×

We gebruiken cookies om LingQ beter te maken. Als u de website bezoekt, gaat u akkoord met onze cookiebeleid.

image

TEDx Turkey, #kızgibi | Nil Karaibrahimgil | TEDxIstanbul

#kızgibi | Nil Karaibrahimgil | TEDxIstanbul

Çeviri: kübra demir Gözden geçirme: berat güven

Merhaba.

Size daha önce hiç kimseye anlatmadığım

çok özel bir anımı anlatarak başlamak istiyorum. Yıllar önce “Aile Dizimi” diye bir tür

terapi seansına katılmıştım.

Svagito diye biri yapıyordu bu seansı.

Onunla bir odaya girdik ve bana dedi ki,

“Anneannenle babaanneni hatırlıyor musun?”

Ben de dedim ki, “Anneannemle

babaannemi hatırlamıyorum çünkü

anneannem, ben doğmadan önce vefat etti,

babaannem de ben doğduktan çok kısa bir süre sonra vefat etti, o yüzden bilmiyorum onları dedim ve

niye oradan başladığını da bilmiyordum çünkü onlara tutunarak nereye gidebiliriz

diye düşünüyordum, benim hiç karşılaşmadığım bu insanlarla. Bana dedi ki,

“Şu anda onların bu odada olduğunu farz et ve onlardan bahset, nasıl duydun, onlar hakkında ne biliyorsun?” Ben de dedim ki, “Anneannem felsefe öğretmeniydi ve kadınlarla mücadele konusunda bir şeyler yaptığını biliyorum, babaannem de şairdi.”

Sonra dedi ki, “onların şu anda bu odada olduğunu hayâl et ve onlara teşekkür et” dedi.

“çünkü sen hayatta ne yapıyorsan onlardan aldın bu bayrağı ve onlardan aldın bu emaneti ve şu anda seninle gurur duyuyorlar.” Ve ben ilk defa hayatımda, Beyoğlu'nda

bir binanın üçüncü katında, bir odada diz çöküp

hiç görmediğim, hiç hatırlamadığım

anneannemle babaanneme gözyaşları içinde teşekkür ettim.

Bunu size niye anlattım? Çünkü o gün hissettiğim şey; bu kadınlardan

gelen bir nehrin içinde akıp gitmemdi ve ben bununla gurur duyuyordum

bu büyük kadınlardan aldığım mirastan ve bayraktan.

Bu tabii ki sembolik bir şeydi ama kadın olmaktan gerçekten gurur duyduğumu

ve onlardan aldığım bu emaneti taşıdığımı o gün çok hissettim.

Şu anda bu salonda bulunan herkes, aslında hayatını bir kadından emanet aldı.

Ve o zaman, peki "kız gibi" kelimesi ne zaman dandik bir şey haline geldi? Yani, niye bir şeyi kız gibi yapmak onu dandik yapmak oldu? Nasıl oldu bilmiyorum.

Aranızda annesinin beceriksiz olduğunu söyleyebilecek birisi var mı?

Kelimelerin büyü olduğunu duymuştum eskiden. Kelimeler gerçekten büyü.

Kariyerinin çok büyük bir kısmında kelimeleri kullanan biri olarak

söyleyebilirim ki; gerçekten kelimeler karşıdaki insana büyü yaparlar ve biz eğer 'kız gibi' kelimesini bir şeyi yalapşap yapmak,

'adam gibi' kelimesini de bir şeyi doğru düzgün yapmak olarak kullanırsak;

bu o kelimeleri, o sıfatları cinsiyet ayrımına sokmak

ve aynı zamanda 'kız gibi' kelimesiyle karşı tarafı güçsüzleştirmek,

küçümsemek demek olur.

Peki ben bu kelimeyi nasıl değiştirmek istiyorum?

Orkid'in sponsorluğundaki 'kız gibi' kampanyasını görene kadar ben de

dilimdeki bu kelimenin farkında değildim. Ben de bu kelimeleri duydum.

İlk duyduğum ve son duyduğum zamanları size söyleyeyim:

İlk kez bir basket sahasında duyduğumu hatırlıyorum.

Potaya basket attım, sonra birisi bana "kız gibi attın" dedi.

Herhalde, karpuz gibi attığım içindi

ve ilk kez o zaman duymuştum.

Sanıyorum yine 13-14 yaşındaydım ve ilk bestemi de bir kız gibi o sene yapmıştım, zaten ruh halimi de çok iyi anlatıyor beste, çünkü aynen şöyleydi:

(şarkı) "I see the clouds, rain is coming"

-yani herhalde görmüşüm bir şeylerin geldiğini o yıllar-

Sonra, son kez de şeyde duydum: Maçta bir kişi tribünden sahaya bağırdı

"kız gibi oynamayın be" diye, futbol maçında.

