×

Utilizziamo i cookies per contribuire a migliorare LingQ. Visitando il sito, acconsenti alla nostra politica dei cookie.

image

ZihinX, Sigara - Neden 1 tane bile içmemelisin?

Sigara - Neden 1 tane bile içmemelisin?

Öncelikle, bu video sigara içen ya da sigarayı bırakmak isteyenler için değil.

Bu video, henüz sigara içmeye başlamamış, ama başlama ihtimali yüksek olan,

özellikle de ortaokul ve lise çağlarında olan gençler için.

Yani bu video, anne-babaların kendi çocuklarına izletmesi için.

Sevgili arkadaşlar. Her şeyden önce bilmemiz gerek ki, “büyükler her zaman her şeyi doğru yapar” diye bir kural yok.

Bu yüzden, bizler kendi kendimize iyi şeylerle kötü şeyleri birbirinden ayırabilmeliyiz ki,

büyüklerin doğru davranışlarını tekrarlayalım, kötü ve yanlış olanlarını ise görmezden gelebilelim.

Bu videoda, ben size pek çok anne-baba gibi ”sigara içmek kötü bir şey”,

”sigara içenlerden uzak dur” gibi şeyler söylemeyeceğim.

Ben sizi anne-babanızdan daha iyi anlıyorum çünkü.

Ben ne çocuk, ne de büyük olacak yaştayım.

Ne sizin yaşınıza çok uzağım, ne de anne babanızın.

Yani sizin yaşınızdayken neler hissettiğim, nelere ilgimin olduğu ve neler yaptığım daha dün gibi aklımda.

Bu yüzden kendimi rahatlıkla sizin yerinize koyarak isteklerinizi ve ilgi alanlarınızı gayet iyi anlayabiliyorum.

Bu videoda sizi azarlamak gibi bir niyetim de yok.

Çünkü ben sizin ebeveyniniz değilim

ve aslına bakarsanız sizin sigara içerek kendinize zarar verip vermemeniz o kadar da çok umurumda değil.

Ben sadece kendi bildiklerime göre sigara içerken aslında neler olduğunu ve nasıl bağımlılık yaptığını,

bizi sigara içmeye motive eden şeylerin neler olduğunu ve en önemlisi neden sigarayı bırakamadığımızı,

en küçük detaylarına kadar, adım adım anlatacağım ki,

bu şekilde siz sigara içmeden bile sigaranın nasıl bir şey olduğunu tam olarak yaşayabilesiniz

ve videoyu izledikten sonra kendi hayatınızla ilgili kararları kendiniz verebilesiniz.

Yani videoyu izledikten sonra isterseniz gizli bir şekilde sigara içmeye başlayabilirsiniz.

Ya da burada söylediklerimi doğru bir şekilde anlayıp sigara içme düşüncesini aklınızdan tamamen,

sonsuza kadar silebilirsiniz. Seçim sizin, ben karışmıyorum.

Etrafınızda sigara içen yüzlerce kişi var.

”Sigara içmek çok zararlı, içilmemesi gerek” gibi şeyleri hep duyuyoruz.

Peki, neden hala bu kadar insan sigara içiyor?

Sizce onlar sigaranın zararlı olduğunu

ve her gün kaç kişinin bu sigara yüzünden ciddi hastalıklara yakalandığını bilmiyorlar mı?

Bana bir tane bile ”Bak bu adam sigaranın zararlı olduğunu bilmiyor, o yüzden sigara içiyor”

diye gösterebileceğiniz örnek bulamazsınız.

Tabii ki de, bunu bütün sigara içenler biliyor. Peki, niye içiyorlar? Bu kadar insanın hepsi salak mı yani?

Hayır, salak değiller. Sadece bırakamıyorlar. Yapamıyorlar.

O zaman şöyle düşünebilirsiniz.

”Eeee bunda ne var? Elini cebine atıp sigara çıkarma, o sigarayı ağzına götürme ve yakma.

Zorla içmen için kimse sigarayı ağzına koymuyor ki.

“ Elbette, böyle düşünmemiz kendimize göre mantıklı.

Ama hiç dikkat ettiniz mi, sigara içenlerin hepsi “Keşke hiç bu illete başlamasaydım” diyor.

Sizce neden böyle söylüyorlar?

Şimdi cevabını öğreneceksiniz.

Birçok insan sigara içmeye sizin yaşlarınızda başlamış, belki birkaç sene erken, belki de birkaç sene sonra.

O zamanlar onların çoğuna sigara içmenin nasıl bir şey olduğunu, insana ne gibi duygular yaşattığını,

iyi ve kötü taraflarını, alışkanlık haline nasıl dönüştüğünü vs. gibi şeyleri detaylıca hiç kimse anlatmamış.

Hep anne-babası tarafından açıklaması yapılmayan yasaklar duymuşlar ”Olmaz dediysem, olmaz. Bitti.

“ Bu tür yasaklar insana o ”olmaz” kelimesinin arkasındaki esas mantığı ve sebebi anlatmadığından,

çoğumuz bu sözleri duymazdan geliyor

ve ancak anne-babamızdan korktuğumuzdan onların yanında bu hareketleri yapmaktan çekiniyoruz,

fakat gizlice bir kenarda istediğimiz şeyi yapıyoruz.

Ama siz şanslısınız.

Çünkü bu videoyu izliyorsunuz ve şimdi her şeyi tam olarak anlayacak ve sigara içip içmemeye,

anne-babanız öyle istiyor diye değil kendiniz karar vereceksiniz.

Kısaca şöyle söyleyeyim: Sigara çok güçlü bir narkotik madde.

Muhtemelen, narkotikin ne olduğunu biliyorsunuz.

Birçok narkotik madde kullanıldığında birkaç saatliğine insana

dünyanın en mutlu kişisiymiş gibi hissettiriyor,

etkisi gider gitmezse insan kendisini dünyanın en mutsuz kişisiymiş gibi hissediyor

ve o maddeyi yeniden kullanmaya gereksinim duyuyor.

Hatta bazı narkotik madde çeşitleri var ki, eğer insan ona alıştıysa,

onu kullanmadığında dayanılmaz şekilde canı acıyor veya cildi kaşınıyor

ve bu durum, onu sakinleşmesi için hangi yolla olursa olsun,

hatta hırsızlık bile yaparak yeniden o maddeyi almaya ve kullanmaya zorluyor.

Bazı narkotik madde çeşitleri de var ki, onları kullandıktan sonra insan onu ikinci kez hiç istemiyor.

Sigaraysa bu 2 çeşit narkotikden farklı bir narkotik.

Hadi sana ilk defa sigara içtiğin zaman neler olduğunu anlatayım. Hem de hiçbir şeyi saklamadan...

Önce dumandan öksürmeye başlıyorsun ve gözlerin doluyor.

Bazı kişilerse ilk defa içtiğinde bile hiç öksürmüyor.

İlk farkına vardığın şey ”ne kadar iğrenç bir tadı varmış bunun.

Bunu insanlar neden içiyorlar ki? Kafayı mı yemişler?” oluyor.

Sonra ilk dumanı ciğerine çektikten birkaç saniye sonra beynin dumanlanıyor.

Hatta biraz mide bulantısı bile oluyor,

normalde öfori yaşamış oluyorsun birkaç dakikalığına.

Öfori duygusu haz duygusu. Çok farklı bir haz-keyif alma duygusu yaşıyorsun ve başın dönüyor.

Bazıları dengesini kaybedip düşmekten korktukları için oturmak istiyor.

O an kendini 3-4 dakika boyunca çok mutlu hissediyorsun.

Birazdan bu duygu geçiyor ve bir daha hiçbir zaman bu duyguyu yaşamıyorsun.

Yani o andan sonra ne kadar sigara içersen iç, ilk defa aldığın o keyfi hiçbir zaman alamıyorsun.

Tuzak da burada işte.

Böylece artık beyninde yeni bir pencere açılmış oluyor

ve sigaranın ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu biliyorsun.

Bu senin aklında bir haz çeşidi olarak kalıyor.

Böylece beyninde şimdiye kadar sigara içme gibi bir seçim mevcut değildise

sigara içtikten sonra beyninde yeniden sigara içip içmeme gibi bir seçim oluşuyor.

O yüzden benzer bir durum yaşandığında,

çevrende seninle aynı yaşta olanlar senin önünde sigara içtiklerinden dolayı,

sen de önceleri 1 defa bile olsa sigara içtiğinden, bunu yapmak sana çok normal bir şeymiş gibi geliyor

ve ikinci defa içiyorsun.

Bu gidişle, üçüncü, dördüncü, beşinci defa sigara içiyorsun.

Bir bakmışsın, biri sana şimdiye kadar kaç defa sigara içtin diye sorduğunda, artık sayısını bile unutmuşsun.

Böylece senin için bu durum sıradanlaşıyor ve yaşadığın birçok şeyle ilişki kuruyor.

Önceleri sigarayı ailenden gizli-saklı birer birer almaya çalışıyorsun,

ya da tane tane sigara satılmadığı bir ülkede yaşıyorsan, arkadaşların içtiğinde onlardan otlanıyorsun.

Bir bakmışsın, artık her akşam birkaç tane sigara içiyorsun.

Bu artık sana normalmiş gibi geliyor ve kendi kendine ”ben sigara bağımlısı değilim ki

bazen aklıma estikçe içiyorum” ya da “sigara içmek gibi bir alışkanlığım yok“ diyorsun.

Hatta bunu savunmak için başkalarıyla konuştuğunda “sigara nasıl bağımlılık yapar ki anlamıyorum hiç.

Ben de bazen içiyorum, fakat sonra canım hiç çekmiyor”

”Bazen her akşam içiyorum, fakat sabah kalktığımda hiç canım sigara çekmiyor.“ diyorsun.

Bunları söylemen ne anlama geliyor biliyor musun?

Artık var olan bağımlılığını savunarak kendini kandırıyorsun.

Çünkü madem sende sigaraya karşı bir istek oluşmuyorsa,

neden bazen ya da her akşam sigara içiyorsun ki?

Demek ki, sigaranın sana yaşattığı ve senin yeniden sigara içmene sebep olan bir duygu var.

Demek ki bazı zamanlarda, arkadaşlarınla buluştuğunda, bilgisayar oyunu oynadığında

ya da herhangi bir şey yaptığında içinde bir boşluk hissediyorsun:

“Sigarasızlık boşluğu”.

Ve sen sadece o boşluğu doldurmak istiyorsun.

O boşluğu doldurduğundaysa “sadece bu işi yaptığımda içiyorum

demek ki bağımlılık değil” diye düşünüyorsun.

Peki, sen ne düşünüyorsun, sence sigara bağımlılığı nasıl bir şey?

Diğer narkotik maddeler gibi senin kaşınmana veya canının acımasına sebep oluyor

ve bu acıyı duymamak için mi içiyorsun sanıyorsun? Tabii ki de hayır.

Sigaranın oluşturduğu bu bağımlılık o boşluğu doldurma duygusudur, bundan fazla bir şey değil.

Farz edelim arkadaşlarınla buluştuğunda kahvede oturup tavla oynamaya alışmışsın.

Her buluştuğunuzda tavla oynuyorsunuz.

Bu böyle aylarca devam ediyor.

Bir gün yine aynı şekilde aynı kişilerle buluşuyorsunuz ve hep gittiğiniz o kahveye gidiyorsunuz

ve garsona ”tavlayı getir de tavla atalım” diyorsunuz ve garson ”tavla yok bu gün maalesef” diyor.

Sizce siz bunu çok da umursamadan arkadaşlarınızla konuşmaya devam mı edeceksiniz?

Hayır. Peki, ne hissedeceksiniz? “Tavlasızlık boşluğu”.

Tavlanın olmaması sizin buluşmanızın çok sıkıcı geçmesine sebep olacak.

Bir şeylerin eksik olduğunu hissedeceksiniz.

Büyük ihtimalle sıkıldığınız için tavla oynamak için başka bir kahveye gideceksiniz.

Sigara bağımlılığı da aynı bunun gibi.

Siz önce ”sadece falan şeyi yaptığımda içiyorum, başka zamanlarda hiç canım çekmiyor”

diyerek sigara bağımlısı olmadığınızı iddia ediyorsunuz,

ama aslında neyi yaparken sigara içmeye alıştıysanız, o şeyi yaptığınızda sigara bağımlılığınız oluyor.

Ve sizin bağımlılığınız sadece o şeyin gerçekleşmesiyle sınırlı kalmıyor.

Zaman geçtikçe yaptığınız şeyler, buluştuğunuz insanlar ve genel anlamda hayatınız değişmiş oluyor

Gelecek defa da başka kişilerle başka bir ortamda,

mesela diyelim ki kahve içmek için buluştuğunuzda buluştuğunuz kişilerden birinin

sigara içtiğini görüyorsunuz ve size “istiyorsan, al bir tane sen de iç” diye teklif ediyor.

O zaman siz zaten sigara bağımlısı olmadığınızı düşünerek sigarayı alıp içmeye başlıyorsunuz.

Böylece beyninizde yeni bir pencere açılıyor.

Önceleri diyelim ki sadece arkadaşlarınızla kahvede buluştuğunuzda içiyorsanız,

şimdi artık kahve içerken de içme durumu oluşuyor.

Bu tekrarlandıkça da sigara sizin kahve içerken dinlenmenizin ayrılmaz bir parçasına dönüşüyor.

Yeni bir alışkanlık oluşmuş oluyor.

Diyelim ki kötü bir olay oluyor, o an çok sinirli veya üzgünsünüz,

arkadaşınızla konuştuğunuzda size “al bir sigara iç de sakinleş” diyor.

Böylece tamamen yeni bir pencere daha açılmış oluyor.

Artık her sinirlendiğinizde sigara içiyorsunuz.

Sonra çok iyi bir şey oluyor,

çok mutlu olduğunuz için kendinizi bir sigarayla ödüllendirmek istiyorsunuz

ve başka bir pencere daha açılıyor beyninizde.

Bu pencereler gittikçe artıyor ve siz sigarayı hayatınızın diğer kısımlarıyla ilişkilendirmiş oluyorsunuz.

Aynı şekilde yemek yedikten sonra da sigara içme alışkanlığı oluşuyor,

çay içerken, kahve içerken, Playstation oynarken, sıkıldığınızda, önemli bir şeyi halletmeye giderken,

sevinirken, ağlarken vs.

Böylece sigara siz farkında olmadan gittikçe, sessiz usulca

sizin tüm hayatınıza girmiş oluyor ve bir bakmışsınız

“Ne zamana kadar ondan bundan sigara isteyeceğim ya da tek-tek alacağım ki?

Gideyim de bir paket sigara alıp cebime koyayım” diyorsunuz.

İlk paketi aldığınız andan itibaren sigara cebinizde olduğu için elinizi cebinize her attığınızda

onun var olduğunu hissettiğiniz için hep aklınıza geliyor

ve ”içinden bir tane alayım” diyerek içmeye başlıyorsunuz.

Böylece bir bakmışsınız, artık 1 paket de yeterli olmuyor bir gün için

ve belki de bu ileride günde 2 veya 3 pakete yükseliyor.

Bu olduktan sonra siz artık sigarayı bırakmak istediğinizde

sigarayı günlük hayatınızda yaptığınız hemen her şeyle ilişkilendirdiğinizin farkına varıyorsunuz.

O şeyleri her yaptığınızda demin de söylediğim gibi, sigara aklınıza geliyor

ve o boşluğu doldurmak için ”bir tane daha içeyim, sonra bırakırım” diyerek kendinizi kandırıyorsunuz

ve bu kendini kandırmacalar bir zincir şeklinde devam ediyor ve hiç bırakamıyorsunuz.

Böylece anlıyorsunuz ki, sigarayı bırakmak için ya gerçekten kendinize karşı çok sert ve iradeli olmalısınız,

ya da hayatınızı tamamen değiştirmelisiniz.

Yani, beyninizde sigarayla bağdaştırdığınız ne varsa hepsini bırakmalısınız ki,

size sigarayı hatırlatmasın ve o boşluğu size hissettirmesin.

