×

Mes naudojame slapukus, kad padėtume pagerinti LingQ. Apsilankę avetainėje Jūs sutinkate su mūsų slapukų politika.


image

Kırmızı benekli kelebek

Kırmızı benekli kelebek

Sıcak bir yaz günüydü. Oya kırlara çiçek toplamaya çıkmıştı.

Yorulunca bir ağaca yaslandı. Derken uyuyakaldı. Rüya görmeye başladı.

Rüyasında çok güzel rengarenk bir kelebek gördü. Kelebeğin kanatlarında yıldızlar parlıyordu. Kırmızı benekleri vardı. Durmadan dans ediyor ve şarkı söylüyordu.

Oya kelebeğin dansını hayranlıkla seyretti ve şarkılarını dinledi.

Uyandığında kırmızı benekli kelebek gitmişti.

Oya doğru eve gitti.

- Anne, kırmızı benekli kelebek nerde? diye sordu.

Annesi: - Ne kelebeği? dedi.

Oya: - Kırmızı benekli güzel kelebek, dedi. O dans edip bana şarkılar söyledi.

Oya'nın annesi güldü: - Herhalde sen rüya gördün. Kırmızı benekli kelebek yalnız rüya kelebeğidir.

Oya onun kanatlarında parlayan yıldızları hatırladı ve: - O kelebek gerçek olmalı, dedi. Onu bulmaya gideceğim.

Oya önce arkadaşlarına sordu.

- Kırmızı benekli kelebeği gördünüz mü?

Arkadaşları : - Hayır, dediler. Öyle bir kelebek olamaz.

Fakat Oya kırmızı benekli kelebeği aramaya devam etti. Gide gide kartalın yuvasına vardı. Kartal tek başına duruyordu.

Oya bütün gün güzel kelebeği aradı durdu. Fakat ona bir türlü rastlamadı. Sonunda eve döndü. Çok yorulmuştu. Hemen uyudu. Rüyasında kırmızı benekli kelebeği yeniden gördü. Kelebek yine durmadan dans ediyor, şarkı söylüyordu.

Oya kelebeğe sordu: - Hep seni aradım. Neredeydin? dedi. Kelebek cevap vermedi. Dans etmeye devam etti.. Sabahleyin Oya olanları babasına anlattı: - Bu kelebeğin gerçek olduğuna inanıyorum, dedi. Babası ona: - Bir rüya görmüş olacaksın. Çünkü kırmızı benekli kelebek olmaz, dedi.

Oya diretti: - Yine de arayıp bulacağım. Oya bütün gün yine kırmızı benekli kelebeği aradı. Ama bulamadı. Eve döndüğünde gece olmuştu. Gökyüzünde yıldızlar parlıyordu. Oya güzel kelebeğin kanatlarındaki yıldızları düşündü.

- Uyursam yine güzel kelebeği görebilirim, dedi.

Fakat o gece rüyasında güzel kelebeği görmedi. Dere kenarını ve yüzen ördekleri gördü.

Ertesi gün Oya dere kenarına yürüdü. Yüzen yeşil ördeklere baktı. Birden ördeklerin başında dans eden kırmızı benekli kelebeği gördü. Kelebek şarkı söylüyordu.

Oya sevinçle bağırdı: - Senin gerçek bir kelebek olduğunu biliyordum! Benimle dost ol; birlikte oynayalım, dedi.

Kelebek Oya'nın avucuna kondu. Oya onu eve götürüp annesine, sonra arkadaşlarına gösterdi.

Bir gün arkadaşı Afacan kelebeği avucuna aldı. Ona şarkı söyletti. Sonra birlikte dans ettiler.

Oya Afacan'a çok kızdı: - Seninle oynamasına izin veremem. Çünkü o benim kelebeğim, dedi.

Afacan: - Ne olur biraz benimle kalsın! diye rica etti.

Fakat Oya: - Hayır, imkansız! diyerek kelebeği alıp gitti.

Oya dere boyunca yürüdü. Çok yorulunca kartalın yuvasına oturdu. Kartal yoktu.

