×

We gebruiken cookies om LingQ beter te maken. Als u de website bezoekt, gaat u akkoord met onze cookiebeleid.

image

Barış Özcan 2018, 3. Rokete ne oldu? Falcon Heavy fırlatışının sonuçları

3. Rokete ne oldu? Falcon Heavy fırlatışının sonuçları

İki gün önce hep birlikte tarihi bir ana tanıklık ettik. 21. Yüzyılın en önemli roket fırlatma olayını canlı yayında izledik. O yayını kaçıranlar varsa yayının videosunu izleyebilirler. Biraz uzun bir video ama heyecanlı olduğun(m)u garanti edebilirim.

Sonuçta şu anda dünyanın en büyük roketi uzaya gönderildi. Bundan önce gönderilen son büyük roket 1973'te fırlatılan Saturn 5'ti. Yani bir anlamda yarım yüzyıldır uykuya dalmış olan uzay çalışmaları tekrar hareket kazandı. Üstelik uzaya gönderilen roket çok eğlenceli bir yük taşıdı. Daha doğrusu çok havalı! Üstü açık bir araba. O yüzden havalı 🙂 Bu araba bir Tesla Roadster . Bütün bunlar gerçekten de çok heyecan verici ama eminim yaptığım canlı yayına katıldıysanız ya da sonradan kaydını izlediyseniz sizin de fark ettiğiniz pek çok soru işareti de kafanızda oluşmuştur . Gelin bu videoda o sorulara cevap arayalım . 3 . Rokete ne oldu ? Falcon Heavy üç roketin birleşiminden oluşuyor . Yandakiler kalkıştan bir süre sonra ayrıldılar ve başarılı bir şekilde dünyaya iniş yaptılar . Hem de ne iniş . Eş zamanlı şiir gibi bir iniş ! Yan roketler erken ayrıldıkları için tekrar fırlatıldıkları noktaya geri dönebildiler . Ancak merkezi roket bir süre daha yükseldikten sonra geri dönmek zorunda olduğu için Atlantik okyanusundaki bir drone platforma inecekti . Yani tıpkı Tesla'nın sürücüsüz arabaları gibi Space X'in de kaptansız gemileri var . Gerek roketler ve gerekse bu iniş platformu tamamen bilgisayarlar tarafından kontrol ediliyor . Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyelim . Önceden bu roketler ayrıldıktan sonra parçalanıp denize düşüyordu . Yani yeniden kullanılması zaten mümkün değildi . Ancak Space X “yeniden kullanılabilir roketler” üretmeye çalıştığı için bunları kullandıktan sonra adeta fizik kurallarına meydan okurcasına dikey olarak indirebilmeyi de başarmıştı . Tabi onlarca başarısız denemenin ardından . Nitekim bu fırlatışta yan roketler başarıyla geri geldi . Herkes canlı yayında üçüncü roketin inişini beklerken önce görüntü dondu . Sonra da yayını kameralardan değil de sunucuların yüz ifadelerinden izlemeye başladık 🙂 Canlı yayın sırasında ben kaçırdım ama sizlerden fark edenler olmuş, “We lost the center core” diyorla r. Yani merkezdeki roketi kaybetti k. Yayında da belirtmiştim, video sinyalini kestiler ama arkadaki panelde dumanlar dağıldıktan sonra hala boş olan platform gözüküyo r. Böylesi büyük bir olayda panikle video sinyalini kesmeleri ve kısmi bir başarısızlığı tüm dünyaya ilan etmelerini beklemek zaten çok mantıklı olmazd ı. Bu arada video sinyalimiz kesildi dedikten sonra bu tür şeyler zaman zaman olabiliyor şeklinde