Yani kahveyi de bırakmalısınız, çayı da, sigara içerek arkadaşlarınızla oynadığınız oyunları da,

her seferinde kimlerle buluştuğunuzda içiyorsanız, onlarla da artık buluşmamalısınız.

Her zaman hangi restoran, kafe veya kahveye gidiyorsanız, artık oraya gitmemelisiniz vs.

Sizce bu mümkün mü?

%99,99 olasılıkla bunu yapmak imkânsız.

Bir de üstüne eğer beyninizde sinirli olmak, sevinçli olmak ve en önemlisi

yemek yedikten sonra doymuşluk hissetmekle sigara içmek arasında bir bağ oluşmuşsa,

bunları nasıl bırakacaksınız?

Yemek yemeyecek misiniz?

Hiç bir zaman bir şeye sevinmeyecek misiniz?

Ya da nerden biliyorsunuz yine sinirli ve gergin olmayacağınızı?

Şimdi anlıyor musunuz sigara içenlerin neden ”keşke bu illeti içmeye hiç başlamasaydım” dediklerini?

Diyelim ki, Japonların çok güzel bir tatlısı var ismi Mochi

O kadar lezzetli ki, onu yiyip beğenenler ikinci, üçüncü defa da yemek istiyorlar

ve her gün belli bir süre o tatlıyı canları çekiyor.

Hiç sizin de canınızın mochi çektiği ve “keşke mochi olsa da yesek” dediğiniz oldu mu?

Eğer ki canınız çektiyse, demek ki onu daha önce tatmışsınız.

Yok, eğer çekmediyse sizce niye?

Çünkü siz onu hiçbir zaman yememişsiniz.

Yani beyninizde tatlı kategorisinde olan seçimler içinde dondurma var,

çikolata var, baklava var, künefe var, sütlaç var, fakat mochi seçimi yok.

Bu seçim olmadığından hiçbir zaman canınız bu tatlıyı çekmemiş ve bundan sonra da çekmeyecek.

Yemediğiniz sürece hiç bir zaman “bir mochi olsa da yesek” demeyeceksiniz.

Sigara da böyle.

Bu yüzden beyninizde bu seçimi oluşturmamak için hayatınızda bir kere bile olsa sigara içmemelisiniz.

Sadece meraktan bile olsa.

Şöyle bir şey aklımıza gelebilir? “Herkes derdim var diye içiyorum, sorunum çok ondan içiyorum diyor.

Ne yani onların hiçbirinin mi bir bildiği yok?

Herkes kendini sigara içerken sakinleştiğiyle ilgili kandırıyor mu yani?

Yani bir damla bile gerçek yok mu onların iddialarında?

Yoksa niye bu kadar çok kişi sigaranın kendilerini sakinleştirdiğini düşünsün ki?”

Şimdi bu sorunun cevabını öğreneceksiniz.

Elbette, o kişiler kendi kendilerini kandırmıyorlar.

Gerçekten de sigaranın onları sakinleştirdiklerini hissediyorlar.

Ama bunun nasıl olduğuna bir bakalım.

Sigara içtiğimizde beynimiz bize mutluluk duygusu verme görevi olan dopamin isimli bir madde salgılıyor

ve biz bu madde sayesinde sakinleşiyoruz.

Beyindeki bu madde günün normal bir saatinde de hayatımızı normal bir şekilde devam ettirelim

ve kendimizi mutsuz hissetmeyelim diye belli bir miktarda salgılanıyor.

Bu madde, çok iyi bir olay olduğunda, sevindiğimizde veya çok kötü bir şey olduğunda

kendimizi çok kötü hissetmememiz için de salgılanıyor.

Daha doğrusu, o salgılandığı için biz sevinçli ve mutlu oluyoruz

veya sinirli ve gergin olduğumuzda sakinleşiyoruz.

Fakat daha iyi anlamanız için beynimizdeki dopaminin sonsuz sayıda olmadığını

ve sınırlı olduğunu düşünün.

Yani diyelim ki, mesela 20 adet dopamin maddemiz var

ve onun 5'i hep yedek olarak tutuluyor ki,

sevineceğimiz bir olay olduğunda veya çok kötü bir olay olduğunda bizi sakinleştirmek için salgılansın.

Her gün ise geri kalan 15 maddeden 1'ini beynimiz salıyor ki,

biz gün içinde normal bir şekilde hayatımıza devam edelim ve kendimizi mutsuz hissetmeyelim.

Bu dopaminin her 15 günde bir yenilendiğini ve

bu şekilde kullanılmış dopaminlerin yerine yenilerinin geldiğini farz edelim.

Sigara içtiğimizde ne oluyor peki?

Beyin o 15 dopaminden 1 tanesini fazla salgılıyor ve

o an birkaç dakika boyunca kendimizi her zamankinden çok daha iyi hissediyoruz

ve biraz daha mutlu oluyoruz.

Böylece sigara içtikçe o dopaminler gittikçe azalıyor.

Vücudumuz da bu gidişle bütün dopaminleri bitireceğimizi ve hiç dopamin kalmayacağını görüyor.

Bu yüzden o da ilk sigaramızı içerken bir tane dopamin salgılamıştıysa,

sonraki sigara içmelerimizde vücudumuzu dengede tutmak

ve sigara içerken salgıladığı dopaminle birlikte gün içinde salgıladığı toplam dopaminin sayısı

sigara içmeden önce olduğu gibi günde sadece 1 tane olsun diye,

gittikçe daha az, mesela önceleri yarım, sonra çeyrek dopamin salgılıyor.

Böylece hem sigara içmek bize ilk defa içtiğimizdeki zevki vermiyor ve gittikçe sıradanlaşıyor

hem de beynimiz günlük standardımız olan 1 tane dopaminden daha azını salgılıyor

ve toplamda gün içinde 1 tane dopamin kullansın diye

geride kalanını biz her defa sigara içtiğimizde yavaş yavaş salgılamayı bekliyor.

Bu yüzden sigara içen biri sigara içmeyi birden bire bıraktığında,

kendini kötü hissediyor ve sanki depresyondaymış gibi oluyor.

Çünkü dopamin eksikliği oluşuyor vücudunda.

Böylece hatta normal olaylar da kişiyi her zamankinden daha kötü etkiliyor

ve moralinin düzelmesi için beynin günlük normu olan dopamin salgılaması için

yeniden sigara içme ihtiyacı duyuyor.

Böylece sigara içiyor ve sigaranın etkisiyle beyin normal olan günlük dopamin normunu salgılamış oluyor

ve gerçekten de o kişinin morali biraz yerine geliyor

O da sigaranın onu sakinleştirdiğini düşünüyor.

Fakat sebebinin sigara içip bıraktığı olduğunu bilmiyor.

Elbette, bu örnekte söylediğim rakamlar uydurma rakamlar,

yani bizim gerçekten de 20 dopaminimiz var demek değil.

Sadece daha anlaşılır olması için bu rakamları kullandım.

Son olarak şöyle bir soru da aklınıza gelebilir.

“Tamam, her şeyi anladım. Peki, sigara içmek hayatımı başka nasıl etkiler?”

Şöyle cevap vereyim bu soruya.

Sonuç olarak sen sigaranın kölesi olacaksın.

Sigaran varken kendini normal, olmadığındaysa çok kötü hissedeceksin.

Sık sık midende yanma hissi olacak ve büyük ihtimalle,

sigara içenlerin çoğunda olduğu gibi senin de midende gastrit olacaktır.

Mide ağrıların başlayacak.

Nasıl bir his mide ağrısı ve gastrit, biliyor musun? İğrenç bir his.

Hiçbir şeyi önceleri aldığın keyifle yiyemeyeceksin,

üstüne bir de ağrın artar diye her şeyi de yiyemeyeceksin.

Tedavi olacaksın, ama sigara içmeye devam ettiğin sürece bir müddet sonra ağrıların yeniden başlayacak.

Ek olarak iştahın azalacak ve tatma duygun önceki gibi olmayacak.

Hiçbir şeyin kokusunu olduğu gibi hissedemeyeceksin.

Bundan başka ne mi olacak? Nefes alman zorlaşacak, beynine kan gitmesi azalacak,

bu nedenle her gün kendini halsiz hissedeceksin.

Önceki gibi zinde olmak için hep uyumak isteyeceksin. Ama olamayacaksın.

Geceleri iyi uyku uyuyamayacaksın,

bu yüzden uyku yetmezliği olacak sende,

bu da seni gün boyunca daha da halsiz yapacak.

Önce, gün içinde 5 iş yapabiliyorsan, şimdi 2 ya da 3 iş yapabileceksin.

Verimliliğin düşecek, hatta dibe vuracaksın.

Hiçbir işe başlamaya moral ve motivasyonun olmayacak.

Tembelleşeceksin. Belki de “ben zaten tembelim” diyorsun.

Emin ol, şimdiki haline şükredeceksin.

Kendini yaşlı bir dede ya da nine gibi hissedeceksin.

Üstün ve kıyafetlerin hep kötü kokacak.

Önceleri eve geldiğinde annenler bilmesin diye parfüm sıkacak, sakız çiğneyeceksin,

sonraysa özgür biri olduğunda evdekileri rahatsız etmemek için bunu yapacaksın.

Sadece kendine değil, çevrendekilere de zararın dokunacak.

Belki bu yüzden kendini suçlu hissedeceksin.

Spor yapmak sana çok zor bir şeymiş gibi gelecek, bu yüzden vücudun gittikçe hantallaşacak

ve kendini biraz daha kötü hissedeceksin.

Bunlar daha gözle görünür ve hemen hissedeceğin şeyler.

İnsanı öldürme gücüne sahip fesatlarını anlatmıyorum bile,

çünkü onları rahatlıkla Google'da arattırarak bulup okuyabilirsin.

Bunlar sana sadece boş laflar gelebilir.

Çünkü Anlattıklarımı anlıyorsun, fakat nasıl bir şey olduğunu hissedemiyorsun.

Tabii ki de hissedemezsin. Şöyle düşün.

Diyelim ki, yiyebildiğin kadar çok yemek yemişsin ve miden çok dolu.

Sonra “hadi bunu da ye” diye önüne yemek koyuyorlar.

Yiyebilecek misin? Büyük ihtimalle, yemeği görür görmez miden bulanır.

Bak, nasıl ki tok olduğun zaman yemeğin kıymetini bilmiyorsan

ve ancak acıktığında yemekler sana lezzetli geliyorsa,

şimdi de sigara içmediğine göre sağlıklı ve zinde olduğun için de sağlığının kıymetini bilmiyorsun.

Ama sigara içmeye başlarsan, yavaş yavaş benim dediğim şeyleri yaşayacak

ve “önceleri ne kadar da enerji doluydum, keşke önceki gibi olsaydım” diye düşüneceksin.

Bak o zaman her şey için çok geç kalmış olacaksın.

Sigara içen büyüklerin %80'inden çoğunun sigaraya ortaokul ve lisede başladığını

ve onların da %45,6'sının daha lise bitmeden nasıl bir tuzağın içinde olduğunu

anlayarak sigarayı bırakmaya çalıştıklarını ama bırakamadıklarını biliyor muydun?

Bu yüzden sigara üreten şirketler bırakmak istendiğinde artık geç olsun diye

bir şekilde daha okullu olan çocukların sigara içmesine çalışıyorlar.

Şimdiyse diyebilirsiniz ki “sigaranın hep kötü tarafını anlattın sen de. Ne yani hiç mi iyi bir yanı yok bu illetin?”

Var elbette. Sizin yaştakiler için çok büyük bir avantaj gibi gözüken bir yanı var.

Sigara içmekle siz artık çocuk değil, yetişkin olduğunuzu hissedersiniz.

Hepimiz bu yaşlarda yaşımızdan büyük görünmeyi ne kadar çok istediğimizi biliyoruz.

Sigara size bu duyguyu gerçekten de yaşatabilir.

Kendi kendinizi kandırarak artık büyüdüğünüze kendinizi inandırabilirsiniz.

Ama bir şey söyleyeyim mi?

Siz bu yaşınızda, yaşınızdan çok büyük gösterip ve bir an önce büyümek istiyorsanız,

büyükler de her zaman size hasetle bakarak

“Ahh keşke ben de sizin yaşlarınızda olsaydım, hiç büyümeseydim” diyorlar

Bir an önce büyümeye ve kendinizi büyük göstermeye çalışmayın. Her yaş zamanında güzeldir.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Sigara - Neden 1 tane bile içmemelisin? ||||не должен курить ||||tu ne devrais pas fumer Cigarette|Why|piece|even|you should not smoke ||||du solltest nicht trinken Rauchen - Warum sollten Sie nicht einmal 1 Zigarette rauchen? 喫煙-なぜ1本でも吸ってはいけないのか? Курение - Почему нельзя выкурить даже 1 сигарету? Cigarette - Why you shouldn't smoke even one?

Öncelikle, bu video sigara içen ya da sigarayı bırakmak isteyenler için değil. Firstly|this|video|cigarette|smoking|or||cigarette|to quit|those who want|for|not Erstens ist dieses Video nicht für Raucher oder diejenigen, die mit dem Rauchen aufhören wollen, geeignet. First of all, this video is not for smokers or those who want to quit smoking.

Bu video, henüz sigara içmeye başlamamış, ama başlama ihtimali yüksek olan, |||||не начал||||| ||noch|||begonnen||Anfang||| This|video|yet|cigarette|to smoke|hasn't started|but|starting|probability|high|that is |||||n'a pas commencé||commencer||| Dieses Video richtet sich an Menschen, die noch nicht mit dem Rauchen begonnen haben, es aber wahrscheinlich tun werden, This video is for those who have not yet started smoking, but are likely to start,

özellikle de ortaokul ve lise çağlarında olan gençler için. |||||возрасте||| |||||à l'âge||| especially|also|middle school|and|high school|during the age|of|teenagers|for |||||in den Jahren||| insbesondere für junge Menschen in der Mittel- und Oberstufe. especially for young people in middle and high school.

Yani bu video, anne-babaların kendi çocuklarına izletmesi için. |||||||показать детям| ||||des parents|||visionnage| So|this|video|||their own|children|to show|for ||||der Eltern|||zeigen| So this video is for parents to show to their children.

Sevgili arkadaşlar. Dear|friends Dear friends. Her şeyden önce bilmemiz gerek ki, “büyükler her zaman her şeyi doğru yapar” diye bir kural yok. Every|from everything|before|we need to know|necessary|that|adults|every|time|every|thing|correctly|does|saying|a|rule|there is not Tout d'abord, nous devons savoir qu'il n'y a pas de règle selon laquelle « les grands font toujours tout correctement ». First of all, we need to know that there is no rule that says, "adults always do everything right."

Bu yüzden, bizler kendi kendimize iyi şeylerle kötü şeyleri birbirinden ayırabilmeliyiz ki, ||||||||||должны отделять| ||nous||||||||pouvons séparer| This|reason|we|ourselves|to ourselves|good|things|bad|things|from each other|should be able to separate|so that ||||||||||trennen| C'est pourquoi nous devons être capables de distinguer les bonnes choses des mauvaises par nous-mêmes, For this reason, we should be able to distinguish good things from bad things ourselves,

büyüklerin doğru davranışlarını tekrarlayalım, kötü ve yanlış olanlarını ise görmezden gelebilelim. |||повторим||||которые неправильные|||можем игнорировать ||comportements|répétons||||celles qui sont|||nous puissions ignorer adults|correct|behaviors|let's repeat|bad|and|wrong|those|but|ignoring|we can |||wiederholen||||sie|||ignorieren afin de répéter les comportements corrects des grands et d'ignorer ceux qui sont mauvais et erronés. Let's repeat the correct behaviors of adults, and ignore the bad and wrong ones.

Bu videoda, ben size pek çok anne-baba gibi ”sigara içmek kötü bir şey”, This|in the video|I|to you|many|many|||like|smoking|to smoke|bad|a|thing Dans cette vidéo, je vais vous parler, comme de nombreux parents, du fait que "fumer est une mauvaise chose", In this video, I won't tell you things like 'smoking is a bad thing' like many parents do,

”sigara içenlerden uzak dur” gibi şeyler söylemeyeceğim. |курящих||||| |ceux qui fument|||||je ne dirai cigarette|from smokers|away|stay|like|things|I won't say ||||||sagen 'éloignez-vous des fumeurs' ou des choses comme ça. or 'stay away from smokers'.