Şimdi ben neden bu kelimenin arkasında durmak istediğimi

size başka bir örnekle daha anlatmak istiyorum. 11 yıl önce

Orkid'le 'çocuk da yaparım kariyer de' diye bir şarkı yaptık ve bu şarkı

kadınlara bizim hiç beklemediğimiz kadar çok özgüven aşıladı. Öyle bir şey oldu ki, havaalanında peşimden koşup "Nil hanım, Nil hanım sizin dediğinizi

yaptım ve 4 çocuk yaptım ama kariyerimde zorlanıyorum" diyenler oldu. (gülüşmeler) Ben de dedim ki: biraz abartmamış mısınız?

Bir kere Akhisar'da bir kız meslek lisesinin açılışına gitmiştim

orada da mikrofona çıktığımda ne diyeceğimi bilemedim.

Bir sürü kız var karşımda ve okul açılıyor ve ben de onlara sadece dedim ki,

yani içimden o sırada öyle demek geldi "çocuk da yapın, kariyer de!" dedim

ve gerçekten hayatımda bu kadar tezahürat duymamıştım, sanki kendimi Elvis Presley,

Beatles gibi filan hissettim, çığlıklar koptu ve o gün ilk defa

birilerine özgüven vermenin ne kadar güzel bir his olduğunu hissettim ve

gözlerim doldu, çok güzel bir şeydi çünkü bu. Biliyorsunuz dünyada da, Türkiye'de de kızların çok eksik olduğu ve eksikliğini

duyduğu bir duygu özgüven ve ben şu an aranızdan birine desem ki

bana hayat hikayenizi anlatın; muhtemelen bu özgüven anlarından bahsedeceksiniz

çünkü insanlar özgüven duyduğu anlarda geometrik olarak sıçrama yaparlar.

Bu yüzden kızlar için çok önemli olan bir duyguyu "kız gibi" kelimesi soyuyor,

potansiyelimizi öldürüyor.Cinsiyetimiz niçin bir şeyi kötü yapmak anlamına gelsin?

Ben istiyorum ki, kız gibi de tıpkı adam gibi olduğu gibi

bir şeyi en iyi yapmak demek olsun, bir şeyi başarmak anlamına gelsin;

biz bir şeyi kız gibi yaptığımız için kendimizle gurur duyalım.

Dünyada yapılan araştırmalar göstermiş ki; 16-24 yaş arası kızlar, özellikle ergenlik

döneminde, %89'u bu kelimeyle yaralanıyor. O halde, siz de buna destek olun,

bizimle beraber bu kelimeyi yaralayan bir şey değil, kanatlandıran bir şey

haline getirelim. #kizgibi hastag'iyle kendi yaptığınız, erkekler de yapabilirler

iyi yaptığınız bir şeyi paylaşırsanız; fotoğraf , video ya da yazı olarak

sosyal medyada, bunu yaymamıza ve bu kelimenin artık yeni güzel anlamını

çoğaltmamıza yardımcı olursunuz.

Dilerim hayatta ne yaparsanız kız gibi yaparsınız çünkü ben de

(şarkı) kız gibi yaptım ne yaptıysam ben, kız gibi yaptım ne yaptıysam.

Çok teşekkürler.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

#kızgibi | Nil Karaibrahimgil | TEDxIstanbul like a girl|Nil|Karaibrahimgil|TEDxIstanbul #girlgibi | Nil Karaibrahimgil | TEDxIstanbul #girlgibi | Nil Karaibrahimgil | TEDxIstanbul #girlgibi|ニル・カライブラヒムギル|TEDxIstanbul #по-девчачьи | Нил Караибрахимгил | TEDxСтамбул #likeagirl | Nil Karaibrahimgil | TEDxIstanbul

Çeviri: kübra demir Gözden geçirme: berat güven Translation|Kübra|Demir|From the|review|Berat|Güven Traducción: kübra iron Reseña: berat trust Перевод: kübra iron Обзор: berat trust Translation: kübra demir Review: berat güven

Merhaba. Hello مرحبًا Hello.

Size daha önce hiç kimseye anlatmadığım to you|more|before|ever|to anyone|I have not told اُريد أن أبدأ بسرد لحظة خاصة جدًا لم أفصح عنها من قبل. Something I have never told anyone before.

çok özel bir anımı anlatarak başlamak istiyorum. |||mon souvenir|en racontant|| very|special|a|memory|by telling|to start|I want Я хотел бы начать с рассказа об особом воспоминании о себе. I want to start by sharing a very special memory. Yıllar önce “Aile Dizimi” diye bir tür Years|ago|Family|Constellation|called|a|type قبل أعوام، انضممتُ إلى إحدى جلسات المعالجة Много лет назад появился жанр под названием «Семейные расстановки». Years ago, I attended a type of therapy session called "Family Constellation."

terapi seansına katılmıştım. therapy|session|I had attended |seansına|katıldım التى تُدعي "منظومة العائلة". Asistí a una sesión de terapia. This session was conducted by someone named Svagito.

