079: Nombres curiosos de pueblos
Names|curious||towns
079: Kuriose Dorfnamen
079: Curious names of towns
079 : Curieux noms de villages
079: Nomi curiosi di villaggi
079: Merkwaardige dorpsnamen
079: Nomes curiosos de aldeias
079: Любопытные названия деревень
079: Tuhaf köy isimleri
079: Цікаві назви сіл
¡Qué nombre más raro!
|||strange
That name weirdest!
Ne garip bir isim!
¿Estás seguro que estamos en el pueblo correcto?
You are|sure||we are|||town|correct
Are you sure we are in the right town?
Doğru köyde olduğumuza emin misin?
¡Hola a todos!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
İspanyolca'yı akıcı bir şekilde konuşmanıza yardımcı olmak istiyorum.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
İspanyolca konuşmak göründüğünden daha kolay!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
You just have to use the right material and techniques.
Hoy, en este episodio… Vamos a ver un tema muy interesante: Nombres de pueblos de España muy curiosos.
||||||||topic|||Names||||||curious
Bugün, bu bölümde... Çok ilginç bir konuya bakacağız: İspanya'daki çok ilginç köylerin isimleri.
A continuación, vamos a practicar la gramática de forma intuitiva con una pequeña lección de Punto de Vista.
Şimdi, Bakış Açısı üzerine kısa bir ders ile sezgisel olarak dilbilgisi pratiği yapalım.
Bien, para este episodio mi idea es ver y comentar algunos de los nombres de pueblos más curiosos que puedes encontrar en España.
|||||idea||to see|||||||||||||||
Bu bölümde amacım İspanya'da bulabileceğiniz en ilginç köy isimlerinden bazılarına bakmak ve yorumlamak.
Todos estos nombres son verdaderos y los encontrar en internet.
||names|are|true|||to find||
All these names are true and you can find them on the internet.
Tüm bu isimler doğrudur ve internette bulunabilir.
Antes de continuar, me gustaría decir que no quiero ofender a nadie de estos pueblos.
|||||||||||||these|towns
Before continuing, I would like to say that I do not want to offend any of these peoples.
Devam etmeden önce, bu köylerde yaşayan hiç kimseyi rencide etmek istemediğimi belirtmek isterim.
Mi intención siempre es buena, y creo que el sentido del humor también es importante en la vida.
|intention||||||||sense||humor|||important|||life
Meine Absicht ist immer gut und ich glaube, dass Humor auch im Leben wichtig ist.
My intention is always good, and I believe that a sense of humor is also important in life.
Niyetim her zaman iyidir ve hayatta mizah duygusunun da önemli olduğuna inanırım.
Cuando empecé a buscar nombres curiosos de pueblos españoles en internet, me quedé de piedra.
|I started||||curious|||Spanish||||||stone
When I started looking for curious names of Spanish towns on the internet, I was stunned.
İnternette İspanyol köylerinin ilginç isimlerini araştırmaya başladığımda hayrete düştüm.
“Quedarse de piedra”, por cierto, quiere decir estar muy sorprendido por alguna cosa.
To stay|||||||||surprised||some|
"Being stunned", by the way, means being very surprised by something.
Bu arada "sersemlemek", bir şey karşısında çok şaşırmak anlamına gelir.
Me quedé de piedra porque los nombres son realmente extraños, curiosos y divertidos.
||||||||really||curious||funny
Şaşırdım çünkü isimler gerçekten tuhaf, ilginç ve komikti.
Vamos a verlos uno por uno y por supuesto, también los comentaré.
||||||||selbstverständlich|||
|||||||||||I will comment
We are going to see them one by one and of course, I will also comment on them.
Şimdi bunlara teker teker bakalım ve elbette ben de yorum yapacağım.
Empecemos por el primero: Malcocinado: Este pueblo de 25.000 habitantes se sitúa en Extremadura.
