×

LingQをより快適にするためCookieを使用しています。サイトの訪問により同意したと見なされます クッキーポリシー.


image

Barış Özcan 2020, İnsanlık tarihi bir kitaba sığsaydı biz hangi sayfada olurduk?

İnsanlık tarihi bir kitaba sığsaydı biz hangi sayfada olurduk?

Merhaba “insan”

Tanıştığımıza memnun oldum. İzin verirsen seni biraz daha yakından tanımak istiyorum. O yüzden senin hakkında bazı çıkarımlar yapacağım.

Sosyal medya takipçi istatistiklerime göre %32 ihtimalle İstanbul'da yaşıyorsun. Dünyada 5 milyondan fazla nüfusa sahip 81 şehirden en kalabalık olan 15.sinde…

Beni anlayabildiğine göre Türkçe biliyorsun. Şu anda dünyada en yaygın konuşulan 200 dilden 17.sini. Oysa 7.8 milyarlık dünya nüfusunun %12'si aralarında Türkçe'nin de olduğu bu 200 dilde yapılan konuşmalardan hiçbir şey anlamıyor. Çünkü dünyada 7117 farklı lisan var.

Yaşadığın yer ya da konuştuğun dil her ne olursa olsun seninle şu anda, burada, internet bulutunun içinde, sanal bir gerçeklikte buluştuk. Peki ya şimdi, burada değil de 120.000 yıl önce Arabistan'ın Nefud Çölü'nde karşılaşsaydık? Bu ne biçim bir soru diye düşünüyor olabilirsin. Doğrusu geçen haftaya kadar benim de aklıma gelmezdi. Ama sonra yeni yayımlanan şu araştırmayı okumaya başladım. Suudi Arabistan'ın kuzey batısındaki bu çöl, bir zamanlar gölmüş. Yani deve, fil gibi hayvanların ve insanların yollarının üstündeki bir uğrak yeriymiş. Bu izlerin develere, bunların da fillere ait olduğunu anlamak pek de zor değil. Peki ya bunlar? Bastığı yerleri toprak diyerek geçmeyip tanımaya çalışan bilim insanlarının yaptığı hassas derinlik ölçümlerini inceleyince daha iyi görebiliyoruz. Bunlar insanlara ait ayak izleri. 120.000 yıl önce Afrika'dan yola çıkıp şimdilerde çöl olan bu gölün yanında mola vermiş 7 kişiye ait ayak izleri. Belki de o yedi kişiden biri senin 4800. kuşaktan büyük annen ya da büyük baban. Çoğumuz 4. kuşaktan öncesini bile hatırlamıyor. Ne kadar az şey biliyoruz. Sadece kendimiz ya da kendi neslimizle ilgili değil, insanlık hakkındaki bilgilerimiz de çok sınırlı.

Geçenlerde e-posta kutuma bir mesaj düştüğünde bunu bana çok sade ama çok etkili bir şekilde gösteren bir çizimle karşılaştım. Yazar Tim Urban'dan gelen bu mesajdaki çizim onun henüz yayımlanmamış kitabı için hazırladığı taslaklardan biri. “İnsanlık tarihini 800 sayfalık bir kitaba dönüştürseydik ne olurdu?” gibi çok basit bir soruyu görselleştirmiş. Grafikteki her bir sayfa tarihteki 250 yılı ve her bir satır da 6000 yıllık bir dönemi temsil ediyor. Anatomik olarak modern sayılabilecek insanın tarihi 200.000 yıl öncesinden başlatılıyor. Üstteki sarı sayfaların ne kadar çok olduğunu fark ettiniz mi? O sayfalar boyunca insanlar göçebeydi, avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamlarını sürdürüyordu. Sarı sayfaların altlarına doğru bir noktada insanların davranış olarak da modernleşmeye, bugünkü insanlara benzemeye başladığını görüyoruz. En alttaki iki satırda yani son 12.000 yıllık dönemde yiyeceklerimizi aramak, avlamak ve toplamak yerine onları yetiştirmeye karar vermişiz. Tarım yapabilmek için göçebelikten vazgeçip yerleşik hayata geçmişiz. Şimdilerde çoğumuzun yaşadığı kentlerin çok daha küçük ilk örneklerini inşa etmişiz. 33 satırlı bu grafiğin en alt satırında yaptıklarımızı yazmaya başlamışız. İnsanlığın kayıtlı tarihi sadece bu son 6000 yıllık dönemi -en alt satırı- kapsıyor. Tim Urban grafiğin son sayfalarına o dönemde yaşamış ve tarihe geçmiş bazı ünlü isimleri de eklemiş. Her sayfa tarihteki 250 yıllık dönemi temsil ediyor, unutmayın. Böyle bir kitapta şu sayfa M.Ö. 500 ila M.Ö. 250 yılları arasında yaşamış insanlardan bahsetseydi, muhtemelen Aristo ismini o döneme damgasını vuran kişilerden biri olarak öne çıkaracaktı. Çünkü bu kişiler, yaptıklarıyla, yazdıklarıyla diğer insanları derinden etkilediler, değiştirdiler.