Svagito diye biri yapıyordu bu seansı. Svagito||||| jemand namens Svag||||| Svagito|named|someone|was doing|this|session يقوم بهذه الجلسة شخص يُدعي سفاغيتو. Someone named Svagito was doing this session. Эту сессию проводил кто-то по имени Свагито.

Onunla bir odaya girdik ve bana dedi ki, With him|one|to the room|we entered|and|to me|he said|that دخلنا معه إلى إحدى الغرف، ثم قال لي، Мы зашли с ним в комнату, и он сказал мне: We entered a room with him and he said to me,

“Anneannenle babaanneni hatırlıyor musun?” with your maternal grandmother|your paternal grandmother|do you remember|question particle "هل تتذكرين والدتي والديكِ؟" "Do you remember your grandmother and your grandfather?"

Ben de dedim ki, “Anneannemle I|also|said|that|with my grandmother أنا قلتُ: "لا أتذكرهما لأن I said, "I don't remember my grandmother and

babaannemi hatırlamıyorum çünkü my grandmother|I don't remember|because my grandfather because

anneannem, ben doğmadan önce vefat etti, ma grand-mère||||| my grandmother|I|before birth|before|passed away|she جدتي لأمي توفيت قبل ولادتي، my grandmother passed away before I was born,

babaannem de ben doğduktan çok kısa bir süre sonra vefat etti, my grandmother|too|I|after I|very|short|one|period|later|passed away|did وجدتي لأبي توفيت بعد أن ولدتَ بقترة وجيزة جدًا، my other grandmother also passed away shortly after I was born, o yüzden bilmiyorum onları dedim ve it|because|I don't know|them|I said|and لهذا السبب لا أعرفهما،" so I said I don't know them and

niye oradan başladığını da bilmiyordum çünkü why|from there|you started|also|I didn't know|because ولأنني لم أكن أعلم أيضًا لماذا بدأنا من عندهما I didn't know why it started from there either because onlara tutunarak nereye gidebiliriz to them|by holding|where|can we go ظللتُ اُفكر إلى أين يمكننا الوصول من عندهما where can we go by holding on to them?

diye düşünüyordum, benim hiç karşılaşmadığım bu insanlarla. ||||rencontré|| that|I was thinking|my|ever|I had encountered|these|with people I was thinking, with these people I have never encountered. Bana dedi ki, to me|said|that فقال لي: He said to me,

“Şu anda onların bu odada olduğunu farz et ve ||||||angenommen|| now|at|they|this|in the room|are|assume|you| "افترضي أنهما هنا في هذه الغرفة الآن، "Assume that they are in this room right now and onlardan bahset, nasıl duydun, onlar hakkında ne biliyorsun?” about them|talk|how|you heard|they|about|what|you know تحدثي عنهما، ماذا تعرفين عنهما؟" расскажи мне о них, как ты узнал, что ты знаешь о них?» talk about them, how did you hear about them, what do you know about them? Ben de dedim ki, “Anneannem felsefe öğretmeniydi ve I|also|said|that|my grandmother|philosophy|was a teacher and| فقلتُ: "جدتي لأمي كانت معلمة فلسفة، I said, "My grandmother was a philosophy teacher and kadınlarla mücadele konusunda bir şeyler yaptığını biliyorum, with women|struggle|regarding|something|things|that you did|I know أعرف أنها كانت تقوم بمناقشات تخص المرأة، Я знаю, что ты собираешься бороться с женщинами, I know she did something about fighting for women's rights, babaannem de şairdi.” my grandmother|also|was a poet وجدتي لأبي كانت شاعرة". my grandmother was also a poet."

Sonra dedi ki, “onların şu anda bu odada olduğunu hayâl et ve Then|said|that|they|right|now|this|in the room|being|imagine|you|and بعد ذلك قال لي: "تخيلي أنهما الآن موجودتان الآن Затем он сказал: «Представьте, что они находятся в этой комнате прямо сейчас и Then he said, "Imagine that they are in this room right now and onlara teşekkür et” dedi. to them|thank|do|he said وتقدمي لهما بالشكر". thank them," he said.

