077: Vacaciones!
Holidays
077: Feiertage!
077: Vacation!
077 : Les vacances !
077: Vacanze!
077: Vakantie!
077: Праздники!
077: Bayramlar!
¡Vacaciones!
Tatiller!
Vamos a descansar, a la playa, a la terracita…¡qué bien!
||||||||小露台||
||||||||der kleinen Terrasse||
||to rest||||||little terrace||
Let's go to rest, to the beach, to the terrace...how nice!
Hadi dinlenmeye gidelim, sahile, terasa... ne güzel!
¡Hola a todos!
Hepinize merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
Speaking Spanish is easier than it seems!
İspanyolca konuşmak göründüğünden daha kolay!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
Sadece doğru malzeme ve teknikleri kullanmanız gerekiyor.
Hoy, en este episodio… Bueno…este es el último episodio del podcast…hasta septiembre.
Today, in this episode… Well… this is the last episode of the podcast… until September.
Bugün, bu bölümde... Şey... bu podcast'in son bölümü... Eylül ayına kadar.
No te preocupes, en septiembre podrás volver a escuchar este podcast y aprender más español con nuevos temas y nuevas lecciones.
||||九月||||||||||||||||
||worry||September||to return||||||||||||||
Don't worry, in September you will be able to listen to this podcast again and learn more Spanish with new topics and new lessons.
Merak etmeyin, Eylül ayında bu podcast'i tekrar dinleyebilir ve yeni konular ve yeni derslerle daha fazla İspanyolca öğrenebilirsiniz.
He decidido tomarme un pequeño descanso vacacional.
I|determined|to take myself|||break|vacation
I've decided to take a little vacation break.
Kısa bir tatil arası vermeye karar verdim.
Ya sabes, estamos en verano, y es necesario descansar un poco, recuperar fuerzas y ponerse moreno.
|||||||||||恢复精力|体力|||晒黑
|you know|we are||summer|||necessary|to rest|||to recover|strengths||to get tanned|tan
You know, we are in summer, and it is necessary to rest a bit, regain strength and get brown.
Biliyorsunuz, yaz geldi ve biraz dinlenmeniz, gücünüzü geri kazanmanız ve bronzlaşmanız gerekiyor.
Muy importante ponerse moreno.
It is very important to get a tan.
Il est très important de bronzer.
Bronzlaşmak çok önemlidir.
Puedes ir a la playa con tu toalla, tumbarte y tomar el sol.
|||||||毛巾|躺下||||
|||||||towel|lie down||||
You can go to the beach with your towel, lie down and sunbathe.
Havlunuzla plaja gidebilir, uzanabilir ve güneşlenebilirsiniz.
A veces me llevo mi teléfono para poder escuchar contenidos interesantes.
||to me|I take||||||contents|interesting
Sometimes I take my phone with me so I can listen to interesting content.
Bazen ilginç içerikleri dinleyebilmek için telefonumu yanıma alıyorum.
Simplemente recuerda que no te puedes meter en el mar con los auriculares puestos :) Luego por supuesto, puedes comer unas tapas con una cervecita bien fresquita…bueno me estoy yendo del tema.
||||||进入||||||耳机|戴着||||||||||啤酒||冰镇||||偏离||
||||||get in|||sea|||headphones|on||for|||||snacks|||little beer|cold|cool||||going||topic
Just remember that you can't go into the sea with headphones on :) Then of course, you can have some tapas with a very cold beer ... well I'm getting off topic.
Sadece kulaklıkla denize giremeyeceğinizi unutmayın :) Sonra tabii ki soğuk bir bira eşliğinde tapas yiyebilirsiniz... Neyse, konudan uzaklaşıyorum.
Lo que te recomiendo para este verano para mantener tu español es que escuches episodios antiguos para repasar.
||||||||保持|||||||||
||||||||to maintain|||||you listen||old||to review
What I recommend for this summer to maintain your Spanish is that you listen to old episodes to review.
Bu yaz İspanyolcanızı geliştirmek için önerim, eski bölümleri dinleyerek kendinizi tazelemeniz.
Y es que hasta ahora hay unos 77 episodios con temas muy interesantes, ¡así que no tienes excusa!
||||||||||||||||借口
And so far there are about 77 episodes with very interesting themes, so you have no excuse!