Ben sizi anne-babanızdan daha iyi anlıyorum çünkü. I|you|||more|well|understand|because I understand you better than your parents do.

Ben ne çocuk, ne de büyük olacak yaştayım. |||||||возрасте |||||||je suis âgé I|neither|child|nor|also|adult|will be|I am at the age |||||||ich bin I am neither a child nor at the age of an adult.

Ne sizin yaşınıza çok uzağım, ne de anne babanızın. ||||далеко от|||| ||votre âge||je suis loin|||| Neither|your|age|very|I am far|nor|also|mother|your father ||||weit weg|||| I am neither very far from your age nor from your parents'.

Yani sizin yaşınızdayken neler hissettiğim, nelere ilgimin olduğu ve neler yaptığım daha dün gibi aklımda. ||||||интересовался|||||||| ||votre âge||je ressentais|à quoi|intérêt||||||||en mémoire So|your|at your age|what|I felt|to what||was|and|what|I did|more|yesterday|like|in my mind ||||||Interesse||||||||in Erinnerung In other words, what I felt at your age, what I was interested in, and what I did is still fresh in my mind.

Bu yüzden kendimi rahatlıkla sizin yerinize koyarak isteklerinizi ve ilgi alanlarınızı gayet iyi anlayabiliyorum. ||||||||||ваши интересы|||я понимаю |||||à votre place||vos souhaits|||domaines d'intérêt|||je peux comprendre This|is why|myself|easily|your|place|putting|your desires|and|interest|areas|quite|well|I can understand |||||||Ihre Wünsche||||||verstehen For this reason, I can easily put myself in your shoes and understand your desires and interests very well.

Bu videoda sizi azarlamak gibi bir niyetim de yok. |||ругать||||| |||gronder|||intention|| This|in the video|you|to scold|like|a|intention|also|is not |||beschimpfen|||Absicht|| I have no intention of scolding you in this video.

Çünkü ben sizin ebeveyniniz değilim |||ваш родитель| |||votre parent| Because|I|your|parent|am not |||Eltern| Weil ich nicht dein Elternteil bin Because I am not your parent.

ve aslına bakarsanız sizin sigara içerek kendinize zarar verip vermemeniz o kadar da çok umurumda değil. |||||||||не важно|||||| |||||||||devez|||||| and|to the truth|if you look|your|cigarette|by smoking|to yourself|harm|giving||that|much|also|very|I care|not |||||||||nicht geben|||||| And to be honest, I don't really care that much whether you harm yourself by smoking or not.

Ben sadece kendi bildiklerime göre sigara içerken aslında neler olduğunu ve nasıl bağımlılık yaptığını, |||моим знаниям|||||||||| |||ce que je sais|||||||||dépendance| I|only|my|knowledge|according to|cigarette|while smoking|actually|what|was happening|and|how|addiction|was doing |||Wissen||||eigentlich|||||| I just want to explain what actually happens when you smoke and how it becomes addictive, according to what I know.

bizi sigara içmeye motive eden şeylerin neler olduğunu ve en önemlisi neden sigarayı bırakamadığımızı, |||||||||||||мы не можем бросить |||||||||||||nous ne pouvons pas arrêter us|cigarette|to smoke|motivated|by|things|what|are|and|most|importantly|why|cigarette|we can't quit |||||||||||||wir nicht aufhören I will explain what motivates us to smoke and, most importantly, why we cannot quit smoking,

en küçük detaylarına kadar, adım adım anlatacağım ki, ||деталям||||| ||détails||||| the|smallest|details|until|step|step|I will explain|so that ||Details||||| in the smallest details, step by step,

bu şekilde siz sigara içmeden bile sigaranın nasıl bir şey olduğunu tam olarak yaşayabilesiniz ||||не куря|||||||||можете испытать ||||sans fumer|||||||||pouvez vivre this|way|you|cigarette|without smoking|even|cigarette's|how|one|thing|being|fully|as|you can experience ||||ohne zu rauchen|||||||||leben so that you can fully experience what smoking is like even without smoking.

ve videoyu izledikten sonra kendi hayatınızla ilgili kararları kendiniz verebilesiniz. ||после просмотра|||||||можете принимать ||avoir regardé|||votre vie||||pouvez décider and|the video|after watching|then|your own|life|related|decisions|yourself|you can make |||||||||treffen And after watching the video, you will be able to make decisions regarding your own life.

Yani videoyu izledikten sonra isterseniz gizli bir şekilde sigara içmeye başlayabilirsiniz. So|the video|after watching|then||secretly|one|in a manner|cigarette|to smoke|you can start So after watching the video, you can start smoking secretly if you want.

Ya da burada söylediklerimi doğru bir şekilde anlayıp sigara içme düşüncesini aklınızdan tamamen, |||ce que je dis|||||||idée de fumer|| Or|but|here|what I said|correctly|one|manner|understanding|cigarette|smoking|thought|from your mind|completely ||||||||||Gedanken|| Or you can correctly understand what I said here and completely erase the thought of smoking from your mind,

sonsuza kadar silebilirsiniz. Seçim sizin, ben karışmıyorum. ||||||не вмешиваюсь ||vous pouvez supprimer||||je ne m'en mêle pas forever|until|you can delete|Choice|your|I|do not interfere ||löschen||||mische mich nicht ein forever. The choice is yours, I don't interfere.

Etrafınızda sigara içen yüzlerce kişi var. Around you|cigarette|smoking|hundreds of|people|there are There are hundreds of people smoking around you.

”Sigara içmek çok zararlı, içilmemesi gerek” gibi şeyleri hep duyuyoruz. ||||не курить||||| ||||ne pas fumer||||| Smoking|to smoke|very|harmful|not to be smoked|necessary|like|things|always|we hear ||||nicht rauchen||||| We always hear things like, "Smoking is very harmful, it shouldn't be smoked."

Peki, neden hala bu kadar insan sigara içiyor? Well|why|still|this|so many|people|cigarette|smoke So, why are there still so many people smoking?

Sizce onlar sigaranın zararlı olduğunu Do you think|they|cigarette's|harmful|is Do you think they don't know that smoking is harmful?

ve her gün kaç kişinin bu sigara yüzünden ciddi hastalıklara yakalandığını bilmiyorlar mı? |||||||||болезням|заболевает|| |||||||||maladies|tombe malade|| and|every|day|how many|people's|this|smoking|because of|serious|diseases|they get sick|they don't know|question particle |||||||||Krankheiten|erkrankt|| And that every day, many people get serious illnesses because of smoking?

Bana bir tane bile ”Bak bu adam sigaranın zararlı olduğunu bilmiyor, o yüzden sigara içiyor” to me|one|piece|even|Look|this|man|cigarette's|harmful|that it|doesn't know|he|reason|cigarette|smokes You won't be able to find even one example to show me like, 'Look, this person doesn't know that smoking is harmful, that's why they smoke.'

diye gösterebileceğiniz örnek bulamazsınız. |что вы можете показать||не найдёте |vous pouvez montrer||vous ne trouverez pas that|you can show|example|you cannot find |zeigen können|| Of course, all smokers know this.

Tabii ki de, bunu bütün sigara içenler biliyor. Peki, niye içiyorlar? Bu kadar insanın hepsi salak mı yani? |||||||||||||||idiots|| of course|too|also|this|all|cigarette|smokers|know|well|why|do they smoke|this|so much|people|all|stupid|question particle|I mean |||||||||||||||dumm|| So, why do they smoke? Are all these people stupid?

Hayır, salak değiller. Sadece bırakamıyorlar. Yapamıyorlar. ||||не могут оставить| |dumm|||| No|stupid|are not|They just|can't quit|They can't do it ||||ils ne peuvent pas| No, they are not stupid. They just can't quit. They can't do it.

O zaman şöyle düşünebilirsiniz. That|time|like this|you can think Then you can think like this.

”Eeee bunda ne var? Elini cebine atıp sigara çıkarma, o sigarayı ağzına götürme ve yakma. ||||||||||||поднеси||кури Eeee|||||ta poche|||||||mets-la à||brûle-la Well|in this|what|is|Your hand|to your pocket|throwing|cigarette|don't take out|that|cigarette|to your mouth|don't bring|and|don't light Eeee||||||||||||||anzünden Eh bien, qu'est-ce qu'il y a ? Ne mets pas ta main dans ta poche pour sortir une cigarette, ne la mets pas dans ta bouche et ne l'allume pas. "Well, what's the big deal? Just reach into your pocket, take out a cigarette, bring it to your mouth, and light it.

Zorla içmen için kimse sigarayı ağzına koymuyor ki. ||||||кладёт| forcément||||||mettre| forcibly|to smoke||nobody|the cigarette|to his/her mouth|puts|that |trinken|||||legt| Personne ne te force à mettre une cigarette dans ta bouche. No one is forcing you to put a cigarette in your mouth.

“ Elbette, böyle düşünmemiz kendimize göre mantıklı. Of course|this way|our thinking|to ourselves|according to|logical Bien sûr, il est logique de penser ainsi selon notre propre point de vue. "Of course, thinking this way makes sense to us.

Ama hiç dikkat ettiniz mi, sigara içenlerin hepsi “Keşke hiç bu illete başlamasaydım” diyor. |||||||||||болезни|не начал бы| ||||||denjenigen, die rauchen|||||Plage|| But|ever|||question particle|cigarette|smokers|all|I wish|ever|this|plague|had started| |||||||||||maladie|je n'avais pas commencé| But have you ever noticed that all smokers say, 'I wish I had never started this addiction.'

Sizce neden böyle söylüyorlar? in your opinion|why|like this|they say Why do you think they say that?

Şimdi cevabını öğreneceksiniz. Now|your answer|you will learn Now you will learn the answer.

Birçok insan sigara içmeye sizin yaşlarınızda başlamış, belki birkaç sene erken, belki de birkaç sene sonra. |||||вашем возрасте|||||||||| |||||votre âge|||||||||| Many|people|cigarette|to smoke|your|age|started|maybe|a few|years|earlier|maybe|also|a few|years|later |||||in Ihrem Alter|||||||||| Many people started smoking at your age, maybe a few years earlier, maybe a few years later.

O zamanlar onların çoğuna sigara içmenin nasıl bir şey olduğunu, insana ne gibi duygular yaşattığını, ||||||||||||||вызывает эмоции |||la plupart|||||||||||évoquait Those|times|their|most of them|cigarette|smoking|how|a|thing|was|to a person|what|like|feelings|made to experience |||den meisten|||||||||||vermittelt At that time, no one had explained to them in detail what it was like to smoke, what kind of feelings it evoked in a person,

iyi ve kötü taraflarını, alışkanlık haline nasıl dönüştüğünü vs. gibi şeyleri detaylıca hiç kimse anlatmamış. |||||||превращения в|||||||не рассказал |||||||transforme||||en détail|||n'a pas expliqué good|and|bad|sides|habit|into|how|it transformed|etc|like|things|in detail|no one|no one|has explained |||||||||||im Detail|||hatte erzählt the good and bad sides of it, how it turned into a habit, etc.

Hep anne-babası tarafından açıklaması yapılmayan yasaklar duymuşlar ”Olmaz dediysem, olmaz. Bitti. |||||необъясненные|запреты|услышали|||| |||||non expliquées|interdictions|ils ont entendu||je dis|| always|||by|explanation|not made|prohibitions|they have heard|It can't be|if I said|it can't be|It's over |||||||gehört||wenn ich gesagt habe|| Sie haben von ihren Eltern immer unerklärliche Verbote gehört: "Wenn ich nein gesagt habe, habe ich nein gesagt. Es ist vorbei. They only heard prohibitions that were not explained by their parents, "If I said it’s not allowed, it’s not allowed. That’s it.

“ Bu tür yasaklar insana o ”olmaz” kelimesinin arkasındaki esas mantığı ve sebebi anlatmadığından, ||||||||||||не объясняет ||||||||||||ne pas expliquer This|type|prohibitions|to a person|that|cannot be|word's|behind|fundamental|reasoning|and|reason|because it does not explain ||||||||||||da "Da solche Verbote den Menschen nicht die wirkliche Logik und den Grund hinter dem Wort "Nein" vermitteln, These kinds of prohibitions do not explain to a person the real logic and reason behind the word "not allowed."

çoğumuz bu sözleri duymazdan geliyor |||не слышит| |||feindre d'entendre| most of us|these|words|as if not hearing|ignores |||ignorieren| most of us ignore these words

ve ancak anne-babamızdan korktuğumuzdan onların yanında bu hareketleri yapmaktan çekiniyoruz, ||||что мы боимся||||||стесняемся |mais||nos parents|nous avons peur||||||nous hésitons and|but|||because we are afraid|their|in front of|these|actions|from doing|we hesitate ||||wir Angst haben||||||wir zögern and we only refrain from doing these actions in front of our parents because we are afraid of them,

fakat gizlice bir kenarda istediğimiz şeyi yapıyoruz. but|secretly|one|on the side|desired|thing|we do but secretly we do what we want in a corner.

Ama siz şanslısınız. ||вы удачливы ||vous êtes chanceux But|you|are lucky ||sind glücklich But you are lucky.

Çünkü bu videoyu izliyorsunuz ve şimdi her şeyi tam olarak anlayacak ve sigara içip içmemeye, ||||||||||||||курить или не курить |||vous regardez|||||||||||fumer ou pas Because|this|video|you are watching|and|now|everything|thing|completely|as|will understand|and|cigarette|smoking|not smoking ||||||||||||||nicht rauchen Because you are watching this video and now you will understand everything exactly and decide whether to smoke or not,

anne-babanız öyle istiyor diye değil kendiniz karar vereceksiniz. ||||||||vous déciderez ||that way|want|because|not|yourself|decision|will make ||||||||werdet not because your parents want you to, but because you will decide for yourself.

Kısaca şöyle söyleyeyim: Sigara çok güçlü bir narkotik madde. |||||||наркотическое вещество| |||||||narkotische|Substanz In short|like this|I will say|Cigarette|very|strong|a|narcotic|substance Let me put it briefly: Cigarettes are a very powerful narcotic substance.

Muhtemelen, narkotikin ne olduğunu biliyorsunuz. |наркотиком||| |la drogue||| Probably|narcotic's|what|it is|you know |das Narkotikum||| You probably know what a narcotic is.

Birçok narkotik madde kullanıldığında birkaç saatliğine insana |||||на несколько часов| |||lorsqu'elles sont utilisées||pendant quelques heures| Many|narcotic|substance|when used|few|for hours|to a person |||verwendet wird||für ein paar Stunden| When many narcotic substances are used, they make a person feel like the happiest person in the world for a few hours.

dünyanın en mutlu kişisiymiş gibi hissettiriyor, |||человеком|| |||personne|| the world's|most|happy|person|like|makes feel |||Person|| As soon as the effect wears off, the person feels like the unhappiest person in the world.

etkisi gider gitmezse insan kendisini dünyanın en mutsuz kişisiymiş gibi hissediyor ||не пойдет|||||||| ||n'ira pas|||||||| effect|goes|if it doesn't|person|himself|world's|most|unhappy|person|like|he feels ||wenn er nicht geht|||||||| And they feel the need to use that substance again.

ve o maddeyi yeniden kullanmaya gereksinim duyuyor. |||||besoin| and|he|item|again|to use|need|feels |||||bedarf|

Hatta bazı narkotik madde çeşitleri var ki, eğer insan ona alıştıysa, ||||разновидности||||||привык к ней ||||types||||||s'habitue Even|some|narcotic|substance|types|there are|that|if|person|to it|has become accustomed ||||arten||||||gewöhnt Es gibt sogar einige Arten von Betäubungsmitteln, wenn man sich an sie gewöhnt, In fact, there are some types of narcotic substances that, if a person has become addicted to them,

onu kullanmadığında dayanılmaz şekilde canı acıyor veya cildi kaşınıyor |когда не использует||||болит||| |quand elle ne l'utilise pas||||a mal au||peau|it itches it|when he/she doesn't use|unbearable|way|his/her pain|hurts|or|his/her skin|itches |wenn sie es nicht benutzt||||||Haut|juckt es tut unerträglich weh, wenn er sie nicht benutzt, oder seine Haut juckt they experience unbearable pain or itching of the skin when they do not use it.

ve bu durum, onu sakinleşmesi için hangi yolla olursa olsun, ||||успокоение||||| ||||calm down||||| and|this|situation|him|calming down|for|whichever|way|may be|be ||||sich beruhigen||||| This situation forces them to find any way to calm down,

hatta hırsızlık bile yaparak yeniden o maddeyi almaya ve kullanmaya zorluyor. |кража||||||||| |vol à main armée|||||||||force even|theft|even|by doing|again|that|substance|to take|and|to use|forces |Diebstahl||||||||| even resorting to theft to obtain and use that substance again.

