×

We gebruiken cookies om LingQ beter te maken. Als u de website bezoekt, gaat u akkoord met onze cookiebeleid.

image

Tuncay Günaydın - Kolay Türkçe Videoları, İzin Günü

İzin Günü

Selam

Dün neler yaptım?

Bugün size dün neler yaptım?

Ondan bahsedeceğim

Dün neler yaptım?

Onları anlatacağım

Dün pazartesi idi

Pazartesi günleri çalışmıyorum

Pazartesi izin günüm

Pazartesi boş günüm

Pazartesi günü ailemle vakit geçiriyorum

Pazartesi günleri çocuklarımla vakit geçiriyorum

Dün sabah yine erken kalktım

Dışarıya çıktım, koşmaya çıktım

Yarım saat, kırk dakika bir parkta koştum ve eve geri geldim

Duş aldım, güzel bir kahvaltı yaptık

Uzun uzun kahvaltı yaptık

Kahvaltı benim için çok önemli

Kahvaltı en çok sevdiğim öğün

Daha sonra dışarıya çıktık

Pazartesi günleri dışarıya çıkmayı çok seviyorum

Çünkü diğer günler her zaman evin içerisindeyim

Evden çalışıyorum, uzaktan çalışıyorum, internetten çalışıyorum

O yüzden pazartesi günleri dışarıya çıkıyorum

Yüzde yüz dışarıya çıkıyorum

Bir akrabamı ziyaret ettik

Onun küçük bir iş yeri var

O bir esnaf, onu ziyaret ettik

Lastik satıyor, araba lastiği satıyor

Daha sonra büyük oğlumu okula bıraktık

O ana sınıfına gidiyor

Daha sonra bir arkadaşımı ziyarete gittim

Onların iki çocukları var

Birisi yaklaşık dokuz yaşında

Diğer çocuk yaklaşık altı yaşında

O çocukları ziyarete gittim

Arkadaşlarımı ziyarete gittim

Daha sonra eve geri döndük

Hayır, eve geri dönmedik

Daha sonra bir restorana gittik

Bir restoranda yemek yedik

Akşamleyin eve döndük

Akşamleyin evde çay içtik

Ve film izledik, evet

Ve daha sonra Brezilyanın maçını izledim

Bu arada, tabii ki çocuklar ile Minecraft oynadım

Bilgisayarda Minecraft oyunu var

Bazen ben de oynuyorum Minecraft oyununu

Benim çocuklarım Minecraft oyununu oynuyorlar

Her gün bir saat video izleme hakları var

Ve her gün bir saat online oyun oynama hakları var

Bu kadar, pazartesi günleri böyleydi

Bu videonun metnini başka dillere, tercümeleri ile birlikte açıklamalar kısmında bulabilirsiniz

Bu videonun metni açıklamalar kısmında

Hoşçakalın

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

İzin Günü Day off| Urlaubstag Ημέρα άδειας Leave Day Día de permiso Jour de congé Giorno di congedo 休暇日 휴가일 Verlofdag Dzień urlopu Dia de férias День отпуска Ledig dag 休假

Selam Hi.

Dün neler yaptım? |things| Was habe ich gestern getan? What did I do yesterday? Qu'ai-je fait hier ? Wat heb ik gisteren gedaan?

Bugün size dün neler yaptım? |you|||I did Was habe ich gestern getan? What did I do yesterday? Qu'ai-je fait hier ? Wat heb ik gisteren gedaan? Что я сделал вчера?

Ondan bahsedeceğim about him/her/it|I will talk Ich werde darüber sprechen I will talk about it J'en parlerai Ik zal erover praten

Dün neler yaptım? What did I do yesterday? Qu'ai-je fait hier ? Dün neler yaptım?

Onları anlatacağım |I will explain Ich werde Ihnen von ihnen erzählen I will tell them Je vais vous en parler Ik zal je over hen vertellen

Dün pazartesi idi |Monday|was Yesterday was Monday Hier, c'était lundi Gisteren was maandag

Pazartesi günleri çalışmıyorum Monday||"I don't work" Montags arbeite ich nicht I don't work on Mondays Je ne travaille pas le lundi Ik werk niet op maandag

Pazartesi izin günüm |permission| |day off|my day off Montag ist mein freier Tag. Monday is my day off Le lundi est mon jour de congé. Maandag is mijn vrije dag.

Pazartesi boş günüm |free| Monday is my day off Le lundi est mon jour de congé. Maandag is mijn vrije dag.

Pazartesi günü ailemle vakit geçiriyorum ||with my family|time|spending time On Monday I spend time with my family Le lundi, je passe du temps avec ma famille Op maandag breng ik tijd door met mijn gezin

Pazartesi günleri çocuklarımla vakit geçiriyorum Monday||with my children|| I spend time with my children on Mondays Je passe du temps avec mes enfants le lundi Op maandag breng ik tijd door met mijn kinderen

Dün sabah yine erken kalktım ||again|early|I got up Yesterday morning I woke up early again Je me suis encore levé tôt hier matin. Gisterochtend stond ik weer vroeg op.