Şimdiye kadar çok ilginç konulara sahip 77 bölüm var, bu yüzden mazeretiniz yok!
Por ejemplo: • En el episodio 2, hablo de los besos en los saludos.
|example||||I speak|||kisses|||greetings
For example: • In episode 2, I talk about kisses in greetings.
Örneğin: - 2. bölümde selamlaşmada öpüşme hakkında konuşuyorum.
Muy importante si no quieres equivocarte y crear un conflicto internacional.
|||||犯错误|||||
sehr|||||sich irren|||||
|||no||make a mistake||||conflict|international
Very important if you do not want to make a mistake and create an international conflict.
Bir hata yapmak ve uluslararası bir çatışma yaratmak istemiyorsanız çok önemlidir.
• Y qué me dices de la siesta, el “deporte nacional” español.
||||||||sport|national|
• Und was ist mit der Siesta, dem spanischen "Nationalsport"?
• And what about the siesta, the Spanish “national sport”.
- Peki ya siesta, İspanyolların "milli sporu".
No hay nada mejor como una buena siesta después de comer.
|||||||午睡|||
There is nothing better than a good nap after a meal.
Yemekten sonra iyi bir uykudan daha iyi bir şey yoktur.
Esto lo trato en el episodio 12.
||topic|||
I deal with this in episode 12.
Bu konu 12. bölümde ele alınmaktadır.
Siesta y fiesta este verano suena como un buen plan.
|||||听起来||||
|||||sounds||||
Siesta and party this summer sounds like a good plan.
Bu yaz Siesta ve parti iyi bir plana benziyor.
• Y hablando de deporte, pero este para cansarse, no para descansar: el fútbol.
|talking||sport|||for|to get tired|||to rest|the|
• And speaking of sport, but this one to get tired, not to rest: soccer.
- Ve spordan bahsetmişken, ama bu dinlenmek için değil, kendini yormak için: futbol.
En España se vive muy intensamente.
|||||强烈地
|||||intensely
In Spain one lives very intensely.
İspanya'da çok yoğun bir şekilde yaşanmaktadır.
Puedes aprender más sobre ello en el episodio 15.
||||it|||
You can learn more about it in episode 15.
Bu konuda daha fazla bilgiyi 15. bölümde bulabilirsiniz.
• Y ciertamente, hay varios episodios con vocabulario útil y específico.
|||||||||具体的
|certainly|||episodes||vocabulary|useful||specific
• And certainly, there are several episodes with useful and specific vocabulary.
- Ve gerçekten de, yararlı ve spesifik kelime dağarcığına sahip birkaç bölüm var.
Por ejemplo, ¿quieres impresionar a un nativo español?
|||给……留下印象||||
|||to impress|||native|Spanish
Örneğin, anadili İspanyol olan birini etkilemek mi istiyorsunuz?
Puedes aprender muchas palabras y expresiones sobre el vino en el episodio 43.
|||||expressions|||wine|||
You can learn many words and expressions about wine in episode 43.
Şarapla ilgili birçok kelime ve ifadeyi 43. bölümde öğrenebilirsiniz.
• Y el alcohol no se acaba con el vino, hay otros episodios como el 72, donde hablo de la cerveza y de cómo pedirla en un bar típico.
|||||ends||||||||||||||||how|to order it||||typical
• And alcohol does not end with wine, there are other episodes like 72, where I talk about beer and how to order it in a typical bar.
- Ve alkol şarapla bitmiyor, biradan ve tipik bir barda nasıl sipariş edileceğinden bahsettiğim 72. bölüm gibi başka bölümler de var.
• Otros temas como los tópicos de España, las muletillas, el Camino de Santiago, como comparar, estados de ánimo, la cuesta de enero están a tu disposición.
||||||||填充词|||||||||||||||||可供使用
||||||||filler words||Way||||to compare|||mood||hill|||are|||disposition
• Andere Themen wie die Themen Spaniens, die Krücken, der Camino de Santiago, Vergleiche, Stimmungen und die Januar-Kosten stehen Ihnen zur Verfügung.
• Other topics such as the topics of Spain, fillers, the Camino de Santiago, how to compare, moods, the January slope are at your disposal.
- İspanyol klişeleri, "muletillalar", Camino de Santiago, nasıl karşılaştırılacağı, ruh halleri, Ocak ayının eğimi gibi diğer konular emrinizde.