Let's start|||first|Malcooked||||inhabitants||||Extremadura
İlkiyle başlayalım: Malcocinado: 25.000 nüfuslu bu köy Extremadura'da yer almaktadır.
El nombre, como sugiere, quiere decir que algo no está bien cocinado.
|||suggests||||||||cooked
The name, as it suggests, means that something is not well cooked.
Adından da anlaşılacağı gibi, bir şeyin az pişmiş olduğu anlamına gelir.
Si eres un buen cocinero, cocinarás bien.
||||cook|you will cook|
If you are a good cook, you will cook well.
Eğer iyi bir aşçıysanız, iyi yemek yaparsınız.
Sin embargo, si eres mal cocinero, cocinarás mal, y supongo que tendrás que vivir en este curioso pueblo.
|||you are|bad|cook|you will cook|bad||||you will have||live||||
However, if you are a bad cook, you will cook badly, and I suppose you will have to live in this curious town.
Ancak kötü bir aşçıysanız kötü yemek yaparsınız ve sanırım bu ilginç köyde yaşamak zorunda kalırsınız.
Imagina por un momento que vas a comer a un restaurante de este pueblo.
Imagine|||moment||||||||||
Imagine for a moment that you are going to eat at a restaurant in this town.
Bir an için bu kasabadaki bir restoranda yemek yemeye gittiğinizi düşünün.
La broma más fácil es que preguntes si el cocinero es malo o no.
|joke||||||||||||
The easiest joke is for you to ask if the cook is bad or not.
En kolay şaka, aşçının kötü olup olmadığını sormanızdır.
Yo pienso que los habitantes de este sitio deben estar hasta la coronilla de tanta broma.
||||inhabitants||||should|to be|||crown||so much|joke
I think that the inhabitants of this place must be fed up with so much joke.
Sanırım buranın sakinleri tüm bu şakalardan bıkmış olmalı.
Por cierto, otra expresión: “Hasta la coronilla”.
||||||crown
By the way, another expression: "Up to the crown."
Bu arada, başka bir ifade: "Hasta la coronilla".
Esto quiere decir que estás harto, que no puedes aceptar más de alguna cosa, y estás, por supuesto, enfadado.
||||you are|fed up||||to accept|||||||||angry
This means that you are fed up, that you cannot accept more of something, and you are, of course, angry.
Bu, bıktığınız, bir şeye daha fazla katlanamadığınız ve elbette kızgın olduğunuz anlamına gelir.
Ahora me pregunto…¿cómo se llaman los habitantes de este pueblo?
Now I wonder ... what are the inhabitants of this town called?
Şimdi merak ediyorum... Bu köyün sakinlerinin isimleri nedir?
¿Malcocinadores?
Bad cooks
Malcocinadores?
Aşçılar mı?
Bien, el siguiente pueblo es:
Well, the next town is:
Sıradaki köy:
Villapene Bueno, el nombre de este pueblo está muy bien.
Villapene|||||||||
Village Penis|||||||||
Villapene Well, the name of this town is very good.
Villapene Bu köyün adı çok güzel.
La palabra Villa quiere decir población.
||Town|||population
The word Villa means population.
Villa kelimesi nüfus anlamına gelmektedir.
En la antigüedad una villa era un conjunto de casas con cierta importancia y privilegios.
||antiquity|||||set of|||||||privileges
In ancient times, a village was a group of houses with certain importance and privileges.
Eski zamanlarda villa, belirli önem ve ayrıcalıklara sahip bir grup evdi.
Pene, bueno...pues es el órgano de reproducción masculino.
Penis||||||||
Penis||well|||organ||reproduction|male
Penis, well ... it is the male reproductive organ.
Penis, şey... erkek üreme organıdır.
Como puedes ver, por asociación de ideas, Villapene quiere decir el pueblo del pene, o algo así.
||||association||ideas||||||of the|penis|||
As you can see, by association of ideas, Villapene means the town of the penis, or something like that.