Bazı narkotik madde çeşitleri de var ki, onları kullandıktan sonra insan onu ikinci kez hiç istemiyor. Some|narcotic|substance|types|also|there are|that|them|after using|after|a person|it|second|time|ever|wants There are some types of narcotic substances that once a person uses them, they never want to use them again.

Sigaraysa bu 2 çeşit narkotikden farklı bir narkotik. если сигара|||наркотиков||| Sigaraysa|||de drogue||| Wenn es um Zigaretten geht|||von Drogen||| if it's cigarette|this|type|from narcotics|different|one|narcotic Cigarettes are a different type of narcotic than these 2 types of narcotics.

Hadi sana ilk defa sigara içtiğin zaman neler olduğunu anlatayım. Hem de hiçbir şeyi saklamadan... |||||когда ты курил||||||||| |||||tu as fumé|||||||||sans rien cacher Come on|to you|first|time|cigarette|you smoked|when|what|happened|let me tell you|Also|too|no|thing|without hiding ||||||||||||||ohne zu verbergen Let me tell you what happens the first time you smoke a cigarette. And I won't hide anything...

Önce dumandan öksürmeye başlıyorsun ve gözlerin doluyor. |||начинаешь кашлять||| |la fumée|tousser|tu commences|||se remplissent First|from smoke|to cough|you start|and|your eyes|tear up ||husten|beginnst|||werden nass First, you start coughing from the smoke and your eyes start to water.

Bazı kişilerse ilk defa içtiğinde bile hiç öksürmüyor. |||||||не кашляет |les personnes|||quand ils boivent|||ne tousse pas Some|people|first|time|when they drink|even|never|cough ||||trinkt||| Some people don't cough at all even when they drink for the first time.

İlk farkına vardığın şey ”ne kadar iğrenç bir tadı varmış bunun. ||ты заметил|||||||| ||tu as remarqué|||||||| |realization|you had|thing|how|much|disgusting|a|taste|had|this ||du bist gekommen|||||||| The first thing you notice is, 'What a disgusting taste this has.'

Bunu insanlar neden içiyorlar ki? Kafayı mı yemişler?” oluyor. |||||с ума||| |||||||ils sont fous| this|people|why|drink|question particle|their minds|question particle|have lost|it becomes |||||||essen| Then you wonder, 'Why do people drink this? Have they lost their minds?'

Sonra ilk dumanı ciğerine çektikten birkaç saniye sonra beynin dumanlanıyor. ||||вдохнув||||| ||de la fumée|tes poumons|inhalant|||||s'embrouille Then|first|smoke|into your lung|after inhaling|a few|seconds|later|your brain|gets foggy |||Lunge||||||vernebelt After that, a few seconds after you take the first puff into your lungs, your brain gets foggy.

Hatta biraz mide bulantısı bile oluyor, |||тошнота|| ||estomac|nausée|| Even|a little|stomach|nausea|even|happens |||Übelkeit|| In fact, there is even a bit of nausea,

normalde öfori yaşamış oluyorsun birkaç dakikalığına. |эйфория|||| |euphorie|||| normally|euphoria|experienced|you are|a few|for a few minutes |Euphorie|||| Sie erleben normalerweise für ein paar Minuten eine Euphorie. normally you experience euphoria for a few minutes.

Öfori duygusu haz duygusu. Çok farklı bir haz-keyif alma duygusu yaşıyorsun ve başın dönüyor. |||||||удовлетворение||||||голова| ||Vergnügen|||||||||||dein Kopf| Euphoria|feeling|pleasure|feeling|Very|different|a|||taking|feeling|you are experiencing|and|your head|is spinning |||||||plaisir|plaisir|||||ta tête| Le sentiment de l'öforie est un sentiment de plaisir. Tu ressens un plaisir très différent et ta tête tourne. The feeling of euphoria is a feeling of pleasure. You experience a very different sense of pleasure and your head is spinning.

Bazıları dengesini kaybedip düşmekten korktukları için oturmak istiyor. |||падения|||| |équilibre|||||| Some people|their balance|losing|from falling|they are afraid|because|to sit|want |||fallen|||| Manche wollen sitzen, weil sie Angst haben, das Gleichgewicht zu verlieren und zu stürzen. Certaines personnes souhaitent s'asseoir parce qu'elles ont peur de perdre l'équilibre et de tomber. Some people want to sit down because they are afraid of losing their balance and falling.

O an kendini 3-4 dakika boyunca çok mutlu hissediyorsun. |||||||чувствуешь себя |||||||tu te sens That|moment|yourself|minutes|for|very|happy|you feel À ce moment-là, tu te sens très heureux pendant 3-4 minutes. At that moment, you feel very happy for 3-4 minutes.

Birazdan bu duygu geçiyor ve bir daha hiçbir zaman bu duyguyu yaşamıyorsun. |||||||||||tu ne vis Soon|this|feeling|passes|and|one|more|no|time|this|feeling|you experience |||||||||||lebst du nicht Soon, this feeling passes, and you never experience that feeling again.

Yani o andan sonra ne kadar sigara içersen iç, ilk defa aldığın o keyfi hiçbir zaman alamıyorsun. ||||||||||||||||tu ne peux pas So|that|moment|after|how much|ever|cigarette|you smoke|drink|first|time|you got|that|pleasure|no|time|you can get ||||||||||||||||bekommst So, no matter how much you smoke after that moment, you can never get that first pleasure again.

Tuzak da burada işte. The trap|too|here|right here Das ist die Falle. The trap is right here.

Böylece artık beyninde yeni bir pencere açılmış oluyor ||dans son cerveau||||| Thus|now|in your brain|new|one|window|opened|is ||im Kopf||||| Thus, a new window has now been opened in your brain.

ve sigaranın ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu biliyorsun. and|cigarette's|what|it is|how|a|thing|it is|you know And you know what a cigarette is and what it is like.

Bu senin aklında bir haz çeşidi olarak kalıyor. |||||type|| This|your|in mind|a|pleasure|type|as|remains This remains in your mind as a kind of pleasure.

Böylece beyninde şimdiye kadar sigara içme gibi bir seçim mevcut değildise ||||||||||не было |||||||||verfügbar|war (nicht) thus|in his mind|until now|as much as|smoking|not smoking|like|a|choice|existing|wasn't ||||||||||n'existait pas Wenn Sie also bis jetzt keine Wahl hatten, zu rauchen Thus, if there has not been a choice like smoking in your brain until now,

sigara içtikten sonra beyninde yeniden sigara içip içmeme gibi bir seçim oluşuyor. |||||||курение|||| |||||||fumer ou pas|||| cigarette|after smoking|after|in his brain|again|cigarette|smoking|not smoking|like|a|choice|occurs |||||||nicht rauchen|||| After smoking, a choice arises in your brain about whether to smoke again or not.

O yüzden benzer bir durum yaşandığında, |||||когда это произойдет |||||lorsqu'une situation That|is why|similar|one|situation|occurs |||||eintritt That's why when a similar situation occurs,

çevrende seninle aynı yaşta olanlar senin önünde sigara içtiklerinden dolayı, ||||||||курят| ||||||||fument| around you|with you|same|age|those|your|in front of|cigarette|smoking|because of ||||||||wegen des Rauchens| because people around you who are the same age as you are smoking in front of you,

sen de önceleri 1 defa bile olsa sigara içtiğinden, bunu yapmak sana çok normal bir şeymiş gibi geliyor |||||||что ты курила||||||||| |||||||tu as fumé||||||||| you|too|in the past|time|even|if|cigarette|smoked|this|to do|to you|very|normal|one|thing|like|seems |||||||von dem Rauchen||||||||| it feels very normal for you to do it since you have smoked at least once before.

ve ikinci defa içiyorsun. |||tu bois and|second|time|you drink |||trinkst and you are smoking for the second time.

Bu gidişle, üçüncü, dördüncü, beşinci defa sigara içiyorsun. |||||||tu fumes This|at this rate|third|fourth|fifth|time|cigarette|you smoke |||||||rauchst At this rate, you are smoking for the third, fourth, fifth time.

Bir bakmışsın, biri sana şimdiye kadar kaç defa sigara içtin diye sorduğunda, artık sayısını bile unutmuşsun. |вдруг|||||||||||||| |||||||||||quand il demande|||| One|you realize|someone|to you|until now|how many|how many|times|cigarette|smoked|when|he/she asked|no longer|the number|even|you have forgotten |||||||||||sagte||||vergessen You might find that when someone asks you how many times you have smoked so far, you have already forgotten the number.

Böylece senin için bu durum sıradanlaşıyor ve yaşadığın birçok şeyle ilişki kuruyor. |||||||что ты переживаешь|||| |||||gewöhnlich wird|||||| Thus|your|for|this|situation|becomes ordinary|and|you experience|many|things|relationship|establishes |||||||ce que tu vis|||| Thus, this situation becomes ordinary for you and relates to many things you experience.

Önceleri sigarayı ailenden gizli-saklı birer birer almaya çalışıyorsun, ||от семьи|||||| ||ta famille|||||| At first|the cigarette|from your family|||one by one|one by one|to buy|you try ||von deiner Familie|||||| At first, you try to secretly get cigarettes one by one from your family,

ya da tane tane sigara satılmadığı bir ülkede yaşıyorsan, arkadaşların içtiğinde onlardan otlanıyorsun. ||||||||||||куришь траву |||||verkauft wird|||||||rauchst or|also|single||cigarette|is not sold|a|in country|if you live|your friends|when they smoke|from them|you are smoking ||||||||||||tu fumes Oder wenn du in einem Land lebst, in dem keine Zigaretten nach Körnern verkauft werden, rauchst du sie, wenn deine Kumpels rauchen. ou si tu vis dans un pays où on ne vend pas de cigarettes à l'unité, tu te retrouves à fumer de l'herbe quand tes amis fument. or if you live in a country where cigarettes are not sold individually, you smoke from your friends when they smoke.

Bir bakmışsın, artık her akşam birkaç tane sigara içiyorsun. One|you realize|no longer|every|evening|a few|cigarettes|cigarette|you smoke Et tu te rends compte que tu fumeras maintenant quelques cigarettes chaque soir. Before you know it, you are smoking a few cigarettes every evening.

Bu artık sana normalmiş gibi geliyor ve kendi kendine ”ben sigara bağımlısı değilim ki |||нормально|||||||||| |||normal|||||||||| This|no longer|to you|normal|like|seems|and|self|to himself|I|cigarette|addicted|am not|you see |||normalerweise|||||||||| Cela te semble maintenant normal et tu te dis à toi-même : 'je ne suis pas dépendant du tabac.' This starts to feel normal to you, and you tell yourself, 'I'm not a cigarette addict.'

bazen aklıma estikçe içiyorum” ya da “sigara içmek gibi bir alışkanlığım yok“ diyorsun. ||||||||||привычка|| ||kommt||||||||Gewohnheit|| sometimes|to my mind|as it comes|I drink|or|too|cigarette|smoking|like|a|habit|not|you say ||||||||||habitude|| Manchmal rauche ich, wenn mir danach ist" oder "Ich habe keine Gewohnheit, zu rauchen". Parfois, quand j'en ai envie, je fume" ou "Je n'ai pas l'habitude de fumer" dis-tu. You say, "I only smoke when I feel like it" or "I don't have a habit of smoking."

Hatta bunu savunmak için başkalarıyla konuştuğunda “sigara nasıl bağımlılık yapar ki anlamıyorum hiç. |||||когда говорит||||||| |||||quand il parle||||||| Even|this|to defend|for|with others|when he/she talks|smoking|how|addiction|causes|but|I don't understand|at all |||||spricht||||||| En fait, quand tu parles avec d'autres pour défendre cela, tu dis "je ne comprends pas comment la cigarette peut créer une dépendance à tous." In fact, when you talk to others to defend this, you say, "I don't understand how smoking can be addictive at all."

Ben de bazen içiyorum, fakat sonra canım hiç çekmiyor” I|also|sometimes|drink|but|later|my desire|ever|craves Moi aussi, je fume parfois, mais après je n'en ai pas du tout envie". I also smoke sometimes, but then I don't crave it at all."

”Bazen her akşam içiyorum, fakat sabah kalktığımda hiç canım sigara çekmiyor.“ diyorsun. Sometimes|every|evening|I drink|but|morning|when I wake up|at all|desire|cigarette|craves| You say, "Sometimes I smoke every evening, but when I wake up in the morning, I don't crave a cigarette at all."

Bunları söylemen ne anlama geliyor biliyor musun? |говорить||||| |de dire||||| these|saying|what|meaning|means|you know|question particle |sagen||||| Do you know what it means to say these things?

Artık var olan bağımlılığını savunarak kendini kandırıyorsun. |||зависимость|||обманываешь себя ||||||tu te trompes You are now|||your addiction|by defending|yourself|you are deceiving Tu te trompes en défendant ta dépendance existante. You are deceiving yourself by defending your existing addiction.

Çünkü madem sende sigaraya karşı bir istek oluşmuyorsa, |||||||не возникает |||||||ne se forme Because|since|you also|to smoking|against|a|desire|does not arise |||||||entsteht Parce que si tu n'as pas de désir pour la cigarette, Because if you don't have a desire for cigarettes,

neden bazen ya da her akşam sigara içiyorsun ki? why|sometimes|||every|evening|cigarette|do you smoke|question particle pourquoi fumez-vous parfois ou chaque soir ? why do you smoke sometimes or every evening?

Demek ki, sigaranın sana yaşattığı ve senin yeniden sigara içmene sebep olan bir duygu var. |||||||||курение||||| |||||||||fumer à nouveau||||| ||cigarette's|to you|caused|and|your|again|cigarette|smoking|cause|that|a|feeling|exists |||||||||trinken||||| Donc, il y a une émotion que la cigarette te fait vivre et qui te pousse à recommencer à fumer. So, there is a feeling that the cigarette has caused you to experience and that leads you to smoke again.

Demek ki bazı zamanlarda, arkadaşlarınla buluştuğunda, bilgisayar oyunu oynadığında |||||когда встречаешься|||играя в игру |||||bist|||spielst So|that|some|times|with your friends|when you meet|computer|game|when you play ||||||||en jouant Donc, à certains moments, lorsque tu retrouves des amis, lorsque tu joues à des jeux vidéo So, sometimes when you meet with your friends, when you play computer games,

ya da herhangi bir şey yaptığında içinde bir boşluk hissediyorsun: |||||en faisant|||| or|also|any|one|thing|when you do|inside you|a|emptiness|you feel |||||wenn|||| ou quand tu fais n'importe quoi, tu ressens un vide en toi : or when you do anything, you feel a void inside:

“Sigarasızlık boşluğu”. пустота без курения| absence de tabac| Rauchenentwöhnung| nicotine-free|void "The void of being without a cigarette."

Ve sen sadece o boşluğu doldurmak istiyorsun. |||||заполнить| |||||remplir| And|you|only|that|void|to fill|want And you just want to fill that void.

O boşluğu doldurduğundaysa “sadece bu işi yaptığımda içiyorum ||||||когда я делаю| ||wenn||||| He|the gap|when he filled|only|this|job|when I do|I drink ||||||quand je fais| Und wenn er diese Lücke füllt, sagt er: "Ich trinke nur, wenn ich diesen Job mache. When you fill that void, you think, "I only drink when I do this job.

demek ki bağımlılık değil” diye düşünüyorsun. that|so|addiction|not|that|you think So it's not an addiction."

