×

Utilizziamo i cookies per contribuire a migliorare LingQ. Visitando il sito, acconsenti alla nostra politica dei cookie.

image

Culture Talk Turkey, International Cyprus University

International Cyprus University

A: Ben Kıbrıs'ta Lefkoşa'da okuyorum.

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi okuduğum üniversite. B: Yani yavru vatandasınız siz kısmen

A: Evet Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti.

B: Peki Kıbrıs'tan bahsedin bize, orada okumanın faydaları size sağladığı yararları, ya da size sağladığı zorlukları neler?

A: Kıbrıs hem güzel hem kötü.

Kötü tarafları da var. Lefkoşa'da işte benim olduğum üniversite Lefkoşa'ya uzak biraz 15 km kadar uzaklığı var. Onun için biraz zorluk yaşıyoruz. Ama güzel bir üniversite onun da aktiviteleri var. Ders sistemi iyi. İngilizce üzerine zaten. B: Okuduğunuz bölüm neydi sizin?

A: Ben mimarlık okuyorum.

B: Seçme sebebiniz nedir mimarlık?

A: Mimarlık yani en çok yatkın olduğum meslek daha bana yakın gelen meslek oydu.

Zevk duyuyorum B: Araştırdınız mı hiç Türkiye'de mimarlık sektörü, inşaat sektörü gelişmiş mi?

Ondan dolayı mı acaba? A: Gelişmiş.

Şu an için evet inşaat sektörü epey bir hızlı ama beş yıl sonrasına kadar neler olur onu bilemeyeceğim. B: Doğru haklısınız.

A: Kıbrıs'taki yaşamı anlatayım ben sana.

Kıbrıs'ta yaşam... Oraya ilk gittiğimde epey bir zorluk çektim. Özellikle de ilk dönem geri dönmek istedim sonuçta evden ilk ayrılıyordum. Orada yaşamak gerçekten çok zor. Türk bir ada olduğu için Kıbrıs bütün ihtiyaçlarını Türkiye'den karşılıyor ve genelde her şey bulunmuyor. Su olarak çok problem çekiyoruz.

B: Bir de yiyecekler pahalıymış duyduğuma göre.

A: Evet.

Yiyeceklerde problem çekiyoruz. Ya değişiyor. Her şey değişiyor orada işte. Öyle ilk başta çok yadırgadım ama şu anda da orayı seviyorum. B: Memnunsunuz?

A: Hı hı [Evet].

Kendime yaşam alanı yaratıyorum eğlendiriyorum yani. Zevk alacağım şeyler yapıyorum. B: Peki Türkiye'den gitmekte olan bir öğrenci olarak hani Kıbrıs'ı seçecek olan kişiler için ne öneride bulunursunuz?

Ya da genel olarak Kıbrıs'ta okumanın diğer öğrencilere.... A: Kıbrıs'ta bir çok üniversite var.

Yani hepsine bakıp ona göre seçim yapmalarını öneririm. Ben ama bulunduğum üniversiteden çok memnunum. Eğitim olarak zaten Kıbrıs'taki bütün üniversiteler İngilizce üzerine ve bir çok dil öğrenme çabası var. Orada her ülkeden bir çok öğrenci geldiği için diğer ülkelerin yöresel örflerini adetlerini öğreniyoruz. Bir çok avantajı var Kıbrıs'ın. B: Yani Kıbrıs'a şu aşamada etnik kökenli bir ada diyebiliriz aslında çünkü bir sürü milletten gelen insanlar var.

A: Evet

B: Orada bütün arkadaşlarla kaynaşıyorsunuz beraber.

A: Değişik şeyler öğrenebiliyoruz.

Yeni şeyler öğrenebiliyoruz. Yani bir çok avantajı var. B: Oraya ulaşımınız nasıl Türkiye'den?

A: Ben Gaziantep'te yaşadığım için Antep'e seferleri yok Adana üzerinden gidiyorum.

Adana'dan da çok yakın 25 dakika sürüyor uçakla. Şu anda Taşucu'nda bulunuyoruz. Taşucu'ndan deniz otobusu ile de gidebiliriz. B: Gayet rahat yani

A:Ulaşım rahat ve Türkiye'ye yakın bir yer.

Uzak bir yer değil B: Memnunsanız sorun yok bizede.

Peki sizin geleceğiniz hakkında veya yapmak istediğiniz şeyler hakkında biraz bize bahsedebilir misiniz? A: Geleceğim hakkında üniversiteyi bitirdikten sonra şu an için tabi çok erken konuşmak daha yeni başındayım üniversitenin.