Gördüğünüz gibi, fikir çağrışımıyla Villapene penis köyü ya da buna benzer bir şey anlamına geliyor.
Deben estar muy orgullosos.
|||proud
They must be very proud.
Ze moeten heel trots zijn.
Çok gurur duymalılar.
Por cierto, penne, con dos n’s, es un tipo de pasta, originario de Italia.
||penne|||n's||||||original||
By the way, penne, with two n's, is a type of pasta, originally from Italy.
Bu arada, penne, iki n ile, aslen İtalya'dan gelen bir makarna türüdür.
Quizás se olvidaron de una n, y en realidad es un pueblo donde cocinan pasta.
Maybe||they forgot|||a||||||||they cook|
Maybe they forgot one n, and it's actually a town where they cook pasta.
Belki de bir n unutmuşlardır ve burası aslında makarna pişirilen bir kasabadır.
Bueno, eso de cocinar no era del otro pueblo, el de Malcocinado?
||||||of the|||||
Nun, diese Küche war nicht die andere Stadt, der Malcocinado?
Well, that cooking wasn't from the other town, Malcocinado?
А разве это не повар из другой деревни, Малкочинадо?
Bu aşçı diğer köyden değil miydi, Malcocinado?
Me estoy confundiendo :) Y ahora que lo pienso… ¿existirá el equivalente femenino de Villapene?
||confusing||||||will exist|||||
I'm getting confused :) And now that I think about it… will there be the female equivalent of Villapene?
Kafam karışıyor :) Şimdi düşündüm de... Villapene'in kadınlarda bir karşılığı var mı?
Se juntarán los habitantes de los dos pueblos para celebrar una gran fiesta?
|will gather||inhabitants||||towns|||||
Will the inhabitants of the two towns get together to celebrate a great party?
İki köyün sakinleri büyük bir parti için bir araya gelecekler mi?
Son preguntas sin responder.
They are unanswered questions.
Bunlar cevaplanmamış sorulardır.
Vamos a comentar un tercer nombre de pueblo curioso:
We are going to comment on a third name of a curious town:
Merak edilen üçüncü bir köy ismi hakkında yorum yapacağız:
Guarroman Está bonita población de Andalucía, de unos nueve mil habitantes tiene este curioso nombre.
Guarroman|||population|of||||||||||
Guarroman This beautiful town in Andalusia, of about nine thousand inhabitants, has this curious name.
Guarroman Endülüs'te yaklaşık dokuz bin nüfuslu bu şirin kasaba, bu ilginç isme sahiptir.
En español, la palabra guarro quiere decir persona sucia, obscena o sin modales.
||||dirty, obscene person||||dirty|obscene|||manners
In Spanish, the word piggy means a dirty, obscene person or without manners.
İspanyolca'da guarro kelimesi kirli, müstehcen veya terbiyesiz kişi anlamına gelmektedir.
Se utiliza más en el lenguaje informal.
It is used more in informal language.
Daha çok gayri resmi dilde kullanılır.
Claro, entonces puedes pensar que el nombre de este pueblo sugiere algo como “el hombre guarro”, ya que man en inglés es hombre.
||||||||||||||||||man||||
Of course, then you may think that the name of this town suggests something like "the dirty man", since man in English is man.
Tabii ki, o zaman bu kasabanın adının "kirli adam" gibi bir şey çağrıştırdığını düşünebilirsiniz, çünkü man erkek için İngilizce'dir.
También, con un poco más de imaginación puedes pensar que Guarroman es un superhéroe, aunque no sé qué tipo de poderes puede tener.
|||||||||||||superhero|||||||powers||
Also, with a little more imagination you can think that Guarroman is a superhero, although I don't know what kind of powers he may have.
Ayrıca, biraz daha hayal gücü ile Guarroman'ı bir süper kahraman olarak düşünebilirsiniz, ancak ne tür güçlere sahip olabileceğini bilmiyorum.
