085: Interjecciones en español.
感叹词||
Interjektionen||
Interjections|in|Spanish
085: Interjektionen auf Spanisch.
085: Interjections in Spanish.
085 : Interjections en espagnol.
085: Interiezioni in spagnolo.
085: Tussenwerpsels in het Spaans.
085: Interjeições em espanhol.
085: Междометия в испанском языке.
085: İspanyolca ünlemler.
085: Вигуки в іспанській мові.
¡Aja!
Aha
아하!
Aha
AHA!
¡Hola a todos!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
||founder|||
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
|to help you||||fluently
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
Speaking Spanish is easier than it looks!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
|||||material||techniques|appropriate
Hoy, en este episodio… Voy a hablar de las interjecciones en español.
|||||||||interjections||
|||||||||감탄사들||
Today, in this episode ... I am going to talk about interjections in Spanish.
Bugün, bu bölümde... İspanyolca'da ünlemler hakkında konuşacağım.
¿Qué nombre tan feo no?
|||ugly|
What an ugly name isn't it?
Ne çirkin bir isim, değil mi?
Te va a servir de mucha utilidad.
|||to serve|||usefulness
|||많이 유용할 거야.|||
It will be very useful for you.
Sizin için çok faydalı olacaktır.
A continuación, un punto de vista para mejorar la gramática.
|||punto de vista||||||
İşte dilbilgisini geliştirmek için bir bakış açısı.
También he grabado una conversación corta que te ayudará con el vocabulario.
|I have|recorded||conversation|short||you|will help|||
||녹음했다|||||||||
Kelime dağarcığınıza yardımcı olması için kısa bir konuşma da kaydettim.
Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com Perfecto, ¡empecemos!
|||||||||||||let's start
Bölümün metnine www.unlimitedspanish.com Perfecto adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın, hadi başlayalım!
Bien, que es eso de las interjecciones, y porqué tiene un nombre tan feo.
|||that|||interjections||why|||||ugly
Well, what is that about interjections, and why does it have such an ugly name.
Peki, bu ünlem nedir ve neden bu kadar çirkin bir adı var?
Bueno, no sé si el nombre es feo, pero te diré que las interjecciones existen en todos los idiomas.
||||||||||||||||allen||
||||||||||I will say|||interjections|exist||||
||||||||||||||존재한다||||
Well, I don't know if the name is ugly, but I will tell you that interjections exist in all languages.
Adı çirkin mi bilmiyorum ama ünlemlerin tüm dillerde var olduğunu söyleyebilirim.
Básicamente una interjección es una o varias palabras que pueden expresar: asombro sorpresa dolor molestia etc.
||||||||||||||Unbehagen|
||interjection||||||||to express|amazement|surprise|pain|annoyance|
||감탄사||||||||||||불편함|
Basically, an interjection is one or several words that can express: astonishment surprise pain annoyance etc.
Temel olarak bir ünlem, ifade edebilen bir veya daha fazla kelimedir: şaşkınlık sürpriz acı sıkıntı vb.
Vale, lo mejor es que te ponga un ejemplo y así estará más claro.
||||||I'll give you||||like this|will be|more|clear
|||||||||||더 명확해질 것입니다||
Ok, it is best if I give you an example and it will be clearer that way.
Tamam, size bir örnek vereyim, o zaman daha net anlaşılacaktır.
¡Ajá!
Aha
아하!
Aha
Aha!
¡Oh!
오!
Oh!
¿Eh?
oder
뭐라고요?
Ne?
¡Alto!
Halt
멈춰!
Stop
Durun!
¡Ay!
Ach
아야!
Oh
Ahh!
¡ufff!
아이구!
Phew!
¡Bien!
Güzel!
Todo esto son interjecciones.
These are all interjections.
Bunların hepsi ünlem.
Son muy importantes en el lenguaje hablado para poner más naturalidad.
||important||||spoken||to put||naturalness
|||||언어|||넣다||
Konuşma dilini daha doğal hale getirmek için çok önemlidirler.
Mi objetivo en este episodio es mostrarte algunas de las interjecciones más populares utilizadas dentro del idioma español.
||||||to show you||||interjections||popular|used|within|||
|||||||||||||사용되는||||
Bu bölümdeki amacım size İspanyol dilinde kullanılan en popüler ünlemlerden bazılarını göstermek.