“çünkü sen hayatta ne yapıyorsan onlardan aldın bu bayrağı ve ||||||||Flag| because|you|in life|what|do|from them|took|this|flag| "لأنكِ أيًا ما تفعليه فى الحياة، أخذتِ هذه الراية منهما «Потому что вы взяли этот флаг со всего, что вы делаете в жизни, и "Because whatever you are doing in life, you took this flag from them and onlardan aldın bu emaneti ve şu anda seninle gurur duyuyorlar.” from them|you took|this|trust|and|right now|in this moment|with you|pride|they feel أنتِ أخذتِ هذه الأمانة منهما و هما الآن فخورتان بكِ". Ты забрал у них эту реликвию, и они гордятся тобой прямо сейчас». you received this trust from them, and they are proud of you right now." Ve ben ilk defa hayatımda, Beyoğlu'nda And|I|first|time|in my life|in Beyoğlu وأنا لأول مرة فى حياتي، فى أحد الأبنية بحي باي اوغلو، И впервые в жизни в Бейоглу And for the first time in my life, in Beyoğlu,

bir binanın üçüncü katında, bir odada diz çöküp a|building|third|on the floor|a|in the room|knee|kneeling на коленях в комнате на третьем этаже здания I knelt down in a room on the third floor of a building,

hiç görmediğim, hiç hatırlamadığım never|I have seen|never|I have remembered وشكرت جدتيّ اللتان لم أرهما ولا أتذكرهما thanking my grandmother and grandfather with tears,

anneannemle babaanneme gözyaşları içinde teşekkür ettim. with my maternal grandmother|to my paternal grandmother|tears|in|thanks|I gave whom I had never seen, whom I had no memory of.

Bunu size niye anlattım? Çünkü o gün hissettiğim şey; bu kadınlardan this|to you|why|I told|Because|that|day|I felt|thing|these|from women لماذا أخبركم بذلك؟ لأن الشيء الذى شعرت بهِ ذلك اليوم، Why did I tell you this? Because what I felt that day was; I was flowing in a river coming from these women.

gelen bir nehrin içinde akıp gitmemdi ve ben bununla gurur duyuyordum ||Fluss|||||||| incoming|a|river|in|flowing|was my going|and|I|with this|pride|was feeling لم ينتهي مع النهر الآتي من هاتين المرأتين، وأنا أشعر بالفخر تجاهه текла во входящей реке, и я гордился этим And I was proud of it.

bu büyük kadınlardan aldığım mirastan ve bayraktan. this|great|from women|I received||and|from the flag الراية والميراث الذى حصلت عليه من هاتين المرأتين. Proud of the legacy and banner I received from these great women.

Bu tabii ki sembolik bir şeydi ama kadın olmaktan gerçekten gurur duyduğumu This|of course|particle indicating certainty|symbolic|a|thing|but|woman|from being|really|pride|I felt هذا بالطبع سيبدو شيئًا رمزيًا لكنني ذلك اليوم شعرت بالفخر حقًا لكوني امرأة This was of course a symbolic thing, but I truly felt proud of being a woman.

ve onlardan aldığım bu emaneti taşıdığımı o gün çok hissettim. and|from them|that I received|this|trust|that I carry|that|day|very|I felt ولكوني أحمل الأمانة التي أخذتها منهما. и я очень чувствовал в тот день, что я несу это доверие, которое я получил от них. And I felt very much that day that I was carrying this trust I received from them.

Şu anda bu salonda bulunan herkes, aslında hayatını bir kadından emanet aldı. now|at this moment|this|in the hall|present|everyone|actually|his life|one|from a woman|entrusted|received وفي الحقيقة أن كل شخص فى هذه الغرفة الآن أخذ أمانة من إحدى السيدات بحياتِه. Все в этом зале прямо сейчас фактически доверили свою жизнь женщине. Everyone currently in this hall actually received their life as a trust from a woman.

Ve o zaman, peki "kız gibi" kelimesi ne zaman dandik bir şey haline geldi? |||||||||schäbig|||| And|that|time|well|girl|like|word|when|time|cheap|a|thing|into|became And||||||||||||| حسنًا إذا، متى تحولت كلمة (كالفتيات) إلى شيء ذميم؟ И потом, когда слово "девчачий" стало чем-то дрянным? And at that time, when did the term "like a girl" become something trivial? Yani, niye bir şeyi kız gibi yapmak onu dandik yapmak oldu? Nasıl oldu bilmiyorum. So|why|one|thing|girl|like|to do|it|inferior|to make|became|How|it happened|I don't know أعني، لماذا القيام بشيء كالفتاة يعني أنك تقوم به بصورة سيئة؟ كيف ذلك لا أعلم. Я имею в виду, почему делать что-то девчачьим — значит делать это паршиво? Я не знаю, как это произошло. I mean, why did doing something like a girl become trivial? I don't know how it happened.

Aranızda annesinin beceriksiz olduğunu söyleyebilecek birisi var mı? Among you|his mother|incompetent|is|able to say||there|question particle هل منكم من يمكنه القول أن والدتَه فاشلة؟ Есть ли среди вас кто-нибудь, кто может сказать, что его мать некомпетентна? Is there anyone among you who can say that their mother is clumsy?

Kelimelerin büyü olduğunu duymuştum eskiden. Kelimeler gerçekten büyü. Words|magic|that|I had heard|in the past|Words|really|magic يقال أن الكلمات لها سحرها، وهي بالفعل كذلك. Я слышал, что слова волшебны. Слова действительно волшебные. I had heard that words are magic in the past. Words are truly magic.