bir açıklama yaptı sunucula r. Space X yayınlarını ve videolarını izleyenler bilirler, gerçekten de okyanusta yaptıkları inişlerde yere temas etmeden çok kısa bir süre önce görüntüde donmalar olabiliyo r. Roketler, kameralardan kablosuz olarak yapılan yayının sinyalini bozabiliyo r. Yani başarılı olan inişlerde de video sinyalinin kesildiğine daha önce pek çok kez şahit oldu k. Bir not daha… Okyanusa başarılı olarak ilk iniş Nisan 2016'da yapılabild i. Yani daha iki yaşında bile olmayan bir teknoloji b u. Ve en önemlisi de Space X başarısız uçuşlarını saklamaya çalışan bir şirket deği l. Tam tersine başta Elon Musk olmak üzere bu tür “başarısızlık” videolarıyla yani “blooper”larla eğlendiklerini de gördü k. YouTube'da Space X'in kendi kanalında bile pek çok blooper video görebilirsini z. Kaldı ki bu bir test uçuş u. Yani bu uçuşun asıl hedefi zaten olası hataları mümkün olduğu kadar yapma k. Ki gerçek bir yük taşırken başarılı olunabilsi n. Fırlatmadan önce verdiği demeçte Elon Musk başarı ihtimalinin 2/3 olduğunu söylemişt i. Sonradan o demeci tekrar izleyince fark ettim ki Falcon Heavy geliştiriminin “neredeyse” bittiğini ama “center core” denilen merkezi rokette hala bazı düzeltmeler yapmak gerektiğini belirtmi ş. Peki 3. Rokete ne old u? Falcon roketlerinin geri gelirken yavaşlatılması gerekiyo r. Yumuşak bir iniş için bu şar t. Bunun için de yukarı çıkarken tüm yakıtı harcamıyorla r. Bir kısmını dönüş için saklıyorla r. İşte merkezi roketin arkasındaki 9 motordan 3'ünün geri dönüşte tekrar çalıştırılması gerekiyord u. Ancak bunlardan sadece biri ateşlenebild i. Dolayısıyla roket yeryüzüne yaklaşırken yeterince yavaşlatılamadı ve saatte 500 km hızla okyanusa çakıld ı. Elon Musk fırlatma sonrası yaptığı basın toplantısında bu çakılma sırasında drone geminin iki motorunu da beraberinde götürdüğünü söyled i. Aynı basın toplantısında “Falcon Heavy sana ne öğretti?” diye bir soru geliyo r. Elon Musk'ın cevabı şu: “Falcon Heavy bana şunu öğrett i. Çılgın şeyler gerçek olabilir .” Çılgın şeyle r. Bakın bu yaşadığımız olayın nasıl bir çılgınlık olduğunu size şöyle anlatmaya çalışayı m. 22 katlı 3 tane binayı, apartmanı, kuleyi uzaya gönderiyorsunu z. 22 katlı diyorum çünkü 70 metre yüksekliğ i. İstanbul'da köprüden geçenler şöyle hayal edebilir, köprü yolunun denizden yüksekliği 64 m. Dolayısıyla köprünün bacaklarını roket olarak hayal edebilirsini z. Bina yüksekliğinde dünyanın en büyük roketlerinden bahsediyoru z. Fırlatmadan sonra yandaki iki bina (roket) ayrılıp dikey olarak geri geliyo r. Ortadaki binanın çatı katı, üzerindeki arabayla birlikte binadan ayrılıyo r. 22 katlı binanın geri kalanı da okyanusdaki bir geminin üstüne dikey olarak konmaya çalışıyo r. Ama konamadığı için sulara gömülüyo r. Doğal olarak insanların çoğu da bu olayın geri kalan kısmına değil de başarısız olan bu kısmına odaklanarak 3. Rokete ne oldu diye soruyo r.

