×

Mes naudojame slapukus, kad padėtume pagerinti LingQ. Apsilankę avetainėje Jūs sutinkate su mūsų slapukų politika.

image

Turkish YouTube, Daha iyi görmek için... Çizin!

Daha iyi görmek için... Çizin!

Müzelere, sergilere gitmeyi sever misiniz?

Peki ya resim yapmayı, çizmeyi?

Çoğunluğun pek de hoşuna gitmeyen şeylerden bahsediyorum galiba ben hep değil mi?

Ama, görebilmek için, daha iyi görebilmek için...

...size güzel bir teklifim var!

Sanat eserlerine bakıp, onları çizmeye başlayalım; ne dersiniz?

Geçen aylarda kısa bir tatil için Antalya'ya gitmiştim.

Neden kısa? Bunun sebebini başka bir videoda daha önce anlatmıştım.

Antalya'ya gidince de insan deniz, kum ,güneş üçlüsü dışında yapabilecek pek çok şey bulabiliyor.

Ve bunlardan bir tanesi de Antalya Müzesi

Daha önce de ziyaret ettiğim bir müzeydi ama, bu kez bizim ufaklığı da götürmek istedim

Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş medeniyetlerden arta kalan pek çok eserle dolu

Özellikle de heykellerle

Müzeyi gezerken bir şey dikkatimi çekti.

Bazı turistler gezerken her heykelin önünde durup onun fotoğrafını çekiyordu.

Birini çektikten hemen sonra diğerine geçip onu da çekiyor,

hatta bir ara acaba müzenin kataloğunu hazırlayan bir ekip mi bunlar acaba diye süphelendim.

Öyle değilmiş

Bunlar "profesyonel turist"

Gittikleri, gördükleri yerleri kendi gözleri ile görmek

kendi duyularıyla hissetmek, deneyimlemek yerine

ceplerindeki, ellerindeki camların arkasından görmek, izlemeyi tercih ediyorlar.

Müzelerde ne sergilenir?

Tarihi eserler, sanat eserleri..

Peki bunları daha iyi nasıl deneyimleyebiliriz?

Her şeyden önce neden sergilenmeye layık bulunduklarını düşünmeye başlayarak.

Eserdeki enteresanlığı, güzelliği görmeye çalışarak

Ona bakınca, gerçekten

ne görüyoruz? Bizi ne etkiliyor?

bunların cevabını verebilmek

artık günümüzde her zamankinden daha zor

çünkü kafalar çok dağınık hep

acelemiz var hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz

ve o yüzden de hiçbirşeye tam olarak

odaklanamıyoruz, tam

odaklanacakken yandaki kişinin

cep telefonu çalıyor ve dikkatimizi dağıtıyor, o zaman da

aklımıza "acaba bana da mesaj gelmiş midir?"

sorusu takılıyor

yani o anı yaşayamıyoruz, bunun vicdan

azabıyla da fotoğraf makinemizi çıkarıp

o anı kaydetmeye, saklamaya çalışıyoruz

daha sonra

bakabilmek için

peki bu "daha sonra" hiç geliyor mu?

daha sonra sakladığımız anlara

gerçekten de geri dönebiliyor muyuz?

sergileri sadece gezmek yerine

sergileneni daha iyi nasıl görebiliriz?

Hollanda'daki bir müzenin

bu soruya çok güzel bir cevabı var

"çizerek" hatta

#startdrawing "çizmeye başla" sloganıyla

bir kampanya başlatmışlar. Çünkü daha

iyi görmeyi en iyi öğrenmenin yollarından

biri de çizmektir

kaleminizi kağıdınızı yanınıza alın, eserin

karşısına geçin ve onu çizmeye

başlayın. "İyi ama benim hiç

kabiliyetim yok, en fazla çubuk

adam çizebiliyorum" bu gayet normal,

benim de ilkokulda en çok gördüğüm

sanat eserleri Cin Ali kitaplarındaydı

Zaten amacımız sanat eseri üretmek değil ki,

onu gözlemlemek

çizmek için daha dikkatli bakmak zorundasınız

daha yakından

ölüçleri, oranları, ışık gölge

oyunları, çizgileri, detaylarıyla

eseri daha iyi farkedeceksiniz

"ben yine de çizemem, çizer değilim"

demeyin, çizersiniz!