Oya kelebeğe: - Haydi güzel kelebeğim. Şimdi benim için dans edip şarkı söyle, dedi.

Dedi ama kelebek yerinden bile kımıldamadı. Bütün gün çalının üstüne kondu durdu.

Oya kelebeği orada bırakıp eve koştu. Olanları annesine anlattı.

Annesi ona: - Arkadaşlarınla oynamasına izin vermeliydin. Onun için kelebek sana küsmüştür, dedi.

Sonra devam etti: - Sen kötü bir kızsın. Sevdiğin bir şeyi arkadaşlarınla paylaşmalısın.

Oya annesine hak verdi: - Peki anneciğim. Bundan sonra iyi bir kız olacağım, dedi.

Doğru kartalın yuvasına koştu. Ama kelebek orada yoktu. Kartal onu yemiş olmalıydı.

Oya çok üzüldü. Yaptığı kötülükten de çok utandı. Kendi kendine iyi bir kız olmaya karar verdi.

Birkaç gün sonra Oya kırlara çiçek toplamaya çıktı. Sonra da bir ağacın altında uyuyakaldı. Rüyasında kırmızı benekli kelebeğini gördü. Çok sevindi.

- Geldiğin için teşekkür ederim. Git, arkadaşlarımla da oyna. Onlara dans edip şarkı söyle, dedi. Kırmızı benekli kelebek Oya'nın dediklerini aynen yaptı.

http://www.de-fa.ru/kelebek.htm

Kırmızı benekli kelebek |spotted| rot gefleckter Schmetterling Red spotted butterfly rödfläckig fjäril

Sıcak bir yaz günüydü. ||summer|It was a Es war ein heißer Sommertag. It was a hot summer day. Det var en varm sommardag. Oya kırlara çiçek toplamaya çıkmıştı. Oya|the fields|flower|to pick|had gone out Oya war aufs Land gegangen, um Blumen zu pflücken. Oya had gone to the countryside to collect flowers. Oya hade gått ut för att plocka blommor på landsbygden.

Yorulunca bir ağaca yaslandı. When tired||to a tree|leaned against Müde lehnte er sich an einen Baum. When he got tired, he leaned against a tree. Trött lutade han sig mot ett träd. Derken uyuyakaldı. And then|fell asleep Then he fell asleep. Medan han somnade. Rüya görmeye başladı. Started dreaming.|started to see|started Er fing an zu träumen. He started dreaming. Han började drömma.

Rüyasında çok güzel rengarenk bir kelebek gördü. In her dream|||colorful||| Er sah in seinem Traum einen sehr schönen bunten Schmetterling. He saw a very beautiful colorful butterfly in his dream. Han såg en mycket vacker färgglad fjäril i sin dröm. Kelebeğin kanatlarında yıldızlar parlıyordu. |on the wings|stars|were shining Die Sterne leuchteten auf den Flügeln des Schmetterlings. Stars were shining on the butterfly's wings. Stjärnorna lyste på fjärilens vingar. Kırmızı benekleri vardı. |red spots| Es hatte rote Flecken. It had red spots. Den hade röda prickar. Durmadan dans ediyor ve şarkı söylüyordu. Non-stop|||||was singing Sie tanzte und sang ununterbrochen. She was dancing and singing nonstop. Hon dansade och sjöng nonstop.

Oya kelebeğin dansını hayranlıkla seyretti ve şarkılarını dinledi. ||the dance of|with admiration|watched||her songs|listened to Oya beobachtete den Schmetterlingstanz voller Bewunderung und lauschte seinen Liedern. Oya admired the butterfly's dance and listened to it's songs. Oya såg fjärilen dansa med beundran och lyssnade på dess sånger.

Uyandığında kırmızı benekli kelebek gitmişti. When she woke|red|spotted||had gone Als er aufwachte, war der rotgefleckte Schmetterling verschwunden. When he awoke, the red-spotted butterfly was gone. När han vaknade var den rödfläckiga fjärilen borta.