No voy a poner las que son muy evidentes o conocidas como ¿Eh?
||||||||obvious||known||
I'm not going to put the ones that are very obvious or known as Eh?
Huh? gibi çok bariz veya iyi bilinenleri koymayacağım.
porque son muy intuitivas.
|||intuitive
çünkü çok sezgiseldirler.
De esta manera, si usas algunas, podrás sonar más nativo :) Vamos a verlas con ejemplos:
||||you use|some|you will be able|to sound|more|native|||||examples
|||||||더 자연스럽게 들리다|||||||
Bu şekilde, bunlardan bazılarını kullanırsanız, daha yerli görünebilirsiniz :) Şimdi bunlara örneklerle bir göz atalım:
¡Ajá!
Aha
Aha!
Expresa aprobación o satisfacción.
Express|approval||satisfaction
|승인||
Onay veya memnuniyeti ifade eder.
Ej: ¡Ajá!
Ex|Aha
예: 아하!|
Örn: Aha!
¡Encontré el problema en el coche!
|||||Auto
I found|||||car
찾았어요|||||
Sorunu arabada buldum!
¡Cachis!
Verdammtes
아이쿠!
Darn
Cachis!
Expresa algo que no esperabas.
Express||||you were expecting
||||기대하지 않았던
Beklemediğiniz bir şeyi ifade ediyor.
Ejemplo: ¡Cachis!
|Darn it
|아차!
Örnek: Cachis!
¡Me he olvidado la cartera en casa!
||||Brieftasche||
|I|forgotten||wallet||
||잊어버렸어||||
I forgot my wallet at home!
Cüzdanımı evde unuttum!
¡Caray!
Verdammtes
아이쿠!
Wow
Vay canına!
Expresa sorpresa.
Şaşkınlığını ifade eder.
Ejemplo: ¡Caray!
|Wow
|아이쿠!
Örnek: Vay canına!
¿Qué haces aquí?
What are you doing here?
Ne yapıyorsun burada?
¡No te esperaba hasta las 10!
||I was waiting||
||기대하지 않았어||
I didn't expect you until 10!
Seni saat 10'a kadar beklemiyordum!
¡Chachi!
super cool
멋지다!
Great
Cool!
Chachi!
Expresa alegría.
|joy
|기쁨을 표현해.
Neşeyi ifade eder.
A veces la gente dice ¡Chachi piruli!
||||||super cool
|||||Cool|great
|||||멋지다|
Sometimes people say ¡Chachi piruli!
Bazen insanlar Chachi piruli der!
Yo la encuentro un poco tonta, no te la recomiendo especialmente.
||I find|||silly||||recommend|especially
||||||||||특히
|||||poco inteligente|||||
I find it a bit silly, I do not recommend it especially.
Bunu biraz aptalca buluyorum, özellikle tavsiye etmiyorum.
Un ejemplo: ¡Chachi!
Bir örnek: Chachi!
¡Hoy vamos a comer al McDonalds!
|||||McDonald's
|||||맥도날드에서
Bugün McDonalds'ta yemek yiyeceğiz!
¡Chao!
Tschüss
안녕!
Goodbye
Güle güle!
Es cuando quieres decir adiós a alguien.
||||안녕히 가세요||
Birine veda etmek istediğinizde.
Ejemplo: Nos vemos en el restaurante.
||we see|||
||봅니다|||
Örnek: Restoranda görüşürüz.
¡Chao!
Güle güle!
¡Equilicuá!
So sei es
바로 그거야!
It doesn't have a translation
Equilicuá!
Se dice cuando se encuentra una solución o se resuelve algo.
||||find|||||solves|
||||찾다||||||
It is said when a solution is found or something is solved.
Bir çözüm bulunduğunda veya bir şey çözüldüğünde söylenir.
A mi no me gusta demasiado pero bastante gente la utiliza.
||||||||||uses
|||||||a lot of|||
I don't like it too much but quite a few people use it.
Ben pek sevmiyorum ama birçok insan kullanıyor.
Ejemplo: ¡Equilicuá!
|Got it
Örnek: Equilicuá!
¡Ya se cómo funciona el microhondas!
|||||Mikrowelle
|||works||microwave
|||||전자레인지
I know how the microwave works!
Mikrodalganın nasıl çalıştığını biliyorum!
¡Guau!
Wow
와!
Woof
Vay canına!
Demuestra asombro.
Show|amazement
놀라움을 보여줘.|
Şaşkınlık gösterir.