Bu grafiği biraz daha görselleştirmek için gerçek bir kitap kullanalım mı? Yaklaşık 800 sayfalık bir kitaba ihtiyacımız var. Kütüphanemden bir tane buldum. İnsanlık tarihini yıllara göre eşit miktarda sayfalara bölüştürüp bir kitaba sığdırabilseydik işte şöyle bir kitap olurdu. İnsanlık kitabı. Her bir sayfası dünya üzerinde yaşayan insanların 250 yıllık hayatını özetliyor. Okumaya başladığımızda her sayfada 250 yıl daha ileriye gidiyoruz. 250 yıl, 500 yıl, sayfayı çeviriyorum, 750 yıl, 1000 yıl. Biz şu anda bu kitabın 801. Sayfasındayız. Hatta her bir satırı 10 yıl olarak kabul edersek ikinci satırın sonundayız. Ya bunda ya da bir önceki sayfada doğduk ama biliyoruz ki hepimiz bu sayfada öleceğiz. Şu içinde bulunduğumuz satırda bile neler oldu neler… O satırdaki kelimeleri birer yıl olarak kabul edersek 2020'yi temsil eden en uygun kelime ne olurdu acaba? Bunu gerçekten merak ediyorum. Siz bir tarihçi olsaydınız hangi kelimeyi seçerdiniz? Peki her bir sayfanın en önemli insanını bulmaya devam etseydik bu sayfanın en önemli ismi kim olurdu? Bilemeyiz öyle değil mi? Daha sayfanın tamamlanmasına 23 satır var: 230 yıl. Kim bilir kimler doğacak ve yaptıklarıyla, yazdıklarıyla insanları nasıl etkileyecekler, nasıl değiştirecekler?

Evet bunu bilemiyoruz, işin ilginci dünya tarihinde bildiğimiz tüm önemli isimler bu kitabın sadece son 11 sayfasında yazılı. Kitabın ilk 789 sayfasında yaşamış insanlar bizim için meçhul. Onları genellemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Bu isimsiz insanlardan bazıları ateşi, bazıları da tekerleği buldu ama onların bırakın kim olduklarını bilmeyi hangi sayfada yaşadıklarından bile tam olarak emin değiliz. Arabistan çöllerinde geçen hafta bulunan 7 kişinin ayak izlerinden yola çıkarak onların 320. sayfayla 352. sayfa arasında bir yerlerde yaşamış olduklarını tahmin ediyoruz. 32 sayfalık bir aralık bu. 8000 yıllık bir dönem. Aynı 32 sayfalık bölüm kitabın sonlarında olsaydı orada piramitlerin yapıldığını da okuyacaktık, Mars'a gidildiğini de… O zaman insanlık tarihini yıllara göre eşit ağırlıklı olarak sayfalara bölmek pek de mantıklı değil. Bu sayfaların bazıları diğerlerine göre çok daha önemli. O sayfalarda sadece evrimsel değil devrimsel dönüşümlere tanık oluyoruz. Az önce sarı sayfaların altlarına doğru bir noktada insanların davranış olarak da modernleşmeye, bugünkü insanlara benzemeye başladığını görüyoruz demiştim. 60.000 yıl kadar önce, o noktada ne oldu biliyor musunuz? İnsanların adeta işletim sistemini değiştiren bir şey oldu. İnsanlar dili icat etti. O zamana kadar taşları, sopaları ya da bunlardan yaptıkları araçları elleriyle fırlatan insanlar, artık elleri yerine ağızlarıyla anlamlı sesleri, sözleri fırlatmaya başladılar. Bunun çok daha etkili bir araç olduğunu keşfettiler. O gün bugündür yüzlerce farklı formatta binlerce ayrı dili konuşuyoruz.

İnsanlık kitabının sayfalarını çevirmeye devam ettiğimizde 30.000 yıl kadar önce 680. sayfada yeni bir devrimsel dönüşümün kitapta yeni bir bölümü başlattığına tanık oluyoruz. Fransa'daki bir mağaranın duvarına bu kez bilinçli olarak bir insan kendi elinin izini bırakıyor. Çünkü bu bir bilinç devrimi. Çünkü o izi bırakarak ilk sanat eserlerinden birini üreten kişi bizlere “ben buradaydım” demeye çalışıyor. “Ben vardım. Ben yaşadım.” İnsanlar artık konuştukları dili kalıcı hale getirmenin, onu kayıtlara geçirmenin de mümkün olduğunu fark ediyor.

Ancak o kayıtların yazılara, yazıların da anlamlı içeriklere yani kitaplara dönüşmesi ancak son 10 sayfada gerçekleşiyor. Evet dünyada yazılmış kitapların tamamı insanlık kitabının son 10 sayfasında. Gösterdiğim grafiğin 1250-1500 yılları arasında yaşamış en meşhur kişi olarak Gutenberg'i göstermesine şaşmamalı. Çünkü onun icat ettiği matbaayla bu kitaplar herkesin erişebileceği bilgilere dönüştü. 800 sayfalık kitapta bizden 4 sayfa önce yaşamış olanların çoğu kitap denilen kavramın varlığından bile haberdar değildi. Onlar sadece kendi çevrelerindeki insanlardan, kendi dillerini bilenlerle konuşabildiklerinden öğrendikleri kadar bilgi sahibiydiler.