Oya doğru eve gitti. towards Oya||| Oya ging direkt nach Hause. He went home. Oya gick direkt hem.

- Anne, kırmızı benekli kelebek nerde? ||||where is - Mama, wo ist der rotgefleckte Schmetterling? - Mom, where's the red-spotted butterfly? - Mamma, var är den rödfläckiga fjärilen? diye sordu. Sie fragte. she asked.

Annesi: - Ne kelebeği? ||What butterfly Mutter: - Welcher Schmetterling? Mother: - What butterfly? dedi. said.

Oya: - Kırmızı benekli güzel kelebek, dedi. Oya sagte: - Wunderschöner Schmetterling mit roten Flecken. Oya: - Beautiful butterfly with red spots, he said. O dans edip bana şarkılar söyledi. ||danced||songs| He danced and sang to me. Han dansade och sjöng sånger för mig.

Oya'nın annesi güldü: - Herhalde sen rüya gördün. Oya's|||Probably||dream| Oyas Mutter lachte: - Du musst geträumt haben. Oya's mother laughed: - You must have been dreaming. Мать Ойи засмеялась: - Ты, должно быть, приснился. Oyas mamma skrattade: – Du måste ha drömt. Kırmızı benekli kelebek yalnız rüya kelebeğidir. |||||is a butterfly Der Rotfleckenfalter ist ein einsamer Traumfalter. Red-spotted butterfly is a lonely dream butterfly. Красная пятнистая бабочка — одинокая бабочка-мечта. Den rödfläckiga fjärilen är en ensam drömfjäril.

Oya onun kanatlarında parlayan yıldızları hatırladı ve: - O kelebek gerçek olmalı, dedi. ||||stars||||||| Oya erinnerte sich an die Sterne, die auf ihren Flügeln leuchteten und sagte: - Dieser Schmetterling muss echt sein. Oya remembered the shining stars on her wings and said: - She must be a real butterfly. Oya mindes stjärnorna som lyste på hennes vingar och sa: - Den fjärilen måste vara riktig. Onu bulmaya gideceğim. |to find him| Ich werde ihn finden. I'm gonna go find him. Я пойду найду его. Jag ska gå och hitta honom.

Oya önce arkadaşlarına sordu. Oya fragte zuerst ihre Freunde. Oya first asked her friends. Oya frågade först sina vänner.

- Kırmızı benekli kelebeği gördünüz mü? - Hast du den rotgefleckten Schmetterling gesehen? - Have you seen the red-spotted butterfly? – Har du sett den rödfläckiga fjärilen?

Arkadaşları : - Hayır, dediler. Seine Freunde sagten: - Nein. His friends said: - No. Hans vänner sa: - Nej. Öyle bir kelebek olamaz. Such a|||cannot be So ein Schmetterling kann es nicht sein. There can't be a butterfly like that. Det kan inte vara en sådan fjäril.

Fakat Oya kırmızı benekli kelebeği aramaya devam etti. But|||||to search for|| Aber Oya suchte weiter nach dem rotgefleckten Schmetterling. But Oya continued to search for the red-spotted butterfly. Gide gide kartalın yuvasına vardı. "Going"||the eagle's|to its nest| Allmählich erreichte er das Adlernest. Gradually, he reached the eagle's nest. Постепенно он добрался до орлиного гнезда. Efter hand nådde han örnboet. Kartal tek başına duruyordu. |alone||was standing Der Adler stand allein. The eagle was standing alone. Örnen stod ensam.

