×

Mes naudojame slapukus, kad padėtume pagerinti LingQ. Apsilankę avetainėje Jūs sutinkate su mūsų slapukų politika.

image

Anne of Green Gables, 6. Bölüm A

6. Bölüm A

Matthew ve Kız Kardeşi

Ancak, Green Gables'a vardığında, Anne bir şeylerin ters gittiğini hemen hissetti. Matthew hiç bu kadar yaşlı görünmemişti.

Anne, Marilla'ya 'Onun sıkıntısı ne?' diye sordu.

Marilla 'Bu sene kalbinden biraz rahatsızlığı oldu.' dedi. 'O çok iyi değil ve bende onun hakkında kaygılıyım.'

Shirley 'Sende iyi görünmüyorsun, Marilla' dedi. 'Ev işlerini yaparken, artık biraz soluklanmalısın.'

Marilla, Anne'e bitkin bir şekilde gülümsedi, 'İş yapmaktan ziyade başım. Gözlerimin arkasında sıklıkla acı duyguyorum. Çok geçmeden doktora gitmem gerek. Ancak başka bir durum var, Anne, hiç Kilise Bankasıyla ilgili bir şeyler duydun mu?

'Bildiğim kadarıyla zor zamanlar geçiriyorlardı.'

'Matthew'i kaygılandıran tüm paramızın o bankasında olması.'

Sonraki sabah, Matthew'e bir mektup vardı. Marilla ağabeyinin gri suratını gördü ve 'Sorun nedir Matthew?' diye bağırdı.

Anne o sırada mutfağa bir demet çiçek getiriyordu ve o da suratını gördü. Birdenbire, Matthew yere düştü. Çiçeklerini elinden düşüren Anne, Marilla'ya yardım etmek üzere koştu. Anne ve Marilla her şeyi denedi, ancak çok geçti. Matthew artık hayatta değildi.

Kısa süre sonra, doktor geldi ve sorunun kalbinde olduğunu söyledi. 'Ani bir kötü haber aldı mı?' diye sordu.

Anne 'Mektup!' diye bağırdı. 'İçerisinde ne olduğunu görebilir miyim? Ah Marilla, dinle! Kilise Bankası faaliyetlerini durdurmak zorundaydı! Sizin ve Matthew'in tüm parası artık yok!'

Avonlea'daki herkes Matthew'in ölümünden dolayı üzgündü. Matthew Cuthbert o güne dek hiç önemli bir insan olmamıştı.

Başlangıçta, Anne gözyaşı dökememişti. Ancak sonra Avery ödülü hakkında bahsettiği zaman Matthew'in nasıl gülümsediğini hatırladı. Birdenbire ağlamaya başladı ve durduramıyordu. Marilla, Anne'i kollarına aldı ve birlikte ağladılar.

Marilla 'Ağlamak hiçbir şeyi değiştirmeyecek.' diye fısıldadı. 'Bu yüzden, Matthew olmadan yaşamayı öğrenmek zorundayız Anne.'

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

6. Bölüm A 6. abschnitt A 6. Section A 6. Sección A 6. section A 6. Sezione A 6. secção A 6. Раздел A 6. Avsnitt A 6. A 部分

Matthew ve Kız Kardeşi Matthäus und seine Schwester Matthew and His Sister Matthieu et sa sœur

Ancak, Green Gables'a vardığında, Anne bir şeylerin ters gittiğini hemen hissetti. ||to Green Gables|arrived at|||something|wrong|"went wrong"|| Doch als Anne in Green Gables ankommt, spürt sie sofort, dass etwas nicht stimmt. However, upon arriving in Green Gables, Anne immediately sensed that something was wrong. Cependant, à son arrivée à Green Gables, Anne sent immédiatement que quelque chose ne va pas. Matthew hiç bu kadar yaşlı görünmemişti. ||||old|had never looked Matthew sah noch nie so alt aus. Matthew had never looked so old. Matthew n'a jamais semblé aussi vieux.

Anne, Marilla'ya 'Onun sıkıntısı ne?' |to Marilla||problem| Mama fragte Marilla: "Was ist denn mit ihr los? Anne asked Marilla, 'What's wrong with her? Maman demande à Marilla : "Qu'est-ce qu'elle a ? diye sordu. He asked. demande-t-il.

Marilla 'Bu sene kalbinden biraz rahatsızlığı oldu.' |||von Herzen||| ||this year|from her heart||heart trouble| Marilla hatte in diesem Jahr einige Herzprobleme. Marilla 'had some heart trouble this year. Marilla a eu des problèmes cardiaques cette année. dedi. 'O çok iyi değil ve bende onun hakkında kaygılıyım.' |||||I am|||I'm worried Es geht ihm nicht gut und ich mache mir Sorgen um ihn. 'He's not very well and I'm worried about him.' Il n'est pas très bien et je m'inquiète pour lui.