Belki dikkatinizi çekmiştir. Arkamdaki kütüphanenin üst raflarında kalın ciltli kitaplar var. Bu 60 cildin içinde insanlık tarihi boyunca yazılmış en önemli metinlerin, kitapların tamamı var. Geçen yüzyılın en önemli yazarlarından George Orwell'in “Hayvan Çiftliği” de var, grafikte kendisine özel bir sayfa ayrılan Aristo'nun 2500 yıl önce yazdığı “Hayvanların Tarihi” de… 800 sayfalık insanlık kitabının son 10 sayfasında üretilen en önemli bilgiler bunlar. Bizim içinde bulunduğumuz 801. sayfanın daha henüz başlarındayız. Kitabın ortalarında gerçekleşen konuşma devrimi, sonlarına doğru gerçekleşen yazma devrimi, daha üç sayfa önce gerçekleşen bilgiyi çoğaltma ve yayma devrimlerinden sonra insanlar birbirleriyle daha önce hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde iletişim kurmaya başladılar. En başta da söylediğim gibi artık birbirimizi daha yakından tanıyabilme şansına sahibiz. İçinde bulunduğumuz sayfada matbaanın yerini internet, kitapların yerini de cep telefonları ve mobil cihazlar aldı. Bu teknolojileri ve cihazları kullanarak ürettiğimiz bilgi miktarı artık öyle ciltlere sığdırılabilecek gibi değil. Her yıl, daha önce 200000 yıl boyunca üretilmiş bilginin tamamından fazlasını üretiyoruz. Sadece insanlarla değil makinelerle de anlaşabilmek için yeni diller icat etmeye devam ediyoruz. Sadece kitaplarda olduğu gibi yazılı bir iletişim kurmuyoruz; bu videoda olduğu gibi görüntülü, sesli, grafikli, şekilli yeni formatlar türetiyoruz.

Peki insanlığa ait bu kitap ne zaman ve nasıl bitecek? Benim seçtiğim kitap biraz daha kalın, 884 sayfa. 84 sayfa sonra, 21000 yıl sonra başka biri bir grafik çizecek olsa ona hangi satırları ilave edecek? Ya da bu dünyadaki insanlık tarihi cildi bitip, başka dünyalarda yeni sayfalar mı, yeni kitaplar mı oluşturmaya başlayacağız? Yoksa başkaları bunu çoktan yapmaya başladı mı? Benim arkamdaki ciltlere benzer ama binlerce yıldır değil de milyarlarca yıldır yazılmakta olan Galaktik bir Ansiklopedinin parçası mıyız?

Buna benzer düşünce deneyleri yapmaktan çok hoşlanıyorum. Kavramlara böyle çok geniş bir perspektiften bakabilme çabasını kaybetmemeye çalışıyorum. İnsanlık kitabının 800. sayfasının 23. satırında yani 1977'de fırlatılan Voyager 1 uzay aracı aynı sayfanın sonlarında güneş sisteminin dışına çıktı ve çok geniş perspektifli bir fotoğraf çekip gönderdi. O fotoğrafta dünya soluk mavi bir nokta şeklinde görülüyor. Sadece bu fotoğrafa bakmak bile bizim evrendeki yerimizi anlamak açısından çok önemli. İşte insanlık tarihini bir kitaba benzetme gayretimin altında aslında tarihin buna benzer bir fotoğrafını çekme çabası var. Ben bu kitabın sayfaları arasında küçük bir noktayım.

O halde soluk mavi nokta fotoğrafını gören Carl Sagan'ın dünya gezegeni için söylediği sözleri ben bu insanlık kitabına uyarlayarak söyleyebilirim. Şu kitaba tekrar bakın. Bu kitap bizim evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun içinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her “yüce önder”, her aziz ve günahkâr bu kitabın içinde.

Eğer bir gün galaktik ansiklopedinin bir parçası haline gelecekse bu cilde, bu kitaba ne isim verilebilirdi acaba? İnsanlığı özetleyecek en anlamlı başlık ne olurdu? Belki de seçtiğim bu kitabın adı. War and Peace. Savaş ve Barış.

İnsanlık tarihi bir kitaba sığsaydı biz hangi sayfada olurduk? Wenn die Geschichte der Menschheit in ein Buch passen würde, auf welcher Seite würden wir stehen? If human history fit into a book, which page would we be on? Si l'histoire de l'humanité tenait dans un livre, à quelle page serions-nous ? Если бы история человечества умещалась в книге, на какой странице мы бы находились? Om mänsklighetens historia kunde beskrivas i en bok, vilken sida skulle vi då befinna oss på?

Merhaba “insan” Hello "human"

Tanıştığımıza memnun oldum. İzin verirsen seni biraz daha yakından tanımak istiyorum. Let me get to know you a little better. O yüzden senin hakkında bazı çıkarımlar yapacağım. Ich werde also einige Schlüsse über Sie ziehen. So I'm going to make some deductions about you.

Sosyal medya takipçi istatistiklerime göre %32 ihtimalle İstanbul'da yaşıyorsun. According to my social media follower statistics, there is a 32% chance that you live in Istanbul. Dünyada 5 milyondan fazla nüfusa sahip 81 şehirden en kalabalık olan 15.sinde… Unter den 81 Städten der Welt mit mehr als 5 Millionen Einwohnern ist sie die 15. bevölkerungsreichste. In the 15th most populous city out of 81 cities with a population of more than 5 million in the world…

Beni anlayabildiğine göre Türkçe biliyorsun. You speak Turkish so you can understand me. Şu anda dünyada en yaygın konuşulan 200 dilden 17.sini. It is currently the 17th of the 200 most widely spoken languages in the world. Oysa 7.8 milyarlık dünya nüfusunun %12'si aralarında Türkçe'nin de olduğu bu 200 dilde yapılan konuşmalardan hiçbir şey anlamıyor. Allerdings verstehen 12 % der 7,8 Milliarden Menschen auf der Welt nichts in diesen 200 Sprachen, einschließlich Türkisch. However, 12% of the world's population of 7.8 billion understand nothing from the speeches made in these 200 languages, including Turkish. Çünkü dünyada 7117 farklı lisan var. Denn es gibt 7117 verschiedene Sprachen auf der Welt. Because there are 7117 different languages in the world.