Peki, sen ne düşünüyorsun, sence sigara bağımlılığı nasıl bir şey? Well|you|what|think|in your opinion|cigarette|addiction|how|a|thing So, what do you think, what is cigarette addiction like?

Diğer narkotik maddeler gibi senin kaşınmana veya canının acımasına sebep oluyor |||||зуду|||боли в животе|| |||||grattage||||| Other|narcotic|substances|like|your|itching|or|your|pain|cause|happens |||||Jucken||deinem||| Wie andere Narkotika verursacht es Juckreiz oder Schmerzen. Like other narcotic substances, it causes you to itch or feel pain.

ve bu acıyı duymamak için mi içiyorsun sanıyorsun? Tabii ki de hayır. |||не чувствовать|||||||| ||la douleur||||||||| and|this|pain|not feeling|||you drink|you think|Of course|that|also|no ||Schmerz|nicht hören|||||||| And do you think you drink to avoid feeling this pain? Of course not.

Sigaranın oluşturduğu bu bağımlılık o boşluğu doldurma duygusudur, bundan fazla bir şey değil. |||||||чувство||||| ||||||remplir|||||| of the cigarette|created|this|addiction|that|void|filling|feeling|from this|more|a|thing|not ||||||füllen|Gefühl||||| The addiction created by cigarettes is just the feeling of filling that void, nothing more.

Farz edelim arkadaşlarınla buluştuğunda kahvede oturup tavla oynamaya alışmışsın. ||||||||привык ты ||||im Kaffee|||| let's say|we assume|with your friends|when you meet|at the cafe|sitting|backgammon|to play|you have gotten used to ||||||jeu de backgammon||tu as l'habitude Let's assume you are used to sitting in a café and playing backgammon when you meet with your friends.

Her buluştuğunuzda tavla oynuyorsunuz. |когда вы встречаетесь|| |vous rencontrez|| Every|time you meet|backgammon|you play |treffen||spielen Every time you meet, you play backgammon.

Bu böyle aylarca devam ediyor. This|like this|for months|continues|doing Dies geht über Monate hinweg. This goes on for months.

Bir gün yine aynı şekilde aynı kişilerle buluşuyorsunuz ve hep gittiğiniz o kahveye gidiyorsunuz |||||||встречаетесь|||в которую вы ходите||| |||||||trefft ihr euch|||||| One|day|again|same|way|same|with the same people|you meet|and|always|you go to|that|coffee shop|you go ||||||||||vous allez||| Eines Tages trifft man die gleichen Leute auf die gleiche Weise und geht in das Café, in das man immer geht. One day, you meet again in the same way with the same people and go to that coffee place you always go to.

ve garsona ”tavlayı getir de tavla atalım” diyorsunuz ve garson ”tavla yok bu gün maalesef” diyor. ||Backgammon||||||||Backgammon||||| and|to the waiter|backgammon set|bring|so|backgammon|we can play||and|waiter|backgammon|is not available|this|day|unfortunately| ||||||jouons à||||||||| You say to the waiter, 'Bring the backgammon so we can play,' and the waiter says, 'Unfortunately, there is no backgammon today.'

Sizce siz bunu çok da umursamadan arkadaşlarınızla konuşmaya devam mı edeceksiniz? |||||не заботясь||||| |||||sans vous soucier||||| Do you think|you|this|very|also|without caring|with your friends|to talk|continue|question particle|will you Glauben Sie, dass Sie weiterhin mit Ihren Freunden sprechen werden, ohne sich allzu sehr darum zu kümmern? Do you think you will continue to talk to your friends without caring much about this?

Hayır. Peki, ne hissedeceksiniz? “Tavlasızlık boşluğu”. ||||отсутствие таблы| ||||absence de tavla| No|Well|what|will you feel|absence of backgammon|emptiness ||||Tavlasızlık| No. So, what will you feel? "The void of not having backgammon."

Tavlanın olmaması sizin buluşmanızın çok sıkıcı geçmesine sebep olacak. отсутствие доски|||вашей встречи||||| la planche|||||||| das Backgammon|||Ihr Treffen||||| The backgammon board|not having|your|meeting|very|boring|passing|cause|will be The absence of backgammon will cause your meeting to be very boring.

Bir şeylerin eksik olduğunu hissedeceksiniz. A|things|missing|that|you will feel You will feel that something is missing.

Büyük ihtimalle sıkıldığınız için tavla oynamak için başka bir kahveye gideceksiniz. ||вы скучаете|||||||| ||vous vous ennuyez|||||||| Big|probably|you are bored|because|backgammon|to play|in order to|another||to a coffee shop|you will go ||sind|||||||| You will probably go to another coffee shop to play backgammon because you are bored.

Sigara bağımlılığı da aynı bunun gibi. Smoking|addiction|also|same|this|like Nicotine addiction is similar to this.

Siz önce ”sadece falan şeyi yaptığımda içiyorum, başka zamanlarda hiç canım çekmiyor” You|first|only|such things|thing|when I do|I drink|other|times|never|desire|craves You first say, 'I only smoke when I do such and such, I don't crave it at other times,'

diyerek sigara bağımlısı olmadığınızı iddia ediyorsunuz, |||vous n'êtes pas|| by saying|cigarette|addicted|you are not|claim|you are making Sie behaupten, dass Sie nicht süchtig nach dem Rauchen sind, claiming that you are not a nicotine addict,

ama aslında neyi yaparken sigara içmeye alıştıysanız, o şeyi yaptığınızda sigara bağımlılığınız oluyor. |||||||||||ваша зависимость| ||||||gewöhnt|||||| but|actually|what|while doing|cigarette|smoking|you got used to|that|thing|when you do|cigarette|your addiction|becomes |||||||||||votre dépendance| but actually, when you get used to smoking while doing something, you become addicted to smoking when you do that thing.

Ve sizin bağımlılığınız sadece o şeyin gerçekleşmesiyle sınırlı kalmıyor. ||||||состоянием этого|| ||votre dépendance|||||| And|your|addiction|only|that|thing|happening|limited|does not remain ||||||Eintreffen|| And your addiction is not limited to just the occurrence of that thing.

Zaman geçtikçe yaptığınız şeyler, buluştuğunuz insanlar ve genel anlamda hayatınız değişmiş oluyor ||||с которыми вы встречаетесь||||||| |je mehr|||||||||| Time|passes|your|things|you meet|people|and|general|in terms of|your life|has changed|becomes ||||les personnes que vous rencontrez||||||| As time goes by, the things you do, the people you meet, and your life in general change.

Gelecek defa da başka kişilerle başka bir ortamda, Next|time|also|other|with other people|another|one|in an environment La prochaine fois, dans un autre endroit avec d'autres personnes, Next time, you will be in a different environment with different people,

mesela diyelim ki kahve içmek için buluştuğunuzda buluştuğunuz kişilerden birinin for example|let's say|that|coffee|to drink||||| par exemple, disons que lorsque vous vous rencontrez pour prendre un café, l'une des personnes que vous rencontrez for example, let's say that when you meet to drink coffee, you see that one of the people you met

sigara içtiğini görüyorsunuz ve size “istiyorsan, al bir tane sen de iç” diye teklif ediyor. |что ты куришь||||||||||||| |tu fumes||||||||||||| cigarette|smoking|you see|and|to you|if you want|take|one|piece|you|also|smoke||| |trinkst||||||||||||| fume et vous propose "si tu veux, prends-en un et fume aussi". is smoking and offers you, "if you want, take one and smoke it too."

O zaman siz zaten sigara bağımlısı olmadığınızı düşünerek sigarayı alıp içmeye başlıyorsunuz. that|time|you|already|cigarette|addict|you are not|thinking|the cigarette|taking|to smoke|you start Then you start to smoke, thinking that you are not already a cigarette addict.

Böylece beyninizde yeni bir pencere açılıyor. Thus|in your brain|new|one|window|opens Thus, a new window opens in your brain.

Önceleri diyelim ki sadece arkadaşlarınızla kahvede buluştuğunuzda içiyorsanız, |||||||если вы пьете |||||||vous buvez Initially|let's say|that|only|with your friends|at the cafe|when you met|you drink |||||||trinken Let's say in the past you only smoked when you met your friends at the café,

şimdi artık kahve içerken de içme durumu oluşuyor. now|no longer|coffee|while drinking|also|drinking|situation|arises maintenant, une situation d'absorption se crée également en buvant du café. now it has become a situation where you smoke even while drinking coffee.

Bu tekrarlandıkça da sigara sizin kahve içerken dinlenmenizin ayrılmaz bir parçasına dönüşüyor. |||||||вашего отдыха|||| |plus cela se répète|||||||||| This|as it is repeated|also|smoking|your|coffee|while drinking|your relaxation|inseparable|a|part|becomes |||||||Ihrem Ausruhen|untrennbar||Teil| Da dies immer wieder geschieht, wird die Zigarette zu einem festen Bestandteil Ihrer Entspannung beim Kaffee. Au fur et à mesure que cela se répète, la cigarette devient une partie intégrante de votre moment de détente en buvant du café. As this is repeated, smoking becomes an inseparable part of your relaxation while drinking coffee.

Yeni bir alışkanlık oluşmuş oluyor. New|a|habit|formed|becomes Une nouvelle habitude se forme. A new habit has formed.

Diyelim ki kötü bir olay oluyor, o an çok sinirli veya üzgünsünüz, |||||||||||вы расстроены |||||||||||vous êtes triste Let's say|that|bad|one|event|happens|that|moment|very|angry|or|you are sad |||||||||||sind traurig Let's say a bad event is happening, and you are very angry or sad at that moment,

arkadaşınızla konuştuğunuzda size “al bir sigara iç de sakinleş” diyor. ||||||||успокойся| |quand vous parlez|||||||| with your friend|when you talk|to you|take|one|cigarette|smoke|also|calm down| |sprechen|||||||| when you talk to your friend, they say to you, "Here, have a cigarette and calm down."

Böylece tamamen yeni bir pencere daha açılmış oluyor. Thus|completely|new|one|window|another|opened|is Thus, a completely new window has been opened.

Artık her sinirlendiğinizde sigara içiyorsunuz. ||когда вы злитесь|| ||vous vous énervez|| Now|every|time you get angry|cigarette|you smoke ||wenn Sie wütend sind||trinken Now, you smoke every time you get angry.

Sonra çok iyi bir şey oluyor, Then|very|good|one|thing|happens Then something very good happens,

çok mutlu olduğunuz için kendinizi bir sigarayla ödüllendirmek istiyorsunuz ||||||сигарой|вознаградить себя| ||||||Zigarette|belohnen| very|happy|you are|for|yourself|a|with a cigarette|to reward|you want |||||||récompenser| you want to reward yourself with a cigarette because you are very happy.

ve başka bir pencere daha açılıyor beyninizde. and|another|one|window|more|opens|in your mind And another window opens in your mind.

Bu pencereler gittikçe artıyor ve siz sigarayı hayatınızın diğer kısımlarıyla ilişkilendirmiş oluyorsunuz. ||||||||||связываете| |Fenster|||||||||verknüpft| This|windows|increasingly|are increasing|and|you|smoking|your life|other|parts|associated|are becoming |||||||||autres aspects|| These windows keep increasing and you start associating the cigarette with other parts of your life.

Aynı şekilde yemek yedikten sonra da sigara içme alışkanlığı oluşuyor, same|way|meal|eating|after|also|cigarette|smoking|habit|develops Similarly, the habit of smoking develops after eating,

çay içerken, kahve içerken, Playstation oynarken, sıkıldığınızda, önemli bir şeyi halletmeye giderken, ||||||||||решать| ||||en jouant à||||||| tea|while drinking|coffee|while drinking|Playstation|while playing|when you are bored|important|one|thing|to solve|while going ||||Playstation||wenn ihr euch langweilt||||| while drinking tea, while drinking coffee, while playing Playstation, when you are bored, when you go to handle something important,

sevinirken, ağlarken vs. радуюсь|| en se réjouissant|| freuen|| while being happy|while crying| when you are happy, when you are crying, etc.

Böylece sigara siz farkında olmadan gittikçe, sessiz usulca |||||||silencieusement Thus|cigarette|you|aware|without|increasingly|quietly|gently |||||||leise So geht die Zigarette leise, leise, ohne dass Sie es merken. Thus, smoking gradually and quietly develops without you realizing it.

sizin tüm hayatınıza girmiş oluyor ve bir bakmışsınız |||||||вы посмотрите |||||||vous regardez your|entire|life|has entered|becomes|and|one|you realize |||||||schaut ihr it enters your entire life and before you know it,

“Ne zamana kadar ondan bundan sigara isteyeceğim ya da tek-tek alacağım ki? What|time|until|from him|from this|cigarette|will ask|or|also|||will buy|right « Jusqu'à quand vais-je demander des cigarettes ici et là ou en prendre une par une ? » you think, "How long will I keep asking others for cigarettes or taking them one by one?

Gideyim de bir paket sigara alıp cebime koyayım” diyorsunuz. |||||||положу в карман| |||||||je mets| Let me go|and|a|pack|cigarette|buying|into my pocket|let me put|you are saying Vous dites : « Je vais aller acheter un paquet de cigarettes et le mettre dans ma poche ». I should just go and buy a pack of cigarettes to keep in my pocket."

İlk paketi aldığınız andan itibaren sigara cebinizde olduğu için elinizi cebinize her attığınızda ||||||||||||вы будете класть ||||à partir de||||||||vous mettez |package|you received|from the moment|onwards|cigarette|in your pocket|was|because||to your pocket|every| ||||||||||||werfen Da die Zigarette von dem Moment an, in dem Sie die erste Schachtel nehmen, in Ihrer Tasche ist, müssen Sie jedes Mal, wenn Sie Ihre Hand in die Tasche stecken Depuis le moment où vous avez pris le premier paquet, comme vous avez des cigarettes dans votre poche, chaque fois que vous mettez la main dans votre poche From the moment you buy the first pack, since you have cigarettes in your pocket, every time you reach into your pocket,

onun var olduğunu hissettiğiniz için hep aklınıza geliyor his|existence|that|you feel|because|always|to your mind|comes it always comes to your mind because you feel its existence

ve ”içinden bir tane alayım” diyerek içmeye başlıyorsunuz. and|from inside|one|piece|I will take|saying|to drink|you start and you start drinking by saying, 'I'll take one from inside.'

Böylece bir bakmışsınız, artık 1 paket de yeterli olmuyor bir gün için thus|one|you realize|no longer|pack|also|sufficient|is not|one|day|for Thus, you find that one pack is no longer enough for a day

ve belki de bu ileride günde 2 veya 3 pakete yükseliyor. |||||||пакетам| |||||||paquet| and|maybe|also|this|in the future|per day|or|packs|increases |||||||Pakete| and maybe this increases to 2 or 3 packs a day in the future.

Bu olduktan sonra siz artık sigarayı bırakmak istediğinizde This|after|then|you|no longer|smoking|to quit|when you want After this, you realize that when you want to quit smoking,

sigarayı günlük hayatınızda yaptığınız hemen her şeyle ilişkilendirdiğinizin farkına varıyorsunuz. |||||||||вы осознаете |||||||verknüpfen||werden Sie sich bewusst the cigarette|daily|in your life|you do|immediately|every|with thing|you associate|to the realization|you are coming |||||||||vous réalisez you associate smoking with almost everything you do in your daily life.

O şeyleri her yaptığınızda demin de söylediğim gibi, sigara aklınıza geliyor That|things|every|time you do|just now|also||like|cigarette|to your mind|comes À chaque fois que vous faites ces choses, comme je l'ai dit tout à l'heure, la cigarette vous vient à l'esprit. Every time you do those things, as I mentioned earlier, smoking comes to your mind

ve o boşluğu doldurmak için ”bir tane daha içeyim, sonra bırakırım” diyerek kendinizi kandırıyorsunuz ||||||||je vais boire||||| and|that|void|to fill|for|one|drink|more|I drink|then|I will quit|by saying|yourself|you are deceiving ||||||||trinken||||| Et pour combler ce vide, vous vous réconfortez en disant : « Je vais fumer une de plus, puis j'arrêterai ». and you deceive yourself by saying, 'I'll smoke one more, then I'll quit.'

ve bu kendini kandırmacalar bir zincir şeklinde devam ediyor ve hiç bırakamıyorsunuz. |||обманчивые игры||||||||не можете бросить |||Täuschungen||||||||lassen and|this|oneself|deceits|one|chain|in the form of|continues|is|and|ever|you cannot stop |||||chaîne||||||vous ne pouvez pas Et ces illusions continuent en chaîne et vous ne pouvez jamais arrêter. and this self-deception continues like a chain and you can never let go.