No tiene nada que ver con los perros :) Por ejemplo: ¡Guau!
|||||||dogs|||Woof
|||||||개들|||
Das hat nichts mit Hunden zu tun :) Zum Beispiel: Wow!
It has nothing to do with dogs :) For example: Wow!
Köpeklerle hiçbir ilgisi yok :) Örneğin: Vay canına!
¡Qué camisa más bonita!
|shirt||nice
|예쁜 셔츠||
Ne güzel bir gömlek!
¡Guay!
Cool
Cool
Harika!
Expresa alegría.
|joy
Neşeyi ifade eder.
Se utiliza bastante.
||mucho
Yaygın olarak kullanılmaktadır.
Se podría traducir al inglés como “cool”.
|could be|translate||||
İngilizceye "cool" olarak çevrilebilir.
Por ejemplo: - He conseguido entradas para el concierto.
||||Karten|||
|||obtained|tickets|||concert
For example: - I got tickets for the concert.
Mesela: - Konser için bilet aldım.
- ¡Guay!
- Harika!
¡Tú sí que eres un buen amigo!
You are indeed a good friend!
Sen iyi bir arkadaşsın!
¡Hala!
Wow
Go!
Wow!
Çek!
Expresa asombro.
Express|astonishment
|sorpresa
Expresses astonishment.
Şaşkınlığını ifade eder.
Muy utilizada también.
|used|
Ayrıca yaygın olarak kullanılır.
Ejemplo: - ¡Hala!
Örnek: - Çek!
¡Has comprado demasiada comida!
You have|bought|too much|food
Çok fazla yiyecek almışsın!
- Ya, pero es que tengo mucha hambre.
- Evet, ama gerçekten açım.
¡Jo!
Oh je
Wow
Jo!
Expresa lamento o queja.
|I lament||complaint
|queja||protesta
Pişmanlığını veya şikayetini ifade eder.
Es decir, algo que no te gusta.
I mean, something you don't like.
Yani, hoşlanmadığınız bir şey.
Por ejemplo: ¡Jo!
||Wow
Örneğin: Jo!
No quiero ver esta película.
||||movie
Bu filmi görmek istemiyorum.
No me gusta.
Bu hoşuma gitmedi.
Quiero ver otra.
I want to see another.
Bir tane daha görmek istiyorum.
¡Huy!
Oh je
Oops
Oops!
También puede expresar lamento.
Pişmanlığı da ifade edebilir.
Vamos a verlo mejor con ejemplos: ¡Huy!
||it||||
Örneklerle daha iyi görelim: Oops!
No, hace demasiada calor para salir.
||too much|heat||
Hayır, dışarı çıkmak için çok sıcak.
¡Huy, huy,huy!
Oops||
Whoops, whoops, whoops!
Huy, huy, huy!
Creo que tenemos un problema.
Sanırım bir sorunumuz var.
Curiosamente, en los deportes se utiliza para expresar que casi se ha conseguido algo.
Interestingly|||sports|||||||||achieved|something
Interestingly, in sports it is used to express that something has almost been achieved.
İlginç bir şekilde, sporda bir şeyin neredeyse başarıldığını ifade etmek için kullanılır.
Por ejemplo: ¡Huuuy!
||Wow
Örneğin: Huuuuy!
¡Casi hace gol!
He almost scored a goal!
Neredeyse gol atıyordu!
¡Jolín!
Verdammtes Ding
Gee
Ah canım!
Expresa queja.
Express|complaint
Şikayetini dile getirir.
Por ejemplo: ¡Jolín!
Örneğin: Jolín!
Siempre igual.
Always|
Hep aynı.
¡No tengo dinero para comprar el nuevo teléfono!
Yeni telefon alacak param yok!
¡Olé!
Olé
Olé!
Este es un clásico.
|||classic
Bu bir klasiktir.
Significa aprobación.
Means|approval
Onay anlamına geliyor.
¡Olé!
Bravo
Hooray
Olé!
¡He conseguido un nuevo trabajo!
|gotten||new|
Yeni bir iş buldum!
Otro ejemplo: ¡Olé!
Başka bir örnek: Olé!
¡Qué bien que cocinas!
|||you cook
Ne kadar iyi yemek yapıyorsun!
¡Puaj!
Igitt
Ew!
İğrenç!
Esta interjección expresa asco.
|||Ekel
|interjection|expresses|disgust
Bu ünlem tiksinti ifade eder.