Yaşadığın yer ya da konuştuğun dil her ne olursa olsun seninle şu anda, burada, internet bulutunun içinde, sanal bir gerçeklikte buluştuk. Ganz gleich, wo Sie leben oder welche Sprache Sie sprechen, wir treffen Sie genau hier, genau jetzt, in der Cloud des Internets, in einer virtuellen Realität. Regardless of where you live or the language you speak, we met you right now, here, in the internet cloud, in a virtual reality. Peki ya şimdi, burada değil de 120.000 yıl önce Arabistan'ın Nefud Çölü'nde karşılaşsaydık? Was wäre, wenn wir uns nicht hier und jetzt, sondern vor 120.000 Jahren in der arabischen Wüste Nefud getroffen hätten? What if we met now, not here, but 120,000 years ago in Arabia's Nefud Desert? Bu ne biçim bir soru diye düşünüyor olabilirsin. What kind of question is this, you might be thinking? Doğrusu geçen haftaya kadar benim de aklıma gelmezdi. Honestly, I didn't even think about it until last week. Ama sonra yeni yayımlanan şu araştırmayı okumaya başladım. Aber dann habe ich diese neu veröffentlichte Studie gelesen. But then I started reading this newly published research. Suudi Arabistan'ın kuzey batısındaki bu çöl, bir zamanlar gölmüş. Diese Wüste im Nordwesten von Saudi-Arabien war einst ein See. Yani deve, fil gibi hayvanların ve insanların yollarının üstündeki bir uğrak yeriymiş. Mit anderen Worten, es war ein Zwischenstopp auf dem Weg von Tieren wie Kamelen und Elefanten und Menschen. In other words, it was a stopover place on the roads of animals such as camels, elephants and people. Bu izlerin develere, bunların da fillere ait olduğunu anlamak pek de zor değil. Es ist nicht schwer zu erkennen, dass diese Spuren zu Kamelen und diese zu Elefanten gehören. It is not difficult to recognize that these tracks belong to camels and these to elephants. Peki ya bunlar? What about these? Bastığı yerleri toprak diyerek geçmeyip tanımaya çalışan bilim insanlarının yaptığı hassas derinlik ölçümlerini inceleyince daha iyi görebiliyoruz. Wir können es besser sehen, wenn wir die sensiblen Tiefenmessungen von Wissenschaftlern untersuchen, die versuchen, die Stellen, auf die sie getreten sind, zu erkennen, indem sie sie nicht als Boden ausgeben. We can see it better when we examine the sensitive depth measurements made by scientists who try to recognize the places they step on, rather than calling them soil. Bunlar insanlara ait ayak izleri. These are human footprints. 120.000 yıl önce Afrika'dan yola çıkıp şimdilerde çöl olan bu gölün yanında mola vermiş 7 kişiye ait ayak izleri. The footprints of 7 people who set out from Africa 120,000 years ago and stopped by this now desert lake. Belki de o yedi kişiden biri senin 4800. kuşaktan büyük annen ya da büyük baban. Perhaps one of those seven is your grandmother or grandfather from the 4800th generation. Çoğumuz 4. kuşaktan öncesini bile hatırlamıyor. Die meisten von uns erinnern sich nicht einmal mehr an die Zeit vor der vierten Generation. Most of us don't even remember before the 4th generation. Ne kadar az şey biliyoruz. How little we know. Sadece kendimiz ya da kendi neslimizle ilgili değil, insanlık hakkındaki bilgilerimiz de çok sınırlı. Unser Wissen nicht nur über uns selbst oder unsere Generation, sondern auch über die Menschheit ist sehr begrenzt. Our knowledge not only about ourselves or our own generation, but also about humanity is very limited.

