×

Mes naudojame slapukus, kad padėtume pagerinti LingQ. Apsilankę avetainėje Jūs sutinkate su mūsų slapukų politika.

image

Yaşam Tadında Hikayeler, ATATÜRK ve BİLİNMEYEN ANILARI/KIRMIZI KARANFİL

ATATÜRK ve BİLİNMEYEN ANILARI/KIRMIZI KARANFİL

Sevgili dostlar yaşam tadında kısa hikayeler kanalımıza hoşgeldiniz

Bugün sizlere

Atatürk'ün bilinmeyen bir anısından bahsetmek istiyorum

Kırmızı karanfil

Selanik'te öğrenci iken Nadire diye bir komşu kızı varmış

Ciğerlerinden hasta olan bu kız

Mustafa'ya pek hayranmış

Her geçişinde pencereye koşar Ona bakarken yüzünü alma sarmış

Bir gün komşu kızı Hatice'yi açılmış

Mustafa Bey öteki arkadaşlarını hiç benzemiyor

Bu gizli sevdayı

Mustafa hissettirmeye karar vermiş

Hatice

Zübeyde hanımların evine girer çıkarmış

Bir cuma ailece oturmaya gitmişler

Mustafa evde yok

Hatice Üst kattan bir şey getirmesi istendiğinde

Aklındaki planı uygulamaya koymuş

Kafadan geçerken

Saksı içindeki kırmızı karanfillerden birini gizlice kopardı

Mustafa'nın

Üst katta soldaki yatak odasına da al

Karyolasının başucundaki masanın üzerinde açık duran tarih kitabının üzerine

Karanfil bırakmış

Korkudan titriyor

Koşaradım aşağı inmiş

Çiçeğin Nadir eden geldiğinin anlaşılacağını emin miş

Az sonra Mustafa eve gelmiş

Zübeyde Hanım'ın ve

Hatice'nin annesinin ellerini öpmüş

Hatice'nin de elini sıkmış

O dönem Türkler arasında el sıkma aleti olmadığından Hatice şaşırmış biraz

Zaten gizlice bıraktığı çiçekten dolayı pek heyecanlıymış

Mustafa bu heyecanı hissetmiş

Gözlerini Hatice'nin gözlerini dikmiş

Küçük kız ne yapacağını bilememiş

Mustafa

Ders çalışmam gerekiyor deyip yukarı çıkmış

Çıkar çıkmaz da

Tekrar aşağı indiği ayak seslerinden anlaşılmış

Hatice kalbinin duracağını hissetmiş

Çünkü geldiğinde Mustafa'nın elinde o kırmızı karanfil varmış

Bu çiçeği benim kitabımın arasına kim koydu diye bağıracak diye çok korkmuş at

Ben ettim sen etme der gibi

Ona bakmış

Mustafa

Hatice'yi alaycı gözlerle süzdükten sonra dışarı çıkmış Hatice hemen gidip

Olanları Nadir ablasını anlatmış

Ölüyordum korkudan

Bir daha beni böyle işlere sokmayın

Diye yalvarmış

Nadire

Çiçeğin adresine ulaşmasının keyfi ile beklemeye başlar

Aradan epey bir zaman geçmiş

Bir gün Hatice

Zübeyde teyzesinin

Kendisini

Oğlum Mustafa'yı istediğini öğrenmiş

Ama

Hatice'nin annesi

Mustafa Asker olup uzaklara gidecek diye

Bu evliliği yanaş

Konu kapanmış

Mustafa Harbiye'de okumak için İstanbul'a gitmiş

Ama annesine gönderdiği her Mektubun altına

Hemşiremiz Hatice Hanım'ı da özellikle Selamlar ederim

Cümlesine eklemeyi

Hiç eksik etmemiş

Harbiye'den

Harbiye yüzbaşısı olarak çıktığında Hatice'yi yeniden iste

Bu kez Hatice'nin Ailesi razı olmak üzere iken

Sarayda çalışan bir ahbapları

Onları uyarmış

Ben onun hakkında saraya gelen jurnalleri okudum geleceği çok karanlıktır

Aman uzak durun