Böylece anlıyorsunuz ki, sigarayı bırakmak için ya gerçekten kendinize karşı çok sert ve iradeli olmalısınız, |||||||||||||willensstark| thus|you understand|that|smoking|to quit|in order to|either|really|to yourself|against|very|strict|and|determined|you must be Thus, you realize that to quit smoking, you either have to be very strict and determined with yourself,

ya da hayatınızı tamamen değiştirmelisiniz. or|also|your life|completely|you should change or you must completely change your life.

Yani, beyninizde sigarayla bağdaştırdığınız ne varsa hepsini bırakmalısınız ki, |||связываете с||||| |||||||vous devez arrêter| So|in your brain|with smoking|associated|whatever|there is|all of them|you must quit|in order to |||||||lassen| In other words, you must let go of everything you associate with smoking in your brain,

size sigarayı hatırlatmasın ve o boşluğu size hissettirmesin. |||||||не заставит вас чувствовать ||ne me rappelle pas||||| to you|cigarette|shouldn't remind|and|it|emptiness|to you|shouldn't make feel ||erinnert|||||fühlen lassen it should not remind you of the cigarette and should not make you feel that emptiness.

Yani kahveyi de bırakmalısınız, çayı da, sigara içerek arkadaşlarınızla oynadığınız oyunları da, |||||||||в которые вы играете|| |||||||||vous jouez|| So|the coffee|also|you should quit|the tea|also|smoking|by smoking|with your friends|you played|games|also |||||||||gespielt|| So you should also quit coffee, tea, and the games you played with your friends while smoking,

her seferinde kimlerle buluştuğunuzda içiyorsanız, onlarla da artık buluşmamalısınız. ||||||||не должны встречаться |à chaque fois|||||||vous ne devez pas every|time|with whom|you meet|if you drink|with them|also|no longer|you should not meet ||||||||sollten Sie sich nicht treffen if you smoke whenever you meet with certain people, you should no longer meet with them.

Her zaman hangi restoran, kafe veya kahveye gidiyorsanız, artık oraya gitmemelisiniz vs. ||||||||||не должны идти| |||||||gehen|||sollten Sie nicht gehen| Every|time|which|restaurant|cafe|or|to coffee|you go|no longer|there|you should not go| ||||||||||vous ne devez pas| You should no longer go to the restaurant, cafe, or coffee shop you always go to, etc.

Sizce bu mümkün mü? Do you think|this|possible|question particle Do you think this is possible?

%99,99 olasılıkla bunu yapmak imkânsız. Wahrscheinlichkeit||| likely|this|to do|impossible With a 99.99% probability, it is impossible to do this.

Bir de üstüne eğer beyninizde sinirli olmak, sevinçli olmak ve en önemlisi |||||||être joyeux|||| One|also|on top of that|if|in your brain|angry|to be|happy|to be|and|most|important thing De plus, si dans votre cerveau, il existe un lien entre être nerveux, être joyeux et surtout, Moreover, if there is a connection formed in your brain between being angry, being happy, and most importantly,

yemek yedikten sonra doymuşluk hissetmekle sigara içmek arasında bir bağ oluşmuşsa, ||||||||||образовался |||Sättigung|||||||gebildet hat eating|after eating|after|fullness|feeling|cigarette|smoking|between|a|connection|has formed ||||||||||s'il y a eu avoir une sensation de satiété après avoir mangé et fumer, feeling full after eating and smoking,

bunları nasıl bırakacaksınız? ||вы оставите ||vous laisserez these|how|will you leave ||lassen comment allez-vous arrêter tout cela? How will you let these go?

Yemek yemeyecek misiniz? |ne pas manger| Eating|will eat|you (plural/formal) |essen| Aren't you going to eat?

Hiç bir zaman bir şeye sevinmeyecek misiniz? |||||не будете радоваться| |||||ne serez-vous pas heureux| never|one|time|one|to something|will be happy|will you |||||freuen| Will you never be happy about anything?

Ya da nerden biliyorsunuz yine sinirli ve gergin olmayacağınızı? ||||||||не будете |||||||tendu|vous ne serez pas Or|but|where|you know|again|angry|and|tense|you will not be |||||||nervös|werdet Oder woher wissen Sie, dass Sie nicht wieder nervös und angespannt sein werden? Or how do you know you won't be angry and tense again?

Şimdi anlıyor musunuz sigara içenlerin neden ”keşke bu illeti içmeye hiç başlamasaydım” dediklerini? ||||||||вредной привычке|||| ||||||||maladie|||| Now|you understand|do you|cigarette|smokers|why|I wish|this|addiction|to smoke|ever|had started|saying ||||||||Ding|||| Now do you understand why smokers say, 'I wish I had never started this habit'?

Diyelim ki, Japonların çok güzel bir tatlısı var ismi Mochi |||||||||Мочи ||der Japaner|||||||Mochi Let's say|that|Japanese|very|beautiful|a|dessert|has|its name|Mochi |||||||||Mochi Let's say that the Japanese have a very delicious dessert called Mochi.

O kadar lezzetli ki, onu yiyip beğenenler ikinci, üçüncü defa da yemek istiyorlar ||||||те кто понравился|||||| ||||||ceux qui aiment|||||| It|so|delicious|that|it|eating|those who like|second|third|time|also|to eat|want ||||||die, die es mögen|||||| It is so tasty that those who eat it and like it want to eat it a second and third time.

ve her gün belli bir süre o tatlıyı canları çekiyor. ||||||||ihnen| and|every|day|certain|a|period|that|sweet|their|crave et chaque jour, ils ont envie de cette douceur pendant un certain temps. And every day, for a certain period, they crave that dessert.

Hiç sizin de canınızın mochi çektiği ve “keşke mochi olsa da yesek” dediğiniz oldu mu? |||ваша душа||||||||поели бы||| |||vous||||||||||| Ever|your|also|your appetite|mochi|craved|and|I wish|mochi|were|also|we could eat|you said|happened|question particle |||Lust||||||||essen||| Cela vous est-il déjà arrivé d'avoir envie de mochi et de dire "j'aimerais qu'il y ait du mochi à manger" ? Have you ever craved mochi and thought, "I wish we had mochi to eat"?

Eğer ki canınız çektiyse, demek ki onu daha önce tatmışsınız. |||||||||вы пробовали ||vous avez envie||||||| If|(emphasizing particle)|your soul|craved|it means|that|it|more|before|you had tasted |||gezogen||||||habt ihr probiert Si vous en avez envie, cela signifie que vous l'avez déjà goûté auparavant. If you craved it, it means you have tasted it before.

Yok, eğer çekmediyse sizce niye? ||не снял|| ||il n'a pas pris|| No|if|he/she/it didn't take|in your opinion|why ||gezogen hat|| If not, why do you think that is?

Çünkü siz onu hiçbir zaman yememişsiniz. |||||не ели |||||vous n'avez pas mangé Because|you|it|never|time|have eaten |||||haben nicht gegessen Because you have never eaten it.

Yani beyninizde tatlı kategorisinde olan seçimler içinde dondurma var, |||категории||||| |||catégorie||||| So|in your brain|sweet|in the category|that are|choices|among|ice cream|there is |||Kategorie||||| Donc dans les choix de la catégorie des desserts dans votre esprit, il y a de la glace, So in your brain, among the choices in the sweet category, there is ice cream,

çikolata var, baklava var, künefe var, sütlaç var, fakat mochi seçimi yok. ||||künefe disponible||riz au lait||||| chocolate|is available|baklava||künefe||rice pudding||but|mochi|selection|is not available ||||||Milchreis||||| il y a du chocolat, il y a du baklava, il y a du künefe, il y a du sütlaç, mais il n'y a pas de choix de mochi. there is chocolate, there is baklava, there is künefe, there is rice pudding, but there is no mochi option.

Bu seçim olmadığından hiçbir zaman canınız bu tatlıyı çekmemiş ve bundan sonra da çekmeyecek. ||||||||не тянулось|||||не будет тянуть ||||||||gezogen|||||wird ziehen This|election|not being|no|time|your desire|this|dessert|has craved|and|from this|after|also|will crave Puisqu'il n'y a pas ce choix, vous n'avez jamais eu envie de ce dessert et vous n'en aurez jamais envie par la suite. Since this option does not exist, you have never craved this dessert and you will not crave it in the future.

Yemediğiniz sürece hiç bir zaman “bir mochi olsa da yesek” demeyeceksiniz. пока не будете есть||||||||||не скажете ||||||||||vous ne direz nicht essen||||||||||werdet ihr nicht sagen You don't eat|as long as|never|one|||mochi|were|also|we could eat| Tant que vous ne mangez pas, vous ne direz jamais "Si seulement nous pouvions manger un mochi". As long as you haven't eaten it, you will never say, 'If only we could have a mochi.'

Sigara da böyle. Cigarette|also|like this La cigarette est pareille. Cigarettes are like that too.

Bu yüzden beyninizde bu seçimi oluşturmamak için hayatınızda bir kere bile olsa sigara içmemelisiniz. |||||||||||||не должны курить |||||ne pas faire|||||||| This|reason||this|choice|not to create|in order to|in your life|one|time|even|if|cigarette|you should not smoke |||||||||||||sollten Sie nicht trinken C'est pourquoi vous ne devez jamais fumer, même une seule fois dans votre vie, afin de ne pas créer ce choix dans votre esprit. That's why you should never smoke even once in your life to avoid creating this choice in your brain.

Sadece meraktan bile olsa. |par curiosité|| Just|out of curiosity|even|if Even out of curiosity.

Şöyle bir şey aklımıza gelebilir? “Herkes derdim var diye içiyorum, sorunum çok ondan içiyorum diyor. ||||||problème|||||||| like this|a|thing|to our mind|could come|Everyone||exists|because|I drink|my problem|very|from it|I drink|says On pourrait penser une chose comme ça ? "Tout le monde dit que je bois parce que j'ai des soucis, j'ai beaucoup de problèmes c'est pour ça que je bois." We might think something like this: "Everyone says I smoke because I have problems, I smoke because I have many issues."

Ne yani onların hiçbirinin mi bir bildiği yok? What|do you mean|their|none of them|question particle|one|knowledge|there is not Donc, personne parmi eux ne sait vraiment quelque chose ? What, do none of them know anything?

Herkes kendini sigara içerken sakinleştiğiyle ilgili kandırıyor mu yani? ||||успокаивается||обманывает|| ||||sich beruhigt||täuscht|| Everyone|himself|cigarette|while smoking|with his relaxation|related to|deceives|question particle|so ||||||trompe|| Machen sich alle vor, dass Rauchen sie beruhigt? Tout le monde se trompe en pensant qu'il se calme en fumant une cigarette ? Is everyone deceiving themselves about feeling calm while smoking?

Yani bir damla bile gerçek yok mu onların iddialarında? ||||||||в их утверждениях ||goutte|||||| So|a|drop|even|truth|there is not|question particle|their|claims ||Tropfen||||||in ihren Behauptungen Ist also nicht ein Fünkchen Wahrheit in ihren Behauptungen enthalten? Alors, il n'y a même pas une goutte de vérité dans leurs affirmations? So, is there not a drop of truth in their claims?

Yoksa niye bu kadar çok kişi sigaranın kendilerini sakinleştirdiğini düşünsün ki?” |||||||||думают| ||||||||sich beruhigen|denken| or|why|this|so|many|people|cigarette's|themselves|calming down|thinks|that |||||||||pensent| Ou pourquoi donc tant de personnes pensent-elles que la cigarette les calme? Or why would so many people think that smoking calms them down?

Şimdi bu sorunun cevabını öğreneceksiniz. ||||vous apprendrez Now|this|question|answer|you will learn Maintenant, vous allez apprendre la réponse à cette question. Now you will learn the answer to this question.

Elbette, o kişiler kendi kendilerini kandırmıyorlar. |||||не обманывают |||||ne se trompent pas natürlich|||||betrügen Of course|those|people|themselves|themselves|do not deceive Of course, those people are not deceiving themselves.

Gerçekten de sigaranın onları sakinleştirdiklerini hissediyorlar. ||||успокаивает их| ||||les ont calmés| really|also|cigarette|them|calming down|they feel ||||beruhigen| They really feel that smoking calms them down.

Ama bunun nasıl olduğuna bir bakalım. But|this|how|to be|a|let's take a look But let's take a look at how this works.

Sigara içtiğimizde beynimiz bize mutluluk duygusu verme görevi olan dopamin isimli bir madde salgılıyor |когда курим|||||||||||| |||||||||dopamine|||| Cigarette|when we smoke|our brain|to us|happiness|feeling|giving|task|that is|dopamine|named|a|substance|releases |||||||||Dopamin||||sondert When we smoke, our brain releases a substance called dopamine, which is responsible for giving us a feeling of happiness.

ve biz bu madde sayesinde sakinleşiyoruz. |||||успокаиваемся |||||nous nous calmons and|we|this|substance|thanks to|calm down |||||beruhigen And we calm down thanks to this substance.

Beyindeki bu madde günün normal bir saatinde de hayatımızı normal bir şekilde devam ettirelim |||||||||||||продолжим dans ta tête||||||||||||| im Gehirn|||||||||||||fortsetzen In the brain|this|substance|day's|normal|one|at hour|also|our life|normal|one|manner|continue|let us continue Diese Substanz im Gehirn ermöglicht es uns, unser Leben zu einer normalen Tageszeit normal weiterzuführen. Cette substance dans le cerveau permet de continuer notre vie de manière normale à tout moment de la journée. This substance in the brain is released in a certain amount so that we can continue our lives normally at a regular hour of the day.

ve kendimizi mutsuz hissetmeyelim diye belli bir miktarda salgılanıyor. ||||||||выделяется |||ne nous sentions||||| and|ourselves|unhappy|don't feel|so|certain|a|amount|is released |||||||Menge|ausgeschüttet et elle est sécrétée en quantité suffisante pour que nous ne nous sentions pas malheureux. And so that we do not feel unhappy.

Bu madde, çok iyi bir olay olduğunda, sevindiğimizde veya çok kötü bir şey olduğunda |||||||когда мы радуемся|||||| |||||||quand nous sommes contents|||||| This|item|very|good|one|event|when|when we are happy|or|very|bad|one|thing|when |||||||wenn wir uns freuen|||||| Cette substance apparaît lorsque quelque chose de très bien se produit, quand nous sommes contents ou quand quelque chose de très mauvais arrive. This substance is released when something very good happens, when we are happy, or when something very bad happens.

kendimizi çok kötü hissetmememiz için de salgılanıyor. |||чтобы мы не чувствовали||| |||nous ne ressentons||| ourselves|very|bad|not feeling|in order to|also|is released |||hisssen||| It is also released so that we do not feel very bad.

Daha doğrusu, o salgılandığı için biz sevinçli ve mutlu oluyoruz |||выделяется|||||| |||est sécrété|||||| More|correctly|it|released|because|we|joyful|and|happy|are |||ausgestoßen wird|||||| In other words, we feel joyful and happy because it is released.

veya sinirli ve gergin olduğumuzda sakinleşiyoruz. or|angry|and|tense|when we are|we calm down Or we calm down when we are angry and tense.

Fakat daha iyi anlamanız için beynimizdeki dopaminin sonsuz sayıda olmadığını |||||in unserem Gehirn|||| But|more|well|understanding|for|in our brain|dopamine|infinite|number|that it is not ||||||la dopamine||| Mais pour que vous compreniez mieux, pensez que la dopamine dans notre cerveau n'est pas infinie But to better understand, consider that the dopamine in our brain is not infinite,

ve sınırlı olduğunu düşünün. and|limited|that it is|think et est limitée. and that it is limited.