Geçenlerde e-posta kutuma bir mesaj düştüğünde bunu bana çok sade ama çok etkili bir şekilde gösteren bir çizimle karşılaştım. Kürzlich erhielt ich eine Nachricht in meinem E-Mail-Postfach und stieß auf eine Zeichnung, die mir dies auf sehr einfache, aber sehr wirkungsvolle Weise veranschaulichte. I recently came across a drawing that shows me when a message arrives in my e-mail inbox, in a very simple but very effective way. Yazar Tim Urban'dan gelen bu mesajdaki çizim onun henüz yayımlanmamış kitabı için hazırladığı taslaklardan biri. Die Zeichnung in dieser Nachricht des Autors Tim Urban ist eine der Skizzen für sein unveröffentlichtes Buch. The drawing in this message from author Tim Urban is one of his sketches for his unpublished book. “İnsanlık tarihini 800 sayfalık bir kitaba dönüştürseydik ne olurdu?” gibi çok basit bir soruyu görselleştirmiş. Er stellte sich eine sehr einfache Frage: "Was würde passieren, wenn wir die Geschichte der Menschheit in ein 800-seitiges Buch verwandeln würden? He visualized a very simple question like "What would happen if we turned the history of humanity into an 800-page book?". Grafikteki her bir sayfa tarihteki 250 yılı ve her bir satır da 6000 yıllık bir dönemi temsil ediyor. Each page in the chart represents 250 years in history, and each row represents a period of 6,000 years. Anatomik olarak modern sayılabilecek insanın tarihi 200.000 yıl öncesinden başlatılıyor. Die Geschichte des anatomisch modernen Menschen beginnt vor 200.000 Jahren. The history of man, who can be considered anatomically modern, begins 200,000 years ago. Üstteki sarı sayfaların ne kadar çok olduğunu fark ettiniz mi? Ist Ihnen aufgefallen, wie viele Gelbe Seiten es oben gibt? Notice how many of the yellow pages at the top are? O sayfalar boyunca insanlar göçebeydi, avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamlarını sürdürüyordu. Während dieser Zeit waren die Menschen Nomaden und lebten vom Jagen und Sammeln. Throughout those pages, people were nomadic, making their living by hunting and gathering. Sarı sayfaların altlarına doğru bir noktada insanların davranış olarak da modernleşmeye, bugünkü insanlara benzemeye başladığını görüyoruz. Am Ende der Gelben Seiten sehen wir, dass die Menschen irgendwann anfingen, sich in ihrem Verhalten zu modernisieren und den Menschen von heute zu ähneln. Towards the bottom of the yellow pages, we see that at some point people started to modernize in terms of behavior, to become more like people today. En alttaki iki satırda yani son 12.000 yıllık dönemde yiyeceklerimizi aramak, avlamak ve toplamak yerine onları yetiştirmeye karar vermişiz. In the bottom two lines, the last 12,000 years, we decided to raise our food instead of foraging, hunting and gathering. Tarım yapabilmek için göçebelikten vazgeçip yerleşik hayata geçmişiz. Um Landwirtschaft betreiben zu können, gaben wir das Nomadentum auf und wurden sesshaft. In order to be able to do agriculture, we gave up nomadic life and started a settled life. Şimdilerde çoğumuzun yaşadığı kentlerin çok daha küçük ilk örneklerini inşa etmişiz. We have built much smaller prototypes of cities where most of us now live. 33 satırlı bu grafiğin en alt satırında yaptıklarımızı yazmaya başlamışız. In der untersten Zeile dieses 33-zeiligen Diagramms haben wir angefangen zu schreiben, was wir getan haben. In the bottom line of this 33-line graph, we started to write down what we did. İnsanlığın kayıtlı tarihi sadece bu son 6000 yıllık dönemi -en alt satırı- kapsıyor. Die aufgezeichnete Geschichte der Menschheit umfasst nur diesen letzten Zeitraum von 6000 Jahren - das ist die Quintessenz. The recorded history of humanity covers only the last 6000 years - the bottom line. Tim Urban grafiğin son sayfalarına o dönemde yaşamış ve tarihe geçmiş bazı ünlü isimleri de eklemiş. Tim Urban has also added some famous names that lived in that period and went down in history on the last pages of the chart. Her sayfa tarihteki 250 yıllık dönemi temsil ediyor, unutmayın. Denken Sie daran, dass jede Seite einen Zeitraum von 250 Jahren in der Geschichte darstellt. Remember, each page represents a 250-year period in history. Böyle bir kitapta şu sayfa M.Ö. In such a book, this page is BC. 500 ila M.Ö. 500 to BC 250 yılları arasında yaşamış insanlardan bahsetseydi, muhtemelen Aristo ismini o döneme damgasını vuran kişilerden biri olarak öne çıkaracaktı. Hätte er Personen erwähnt, die in der Zeit zwischen 250 und 250 gelebt haben, hätte er wahrscheinlich den Namen von Aristoteles als eine der Personen hervorgehoben, die diese Zeit geprägt haben. If he had talked about people who lived between 250 BC, he would probably have highlighted the name Aristotle as one of the people who left his mark on that period. Çünkü bu kişiler, yaptıklarıyla, yazdıklarıyla diğer insanları derinden etkilediler, değiştirdiler. Denn diese Menschen haben andere Menschen mit dem, was sie getan und geschrieben haben, zutiefst beeinflusst und verändert. Because these people have profoundly influenced and changed other people through what they have done, what they have written.