Kariyerinin çok büyük bir kısmında kelimeleri kullanan biri olarak ||||Teil|||| His career|very|large|one|in part|words|using|someone|as وكوني شخص يقوم جزء كبير من مهنته على الكلمات Как человек, который большую часть своей карьеры использовал слова As someone who has used words for a large part of their career,

söyleyebilirim ki; gerçekten kelimeler karşıdaki insana büyü yaparlar I can say|that|really|words|the person in front of|to the person|magic|do يمكنني القول أن الكلمات بالفعل تسحر الإنسان الذى أمامك. Я могу сказать; на самом деле слова завораживают другого человека I can say that; words really cast a spell on the person in front of you. ve biz eğer 'kız gibi' kelimesini bir şeyi yalapşap yapmak, and|we|if|'girl|like|word|one|thing|haphazardly|to do وإذا نحن استخدمنا كلمة (كالفتيات) للتدليل على العمل غير المتقن، и если мы используем слово «девчушка», чтобы что-то сорвать, and if we use the term 'like a girl' to mean doing something sloppily,

'adam gibi' kelimesini de bir şeyi doğru düzgün yapmak olarak kullanırsak; man|like|word|also|one|thing|properly|correctly|to do|as|we use وكلمة (كالرجال) لتدل على العمل الصائب والصحيح، and the term 'like a man' to mean doing something properly;

bu o kelimeleri, o sıfatları cinsiyet ayrımına sokmak this|that|words||adjectives|gender|distinction|to put إن تلك الكلمات والصفات ترتكز على التفرقة العنصرية это гендерная дискриминация тех слов, тех прилагательных this puts those words, those adjectives into a gender discrimination framework

ve aynı zamanda 'kız gibi' kelimesiyle karşı tarafı güçsüzleştirmek, and|same|time|girl|like|with the word|the other|side|to weaken كما أن فى نفس الوقت كلمة (كالفتاة) تُشير إلي التقليل and at the same time weakens the other party with the term 'like a girl,'

küçümsemek demek olur. to underestimate|to mean|it would be It means to belittle.

Peki ben bu kelimeyi nasıl değiştirmek istiyorum? Okay|I|this|word|how|to change|want حسنًا كيف أريد تغيير هذه الكلمة؟ So how do I want to change this word?

Orkid'in sponsorluğundaki 'kız gibi' kampanyasını görene kadar ben de Orkid's|sponsored by|'girl|like|campaign|seeing|until|I|also ووفقًا للحملة الإعلانية (كالفتاة) برعاية أوركيد، أنا أيضًا لم أنتبه لهذه الكلمة. Я тоже, пока не увидел «девчачью» кампанию, спонсируемую Orkid. Until I saw the 'like a girl' campaign sponsored by Orchid, I was also

dilimdeki bu kelimenin farkında değildim. Ben de bu kelimeleri duydum. on my tongue|this|word|aware|I was not|I|also|this|words|I heard وأنا أيضًا سمعت هذه الكلمات. Я не знала этого слова в своем языке. Я тоже слышал эти слова. unaware of this word in my language. I have also heard these words.

İlk duyduğum ve son duyduğum zamanları size söyleyeyim: |I heard|and|last|I heard|times|to you|let me tell you لأخبركم عن أول مرة وآخر مرة سمعتها فيها: Let me tell you the times I first heard and last heard:

İlk kez bir basket sahasında duyduğumu hatırlıyorum. |time|a|basketball|on the court|I heard|I remember المرة الأولى، أذكر أنني سمعتها فى ملعب كرة السلة. Я помню, как впервые услышал это на баскетбольной площадке. I remember hearing it for the first time on a basketball court.

Potaya basket attım, sonra birisi bana "kız gibi attın" dedi. To the basket|basket|I shot|then|someone|to me|like a girl|like|you shot|said رميت الكرة للسلة، ثم قال لي أحدهم "رميتها كالفتاة". Я попал в корзину, а потом кто-то сказал мне: «Ты бросал, как девчонка». I shot a basket, then someone said to me, "You shot like a girl."

Herhalde, karpuz gibi attığım içindi Probably|watermelon|like|I threw|was because of غالبًا لأنني رميتها مثل البطيخ، Наверное, потому что я бросил его, как арбуз I guess it was because I shot like a watermelon.

ve ilk kez o zaman duymuştum. and|first|time|he|then|I had heard وكانت هذه أول مرة أسمعها. and I heard it for the first time then.