Hatice'nin annesi kızını alelacele bir başkasıyla evlendirmiş

Yıllar geçmiş

Mustafa Kemal, ‘Atatürk' olmuş

Evlenip çoluk çocuğa karışan Hatice

Yaşadıklarını 1920'lerde Bir Kış Günü

Kocaeli'nde Milli Eğitim Müdürü olan

Apartman komşusu Münir Hayri bey anlatmış

Münir Hayri daha Sonra sinema tahsili için yurtdışına gitmiş

Döndüğünde Atatürk kendisinden

Hayatını perdeyi yansıtacak bir senaryo yazmasını istemiş

Senaryonun esaslarını da kendisi yazmış

Filme başka neler koymalıyız diye sorduğunda Münir Hayri

Biraz da çekinerek

Her filmde kadın ve aşk unsuru aranır

Bilmem nasıl Emredersiniz...

Demiş ve

Yıllar önce Hatice'den dinlediği hikayeyi

Atatürk'e nakletmiş

Atatürk hatırlamış ve

Gülmüş

Ben

Hatice'nin o karanfili

Kendi hesabına koyduğunu sanmıştım

Ve devam etmiş

Hatice zekası

Güzelliği ve terbiyesi ile

Örnek bir kadındı

Her vakit Hayatımın En değerli hatıralar arasında kalacaktı

Sonra nadri de hatırlamış

O kızcağızı da bir katiple evlendirdiler

Sonra da öldü

Birkaç gün düşündükten sonra

Münir Hayri yeniden çağırmış Atatürk

Tamam demiş

Bizim çocukluk hikayesini filme koyalım

Yalnız

Hatice'nin ismini koymayın

Bu çok masum bir hikayedir

Ama belki Hatice'nin torunları falan istemez

Münir Hayri nin senaryosu

Ben bir devrim çocuğuyum adını taşıyor

Atatürk rahatsızlandığı için bu film çekilen

Hatice mi

Son sürpriz de bu

Hatice Hanım milletvekili seçildi ve

Meclise girdi

Torunları hayatta mıdır acaba ?

Değerli dostlar

Atatürk'le ilgili kısa bir anıyı sizlerle paylaştık

Kaynak

Atatürk'ten gençliğe Unutulmaz Anılar

Ahmet Gürel Mayıs 2009

Bir başka hikayede

Tekrar görüşmek üzere....

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

ATATÜRK ve BİLİNMEYEN ANILARI/KIRMIZI KARANFİL |||anıları||red carnation ||unbekannten|Erinnerungen|rotes|Nelke ||unknown|Unknown memories|Red|Red carnation ATATÜRK und THE UNKNOWN MEMORY / RED CARNATION (Atatürks Memoiren, Atatürks Kindheitserinnerungen) ATATÜRK και ΑΓΝΩΣΤΕΣ ΜΝΗΜΕΣ /RED CARANFIL (Οι αναμνήσεις του Ατατούρκ, οι παιδικές αναμνήσεις του Ατατούρκ) ATATURK AND THE UNKNOWN MEMORY / RED CARNATION (Atatürk's Memoirs, Atatürk's Childhood Memories) ATATÜRK y MEMORIAS DESCONOCIDAS / CARANFIL ROJO (Memorias de Atatürk, recuerdos de la infancia de Atatürk) ATATÜRK et MEMOIRES INCONNUS /RED CARANFIL (Souvenirs d'Atatürk, souvenirs d'enfance d'Atatürk) ATATÜRK and UNKNOWN MEMORIES /RED CARANFIL(アタテュルクの記憶、アタテュルクの幼少期の記憶) ATATÜRK en UNKNOWN MEMORIES /RED CARANFIL (Herinneringen van Atatürk, Atatürks jeugdherinneringen) ATATÜRK e MEMÓRIAS DESCONHECIDAS / CARANFIL VERMELHO (Memórias de Atatürk, memórias da infância de Atatürk) АТАТЮРК И НЕИЗВЕСТНАЯ ПАМЯТЬ / КРАСНАЯ ГВОЗДИКА (Воспоминания Ататюрка, Воспоминания детства Ататюрка) ATATÜRK och okända minnen /RED CARANFIL (Atatürks minnen, Atatürks barndomsminnen) ATATÜRK and UNKNOWN MEMORIES / RED CARNATION(阿塔图尔克的回忆,阿塔图尔克的童年回忆) 阿塔图尔克和他不为人知的记忆/红色康乃馨