küçük bir çocukken hiç resim yapmadınız mı?

bütün çocuklar resim yapar

çünkü resim yapmayı, çizmeyi bilir

hem de hemen herşeyi dilediği gibi çizebilir

eğitimciyken Robinson'ın anlattığı şu hikayeyi bir dinleyin:

çocuklar şanslarını denemekten korkmazlar

yanlış yapmaktan çekinmezler

bilmeseler de devam ederler

eğer yanlış birşeyler yapmaya hazırlıklı değilseniz hiçbir zaman orijinal

bir şey bulamazsınız, göremezsiniz

küçükken korkusuzca resim çizerdik

hem de her yere! Sonra

bu yeteneğimizi kaybettik

unuttuk, okullarda işyerlerinde

unutturulduk, yapmanız gereken

tek şey hatırlamaya çalışmak

cesur olun müzelere gidin

sanat eserlerine bakın

onları çizerek

anlamaya çalışın. Anıları yakalayıp

anılara dönüştürmenin tek yolu fotoğraf

çekmek değil, tüm

benliğinle o anda bulunmak, o anı yaşamak

daha iyi görebilmek için, çizin...

-heykel!

-Başka?

-Pinokyo heykeli

-O ne heykeli?

-Ok atan adam heykeli mi?

-Hayır, örümcek adam!

-Bu ne heykeli?

-Batman!

ALTYAZI Ayberk Yılmaz Youtube Tekno AYZ

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Daha iyi görmek için... Çizin! Better|well|to see|in order to|Draw Um besser zu sehen... Zeichnen Sie es! Για να βλέπετε καλύτερα... Ζωγραφίστε! Para ver mejor... ¡Dibuja! Pour mieux voir... Dessinez-le ! Om beter te zien... Tekenen! Para ver melhor... Desenhe-o! Чтобы лучше видеть... Рисуй! För att se bättre... Dra! To see better... Draw!

Müzelere, sergilere gitmeyi sever misiniz? to museums|to exhibitions|going|do you love|(question particle) هل تحب الذهاب إلى المتاحف والمعارض؟ Gehen Sie gerne in Museen und Ausstellungen? Do you like to go to museums and exhibitions?

Peki ya resim yapmayı, çizmeyi? Well|or|painting|to do|to draw حسنا وهل تحب أن ترسم؟ А живопись, рисунок? What about painting and drawing?

Çoğunluğun pek de hoşuna gitmeyen şeylerden bahsediyorum galiba ben hep değil mi? of the majority|very|also|to their liking|unpleasant|things|I am talking about|probably|I|always|not|question particle أنا أتحدث عن أشياء لا تروق للغالبية دائما ، أليس كذلك؟ Ich spreche wohl immer über Dinge, die der Mehrheit nicht gefallen, oder? Я говорю о вещах, которые не нравятся большинству людей, верно? I guess I'm always talking about things that most people don't really like, right?

Ama, görebilmek için, daha iyi görebilmek için... But|to see|for|better|well|to see|for ولكن لتكون قادراً على الرؤية، الرؤية الأفضل ... Aber, um zu sehen, um besser zu sehen. Но видеть, видеть лучше... But, to be able to see, to see better...

...size güzel bir teklifim var! to you|beautiful|a|my offer|there is ... لدي عرض جيد! ...ich habe ein gutes Angebot für Sie! ... У меня есть для вас хорошее предложение! ...I have a nice offer for you!