3. Roket mevta oldu arkadaşla r. Sizlere ömü r. Panik yok 🙂 İnsanlar olarak bu tür başarısızlıklar nedense daha çok ilgimizi çekiy or. Ama bence asıl sormamız gereken soru kırmızı Tesla'ya ne ol du? O şimdi uzay da. Şu anda galaksimizde, güneş sisteminde bir araba dolaşıyo r 🙂 Her ne kadar bu araba dünyada kendi kendine gidebilen bir araç olsa da sürücü koltuğunda uzay giysileri giymiş bir manken oturuyor: Star man. Yıldız a dam. Dedim ya çok havalı d iye. Kolunu da atmış yan tarafa, eline de bir tespih verdin mi tam ola cak. Onun uzayda süzülüşünü izleyenlerin çok değişik yorumları var. Mesela dünyanın en pahalı araba reklamı diyenler… Aslında do ğru. İşin o yönü de var. Ama sadece bir reklam de ğil. Bu görüntülerde aynı zamanda Space X'in geliştirdiği uzay giysisini de görüyo ruz. Yani o giysi de test edili yor. Ve tabiki komplo teorisyenl eri. Şüpheyle yaklaşan lar. Sorgulamak ve şüphe duymak güzel bir şey ama tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu tür gösterilerde önceden bilgisayarla hazırlanmış CGI görüntüleri kullanmak pek akıl karı değil gibi gözükü yor. Sonuçta hadi bunlarla bizi kandırdılar, peki sırada bekleyen müşterilerinin uydularını yörüngeye yerleştirirken onları nasıl kandıracak lar? Peki ama uzaydaki bu görüntüler biraz garip gözükmüyor mu? Yıllardır cilalı CGI efektlerle beynini ve gözlerini eğitmiş biz izleyiciler için gerçekten de çok çiğ. Nitekim Elon Musk da şunu söylemiş: “Görüntüler sahte olsaydı bundan çok daha iyisini yapard ık!” Şu anda uzayda, Mars'la Dünya arasındaki bir yörüngeye doğru yola çıkmış gerçek bir araba var. Kırmızı bir gezegen için kırmızı bir araba galaksimizde süzülüyor ve otostopçusunu bekli yor. Yani panik yok! Anladınız siz onu…

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

3. Rokete ne oldu? Falcon Heavy fırlatışının sonuçları Rokete|||Falcon 1|lourd|lancement| 3. was ist mit der Rakete passiert? Die Ergebnisse des Starts der Falcon Heavy 3\. What happened to the rocket? Results of the Falcon Heavy launch 3. ¿Qué le ha pasado al cohete? Los resultados del lanzamiento del Falcon Heavy 3) Qu'est-il arrivé à la fusée ? Les conséquences du lancement de Falcon Heavy 3.ロケットはどうなった? ファルコンヘビー打ち上げの結果 3. Wat is er met de raket gebeurd? De resultaten van de lancering van de Falcon Heavy 3. Что случилось с ракетой? Результаты запуска Falcon Heavy 3. Vad hände med raketen? Resultaten av uppskjutningen av Falcon Heavy

İki gün önce hep birlikte tarihi bir ana tanıklık ettik. ||||||||témoignage| Two days ago, we witnessed a historical moment together. 21. 21. Yüzyılın en önemli roket fırlatma olayını canlı yayında izledik. ||||lancement||||nous avons regardé We watched the most important rocket launch event of the century live. O yayını kaçıranlar varsa yayının videosunu izleyebilirler. |la diffusion|ceux qui ont manqué||la diffusion|| If there are those who missed that broadcast, they can watch the video of the broadcast. Biraz uzun bir video ama heyecanlı olduğun(m)u garanti edebilirim. |||||||||garantis| It's a bit long video but I can guarantee you that I'm excited.