Bu grafiği biraz daha görselleştirmek için gerçek bir kitap kullanalım mı? Shall we use a real book to visualize this chart a bit more? Yaklaşık 800 sayfalık bir kitaba ihtiyacımız var. Kütüphanemden bir tane buldum. İnsanlık tarihini yıllara göre eşit miktarda sayfalara bölüştürüp bir kitaba sığdırabilseydik işte şöyle bir kitap olurdu. Wenn wir die Geschichte der Menschheit in gleiche Seiten nach Jahren unterteilen und in ein Buch einpassen könnten, dann wäre es ein Buch wie dieses. If we could divide the history of humanity into an equal amount of pages over the years and fit it into a book, this would be a book like this. İnsanlık kitabı. Humanity book. Her bir sayfası dünya üzerinde yaşayan insanların 250 yıllık hayatını özetliyor. Jede Seite fasst 250 Jahre des Lebens der Menschen auf der Erde zusammen. Okumaya başladığımızda her sayfada 250 yıl daha ileriye gidiyoruz. Wenn wir anfangen zu lesen, gehen wir auf jeder Seite 250 Jahre weiter. When we start reading, we move forward 250 years on every page. 250 yıl, 500 yıl, sayfayı çeviriyorum, 750 yıl, 1000 yıl. 250 years, 500 years, I turn the page, 750 years, 1000 years. Biz şu anda bu kitabın 801. We are currently at 801 of this book. Sayfasındayız. We are on your page. Hatta her bir satırı 10 yıl olarak kabul edersek ikinci satırın sonundayız. Wenn wir jede Zeile als 10 Jahre betrachten, sind wir am Ende der zweiten Zeile angelangt. In fact, if we consider each line as 10 years, we are at the end of the second line. Ya bunda ya da bir önceki sayfada doğduk ama biliyoruz ki hepimiz bu sayfada öleceğiz. Wir wurden entweder auf dieser Seite oder auf der vorherigen Seite geboren, aber wir wissen, dass wir alle auf dieser Seite sterben werden. We were born either on this page or on the previous page, but we know that we will all die on this page. Şu içinde bulunduğumuz satırda bile neler oldu neler… O satırdaki kelimeleri birer yıl olarak kabul edersek 2020'yi temsil eden en uygun kelime ne olurdu acaba? What has happened even in the line we are in… If we accept the words in that line as a year, what would be the most appropriate word to represent 2020? Bunu gerçekten merak ediyorum. I'm really curious about this. Siz bir tarihçi olsaydınız hangi kelimeyi seçerdiniz? Peki her bir sayfanın en önemli insanını bulmaya devam etseydik bu sayfanın en önemli ismi kim olurdu? So if we kept finding the most important person on each page, who would be the most important person on this page? Bilemeyiz öyle değil mi? We don't know, do we? Daha sayfanın tamamlanmasına 23 satır var: 230 yıl. There are still 23 lines to complete the page: 230 years. Kim bilir kimler doğacak ve yaptıklarıyla, yazdıklarıyla insanları nasıl etkileyecekler, nasıl değiştirecekler?

Evet bunu bilemiyoruz, işin ilginci dünya tarihinde bildiğimiz tüm önemli isimler bu kitabın sadece son 11 sayfasında yazılı. Yes, we don't know that. The interesting thing is that all the important names we know in the history of the world are written only in the last 11 pages of this book. Kitabın ilk 789 sayfasında yaşamış insanlar bizim için meçhul. Die Menschen, die auf den ersten 789 Seiten des Buches leben, sind uns unbekannt. The people who lived in the first 789 pages of the book are unknown to us. Onları genellemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Wir können nichts anderes tun, als sie zu verallgemeinern. All we can do is generalize them. Bu isimsiz insanlardan bazıları ateşi, bazıları da tekerleği buldu ama onların bırakın kim olduklarını bilmeyi hangi sayfada yaşadıklarından bile tam olarak emin değiliz. Some of these anonymous people found fire and some found the wheel, but we're not even sure what page they lived on, let alone knowing who they were. Arabistan çöllerinde geçen hafta bulunan 7 kişinin ayak izlerinden yola çıkarak onların 320. sayfayla 352. sayfa arasında bir yerlerde yaşamış olduklarını tahmin ediyoruz. Based on the footprints of 7 people found in the deserts of Arabia last week, we guess that they lived somewhere between page 320 and page 352. 32 sayfalık bir aralık bu. This is a 32-page range. 8000 yıllık bir dönem. Aynı 32 sayfalık bölüm kitabın sonlarında olsaydı orada piramitlerin yapıldığını da okuyacaktık, Mars'a gidildiğini de… Hätte das gleiche 32-seitige Kapitel am Ende des Buches gestanden, hätten wir gelesen, dass die Pyramiden dort gebaut wurden, oder dass sie zum Mars gereist sind... If the same 32-page chapter was at the end of the book, we would read that the pyramids were built there, and that we went to Mars… O zaman insanlık tarihini yıllara göre eşit ağırlıklı olarak sayfalara bölmek pek de mantıklı değil. Es macht also wenig Sinn, die Geschichte der Menschheit in gleich gewichtete Seiten nach Jahren aufzuteilen. It wouldn't make much sense then to divide human history into equally weighted pages over the years. Bu sayfaların bazıları diğerlerine göre çok daha önemli. O sayfalarda sadece evrimsel değil devrimsel dönüşümlere tanık oluyoruz. Auf diesen Seiten werden wir nicht nur Zeuge von evolutionären, sondern auch von revolutionären Umwälzungen. In those pages, we witness not only evolutionary but also revolutionary transformations. Az önce sarı sayfaların altlarına doğru bir noktada insanların davranış olarak da modernleşmeye, bugünkü insanlara benzemeye başladığını görüyoruz demiştim. 60.000 yıl kadar önce, o noktada ne oldu biliyor musunuz? You know what happened at that point, about 60,000 years ago? İnsanların adeta işletim sistemini değiştiren bir şey oldu. Es war etwas, das beinahe das Betriebssystem der Menschen veränderte. Something happened that almost changed people's operating system. İnsanlar dili icat etti. O zamana kadar taşları, sopaları ya da bunlardan yaptıkları araçları elleriyle fırlatan insanlar, artık elleri yerine ağızlarıyla anlamlı sesleri, sözleri fırlatmaya başladılar. Menschen, die bis dahin Steine, Stöcke oder daraus gefertigte Werkzeuge mit den Händen geworfen hatten, begannen, bedeutungsvolle Laute und Worte mit dem Mund statt mit den Händen zu werfen. Until then, people who had thrown stones, sticks or tools made of them with their hands, started to throw meaningful sounds and words with their mouths instead of their hands. Bunun çok daha etkili bir araç olduğunu keşfettiler. O gün bugündür yüzlerce farklı formatta binlerce ayrı dili konuşuyoruz. Since that day, we speak thousands of different languages in hundreds of different formats.