Ama bir yıl bir iki yıl üniversitede kalmak istiyorum

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

International Cyprus University International|Chypre|université Uluslararası|Cyprus|University Internationale Universität Zypern Διεθνές Πανεπιστήμιο Κύπρου International Cyprus University Universidad Internacional de Chipre Université internationale de Chypre Международный кипрский университет Міжнародний Кіпрський університет

A: Ben Kıbrıs’ta Lefkoşa’da okuyorum. |||Nicosie| |||in Nicosia| A: I study in Nicosia in Cyprus.

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi okuduğum üniversite. International|||| International|||| International University of Cyprus. J'ai étudié à l'université internationale de Chypre. B: Yani yavru vatandasınız siz kısmen |||||partiellement |so|young|citizen||partially B: Sie sind also zum Teil ein kleiner Bürger B: So you're a puppy, partly B : Vous êtes donc un citoyen débutant, en partie Б: Значит, вы отчасти гражданин ребенка.

A: Evet Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti. |||Cyprus||Republic A: Ja, die Türkische Republik Nordzypern. A: Yes Republic of Northern Cyprus, Turkey. R : Oui, la République turque de Chypre du Nord. О: Да, Турецкая Республика Северного Кипра.

B: Peki Kıbrıs’tan bahsedin bize, orada okumanın faydaları size sağladığı yararları, ya da size sağladığı zorlukları neler? ||||||||||avantages|||||difficultés| ||Cyprus|||there|studying|benefits||provides you|benefits|||you|provides you|challenges|what B: Erzählen Sie uns von Zypern, was sind die Vorteile eines Studiums dort, was sind die Herausforderungen? B: So tell us about Cyprus, the benefits of reading it there, or the challenges it provides you with? B : Parlez-nous de Chypre, quels sont les avantages d'y étudier ou quels sont les défis à relever ? B: Расскажите нам о Кипре, в чем преимущества обучения там или какие проблемы?

A: Kıbrıs hem güzel hem kötü. A: Cyprus is both nice and bad.

Kötü tarafları da var. |sides||are They have some bad sides. Elle a ses inconvénients. Lefkoşa’da işte benim olduğum üniversite Lefkoşa’ya uzak biraz 15 km kadar uzaklığı var. |||||vers Lefkoşa|||||| |||that I am||to Nicosia|||||distance| The university in Nicosia is about 15 km away from Nicosia. L'université où je suis à Nicosie est un peu éloignée de Nicosie, à environ 15 km. Университет в Никосии, где я учусь, находится примерно в 15 километрах от Никосии. Onun için biraz zorluk yaşıyoruz. for him|||| We're having a little trouble for him. C'est pourquoi nous rencontrons un peu de difficultés. Ama güzel bir üniversite onun da aktiviteleri var. ||||||activités| ||||||activities| But a beautiful university has its activities. Mais c'est une belle université, elle a aussi des activités. Ders sistemi iyi. Course system is good. İngilizce üzerine zaten. English|about|already It's already in English. Il est rédigé en anglais. На английском языке. B: Okuduğunuz bölüm neydi sizin? |you read||was| B: What was your section? B : Quel était le département que vous avez étudié ? B: На каком факультете вы учились?

A: Ben mimarlık okuyorum. ||architecture| ||architecture| A: Ich studiere Architektur. A: I am studying architecture.

B: Seçme sebebiniz nedir mimarlık? ||votre raison|| |Choosing|your reason|is|architecture B: Aus welchem Grund haben Sie sich für Architektur entschieden? B: What is your reason for choosing architecture? B : Quelle est la raison pour laquelle vous avez choisi l'architecture ? B: По какой причине вы выбрали архитектуру?

A: Mimarlık yani en çok yatkın olduğum meslek daha bana yakın gelen meslek oydu. |||||inclined|||||||| |Architecture||||suitable||profession||to me|||profession|that A: Architektur, das heißt, der Beruf, zu dem ich mich am meisten hingezogen fühlte, war der Beruf, der mir am nächsten lag. A: Architecture is the profession that I was most interested in. A : L'architecture, c'est-à-dire la profession pour laquelle j'avais le plus d'affinités, était la profession la plus proche de moi. О: Архитектура, то есть профессия, к которой я был наиболее склонен, была мне ближе.