Sonuçta şu anda dünyanın en büyük roketi uzaya gönderildi. ||||||fusée|| After all, the world's largest rocket has now been sent into space. Bundan önce gönderilen son büyük roket 1973'te fırlatılan Saturn 5'ti. ||||||||Saturn(1)|était The last major rocket sent before that was Saturn 5, launched in 1973. Yani bir anlamda yarım yüzyıldır uykuya dalmış olan uzay çalışmaları tekrar hareket kazandı. ||sens||un demi-siècle||sont en sommeil|||||| In other words, space studies, which have been dormant for half a century, have regained momentum. Üstelik uzaya gönderilen roket çok eğlenceli bir yük taşıdı. |||||||charge| Moreover, the rocket sent into space carried a very entertaining load. Daha doğrusu çok havalı! more||| In fact, very cool! Üstü açık bir araba. ||a|car It's an open top car. O yüzden havalı 🙂 Bu araba bir Tesla Roadster ||||||Tesla|Roadster that|that's why|cool||||Tesla| That's why it's cool 🙂 This car is a Tesla Roadster . Bütün bunlar gerçekten de çok heyecan verici ama eminim yaptığım canlı yayına katıldıysanız ya da sonradan kaydını izlediyseniz sizin de fark ettiğiniz pek çok soru işareti de kafanızda oluşmuştur ||||||||||||vous avez participé|||||si vous avez regardé||||||||point d'interrogation|||s'est formé . All of this is really exciting, but I'm sure that if you participated in the live broadcast I did or watched the recording afterwards, many question marks have arisen in your mind. . Gelin bu videoda o sorulara cevap arayalım . Let's find answers to those questions in this video. . 3 . Rokete ne oldu . what happened to the rocket ? Falcon Heavy üç roketin birleşiminden oluşuyor |||roquettes|combinaison de| ? Falcon Heavy is a combination of three rockets ? Falcon Heavy est composé de la combinaison de trois fusées . Yandakiler kalkıştan bir süre sonra ayrıldılar ve başarılı bir şekilde dünyaya iniş yaptılar |||||ils ont décollé||||||| . The flanks left shortly after takeoff and successfully landed on earth . Les latéraux se sont séparés peu après le lancement et ont atterri avec succès sur Terre . Hem de ne iniş . Neither landing . Et quel atterrissage . Eş zamanlı şiir gibi bir iniş . A descent like simultaneous poetry ! Yan roketler erken ayrıldıkları için tekrar fırlatıldıkları noktaya geri dönebildiler |les fusées||qu'ils se sont séparés|||lancées|||ils ont pu revenir ! Because the side rockets left early, they were able to return to the point where they were launched again. . Ancak merkezi roket bir süre daha yükseldikten sonra geri dönmek zorunda olduğu için Atlantik okyanusundaki bir drone platforma inecekti ||||||s'être élevé||||||||océan Atlantique||drone|sur la plateforme|atterrira . However, a drone in the Atlantic ocean would land on the platform, as the central rocket had to return after rising for a while. Cependant, la fusée centrale devait redescendre après avoir monté un certain temps, elle allait donc atterrir sur une plateforme de drone dans l'océan Atlantique. . Yani tıpkı Tesla'nın sürücüsüz arabaları gibi Space X'in de kaptansız gemileri var |||sans conducteur|||||||| . So, just like Tesla's self-driving cars, Space X has captainless ships C'est-à-dire que tout comme les voitures sans conducteur de Tesla, SpaceX a également des navires sans capitaine. . Gerek roketler ve gerekse bu iniş platformu tamamen bilgisayarlar tarafından kontrol ediliyor ||||||||ordinateurs||| . Both the rockets and this landing platform are completely controlled by computers. Que ce soit pour les fusées ou pour cette plateforme d'atterrissage, tout est entièrement contrôlé par des ordinateurs. . Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyelim ||||sans le mentionner|ne pas oublier . In the meantime, let's not forget that . Önceden bu roketler ayrıldıktan sonra parçalanıp denize düşüyordu |||||en se fragmentant||tombaient . Previously, these rockets broke apart and fell into the sea after separation. . Yani yeniden kullanılması zaten mümkün değildi ||son utilisation||| . So it was not possible to reuse anyway . Ancak Space X “yeniden kullanılabilir roketler” üretmeye çalıştığı için bunları kullandıktan sonra adeta fizik kurallarına meydan okurcasına dikey olarak indirebilmeyi de başarmıştı |||||||||||||||défi|comme si|||atterrissage