• Y si solamente quieres aprender un poco más sobre el verano en España, tienes el episodio 18.
||only|you want|to learn|||||||||||
- İspanya'da yaz mevsimi hakkında biraz daha bilgi edinmek isterseniz 18. bölümü okuyabilirsiniz.
Como ves, tienes una gran variedad para poder practicar este verano.
|||||多样性|||||
|||||variety|||||
As you can see, you have a great variety to be able to practice this summer.
Gördüğünüz gibi, bu yaz pratik yapmak için geniş bir yelpazeye sahipsiniz.
Ahora que lo pienso, solo recordar el trabajo que hecho con todos estos episodios, me vienen más ganas aún de tomarme unas buenas vacaciones :) Bueno, ¿y qué hacemos ahora?
||||||||||||these|episodes||come||desire|||take a break|||||||we do|now
Now that I think about it, just remembering the work I did with all these episodes, I still want to take a good vacation more :) Well, what do we do now?
Şimdi düşünüyorum da, tüm bu bölümlerle yaptığım çalışmaları hatırlamak bile güzel bir tatil yapma isteği uyandırıyor bende :) Peki, şimdi ne yapacağız?
Ah, mira, podríamos hacer una pequeña mini-historia.
|look|we could|||||
Oh look, we could do a little mini-story.
Ah, bak, küçük bir hikaye yazabiliriz.
¿Qué te parece?
How about?
Sen ne düşünüyorsun?
MINI-HISTORIA (mejora tu conversación)
||改善||
||improvement||
MİNİ TARİHÇE (konuşmanızı geliştirin)
Una mini-historia funciona de la siguiente manera: Yo te doy información sobre algo y te hago preguntas simples.
A mini-story works like this: I give you information about something and I ask you simple questions.
Bir mini hikaye şu şekilde çalışır: Size bir şey hakkında bilgi veriyorum ve basit sorular soruyorum.
Después cada pregunta hay una pausa.
Her soruyu bir duraklama takip eder.
Es tu turno para intentar contestar.
|||||回答
Cevap verme sırası sizde.
Después de la pausa, te daré una respuesta correcta.
Aradan sonra size doğru cevabı vereceğim.
Puedes contestar de forma corta.
||||简短地
||||short
You can answer in a short form.
Kısa bir formda cevap verebilirsiniz.
La idea es que dejes de pensar en tu idioma nativo y empieces a pensar en español, y te puedo asegurar que funciona.
||||||||||||开始||||||||||
|||||de|||||||||||||||||
The||||||||||||||||||||to assure||
The idea is that you stop thinking in your native language and start thinking in Spanish, and I can assure you that it works.
Buradaki fikir, ana dilinizde düşünmeyi bırakıp İspanyolca düşünmeye başlamanız ve sizi temin ederim ki bu işe yarıyor.
En este episodio puedes contestar como Oscar.
In this episode, you can answer like Oscar.
Bu bölümde Oscar olarak cevap verebilirsiniz.
Es decir, como yo :) Oscar se fue a la playa con unos bocadillos que había preparado.
||||||||||||三明治|||
||||||went|||||some|sandwiches||had|prepared
I mean, like me :) Oscar went to the beach with some sandwiches that he had prepared.
Yani, benim gibi :) Oscar hazırladığı sandviçlerle sahile gitti.
¿Te fuiste a la playa o a la montaña?
You|you went|||beach||||mountain
Did you go to the beach or to the mountains?
Sahile mi yoksa dağlara mı gittiniz?
A la playa, me fui a la playa.
||||I went|||
Sahile, sahile gittim.
No me fui a la montaña.
I did not go to the mountain.
Ben dağlara gitmedim.
¿Dónde te fuiste?
Nereye gittin?
A la playa, me fui a la playa. Me fui a la playa con unos bocadillos.
||||||||||||||some|
Plaja, plaja gittim. Biraz atıştırmalıkla plaja gittim.
¿Con qué fuiste a la playa?
||you went|||
What did you take to the beach?
Sahile neyle gittin?
¿Con unos bocadillos o con una paella?
||sandwiches||||paella
Some sandwiches or a paella?
Sandviçle mi yoksa paella ile mi?
Con unos bocadillos.
Some sandwiches.
Biraz da sandviç.
Fui allí con unos bocadillos que había preparado.
