Nozibele ve üç saç teli
Nozibele and three hairs||||hair strand
Nozibele und drei Haarsträhnen
Nozibele and three strands of hair
Nozibele et trois mèches de cheveux
Nozibele e tre ciocche di capelli
노지벨레와 세 가닥의 머리카락
Nozibele en drie plukken haar
Nozibele e três fios de cabelo
Нозибеле и три пряди волос
Nozibele och tre hårstrån
Çok uzun zaman önce, üç kız arkadaş odun toplamaya gitmişler.
|||||||firewood|gather wood|
A long time ago, three girlfriends went to collect firewood.
Hava çok sıcak olduğu için dereye girip serinlemek istemişler.
|||"because it is"|because|the creek|entering|cool off|they wanted
They wanted to cool off in the stream because it was very hot.
Suyun içinde oyunlar oynayıp yüzmüşler.
the water||||they swam
They played games and swam in the water.
Sonra bir anda geç kaldıklarını fark edip köye doğru koşmaya başlamışlar.
|||they|that they were late||||||
Then they realized that they were late and started running towards the village.
Потом они поняли, что опоздали, и побежали в сторону села.
Tam köye yaklaştıklarında Nozibele elini ensesine götürmüş.
when||when they approached|Nozibele|his hand|to the back of his neck|had taken
Just as they approached the village, Nozibele brought her hand to her neck.
Как только они подошли к деревне, Нозибеле поднесла руку к шее.
Boynundaki kolyesi yerinde yokmuş!
the one on your neck|necklace|in place|
The necklace around her neck is missing!
Ожерелье на шее пропало!
Arkadaşlarına “Lütfen benimle geri dönün!” diye yalvarmış.
|||back|||he begged
"Please come back with me!" he begged his friends.
«Пожалуйста, вернись со мной!» — умоляла она.
Ama onlar zaten çok geç kaldıklarını söylemişler.
||||||they said
But they said they were already too late.
Но они сказали, что уже слишком поздно.
Böylece Nozibele dereye tek başına geri dönmüş.
thus||to the stream||||
So Nozibele went back to the stream alone.
Kolyesini bulmuş ve eve doğru koşmaya başlamış.
her necklace||||||
She found her necklace and started running home.
Ancak hava karardığından, yolunu kaybetmiş.
||it got dark||
However, as it got dark, he lost his way.
Uzakta bir kulübenin ışıklarını görmüş.
||cabin's|lights|
He saw the lights of a hut in the distance.
Hemen oraya gidip kapıyı çalmış.
||||knocked on
He immediately went there and knocked on the door.
Kapıyı bir köpek açınca çok şaşırmış.
|||||was surprised
He was surprised when a dog answered the door.
Он был очень удивлен, когда собака открыла дверь.
“Ne istiyorsun?” demiş köpek.
"What do you want?" said the dog.
Nozibele de “Evimin yolunu kaybettim, kalacak yere ihtiyacım var,” demiş.
And Nozibele said, "I have lost my way home, I need a place to stay."
Нозибеле сказал: «Я потерял дорогу домой, мне нужно где-то остановиться».
Köpek “İçeri gel yoksa seni ısırırım!” deyince, Nozibele içeri girmiş.
|||||I will bite|said|||
Dog “Come in or I'll bite you!” When he said that, Nozibele entered.
Собака «Заходи, или я тебя укушу!» Когда он сказал это, вошел Нозибеле.
Köpek “Bana yemek pişir!” demiş.
The dog said, "Cook me dinner!"
“Ama ben hiç bir köpeğe yemek yapmadım ki,” demiş Nozibele.
||||to a dog|||||
"But I've never cooked for a dog," said Nozibele.
«Но я никогда не готовил для собаки», — сказал Нозибеле.
“Yap yoksa ısırırım!” demiş köpek.
"Do it or I'll bite!" said the dog.
"Сделай это, или я укушу!" — сказала собака.
Nozibele de köpeğe biraz yemek pişirmiş.
|||||cooked food
So Nozibele cooked some food for the dog.
Köpek sonra “Yatağımı hazırla!” demiş.
||my bed||
The dog then said, "Make my bed!"
Nozibele “Ama ben hiç köpeğe yatak hazırlamadım,” demiş.
||||||I prepared|
"But I've never made a bed for a dog," said Nozibele.
Köpek gene “Yap yoksa ısırırım!” demiş.
The dog again said, "Do it or I'll bite!"
Ve Nozibele yatağı hazırlamış.
|||prepared the bed
And Nozibele prepared the bed.
Böylece Nozibele her gün köpeğin yemek ve temizlik işlerini yapmaya başlamış.
So Nozibele started to cook and clean for the dog every day.
Sonra birgün köpek, “Nozibele, bugün bir kaç arkadaşımı ziyaret edeceğim.
Then one day the dog said, "Nozibele, today I am going to visit some friends.
Ben gelene kadar, evi temizle, yemek pişir ve çamaşırlarımı yıka,” demiş.
||||||||my laundry|wash my clothes|
Clean the house, cook dinner and do my laundry until I come back."
Пока я не приду, уберу дом, приготовлю и постираю одежду», — сказала она.
Nozibele köpek gider gitmez saçından üç tel koparmış.
||||||strands|pulled out
Nozibele plucked three strands of her hair as soon as the dog left.
Нозибеле вырвала три пряди ее волос, как только собака ушла.
Birini yatağın altına, birini kapının arkasına, birini de ağıla bırakmış.
||||||||to the barn|left
He left one under the bed, one behind the door, and one in the corral.
Он оставил одну под кроватью, одну за дверью и одну в загоне.
Sonra da olanca hızıyla evine doğru koşmaya başlamış.
||with all his might|with all speed||||
Then he started running towards his house at full speed.
Köpek geri geldiğinde Nozibele'yi aramış.
|||Nozibele|
When the dog came back, he called Nozibele.
“Nozibele neredesin?” diye bağırmaya başlamış.
"Nozibele, where are you?"
Yatağın altındaki saç “Buradayım yatağın altında,” demiş.
"I'm here, under the bed," said the hair under the bed.
«Вот я под кроватью», — сказали волосы под кроватью.
İkinci saç, “Buradayım, kapının arkasında,” demiş.
"I'm here, behind the door," said the second hair.
Üçüncü saç da, “Buradayım, ağılda,” diye seslenmiş.
||||in the pen||
The third hair called out, "I'm here, in the corral."
O zaman köpek Nozibele'nin kendisini kandırdığını anlamış ve hemen evden fırlayıp köye kadar koşmuş.
|||||that he was deceiving|||||jumping out|||
It was then that the dog realized that Nozibele had deceived him and immediately ran out of the house and ran to the village.
Ancak köyde Nozibele'nin ağabeyleri, ellerinde kocaman sopalarla bekliyorlarmış.
||Nozibele's||||with big sticks|
However, Nozibele's brothers were waiting in the village with huge sticks in their hands.
Однако в деревне ждали братья Нозибеле с огромными палками в руках.
Bunu gören köpek hemen dönüp oradan hızla uzaklaşmış ve onu bir daha gören olmamış.
|seeing||||||||||||hasn't
Seeing this, the dog immediately turned and sped away from there, and was never seen again.
Увидев это, собака тут же повернулась и умчалась оттуда, и больше ее никто не видел.