Sanat eserlerine bakıp, onları çizmeye başlayalım; ne dersiniz? Art|to the artworks|looking|them|to draw|let’s start|what|do you say ما رأيكم أن ننظر للأعمال الفنية ، ولنبدأ برسمها Schauen wir uns die Kunstwerke an und fangen wir an, sie zu zeichnen, ja? Давайте начнем с просмотра произведений искусства и их рисования; чего-чего? Let's look at the artworks and start drawing them; what do you think?

Geçen aylarda kısa bir tatil için Antalya'ya gitmiştim. Last|months|short|a|vacation|for|to Antalya|I had gone ذهبت إلى أنطاليا لقضاء عطلة قصيرة في الأشهر القليلة الماضية. Я ездил в Анталию на короткий отпуск в прошлом месяце. I went to Antalya for a short vacation in the past months.

Neden kısa? Bunun sebebini başka bir videoda daha önce anlatmıştım. Why|short|This|reason|another|one|in the video|earlier|before|I had explained لماذا قصيرة؟ سبق وشرحت سبب ذلك على فيديو آخر. Почему он короткий? Я объяснил причину этого ранее в другом видео. Why is it short? I explained the reason in another video before.

Antalya'ya gidince de insan deniz, kum ,güneş üçlüsü dışında yapabilecek pek çok şey bulabiliyor. |||||||trio|||||| to Antalya|when|also|people|sea|sand|sun|trio|outside|can do|many|many|things|finds عندما تذهب إلى أنطاليا ، يمكنك أن تجد العديد من الأشياء التي يمكنك القيام بها غير البحر والرمال وأشعة الشمس. Wenn Sie nach Antalya fahren, können Sie viele Dinge zu tun, als das Meer, Sand, Sonne Trio zu finden. Когда вы отправляетесь в Анталию, помимо моря, песка и солнечного трио можно найти множество развлечений. When you go to Antalya, you can find many things to do besides the trio of sea, sand, and sun.

Ve bunlardan bir tanesi de Antalya Müzesi And|from these|one|of them|also|Antalya|Museum واحد منهم هو متحف أنطاليا And one of them is the Antalya Museum.

Daha önce de ziyaret ettiğim bir müzeydi ama, bu kez bizim ufaklığı da götürmek istedim Earlier|before|also|visit|I had visited|a||but|this|time|our|little one|also|to take|I wanted كان متحفًا قمت بزيارته من قبل ، لكن هذه المرة كنت أريد أن آخذ ابني أيضًا Это был музей, который я посещала раньше, но на этот раз я хотела взять нашего малыша. It was a museum I had visited before, but this time I wanted to take our little one with us.

Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş medeniyetlerden arta kalan pek çok eserle dolu |||errichtet|Zivilisationen|übrig geblieben||||mit vielen Werken| Anatolia|lands|on|established|from civilizations|remaining|left|many|many|with works|full إنه مليء بالعديد من الأعمال المتبقية من الحضارات التي أقيمت على أراضي الأناضول Anatolien ist voll von Artefakten, die von den dort ansässigen Zivilisationen übrig geblieben sind. Он полон многих артефактов, оставшихся от цивилизаций, основанных на анатолийских землях. The lands of Anatolia are filled with many artifacts left over from the civilizations established there.

Özellikle de heykellerle Especially|too|with the sculptures خصوصا بالتماثيل Besonders bei Skulpturen Especially with sculptures.

Müzeyi gezerken bir şey dikkatimi çekti. The museum|while visiting|one|thing|my attention|caught عندما كنت أتجول في المتحف هناك شيء لفت نظري Во время посещения музея кое-что привлекло мое внимание. While touring the museum, something caught my attention.

Bazı turistler gezerken her heykelin önünde durup onun fotoğrafını çekiyordu. Some|tourists|while walking|every|statue|in front of|stopping|its|photo|was taking بعض السياح يقفون أمام كل تمثال ويأخذون صورة له Some tourists were stopping in front of each sculpture and taking its photo.