Sevgili dostlar yaşam tadında kısa hikayeler kanalımıza hoşgeldiniz |||"à la saveur"|||| |friends|life|in the flavor|||our channel| |||von Leben|||zu unserem Kanal| Liebe Freunde, willkommen auf unserem Kanal mit Kurzgeschichten mit dem Geschmack des Lebens. Dear friends, welcome to our channel of short stories with the taste of life. Caros amigos, bem-vindos ao nosso canal de contos no sabor da vida Kära vänner, välkomna till vår kanal för noveller med smak av livet.

Bugün sizlere Today you

Atatürk'ün bilinmeyen bir anısından bahsetmek istiyorum |unknown||memory|| Ich möchte über eine unbekannte Erinnerung an Atatürk sprechen I want to talk about an unknown memory of Atatürk

Kırmızı karanfil |Red carnation |cravo rote Nelke red carnation

Selanik'te öğrenci iken Nadire diye bir komşu kızı varmış in Thessaloniki||war|Nadire||||| In Thessaloniki||"while being"|a girl named||||| Als er Student in Thessaloniki war, hatte er eine Nachbarin namens Nadire. While he was a student in Thessaloniki, he had a neighbor girl named Nadire. Когда он был студентом в Салониках, у него была соседка по имени Надире. 当我在塞萨洛尼基上学时,邻居有一位名叫纳迪尔的女孩。

Ciğerlerinden hasta olan bu kız von der Lunge|||| lung disease|||| Dieses Mädchen, das krank an der Lunge ist This girl who is sick with her lungs Эта девушка, у которой больные легкие 这个肺部有病的女孩

Mustafa'ya pek hayranmış Mustafa||gewundert to Mustafa||very impressed with Er bewunderte Mustafa sehr. He admired Mustafa very much. Он очень восхищался Мустафой. Han var en stor beundrare av Mustafa. 他非常欣赏穆斯塔法。

Her geçişinde pencereye koşar Ona bakarken yüzünü alma sarmış |Übergang||||while looking||nicht|umarmış her|"each passing"|window|runs to|||her face|blush|"surrounded" Er rennt jedes Mal zum Fenster, wenn er vorbeigeht. She runs to the window every time she passes. Her face is covered with redness as she stares at him. Он подбегает к окну каждый раз, когда проходит мимо. Varje gång han passerar springer han till fönstret. När man tittar på honom är hans ansikte täckt av alma

Bir gün komşu kızı Hatice'yi açılmış ||Nachbarin||Hatice|geöffnet ||||Hatice|opened up Eines Tages öffnete sich die Tochter seines Nachbarn, Hatice. One day, his neighbor's daughter Hatice opened up. Однажды дочь его соседа Хатидже открылась. En dag öppnades dörren till grannens dotter Hatice

Mustafa Bey öteki arkadaşlarını hiç benzemiyor ||other|||doesn't resemble Mustafa Bey ähnelt seinen anderen Freunden überhaupt nicht. Mustafa Bey does not resemble his other friends at all. Мустафа-бей совсем не похож на других своих друзей. Herr Mustafa är inte alls som sina andra vänner