¿Tú que piensas?
What do you think?
Sen ne düşünüyorsun?
Bueno, creo que voy a hacer más episodios con más nombres de pueblo divertidos.
Well, I think I'm going to do more episodes with more funny town names.
Sanırım daha komik köy isimleriyle daha fazla bölüm yapacağım.
Como he dicho antes, mi objetivo no es ofender a nadie sino entretener y ayudarte con tu español.
||||||||to offend||nobody|but rather|to entertain||to help you|||Spanish
As I have said before, my goal is not to offend anyone but to entertain and help you with your Spanish.
Daha önce de söylediğim gibi, amacım kimseyi rencide etmek değil, eğlendirmek ve İspanyolcanıza yardımcı olmaktır.
Por cierto, ¿tienes nombres curiosos de pueblos en tu país?
Bu arada, sizin ülkenizde de ilginç köy isimleri var mı?
Me encantaría conocer algunos nombres.
||||Namen
|would love|to know||names
I would love to know some names.
Bazı isimleri bilmek isterim.
Puedes dejar un comentario en el post de este podcast si quieres.
|||comment||||||||
You can leave a comment on the post of this podcast if you want.
İsterseniz bu podcast yayınına yorum bırakabilirsiniz.
También me puedes enviar un correo a info@unlimitedspanish.com
|||to send||email||info||
You can also send me an email to info@unlimitedspanish.com
Bana info@unlimitedspanish.com adresinden de e-posta gönderebilirsiniz.
PUNTO DE VISTA (mejora tu gramática)
BAKIŞ AÇISI (dilbilginizi geliştirin)
Perfecto, ahora… ¿Qué te parece hacer un Punto de Vista?
Mükemmel, şimdi... Bir Bakış Açısı oluşturmaya ne dersiniz?
Este tipo de lección te ayuda a ver cómo cambia la gramática cuando cambiamos el tiempo verbal.
Bu tür bir ders, fiil zamanını değiştirdiğimizde dilbilgisinin nasıl değiştiğini görmenize yardımcı olur.
Es muy fácil.
Bu çok kolay.
Yo te cuento una pequeña historia más de una vez.
||story|||||||
Size birden fazla kez küçük bir hikaye anlattım.
Cada vez cambio algo de la historia para que puedas comprobar cómo cambia la gramática.
||||||||||to check||||grammar
Her seferinde hikayedeki bir şeyi değiştiriyorum, böylece dilbilgisinin nasıl değiştiğini görebilirsiniz.
Solo tienes que escuchar.
You just have to listen.
Sadece dinlemelisin.
En el primer Punto de Vista, vamos a utilizar el pasado: Andrea era una chica aventurera.
|||||||||||||||adventurous
In the first POV, we are going to use the past: Andrea was an adventurous girl.
İlk POV'da geçmişi kullanacağız: Andrea maceracı bir kızdı.
En sus vacaciones planificó visitar tres pueblos extraños de España.
|your|vacation|he/she planned|to visit|three|towns|strange||
On his vacation he planned to visit three strange towns in Spain.
Tatillerinde İspanya'daki üç garip köyü ziyaret etmeyi planladı.
El primer pueblo que visitó fue Malcocinado.
The first town he visited was Malcocinado.
Ziyaret ettiği ilk köy Malcocinado'ydu.
Se preguntó así misma si podría comer bien.
||like this|same||could||
She wondered if she could eat well.
Kendisine iyi beslenip beslenemeyeceğini sordu.
Entró en el primer restaurante que vió y pidió los platos del menú.
He/She/It|||||that|saw||asked for||||
He went into the first restaurant he saw and ordered the menu items.
Gördüğü ilk restorana girdi ve menüdeki yemekleri sipariş etti.
Para su sorpresa, ¡era la mejor comida que había probado nunca!