Birini çektikten hemen sonra diğerine geçip onu da çekiyor, One person|after pulling|immediately|after|to the other|passing|him|also|pulls مباشرة بعد أخذ صورة لأحد التماثيل ينتقل للآخر ويأخذ صورة له After taking one, they immediately move on to the next and take that one too,

hatta bir ara acaba müzenin kataloğunu hazırlayan bir ekip mi bunlar acaba diye süphelendim. even|one|moment|I wonder|museum's|catalog|preparing|a|team|question particle|these|I wonder|by saying|I got suspicious حتى أنني اشتبهت في أنهم كانوا فريقًا يعد كتالوج المتحف. Irgendwann habe ich mich sogar gefragt, ob sie ein Team sind, das den Katalog des Museums vorbereitet. Мне даже стало интересно, не та ли это команда, которая подготовила каталог музея. I even wondered for a moment if they were a team preparing the museum's catalog.

Öyle değilmiş that way|wasn't ليس كذلك не так It turns out that's not the case.

Bunlar "profesyonel turist" These|professional|tourists هؤلاء هم "السياح المحترفون" These are "professional tourists".

Gittikleri, gördükleri yerleri kendi gözleri ile görmek The places they go|The places they see|places|their own|eyes|with|to see بدل أن يروا الأماكن التي يزورونها بأعينهم Увидев своими глазами места, которые они посетили и видели To see the places they go and the things they see with their own eyes.

kendi duyularıyla hissetmek, deneyimlemek yerine own|with senses|to feel|to experience|instead of و بدل أ ن يشعروا بها بحواسهم statt mit ihren eigenen Sinnen zu fühlen und zu erleben. вместо того, чтобы чувствовать, переживать своими чувствами Instead of feeling and experiencing with their own senses,

ceplerindeki, ellerindeki camların arkasından görmek, izlemeyi tercih ediyorlar. in their pockets|in their hands|glasses|from behind|to see|watching|prefer|they do يفضلون رؤيتها ومشاهدتها من وراء الزجاج الذي في أيديهم و جيوبهم. Sie ziehen es vor, durch die Brille in ihren Taschen und Händen zu sehen und zu beobachten. они предпочитают видеть и смотреть сквозь стекло в карманах и руках. they prefer to see and observe through the glass in their pockets and in their hands.

Müzelerde ne sergilenir? In museums|what|is exhibited ماذا يعرض في المتاحف؟ Was wird in Museen ausgestellt? What is exhibited in museums?

Tarihi eserler, sanat eserleri.. Historical|artifacts|art|artworks فالأعمال التاريخية ، والتحف الفنية .. Historische Artefakte, Kunstwerke... Исторические артефакты, произведения искусства. Historical artifacts, works of art..

Peki bunları daha iyi nasıl deneyimleyebiliriz? Well|these|better|well|how|can we experience وكيف نخوض التجربة بشكل أفضل؟ Wie können wir sie also besser erleben? So how can we experience these better?

Her şeyden önce neden sergilenmeye layık bulunduklarını düşünmeye başlayarak. |||||würdig||| Everything|from|before|why|to be exhibited|worthy|they found|to think|starting في بداية الأمر ، يجب التفكير في السبب الذي جعلهم يستحقون العرض Zunächst einmal sollten wir uns überlegen, warum sie es verdienen, ausgestellt zu werden. Начав думать о том, почему они заслуживают того, чтобы их выставляли в первую очередь. First of all, by starting to think about why they are considered worthy of being exhibited.

Eserdeki enteresanlığı, güzelliği görmeye çalışarak Im Werk|Interessantheit||| in the work|interestingness|beauty|to see|by trying بمحاولة رؤية أعجوبة وجمال العمل Ich versuche, das Interessante, das Schöne in der Arbeit zu sehen. Попытка увидеть интересность и красоту в работе By trying to see the interestingness and beauty in the work.