Bu gizli sevdayı |geheime|die geheime Liebe ||this secret love Diese heimliche Liebe This secret love Эта тайная любовь

Mustafa hissettirmeye karar vermiş Mustafa decided to|make feel|| Mustafa hat beschlossen, dich fühlen zu lassen Mustafa decided to make you feel Мустафа решил заставить тебя почувствовать Mustafa bestämde sig för att få honom att känna

Hatice Hatice Hatice Hatice

Zübeyde hanımların evine girer çıkarmış Zübeyde used to visit|ladies'|||"used to visit" Zubeyde betritt und verlässt das Damenhaus Zubeyde enters and leaves the ladies' house Зубейде входит и выходит из дамского дома Han brukade gå in och ut ur Zübeydes hus.

Bir cuma ailece oturmaya gitmişler ||as a family|to sit|had gone An einem Freitag setzten sie sich als Familie zusammen. They went to sit down as a family on a Friday Они пошли посидеть всей семьей в пятницу.

Mustafa evde yok Mustafa is not home

Hatice Üst kattan bir şey getirmesi istendiğinde ||upper floor|||bring something down|when asked to Hatice Als sie gebeten wurde, etwas von oben mitzubringen Hatice When asked to bring something from upstairs Хатидже Когда попросили принести что-нибудь с верхнего этажа

Aklındaki planı uygulamaya koymuş In your mind||put into action|put into action Er setzte den Plan in seinem Kopf in die Tat um He put his plan into practice Он претворил свой план в жизнь

Kafadan geçerken Off the top|"while passing" Geht dir durch den Kopf Going through your head Проходя через твою голову

Saksı içindeki kırmızı karanfillerden birini gizlice kopardı Flowerpot|"in the"||from the carnations|||plucked Er pflückte heimlich eine der roten Nelken im Topf He secretly plucked one of the red carnations in the pot Он тайно сорвал одну из красных гвоздик в горшке

Mustafa'nın Mustafa's Mustafa's

Üst katta soldaki yatak odasına da al ||left-hand|bed|to the bedroom|as well|take to Bringen Sie es in das Schlafzimmer links oben. Take it to the bedroom on the left upstairs. Отнесите его в спальню слева наверху.

Karyolasının başucundaki masanın üzerinde açık duran tarih kitabının üzerine "Her bed's"|"next to"||||||"of the book"| Auf dem offenen Geschichtsbuch auf dem Nachttisch. On the open history book on the bedside table. На открытой книге по истории на прикроватной тумбочке его койки.

Karanfil bırakmış |left Nelke links He left a carnation

Korkudan titriyor Shaking with fear|Trembling with fear Vor Angst zittern trembling with fear

Koşaradım aşağı inmiş Ran down quickly|downstairs|run down Ich rannte runter I ran down я побежал вниз

Çiçeğin Nadir eden geldiğinin anlaşılacağını emin miş The flower's|rarely||"has come"|"be understood"||is said to Bist du sicher, dass die Blume zu Rare kommt? Are you sure that the flower will come to Rare? Вы уверены, что цветок придет к Редкому? 他确信,人们会明白,这朵花是送给难得的人的。

Az sonra Mustafa eve gelmiş Nach einer Weile kam Mustafa nach Hause. Soon Mustafa came home

Zübeyde Hanım'ın ve Mrs. Zübeyde and

Hatice'nin annesinin ellerini öpmüş Hatice's||her mother's hands|kissed Küsste die Hände von Hatices Mutter He kissed the hands of Khadija's mother Поцеловал руки матери Хатидже

Hatice'nin de elini sıkmış |||shook Er schüttelte auch Hatice die Hand. He also shook Hatice's hand. Он также пожал руку Хатидже.

O dönem Türkler arasında el sıkma aleti olmadığından Hatice şaşırmış biraz |||||handshake tool|handshake custom|||"surprised a bit"| Hatice war ein wenig überrascht, weil es damals unter den Türken noch kein Handwringgerät gab. Hatice was a little surprised because there was no hand-wringing device among the Turks at that time. Хатидже была немного удивлена тем, что в то время у турок не было устройств для рукопожатия.