Ejemplo: ¡Puaj!
Örnek: İğrenç!
¡Qué malo que está el pescado!
|||||fish
How bad the fish is!
Balık ne kadar kötü!
¡Puaj!
Yuck!
İğrenç!
¡Qué sucio que está el suelo!
|schmutzig||||
|dirty||||floor
How dirty the floor is!
Yerler ne kadar kirli!
¡Tururú!
Tada
a bird's call
Tururu!
Esta expresión la encuentro graciosa.
||||witzig
|||I find|funny
I find this expression funny.
Bu ifadeyi komik buluyorum.
Expresa burla.
|Spott
|mockery
Alaycı bir ifade.
Por ejemplo: ¿Quieres que te dé más dinero?
|||||give||
For example: Do you want me to give you more money?
Örneğin: Sana daha fazla para vermemi ister misin?
¡Tururú!
Tururu!
¿Sabes que le diré a mi jefe si tengo que ir a trabajar el sábado?
|||I will say|||boss||||||||Saturday
You know what I will tell my boss if I have to go to work on Saturday?
Cumartesi günü işe gitmek zorunda kalırsam patronuma ne diyeceğimi biliyor musunuz?
¡Tururú!
Tururu!
Vale, hasta aquí algunas de las interjecciones más usadas en español.
||||||||used||
Ok, so far some of the most used interjections in Spanish.
Tamam, İspanyolca'da en sık kullanılan ünlemlerden bazıları için bu kadar.
PUNTO DE VISTA (mejora tu gramática) Ahora he pensado en hacer un punto de vista para practicar un poco el vocabulario y por supuesto la gramática.
||||||||thought|||||||||||||||||
POINT OF VIEW (improve your grammar) Now I have thought about making a point of view to practice a little vocabulary and of course grammar.
BAKIŞ AÇISI (dilbilginizi geliştirin) Şimdi biraz kelime ve tabii ki dilbilgisi pratiği yapmak için bir bakış açısı yapacağımı düşündüm.
Como las interjecciones son más naturales en una conversación, vas a escuchar una ahora mismo.
|||||natural|||conversation||||||
Ünlemler konuşmada daha doğal olduğu için, şimdi bir tane duyacaksınız.
Espero que te guste.
|||like
Umarım beğenirsiniz.
- Jolín, he perdido las llaves.
Wow||||keys
- Kahretsin, anahtarlarımı kaybettim.
No sé dónde están.
Nerede olduklarını bilmiyorum.
- ¡Hala!
Wow
- Çek!
¿Otra vez?
Again?
Yine mi?
Siempre te pasa lo mismo.
The same thing always happens to you.
Senin için hep aynı.
¡Un día perderás la cabeza!
||you will lose||head
One day you will lose your mind!
Bir gün kafanı kaybedeceksin!
- ¡Caray!
Wow
- Vay canına!
¡No te pongas así!
||get|
Dont be like that!
Yapma böyle!
Todos tenemos nuestros defectos, ¿no?
|||defects|
We all have our flaws, right?
Hepimizin hataları var, değil mi?
- ¡Huy!
Wow
- Oops!
No empecemos con los defectos que si no no acabamos.
||||defects|||||finish
Fangen wir nicht mit den Mängeln an, sonst werden wir nicht fertig.
Let's not start with the defects that we won't finish.
Eksikliklerle başlamayalım, aksi takdirde bitiremeyiz.
Venga va, que te ayudo a encontrar las llaves.
||||I help||||
Come on, I'll help you find the keys.
Hadi, anahtarları bulmana yardım edeyim.
- ¡Guay!
- Harika!
¡Gracias por tu ayuda!
Thanks for your help!
Yardımlarınız için teşekkür ederiz!
- De nada.
- Rica ederim.
A ver.
Bakalım.
¿Recuerdas dónde viste las llaves por última vez?
Do you remember|||||||
Do you remember where you last saw the keys?
Anahtarları en son nerede gördüğünü hatırlıyor musun?
- ¡Jo!
Wow
- Jo!
Pues no.
Şey, hayır.
No lo recuerdo.
Hatırlamıyorum.
- ¡Guau!
Wow
- Vay canına!
Tu memoria prodigiosa me fascina.
||wunderbar||
Your|memory|prodigious||fascinates
Your prodigious memory fascinates me.
Müthiş hafızan beni büyülüyor.