Ona bakınca, gerçekten Him|when I look|really عندما ننظر إليها Глядя на это действительно When we look at it, really

ne görüyoruz? Bizi ne etkiliyor? what|do we see|us|what|affects ماذا نرى؟ ما الذي يؤثر علينا؟ что мы видим? Что влияет на нас? what do we see? What affects us?

bunların cevabını verebilmek of these|answer|to be able to give القدرة على إعطاء الأجوبة being able to answer these questions

artık günümüzde her zamankinden daha zor now|in modern times|every|from time|more|difficult أصبح الآن أكثر صعوبة من أي وقت مضى сейчас сложнее, чем когда-либо is now harder than ever in today's world.

çünkü kafalar çok dağınık hep because|minds|very|scattered|always لأن تفكيرنا مشتت جدا طوال الوقت weil die Köpfe immer so zerstreut sind because our minds are always very scattered

acelemiz var hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz our hurry|exists|always|one|places|to catch up|we try نحن دائما في عجلة من امرنا Wir sind in Eile, wir versuchen immer, etwas zu erreichen. we are always in a hurry trying to catch up with something

ve o yüzden de hiçbirşeye tam olarak and|that|reason|too|to anything|fully|accurately وهذا هو السبب في und deshalb glaube ich an nichts mehr. and that's why we can't fully

odaklanamıyoruz, tam we cannot focus|fully أننا لا يمكننا التركيز في أي شيء focus on anything, completely

odaklanacakken yandaki kişinin when I was about to focus|next to me|person's عندما نبدأ بالتركيز يبدأ هاتف Ich war kurz davor, mich auf die Person neben mir zu konzentrieren. while we are trying to focus, the person next to us

cep telefonu çalıyor ve dikkatimizi dağıtıyor, o zaman da pocket|phone|rings|and|our attention|distracts|it|time|too الشخص الذي بجانبنا بالرنين das Mobiltelefon klingelt und lenkt uns ab, dann has their cell phone ringing, which distracts us, and then

aklımıza "acaba bana da mesaj gelmiş midir?" it occurred to us|I wonder|to me|also|message|arrived|has it ويتشتت تفكيرنا ونسأل أنفسنا the question "I wonder if I have received a message too?"

sorusu takılıyor question|gets stuck " هل وصلت لي رسالة أيضا؟" bleibt die Frage lingers in our minds.

yani o anı yaşayamıyoruz, bunun vicdan |||||Gewissen so|that|moment|we cannot live|this|conscience أي أننا لا نستطيع أن نعيش تلك اللحظة ، Ich meine, wir können nicht im Hier und Jetzt leben. так что мы не можем жить в тот момент, это наша совесть so we are not living that moment, with the guilt

azabıyla da fotoğraf makinemizi çıkarıp mit Mühe|||unsere Kamera| with his suffering|also|photo|our camera|taking out وبتأنيب الضمير نخرج كاميراتنا also zückten wir unsere Kamera we take out our camera and

o anı kaydetmeye, saklamaya çalışıyoruz that|moment|to record|to keep|we are trying ونحاول تسجيل اللحظة والإحتفاظ بها try to capture and preserve that moment

daha sonra later|then لننظر لها later

bakabilmek için to be able to see|in order to في وقت لاحق to be able to look at

peki bu "daha sonra" hiç geliyor mu? well|this|later|after|ever|comes|question particle حسنا وهل يأتي "في وقت لاحق"؟ so, does this "later" ever come?

daha sonra sakladığımız anlara later|then|we hid|to moments هل حقا نستطيع أن نعود zu den Momenten, die wir für später aufheben. to the moments we saved later

gerçekten de geri dönebiliyor muyuz? really|also|back|can return|we للحظات التي نخبيؤها فيما بعد؟ can we really go back?

sergileri sadece gezmek yerine the exhibitions|only|to visit|instead of بدلا من مجرد التجولفي المعارض а не просто посещать выставки instead of just visiting exhibitions

sergileneni daha iyi nasıl görebiliriz? the exhibited thingi|better|well|how|can we see كيف يمكننا رؤية المعرض بشكل أفضل؟ Как лучше увидеть выставку? how can we better see what is exhibited?

