×

We gebruiken cookies om LingQ beter te maken. Als u de website bezoekt, gaat u akkoord met onze cookiebeleid.


image

Tuncay Günaydın - Kolay Türkçe Videoları, Tarık Eren ve Mustafa Mert'in Futbol Maceraları

Tarık Eren ve Mustafa Mert'in Futbol Maceraları

Merhaba, şimdi sizlere çocuklarımdan bahsedeceğim.

İki tane oğlum var. Büyük oğlum 6 yaşında, küçük oğlum 4 yaşında.

Ve ikisi de futbol oynamayı çok seviyor.

Büyük oğlum anaokuluna gitti. İki hafta sonra anaokulunu bitiriyor.

Küçük oğlum okula gitmiyor.

Büyük oğlumun ismi Tarık Eren.

Küçük oğlumun ismi Mustafa Mert.

Tarık Eren ve Mustafa Mert kavga ediyor.

Tarık Eren ve Mustafa Mert bazen kavga ediyor.

Onlar bazen oyun oynuyorlar, bazen de kavga ediyorlar.

Bence çocuklar için normal bir durum.

Tarık Eren aynı zamanda futbol okuluna gidiyor.

Cumartesi ve pazar günleri futbol okuluna gidiyor ve orada antrenman yapıyor.

Antrenmandan sonra futbol oynuyor.

Ama Mustafa Mert futbol okuluna gidemiyor.

Çünkü onun yaşı çok küçük. O sadece 4 yaşında.

Bu yüzden Mustafa Mert üzgün.

Cumartesi ve pazar günleri onun abisi futbol okuluna gidiyor ve Mustafa Mert de oraya gitmek istiyor.

Onlar anneleri ile birlikte futbol okuluna gidiyor.

Tarık Eren antrenman yapıyor ve futbol oynuyor.

Ama Mustafa Mert futbol oynayamıyor.

Mustafa Mert sadece abisini izliyor.

Bazen futbol sahasının yanında annesi ile, bazen benim ile futbol oynuyor.

Bazen orada başka bir çocuk olabilir, bazen başka bir çocuk ile futbol oynuyor.

Ama Mustafa Mert üzgün.

Çünkü o futbol sahasında futbol oynayamıyor.

O yüzden Mustafa Mert ağlıyor, bağırıyor ve eve geliyorlar.

Mustafa Mert üzgün. Çünkü o futbol oynayamıyor.

O henüz çok küçük.

Benim çocuklarımın futbol macerası bu kadar.

Görüşmek üzere.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Tarık Eren ve Mustafa Mert'in Futbol Maceraları Die Fußballabenteuer von Tarık Eren und Mustafa Mert Football Adventures of Tarık Eren and Mustafa Mert Las aventuras futbolísticas de Tarık Eren y Mustafa Mert Les aventures footballistiques de Tarık Eren et Mustafa Mert Le avventure calcistiche di Tarık Eren e Mustafa Mert 타릭 에렌과 무스타파 메르트의 축구 모험 Voetbalavonturen van Tarık Eren en Mustafa Mert As aventuras futebolísticas de Tarık Eren e Mustafa Mert Футбольные приключения Тарыка Эрена и Мустафы Мерта Tarık Eren och Mustafa Mert på fotbollsäventyr 塔里克·埃伦和穆斯塔法·梅尔特的足球冒险

Merhaba, şimdi sizlere çocuklarımdan bahsedeceğim. |||meinen Kindern| Hallo, jetzt werde ich Ihnen von meinen Kindern erzählen. Hello, now I will tell you about my children. Hallo, nu ga ik je vertellen over mijn kinderen.

İki tane oğlum var. Büyük oğlum 6 yaşında, küçük oğlum 4 yaşında. I have two sons. My older son is 6 years old and my younger son is 4 years old.