A ver piensa un poco mas… - Mmmmm, creo que las vi en la habitación.
|||||more|Mmmmm|||||||room
Biraz daha düşünelim... - Mmmmm, sanırım onları yatak odasında gördüm.
- Ajá, en la habitación.
Aha|||
- Aha, in the room.
- Aha, odada.
Seguro que están allí.
Eminim oradadırlar.
Ves a ver.
You see||
Git ve gör.
- Cachis, no están en la habitación.
Darn|||||
- Lanet olsun, odada değiller.
- Tururú van a estar en la habitación.
Tururú||||||
- Tururu odada olacak.
Ahora ya sé dónde están… - ¡Olé!
|||||Hooray
Now I know where they are ... - Olé!
Şimdi nerede olduklarını biliyorum... - Olé!
¿Dónde?
Nereye?
- Mira en tus manos.
- Look at your hands.
- Ellerine bak.
- ¿En mis manos?
In||
- Ellerimde mi?
¡Huy sí!
Wow|
Oh evet!
¡Las tenía en mis manos!
I had them in my hands!
Onları ellerime aldım!
- Equilicuá.
Equilicuá
- Equilicuá.
- ¡Gracias!
- Teşekkür ederim!
¡Bueno, pues me voy ya!
Well, I'm going now!
Şimdi gidiyorum!
¡Chao!
Goodbye
Güle güle!
- Adiós, y recuerda volver para cenar… - ¡Uy!
|||||to have dinner|Oops
- Hoşça kalın ve akşam yemeği için geri gelmeyi unutmayın... - Oops!
Sí, es verdad, hoy hay cena especial.
|||||dinner|
Evet, doğru. Bugün özel bir yemek var.
¡Vale!
TAMAM!
¡Hasta luego!
Sonra görüşürüz!
De acuerdo.
Anlaştık.
Ahora te explicaré lo que ha pasado utilizando dos puntos de vista.
||I will explain||that|||||||
Şimdi iki bakış açısını kullanarak neler olduğunu açıklayacağım.
En cada punto de vista cambiaré un aspecto gramatical.
|||||I will change||aspect|grammatical
Her bakış açısında bir gramer yönünü değiştireceğim.
Así podrás practicar.
Bu şekilde pratik yapabilirsiniz.
Este es el pasado en tercera persona: Antonio perdió las llaves.
|||||||Antonio|lost||
Bu üçüncü şahıs geçmiş zaman kipidir: Antonio anahtarları kaybetti.
No sabía dónde estaban.
Nerede olduklarını bilmiyordum.
Su madre le dijo que siempre le pasaba lo mismo y que un día perdería la cabeza.
||||that||||||||||would lose||
His mother told him that the same thing always happened to him and that one day he would lose his mind.
Annesi ona her şeyin hep aynı olduğunu ve bir gün aklını kaybedeceğini söyledi.
Antonio respondió que todos tienen sus defectos.
|answered|||||defects
Antonio herkesin hataları olduğunu söyledi.
Su madre le propuso ayudar a encontrar esas llaves.
|||proposed|to help||||
His mother proposed that he help find those keys.
Annesi anahtarları bulmasına yardım etmeyi teklif etti.
Antonio se lo agradeció.
|||he thanked
Anthony thanked him.
Antonio ona teşekkür etti.
Su madre le preguntó dónde las vio por última vez, pero Antonio no se acordaba.
|||||||||||||himself|remembered
Annesi onları en son nerede gördüğünü sordu ama Antonio hatırlayamadı.
Después de pensar un poco más, Antonio supuso que estarían en la habitación, pero no estaban.
||||||Anthony|supposed||they would be|||room|||
After thinking some more, Antonio assumed they were in the room, but they weren't.
Antonio biraz daha düşündükten sonra odada olacaklarını tahmin etti ama değillerdi.
Su madre ya sabía que no estaban en la habitación.
Annesi onların odada olmadığını zaten biliyordu.
Le dijo a su hijo que mirara en sus manos.
|||||that|look|||
Oğluna ellerine bakmasını söyledi.
Antonio las miró, y allí estaban las llaves.
||he/she looked|||||
Antonio looked at them, and there were the keys.
Antonio onlara baktı ve anahtarlar oradaydı.
Así que se fue de casa prometiendo volver a la hora de cenar.
||||||promising||||||
O da akşam yemeğinde döneceğine söz vererek evden ayrıldı.
Ahora vamos a cambiar el punto de vista.