Zaten gizlice bıraktığı çiçekten dolayı pek heyecanlıymış ||left behind|from the flower|||very excited Er freute sich schon auf die Blume, die er heimlich zurückgelassen hatte. He was already excited about the flower he had secretly left. Он уже был очень взволнован цветком, который тайно оставил.

Mustafa bu heyecanı hissetmiş |||felt Mustafa fühlte diese Erregung. Mustafa felt this excitement Мустафа почувствовал это волнение.

Gözlerini Hatice'nin gözlerini dikmiş |||fixed on Er fixierte Hatice. He fixed his eyes on Hatice. Он уставился на Хатидже.

Küçük kız ne yapacağını bilememiş ||||couldn't figure out Das kleine Mädchen wusste nicht, was es tun sollte The little girl didn't know what to do Маленькая девочка не знала, что делать

Mustafa

Ders çalışmam gerekiyor deyip yukarı çıkmış |study|||| Er sagte, er müsse lernen und ging nach oben. He said he had to study and went upstairs. Он сказал, что ему нужно учиться, и пошел наверх.

Çıkar çıkmaz da |"As soon as"| Sobald es herauskommt As soon as it comes out Как только выйдет

Tekrar aşağı indiği ayak seslerinden anlaşılmış ||descended||footsteps|"was understood" Den Schritten war zu entnehmen, dass er wieder hinunterging. It was understood from the footsteps that he went down again. По шагам было понятно, что он снова пошел вниз.

Hatice kalbinin duracağını hissetmiş |her heart|would stop| Hatice hatte das Gefühl, ihr Herz würde stehen bleiben Hatice felt that her heart would stop

Çünkü geldiğinde Mustafa'nın elinde o kırmızı karanfil varmış Denn als er kam, hatte Mustafa diese rote Nelke in der Hand. Because when he came, Mustafa had that red carnation in his hand. Потому что, когда он пришел, у Мустафы в руке была эта красная гвоздика.

Bu çiçeği benim kitabımın arasına kim koydu diye bağıracak diye çok korkmuş at |||my book's|||||will shout|||| Das Pferd ist so verängstigt, dass es schreien wird, wer diese Blume in mein Buch gelegt hat. The horse is so scared that it will shout who put this flower in my book. Лошадь так напугана, что будет кричать, кто положил этот цветок в мою книгу.

Ben ettim sen etme der gibi Ich tat es, als ob du sagen würdest, tu es nicht I did it as if you were saying don't do it Я сделал это, как будто ты говорил, не делай этого.

Ona bakmış er sah sie an He looked at her посмотрел на нее

Mustafa

Hatice'yi alaycı gözlerle süzdükten sonra dışarı çıkmış Hatice hemen gidip |mocking||after eyeing|||||| Nachdem sie Hatice mit spöttischen Augen angesehen hatte, ging Hatice hinaus und ging sofort. After looking at Hatice with mocking eyes, Hatice went out and immediately went. Посмотрев на Хатидже насмешливыми глазами, Хатидже вышла и тут же пошла.

Olanları Nadir ablasını anlatmış ||his sister| Nadir erzählte seiner Schwester, was passiert war Nadir told his sister what happened Надир рассказал сестре о случившемся

Ölüyordum korkudan I was dying| Ich starb vor Angst I was dying of fear я умирал от страха

Bir daha beni böyle işlere sokmayın |||||involve me Zwingen Sie mich nicht, so etwas noch einmal zu tun. Don't make me do this kind of thing again. Не заставляй меня делать такие вещи снова

Diye yalvarmış |begged, saying er bat he begged он умолял

Nadire

Çiçeğin adresine ulaşmasının keyfi ile beklemeye başlar |to the address|arrival|pleasure||| Mit der Freude, dass die Blume ihre Adresse erreicht, beginnt sie zu warten. With the joy of the flower reaching its address, it begins to wait. Когда радость цветка достигает своего адреса, он начинает ждать.