Hollanda'daki bir müzenin in the Netherlands|a|museum متحف في هولندا музей в Нидерландах A museum in the Netherlands

bu soruya çok güzel bir cevabı var this|question|very|beautiful|one|answer|exists لديه إجابة جيدة للغاية لهذا السؤال has a very nice answer to this question.

"çizerek" hatta by drawing|even عن طريق "الرسم" даже по "рисованию" "by drawing" even

#startdrawing "çizmeye başla" sloganıyla |to draw|start|with the slogan #startDrawing بدأوا حملة #startdrawing со слоганом "начинай рисовать" #startdrawing with the slogan "start drawing"

bir kampanya başlatmışlar. Çünkü daha a|campaign|they have started|Because|more شعارها " إبدأ ارسم" . Они начали кампанию. потому что больше they have launched a campaign. Because

iyi görmeyi en iyi öğrenmenin yollarından good|seeing|the most|well|learning|ways لأن أفضل الطرق لتعلم الرؤية الجيدة один из лучших способов научиться хорошо видеть one of the best ways to learn to see better is

biri de çizmektir one|also|to draw هو الرسم one is to draw

kaleminizi kağıdınızı yanınıza alın, eserin ||||Werk your pencil|your paper|with you|take|your work احملوا ورقة وقلم لرصاص معكم ، Nehmen Sie Ihren Stift und Ihr Papier mit. возьмите с собой ручку и бумагу take your pen and paper with you, stand in front of the work and

karşısına geçin ve onu çizmeye in front of him|you all pass|and|him|to draw وقفوا أمام العمل وارسموه start drawing it.

başlayın. "İyi ama benim hiç start||but|my|never " ولكن لا قدرة لي "Well, but I have no experience.

kabiliyetim yok, en fazla çubuk ||||Stock my ability|is not|at most|more|stick أقصى ما يمكنني Ich bin nicht fähig, höchstens ein Stock У меня нет возможности, большинство палок I have no ability, at most a stick.

adam çizebiliyorum" bu gayet normal, |ich kann zeichnen||| man|I can draw|this|quite|normal رسمه هو الدائرة "هذا طبيعي جدا ، Ich kann Männer zeichnen", das ist normal, I can draw a man, this is quite normal,

benim de ilkokulda en çok gördüğüm my|also|in elementary school|most|often|seen أكثر ما رأيته في المدرسة الابتدائية the artworks I saw the most in elementary school

sanat eserleri Cin Ali kitaplarındaydı art|works|a character name|a character name|were in the books كان الأعمال الفنية التي كتب جين علي were in the Cin Ali books.

Zaten amacımız sanat eseri üretmek değil ki, already|our goal|art|work|to produce|not|that هدفنا ليس إنتاج عمل فني ، Our goal is not to produce a work of art,

onu gözlemlemek it|to observe تدقيقه but to observe it.

çizmek için daha dikkatli bakmak zorundasınız to draw|in order to|more|carefully|to look|you must عليك أن تنظر بمزيد من الدقة من أجل أن ترسم You have to look more carefully to draw it.

daha yakından closer|from close عن كثب More closely.