Şimdi bakış açımızı değiştirelim.
En pasado en primera persona.
Birinci şahısta geçmiş zaman.
Desde el punto de vista de Antonio.
Antonio'nun bakış açısından.
Verás que los cambios son sutiles.
You will see|||||subtle
Değişikliklerin ince olduğunu göreceksiniz.
Ayer perdí las llaves.
|I lost||
Dün anahtarlarımı kaybettim.
No sabía dónde estaban.
Nerede olduklarını bilmiyordum.
Mi madre me dijo que siempre me pasaba lo mismo y que un día perdería la cabeza.
||||||to me|was happening|||||||would lose||
Annem bana her şeyin hep aynı olduğunu ve bir gün aklımı kaybedeceğimi söyledi.
Yo respondí que todos tienen sus defectos.
|I responded|||||defects
Hepsinin kusurları olduğunu söyledim.
Mi madre me propuso ayudarme a encontrar esas llaves.
|||suggested|to help me||to find||
Annem anahtarları bulmama yardım etmeyi teklif etti.
Se lo agradecí.
||I thanked him.
Ona teşekkür ettim.
Mi madre me preguntó dónde las vi por última vez, pero no me acordaba.
||||||||||but|||remembered
Annem onları en son nerede gördüğümü sordu ama hatırlayamadım.
Después de pensar un poco más, supuse que estarían en la habitación, pero no estaban.
||||||I assumed||they would be|||room|but||
Biraz daha düşündükten sonra odada olacaklarını düşündüm ama değillerdi.
Mi madre ya sabía que no estaban en la habitación.
My mother already knew they weren't in the room.
Annem onların odada olmadığını zaten biliyordu.
Me dijo mirara en mis manos.
||look (imperative)|||
Ellerime bakmamı söyledi.
Las miré, y allí estaban las llaves.
I looked at them, and there were the keys.
Onlara baktım ve anahtarlar oradaydı.
Así que me fui de casa prometiendo volver a la hora de cenar.
Ben de akşam yemeğinde döneceğime söz vererek evden çıktım.
Muy bien.
Çok iyi.
En esta pequeña historia has practicado bastante vocabulario y cambios gramaticales.
|||||practiced|||||grammatical
In this little story you have practiced a lot of vocabulary and grammar changes.
Bu kısa öyküde oldukça fazla kelime ve gramer değişikliği pratiği yaptınız.
Espero que te sirva para mejorar.
|||it helps||
Umarım gelişmenize yardımcı olur.
Recuerda que es bueno escuchar varias veces.
Remember that it is good to listen several times.
Birkaç kez dinlemenin iyi olduğunu unutmayın.
La repetición es la clave.
|repetition|||
Tekrarlama anahtardır.
Bien, estamos llegando al final del episodio.
Evet, bölümün sonuna geliyoruz.
Antes de continuar, me gustaría anunciar algo muy importante.
|||||to announce|||
Before continuing, I would like to announce something very important.
Devam etmeden önce, çok önemli bir şeyi duyurmak istiyorum.
Solo durante esta semana, con motivo del Black Friday, ¡tendrás unos descuentos muy interesantes!
|||||||||you will have||discounts||interesting
This week only, on the occasion of Black Friday, you will have some very interesting discounts!
Sadece bu hafta, Kara Cuma için harika indirimlerden yararlanacaksınız!
Ahora puedes conseguir todos los cursos por un precio más bajo.
Şimdi tüm kursları daha düşük bir fiyata alabilirsiniz.
Solo tienes que ir a: www.unlimitedspanish.com/cursos Repito: www.unlimitedspanish.com/cursos Esta oferta solo la mantendré durante la semana de Black Friday de Noviembre.
|||||||||||||courses||offer|||I will keep|during|||||||November
You just have to go to: www.unlimitedspanish.com/courses I repeat: www.unlimitedspanish.com/courses This offer will only be available during the Black Friday week in November.
Sadece şu adrese gidin: www.unlimitedspanish.com/cursos Tekrar ediyorum: www.unlimitedspanish.com/cursos Bu teklif yalnızca Kasım ayındaki Kara Cuma haftası boyunca geçerli olacaktır.
De acuerdo.
Okay.
Anlaştık.
Esto es todo para este episodio.
That's all for this episode.
Bu bölümlük bu kadar.
Nos vemos la semana que viene, ¿de acuerdo?
¡Un saludo bien grande!
Saygılarımla!