I went|there||||||
I went there with some snacks I had prepared.
Hazırladığım sandviçlerle oraya gittim.
¿Habías preparado comida?
You had|prepared|food
Yemek hazırladınız mı?
Sí, había preparado comida.
|there was|prepared|food
Evet, yemek hazırlamıştım.
Había preparado unos bocadillos.
|prepared|some|sandwiches
Biraz sandviç hazırlamıştım.
¿Habías preparado bocadillos antes de ir a la playa?
You had|prepared|snacks|before|||||
Plaja gitmeden önce atıştırmalık bir şeyler hazırladınız mı?
Sí, había preparado bocadillos antes de ir a la playa.
Evet, plaja gitmeden önce sandviç hazırlamıştım.
Los había preparado antes.
|had|prepared|
I had prepared them before.
Onları daha önce hazırlamıştım.
¿Cuándo los habías preparado?
||you had|
When had you prepared them?
Onları ne zaman hazırladınız?
¿Antes o después?
Before or after?
Önce mi sonra mı?
Antes.
Before.
Daha önce.
Los había preparado antes. ¿Después de preparar los bocadillos, dónde fuiste?
||||||to prepare||||
I had prepared them before. After preparing the sandwiches, where did you go?
Sandviçleri hazırladıktan sonra nereye gittiniz?
A la playa.
Sahile.
Primero preparé los bocadillos, y después fui a la playa.
First|I prepared||snacks||after||||
Önce sandviçleri hazırladım, sonra da sahile gittim.
Oscar encontró un buen sitio y desplegó la toalla encima de la arena.
||||||铺开||||||沙子
||||||breitete aus||||||
|found|||spot||spread||towel|on top of|||sand
Oscar a trouvé un bon endroit et a étendu la serviette sur le sable.
Oscar iyi bir yer buldu ve havlusunu kumun üzerine serdi.
¿Encontraste un buen sitio en la playa?
你找到||||||
Did you find||good|spot|||beach
Did you find a good spot on the beach?
Sahilde iyi bir yer bulabildin mi?
Sí, encontré un buen sitio.
|I found||good|place
Yes, I found a good site.
Evet, iyi bir yer buldum.
Encontré un buen sitio en la playa.
I found|||spot|||beach
Sahilde iyi bir yer buldum.
¿Qué encontraste?
|you found
What did you find?
Ne buldun?
¿Un buen restaurante?
İyi bir restoran mı?
No, no.
Hayır, hayır.
No encontré un buen restaurante.
|I found|||
İyi bir restoran bulamadım.
Encontré un buen sitio.
İyi bir yer buldum.
¿Y qué hiciste cuando encontraste un buen sitio?
||you did|when|you found|||
And what did you do when you found a good place?
Peki iyi bir yer bulduğunuzda ne yaptınız?
Desplegué la toalla.
展开||毛巾
I unfolded||towel
I unfolded the towel.
Havluyu açtım.
Cuando encontré un buen sitio desplegué la toalla.
|I found||||I spread||towel
İyi bir yer bulduğumda havluyu açtım.
¿Desplegaste la toalla encima de la arena?
|||上面|||
You spread|||on top of|||
Did you spread the towel on top of the sand?
Havluyu kumun üstüne mi serdin?
Sí, desplegué la toalla encima de la arena.
||||on top of|||
Evet, havluyu kumun üzerine serdim.
La desplegué encima de la arena.
I unfolded it on top of the sand.
Kumun üstüne açtım.
¿Encima de dónde?
||where
Above where?
Nerenin üstünde?
Encima de la arena.
Kumun üstünde.
¿Qué desplegaste?
|you deployed
What did you deploy?
Ne konuşlandırdınız?
¿Los bocadillos o la toalla?
|三明治|||
The sandwiches or the towel?
Sandviçler mi, havlu mu?
No, no, los bocadillos no.
Hayır, hayır, sandviçler değil.
Los bocadillos eran para comer.
The sandwiches were to eat.
Sandviçler öğle yemeği içindi.
Desplegué la toalla. La desplegué encima de la arena. ¿Encima o debajo de la arena?
||||I spread|on|||sand|on top of|||||sand
Havluyu açtım. Kumun üstüne mi açtım, altına mı?
Encima.
Yukarıda.
