×

우리는 LingQ를 개선하기 위해서 쿠키를 사용합니다. 사이트를 방문함으로써 당신은 동의합니다 쿠키 정책.

image

Culture Talk Turkey, Dad plays Lute

Dad plays Lute

Ben birazcık daha ailemden bahsedeyim.

Benim annem ve babam emekli dediğim gibi. Annem öğretmendi, öğretmen emeklisi, ilkokul öğretmeniydi, şu anda çalışmıyor. Babam resim, desenatör, tekstil desenatörüydü, şu anda resim dersleri veriyor, yağlıboya kursları veriyor. Tarsus'ta zaman zaman büyüklere, orta yaşlı insanlara yağlıboya dersleri veriyor ve çok zevk alıyor. Babam sanata çok düşkün bir adamdır bu arada, ud çalmayı çok sever mesala. Ondan bahsedeyim ben çok güzel oldu bunun aklıma gelmesi. Ud çok önemli bir enstrümandır Türk sanat müziğinde.Ve babam da udu çalmayı çok sever, bizim bir araya geldiğimiz başka zamanlar da udun çalındığı zamanlardır.

Babam mutlaka udu çalıp, bizim de söylememizi ister, annemi, beni yanına çağırır, Türk Sanat müziğinden herhangi bir parçayı çalmaya başlar ve bizim de onunla beraber söylememizi ister. O ayrı bir zevk tabi ki.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Dad plays Lute papa|joue|luth Dad plays lute.|Dad plays lute|Dad plays lute. Papa spielt Laute Dad plays Lute Papà suona il liuto Тато грає на лютні

Ben birazcık daha ailemden bahsedeyim. |||ma famille| |||my family|talk about I'm gonna tell my parents a little more. Позвольте мне рассказать вам немного больше о моей семье.

Benim annem ve babam emekli dediğim gibi. ||||retraité|| |||||as I said| As I said my mom and dad are retired. Как я уже говорила, мои мама и папа на пенсии. Annem öğretmendi, öğretmen emeklisi, ilkokul öğretmeniydi, şu anda çalışmıyor. |||retraité||enseignante||| |||retired teacher||was a teacher||| My mother was a teacher, she was a retired teacher, she was a primary school teacher, she is not working at the moment. Моя мама была учительницей, на пенсии, учительницей начальных классов, сейчас не работает. Babam resim, desenatör, tekstil desenatörüydü, şu anda resim dersleri veriyor, yağlıboya kursları veriyor. ||dessinateur||dessinateur||||||huile sur toile|cours| My father||textile designer|textile|textile designer||||||oil painting|painting courses| Mein Vater war Maler, Schnittmusterhersteller, Textilmusterhersteller, heute gibt er Malunterricht und Kurse in Ölmalerei. My father was a painting, illustrator and textile designer. Мой отец был художником, художником по выкройкам, художником по текстилю, сейчас он дает уроки живописи, курсы масляной живописи. Tarsus’ta zaman zaman büyüklere, orta yaşlı insanlara yağlıboya dersleri veriyor ve çok zevk alıyor. à Tarsus|||adultes|||||||||| In Tarsus|||adults||||oil painting|||||enjoys| Von Zeit zu Zeit gibt sie älteren Menschen und Menschen mittleren Alters in Tarsus Unterricht in Ölmalerei, was ihr sehr viel Spaß macht. She gives oil painting lessons to older people and middle aged people in Tarsus. Время от времени она дает уроки масляной живописи старикам и людям среднего возраста в Тарсе и получает от этого огромное удовольствие. Babam sanata çok düşkün bir adamdır bu arada, ud çalmayı çok sever mesala. |art||passionné par|||||oud|||| |to art||fond of|||||oud|playing the oud||| Übrigens ist mein Vater ein großer Kunstliebhaber, er spielt zum Beispiel gerne Oud. My father is a man who is very fond of art. Кстати, мой отец очень любит искусство, например, он обожает играть на уде. Ondan bahsedeyim ben çok güzel oldu bunun aklıma gelmesi. |||very||||| Es ist sehr gut, dass ich an ihn gedacht habe. Let me tell him that I was very beautiful to come to my mind. Я расскажу вам о нем. Очень хорошо, что я об этом подумал. Ud çok önemli bir enstrümandır Türk sanat müziğinde.Ve babam da udu çalmayı çok sever, bizim bir araya geldiğimiz başka zamanlar da udun çalındığı zamanlardır. ||||instrument|||||||oud||||||ensemble|we come||||oud|est joué|times ||||instrument|Turkish||music||||oud|playing the oud|||||together|||||oud|is played|times when Die Oud ist ein sehr wichtiges Instrument in der türkischen Kunstmusik, und mein Vater liebt es auch, Oud zu spielen, und die anderen Momente, in denen wir zusammenkommen, sind die, in denen die Oud gespielt wird. Ud is a very important instrument in Turkish art music. Уд - очень важный инструмент в турецкой художественной музыке, и мой отец тоже любит играть на уде, и мы собираемся вместе именно в те моменты, когда играет уд.

Babam mutlaka udu çalıp, bizim de söylememizi ister, annemi, beni yanına çağırır, Türk Sanat müziğinden herhangi bir parçayı çalmaya başlar ve bizim de onunla beraber söylememizi ister. |absolument certainement||jouer de|||||||||||de musique|||||||||||nous le dire| |||playing|||"to sing"|||||calls|||Turkish Art music||||to play|||||||we sing| Mein Vater spielte immer auf der Laute und forderte uns auf, mitzusingen, er rief meine Mutter und mich zu sich, er begann ein Stück türkischer Kunstmusik zu spielen und forderte uns auf, mitzusingen. My dad wants us to play ich and tell him my mother. Mon père veut absolument jouer de l'oud et nous demande aussi de chanter. Il appelle ma mère et moi à ses côtés, commence à jouer une pièce de la musique classique turque et nous demande de chanter avec lui. Мой отец всегда играл на лютне и просил нас подпевать ему, он звал нас с мамой к себе, начинал играть произведения турецкого искусства и просил нас петь вместе с ним. O ayrı bir zevk tabi ki. |distincte|||| Das ist natürlich ein Vergnügen. It's a separate pleasure, of course. C'est bien sûr un plaisir à part. Конечно, это очень приятно.