Yani diyelim ki, mesela 20 adet dopamin maddemiz var ||||unités||substance| So|let's say|that|for example|units|dopamine|substance|there are ||||Stück||Substanz| Donc, disons que nous avons par exemple 20 unités de dopamine. So let's say, for example, we have 20 units of dopamine,

ve onun 5'i hep yedek olarak tutuluyor ki, ||||||хранится| ||||deuxième choix||| and|his|5|always|backup|as|is kept|so that ||||||aufbewahrt| und seine fünf werden immer als Reserve behalten, et les 5 autres sont toujours réservés pour que and 5 of them are always kept in reserve,

sevineceğimiz bir olay olduğunda veya çok kötü bir olay olduğunda bizi sakinleştirmek için salgılansın. |||||||||||||выделяется |||||||||||beruhigen||sollte ausgeschüttet werden we will rejoice|one|event|when|or|very|bad|one|event|when|us|to calm|for|it should be released |||||||||||||qu'elle soit libérée lorsqu'il y a un événement réjouissant ou un très mauvais événement, ils nous apaisent. Let it be released to calm us down when there is an event we will be happy about or a very bad event.

Her gün ise geri kalan 15 maddeden 1'ini beynimiz salıyor ki, |||||пунктов|||| |||||Punkten|||lässt| Every|day|on the other hand|remaining|remaining|from items|1 of them|our brain|releases|which ||||||||libère| Jeden Tag setzt unser Gehirn 1 der übrigen 15 Stoffe frei, Chaque jour, notre cerveau libère l'un des 15 autres éléments. Every day, our brain releases one of the remaining 15 items so that,

biz gün içinde normal bir şekilde hayatımıza devam edelim ve kendimizi mutsuz hissetmeyelim. we|day|during|normally|one|in a way|to our life|continue|let us|and|ourselves|unhappy|do not feel we can continue our lives normally throughout the day and not feel unhappy.

Bu dopaminin her 15 günde bir yenilendiğini ve |||||обновляется каждые| Ce(1)|||||se renouvelle| This|dopamine|every|days|one|is renewed|and |||||erneuert| On suppose que cette dopamine se renouvelle tous les 15 jours et This dopamine is renewed every 15 days and

bu şekilde kullanılmış dopaminlerin yerine yenilerinin geldiğini farz edelim. |||||новыми||| |||les dopamines||||| this|way|used|dopamines|instead of|new ones|coming|assuming|let's |||||neuen||| de cette façon, de nouvelles dopamines remplacent celles qui ont été utilisées. Let's assume that new dopamines come in place of the ones used in this way.

Sigara içtiğimizde ne oluyor peki? Cigarette|when we smoke|what|happens|then Que se passe-t-il alors quand nous fumons ? So what happens when we smoke?

Beyin o 15 dopaminden 1 tanesini fazla salgılıyor ve ||дофамина|||| ||dopamine|||| The brain|that|from dopamine|unit|more|releases|and ||Dopamin|||| Das Gehirn schüttet eines dieser 15 Dopamine zu viel aus. The brain releases one more of those 15 dopamines and

o an birkaç dakika boyunca kendimizi her zamankinden çok daha iyi hissediyoruz |||||||d'habitude|||| that|moment|few|minutes|for|ourselves|every|than usual|much|more|well|feel for a few minutes, we feel much better than usual.

ve biraz daha mutlu oluyoruz. and|a little|more|happy|we become and we become a little happier.

Böylece sigara içtikçe o dopaminler gittikçe azalıyor. ||||дофамины|| ||en fumant|||| Thus|cigarette|as (he/she) smokes|that|dopamine levels|increasingly|decrease ||||Dopamine|| Ainsi, à mesure que nous fumons, ces dopamine diminuent de plus en plus. Thus, as we smoke more, those dopamines gradually decrease.

Vücudumuz da bu gidişle bütün dopaminleri bitireceğimizi ve hiç dopamin kalmayacağını görüyor. |||||допамины|мы закончим||||| |||||les dopamines|||||| Our body|also|this|way of going|all|dopamines|we will deplete|and|any|dopamine|will remain|sees ||||||werden wir beenden||||| Notre corps voit également qu'avec cette tendance, nous allons épuiser toute la dopamine et qu'il n'en restera plus. Our body sees that with this trend we will exhaust all the dopamines and there will be none left.

Bu yüzden o da ilk sigaramızı içerken bir tane dopamin salgılamıştıysa, |||||нашу сигарету||||| |||||Zigarette|||||sollte salven This|reason|he|also|first|our cigarette|while smoking|one|unit|dopamine|had released ||||||||||avait libéré Wenn er also ein Dopamin freisetzte, als wir unsere erste Zigarette rauchten, C'est pourquoi, si notre corps a libéré une dopamine lors de notre première cigarette, That's why if it released one dopamine when we smoked our first cigarette,

sonraki sigara içmelerimizde vücudumuzu dengede tutmak ||курение||| |||notre corps|| next|cigarette|smoking|our body|in balance|to keep |||unseren Körper|im Gleichgewicht| maintenir notre corps en équilibre lors de nos prochaines cigarettes to keep our body balanced in our next smoking sessions

ve sigara içerken salgıladığı dopaminle birlikte gün içinde salgıladığı toplam dopaminin sayısı |||выделяемого|с дофамином||||выделяет||| |||qu'elle libère||ensemble|||||| and|cigarette|while smoking|released|with dopamine|together|day|during|released|total|dopamine|amount ||||||||sublimiert||| et le nombre total de dopamine sécrété pendant la journée avec la dopamine libérée en fumant and the total amount of dopamine released throughout the day along with the dopamine released while smoking

sigara içmeden önce olduğu gibi günde sadece 1 tane olsun diye, cigarette|without smoking|before|it is|like|per day|only|piece|should be|in order to pour qu'il n'y ait qu'une seule cigarette par jour comme avant de fumer to have it be just 1 a day like it was before smoking,

gittikçe daha az, mesela önceleri yarım, sonra çeyrek dopamin salgılıyor. |||||||un quart|| increasingly|less|little|for example|initially|half|then|quarter|dopamine|releases |||||||Viertel|| de plus en plus peu, par exemple auparavant un demi, puis un quart de dopamine est libéré. it releases less and less, for example, initially half, then a quarter of dopamine.

Böylece hem sigara içmek bize ilk defa içtiğimizdeki zevki vermiyor ve gittikçe sıradanlaşıyor ||||||||удовольствие|||| |||||||beim Trinken|Vergnügen||||gewöhnlich Thus|both|cigarette|smoking|to us|first|time|when we smoke|pleasure||and|increasingly|becomes ordinary ||||||||plaisir|||| Das Rauchen bereitet uns also nicht mehr das Vergnügen, zum ersten Mal zu rauchen, sondern wird immer mehr zur Gewohnheit. Ainsi, fumer ne nous procure plus le plaisir que nous ressentions la première fois et cela devient de plus en plus banal. Thus, smoking no longer gives us the pleasure it did the first time we smoked, and it becomes increasingly ordinary.

hem de beynimiz günlük standardımız olan 1 tane dopaminden daha azını salgılıyor |||||||||меньше одного| ||||notre standard|||||| also|also|our brain|daily|standard|that is|unit|from dopamine|more|less|releases ||||unserer Standard|||||weniger| et notre cerveau libère moins que le standard quotidien d'une dopamine. Moreover, our brain releases less than the standard 1 dopamine we are used to.

ve toplamda gün içinde 1 tane dopamin kullansın diye ||||||используй| ||||||utilise| and|in total|day|during|unit|dopamine|uses|so that ||||||verwendet| et il devrait utiliser 1 dopamine pendant la journée And overall, it expects to release the remaining dopamine gradually each time we smoke.

geride kalanını biz her defa sigara içtiğimizde yavaş yavaş salgılamayı bekliyor. |||||||||выделение| |||||||||émettre| remaining|part|we|every|time|cigarette|we smoke|slowly||to release|expects |||||||||abgeben| le reste attend d'être libéré lentement chaque fois que nous fumons. It waits to release the rest slowly every time we smoke.

Bu yüzden sigara içen biri sigara içmeyi birden bire bıraktığında, |||||||||quand il arrête This|is why|cigarette|smoking|someone|cigarette|smoking|suddenly|completely|when he/she quits |||||||||aufhört C'est pourquoi quelqu'un qui fume arrête soudainement de fumer, That's why when a smoker suddenly quits smoking,

kendini kötü hissediyor ve sanki depresyondaymış gibi oluyor. |||||в депрессии|| |||||dépressive|| himself|bad|feels|and|as if|he were in depression|like|becomes |||||depressiv|| they feel bad and seem to be in a state of depression.

Çünkü dopamin eksikliği oluşuyor vücudunda. ||||в твоем теле ||||dans ton corps Because|dopamine|deficiency|occurs|in your body ||||in deinem Körper Because a deficiency of dopamine occurs in their body.

Böylece hatta normal olaylar da kişiyi her zamankinden daha kötü etkiliyor thus|even|normal|events|also|the person|every|than usual|more|badly|affects Thus, even normal events affect the person worse than usual.

ve moralinin düzelmesi için beynin günlük normu olan dopamin salgılaması için ||||||нормы мозга|||выделение дофамина| |moral|amélioration|||||||| and|morale|improvement|for|your brain|daily|norm|that|dopamine|secretion|for |seiner Moral|||||Norm|||| and the need for the brain to release dopamine, which is the daily norm for improving mood.

yeniden sigara içme ihtiyacı duyuyor. again|cigarette|smoking|need|feels They feel the need to smoke again.

Böylece sigara içiyor ve sigaranın etkisiyle beyin normal olan günlük dopamin normunu salgılamış oluyor |||||||||||норму дофамина|выделяет| |||||||||||norme quotidienne|| Thus|cigarette|smokes|and|cigarette's|effect|brain|normal|daily|daily|dopamine|norm|has released|becomes |||||||||||Norm|abgibt| Thus, they smoke, and under the influence of smoking, the brain releases the normal daily dopamine level.

ve gerçekten de o kişinin morali biraz yerine geliyor |||||настроение||| and|really|too|that|person's|morale|a little|back|improves And indeed, that person's mood improves a little.

O da sigaranın onu sakinleştirdiğini düşünüyor. He|also|cigarette's|it|calms him down|thinks He thinks that smoking calms him down.

Fakat sebebinin sigara içip bıraktığı olduğunu bilmiyor. ||||qu'il a arrêté|| But|the reason|cigarette|smoking|he/she quit|that|he/she doesn't know ||||aufgehört|| But he doesn't know that the reason is that he has quit smoking.

Elbette, bu örnekte söylediğim rakamlar uydurma rakamlar, |||||fictives| Of course|this|in the example|I mentioned|numbers|made-up|numbers |||||falsche|Zahlen Of course, the numbers I mentioned in this example are made-up numbers,

yani bizim gerçekten de 20 dopaminimiz var demek değil. ||||дофамина||| ||||dopamine||| so|our|really|also|dopamine|is|to say|not ||||unser Dopamin||| which doesn't mean that we actually have 20 dopamine.

Sadece daha anlaşılır olması için bu rakamları kullandım. ||||||ces chiffres| Just|more|understandable|to be|for|these|numbers|I used ||||||Zahlen| I used these figures just to make it clearer.

Son olarak şöyle bir soru da aklınıza gelebilir. Finally|as|like this|one|question|also|to your mind|may come Finally, you might have a question like this.

“Tamam, her şeyi anladım. Peki, sigara içmek hayatımı başka nasıl etkiler?” ||||||||||beeinflusst Okay|everything|thing|I understood|Well|cigarette|smoking|my life|another|how|affects "Okay, I understand everything. So, how else does smoking affect my life?"

Şöyle cevap vereyim bu soruya. ||||la question like this|answer|I will give|this|to the question Let me answer this question.

Sonuç olarak sen sigaranın kölesi olacaksın. ||||esclave de| result|as|you|cigarette's|slave|will be ||||Sklave| As a result, you will become a slave to your cigarette.

Sigaran varken kendini normal, olmadığındaysa çok kötü hissedeceksin. сигарета|||||||будешь чувствовать ||||si tu n'en as pas||| Your cigarette|while|you|normal|when you don't have it|very|bad|you will feel ||||wenn sie nicht da ist|||fühlen You will feel normal when you have your cigarette, but very bad when you don't.

Sık sık midende yanma hissi olacak ve büyük ihtimalle, ||в животе|||||| ||dans l'estomac|||||| Often|often|in your stomach|burning|sensation|will be|and|big|probably |||Brennen||||| You will often feel a burning sensation in your stomach and most likely,

sigara içenlerin çoğunda olduğu gibi senin de midende gastrit olacaktır. |||||||ton estomac|| smoking|smokers|in most|as it is|like|your|also||gastritis|will be |||||||Magen|Gastritis| like most smokers, you will also have gastritis in your stomach.

Mide ağrıların başlayacak. |боли в животе| |douleurs à l'estomac| Stomach|pains|will start |Schmerzen| Your stomach pain will start.

Nasıl bir his mide ağrısı ve gastrit, biliyor musun? İğrenç bir his. |||||||||||Gefühl How|a|feeling|stomach|pain|and|gastritis||||a|feeling Do you know what a stomach ache and gastritis feel like? It's a disgusting feeling.

Hiçbir şeyi önceleri aldığın keyifle yiyemeyeceksin, |||||не сможешь есть ||||Freude|werden nicht essen Nothing|thing|previously|you had|with pleasure|you will not eat |||||tu ne pourras pas You won't be able to enjoy eating anything like you used to,

üstüne bir de ağrın artar diye her şeyi de yiyemeyeceksin. |||боль|||||| |||Schmerzen|||||| on top of that|one|also|your pain|increases|so|every|thing|also|you won't be able to eat |||||||||tu ne mangeras pas De plus, tu ne pourras pas tout manger parce que ta douleur va s'aggraver. and on top of that, you won't be able to eat everything because your pain might get worse.

Tedavi olacaksın, ama sigara içmeye devam ettiğin sürece bir müddet sonra ağrıların yeniden başlayacak. |||||||||период времени|||| Behandlung||||||||||||| Treatment|you will be|but|smoking|to smoke|continue|you do|as long as|a|period|after|your pains|again|will start Tu vas te faire soigner, mais tant que tu continueras à fumer, tes douleurs recommenceront après un certain temps. You will be treated, but as long as you continue to smoke, your pain will start again after a while.

Ek olarak iştahın azalacak ve tatma duygun önceki gibi olmayacak. ||аппетит будет|уменьшится||вкусовое восприятие|восприятие вкуса||| ||dein Appetit|wird abnehmen|||||| Additionally|as for|your appetite|will decrease|and|taste|sense|previous|like|will not be |||va diminuer||le goût|||| En outre, ton appétit diminuera et ton sens du goût ne sera plus comme avant. Additionally, your appetite will decrease and your sense of taste will not be the same as before.

Hiçbir şeyin kokusunu olduğu gibi hissedemeyeceksin. |||||не сможешь почувствовать |||||tu ne pourras Nothing|of thing|its smell|as it is|like|you will not be able to feel |||||hören You will not be able to feel the smell of anything as it is.

Bundan başka ne mi olacak? Nefes alman zorlaşacak, beynine kan gitmesi azalacak, |||||||будет сложнее|||| |||||||deviendra difficile|||| from this|other|what|question particle|will happen|breath|your breathing|will become difficult|to your brain|blood|flow|will decrease |||||||wird schwieriger|||| What else will happen? It will become difficult for you to breathe, and the blood flow to your brain will decrease,

bu nedenle her gün kendini halsiz hissedeceksin. |||||вялым| |||||fatigué| this|reason|every|day|yourself|weak|will feel |||||müde| for this reason, you will feel weak every day.

Önceki gibi zinde olmak için hep uyumak isteyeceksin. Ama olamayacaksın. |||||||||не сможешь ||fit|||||wirst wollen||wirst du nicht können previous|like|alert|to be|in order to|always|to sleep|you will want|But|you will not be able to |||||||tu voudras|| You will always want to sleep to be as fit as before. But you won't be able to.