Shirley 'Sende iyi görünmüyorsun, Marilla' dedi. |"You"||don't look well|| Shirley sagte: "Du siehst auch nicht so gut aus, Marilla. Shirley said, 'You don't look well either, Marilla. Shirley a dit : "Tu n'as pas l'air très bien non plus, Marilla. 'Ev işlerini yaparken, artık biraz soluklanmalısın.' |household chores|doing|||take a break Wenn du deine Aufgaben erledigt hast, solltest du eine Pause einlegen. 'When you're doing your chores, you need to take a breather. Quand tu auras fait tes tâches, tu devras faire une pause.

Marilla, Anne'e bitkin bir şekilde gülümsedi, 'İş yapmaktan ziyade başım. |to Anne|exhausted|||smiled at Anne|work|doing|"rather than"|my head hurts Marilla lächelte Anne müde an: "Eher mein Kopf als meine Arbeit. Marilla smiled wearily at Anne, 'My head rather than my work. Marilla sourit faiblement à Anne : "Ma tête plutôt que mon travail. Gözlerimin arkasında sıklıkla acı duyguyorum. ||häufig|| "My eyes"|"behind"|frequently|pain|feel pain |||douleur|feel Ich spüre oft Schmerzen hinter meinen Augen. I often feel pain behind my eyes. Je ressens souvent une douleur derrière les yeux. Çok geçmeden doktora gitmem gerek. |nicht lange nach||| Very|before long||to go| Ich muss bald einen Arzt aufsuchen. I need to see a doctor soon. Je dois bientôt consulter un médecin. Ancak başka bir durum var, Anne, hiç Kilise Bankasıyla ilgili bir şeyler duydun mu? ||||||nie||||||| |||situation|||at all|Church Bank|church bank|related to|another||heard about| Aber es gibt noch eine andere Situation, Mama, hast du jemals von der Kirchenbank gehört? But there is another situation, Anne, have you ever heard about the Church Bank? Mais il y a une autre situation, maman, as-tu déjà entendu parler de la Banque de l'Église ?

'Bildiğim kadarıyla zor zamanlar geçiriyorlardı.' "As far as I know"|"As far as"|||"were going through" Soweit ich weiß, hatten sie eine schwere Zeit. 'As far as I know, they were having a hard time. Pour autant que je sache, ils vivaient des moments difficiles.

'Matthew'i kaygılandıran tüm paramızın o bankasında olması.' "Matthew"|"worrying"||our money||in that bank| Was Matthew beunruhigt, ist, dass er unser ganzes Geld auf seiner Bank hat. 'What worries Matthew is that he has all our money in his bank.' Ce qui inquiète Matthew, c'est qu'il a tout notre argent à la banque.

Sonraki sabah, Matthew'e bir mektup vardı. Am nächsten Morgen lag ein Brief für Matthew vor. The next morning, there was a letter for Matthew. Le lendemain matin, il y avait une lettre pour Matthew. Marilla ağabeyinin gri suratını gördü ve 'Sorun nedir Matthew?' |her brother's||your face||||| Marilla sah das graue Gesicht ihres Bruders und sagte: "Was ist los, Matthew? Marilla saw her brother's gray face and said, 'What's wrong, Matthew? Marilla vit le visage gris de son frère et dit : "Qu'est-ce qui ne va pas, Matthew ? diye bağırdı. rief er. he shouted.

Anne o sırada mutfağa bir demet çiçek getiriyordu ve o da suratını gördü. Mother||at that moment|||a bunch|flower bouquet|was bringing||||her face| Meine Mutter brachte gerade einen Blumenstrauß in die Küche und er sah ihr Gesicht. Anne was bringing a bunch of flowers into the kitchen at the time and he saw her face. Maman apportait un bouquet de fleurs dans la cuisine à ce moment-là et elle a vu son visage. Birdenbire, Matthew yere düştü. Suddenly||to the ground|fell down Plötzlich fiel Matthew auf den Boden. Suddenly, Matthew fell to the ground. Soudain, Matthew s'écroule sur le sol. Çiçeklerini elinden düşüren Anne, Marilla'ya yardım etmek üzere koştu. her flowers|from her hand|dropping|||help||about to|ran Anne ließ ihre Blumen fallen und lief Marilla zur Hilfe. Dropping her flowers, Anne ran to help Marilla. Laissant tomber ses fleurs, Anne se précipite pour aider Marilla. Anne ve Marilla her şeyi denedi, ancak çok geçti. ||||everything|tried everything|||too late Mama und Marilla haben alles versucht, aber es war zu spät. Anne and Marilla tried everything, but it was too late. Maman et Marilla ont tout essayé, mais il était trop tard. Matthew artık hayatta değildi. |anymore|alive|was not alive Matthew war nicht mehr am Leben. Matthew was no longer alive. Matthew n'était plus en vie.