Dışarıya çıktım, koşmaya çıktım Outside|I went out|to run| Ich ging raus, ich ging joggen I went out, I went for a run Je suis sorti, j'ai couru Ik ging naar buiten, ik ging hardlopen

Yarım saat, kırk dakika bir parkta koştum ve eve geri geldim Half||forty|minutes|||I ran|||back| Ich bin eine halbe Stunde, vierzig Minuten in einem Park gelaufen und wieder nach Hause gekommen. I ran in a park for half an hour, forty minutes and came back home J'ai couru dans un parc pendant une demi-heure, quarante minutes et je suis rentré à la maison. Ik rende een half uur, veertig minuten in een park en kwam weer thuis.

Duş aldım, güzel bir kahvaltı yaptık I took a shower, we had a nice breakfast J'ai pris une douche, nous avons pris un bon petit déjeuner. Ik heb gedoucht, we hebben lekker ontbeten.

Uzun uzun kahvaltı yaptık Long||| We had a long breakfast Nous avons pris un long petit déjeuner We hadden een lang ontbijt У нас был долгий завтрак

Kahvaltı benim için çok önemli Breakfast is very important to me Le petit-déjeuner est très important pour moi Ontbijt is erg belangrijk voor mij

Kahvaltı en çok sevdiğim öğün ||||meal Das Frühstück ist meine Lieblingsmahlzeit Breakfast is my favorite meal Le petit-déjeuner est mon repas préféré Ontbijt is mijn favoriete maaltijd

Daha sonra dışarıya çıktık ||outside|we went out Dann gingen wir nach draußen Then we went outside Ensuite, nous sommes allés à l'extérieur Toen gingen we naar buiten

Pazartesi günleri dışarıya çıkmayı çok seviyorum ||outside|going out|| I love going out on Mondays J'adore sortir le lundi Ik ga graag uit op maandag

Çünkü diğer günler her zaman evin içerisindeyim because|other||||the house|"I am inside" Denn an den anderen Tagen bin ich immer im Haus Because the other days I am always in the house Parce que les autres jours, je suis toujours dans la maison Want de andere dagen ben ik altijd in huis

Evden çalışıyorum, uzaktan çalışıyorum, internetten çalışıyorum |I work|remotely||| Ich arbeite von zu Hause aus, ich arbeite aus der Ferne, ich arbeite online I work from home, I work remotely, I work online Je travaille à domicile, je travaille à distance, je travaille en ligne Ik werk van thuis uit, ik werk op afstand, ik werk online

O yüzden pazartesi günleri dışarıya çıkıyorum |That's why|||outside| That's why I go out on Mondays C'est pourquoi je sors le lundi. Daarom ga ik op maandag uit

Yüzde yüz dışarıya çıkıyorum One hundred percent|percent|"outside"| Ich gehe hundertprozentig aus I'm going out one hundred percent Je sors à cent pour cent Ik ga voor honderd procent

Bir akrabamı ziyaret ettik |my relative|visit|we visited We visited a relative Nous avons rendu visite à un parent We bezochten een familielid

Onun küçük bir iş yeri var ||||place| Er hat ein kleines Unternehmen He has a small business Il a une petite entreprise Hij heeft een klein bedrijf

O bir esnaf, onu ziyaret ettik ||shopkeeper||| Er ist ein Ladenbesitzer, wir haben ihn besucht He is a shopkeeper, we visited him C'est un commerçant, nous lui avons rendu visite

Lastik satıyor, araba lastiği satıyor Tire|sells||tire| Er verkauft Reifen, er verkauft Autoreifen He sells tires, he sells car tires Il vend des pneus, il vend des pneus de voiture Hij verkoopt banden, hij verkoopt autobanden

Daha sonra büyük oğlumu okula bıraktık |||my older son||dropped off Dann haben wir meinen ältesten Sohn zur Schule gebracht. Then we dropped my eldest son off at school Puis nous avons déposé mon fils aîné à l'école Daarna hebben we mijn oudste zoon op school afgezet Потом мы отвезли моего старшего сына в школу.