Sanıyorum yine 13-14 yaşındaydım ve ilk bestemi de bir kız gibi o sene yapmıştım, |||||mein erstes Werk||||||| I think|again|I was years old|and|first|composition|also|a|girl|like|that|year|I had made أعتقد أنني كنتُ بعمر ال13-14، ولحنتُ فى هذه السنة لحني كفتاة. Думаю, мне снова было 13-14 лет, и в том же году я написала свою первую композицию, как девочка. I think I was again 13-14 years old and I composed my first piece that year like a girl, zaten ruh halimi de çok iyi anlatıyor beste, çünkü aynen şöyleydi: already|soul|my mood|also|very|well|describes|the song|because|exactly|was like this ويشرح اللحن مزاجي جيدًا، لأنه قال بالحرف: во всяком случае, композиция очень хорошо описывает мое настроение, потому что оно было именно таким: it really reflects my mood well, because it was exactly like this:

(şarkı) "I see the clouds, rain is coming" song|Ben|görüyorum|belirli artikel|bulutlar|yağmur|(fiil)|geliyor (أغنية) " أرى السحب، الأمطار على وشك أن تهطل" (песня) «Вижу тучи, идет дождь» (song) "I see the clouds, rain is coming"

-yani herhalde görmüşüm bir şeylerin geldiğini o yıllar- so|probably|I had seen|one|things|coming|those|years أعتقد أنني توصلت إلى بعض الأشياء فى تلك السنوات - Я имею в виду, я предвидел что-то грядущее в те годы- -I must have seen something coming in those years-

Sonra, son kez de şeyde duydum: Maçta bir kişi tribünden sahaya bağırdı Then|last|time|also|at that place|I heard|In the match|one|person|from the stands|to the field|shouted بعد ذلك، آخر مرة سمعتها، فى المباراة صرخ أحدهم من المدرجات Потом в последний раз услышал на игре: Кто-то кричал с трибун в поле. Then, I heard it for the last time: During a match, someone shouted from the stands to the field

"kız gibi oynamayın be" diye, futbol maçında. girl|like|don't play|hey||soccer|in the match قائلًا: "لا تلعبوا كالفتيات" في مباراة كرة قدم. «Не играй, как девчонка», на футбольном матче. "don't play like a girl" during a football match.

Şimdi ben neden bu kelimenin arkasında durmak istediğimi Now|I|why|this|word|behind|to stand|I want to الآن سبب رغبتي بالوقوف عند هذه الكلمة Теперь, почему я хочу стоять за этим словом? Now I wonder why I want to stand behind this word.

size başka bir örnekle daha anlatmak istiyorum. 11 yıl önce to you|another|one|with example|more|to explain|I want|year|ago أريد أن أخبركم بمثالٍ آخر. I want to explain with another example. 11 years ago

Orkid'le 'çocuk da yaparım kariyer de' diye bir şarkı yaptık ve bu şarkı with Orkid|child|also|I will do|career|also|saying|a|song|we made|and|this|song قبل 11 عامًا، أطلقنا أغنية "أنجبي أطفال، واعملي أيضًا" مع أوركيدا، Мы написали песню с Orkid под названием «Я могу завести детей и сделать карьеру», и эта песня we made a song with Orkid called 'I can have a child and a career' and this song

kadınlara bizim hiç beklemediğimiz kadar çok özgüven aşıladı. Öyle bir şey oldu ki, to women|our|never|we expected|as much|very|self-confidence|instilled|such|a|thing|happened|that منحت هذه الأغنية النساء ثقة كبيرة بأنفسهن بشكل لم نكن نتوقعهُ مطلقًا. это дало женщинам больше уверенности в себе, чем мы когда-либо ожидали. Что-то случилось, что instilled confidence in women more than we ever expected. It was such that, havaalanında peşimden koşup "Nil hanım, Nil hanım sizin dediğinizi at the airport|after me|running|Nil|Ms|||your|what you said وحدث شيء كهذا، ركض خلفي فى المطار إحدى السيدات قائلةً: at the airport, someone ran after me saying "Ms. Nil, Ms. Nil, what you said

yaptım ve 4 çocuk yaptım ama kariyerimde zorlanıyorum" diyenler oldu. I did|and|children|I had|but|in my career|I am struggling|those who said|were "سيدة نيل، لقت طبقت ماقلتيه، لديّ 4 أطفال لكنني أستمر في عملي". Я сделал это, и у меня было 4 детей, но у меня тяжелые времена в карьере». I did it and had 4 children, but I am struggling in my career," said some. (gülüşmeler) Ben de dedim ki: biraz abartmamış mısınız? laughter|I|also|said|that|a little|exaggerated|have you (ضحك) وأنا قلتُ: "ألم تبالغي قليلًا؟" (смех) Так что я сказал: не преувеличиваете ли вы немного? (laughter) I also said: haven't you exaggerated a bit?

Bir kere Akhisar'da bir kız meslek lisesinin açılışına gitmiştim One|time|in Akhisar|a|girl|vocational|high school|to the opening|I had gone ذات مرة، ذهبت لافتتاح إحدى المدارس المهنية للفتيات Однажды я была на открытии женского профессионального училища в Акхисаре. Once, I went to the opening of a girls' vocational high school in Akhisar.

orada da mikrofona çıktığımda ne diyeceğimi bilemedim. there|too|to the microphone|when I spoke|what|I would say|I didn't know وعندما صعدتُ إلى المسرح هناك، لم أعرف ماسأقوله. Я не знал, что сказать, когда подошел к микрофону. When I got on the microphone there, I didn't know what to say.