For|your|surprise||||food|that|had|tried|ever
To her surprise, it was the best food she had ever had!
Şaşırtıcı bir şekilde, o güne kadar tattığı en iyi yemekti!
Preguntó al camarero por el cocinero, y vio al mismísimo Ferrán Adrià, ¡el mejor cocinero del mundo!
Asked||waiter|||chef||||very same|Ferrán|Adrià|||||
He asked the waiter about the cook, and saw Ferran Adrià himself, the best cook in the world!
Garsona şefi sordu ve dünyanın en iyi şefi olan Ferrán Adrià'nın kendisini gördü!
Eso lo explicaba todo.
||explained|all
That explained everything.
Bu her şeyi açıklıyor.
Andrea durmió esa noche en uno de los hoteles del pueblo y al día siguiente condujo hasta el siguiente pueblo: Villapene.
|slept|||||||hotels||town|||||drove|to||next|town|
Andrea o gece köydeki otellerden birinde uyudu ve ertesi gün arabayla bir sonraki köye, Villapene'e gitti.
Andrea estaba nerviosa porque no sabía lo que se podía encontrar allí.
|was|nervous|||||||could||there
Andrea was nervous because she didn't know what could be found there.
Andrea gergindi çünkü orada ne bulacağını bilmiyordu.
Lo que se acabó encontrando en este pueblo fue gente muy amable y contenta.
|||finished|finding|||town||||friendly||happy
What he ended up finding in this town were very friendly and happy people.
Bu köyde bulduğunuz şey çok dost canlısı ve mutlu insanlardı.
De hecho, estaban contentos y orgullosos del nombre del pueblo.
|||happy||proud||||
In fact, they were happy and proud of the town's name.
Aslında köyün isminden dolayı mutlu ve gururluydular.
La razón era que tenían mucho turismo.
|reason|||||
Bunun nedeni, çok fazla turizme sahip olmalarıydı.
Por eso estaban tan contentos.
||they were||happy
Bu yüzden çok mutluydular.
Gracias a ese nombre, venía gente de todas partes para hacerse fotos con el nombre del pueblo.
||||was coming|people|||places|for|to take|photos|||||
Thanks to that name, people came from everywhere to take photos with the name of the town.
Bu isim sayesinde insanlar köyün adıyla fotoğraf çektirmek için her yerden geldiler.
Con una sonrisa en su boca, Andrea se despidió de esa buena gente y se dirigió al siguiente pueblo: Guarroman.
||smile|||mouth|||said goodbye||||people|||headed to||next|town|Guarroman
With a smile on her mouth, Andrea said goodbye to those good people and went to the next town: Guarroman.
Andrea yüzünde bir gülümsemeyle bu iyi insanlarla vedalaştı ve bir sonraki köye, Guarroman'a doğru yola çıktı.
Lo que encontró allí la maravilló.
||found|||amazed
What she found there amazed her.
Orada bulduğu şey onu hayrete düşürdü.
¡Era el pueblo más limpio que había visto nunca!
||town|most|clean||||ever
It was the cleanest town I had ever seen!
Şimdiye kadar gördüğüm en temiz köydü!
Todas las calles, las aceras, las plazas, los edificios… parecían como nuevos.
||streets||sidewalks||squares||buildings|looked||new
All the streets, the sidewalks, the squares, the buildings... seemed like new.
Tüm sokaklar, kaldırımlar, meydanlar, binalar... hepsi yeni gibi görünüyordu.
Preguntó a los habitantes la razón de ello.
Asked|||inhabitants||reason||
Sakinlere bunun nedenini sordu.
Le explicaron que querían demostrar lo contrario de lo que el nombre del pueblo sugería.
|they explained||they wanted|to demonstrate||opposite||||||||suggested
They explained that they wanted to prove the opposite of what the town's name suggested.
Köyün adının çağrıştırdığı şeyin tam tersini kanıtlamak istediklerini açıkladılar.