Aradan epey bir zaman geçmiş Es ist schon eine ganze Weile her A lot of time has passed Это было довольно давно

Bir gün Hatice

Zübeyde teyzesinin Zübeyde's aunt|her aunt's Zubeydes Tante Aunt Zubayda

Kendisini Selbst He described himself as

Oğlum Mustafa'yı istediğini öğrenmiş |Mustafa|| Mein Sohn erfuhr, dass er Mustafa wollte My son learned that he wanted Mustafa Мой сын узнал, что хочет Мустафу

Ama

Hatice'nin annesi Khadija's mother

Mustafa Asker olup uzaklara gidecek diye ||becoming||"will go"| Because Mustafa will become a soldier and go far away Потому что Мустафа станет солдатом и уйдет далеко

Bu evliliği yanaş |this marriage|Approach this marriage Verbrenne diese Ehe Burn this marriage Сжечь этот брак

Konu kapanmış |Case closed. Thema geschlossen topic closed Тема закрыта

Mustafa Harbiye'de okumak için İstanbul'a gitmiş |Harbiye school|||| Mustafa went to Istanbul to study at Harbiye Мустафа отправился в Стамбул, чтобы учиться в Харбие.

Ama annesine gönderdiği her Mektubun altına ||||letter| Aber am Ende jedes Briefes, den er an seine Mutter schickt But at the bottom of every letter he sends to his mother Но в конце каждого письма, которое он посылает своей матери

Hemşiremiz Hatice Hanım'ı da özellikle Selamlar ederim Our nurse|||||Greetings to| Besonders möchte ich unsere Krankenschwester Hatice Hanım grüßen. I would especially like to greet our nurse Hatice Hanım.

Cümlesine eklemeyi to the sentence|add to sentence Satz ergänzen Adding it to your sentence добавить к предложению

Hiç eksik etmemiş nie vermisst never missed никогда не пропускал

Harbiye'den From Harbiye von Harbiye From Harbiye из Харбие

Harbiye yüzbaşısı olarak çıktığında Hatice'yi yeniden iste Harbiye captain|captain of Harbiye||||| Fragen Sie erneut nach Hatice, wenn sie als Kapitänin des Krieges herauskommt. When he was released as captain of the Cadet Corps, he asked for Hatice again. Спросите Хатидже еще раз, когда она станет капитаном войны.

Bu kez Hatice'nin Ailesi razı olmak üzere iken ||||willing to agree||| Dieses Mal, während Hatices Familie kurz davor war, zuzustimmen This time, while Hatice's family was about to consent На этот раз, когда семья Хатидже собиралась дать согласие

Sarayda çalışan bir ahbapları At the palace|||friends Einer ihrer Freunde, der im Palast arbeitet One of their friends working in the palace Один из их друзей работает во дворце

Onları uyarmış |warned them warnte sie warned them предупредил их

Ben onun hakkında saraya gelen jurnalleri okudum geleceği çok karanlıktır |||palace||reports|||| Ich habe die Zeitschriften über ihn gelesen, seine Zukunft ist sehr dunkel. I read the journals about him, his future is very dark. Я читал журналы о нем, его будущее очень мрачно.