vertical|| . However, since Space X was trying to produce "reusable rockets", it also managed to land them vertically after using them, almost defying the laws of physics. . Tabi onlarca başarısız denemenin ardından |||tentatives| . Of course, after dozens of failed attempts. . Nitekim bu fırlatışta yan roketler başarıyla geri geldi ||lancement|deuxième|||| . Indeed, in this launch, the side rockets came back successfully. . Herkes canlı yayında üçüncü roketin inişini beklerken önce görüntü dondu |||||atterrissage||||gel a gel . While everyone was waiting for the third rocket to land on live broadcast, the image froze first. . Sonra da yayını kameralardan değil de sunucuların yüz ifadelerinden izlemeye başladık |||les caméras|||les présentateurs||expressions faciales|| . Then we started watching the broadcast not from the cameras, but from the facial expressions of the presenters. 🙂 Canlı yayın sırasında ben kaçırdım ama sizlerden fark edenler olmuş, “We lost the center core” diyorla ||||j'ai raté||||||nous|perdu||centre|noyau central|disent 🙂 I missed it during the live broadcast, but some of you noticed, saying "We lost the center core" r. Yani merkezdeki roketi kaybetti il||roquette centrale|| r. So he lost the rocket in the center k. Yayında da belirtmiştim, video sinyalini kestiler ama arkadaki panelde dumanlar dağıldıktan sonra hala boş olan platform gözüküyo |en direct||j'avais mentionné||sinal vidéo|||arrière|panneau|fumées|s'être dispersé|||||plateforme (1)|semble k. I mentioned in the broadcast, they cut off the video signal, but after the smoke dissipates, the platform still shows on the back panel. r. Böylesi büyük bir olayda panikle video sinyalini kesmeleri ve kısmi bir başarısızlığı tüm dünyaya ilan etmelerini beklemek zaten çok mantıklı olmazd |Un tel|||situation|panique|||de couper||||échec partiel|||annoncer|leur action|||||ne serait pas r. In such a big event, it wouldn't be reasonable to expect them to cut off the video signal in panic and announce a partial failure to the whole world. r. Dans un tel événement majeur, il n'est déjà pas très logique d'espérer qu'ils coupent le signal vidéo dans la panique et annoncent un échec partiel au monde entier. ı. Bu arada video sinyalimiz kesildi dedikten sonra bu tür şeyler zaman zaman olabiliyor şeklinde bir açıklama yaptı sunucula ||||||||||||||||||le présentateur NS. By the way, after saying that our video signal was cut off, he made a statement that such things can happen from time to time. ı. Pendant ce temps, après avoir dit que notre signal vidéo avait été coupé, l'animateur a expliqué qu'il arrive parfois que ce genre de choses se produise. r. Space X yayınlarını ve videolarını izleyenler bilirler, gerçekten de okyanusta yaptıkları inişlerde yere temas etmeden çok kısa bir süre önce görüntüde donmalar olabiliyo |||les publications|||||||||atterrissages||contact|||||||image|gelées|peuvent se produire r. Those who watch Space X broadcasts and videos know that there may be freezes in the image shortly before touching the ground during their landing in the ocean. r. Ceux qui regardent les diffusions et vidéos de Space X le savent, il arrive vraiment que lors de leurs atterrissages dans l'océan, l'image gèle très peu avant le contact avec le sol. r. Roketler, kameralardan kablosuz olarak yapılan yayının sinyalini bozabiliyo |||sans fil|||||peut interférer r. Rockets can disrupt the signal of wireless transmissions from cameras. r. Yani başarılı olan inişlerde de video sinyalinin kesildiğine daha önce pek çok kez şahit oldu |||||||du signal vidéo|qu'il a été coupé||||||| r. In other words, he has witnessed many times before that the video signal was cut off during successful landings. k. Bir not daha… Okyanusa başarılı olarak ilk iniş Nisan 2016'da yapılabild |||||||||||a été réalisée k. One more note... The first successful landing in the ocean was made in April 2016 i. Yani daha iki yaşında bile olmayan bir teknoloji b NS. So a technology that isn't even two years old. u. Ve en önemlisi de Space X başarısız uçuşlarını saklamaya çalışan bir şirket deği ||||||||vols|cacher||||n'est pas NS. And most importantly, Space X is not a company trying to hide its failed flights. l. Tam tersine başta