Por eso limpiaban durante todo el día para mantener tan limpio ese pueblo tan curioso.
||they cleaned|during|all||||to keep|so|clean||town||curious
That's why they cleaned all day to keep that curious town so clean.
Bu yüzden bu meraklı köyü bu kadar temiz tutmak için gün boyu temizlik yapıyorlardı.
Andrea le encantaron esos tres pueblos, y decidió volver a visitarlos en el futuro.
||loved|those||||she decided|to return||visit them|||
Andrea loved those three towns, and decided to visit them again in the future.
Andrea bu üç köyü çok sevdi ve gelecekte tekrar ziyaret etmeye karar verdi.
Ahora, vamos a cambiar el punto de vista.
|||change||||
Şimdi bakış açımızı değiştirelim.
Vamos a hablar en pasado, pero esta vez en segunda persona.
||to talk||past||||||
Geçmiş zamanda konuşacağız, ancak bu kez ikinci şahıs ağzından konuşacağız.
Andrea, eras una chica aventurera.
||||adventurous girl
Andrea, sen maceracı bir kızdın.
En tus vacaciones planificaste visitar tres pueblos extraños de España.
|your|vacation|you planned|to visit|three||||
Tatilinizde İspanya'da üç garip köyü ziyaret etmeyi planladınız.
El primer pueblo que visitaste fue Malcocinado.
||||you visited|was|
Ziyaret ettiğiniz ilk köy Malcocinado'ydu.
Te preguntaste a ti misma si podrías comer bien.
||||same||you could|to eat|
You asked yourself if you could eat well.
Kendinize iyi beslenip beslenemeyeceğinizi sordunuz.
Entraste en el primer restaurante que viste y pediste los platos del menú.
You entered||||restaurant||you saw||you asked||||
You entered the first restaurant you saw and ordered the menu items.
Gördüğünüz ilk restorana girdiniz ve menüdeki yemekleri sipariş ettiniz.
Para tu sorpresa, ¡era la mejor comida que habías probado nunca!
|your|surprise||||food||you had|tried|ever
To your surprise, it was the best food you had ever tasted!
Şaşırtıcı bir şekilde, şimdiye kadar tattığınız en iyi yemekti!
Preguntaste al camarero por el cocinero, y viste al mismísimo Ferran Adrià, ¡el mejor cocinero del mundo!
You asked||waiter|||chef||you saw||very same|Ferran||||||
You asked the waiter about the cook, and you saw Ferran Adrià himself, the best cook in the world!
Garsona şefi sordunuz ve dünyanın en iyi şefi Ferran Adrià'nın kendisini gördünüz!
Eso lo explicaba todo.
||explained|
That explained everything.
Bu her şeyi açıklıyor.
Andrea, dormiste esa noche en uno de los hoteles del pueblo y al día siguiente condujiste hasta el siguiente pueblo: Villapene.
|you slept||||||||||||||you drove|||next|town|
Andrea, o gece köydeki otellerden birinde uyudunuz ve ertesi gün arabayla bir sonraki köye gittiniz: Villapene.
Estabas nerviosa porque no sabías lo que te podías encontrar allí.
You were|nervous|||you knew||||you could|to find|
You were nervous because you didn't know what you could find there.
Gergindiniz çünkü orada ne bulacağınızı bilmiyordunuz.
Lo que te acabaste encontrando en este pueblo fue gente muy amable y contenta.
|||you finished|finding|||||||friendly||happy
What you ended up finding in this town were very friendly and happy people.
Bu kasabada bulduğunuz şey çok dost canlısı ve mutlu insanlardı.
De hecho, estaban contentos y orgullosos del nombre del pueblo.
In fact, they were happy and proud of the town's name.
Aslında köyün isminden dolayı mutlu ve gururluydular.
La razón era que tenían mucho turismo.