Bir sürü kız var karşımda ve okul açılıyor ve ben de onlara sadece dedim ki, A|lot|girls|are|in front of me|and|school|is opening|and|I|also|to them|just|said|that العديد من الفتيات أمامي، والمدرسة تُفتتح، وأنا قلت لهم فقط، Передо мной много девушек, и школа открывается, и я просто сказал им: There are a lot of girls in front of me and school is starting and I just told them,

yani içimden o sırada öyle demek geldi "çocuk da yapın, kariyer de!" dedim so|from within me|at that|moment|like that|to say|came|child|also|have|career|also|I said يعني هذا ما جاء من قلبي حينها. قلتُ: "أنجبي أطفالًا، واعملي أيضًا!" Я имею в виду, что в то время мне хотелось сказать: «Дети или делайте карьеру!» Я сказал I mean at that moment I felt like saying "have kids, have a career too!"

ve gerçekten hayatımda bu kadar tezahürat duymamıştım, sanki kendimi Elvis Presley, |||||Beifall||||| and|really|in my life|this|much|cheering|had not heard|as if|myself|| وحقيقةً لم أسمع هتافًا كهذا فى حياتي، شعرتُ كأنني الفيس بريسلي أو البيتلز. И я действительно никогда в жизни не слышал столько радости, как Элвис Пресли, and I really had never heard such cheers in my life, I felt like Elvis Presley,

Beatles gibi filan hissettim, çığlıklar koptu ve o gün ilk defa Beatles|like|something|I felt|screams|erupted|and|that|day|first|time Я почувствовал себя Битлз, и раздались крики, и впервые за этот день I felt like the Beatles or something, screams erupted and that day for the first time

birilerine özgüven vermenin ne kadar güzel bir his olduğunu hissettim ve to others|self-confidence|giving|how|much|beautiful|a|feeling|it is|I felt|and كم هو شعور جميل أن تمنح للأشخاص الثقة بأنفسهم، Я почувствовал, как хорошо вселить в кого-то уверенность и I felt how beautiful it is to give someone confidence and

gözlerim doldu, çok güzel bir şeydi çünkü bu. my eyes|filled|very|beautiful|one|was|because|this دمعت عيناي، لأن هذا كان شيئًا رائعًا للغاية. Мои глаза наполнились слезами, потому что это было так красиво. my eyes filled with tears, it was a very beautiful thing because of that. Biliyorsunuz dünyada da, Türkiye'de de kızların çok eksik olduğu ve eksikliğini You know|in the world|also|in Turkey|also|girls'|very|lacking|that are|and|their lack وأنتم تعلمون أن الفتيات فى تركيا والعالم يشعرن بالنقص وعدم الثقة بالتفس Вы знаете, что девушек очень не хватает и в мире и в Турции You know, in the world and in Turkey, confidence is a feeling that girls lack a lot and feel its absence.

duyduğu bir duygu özgüven ve ben şu an aranızdan birine desem ki he/she/it heard|one|feeling|self-confidence|and|I|that|moment||to someone|if I said|that وأنا إذا قلت لشخصٍ ما من بينكم الآن чувство, которое он испытывает, это уверенность в себе, и если я скажу одному из вас прямо сейчас, And if I were to say to one of you right now,

bana hayat hikayenizi anlatın; muhtemelen bu özgüven anlarından bahsedeceksiniz to me|life|your story|tell|probably|these|self-confidence|moments|you will talk about أن يخبرني عن قصة حياته، غالبًا سيتحدث عن لحظات الثقة بالنفس هذه tell me your life story; you will probably talk about these moments of confidence.

çünkü insanlar özgüven duyduğu anlarda geometrik olarak sıçrama yaparlar. because|people|self-confidence|feels|in moments|geometrically|as|leap|make لأن الإنسان في لحظات ثقته بنفسه يُحدث فرقًا. потому что люди прыгают геометрически, когда чувствуют себя уверенно. because people make geometric leaps in moments when they feel confident.

Bu yüzden kızlar için çok önemli olan bir duyguyu "kız gibi" kelimesi soyuyor, This|reason|girls|for|very|important|that is|a|emotion|girl|like|word|strips ولهذا السبب تسلب كلمة "كالفتاة" هذا الشعور الذي يكون هام جدًا بالنسبة للفتيات، Вот почему слово «девчушка» лишает чувства, столь важного для девушек, That's why the word "like a girl" strips away an emotion that is very important for girls,

potansiyelimizi öldürüyor.Cinsiyetimiz niçin bir şeyi kötü yapmak anlamına gelsin? our potential|kills|Our gender|why|one|thing|badly|to do|meaning|should be فلماذا يدل جنسنا على العمل بطريقة سيئة؟ killing our potential. Why should our gender mean doing something poorly?