Encima de la arena. Desplegué la toalla encima de la arena.
|||sand|||||||
Kumun üstüne. Havluyu kumun üstüne serdim.
Oscar se sentó en la toalla, estiró los brazos hacia arriba y dijo: “¡Qué bonito día hace!” ¿Te sentaste en la toalla, Óscar?
||||||伸展||||||||||||||||
||||||streckte||||||||||||||||
||sat|||towel|stretched||arms|toward|upward||said||||it makes||you sat||||Oscar
Oscar sat on the towel, stretched his arms up and said: "What a beautiful day it is!" Did you sit in the towel, Oscar?
Oscar havlunun üzerine oturdu, kollarını yukarı doğru uzattı ve şöyle dedi: "Ne güzel bir gün! Havlunun üzerine mi oturdun, Oscar?
Sí, me senté en la toalla.
||ich setzte mich|||
||sat|||
Evet, havlunun üzerine oturdum.
Yo me senté en la toalla.
Havlunun üzerine oturdum.
¿Quién se sentó en la toalla?
|you||||
Havlunun üstüne kim oturdu?
Yo.
Ben.
Yo mismo.
I|
Kendim.
Yo me senté en la toalla y estiré los brazos hacia arriba.
|||||||||||上方
|||||||I stretched||arms||upward
I sat on the towel and stretched my arms up.
Havlunun üzerine oturdum ve kollarımı yukarı uzattım.
¿Estiraste los bajos hacia abajo?
Did you stretch||cuffs||down
Did you stretch the bass down?
Bası azalttın mı?
No.
Hayır.
No estiré los brazos hacia abajo.
|I will stretch||arms||
Kollarımı aşağıya uzatmadım.
Los estiré hacia arriba.
The|I will stretch|upward|upward
Onları yukarı doğru uzattım.
¿Qué estiraste hacia abajo?
|did you stretch||
What did you stretch down?
Neyi indirdin?
Nada.
Hiçbir şey.
No estiré nada hacia abajo.
Hiçbir şeyi uzatmadım.
¿En qué dirección estiraste los brazos?
||direction|you stretched||arms
Kollarınızı hangi yöne doğru uzattınız?
Hacia arriba.
Towards|
Yukarı doğru.
Estiré los brazos hacia arriba y dije: “¡Qué bonito día hace!” ¿Pensabas que hacía un buen día?
|||||||||||You thought||it was||good|
I stretched my arms up and said, "What a nice day it is!" Did you think it was a good day?
Kollarımı yukarı doğru uzattım ve şöyle dedim: "Ne güzel bir gün! Güzel bir gün olduğunu mu düşünüyorsun?
Sí, pensaba que hacía un buen día.
Yes, I thought it was a good day.
Evet, güzel bir gün olduğunu düşünmüştüm.
¿Pensabas que hacía un día regular?
Did you think it was a regular day?
Sıradan bir gün olduğunu mu düşündün?
No, no pensaba esto.
|||this
No, I did not think this.
Hayır, ben öyle düşünmemiştim.
Pensaba que hacía un buen día.
Güzel bir gün olduğunu düşünmüştüm.
¿Cómo era el día?
What was the day like?
Gün nasıldı?
Bueno.
Güzel.
El día era bueno.
||was|
The day was good.
Gün güzeldi.
Era un buen día, o también, era un día bonito.
Güzel bir gündü, ya da yine güzel bir gündü.
En ese momento, oyó un ruido a su lado izquierdo.
|||heard||noise||his or her|side|left
At that moment, he heard a noise on his left side.
O anda sol tarafında bir ses duydu.
Óscar…¿Oíste música?
|Did you hear|
Oscar... Müzik duydun mu?
No, no oí música.
||heard|
Hayır, müzik duymadım.
Oí un ruido.
I heard||
Bir ses duydum.
¿Oíste un ruido en tu lado derecho?
Did you hear||noise|||side|right
Sağ tarafından bir ses duydun mu?
No. No oí un ruido en mi lado derecho.
||||||||right
Hayır. Sağ tarafımda bir ses duymadım.
Oí un ruido en mi lado izquierdo.
||||||left
Sol tarafımda bir ses duydum.
¿En qué lado oíste un ruido?
|||heard||
On which side did you hear a noise?
Hangi tarafta bir ses duydunuz?
En el izquierdo.
Solda.