Oya bütün gün güzel kelebeği aradı durdu. |||||searched for|kept searching Oya suchte den ganzen Tag nach dem wunderschönen Schmetterling. Oya has been looking for beautiful butterflies all day. Ойя весь день искала красивую бабочку. Oya letade hela dagen efter den vackra fjärilen. Fakat ona bir türlü rastlamadı. |||in any way|did not encounter Aber er ist ihm nie begegnet. But he never met her. Men han stötte aldrig på honom. Sonunda eve döndü. Finally|| Endlich kehrte er nach Hause zurück. He finally returned home. Han återvände äntligen hem. Çok yorulmuştu. |was very tired Er war sehr müde. He was very tired. Han var väldigt trött. Hemen uyudu. Fell asleep immediately.|fell asleep Er ist gleich eingeschlafen. He fell asleep right away. Han somnade direkt. Rüyasında kırmızı benekli kelebeği yeniden gördü. ||||again| In seinem Traum sah er den rotgefleckten Schmetterling wieder. In his dream, he saw the red-spotted butterfly again. Во сне он снова увидел бабочку с красными пятнами. I sin dröm såg han den rödfläckiga fjärilen igen. Kelebek yine durmadan dans ediyor, şarkı söylüyordu. The butterfly was dancing and singing nonstop again. Fjärilen dansade och sjöng nonstop igen.

Oya kelebeğe sordu: - Hep seni aradım. |the butterfly|||| Oya fragte den Schmetterling: - Ich habe dich immer angerufen. Oya asked the butterfly: - I've always called you. Ойя спросила бабочку: - Я всегда звала тебя. Oya frågade fjärilen: – Jag har alltid ringt dig. Neredeydin? Where were you? Wo bist du gewesen? Where have you been? Vart var du? dedi. Kelebek cevap vermedi. sagte. Butterfly antwortete nicht. said. The butterfly didn't answer. sa. Butterfly svarade inte. Dans etmeye devam etti.. Sabahleyin Oya olanları babasına anlattı: - Bu kelebeğin gerçek olduğuna inanıyorum, dedi. ||"continued"|"continued"|"In the morning"||||told||||"is real"|"I believe"| Sie tanzte weiter Am Morgen erzählte Oya ihrem Vater, was passiert war: - Ich glaube, dieser Schmetterling ist echt, sagte sie. She kept dancing.. In the morning Oya told her father what had happened: - "I believe this butterfly is real," she said. Она продолжала танцевать.Утром Ойя рассказала отцу о случившемся: - Я верю, что эта бабочка настоящая, - сказала она. Hon fortsatte att dansa och på morgonen berättade Oya för sin pappa vad som hade hänt: - Jag tror att den här fjärilen är riktig, sa hon. Babası ona: - Bir rüya görmüş olacaksın. |||||"You must have" Sein Vater sagte zu ihm: - Du wirst einen Traum gehabt haben. Her father said: - You will have a dream. Hans far sa till honom: - Du kommer att ha haft en dröm. Çünkü kırmızı benekli kelebek olmaz, dedi. ||||"does not exist"| „Weil es keine rotgefleckten Schmetterlinge gibt“, sagte er. 'Cause there's no red-spotted butterfly. "För att det inte finns några rödfläckiga fjärilar," sa han.

Oya diretti: - Yine de arayıp bulacağım. |Oya insisted: - I'll still find it.|||call up|"I will find" Oya bestand darauf: - Ich werde immer noch suchen und finden. Oya insisted: - I will still seek and find. Oya insisterade: – Jag kommer fortfarande att söka och hitta. Oya bütün gün yine kırmızı benekli kelebeği aradı. |||once again|||| Oya suchte wieder den ganzen Tag nach dem rotgefleckten Schmetterling. Oya sought the red spotted butterfly again all day. Oya sökte efter den rödfläckiga fjärilen hela dagen igen. Ama bulamadı. |Couldn't find it. Aber er konnte es nicht finden. But he couldn't find it. Men han kunde inte hitta den. Eve döndüğünde gece olmuştu. |||had fallen Es war Nacht, als er nach Hause kam. It was night when he got home. Det var natt när han kom hem. Gökyüzünde yıldızlar parlıyordu. In the sky|| Die Sterne leuchteten am Himmel. Stars shone in the sky. Stjärnorna lyste på himlen. Oya güzel kelebeğin kanatlarındaki yıldızları düşündü. |||on the wings|| Oya dachte an die Sterne auf den Flügeln des wunderschönen Schmetterlings. Oya thought about the stars on the wings of the beautiful butterfly. Oya tänkte på stjärnorna på den vackra fjärilens vingar.