O ana sınıfına gidiyor He/She/It|preschool|kindergarten class| Er geht in den Kindergarten He's going to kindergarten Il va à l'école maternelle Hij gaat naar de kleuterschool Он ходит в детский сад

Daha sonra bir arkadaşımı ziyarete gittim Then I went to visit a friend Ensuite, je suis allée rendre visite à une amie Toen ging ik op bezoek bij een vriend

Onların iki çocukları var |||have Sie haben zwei Kinder They have two children Ils ont deux enfants Ze hebben twee kinderen

Birisi yaklaşık dokuz yaşında someone|about|nine|years old Einer ist etwa neun Jahre alt One is about nine years old L'un d'eux a environ neuf ans Eentje is ongeveer negen jaar oud

Diğer çocuk yaklaşık altı yaşında ||about|| The other child is about six years old L'autre enfant a environ six ans Het andere kind is ongeveer zes jaar oud

O çocukları ziyarete gittim Ich habe diese Kinder besucht I went to visit those children Je suis allé rendre visite à ces enfants Ik ging die kinderen bezoeken

Arkadaşlarımı ziyarete gittim my friends|| Ich besuchte meine Freunde I went to visit my friends Je suis allée rendre visite à mes amis Ik ging op bezoek bij mijn vrienden

Daha sonra eve geri döndük |||back|we returned Dann gingen wir zurück zum Haus Then we went back home Puis nous sommes retournés à la maison Toen gingen we terug naar het huis

Hayır, eve geri dönmedik |||did not return Nein, wir sind nicht nach Hause zurückgekehrt. No, we didn't go back home Non, nous ne sommes pas rentrés chez nous Nee, we gingen niet terug naar huis

Daha sonra bir restorana gittik Then we went to a restaurant Nous sommes ensuite allés dans un restaurant

Bir restoranda yemek yedik We ate in a restaurant Nous avons mangé dans un restaurant We aten in een restaurant

Akşamleyin eve döndük In the evening|| Wir kamen am Abend nach Hause In the evening we returned home Nous sommes rentrés à la maison le soir We kwamen 's avonds thuis

Akşamleyin evde çay içtik In the evening||| In the evening we had tea at home Le soir, nous avons pris le thé à la maison s Avonds dronken we thuis thee

Ve film izledik, evet ||we watched| And we watched a movie, yeah Et nous avons regardé un film, oui.

Ve daha sonra Brezilyanın maçını izledim |||Brazil's|their match|watched Und dann habe ich Brasilien spielen sehen. And then I watched Brazil's match Puis j'ai regardé le Brésil jouer. En toen zag ik Brazilië spelen.

Bu arada, tabii ki çocuklar ile Minecraft oynadım |in the meantime||of course|||Minecraft|played Übrigens, natürlich habe ich mit den Kindern Minecraft gespielt. By the way, of course I played Minecraft with the kids D'ailleurs, j'ai bien sûr joué à Minecraft avec les enfants. Trouwens, natuurlijk heb ik Minecraft gespeeld met de kinderen

Bilgisayarda Minecraft oyunu var on the computer||game| Es gibt ein Minecraft-Spiel auf dem Computer Minecraft game on the computer Il y a un jeu Minecraft sur l'ordinateur Er is een Minecraft-spel op de computer

Bazen ben de oynuyorum Minecraft oyununu |||I play||the game Sometimes I play Minecraft too Parfois, je joue aussi à Minecraft. Soms speel ik ook Minecraft.

Benim çocuklarım Minecraft oyununu oynuyorlar |my children|||they are playing Meine Kinder spielen das Spiel Minecraft My children are playing the Minecraft game Mes enfants jouent au jeu Minecraft Mijn kinderen spelen het spel Minecraft

Her gün bir saat video izleme hakları var ||||||Rechte|Rechte |||||watching|right| Sie haben das Recht, jeden Tag eine Stunde Video zu sehen They have the right to watch an hour of video every day Ils ont le droit de regarder une heure de vidéo par jour Ze hebben het recht om elke dag een uur video te kijken

Ve her gün bir saat online oyun oynama hakları var |||||playing|game|play|| And they have the right to play online games for one hour every day Et ils ont le droit de jouer à des jeux en ligne pendant une heure par jour.

Bu kadar, pazartesi günleri böyleydi ||||"like this" So war es, so war es montags. That's it, that's how it was on Mondays C'est ça, c'est comme ça que ça se passait le lundi. Zo was het op maandag.

Bu videonun metnini başka dillere, tercümeleri ile birlikte açıklamalar kısmında bulabilirsiniz |"of the video"|text|other|other languages|translations||along with|descriptions section|"in the section"|"can find" Der Text dieses Videos mit Übersetzungen in andere Sprachen ist im Kommentarbereich zu finden The text of this video with translations into other languages can be found in the comments section Le texte de cette vidéo et les traductions dans d'autres langues sont disponibles dans la section des commentaires. De tekst van deze video met vertalingen in andere talen is te vinden in het commentaargedeelte Текст этого видео с переводом на другие языки можно найти в разделе комментариев

Bu videonun metni açıklamalar kısmında ||text|description section| Der Text zu diesem Video steht in der Beschreibung The text of this video is in the description Le texte de cette vidéo se trouve dans la description De tekst van deze video staat in de beschrijving Текст этого видео находится в описании

Hoşçakalın Goodbye everyone Goodbye