Elon Musk olmak üzere bu tür “başarısızlık” videolarıyla yani “blooper”larla eğlendiklerini de gördü |||||||||||vidéos||bêtisier|avec des|ils s'amusent|| l. On the contrary, he saw that they had fun with such "failure" videos, namely "bloopers", especially Elon Musk. k. YouTube'da Space X'in kendi kanalında bile pek çok blooper video görebilirsini |||||sur sa chaîne||||||tu peux voir z. Kaldı ki bu bir test uçuş z(1)|||||| z. It's just a test flight u. Yani bu uçuşun asıl hedefi zaten olası hataları mümkün olduğu kadar yapma |||vol||||||||| NS. So the main goal of this flight is to make possible mistakes as much as possible. k. Ki gerçek bir yük taşırken başarılı olunabilsi |||||en portant||on puisse n. Fırlatmadan önce verdiği demeçte Elon Musk başarı ihtimalinin 2/3 olduğunu söylemişt |avant de lancer|||déclaration||||||a dit i. Sonradan o demeci tekrar izleyince fark ettim ki Falcon Heavy geliştiriminin “neredeyse” bittiğini ama “center core” denilen merkezi rokette hala bazı düzeltmeler yapmak gerektiğini belirtmi |||déclaration||en le regardant|remarque|||||développement||||||||fusée|||corrections|||indique ş. Peki eh bien| 3\. Rokete ne old ||est u? Falcon roketlerinin geri gelirken yavaşlatılması gerekiyo ||des fusées|||décélération|il faut r. Yumuşak bir iniş için bu şar ||||||pente r. This charge for a soft landing t. Bunun için de yukarı çıkarken tüm yakıtı harcamıyorla |||||||le carburant|ne dépensez pas t. That's why you don't waste all the fuel going up. r. Bir kısmını dönüş için saklıyorla |||||en le gardant r. Save some for the return r. İşte merkezi roketin arkasındaki 9 motordan 3'ünün geri dönüşte tekrar çalıştırılması gerekiyord |||||moteurs|de||||reprise du fonctionnement|devait être r. Here 3 of the 9 engines behind the central rocket had to be restarted on return. u. Ancak bunlardan sadece biri ateşlenebild |||||pouvait être allumé NS. However, only one of them could be fired. i. Dolayısıyla roket yeryüzüne yaklaşırken yeterince yavaşlatılamadı ve saatte 500 km hızla okyanusa çakıld ||||en s'approchant||wasn't slowed down||||||s'est écrasé NS. Therefore, the rocket could not be slowed down sufficiently while approaching the earth and crashed into the ocean at 500 km per hour. ı. Elon Musk fırlatma sonrası yaptığı basın toplantısında bu çakılma sırasında drone geminin iki motorunu da beraberinde götürdüğünü söyled ||||après le lancement|||conférence de presse||impact|||||moteurs|||a emporté|a dit NS. Elon Musk said at his post-launch press conference that he took both engines of the drone ship with him during this crash. i. Aynı basın toplantısında “Falcon Heavy sana ne öğretti?” diye bir soru geliyo ||||||||||||vient NS. At the same press conference, “What did Falcon Heavy teach you?” come a question r. Elon Musk'ın cevabı şu: “Falcon Heavy bana şunu öğrett |||||||||m'a appris i. Çılgın şeyler gerçek olabilir NS. crazy things can come true .” Çılgın şeyle r. Bakın bu yaşadığımız olayın nasıl bir çılgınlık olduğunu size şöyle anlatmaya çalışayı |||||||folie|||||je vais essayer r. Let's try to explain to you how crazy this event is. m. 22 katlı 3 tane binayı, apartmanı, kuleyi uzaya gönderiyorsunu ||||l'immeuble|la tour||tu envoies m. Are you sending 3 22-storey buildings, apartments and towers into space? z. 22 katlı diyorum çünkü 70 metre yüksekliğ |||||hauteur i. İstanbul'da köprüden geçenler şöyle hayal edebilir, köprü yolunun denizden yüksekliği 64 m. Dolayısıyla köprünün bacaklarını roket olarak hayal edebilirsini |||ceux qui passent|||||||||||||||tu peux imaginer z. Bina yüksekliğinde dünyanın en büyük roketlerinden bahsediyoru ||||||des fusées|je parle z. Fırlatmadan sonra yandaki iki bina (roket) ayrılıp dikey olarak geri geliyo |||à côté|||||||| r. Ortadaki binanın çatı katı, üzerindeki arabayla birlikte binadan ayrılıyo |au milieu||toit||||||s'éloigne du r. 22 katlı binanın geri kalanı da okyanusdaki bir geminin üstüne dikey olarak konmaya çalışıyo ||||||sur l'océan||||||se poser|essaie r. Ama konamadığı için sulara gömülüyo ||qu'il ne peut pas||les eaux|est immergée r. Doğal olarak insanların çoğu da bu olayın geri kalan kısmına değil de başarısız olan bu kısmına odaklanarak 3\. Rokete ne oldu diye soruyo ||||il demande r.