Ben istiyorum ki, kız gibi de tıpkı adam gibi olduğu gibi I|want|that|girl|like|also|just as|man|like|is|like اريد أن تدل كلمة "كالفتاة" على العمل المُتقن تمامًا مثل "كالرجال"، Lo quiero como una niña como un hombre Я хочу, как девушка, как мужчина I want it to mean that doing something the best is the same as achieving something, just like a girl does.

bir şeyi en iyi yapmak demek olsun, bir şeyi başarmak anlamına gelsin; a|thing|best|well|to do|to mean|let it be|a|thing|to succeed|meaning|let it come وأن يدل على النجاح بالشيء، значит ли это делать что-то лучше всего, значит ли это достигать чего-то; Let it mean that doing something the best means achieving something.

biz bir şeyi kız gibi yaptığımız için kendimizle gurur duyalım. we|a|thing|girl|like|we did|because|with ourselves|pride|should feel لنفتخر بأنفسنا لأننا قمنا بالعمل كالفتيات. Let us take pride in ourselves for doing something like a girl.

Dünyada yapılan araştırmalar göstermiş ki; 16-24 yaş arası kızlar, özellikle ergenlik In the world|conducted|research|have shown|that|age|between|girls|especially|adolescence أظهرت الأبحاث حول العالم أن: الفتيات من سن 16-24، خاصةً بفترة المراهقة، Исследования, проведенные в мире, показали, что; девушки 16-24 лет, особенно в период полового созревания Research conducted around the world has shown that girls aged 16-24, especially during adolescence,

döneminde, %89'u bu kelimeyle yaralanıyor. O halde, siz de buna destek olun, during the period|89%|this|with the word|is affected|then|in that case|you|also|this|support|be تستاء من هذه الكلمة بنسبة 89%. فى هذه الحالة، أنتم أيضًا ادعموا هذا، In the period, 89% are hurt by this word. Therefore, support this,

bizimle beraber bu kelimeyi yaralayan bir şey değil, kanatlandıran bir şey with us|together|this|word|hurting|one|thing|not|uplifting|one|thing معًا جميعًا لنجعل هذه الكلمة شيء يدل على التشجيع وليس الاستياء. let's make it something that empowers, not something that hurts this word.

haline getirelim. #kizgibi hastag'iyle kendi yaptığınız, erkekler de yapabilirler into a state|let's bring|like a girl|with the hashtag|own|you made|men|also|can do شاركوا ماتفعلوه على هاشتاج #كالفتاة، والرجال أيضًا يمكنهم المشاركة، Давайте сделаем это. С хэштегом #kizlike вы сможете сделать это сами, мужчины тоже смогут If you share something good that you have done with the hashtag #kizgibi, men can do it too.

iyi yaptığınız bir şeyi paylaşırsanız; fotoğraf , video ya da yazı olarak good|you did|one|thing|if you share|photo|video|or|also|text|as ليكن فيديو أو صورة أو منشور، لننشره على وسائل التواصل الاجتماعى، если вы делитесь тем, что у вас хорошо получается; как фото, видео или текст As a photo, video, or text.

sosyal medyada, bunu yaymamıza ve bu kelimenin artık yeni güzel anlamını social|media|this|to spread|and|this|word's|now|new|beautiful|meaning ونعيد لهذه الكلمة معناها الجميل в социальных сетях, давайте распространять это, а теперь новое красивое значение этого слова on social media, you help us spread this and the new beautiful meaning of this word.

çoğaltmamıza yardımcı olursunuz. to multiply|helper|you would be ساعدونا على الانتشار. You will help us multiply it.

Dilerim hayatta ne yaparsanız kız gibi yaparsınız çünkü ben de I wish|in life|whatever|you do|like a girl|like|you do|because|I|also ليت كل ماتفعلونه في الحياة تفعلوه كالفتاة لأن أنا أيضًا Я хочу, чтобы все, что ты делаешь в жизни, ты делал как девочка, потому что я тоже. I hope that whatever you do in life, you do it like a girl because I also

(şarkı) kız gibi yaptım ne yaptıysam ben, kız gibi yaptım ne yaptıysam. song|girl|like|I did|whatever|I did|I|girl|like|I did|whatever|I did (أغنية) مهما فعلت افعل كالفتاة، مهما فعلت افعل كالفتاة. (song) did it like a girl, whatever I did, I did it like a girl.

Çok teşekkürler. Very|thank you شكرًا جزيلُا. Thank you very much.

SENT_CWT:AFkKFwvL=3.12 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=7.19 en:AFkKFwvL openai.2025-02-07 ai_request(all=122 err=0.00%) translation(all=97 err=1.03%) cwt(all=827 err=1.69%)