Bunun nedeni, çok fazla turizme sahip olmalarıydı.
Por eso estaban tan contentos.
Bu yüzden çok mutluydular.
Gracias a ese nombre, venía gente de todas partes para hacerse fotos con el nombre del pueblo.
||||||||||take photos||||||
Thanks to that name, people came from all over to have their pictures taken with the name of the town.
Bu isim sayesinde insanlar köyün adıyla fotoğraf çektirmek için her yerden geldiler.
Con una sonrisa en tu boca, te despediste de esa buena gente y te dirigiste al siguiente pueblo: Guarroman.
With|||||||you said goodbye|||||||you headed||||Guarroman
Yüzünüzde bir gülümsemeyle bu iyi insanlara veda ettiniz ve bir sonraki köye, Guarroman'a doğru yola çıktınız.
Lo que encontraste allí te maravilló.
||you found|there|you|amazed
What you found there amazed you.
Orada bulduğunuz şey sizi şaşırttı.
¡Era el pueblo más limpio que habías visto nunca!
||||clean||you had|seen|ever
Şimdiye kadar gördüğünüz en temiz köydü!
Todas las calles, las aceras, las plazas, los edificios… parecían como nuevos.
||||sidewalks|||||seemed||
Tüm sokaklar, kaldırımlar, meydanlar, binalar... hepsi yeni gibi görünüyordu.
Preguntaste a los habitantes la razón de ello.
You asked|||inhabitants||reason||
You asked the inhabitants the reason for it.
Sakinlere bunun nedenini sordunuz.
Te explicaron que querían demostrar lo contrario de lo que el nombre del pueblo sugería.
|explained||they wanted|to demonstrate||||||||||suggestion
They explained to you that they wanted to prove the opposite of what the name of the town suggested.
Köyün adının çağrıştırdığı şeyin tam tersini kanıtlamak istediklerini açıkladılar.
Por eso limpiaban durante todo el día para mantener tan limpio ese pueblo tan curioso.
That's why they cleaned all day to keep that curious town so clean.
Bu yüzden bu meraklı köyü bu kadar temiz tutmak için gün boyu temizlik yapıyorlardı.
Te quedaste encantada de esos tres pueblos, y decidiste volver a visitarlos en el futuro.
You|you were|delighted||those|three|towns||you decided|to return||to visit them|||
You were enchanted by those three towns, and decided to visit them again in the future.
Bu üç köy sizi büyüledi ve gelecekte bu köyleri tekrar ziyaret etmeye karar verdiniz.
¡Fantástico!
Fantastic
Harika!
En este punto de vista puedes practicar el tiempo en pasado en segunda y tercera persona.
Bu bakış açısıyla ikinci ve üçüncü şahıslarda geçmiş zaman alıştırması yapabilirsiniz.
Esta técnica junto a la de Preguntas y Respuestas las puedes encontrar en mis cursos en: www.unlimitedspanish.com/cursos Repito: www.unlimitedspanish.com/cursos Actualmente hay cursos para todos los niveles.
||next to|||||||||||||||||||||||Currently||||||
Bu tekniği Soru-Cevap tekniği ile birlikte kurslarımda bulabilirsiniz: www.unlimitedspanish.com/cursos Tekrar ediyorum: www.unlimitedspanish.com/cursos Şu anda tüm seviyeler için kurslar var.
Si puedes entender más o menos este episodio, te recomiendo el Curso Mágico o El Curso Inesperado.
Bu bölümü az çok anlayabiliyorsanız, The Magic Course veya The Unexpected Course'u tavsiye ederim.
Muy bien.
Çok iyi.
Esto es todo por hoy.
That's all for today.
Bugünlük bu kadar.
¡La semana que viene más!
Next week, more!
Devamı gelecek hafta!
¡Un saludo, y no olvides continuar escuchando español!
Saygılarımla, İspanyolca dinlemeye devam etmeyi unutmayın!