- Uyursam yine güzel kelebeği görebilirim, dedi. "If I sleep"||||"I can see"| - If I sleep, I can see the beautiful butterfly again. "Om jag sover kan jag se den vackra fjärilen igen", sa han.

Fakat o gece rüyasında güzel kelebeği görmedi. But||||||did not see Aber in dieser Nacht sah er den wunderschönen Schmetterling in seinem Traum nicht. But that night, he did not see the beautiful butterfly in his dream. Но в ту ночь он не увидел во сне прекрасную бабочку. Men den natten såg han inte den vackra fjärilen i sin dröm. Dere kenarını ve yüzen ördekleri gördü. Stream|the edge of||floating|floating ducks| He saw the creek edge and floating ducks. Он увидел ручей и плавающих уток. Han såg bäcken och de flytande änderna.

Ertesi gün Oya dere kenarına yürüdü. |||stream|to the edge|walked to Am nächsten Tag ging Oya zum Bach. The next day Oya walked to the edge of the creek. Nästa dag gick Oya till bäcken. Yüzen yeşil ördeklere baktı. Floating|green|green ducks|looked at Er betrachtete die schwimmenden grünen Enten. He looked at the floating green ducks. Han tittade på de flytande gröna änderna. Birden ördeklerin başında dans eden kırmızı benekli kelebeği gördü. Suddenly|the ducks'|at the head||dancing|||| Plötzlich sah er einen rotgefleckten Schmetterling auf dem Kopf der Enten tanzen. Suddenly he saw the red-spotted butterfly dancing at the head of the ducks. Вдруг он увидел красную пятнистую бабочку, танцующую на голове уток. Plötsligt såg han en rödfläckig fjäril dansa på ankornas huvud. Kelebek şarkı söylüyordu. Der Schmetterling sang. The butterfly was singing. Fjärilen sjöng.

Oya sevinçle bağırdı: - Senin gerçek bir kelebek olduğunu biliyordum! |joyfully|shouted with joy|"your"||||"a butterfly"|"I knew" Oya rief vor Freude: - Ich wusste, dass du ein echter Schmetterling bist! Oya exclaimed with joy: - I knew you were a real butterfly! Oya ropade av glädje: – Jag visste att du var en riktig fjäril! Benimle dost ol; birlikte oynayalım, dedi. "with me"|friend|be friends||"let's play"| befreunde dich mit mir; „Lass uns zusammen spielen“, sagte er. befriend me; "Let's play together," he said. bli vän med mig; "Låt oss spela tillsammans", sa han.

Kelebek Oya'nın avucuna kondu. ||into her palm|landed on Der Schmetterling landete auf Oyas Handfläche. The butterfly landed on Oya's palm. Fjärilen landade på Oyas handflata. Oya onu eve götürüp annesine, sonra arkadaşlarına gösterdi. |||took to|to her mother|||showed Oya nahm es mit nach Hause und zeigte es ihrer Mutter und dann ihren Freunden. Oya took it home and showed it to her mother and then to her friends. Oya tog hem den och visade den för sin mamma och sedan för sina vänner.

Bir gün arkadaşı Afacan kelebeği avucuna aldı. ||his friend|Mischievous one||in his palm|took into hand Eines Tages nahm sein Freund den schelmischen Schmetterling in die Hand. One day his friend grabbed the flimsy butterfly. Однажды его друг взял озорную бабочку в руку. En dag tog hans vän den busiga fjärilen i handen. Ona şarkı söyletti. ||made him sing Er brachte sie zum Singen. He made her sing. Han fick henne att sjunga. Sonra birlikte dans ettiler. |||danced together Dann tanzten sie zusammen. Then they danced together. Потом они танцевали вместе. Sedan dansade de tillsammans.