ölüçleri, oranları, ışık gölge Maße|Verhältnisse|| measurements|ratios|light|shadow الأبعاد والنسب والظل Dimensionen, Proportionen, Licht und Schatten размеры, пропорции, светлый оттенок measurements, ratios, light and shadow

oyunları, çizgileri, detaylarıyla the games|the lines|with their details الخدع والخطوط والتفاصيل games, lines, with details

eseri daha iyi farkedeceksiniz the work|more|well|you will notice ستلاحظ العمل على نحو أفضل you will notice the work better

"ben yine de çizemem, çizer değilim" I|again|also|cannot draw|drawer| "أنا لا أستطيع الرسم ، أنا لست رساما" "Ich kann immer noch nicht zeichnen, ich bin kein Illustrator" «Я до сих пор не умею рисовать, я не художник» “我还是不会画画,我不是艺术家” "I still can't draw, I'm not a drawer"

demeyin, çizersiniz! don't say|you will draw لا تقل ، تستطيع الرسم! не говори, ты рисуешь! 别说,你画! don't say that, you can draw!

küçük bir çocukken hiç resim yapmadınız mı? small|a|as a child|ever|drawing|you did not do|question particle ألم ترسم حينما كنت صغيرا؟ Разве ты никогда не рисовал, когда был маленьким? 你小时候没画画吗? didn't you ever draw when you were a little child?

bütün çocuklar resim yapar all|children|picture|draw كل الاطفال يرسمون 所有孩子都画画 all children draw

çünkü resim yapmayı, çizmeyi bilir because|painting|to paint|to draw|knows لأنه يعرف كيف يرسم 因为他会画画 because they know how to draw, how to make pictures

hem de hemen herşeyi dilediği gibi çizebilir ||||gewünschte|| also|too|almost|everything|he wishes|like|can draw ويرسم كل شيء كما يريد und er kann fast alles zeichnen, was er will. Он также может рисовать практически все, что пожелает. 他也可以随心所欲地画几乎任何东西。 and can draw almost everything as they wish

eğitimciyken Robinson'ın anlattığı şu hikayeyi bir dinleyin: when I was a teacher|Robinson's|told|this|story|a|listen استمع إلى قصة روبنسون عندما كان معلما: Hören Sie sich diese Geschichte an, die Robinson mir erzählt hat, als ich noch Erzieherin war: Послушайте эту историю, рассказанную Робинсоном, когда он был педагогом: 听听罗宾逊当教育家时讲的这个故事: while being an educator, listen to this story told by Robinson:

çocuklar şanslarını denemekten korkmazlar children|their luck|from trying|do not fear لا يخاف الأطفال من تجربة حظهم Kinder haben keine Angst, Risiken einzugehen дети не боятся рисковать 孩子们不怕冒险 children are not afraid to try their luck

yanlış yapmaktan çekinmezler mistake|from making|they do not hesitate لا يترددون في ارتكاب الأخطاء sie zögern nicht, Unrecht zu tun Они не стесняются ошибаться 他们不惜犯错 they do not hesitate to make mistakes

bilmeseler de devam ederler if they don't know|also|continue|they will حتى لو لم يعرفوا يكملون даже если они не знают 即使他们不知道 they continue even if they don't know

eğer yanlış birşeyler yapmaya hazırlıklı değilseniz hiçbir zaman orijinal if|wrong|things|to do|prepared|you are not|never|time|original إذا لم تكن مستعدًا لفعل شيء خاطئ ، 除非您准备做错事,否则绝不是原创 if you are not prepared to do something wrong, you will never find anything original

bir şey bulamazsınız, göremezsiniz a|thing|you cannot find|you cannot see لن تجد و لن ترى في أي وقت شيء مبتكر вы ничего не можете найти, вы не можете видеть 你什么也找不到,你看不到 you cannot see it

küçükken korkusuzca resim çizerdik when we were little|fearlessly|drawing|we would draw كنا نرسم بدون خوف حين كنا صغار Als wir klein waren, haben wir ohne Angst gezeichnet. Когда мы были маленькими, мы рисовали без страха 当我们还小的时候,我们曾经无所畏惧地画画 when we were little, we would draw fearlessly

hem de her yere! Sonra both|also|every|where|Later و في كل مكان! ثم и везде! После 无处不在!然后 and everywhere! Then