Geceleri iyi uyku uyuyamayacaksın, |||не сможешь спать |||tu ne pourras pas dormir At nights|well|sleep|you will not be able to sleep |||wirst du nicht schlafen können You won't be able to sleep well at night,

bu yüzden uyku yetmezliği olacak sende, |||недостаток сна|| |||insuffisance de sommeil|| this|reason|sleep|deficiency|will be|in you |||mangelnde Schlaf|| so you will have sleep deprivation.

bu da seni gün boyunca daha da halsiz yapacak. this|also|you|day|throughout|more|even|fatigued|will make this will make you even more exhausted throughout the day.

Önce, gün içinde 5 iş yapabiliyorsan, şimdi 2 ya da 3 iş yapabileceksin. |||||||||сможешь сделать ||||tu peux||||| First|day|in|tasks|you can do|now|or|also|tasks|you will be able to do |||||||||wirst First, if you could do 5 tasks during the day, now you will be able to do 2 or 3 tasks.

Verimliliğin düşecek, hatta dibe vuracaksın. |||дно|достигнешь дна ||||tu vas toucher die Produktivität|wird fallen||Tiefpunkt|schlagen Your productivity|will decrease|even|rock bottom|will hit Ihre Produktivität wird sinken, Sie werden den Tiefpunkt erreichen. Your productivity will drop, and you will even hit rock bottom.

Hiçbir işe başlamaya moral ve motivasyonun olmayacak. |||||мотивация| |||||motivation| No|job|to start|morale|and|your motivation|will not be |||||Motivation| You will have no morale or motivation to start any task.

Tembelleşeceksin. Belki de “ben zaten tembelim” diyorsun. Ты станешь ленивым|||||я ленивый| |||||je suis paresseux| du wirst faul sein|||||faul| You will become lazy|Maybe|too|I|already|am lazy|you are saying You will become lazy. Maybe you are saying, 'I am already lazy.'

Emin ol, şimdiki haline şükredeceksin. ||||будешь благодарен ||||tu remercieras Sure|be|current|state|you will be grateful ||||danke sein Ich verspreche Ihnen, dass Sie für das, was Sie jetzt haben, dankbar sein werden. Rest assured, you will be grateful for your current state.

Kendini yaşlı bir dede ya da nine gibi hissedeceksin. ||||||grand-mère|| You will feel|old|a|grandfather|or||grandmother|like|you will feel ||||||Oma|| You will feel like an old grandfather or grandmother.

Üstün ve kıyafetlerin hep kötü kokacak. |||||будут вонять |||||sentiront mauvais Your body|and|your clothes|always|bad|will smell |||||riechen Your body and clothes will always smell bad.

Önceleri eve geldiğinde annenler bilmesin diye parfüm sıkacak, sakız çiğneyeceksin, |||родители твоей мамы|не узнали|||||жевать жевательную резинку ||||||Parfüm|sprühen|Kaugummi|kauen At first|home|when you arrive|your parents|shouldn't know|so|perfume|you will spray|gum|you will chew |||||||||tu mâcheras In the past, when you came home, you would spray perfume and chew gum so that your parents wouldn't know,

sonraysa özgür biri olduğunda evdekileri rahatsız etmemek için bunu yapacaksın. ||||||ne pas déranger||| wenn||||||||| then|free|person|when|those at home|disturb|not to|in order to|this|you will do und dann, wenn du frei bist, machst du es so, dass du die Leute zu Hause nicht störst. si tu es libre, tu vas faire cela pour ne pas déranger les gens à la maison. and then, when you became a free person, you would do this so as not to disturb those at home.

Sadece kendine değil, çevrendekilere de zararın dokunacak. |||окружающим тебя||вред|вредишь |||à ceux autour||| Only|to yourself||to those around you|also|harm|will touch |||||Schaden|wird schaden Tu ne feras pas de mal non seulement à toi-même, mais aussi aux personnes autour de toi. You will harm not only yourself but also those around you.

Belki bu yüzden kendini suçlu hissedeceksin. Maybe|this|reason|yourself|guilty|will feel Peut-être que c'est pourquoi tu te sentiras coupable. Maybe that's why you will feel guilty.

Spor yapmak sana çok zor bir şeymiş gibi gelecek, bu yüzden vücudun gittikçe hantallaşacak |||||||||||||будет неуклюжим |||||||||||||deviendra lourd Exercise|to do|to you|very|difficult|a|thing|like|will seem|this||your body|increasingly|will become sluggish |||||||||||||schwerfällig werden Sport zu treiben wird sich für Sie zu schwer anfühlen, so dass Ihr Körper immer schwerfälliger wird. Exercising will seem like a very difficult thing for you, so your body will gradually become sluggish.

ve kendini biraz daha kötü hissedeceksin. and|yourself|a little|more|worse|will feel And you will feel a little worse.

Bunlar daha gözle görünür ve hemen hissedeceğin şeyler. ||||||что ты почувствуешь| ||||||tu vas ressentir| These|more|visibly|noticeable|and|immediately|you will feel|things ||||||fühlen wirst| These are things that are more visible and you will feel immediately.

İnsanı öldürme gücüne sahip fesatlarını anlatmıyorum bile, ||||заговоры|не рассказываю| |||verfügt|Unheil|ich erzähle| |killing|power|possessing|his corruptions|I am not even telling|at all ||||les machinations|| Ganz zu schweigen von ihrem Unfug, der die Macht hat, zu töten, Je ne parle même pas de ses complots qui ont le pouvoir de tuer des gens, I'm not even talking about the corruptions that have the power to kill a person,

çünkü onları rahatlıkla Google'da arattırarak bulup okuyabilirsin. ||||поискать|| ||||en les recherchant|| because|them|easily|on Google|by having them searched|finding|you can read ||||suchen lassen|| denn man kann sie leicht finden und lesen, indem man sie googelt. car tu peux facilement les rechercher sur Google et les lire. because you can easily find and read them by searching on Google.

Bunlar sana sadece boş laflar gelebilir. ||||paroles| These|to you|only|empty|words|may seem ||||Worte| Cela ne peut te sembler que des paroles vides. These may just sound like empty words to you.

Çünkü Anlattıklarımı anlıyorsun, fakat nasıl bir şey olduğunu hissedemiyorsun. ||||||||не чувствуешь |was ich erzählt habe|||||||hast du kein Gefühl Because|what I told you|you understand|but|how|a|thing|being|you cannot feel ||||||||tu ne ressens Because you understand what I'm saying, but you can't feel what it's like.

Tabii ki de hissedemezsin. Şöyle düşün. |||не можешь|| |||tu ne peux pas|| of course|(emphatic particle)|also|you cannot feel|like this|think |||fühlst du nicht|| Of course you can't feel it. Think like this.

Diyelim ki, yiyebildiğin kadar çok yemek yemişsin ve miden çok dolu. ||сколько сможешь||||ты поел||живот|| ||tu as pu|||||||| Let's say|that|you can eat|as much as|very|food|you have eaten|and|your stomach|very|full ||du essen konntest||||gegessen||Magen|| Let's say you have eaten as much food as you can and your stomach is very full.

Sonra “hadi bunu da ye” diye önüne yemek koyuyorlar. Then|come on|this|also|eat|saying|in front of you|food|they put Then they put food in front of you saying, 'Come on, eat this too.'

Yiyebilecek misin? Büyük ihtimalle, yemeği görür görmez miden bulanır. сможешь поесть||||||||тебе станет плохо ||||||||tu vas vomir essen||||||||wird dir übel Will you be able to eat|(question particle)|Big|probably|the food|sees|as soon as|your stomach|will get upset Will you be able to eat? Most likely, as soon as you see the food, you will feel nauseous.

Bak, nasıl ki tok olduğun zaman yemeğin kıymetini bilmiyorsan |||satt||||| Look|how|that|full|you are|when|your food|value|you don't know Regarde, tout comme lorsque tu es rassasié, tu ne sais pas apprécier la valeur de ta nourriture Look, just as you don't appreciate the value of food when you are full,

ve ancak acıktığında yemekler sana lezzetli geliyorsa, ||когда ты голоден|||| |aber|wenn du hungrig bist||||schmecken and|only|when he/she/it is hungry|meals|to you|tasty|seem ||quand tu as faim|||| und nur wenn Sie hungrig sind, schmeckt Ihnen das Essen gut, et seulement quand tu as faim, les repas te semblent délicieux, and only when you are hungry do the meals taste delicious to you,

şimdi de sigara içmediğine göre sağlıklı ve zinde olduğun için de sağlığının kıymetini bilmiyorsun. |||что не куришь|||||||||| |||nicht rauchen||||||||deiner Gesundheit|| now|also|cigarette|you don't smoke|considering|healthy|and|fit|you are|for|also|your health|value|you don't know |||||||||||ta santé|| maintenant, puisque tu ne fumes pas, tu ne sais pas non plus apprécier la valeur de ta santé parce que tu es en bonne santé et en forme. now that you don't smoke, you don't appreciate your health because you are healthy and fit.

Ama sigara içmeye başlarsan, yavaş yavaş benim dediğim şeyleri yaşayacak |||tu commences|||||| But|cigarette|to smoke|if you start|slowly|slowly|my|said|things|you will experience |||anfängst|||||| But if you start smoking, you will gradually experience what I said,

ve “önceleri ne kadar da enerji doluydum, keşke önceki gibi olsaydım” diye düşüneceksin. ||||||j'étais plein d'énergie|||||| and|in the past|how|much|also|energy|was I full|I wish|previous|like|were I|| ||||||||||||wirst du denken and you will think, 'I used to be so full of energy, I wish I could be like before.'

Bak o zaman her şey için çok geç kalmış olacaksın. Look|then|time|everything|for|very|late|late|will have been|you will be Look, then it will be too late for everything.

Sigara içen büyüklerin %80'inden çoğunun sigaraya ortaokul ve lisede başladığını |||из|||||| Cigarette|smoking|adults|from 80%|most of them|to smoking|middle school|and|high school|started Did you know that more than 80% of adults who smoke started smoking in middle school and high school?

ve onların da %45,6'sının daha lise bitmeden nasıl bir tuzağın içinde olduğunu |||||||||ловушка|| |||von ihnen||||||Falle|| and|their|also|456%|before|high school|graduation|how|a|trap|in|being |||||||||piège|| et que 45,6 % d'entre eux sont dans un piège avant même de terminer le lycée And that 45.6% of them tried to quit smoking by realizing what kind of trap they were in before finishing high school,

anlayarak sigarayı bırakmaya çalıştıklarını ama bırakamadıklarını biliyor muydun? понимая|||||что не могут бросить|| en comprenant||||||| understanding|smoking|to quit|they were trying|but|they couldn't quit|| |||||bzw. sie nicht aufgeben konnten|| savais-tu qu'ils essaient d'arrêter de fumer en comprenant cela mais qu'ils n'y parviennent pas ? but they couldn't quit?

Bu yüzden sigara üreten şirketler bırakmak istendiğinde artık geç olsun diye ||||||когда захотят|||| ||||||on veut|||| This|reason|cigarette|producing|companies|to quit|when they are wanted|no longer|late|be|in order to ||||||wollten|||| C'est pourquoi les entreprises de tabac, lorsqu'on veut arrêter, il est trop tard That's why when companies that produce cigarettes are wanted to stop, they try to make it too late.

bir şekilde daha okullu olan çocukların sigara içmesine çalışıyorlar. |||школьные||||| |||scolarisés||||| a|way|more|school-like|being|children|cigarette|to smoke|they try |||schulisch||||rauchen| Ils essaient d'encourager les enfants à fumer d'une manière plus scolaire. In some way, they are trying to get more school-oriented children to smoke.

Şimdiyse diyebilirsiniz ki “sigaranın hep kötü tarafını anlattın sen de. Ne yani hiç mi iyi bir yanı yok bu illetin?” |||||||||||||||||||это зло |||||||||||||||||||cette chose now|you can say|that|cigarette's|always|bad|side|you explained|you|also|What|I mean|ever|question particle|good|one|side|there is not|this|curse |||||||||||||||||||Ding Maintenant, vous pourriez dire : « Tu n'as raconté que le mauvais côté de la cigarette. Alors, il n'y a vraiment aucun bon côté à ce fléau ? » Now you might say, "You've only talked about the bad side of smoking. Is there really no good side to this plague?"

Var elbette. Sizin yaştakiler için çok büyük bir avantaj gibi gözüken bir yanı var. |||вашего возраста|||||||||| |||les gens de votre âge|||||||||| There is|of course|Your|peers|for|very|big|a|advantage|like|appearing|a|side|has |||in Ihrem Alter|||||||||| Natürlich. Es gibt einen Aspekt, der für Menschen in Ihrem Alter von großem Vorteil zu sein scheint. Il y en a certainement un. Pour les personnes de votre âge, il y a un aspect qui semble être un très grand avantage. Of course there is. There is an aspect that seems like a huge advantage for people your age.

Sigara içmekle siz artık çocuk değil, yetişkin olduğunuzu hissedersiniz. |курением|||||||чувствуете себя |rauchen|||||||fühlen Smoking|with smoking|you|no longer|child|not|adult|you are|feel ||||||adulte||vous vous sentez By smoking, you feel that you are no longer a child, but an adult.

Hepimiz bu yaşlarda yaşımızdan büyük görünmeyi ne kadar çok istediğimizi biliyoruz. |||||выглядеть старше||||| |||||avoir l'air||||| We all|at|ages|from our age|older|to appear|how|much|very|we wanted|we know |||||aussehen||||| We all know how much we wanted to look older than our age at that time.

Sigara size bu duyguyu gerçekten de yaşatabilir. ||||||faire vivre The cigarette|to you|this|feeling|really|also|can make you experience ||||||vermitteln Smoking can really give you that feeling.

Kendi kendinizi kandırarak artık büyüdüğünüze kendinizi inandırabilirsiniz. ||||что вы выросли||можете убедить ||indem Sie sich selbst täuschen||gewachsen sind|| yourself|yourself|by deceiving|now|that you have grown|yourself|can convince ||||||vous pouvez croire You can convince yourself that you have grown up by deceiving yourself.

Ama bir şey söyleyeyim mi? But|a|thing|I tell|question particle But let me tell you something?

Siz bu yaşınızda, yaşınızdan çok büyük gösterip ve bir an önce büyümek istiyorsanız, ||в вашем возрасте|вашего возраста||||||||| ||in Ihrem Alter|||||||||| You|this|at your age|from your age|very|mature|by showing|and|one|moment|sooner|to grow up|if you want |||de votre âge||||||||| Si à votre âge, vous montrez que vous êtes beaucoup plus âgé et que vous voulez grandir le plus tôt possible, If you want to look much older than your age at this age and want to grow up as soon as possible,

büyükler de her zaman size hasetle bakarak |||||завистью| |||||jalousie| adults|also|every|time|you|with envy|looking |||||neidisch| und die Älteren werden dich immer mit Neid betrachten les adultes vous regardent toujours avec envie, the elders always look at you with envy

“Ahh keşke ben de sizin yaşlarınızda olsaydım, hiç büyümeseydim” diyorlar ||||||||не вырос бы| ||||||||je n'avais pas grandi| Ahh|if only|I|also|your|age||never|grew up| ||||||||gewachsen wäre| et disent : « Ah, si seulement j'avais votre âge, je ne voudrais jamais grandir ! » saying, "Ah, I wish I were your age, I wish I never grew up."

Bir an önce büyümeye ve kendinizi büyük göstermeye çalışmayın. Her yaş zamanında güzeldir. ||||||||arbeitet nicht|||| A|moment|soon|to grow|and|yourself|big|to show|should not try|Every|age|in its time|is beautiful Ne vous efforcez pas de grandir et de paraître plus grand plus tôt que prévu. Chaque âge a sa beauté. Do not try to grow up quickly and make yourself look big. Every age is beautiful in its own time.

SENT_CWT:AFkKFwvL=16.21 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=7.23 en:AFkKFwvL openai.2025-02-07 ai_request(all=392 err=0.00%) translation(all=313 err=0.32%) cwt(all=2932 err=2.69%)