Oya Afacan'a çok kızdı: - Seninle oynamasına izin veremem. Oya|to Afacan||got very angry|with you|to play with|permission|"I can't allow" Oya war sehr wütend auf Afacan: - Ich kann ihn nicht mit dir spielen lassen. Oya is very angry with Afacan: - I can't let her play with you. Ойя очень рассердился на Афакана: - Я не могу позволить ему играть с тобой. Oya var väldigt arg på Afacan: – Jag kan inte låta honom leka med dig. Çünkü o benim kelebeğim, dedi. |||"my butterfly"| „Weil sie mein Schmetterling ist“, sagte sie. "För att hon är min fjäril," sa hon.

Afacan: - Ne olur biraz benimle kalsın! ||"please"|"a little"|with me|stay with me Der Schalk: - Bitte bleib noch eine Weile bei mir! The mischievous: - Please stay with me for a while! Den busiga: - Snälla stanna hos mig ett tag! diye rica etti. "he/she asked"|requested|"he requested" er hat gefragt. he asked. han frågade.

Fakat Oya: - Hayır, imkansız! |||"impossible" But Oya: - No, it's impossible! Men Oya: – Nej, det är omöjligt! diyerek kelebeği alıp gitti. saying||took| Er nahm den Schmetterling und ging. he took the butterfly and went away. Он взял бабочку и ушел. Han tog fjärilen och gick.

Oya dere boyunca yürüdü. |stream|along the stream| Oya ging am Bach entlang. Oya walked along the creek. Оя шла вдоль ручья. Oya gick längs bäcken. Çok yorulunca kartalın yuvasına oturdu. |when very tired|the eagle's|its nest|sat down in Wenn er sehr müde war, setzte er sich auf den Adlerhorst. When he was very tired, he sat on the eagle's nest. Когда он очень уставал, он садился на орлиное гнездо. När han var väldigt trött satte han sig på örnboet. Kartal yoktu. |There was no eagle. Es gab keinen Adler. There was no eagle. Det fanns ingen örn.

Oya kelebeğe: - Haydi güzel kelebeğim. ||Come on|| Oya zum Schmetterling: - Komm schon, mein schöner Schmetterling. Oya to the butterfly: - Come on, my beautiful butterfly. Oya till fjärilen: - Kom igen, min vackra fjäril. Şimdi benim için dans edip şarkı söyle, dedi. ||||||sing| „Jetzt tanze und singe für mich“, sagte er. “Now dance and sing for me,” he said. "Dansa och sjung nu för mig", sa han.

Dedi ama kelebek yerinden bile kımıldamadı. |||||did not move She said, but the butterfly didn't even move. Он сказал, но бабочка даже не двинулась со своего места. Sa han, men fjärilen rörde sig inte ens från sin plats. Bütün gün çalının üstüne kondu durdu. ||the bush's|on top of|| He's been on the bush all day. Целый день простоял в кустах. Den stod på busken hela dagen.

Oya kelebeği orada bırakıp eve koştu. ||there|leaving|| Oya ließ den Schmetterling dort und rannte nach Hause. Oya left the butterfly there and ran home. Ойя оставил там бабочку и побежал домой. Oya lämnade fjärilen där och sprang hem. Olanları annesine anlattı. Er erzählte seiner Mutter, was passiert war. He told his mother what had happened. Он рассказал матери о случившемся. Han berättade för sin mamma vad som hade hänt.

Annesi ona: - Arkadaşlarınla oynamasına izin vermeliydin. ||with friends|to play with|permission|should have allowed Seine Mutter sagte zu ihm: - Du hättest ihn mit deinen Freunden spielen lassen sollen. His mother told him: - You should have let him play with your friends. Мать сказала ему: - Ты должен был позволить ему поиграть с твоими друзьями. Hans mamma sa till honom: – Du borde ha låtit honom leka med dina kompisar. Onun için kelebek sana küsmüştür, dedi. |||to you|is upset with| Deshalb war der Schmetterling von dir gekränkt, sagte er. That's why the butterfly is offended by you. Det var därför fjärilen blev kränkt av dig, sa han.

