soluk alır evren, tüm evren taşıyarak tüm düşlerini. ||||||||Universum|||trägt||Träume Brothers||||||breathes deeply||universe||universe|carrying||dreams ||||||ademen||universum|||dragend|alle|dromen Irmãos|Paz|dentro|apenas|profundamente|profundo|respiração|toma|universo|todo|universo|carregando|todos|seus sonhos Брати|Мир|в|тільки|глибоко|глибоко|подих|бере|всесвіт|весь|всесвіт|несучи|всі|їхні мрії Брати можуть дихати глибоко лише в Мирі, всесвіт, що несе всі свої мрії. Irmãos, a paz só pode ser respirada profundamente pelo universo, carregando todos os seus sonhos.

Kardeşler uzatın ellerinizi, uzatın ellerinizi. Barış budur işte. Barış budur işte. Hoşçakalın. Brüder|||reichen|||||||| |extend|your hands|||||||this|| Irmãos|estendam|suas mãos|||Paz|é isso|aqui||||Adeus Брати|простягніть|свої руки|||Мир|ось|саме||||До побачення Брати, простягніть свої руки, простягніть свої руки. Ось що таке Мир. Ось що таке Мир. Прощавайте. Irmãos, estendam suas mãos, estendam suas mãos. É isso que é a paz. É isso que é a paz. Adeus.

Altyazı M.K. Subtitle|| Legenda|| Субтитри|| Переклад М.К. Legenda M.K.

SENT_CWT:AFkKFwvL=3.69 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=2.9 SENT_CWT:AFkKFwvL=5.3 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=2.83 uk:AFkKFwvL pt:AFkKFwvL openai.2025-02-07 ai_request(all=24 err=0.00%) translation(all=19 err=0.00%) cwt(all=368 err=3.26%)