Ve ikisi de futbol oynamayı çok seviyor. Und beide lieben es, Fußball zu spielen. And they both love to play soccer. Et ils aiment tous les deux jouer au football. En ze houden allebei van voetballen.

Büyük oğlum anaokuluna gitti. İki hafta sonra anaokulunu bitiriyor. Mein ältester Sohn geht in den Kindergarten. Er beendet den Kindergarten in zwei Wochen. My older son went to kindergarten. He finishes kindergarten in two weeks. Mon fils aîné est entré à l'école maternelle. Il termine l'école maternelle dans deux semaines.

Küçük oğlum okula gitmiyor. My younger son doesn't go to school. Mon fils cadet ne va pas à l'école.

Büyük oğlumun ismi Tarık Eren. ||||Eren Der Name meines ältesten Sohnes ist Tarik Eren. My eldest son's name is Tarık Eren. Mon fils aîné s'appelle Tarik Eren.

Küçük oğlumun ismi Mustafa Mert. My younger son's name is Mustafa Mert.

Tarık Eren ve Mustafa Mert kavga ediyor. |||||fighting| Tarik Eren und Mustafa Mert kämpfen. Tarık Eren and Mustafa Mert are fighting. Tarik Eren et Mustafa Mert se battent. Tarik Eren en Mustafa Mert vechten.

Tarık Eren ve Mustafa Mert bazen kavga ediyor. Tarık Eren and Mustafa Mert sometimes fight. Tarik Eren et Mustafa Mert se disputent parfois. Tarik Eren en Mustafa Mert maken soms ruzie.

Onlar bazen oyun oynuyorlar, bazen de kavga ediyorlar. Manchmal spielen sie Spiele, manchmal streiten sie. Sometimes they play and sometimes they fight. Parfois, ils jouent à des jeux, parfois ils se battent. Soms spelen ze spelletjes, soms vechten ze.

Bence çocuklar için normal bir durum. |||||situation I think it's normal for children. Je pense que c'est normal pour les enfants. Ik denk dat het normaal is voor kinderen.

Tarık Eren aynı zamanda futbol okuluna gidiyor. Tarik Eren geht auch auf die Fußballschule. Tarik Eren also goes to soccer school. Tarik Eren va également à l'école de football. Tarik Eren gaat ook naar de voetbalschool.

Cumartesi ve pazar günleri futbol okuluna gidiyor ve orada antrenman yapıyor. |||||||||Training| On Saturdays and Sundays he goes to the soccer school and trains there. Le samedi et le dimanche, il se rend à l'école de football et s'y entraîne. Op zaterdag en zondag gaat hij naar de voetbalschool en traint daar.

Antrenmandan sonra futbol oynuyor. dem Training||| He plays soccer after training. Hij voetbalt na de training.

Ama Mustafa Mert futbol okuluna gidemiyor. aber|||||kann nicht gehen Aber Mustafa Mert kann nicht in die Fußballschule gehen. But Mustafa Mert can't go to soccer school. Mais Mustafa Mert ne peut pas aller à l'école de football. Но Мустафа Мерт не может пойти в футбольную школу.

Çünkü onun yaşı çok küçük. O sadece 4 yaşında. Weil er zu jung ist. Er ist erst vier Jahre alt. Because she is very young. He's only 4 years old. Parce qu'il est trop jeune. Il n'a que quatre ans. Omdat hij te jong is. Hij is pas vier jaar oud.

Bu yüzden Mustafa Mert üzgün. ||||sad Deshalb ist Mustafa Mert verärgert. That's why Mustafa Mert is sad. C'est pourquoi Mustafa Mert est contrarié. Daarom is Mustafa Mert boos. Вот почему Мустафа Мерт расстроен.