Sonra devam etti: - Sen kötü bir kızsın. ||||||a bad girl Dann fuhr sie fort: - Du bist ein böses Mädchen. Then he continued: - You are a bad girl. Потом продолжила: - Ты плохая девочка. Sedan fortsatte hon: – Du är en dålig tjej. Sevdiğin bir şeyi arkadaşlarınla paylaşmalısın. something you love||||You should share Du solltest etwas, das du liebst, mit deinen Freunden teilen. You should share something you love with your friends. Du borde dela något du älskar med dina vänner.

Oya annesine hak verdi: - Peki anneciğim. Oya||agreed with|agreed with|"Okay"|"my dear mom" Oya deserves her mother: - Well, mommy. Оя дала маме право: - Хорошо, мамочка. Oya gav sin mamma rätt: - Okej, mamma. Bundan sonra iyi bir kız olacağım, dedi. "From now on"||||good girl|"I will be"| „Von jetzt an werde ich ein braves Mädchen sein“, sagte sie. Sonra I'll be a good girl from now on, dedi she said. "Från och med nu kommer jag att vara en bra tjej," sa hon.

Doğru kartalın yuvasına koştu. Er rannte direkt zum Adlerhorst. He ran straight to the eagle's nest. Han sprang direkt till örnboet. Ama kelebek orada yoktu. Kartal onu yemiş olmalıydı. ||eaten|must have eaten Der Adler muss es gefressen haben. The eagle must have eaten it. Орел, должно быть, съел его. Örnen måste ha ätit upp den.

Oya çok üzüldü. ||"Oya was very sad." Oya war sehr aufgebracht. Oya was very upset. Oya var väldigt upprörd. Yaptığı kötülükten de çok utandı. his/her/its actions|from his evil|||felt very ashamed Er schämte sich sehr für das, was er getan hatte. And he was ashamed of what he did. Ему было очень стыдно за то, что он сделал. Han skämdes mycket över det han hade gjort. Kendi kendine iyi bir kız olmaya karar verdi. |||||to be|decided| Sie beschloss, selbst ein gutes Mädchen zu sein. She decided to be a good girl to herself. Она сама решила быть хорошей девочкой. Hon bestämde sig för att vara en bra tjej själv.

Birkaç gün sonra Oya kırlara çiçek toplamaya çıktı. A few||||||| Ein paar Tage später ging Oya aufs Land, um Blumen zu pflücken. A few days later Oya went to the countryside to collect flowers. Några dagar senare gick Oya ut för att plocka blommor på landsbygden. Sonra da bir ağacın altında uyuyakaldı. |||the tree's|under| Dann schlief er unter einem Baum ein. Then he fell asleep under a tree. Sedan somnade han under ett träd. Rüyasında kırmızı benekli kelebeğini gördü. Çok sevindi. |||her butterfly|||was very happy Er träumte von einem rotgefleckten Schmetterling. Er war begeistert. He dreamt of his red-spotted butterfly. He was very happy. Han drömde om en rödfläckig fjäril. Han var förtjust.

- Geldiğin için teşekkür ederim. You came||Thank you|I thank you - Danke fürs Kommen. - Thank you for coming. - Tack för att du kom. Git, arkadaşlarımla da oyna. Come|with my friends|too|Play with Geh auch mit meinen Freunden spielen. Go play with my friends. Gå och lek med mina vänner också. Onlara dans edip şarkı söyle, dedi. »Tanz und sing zu ihnen«, sagte er. He said to them, dance and sing. "Dansa och sjung för dem", sa han. Kırmızı benekli kelebek Oya'nın dediklerini aynen yaptı. ||||her words|exactly as| Der rotgefleckte Schmetterling tat genau das, was Oya gesagt hatte. The red-spotted butterfly did exactly what Oya said. Бабочка с красными пятнами сделала именно то, что сказала Ойя. Den rödfläckiga fjärilen gjorde precis som Oya sa.

http://www.de-fa.ru/kelebek.htm |www||||| http://www.de-fa.ru/kelebek.htm http://www.de-fa.ru/kelebek.htm