Aman uzak durun Stay away|| Ach, bleib weg Oh, stay away О, держись подальше

Hatice'nin annesi kızını alelacele bir başkasıyla evlendirmiş |||in haste||with someone else|married off Hatices Mutter hat ihre Tochter hastig mit jemand anderem verheiratet Hatice's mother hastily married her daughter to someone else Мать Хатидже поспешно выдала дочь замуж за другого

Yıllar geçmiş Jahre sind vergangen Years have passed

Mustafa Kemal, ‘Atatürk' olmuş Mustafa Kemal wurde „Atatürk“ Mustafa Kemal became 'Atatürk'

Evlenip çoluk çocuğa karışan Hatice |||settled down with| Hatice, die geheiratet und Kinder bekommen hat Hatice, who got married and had children Хатидже, которая вышла замуж и родила детей

Yaşadıklarını 1920'lerde Bir Kış Günü Ein Wintertag in den 1920er Jahren A Winter's Day in the 1920s Зимний день 1920-х годов

Kocaeli'nde Milli Eğitim Müdürü olan in Kocaeli|National|Education|Director| Direktor der Nationalen Bildung in Kocaeli Director of National Education in Kocaeli Директор национального образования в Коджаэли

Apartman komşusu Münir Hayri bey anlatmış ||Münir|Mr. Hayri|| Der Nachbar der Wohnung, Münir Hayri, hat es mir erzählt The neighbor of the apartment, Münir Hayri, told me Соседка квартиры Мюнир Хайри рассказала мне

Münir Hayri daha Sonra sinema tahsili için yurtdışına gitmiş |Hayri||||film studies||abroad| Später ging Münir Hayri zum Filmstudium ins Ausland. Münir Hayri later went abroad to study cinema. Мюнир Хайри позже уехал за границу, чтобы изучать кино.

Döndüğünde Atatürk kendisinden Als Atatürk zurückkehrte, When Atatürk returned, Когда Ататюрк вернулся,

Hayatını perdeyi yansıtacak bir senaryo yazmasını istemiş |the curtain|reflect||script|to write| Er bat sie, ein Drehbuch zu schreiben, das ihr Leben auf der Leinwand widerspiegeln würde. He asked her to write a screenplay that would reflect her life on the screen. Он попросил ее написать сценарий, который отражал бы ее жизнь на экране.

Senaryonun esaslarını da kendisi yazmış the script's|main points||| Er hat auch die Grundlagen des Drehbuchs selbst geschrieben. He also wrote the basics of the script himself. Он также сам написал основы сценария.

Filme başka neler koymalıyız diye sorduğunda Münir Hayri |||we should add||"when asked"|| Münir Hayri fragte, was wir sonst noch in den Film einbauen sollten. Münir Hayri asked what else we should put in the movie. Мюнир Хайри спросил, что еще мы должны добавить в фильм.

Biraz da çekinerek Etwas zögerlich A little hesitantly

Her filmde kadın ve aşk unsuru aranır |||||element|is sought after Frauen und Liebeselemente werden in jedem Film gesucht. Women and love elements are sought in every movie.

Bilmem nasıl Emredersiniz... ||"As you wish" Ich weiß nicht wie du bestellst... I don't know how you command... Я не знаю, как вы заказываете...

Demiş ve sagte und He said сказал и

Yıllar önce Hatice'den dinlediği hikayeyi ||from Hatice|heard from| Die Geschichte, die er vor Jahren von Hatice gehört hat. The story he heard from Hatice years ago. История, которую он услышал от Хатидже много лет назад.

Atatürk'e nakletmiş to Atatürk|conveyed to Atatürk an Atatürk übergeben He conveyed it to Ataturk передан Ататюрку

Atatürk hatırlamış ve |remembered| Atatürk erinnerte sich und Atatürk remembered and

Gülmüş Has laughed lachte Laughs

Ben

Hatice'nin o karanfili ||Hatice's carnation That carnation of Khadija

Kendi hesabına koyduğunu sanmıştım |on behalf of|put in| Ich dachte, du stellst es auf dein eigenes Konto I thought you put it on your own account Я думал, ты поставил это на свой счет

Ve devam etmiş und fortgesetzt And he continued и продолжил

Hatice zekası Hatice intelligence

Güzelliği ve terbiyesi ile ||gracefulness| Mit ihrer Schönheit und Manieren With her beauty and good manners

Örnek bir kadındı Sie war eine vorbildliche Frau She was a model woman

Her vakit Hayatımın En değerli hatıralar arasında kalacaktı ||My life’s|||memories|| Es würde immer zu den wertvollsten Erinnerungen meines Lebens gehören. It would always remain among the most precious memories of my life. Это навсегда останется одним из самых ценных воспоминаний в моей жизни.