Zevk duyuyorum pleasure|I feel I enjoy Je l'apprécie B: Araştırdınız mı hiç Türkiye’de mimarlık sektörü, inşaat sektörü gelişmiş mi? |Vous avez recherché||||||||| |you researched||ever|||sector|||developed| B: Haben Sie jemals untersucht, ob der Architektur- und Bausektor in der Türkei entwickelt ist? B: Did you ever Browse architecture sector in Turkey, have advanced the construction industry? B : Avez-vous déjà cherché à savoir si les secteurs de l'architecture et de la construction étaient développés en Turquie ? B: Вы когда-нибудь исследовали, развиты ли в Турции архитектурный и строительный секторы?

Ondan dolayı mı acaba? Ist es das, worum es hier geht? Is it because of him? Est-ce de cela qu'il s'agit ? Так вот в чем дело? A: Gelişmiş. A: Advanced. A : Avancé.

Şu an için evet inşaat sektörü epey bir hızlı ama beş yıl sonrasına kadar neler olur onu bilemeyeceğim. |||||||||||||||||je ne sais pas ||||||quite||||||after five years|||||I cannot know For now, the construction industry is pretty fast, but I won't know what happens until five years later. Pour l'instant, oui, le secteur de la construction est assez rapide, mais je ne saurai ce qu'il en sera que dans cinq ans. B: Doğru haklısınız. ||you are right B: You're right.

A: Kıbrıs’taki yaşamı anlatayım ben sana. |in Cyprus|life|let me explain|| A: Let me tell you about life in Cyprus. О: Позвольте мне рассказать вам о жизни на Кипре.

Kıbrıs’ta yaşam... Oraya ilk gittiğimde epey bir zorluk çektim. ||||||||j'ai souffert |life|||when I went|quite a bit||difficulty|I had Life in Cyprus ... I had a lot of trouble when I first got there. La vie à Chypre... J'ai rencontré beaucoup de difficultés lorsque je suis arrivé à Chypre. Жизнь на Кипре... У меня было много трудностей, когда я только приехала туда. Özellikle de ilk dönem geri dönmek istedim sonuçta evden ilk ayrılıyordum. |||||||à la fin|||je partais especially|||period||to return|I wanted|after all|from home||was leaving Besonders im ersten Semester wollte ich zurück, weil ich zum ersten Mal von zu Hause wegging. I wanted to go back in the first semester, and I was leaving the house first. C'est surtout au cours du premier semestre que j'ai voulu y retourner, parce que c'était la première fois que je quittais la maison. Особенно в первом семестре мне хотелось вернуться, потому что я впервые уезжала из дома. Orada yaşamak gerçekten çok zor. It's really hard to live there. Türk bir ada olduğu için Kıbrıs bütün ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılıyor ve genelde her şey bulunmuyor. |||||||besoins||satisfaire||||| ||island|being||||its needs||meets|||||is not available Da es sich um eine türkische Insel handelt, deckt Zypern seinen gesamten Bedarf in der Türkei, und im Allgemeinen ist nicht alles verfügbar. Turkish Cyprus is an island to meet all needs from Turkey and are generally not found everything. Comme il s'agit d'une île turque, Chypre satisfait tous ses besoins auprès de la Turquie et, en général, tout n'est pas disponible. Поскольку Кипр является турецким островом, все свои потребности он получает из Турции, и, как правило, не все можно купить. Su olarak çok problem çekiyoruz. |as|||we are having We have a lot of problems as water. Nous avons beaucoup de problèmes avec l'eau. У нас много проблем с водой.

B: Bir de yiyecekler pahalıymış duyduğuma göre. |||||I've heard| |||food|are expensive|I heard|according to B: And since I've heard the food is expensive. B : J'ai aussi entendu dire que la nourriture était chère. Б: Я также слышал, что еда стоит дорого.

A: Evet.

Yiyeceklerde problem çekiyoruz. dans les aliments|| food||having trouble We have problems with food. Ya değişiyor. |is changing It's changing. Либо она меняется. Her şey değişiyor orada işte. Everything is changing there. C'est là que tout change. Вот тут-то все и меняется. Öyle ilk başta çok yadırgadım ama şu anda da orayı seviyorum. ||||I was startled|||||| ||||I was surprised|||||that place| Am Anfang fand ich es sehr seltsam, aber jetzt gefällt es mir dort. I like it very much at first, but I love it right now. J'ai trouvé cela très étrange au début, mais maintenant j'adore cet endroit. Сначала мне это показалось очень странным, но теперь мне там нравится. B: Memnunsunuz? |Vous êtes satisfait |Are you satisfied B: Are you satisfied? Б: Довольны?