bu yeteneğimizi kaybettik this|our ability|we lost فقدنا هذه الموهبة 我们失去了这种能力 we lost this ability

unuttuk, okullarda işyerlerinde we forgot|in schools|in workplaces نسينا ، في المدارس wir haben vergessen, in Schulen und an Arbeitsplätzen 我们忘记了,在学校和工作场所 we forgot, in schools and workplaces

unutturulduk, yapmanız gereken we were forgotten|you should do|necessary جعلنا ننسنا، كل ما عليك القيام به 我们被遗忘了,你需要做什么 we were made to forget, what you need to do

tek şey hatırlamaya çalışmak only|thing|to remember|trying هو محاولة التذكر 只是想记住 try to remember one thing

cesur olun müzelere gidin be brave|be|to museums|go كونوا شجعان sei mutig und geh ins Museum будь смелым ходи в музеи 勇敢去博物馆 be brave, go to museums

sanat eserlerine bakın art|to the works|look انظروا إلى الأعمال الفنية 看艺术作品 look at the artworks

onları çizerek them|by drawing من خلال رسمها рисуя их 通过绘制它们 by drawing them

anlamaya çalışın. Anıları yakalayıp to understand|try|Memories| حاول أن تفهموها. ليست الطريقة الوحيدة 试着去理解。捕捉回忆 try to understand. Capturing memories and

anılara dönüştürmenin tek yolu fotoğraf to memories|transforming|only|way|photograph لإصطياد الذكريات هو تحويلها die einzige Möglichkeit, sich in Erinnerungen zu verwandeln, ist die Fotografie 照片是把它变成回忆的唯一方法 the only way to turn them into memories is not just to take a photo,

çekmek değil, tüm to pull|not|all إلى صور 不吸引所有人 but to be present in that moment with all your

benliğinle o anda bulunmak, o anı yaşamak with your being|that|moment|to be|that|moment|to live أتواجد بكاملي، لأعيش تلك اللحظة im Moment mit sich selbst zu sein, im Moment zu leben 活在当下,活在当下 being, to live that moment.

daha iyi görebilmek için, çizin... better|well|to see|in order to|draw لرؤية أفضل ، ارسم ... 为了看得更清楚,画... to see better, draw...

-heykel! statue -تمثال -雕像! -sculpture!

-Başka? Another -شيء آخر؟ -其他? -Anything else?

-Pinokyo heykeli Pinocchio|statue -Pinokyoتمثال -匹诺曹雕像 -Pinocchio sculpture

-O ne heykeli? That|what|statue - ما هذا التمثال؟ - 那是什么雕像? -What statue is that?

-Ok atan adam heykeli mi? Arrow|shooting|man|statue|question particle - تمثال الرجل الذي رمى الرمح؟ -Eine Statue eines Mannes, der einen Bogen schießt? - 一个男人射箭的雕像? -Is it the statue of the man shooting an arrow?

-Hayır, örümcek adam! No|spider|man لا رجل العنكبوت! -Nein, Spider-Man! -不,蜘蛛侠! -No, it's Spider-Man!

-Bu ne heykeli? This|what|statue - هذا تمثال ماذا؟ - 这是什么雕像? -What statue is this?

-Batman! Batman -باتمان! -蝙蝠侠! -Batman!

ALTYAZI Ayberk Yılmaz Youtube Tekno AYZ |||||Technologie SUBTITLE|Ayberk|Yilmaz|Youtube|Tekno|AYZ SUBTITLE Ayberk Yılmaz Youtube Techno AYZ SUBTITLE Ayberk Yılmaz Youtube Tekno AYZ

SENT_CWT:AFkKFwvL=4.63 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=4.54 en:AFkKFwvL openai.2025-02-07 ai_request(all=133 err=0.00%) translation(all=106 err=0.00%) cwt(all=546 err=0.92%)