İnsanlık kitabının sayfalarını çevirmeye devam ettiğimizde 30.000 yıl kadar önce 680. sayfada yeni bir devrimsel dönüşümün kitapta yeni bir bölümü başlattığına tanık oluyoruz. Wenn wir die Seiten des Buches der Menschheit weiter umblättern, werden wir Zeuge, dass vor 30.000 Jahren, auf Seite 680, eine neue revolutionäre Veränderung ein neues Kapitel des Buches einleitete. Fransa'daki bir mağaranın duvarına bu kez bilinçli olarak bir insan kendi elinin izini bırakıyor. An der Wand einer Höhle in Frankreich hinterlässt ein Mann absichtlich den Abdruck seiner eigenen Hand. Çünkü bu bir bilinç devrimi. Denn dies ist eine Revolution des Bewusstseins. Çünkü o izi bırakarak ilk sanat eserlerinden birini üreten kişi bizlere “ben buradaydım” demeye çalışıyor. Denn indem er diese Spur hinterlässt, versucht die Person, die eines der ersten Kunstwerke geschaffen hat, uns zu sagen: "Ich war hier". “Ben vardım. Ben yaşadım.” İnsanlar artık konuştukları dili kalıcı hale getirmenin, onu kayıtlara geçirmenin de mümkün olduğunu fark ediyor.

Ancak o kayıtların yazılara, yazıların da anlamlı içeriklere yani kitaplara dönüşmesi ancak son 10 sayfada gerçekleşiyor. Aber erst auf den letzten 10 Seiten werden diese Aufzeichnungen zu Schriften und die Schriften zu sinnvollem Inhalt, d. h. zu Büchern. However, it is only in the last 10 pages that those records turn into articles and the articles into meaningful content, that is, books. Evet dünyada yazılmış kitapların tamamı insanlık kitabının son 10 sayfasında. Yes, all the books written in the world are in the last 10 pages of the book of humanity. Gösterdiğim grafiğin 1250-1500 yılları arasında yaşamış en meşhur kişi olarak Gutenberg'i göstermesine şaşmamalı. No wonder the graphic I showed shows Gutenberg as the most famous person who lived between 1250-1500. Çünkü onun icat ettiği matbaayla bu kitaplar herkesin erişebileceği bilgilere dönüştü. Denn mit der von ihm erfundenen Druckerpresse wurden diese Bücher zu Informationen, die für jedermann zugänglich waren. Because with the printing press he invented, these books turned into information accessible to everyone. 800 sayfalık kitapta bizden 4 sayfa önce yaşamış olanların çoğu kitap denilen kavramın varlığından bile haberdar değildi. Most of those who lived 4 pages before us in the 800-page book were not even aware of the existence of the concept called a book. Onlar sadece kendi çevrelerindeki insanlardan, kendi dillerini bilenlerle konuşabildiklerinden öğrendikleri kadar bilgi sahibiydiler. Sie wussten nur so viel, wie sie von den Menschen um sie herum gelernt hatten, von denen, die ihre eigene Sprache sprachen. They only knew as much as they learned from the people around them, as they could speak to those who spoke their own language.

Belki dikkatinizi çekmiştir. Arkamdaki kütüphanenin üst raflarında kalın ciltli kitaplar var. Hinter mir stehen dicke Bücher in den obersten Regalen der Bibliothek. Bu 60 cildin içinde insanlık tarihi boyunca yazılmış en önemli metinlerin, kitapların tamamı var. Diese 60 Bände enthalten alle wichtigen Texte und Bücher, die im Laufe der Menschheitsgeschichte geschrieben wurden. Within these 60 volumes are all the most important texts and books written throughout human history. Geçen yüzyılın en önemli yazarlarından George Orwell'in “Hayvan Çiftliği” de var, grafikte kendisine özel bir sayfa ayrılan Aristo'nun 2500 yıl önce yazdığı “Hayvanların Tarihi” de… 800 sayfalık insanlık kitabının son 10 sayfasında üretilen en önemli bilgiler bunlar. Bizim içinde bulunduğumuz 801. sayfanın daha henüz başlarındayız. We are only at the beginning of page 801 we are in. Kitabın ortalarında gerçekleşen konuşma devrimi, sonlarına doğru gerçekleşen yazma devrimi, daha üç sayfa önce gerçekleşen bilgiyi çoğaltma ve yayma devrimlerinden sonra insanlar birbirleriyle daha önce hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde iletişim kurmaya başladılar. After the speech revolution in the middle of the book, the writing revolution towards the end, the revolutions of multiplying and disseminating information that took place just three pages ago, people began to communicate with each other more strongly than ever before. En başta da söylediğim gibi artık birbirimizi daha yakından tanıyabilme şansına sahibiz. As I said at the beginning, we now have the chance to get to know each other better. İçinde bulunduğumuz sayfada matbaanın yerini internet, kitapların yerini de cep telefonları ve mobil cihazlar aldı. Auf der heutigen Seite hat das Internet die Druckerpresse ersetzt, und Mobiltelefone und mobile Geräte haben Bücher ersetzt. On the page we are in, the internet took the place of the printing press, and the mobile phones and mobile devices took the place of the books. Bu teknolojileri ve cihazları kullanarak ürettiğimiz bilgi miktarı artık öyle ciltlere sığdırılabilecek gibi değil. The amount of information we produce using these technologies and devices is no longer fit for volume. Her yıl, daha önce 200000 yıl boyunca üretilmiş bilginin tamamından fazlasını üretiyoruz. Sadece insanlarla değil makinelerle de anlaşabilmek için yeni diller icat etmeye devam ediyoruz. Wir erfinden immer neue Sprachen, um nicht nur mit Menschen, sondern auch mit Maschinen zu kommunizieren. Sadece kitaplarda olduğu gibi yazılı bir iletişim kurmuyoruz; bu videoda olduğu gibi görüntülü, sesli, grafikli, şekilli yeni formatlar türetiyoruz. Wir kommunizieren nicht nur in schriftlicher Form, wie in Büchern, sondern wir schaffen auch neue Formate mit Bildern, Tönen, Grafiken, Formen, wie in diesem Video.