A: Hı hı [Evet]. |hi|uh-huh| A: Mm hmm [Yes]. О: Угу [Да].

Kendime yaşam alanı yaratıyorum eğlendiriyorum yani. ||espace de vie||je m'amuse| for myself||living space|I create|I entertain| Ich schaffe mir einen Lebensraum, in dem ich mich selbst unterhalten kann. I'm creating a living space. Je crée un espace de vie pour moi, je me divertis. Я создаю для себя жилое пространство, развлекаю себя. Zevk alacağım şeyler yapıyorum. pleasure||| I do things to enjoy. Я делаю то, что мне нравится. B: Peki Türkiye’den gitmekte olan bir öğrenci olarak hani Kıbrıs’ı seçecek olan kişiler için ne öneride bulunursunuz? |||en train de partir|||||eh bien|||||||| |||going|||student||what about|Cyprus|will choose||people|||suggestion|you suggest B: Well, as a student, bound from Turkey found what you suggest for people who you know will choose Cyprus? B : En tant qu'étudiant venant de Turquie, quels conseils donneriez-vous à ceux qui choisiront Chypre ? B: Как студент, приехавший из Турции, что бы вы посоветовали тем, кто выберет Кипр?

Ya da genel olarak Kıbrıs’ta okumanın diğer öğrencilere.... |||||studying|| Or the other students of general study in Cyprus. Ou, d'une manière générale, aux autres étudiants qui étudient à Chypre.... Или, в общем, другим студентам, обучающимся на Кипре.... A: Kıbrıs’ta bir çok üniversite var. A: There are many universities in Cyprus.

Yani hepsine bakıp ona göre seçim yapmalarını öneririm. ||||||leur|je leur conseille |all of them|looking at|it||choice|their choosing|I suggest Ich schlage also vor, dass sie sich alle ansehen und entsprechend auswählen. So I suggest they look at them all and make a choice. Je leur suggère donc de les examiner tous et de faire leur choix en conséquence. Поэтому я предлагаю им рассмотреть их все и сделать соответствующий выбор. Ben ama bulunduğum üniversiteden çok memnunum. ||où je suis||| ||I am at|||satisfied I'm very happy with my university. Но я очень довольна университетом, в котором учусь. Eğitim olarak zaten Kıbrıs’taki bütün üniversiteler İngilizce üzerine ve bir çok dil öğrenme çabası var. |||||||sur||||||effort d'apprentissage| |||in Cyprus||universities||||||||effort to learn| Was die Bildung betrifft, so sind alle Universitäten in Zypern bereits auf Englisch, und es wird versucht, viele Sprachen zu lernen. All universities in Cyprus have already tried to learn English and many languages. En termes d'éducation, toutes les universités chypriotes sont déjà en anglais et des efforts sont faits pour apprendre plusieurs langues. Что касается образования, то все университеты на Кипре уже работают на английском языке, а также ведется работа по изучению многих языков. Orada her ülkeden bir çok öğrenci geldiği için diğer ülkelerin yöresel örflerini adetlerini öğreniyoruz. ||||||||||local|customs|coutumes| ||||||comes|||countries'|local customs|customs|customs|we learn Da es viele Schüler aus allen Ländern gibt, lernen wir die lokalen Bräuche und Traditionen anderer Länder kennen. Since there are many students from every country, we learn the customs of the local customs of other countries. Comme il y a beaucoup d'étudiants de tous les pays, nous apprenons les coutumes et les traditions locales des autres pays. Поскольку в школе много студентов из разных стран, мы изучаем местные обычаи и традиции других стран. Bir çok avantajı var Kıbrıs’ın. ||||of Cyprus Cyprus has many advantages. B: Yani Kıbrıs’a şu aşamada etnik kökenli bir ada diyebiliriz aslında çünkü bir sürü milletten gelen insanlar var. ||||étape|ethnique|||||||||||| ||to Cyprus||stage|ethnic|ethnic origin|||we can call|||||from many nations||| B: So we can call Cyprus an island of ethnic origin at this stage because there are people from many nations. B : Je veux dire que l'on peut dire que Chypre est une île ethnique à ce stade, parce qu'il y a des gens de plusieurs nationalités. Б: Я имею в виду, что на данном этапе мы можем назвать Кипр этническим островом, потому что здесь живут представители многих национальностей.