Oí un ruido en lado izquierdo.
Sol taraftan bir ses duydum.
¿Qué oíste?
|heard
Ne duydun?
Un ruido.
Gürültü.
Oí un ruido.
¡Unos pingüinos con gafas de sol se estaban comiendo los bocadillos de Óscar!
||||penguins||glasses||sun|||eating||sandwiches||
I heard a noise. Some penguins wearing sunglasses were eating Oscar's sandwiches!
Bir ses duydum - güneş gözlüklü penguenler Oscar'ın sandviçlerini yiyorlardı!
¿Había unos pingüinos?
||penguins
Were there any penguins?
Hiç penguen var mıydı?
Sí, había unos pingüinos.
|there was||
Evet, bazı penguenler vardı.
Había unos pingüinos con gafas de sol.
Güneş gözlüklü penguenler vardı.
¿Había unos pingüinos con sombrero?
||||hat
Were there some penguins with hats?
Şapkalı penguenler var mıydı?
No, no. Había unos pingüinos con gafas de sol. ¿Qué llevaban los pingüinos?
||||||||||they were wearing||penguins
Hayır, hayır. Güneş gözlüklü penguenler vardı. Güneş gözlüklü penguenler vardı. Penguenler ne takıyordu?
Gafas de sol.
Glasses||
Güneş gözlüğü.
Llevaban gafas de sol.
Güneş gözlüğü takıyorlardı.
¿Llevaban qué?
They were carrying|
Ne taşıyorlardı?
Gafas.
Glasses
Gözlük.
Gafas de sol. Los pingüinos llevaban gafas de sol y se estaban comiendo mis bocadillos.
||||||||||||eating|my|snacks
Sunglasses. The penguins were wearing sunglasses and were eating my snacks.
Güneş gözlüğü. Penguenler güneş gözlüğü takmışlardı ve sandviçlerimi yiyorlardı.
¿Se estaban comiendo los pingüinos la toalla?
||eating||||
Were the penguins eating the towel?
Penguenler havluyu mu yiyordu?
Noooo, la toalla no.
No|||
Hayır, havlu olmaz.
Los bocadillos.
Sandviçler.
Mis bocadillos.
My|
Atıştırmalıklarım.
Oh no!!!
Olamaz!
Mis pobres bocadillos!!!
Zavallı sandviçlerim!
¡Pobre de mí!
Vay başıma gelenler!
Yo quería pasar un buen día en la playa, pero esos malditos pingüinos se comieron mis deliciosos bocadillos.
|||||||||||该死的||||||
|||||||||||damn|||they ate|my|delicious|snacks
I wanted to spend a good day at the beach, but those damn penguins ate my delicious sandwiches.
Sahilde güzel bir gün geçirmek istedim ama o lanet penguenler lezzetli atıştırmalıklarımı yedi.
¡No es justo!
That's not fair!
Bu hiç adil değil!
Bueno, estamos llegando al final de este episodio veraniego.
||||||||夏季的
|wir sind|||||||sommerlichen
||arriving||||||summery
Well, we are coming to the end of this summer episode.
Evet, bu yaz bölümünün sonuna geliyoruz.
Antes de acabar me gustaría recordar que aún puedes conseguir El Curso Inesperado por un precio especial.
||||||||||||意外的||||
||||||||||||Unerwarteter Kurs||||
|||||to remember|||||||Unexpected|||price|special
Before I finish I would like to remind you that you can still get The Unexpected Course for a special price.
Sözlerimi bitirmeden önce Beklenmedik Kurs'u hâlâ özel bir fiyattan alabileceğinizi hatırlatmak isterim.
Quizás es un buen regalo para ti para este verano :) Puedes conseguirlo en: www.cursoinesperado.com Por cierto, algunas personas me han enviado preguntas sobre este curso.
||||||||||You can|get it|||unexpected course|||||||have|sent||||
Maybe it's a good gift for you for this summer :) You can get it at: www.cursoinesperado.com By the way, some people have sent me questions about this course.
Belki bu yaz sizin için iyi bir hediye olur :) Şu adresten edinebilirsiniz: www.cursoinesperado.com Bu arada, bazı insanlar bana bu kurs hakkında sorular gönderdi.