Sonra nadri de hatırlamış |rarely|| Dann erinnerte sich auch Nadri Then Nadri remembered too Тогда и Надри вспомнил

O kızcağızı da bir katiple evlendirdiler |the poor girl|||a clerk|married off Sie haben dieses Mädchen mit einem Angestellten verheiratet. They married that girl to a clerk. Они выдали эту девушку за клерка.

Sonra da öldü Dann starb er And then he died Потом он умер

Birkaç gün düşündükten sonra ||after thinking| Nach ein paar Tagen Bedenkzeit After a few days of reflection

Münir Hayri yeniden çağırmış Atatürk Münir Hayri called|||"had invited"| Münir Hayri rief erneut Atatürk an Münir Hayri called Atatürk again

Tamam demiş er sagte ok He said OK

Bizim çocukluk hikayesini filme koyalım ||||put in film Lassen Sie uns unsere Kindheitsgeschichte verfilmen Let's put our childhood story on film Снимем нашу детскую историю на пленку

Yalnız Allein Alone

Hatice'nin ismini koymayın ||don't use Geben Sie nicht den Namen Hatice an Don't name her after Khadija

Bu çok masum bir hikayedir ||innocent||is a story Dies ist eine sehr unschuldige Geschichte This is a very innocent story

Ama belki Hatice'nin torunları falan istemez But maybe Khadija's grandchildren or something Но, возможно, внуки Хатидже ничего не хотят.

Münir Hayri nin senaryosu |||Münir Hayri's script Drehbuch von Munir Hayri Münir Hayri's script сценарий Мунир Хайри

Ben bir devrim çocuğuyum adını taşıyor Ich bin ein Kind der Revolution trägt deinen Namen I am a child of revolution bears your name Я дитя революции носит твое имя

Atatürk rahatsızlandığı için bu film çekilen |fell ill|||| Dieser Film wurde gedreht, weil Atatürk krank wurde. This movie was shot because Atatürk got sick. Этот фильм был снят, потому что Ататюрк был болен.

Hatice mi Hatice

Son sürpriz de bu Das ist die letzte Überraschung. This is the last surprise

Hatice Hanım milletvekili seçildi ve ||member of parliament|| Hatice Hanım wurde als Mitglied des Parlaments gewählt und Hatice Hanım was elected as a member of parliament and Хатидже Ханым была избрана депутатом парламента.

Meclise girdi Entered parliament| ins Parlament eingezogen Entered parliament

Torunları hayatta mıdır acaba ? Leben seine Enkelkinder? Are his grandchildren alive? Живы ли его внуки?

Değerli dostlar Liebe Freunde Dear friends дорогие друзья

Atatürk'le ilgili kısa bir anıyı sizlerle paylaştık with Atatürk||||memory|| Wir haben eine kurze Erinnerung an Atatürk mit Ihnen geteilt. We shared a short memory about Atatürk with you Мы поделились с вами небольшим воспоминанием об Ататюрке.

Kaynak Quelle Source

Atatürk'ten gençliğe Unutulmaz Anılar |youth|Unforgettable|Unforgettable Memories Unvergessliche Erinnerungen von Atatürk bis zur Jugend Unforgettable Memories from Atatürk to Youth Незабываемые воспоминания от Ататюрка до юности

Ahmet Gürel Mayıs 2009 |Gürel| Ahmet Gurel May 2009 Ахмет Гюрель, май 2009 г.

Bir başka hikayede ||In another story in einer anderen Geschichte In another story

Tekrar görüşmek üzere.... Wir sehen uns wieder.... See you again soon....