Peki insanlığa ait bu kitap ne zaman ve nasıl bitecek? So when and how will this book of humanity end? Benim seçtiğim kitap biraz daha kalın, 884 sayfa. The book I chose is a little thicker, 884 pages. 84 sayfa sonra, 21000 yıl sonra başka biri bir grafik çizecek olsa ona hangi satırları ilave edecek? 84 Seiten später, 21000 Jahre später, wenn jemand anderes ein Diagramm zeichnen würde, welche Linien würde er hinzufügen? Ya da bu dünyadaki insanlık tarihi cildi bitip, başka dünyalarda yeni sayfalar mı, yeni kitaplar mı oluşturmaya başlayacağız? Yoksa başkaları bunu çoktan yapmaya başladı mı? Or have others already started doing this? Benim arkamdaki ciltlere benzer ama binlerce yıldır değil de milyarlarca yıldır yazılmakta olan Galaktik bir Ansiklopedinin parçası mıyız? Sind wir Teil einer galaktischen Enzyklopädie, ähnlich wie die Bände hinter mir, aber nicht für Tausende von Jahren, sondern für Milliarden von Jahren geschrieben?

Buna benzer düşünce deneyleri yapmaktan çok hoşlanıyorum. I love doing thought experiments like this one. Kavramlara böyle çok geniş bir perspektiften bakabilme çabasını kaybetmemeye çalışıyorum. Ich versuche, das Bestreben, Konzepte aus einer so breiten Perspektive zu betrachten, nicht zu verlieren. I try not to lose the effort to look at the concepts from such a broad perspective. İnsanlık kitabının 800. sayfasının 23. satırında yani 1977'de fırlatılan Voyager 1 uzay aracı aynı sayfanın sonlarında güneş sisteminin dışına çıktı ve çok geniş perspektifli bir fotoğraf çekip gönderdi. The Voyager 1 spacecraft, which was launched in 1977, on the 23rd line of the 800th page of the Humanity book, went out of the solar system at the end of the same page and sent a very wide perspective photo. O fotoğrafta dünya soluk mavi bir nokta şeklinde görülüyor. Auf diesem Foto erscheint die Erde als blassblauer Punkt. Sadece bu fotoğrafa bakmak bile bizim evrendeki yerimizi anlamak açısından çok önemli. Just looking at this photo is very important for understanding our place in the universe. İşte insanlık tarihini bir kitaba benzetme gayretimin altında aslında tarihin buna benzer bir fotoğrafını çekme çabası var. Hinter meinem Bestreben, die menschliche Geschichte mit einem Buch zu vergleichen, verbirgt sich in Wirklichkeit das Bemühen, ein ähnliches Bild von der Geschichte zu zeichnen. So, under my effort to compare the history of humanity to a book, there is actually an effort to take a picture of history like this. Ben bu kitabın sayfaları arasında küçük bir noktayım. Ich bin ein kleiner Punkt zwischen den Seiten dieses Buches.

O halde soluk mavi nokta fotoğrafını gören Carl Sagan'ın dünya gezegeni için söylediği sözleri ben bu insanlık kitabına uyarlayarak söyleyebilirim. In diesem Fall kann ich die Worte von Carl Sagan, der das Foto des blassblauen Punktes gesehen hat, über den Planeten Erde sagen, indem ich sie an dieses Buch der Menschheit anpasse. So, I can say the words of Carl Sagan, who saw the pale blue dot photograph, about planet earth, by adapting it to this book of humanity. Şu kitaba tekrar bakın. Look at that book again. Bu kitap bizim evimiz. O biziz. It is us. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun içinde bulunuyor. Everyone you love and know, heard of, living or dead, is in it. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her “yüce önder”, her aziz ve günahkâr bu kitabın içinde. Die Summe all unserer Freuden und Leiden, Tausende von sich gegenseitig widersprechenden Religionen, Ideologien und Wirtschaftslehren; jeder Jäger und Sammler, jeder Held und Feigling, jeder Erbauer und Zerstörer der Zivilisation, jeder König und Bauer, jedes verliebte Paar, jede Mutter und jeder Vater, jedes hoffnungsvolle Kind, jeder Erfinder, Entdecker, Morallehrer, korrupte Politiker, jeder Superstar, jeder "oberste Führer", jeder Heilige und Sünder, der im Laufe der Menschheitsgeschichte gelebt hat, ist in diesem Buch enthalten.

Eğer bir gün galaktik ansiklopedinin bir parçası haline gelecekse bu cilde, bu kitaba ne isim verilebilirdi acaba? İnsanlığı özetleyecek en anlamlı başlık ne olurdu? Was wäre der aussagekräftigste Titel, um die Menschheit zusammenzufassen? What would be the most meaningful title to summarize humanity? Belki de seçtiğim bu kitabın adı. War and Peace. Savaş ve Barış.