Kısa süre sonra, doktor geldi ve sorunun kalbinde olduğunu söyledi. ||||||problem|in his heart|| Kurz darauf kam der Arzt und sagte, dass das Problem mit seinem Herzen zu tun habe. Soon after, the doctor came and said it was his heart. Peu après, le médecin est venu et a dit que le problème était d'ordre cardiaque. 'Ani bir kötü haber aldı mı?' Did I||||| Hat er plötzlich schlechte Nachrichten erhalten? 'Did he get sudden bad news?' A-t-il reçu une mauvaise nouvelle soudaine ? diye sordu. He asked. demande-t-il.

Anne 'Mektup!' |Letter Mom, 'Letter!' Maman "Lettre" ! diye bağırdı. rief er. he shouted. 'İçerisinde ne olduğunu görebilir miyim? "Inside"|||see| Darf ich sehen, was drin ist? 'Can I see what's inside? Je peux voir ce qu'il y a à l'intérieur ? Ah Marilla, dinle! ||listen to me Oh, Marilla, hör zu! Oh, Marilla, listen! Kilise Bankası faaliyetlerini durdurmak zorundaydı! Church|Bank|its activities|cease|"had to" Die Kirchenbank musste ihre Tätigkeit einstellen! The Church Bank had to stop its activities! La Banque de l'Église a dû cesser ses activités ! Sizin ve Matthew'in tüm parası artık yok!' Dein ganzes Geld und das von Matthew ist weg!' All your money and Matthew's money is gone!' Tout ton argent et celui de Matthew ont disparu !

Avonlea'daki herkes Matthew'in ölümünden dolayı üzgündü. |||death|because of|was sad Alle in Avonlea waren traurig über Matthews Tod. Everyone in Avonlea was saddened by Matthew's death. Tout le monde à Avonlea a été attristé par la mort de Matthew. Matthew Cuthbert o güne dek hiç önemli bir insan olmamıştı. Matthew Cuthbert|||to that day|until then|||||had not been لم يكن ماثيو كوثبيرت شخصًا مهمًا حتى ذلك الحين. Matthew Cuthbert war nie eine wichtige Person gewesen. Matthew Cuthbert had never been an important person. Matthew Cuthbert n'a jamais été une personne importante.

Başlangıçta, Anne gözyaşı dökememişti. "At the beginning"||tears|had not shed Zunächst konnte Anne keine Träne vergießen. At first, Anne could not shed a tear. Au début, Anne ne pouvait pas verser une larme. Ancak sonra Avery ödülü hakkında bahsettiği zaman Matthew'in nasıl gülümsediğini hatırladı. |||the award||mentioned||||"he smiled"|remembered Aber dann erinnerte er sich daran, wie Matthew gelächelt hatte, als Avery ihm von seinem Preis erzählt hatte. But then he remembered how Matthew had smiled when Avery had told him about the award. Mais il s'est alors souvenu du sourire de Matthew quand Avery lui avait parlé de son prix. Birdenbire ağlamaya başladı ve durduramıyordu. All of a sudden|crying|||couldn't stop Plötzlich fing sie an zu weinen und konnte nicht mehr aufhören. Suddenly she started crying and couldn't stop. Soudain, elle s'est mise à pleurer sans pouvoir s'arrêter. Marilla, Anne'i kollarına aldı ve birlikte ağladılar. ||in her arms||||cried together Marilla nahm Anne in die Arme und sie weinten gemeinsam. Marilla took Anne in her arms and they cried together. Marilla a pris Anne dans ses bras et elles ont pleuré ensemble.

Marilla 'Ağlamak hiçbir şeyi değiştirmeyecek.' |crying||anything|"will not change" Marilla 'Weinen wird nichts ändern. Marilla 'Crying won't change anything. Marilla 'Pleurer ne changera rien. diye fısıldadı. |whispered he whispered. chuchote-t-il. 'Bu yüzden, Matthew olmadan yaşamayı öğrenmek zorundayız Anne.' |||ohne|||| This||Matthew(1)|"without"|live without||"have to"| Deshalb müssen wir lernen, ohne Matthew zu leben, Anne. 'That's why we have to learn to live without Matthew, Anne. C'est pourquoi nous devons apprendre à vivre sans Matthew, Anne.