3\. Roket mevta oldu arkadaşla |la fusée||avec un ami 3. La fusée est morte avec un ami r. Sizlere ömü ||la vie r. À vous la vie r. Panik yok r. Pas de panique 🙂 İnsanlar olarak bu tür başarısızlıklar nedense daha çok ilgimizi çekiy ||||les échecs||||| or. Ama bence asıl sormamız gereken soru kırmızı Tesla'ya ne ol ou||||||||à la Tesla|| du? O şimdi uzay du||| da. Şu anda galaksimizde, güneş sisteminde bir araba dolaşıyo |||notre galaxie|||||circulates r 🙂 Her ne kadar bu araba dünyada kendi kendine gidebilen bir araç olsa da sürücü koltuğunda uzay giysileri giymiş bir manken oturuyor: Star |||||||||qui peut conduire|||||conducteur||||||mannequin|| Bien que cette voiture soit un véhicule autonome dans le monde, un mannequin vêtu d'une combinaison spatiale est assis sur le siège du conducteur : Star man. Yıldız a homme. Étoile a dam. Dedim ya çok havalı d je dis||||| pêche. Je l'ai dit, c'est vraiment cool d iye. Kolunu da atmış yan tarafa, eline de bir tespih verdin mi tam ola tu|||a lancé||||||un chapelet|||| cak. Onun uzayda süzülüşünü izleyenlerin çok değişik yorumları le gâteau|||flottement|ceux qui regardent||| var. Mesela dünyanın en pahalı araba reklamı diyenler… Aslında do ğru. İşin o yönü de vraiment|||| var. Ama sadece bir reklam de ğil. Bu görüntülerde aynı zamanda Space X'in geliştirdiği uzay giysisini de görüyo nous||images|||||||combinaison spatiale||voit ruz. Yani o giysi de test edili le vêtement||||||testée yor. Ve tabiki komplo teorisyenl tu||||théoriciens du complot eri. Şüpheyle yaklaşan je|avec doute| lar. Sorgulamak ve şüphe duymak güzel bir şey ama tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu tür gösterilerde önceden bilgisayarla hazırlanmış CGI görüntüleri kullanmak pek akıl karı değil gibi gözükü ||||||||||||||||les spectacles||ordinateur||CGI|images CGI|||||||semble s. It's fine to question and doubt, but it seems unwise to use pre-computerized CGI images in such public demonstrations. yor. Sonuçta hadi bunlarla bizi kandırdılar, peki sırada bekleyen müşterilerinin uydularını yörüngeye yerleştirirken onları nasıl kandıracak |||||ils ont trompé||||clients|||en plaçant|||va-t-il tromper tir. After all, come on, they fooled us with this, so how is he going to fool their waiting customers into orbiting their satellites? lar? Peki ama uzaydaki bu görüntüler biraz garip gözükmüyor s? Well, these images from space don't seem a bit strange mu? Yıllardır cilalı CGI efektlerle beynini ve gözlerini eğitmiş biz izleyiciler için gerçekten de çok ||brillants||effets CGI|cerveau|||entraîné|||||| çiğ. Nitekim Elon Musk da şunu söylemiş: “Görüntüler sahte olsaydı bundan çok daha iyisini yapard crue||||||||||||||aurait fait raw. As a matter of fact, Elon Musk also said: “If the images were fake, he would do much better than this. ık!” Şu anda uzayda, Mars'la Dünya arasındaki bir yörüngeye doğru yola çıkmış gerçek bir araba une||||avec Mars|||||||||| light!” A real car, currently in space, on its way to an orbit between Mars and Earth var. Kırmızı bir gezegen için kırmızı bir araba galaksimizde süzülüyor ve otostopçusunu bekli |||||||||flotte||le voyageur|attend there is. A red car for a red planet is floating in our galaxy and waiting for its hitchhiker yor. Yani panik yok! Anladınız siz onu…