Voy a aclarar algunos puntos: El Curso Inesperado está pensado para nivel intermedio y avanzado.
||澄清||||||||||||
||klären||||||||||||
||to clarify|some|points|||Unexpected|||||||advanced
I am going to clarify some points: The Unexpected Course is designed for intermediate and advanced levels.
Birkaç noktayı açıklığa kavuşturmama izin verin: The Unexpected Kursu orta ve ileri seviyeler için tasarlanmıştır.
Si más o menos entiendes este podcast, entonces tienes el nivel correcto para el curso.
|||||||then|you have|||correct|||
Bu podcast'i az çok anlıyorsanız, kurs için doğru seviyeye sahipsiniz demektir.
En el audio hay dos voces.
|||||voices
Ses kaydında iki ses var.
La mía y otra femenina, Georgiana.
|mine|||female|Georgiana
Benimki ve başka bir dişi, Georgiana.
Así que vas a encontrar diálogos cortos entre Georgiana y yo donde comentamos algunos aspectos de las unidades.
||||||||||||wir kommentieren|||||
|||||dialogues|short||||||we comment|some||||units
So you will find short dialogues between Georgiana and I where we discuss some aspects of the units.
Georgiana ile benim aramda ünitelerin bazı yönlerini tartıştığımız kısa diyaloglar bulacaksınız.
El Curso también trata las diferencias de diferentes tiempos, y que pueden parecer confusas.
|||||differences|||times||||seem|confusing
Kurs, kafa karıştırıcı görünebilecek farklı zaman kiplerinin farklılıklarını da ele almaktadır.
Por ejemplo: “Óscar compró un pastel” vs “Óscar estaba comprando un pastel…” En resumen es un programa más corto que el Curso Mágico, que incorpora una segunda voz femenina que da más dinamismo y donde se trata de forma específica diferencias entre tiempos.
||||||||||||||||||||||||||||||||活力||||||||||
|||bought||cake||||||||summary|||program||short||||||incorporates||second||female||gives||dynamism|||||||specific|differences||
For example: “Óscar bought a cake” vs “Óscar was buying a cake…” In summary, it is a shorter program than the Magic Course, which incorporates a second female voice that gives more dynamism and where differences between times are specifically addressed .
Örneğin: "Oscar bir pasta aldı" ile "Oscar bir pasta alıyordu...". Kısacası, daha fazla dinamizm sağlayan ve zamanlar arasındaki farklılıkların özellikle ele alındığı ikinci bir kadın sesi içeren Magic Course'tan daha kısa bir programdır.
La historia además es bastante curiosa y entretenida.
|||||||有趣
||besides||quite a|curious||entertaining
The story is also quite curious and entertaining.
Hikaye de oldukça ilginç ve eğlenceli.
Bien, actualmente puedes conseguir el curso con unas condiciones especiales, pero en los siguientes días lo cambiaré.
|||获得|||||||||||||
Good|currently||to get||course||||special||||next|days||I will change
Well, currently you can get the course with special conditions, but in the following days I will change it.
Şu anda parkuru özel koşullarla alabiliyorsunuz, ancak önümüzdeki günlerde değiştireceğim.
Por tanto si tienes planeado conseguir el curso, te recomiendo que lo hagas ya en: www.cursoinesperado.com Bueno, ahora sí que estamos llegando al final de este episodio.
|||||||||||||||www(1)|Kurs unerwartet||||||||||||
||||planned|to get||||I recommend|||you do||||unexpected course||||||||||||
Therefore, if you plan to get the course, I recommend that you do it now at: www.cursoinesperado.com Well, now that we are coming to the end of this episode.
Eğer kursu almayı planlıyorsanız, bunu şimdi yapmanızı tavsiye ederim: www.cursoinesperado.com Evet, şimdi gerçekten bu bölümün sonuna geliyoruz.
Me gustaría desearte un muy buen verano y vacaciones.
||to wish you||||||
Size çok iyi bir yaz ve tatil diliyorum.
Nos veremos muy pronto, en septiembre.
|we will see|very|soon||
We will see each other very soon, in September.
Çok yakında, Eylül ayında görüşmek üzere.
Hasta entonces, ¡cuídate!
||take care
O zamana kadar, kendinize iyi bakın!
¡Ah, y no olvides continuar escuchando español!
|||you forget|to continue|listening|Spanish
Oh, ve İspanyolca dinlemeye devam etmeyi unutmayın!