Cumartesi ve pazar günleri onun abisi futbol okuluna gidiyor ve Mustafa Mert de oraya gitmek istiyor. Samstags und sonntags geht sein Bruder in eine Fußballschule und Mustafa Mert möchte auch dorthin gehen. On Saturdays and Sundays his older brother goes to soccer school and Mustafa Mert wants to go there too. Le samedi et le dimanche, son frère va à l'école de football et Mustafa Mert veut y aller aussi. Op zaterdag en zondag gaat zijn broer naar een voetbalschool en Mustafa Mert wil daar ook naartoe.

Onlar anneleri ile birlikte futbol okuluna gidiyor. Sie gehen mit ihren Müttern in die Fußballschule. They go to soccer school with their mothers. Ils vont à l'école de football avec leur mère. Ze gaan met hun moeder naar de voetbalschool.

Tarık Eren antrenman yapıyor ve futbol oynuyor. Tarik Eren trainiert und spielt Fußball. Tarik Eren trains and plays soccer. Tarik Eren s'entraîne et joue au football.

Ama Mustafa Mert futbol oynayamıyor. ||||nicht spielen Aber Mustafa Mert kann nicht Fußball spielen. But Mustafa Mert can't play soccer. Но Мустафа Мерт не умеет играть в футбол.

Mustafa Mert sadece abisini izliyor. Mustafa Mert beobachtet nur seinen Bruder. Mustafa Mert just watches his brother. Mustafa Mert ne regarde que son frère. Mustafa Mert kijkt alleen naar zijn broer.

Bazen futbol sahasının yanında annesi ile, bazen benim ile futbol oynuyor. Manchmal spielt er mit seiner Mutter in der Nähe des Fußballplatzes Fußball, manchmal mit mir. Sometimes he plays soccer with his mother near the soccer field, sometimes with me. Parfois, il joue au football avec sa mère près du terrain de football, parfois avec moi. Soms voetbalt hij met zijn moeder bij het voetbalveld, soms met mij.

Bazen orada başka bir çocuk olabilir, bazen başka bir çocuk ile futbol oynuyor. Manchmal ist ein anderes Kind dabei, manchmal spielt es mit einem anderen Kind Fußball. Sometimes there may be another child there, sometimes playing soccer with another child. Parfois, il y a un autre enfant, parfois il joue au football avec un autre enfant. Soms is er een ander kind bij, soms voetballen ze met een ander kind.

Ama Mustafa Mert üzgün. |||sad But Mustafa Mert is sad. Mais Mustafa Mert est triste.

Çünkü o futbol sahasında futbol oynayamıyor. Weil er auf diesem Fußballplatz nicht Fußball spielen kann. Because he can't play football on that football field. Omdat hij niet kan voetballen op dat voetbalveld.

O yüzden Mustafa Mert ağlıyor, bağırıyor ve eve geliyorlar. ||||weint|schreit||| |||||shouting||| Mustafa Mert weint und schreit, und sie kommen nach Hause. So Mustafa Mert cries and screams and they come home. Mustafa Mert pleure et crie et ils rentrent à la maison. Dus Mustafa Mert huilt en schreeuwt en ze komen naar huis. Тогда Мустафа Мерт плачет, кричит, и они возвращаются домой.

Mustafa Mert üzgün. Çünkü o futbol oynayamıyor. Mustafa Mert ist traurig. Weil er nicht Fußball spielen kann. Mustafa Mert is sad. Because he can't play soccer. Mustafa Mert est triste. Parce qu'il ne peut pas jouer au football. Mustafa Mert is verdrietig. Omdat hij niet kan voetballen.

O henüz çok küçük. |still|| Er ist zu jung. He's still very young. Il est trop jeune. Hij is te jong. Он слишком молод.

Benim çocuklarımın futbol macerası bu kadar. |meiner Kinder||Abenteuer|| Das ist das Fußballabenteuer meiner Kinder. This is my children's soccer adventure. C'est l'aventure footballistique de mes enfants. Dat is het voetbalavontuur van mijn kinderen.

Görüşmek üzere. Wir sehen uns bald wieder. See you soon. A bientôt.