Mutluluğunu Kendin Engelliyor Olabilirsin: 9 Sebep
Merhaba sevgili dostum birçok insan
hayatındaki mutsuzluğun ya da kötü hislerin kaynağının hep dışarıda
olduğunu düşünür. mutsuzsam diğer insanlar
sorumludur. Mutsuzsam çalıştığım iş sorumludur.
Ya da beraber olduğum insan ya da ailem sorumludur gibi.
Ama çoğu insanın gözden kaçırdığı bir şey var.
Bazı durumlarda mutsuzluğumuzun ya da kötü duyguların
sebebi bizzat kendimiz hayata bakış açımız
ve davranışlarımız olabilir. Bu videoda sana
kendi mutluluğunu engelliyor olabilir misin sorusunun
cevaplarını vermeye çalışacağım. Eğer ki kendini
devamlı diğer insanlarla karşılaştırıyorsan senin
mutlu olman biraz zor dostum. Çünkü düşünsene neye sahip
olursan ol, hangi iyi özelliklerin iyi özelliklerin olursa olsun
ve sen her daim bunu başkaları ile kıyaslarsan
onlar birden elinde değersiz ve küçük
görünmeye başlayacak. O yüzden kendi fiziksel özelliklerini,
kendi zekanı, kendi işini ya da sahip olduğun herhangi bir şeyi
diğer insanlarla kıyaslamayı
bırakmalısın. Ben şöyle düşünüyorum; kıyaslamanın,
tek ama tek sağlıklı bir hali vardır: o da kendini, kendinle kıyaslamak. Şöyle bir bak bakalım; altı ay önceki halinle
şu anki halin arasında bir fark var mı?
Kendini geliştir misin? Kendine bir şey katmış mısın?
Yoksa aynı yerde misin? Evet, buradan çıkartacağın
sonuçlar senin işine yarar. Ama
Ahmet'le, Ayşegül'le Mehmet'le
kendini kıyaslarsan doğru bir sonuç elde
edemezsin. Koşulları farklı, herkesin yolculuğu farklı bir kere.
Sen bambaşka bir yerde, elmayla armudu
birbiriyle kıyaslayamazsın ki. İkisinin tadı farklı,
ikisinin yetişme koşulları, ağacı farklı.
Aynen insanlarda böyle.
Nostalji dediğimiz şey birçok insanın çok hoşuna gider. Geçmişimizin,
kendi hayatımızın ya da aile tarihimizin güzel anlarına
odaklanırız. Ya deriz ki; çocukluğumda her şey
ne güzeldi, bayramlar çok güzeldi, tatile giderdik, yazlığa giderdik, annem, babam varken şöyle
ortamımız vardı, şurada otururduk, şunları yapardık,
şurada yaşardık gibi düşünceler bize
böyle güzel, hülyalı bir his verir. Ve güzel hissettirir.
Ama şöyle bir durum var; geçmiş, geçmişte kalmıştır.
Ve nostaljiyle, geçmişle çok fazla
yaşayan insanlar bir şekilde günümüzün,
şu anın tadını çıkartmak noktasında sıkıntı
yaşayabilirler. Nostalji bazen abartıldığı zaman
ve bizi konforlu alana sanki bütün güzel şeyler
geçmişte kalmış gibi düşünmeye ittiği zaman
bizim mutlu olmamızı, huzurlu olmamızı engeller.
Tek bir anı kontrol edebiliriz biz; şu anı.
Geçmiş, geçmişte kalmıştır güzel bile olsa.
Eğer beni takip ediyorsan ve daha önceki videoları da
izlemiş isen şöyle bir şey söylediğimi sıklıkla duymuşsundur;
içimizdeki eleştirel ses,
içimizdeki acımasız ses, bu ses hep öyle bir konuşur ki durmadan seni belki hatalarınla başbaşa bırakır.
Şimdi etrafındaki insanları düşün bakalım bir.
Orada mükemmel gördüğün insanları düşün. Bu insanlar
hiç hata yapmamış mıdır sence? Bu insanlar kendilerini
hiç başarısız hissetmemişler midir? İşte
burada fark ettiğimiz şey, dışarıdaki insanları
mükemmel görsek de herkes hata yapıyor. Ama sen
hayatında sadece hataların üzerinde durursan
karşına şöyle bir resim çıkacaktır; durmadan hata yapan
bir insan. Ve bunu gördükçe modun
iyice düşecektir ve daha fazla hatalarına odaklanacaksındır.
Bu bir kısır döngü içinde seni aşağı doğru çekmeye
başlayacaktır. Her insanın hayatında
başarılar ve başarısızlıklar vardır.
Hatalar vardır. Doğru yapılan şeyler vardır.
Hatalara şans verdiğin kadar, güzel yaptığın şeyleri de
hatırlıyor musun? Çünkü hataları hatırladığın
zaman kendini kötü hissedersin. Ama
başarılarını, güzel yaptığın şeyleri hatırladığın zaman da
iyi hissedersin. Hatalar otomatik olarak zihnimize gelir.
Başarıları, bizim manuel olarak zorlamamız lazım.
Geçmişte yaptığın güzel şeyleri kendini
zorlayarak da olsa özellikle her gün hatırlaman
sana çok ama çok iyi gelir. Yine eleştirel sesle
ilgili bir şey söyleyeceğim. Diyelim ki yapmak istediğin, başarmak istediğin bir
şey var. O eleştirel ses ne diyor?
Hemen "bunu yapamazsın, bunu başaramazsın,
bunu zaten nasıl becerebileceksin ki?, şunlar lazım,
bunlar lazım, şöyle bir ortam lazım" diye
sana durmadan böyle emirler mi veriyor, mazeretler mi üretiyor?