A: Evet

B: Orada bütün arkadaşlarla kaynaşıyorsunuz beraber. ||||vous vous mêlez| ||||you socialize| B: Du triffst dort alle deine Freunde. B: You're blending with all the friends there. B : Vous y rencontrez tous vos amis. Б: Там вы общаетесь со всеми своими друзьями.

A: Değişik şeyler öğrenebiliyoruz. |||apprendre |||we can learn A: We can learn different things. R : Nous pouvons apprendre différentes choses. О: Мы можем научиться разным вещам.

Yeni şeyler öğrenebiliyoruz. ||nous pouvons apprendre We can learn new things. Мы можем научиться чему-то новому. Yani bir çok avantajı var. So there are many advantages. B: Oraya ulaşımınız nasıl Türkiye’den? ||transportation|| ||your transportation|| B: Wie kann man von der Türkei aus dorthin gelangen? B: how to transport you there from Turkey? B : Comment peut-on s'y rendre depuis la Turquie ? B: Как добраться туда из Турции?

A: Ben Gaziantep’te yaşadığım için Antep’e seferleri yok Adana üzerinden gidiyorum. ||в Газиианеп|||в Антеп|рейсы|||| ||à Gaziantep|||||||| ||in Gaziantep|||to Antep|flights||Adana|through Adana|I am going A: Da ich in Gaziantep wohne, gibt es keine Flüge nach Antep, ich fahre über Adana. A: I live in Gaziantep, I do not have flights to Antep I go through Adana. R : Comme je vis à Gaziantep, il n'y a pas de vols pour Antep, je passe par Adana. О: Поскольку я живу в Газиантепе, рейсов в Антеп нет, я лечу через Адану.

Adana’dan da çok yakın 25 dakika sürüyor uçakla. из Аданы|||||| ||||||by plane It takes 25 minutes by plane from Adana. Şu anda Taşucu’nda bulunuyoruz. ||в Таşуджи|находимся ||à Taşucu| ||in Taşucu|we are Wir sind gerade in Tashucu. We are currently in Tasucu. Nous sommes à Tashucu en ce moment même. Мы сейчас находимся в Ташуку. Taşucu’ndan deniz otobusu ile de gidebiliriz. из Таşucu||на катере||| ||ferry||| from Taşucu||bus||| We can go to Taşucu with the sea bus. On peut aussi prendre un bus de mer depuis Taşucu. Мы также можем отправиться на морском автобусе из Ташуку. B: Gayet rahat yani |quite|| B: Very comfortable B : C'est très confortable. Б: Это очень удобно.

A:Ulaşım rahat ve Türkiye’ye yakın bir yer. |Transportation|||||| A: The transportation is convenient and close proximity to Turkey. R : Il est facile d'accès et proche de la Turquie. О: До него легко добраться, и он находится недалеко от Турции.

Uzak bir yer değil Not a remote place B: Memnunsanız sorun yok bizede. |Если вы довольны|||и нам тоже ||||to us |If you are satisfied|problem||to us too B: If you are satisfied no problem in us. B : Si vous êtes heureux, nous sommes heureux. Б: Если вы довольны, мы не против.

Peki sizin geleceğiniz hakkında veya yapmak istediğiniz şeyler hakkında biraz bize bahsedebilir misiniz? ||будущее|||||||||| ||avenir|||||||||| ||future|||||||||| Can you tell us a little bit about your future or what you want to do? Eh bien, pouvez-vous nous parler un peu de votre avenir ou des choses que vous souhaitez faire ? Можете ли вы рассказать нам немного о своем будущем или о том, чем вы хотите заниматься? A: Geleceğim hakkında üniversiteyi bitirdikten sonra şu an için tabi çok erken konuşmak daha yeni başındayım üniversitenin. |||||||||||||||в начале|университета ||||||||||||||||de l'université |||||||||of course|||to speak|still||I'm just starting|the university's A: After finishing university about my future, I'm just beginning to talk very early about the university. A : En ce qui concerne mon avenir, il est encore trop tôt pour en parler, je viens juste de commencer l'université. О: Конечно, пока рано говорить о моем будущем после окончания университета, я только в начале пути.

Ama bir yıl bir iki yıl üniversitede kalmak istiyorum |||||year||to stay|I want But I want to stay in college for a year or two a year Mais je veux rester à l'université pendant un an ou deux. Но я хочу остаться в университете на год или два.