Yoksa böyle bir durumda yapmak istediğin
bir şey ortaya çıktığı zaman ve kafana
az çok yatıyorsa sen yola çıkıp "ben bunu yaparım, ben
bunu başarırım" diye kendini böyle mi telkin ediyorsun?
İçinde konuşan, o uçuşan kelimeler diye bakma.
O kelimeler senin hayata bakış açını şekillendiriyor.
Senin hayata bakış açını şekillendiriyor.
"Bunu yapamam" değil, "bunu yapabilirim, buna
gücüm yeter" diyebilmek bile ne kadar fark yaratıyor şaşıracaksın.
Bazı insanlar hayata yönelik umudu konusunda
biraz zayıf hissedebilirler ve hayatında güzel
şeylerin pek de olmayacağını düşünürler. Buna biz "karamsarlık" diyoruz.
Ve karamsarlık neticesinde o hüzün hali,
o melankoli hali hep bir yerde, böyle bir
siyah karga gibi tepemizde bir yerde bekler.
Ve biz ona o kadar alışırız ki sanki hayatta başka bir seçenek
yokmuş gibi hissederiz. Sadece hüzün varmış gibi,
sadece melankoli varmış gibi ve o
bir gözlüktür aslında. Hayata bakış açısını belirleyen
bir gözlük, melankoli gözlüğü.
Sen, o gözlüğü gözünden çıkartmadığın zaman ya da denemediğin
zaman bile zannedersin ki
"hayatta hüzünden başka bir seçenek yokmuş" gibi gelir.
Ama denemen lazım. Sana eskiden
tarihin çok eski zamanlarına ait gibi gelse de
kendi kişisel tarihindeki mutlu hissettiren şeyleri
tekrar tekrar hayatına almayı denemelisin.
Bakalım ne olacak, nasıl bir etki bırakacak sende.
Şikayet, şikayet, şikayet... Eğer ki durmadan şikayet eden bir insansan,
hem şikayet ettiğin şey seni üzecektir
hem de şikayet edip bir değişiklik yapamıyorsan buna
üzüleceksindir. Yani var olanın iki katı üzülmüş olacaksın.
Ben kendi hayatımda da şöyle bakıyorum;
şikayet edip değiştiremediğim şeyler varsa
bu konuda konuşmayı bırakıyorum ya da bir şeyden şikayet ediyorsam
onu değiştirme yönünde mücadeleye giriyorum.
O durmadan boş boş konuşan o adam ya da kadın olmak senin ruhunu yoracaktır sevgili dostum.
Çevremizdeki insanların ruh sağlımız üzerindeki etkisi çok fazladır.
Bazen yanlış insanlar vardır çevremizde.
Yanlış insanla evli olabilirsin, yanlış insanla
birlikte olabilirsin. Ya da yanlış insanlarla dost ya da arkadaş
olabilirsin. Şöyle bir düşün bakalım;
Bu insanlar sana kötü hissettiriyor olabilir mi?
Bu insanlar sana zarar veriyor olabilir mi?
Eğer ki sen bunu fark etmene rağmen hala bu insanlardan kendini korumuyorsan,
bu insanlardan uzaklaşmıyorsan aslında dolaylı olarak kendi kendinin mutluluğunu baltalıyorsundur.
Bazı insanlar o çocukluk çağındaki deve kuşunun kafasını
kuma gömüp poposunun açıkta kalma halini hala
hayatlarında aktif bir çözüm yöntemi olarak kullanmaya devam ediyor.
Bu nasıl bir şey biliyor musun?
Hayatında gözüne gözüne çarpan kocaman sorunlar var.
Ama sen zannediyorsun ki kafanı kuma gömdüğün zaman ya da
o sorunları yok saydığın zaman, o sorunlar ortadan kalmış gibi düşünüyorsun.
Yok böyle bir şey. O sorunlar sen onu görmesen bile bir yerde halının altında ya da
evin arka dehlizlerinde bir yerde saklı bile olsa
senin hayatını etkilemeye,
olumsuz anlamda etkilemeye devam ediyor.
Biliyorum, uzun zamandır saklıyorsun onları ve yüzleşmekten korkuyor da olabilirsin. Ama yüzleşmezsen o sorunu çözemezsin.
O sorunu çözmezsen de mutlu olmak birazcık zor olacaktır senin için.
Bazen de başka insanların ihtiyaçlarına o kadar çok odaklanırız ki
sanki kendimizin hiç ihtiyacı yokmuş gibi,
kendimizin hiç şefkate ihtiyacı yokmuş gibi ya da
zaman ayırmaya ihtiyacı yokmuş gibi hissederiz ve kendimizi çok fazla ihmal ederiz.
Hepimizin, kendimize de bakmamız lazım
Kendimize de iyi davranmamız gerekiyor.
Eğer sen kendine iyi davranmazsan
başka insanlara verdiğin enerjiyi, verdiğin güzellikler de bir süre sonra tükenecektir.
İçindeki o enerji sonsuz bir kaynağa sahip değil.
Sen önce kendine iyi davranmalısın başka insanlara da yardım edebilmek için.
Bunlar benim gözlemlediğim şeyler. Birçok insanın kendi kendinin mutluluğunu engellerken
sıklıkla yaptığı hatalardan bahsettim.
Peki sen kendini düşündüğün zaman başka hangi sebepler var seni mutlu olmaktan alıkoyan?
Seni huzurlu olmaktan alıkoyan neler var?
Bunları yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsin.
Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.
Eğer ki videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone değilsen abone olmayı unutma.
Kendine çok iyi davran, görüşmek üzere.