089: Navidad en España. Conversación con Dima. (1)
Christmas|||Conversation||
089: Weihnachten in Spanien. Gespräch mit Dima (1)
089: Christmas in Spain. Conversation with Dima (1)
089 : Noël en Espagne. Conversation avec Dima (1)
089: Natale in Spagna. Conversazione con Dima (1)
089: 스페인의 크리스마스. 디마와의 대화 (1)
089: Kerst in Spanje. Gesprek met Dima (1)
089: Boże Narodzenie w Hiszpanii. Rozmowa z Dimą (1)
089: Natal em Espanha. Conversa com Dima (1)
089: Рождество в Испании. Разговор с Димой (1)
089: Різдво в Іспанії. Розмова з Дімою (1)
Feliz Navidad...Feliz Navidad...Feliz Navidad y próspero año y felicidad.
Merry||||Merry|Christmas||prosperous|year||happiness
Merry Christmas...Merry Christmas...Merry Christmas and happy new year and happiness.
Mutlu Noeller... Mutlu Noeller... Mutlu Noeller ve Mutlu Yıllar ve mutluluklar.
Bueno, mejor que no cante mucho más.. ¡Hola a todos!
||||sing|||||
Daha fazla şarkı söylemesem iyi olur... Herkese merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
Ben Òscar, unlimitedspanish.com'un kurucusuyum.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
Hoy, en este episodio... Voy a hablar de la Navidad en España con mi amigo Dmitry.
Compararemos las diferencias entre España y Rusia.
We will compare||differences||||
İspanya ve Rusya arasındaki farkları karşılaştıracağız.
A continuación, una mini-historia especial de Navidad para mejorar tu fluidez en español.
A través de preguntas y respuestas voy a simular una conversación en la que participas.
Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com Estamos en diciembre...y ya sabes lo que pasa en diciembre ¿no?
||||||||||||||December|||||||||
Remember that you can get the text of the episode at www.unlimitedspanish.com It's December...and you know what happens in December, don't you?
Bölümün metnine www.unlimitedspanish.com adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın. Aralık ayındayız... ve Aralık ayında ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
Bueno, una de las cosas más importantes del año, al menos en España: La Navidad.
En azından İspanya'da yılın en önemli olaylarından biri: Noel.
El año pasado hice un episodio relacionado con esta época del año.
||last|I did||episode|related|||||
Geçen yıl yılın bu dönemiyle ilgili bir bölüm yapmıştım.
Expliqué como es la navidad típica en España.
I explained|like|||Christmas|typical||
İspanya'da tipik bir Noel'in nasıl olduğunu anlattım.
Te recomiendo que lo escuches otra vez.
|I recommend|||||
Es el episodio 50.
Bu 50. bölüm.
Es este episodio, me gustaría volver a hablar del tema de la navidad con mi amigo Dmitry de Rusia.
||||would like|to talk|||||||||||||
Bu bölümde Rusya'dan arkadaşım Dmitry ile Noel temasına geri dönmek istiyorum.
Dmitry habla varios idiomas y le gusta mucho el español.
||several|languages||||||
Dmitry birkaç dil biliyor ve İspanyolcayı çok seviyor.
Como nunca tiene tiempo, siempre busca la mejor manera de aprender idiomas.
|||||||||||languages
Since he never has time, he is always looking for the best way to learn languages.
Asla zamanı olmadığı için, her zaman dil öğrenmenin en iyi yolunu arıyor.
Él aprendió español usando mis cursos.
|learned|Spanish|||
Benim kurslarımla İspanyolca öğrendi.
Siempre me está dando ideas para mejorar, ya que tiene una perspectiva única de estudiante.
|to me|is|giving||||||||perspective|unique||student
Eşsiz bir öğrenci bakış açısına sahip olduğu için bana her zaman gelişim için fikirler veriyor.
Vamos a saludarlo :)
||greet him
Hadi merhaba diyelim :)
Hola Dima, ¿qué tal por Rusia?
|Dima||||
Merhaba Dima, Rusya nasıldı?
Hola Oscar, muy bien.
Merhaba Oscar, çok iyi.
Mucho gusto de hablar contigo otra vez :) Sí, igualmente.
|pleasure|||||||likewise
Sizinle tekrar konuşmak güzeldi :) Evet, aynı şekilde.
¿Y qué tal el tiempo por tu país?
¿caliente?
hot
Sıcak mı?
Noooo.
Hayır, hayır.
Como ya sabes, el invierno ruso nunca es caliente.
||||winter|Russian|never||hot
As you know, the Russian winter is never warm.
Bildiğiniz gibi Rus kışı asla ılık geçmez.
Por cierto, es más correcto decir “caluroso”.
||||||hot
Bu arada, "sıcak" demek daha doğrudur.
Sí, es verdad, ¡no sé en qué estoy pensando!
||||||||thinking
Ja, es stimmt, ich weiß nicht, woran ich denke!
Yes, it's true, I don't know what I'm thinking!
Evet, doğru, ne düşündüğümü bilmiyorum!
¡Tu nivel de español no para de mejorar por lo que veo!
|||||for||to improve|for|||I see
Ihre Spanischkenntnisse verbessern sich nicht für das, was ich sehe!
Your level of Spanish is improving all the time I see!
İspanyolcanız sürekli gelişiyor, görüyorum!
¡Me corriges hasta a mí!
|you correct|even||
Sie korrigieren mich sogar!
You correct even me!
Beni bile düzelttin!
Sí, cada día mi español va un poco mejor.
Evet, İspanyolcam her geçen gün daha iyiye gidiyor.
Como dices siempre, es muy importante escuchar de forma repetida.
|you say||||||||repeated
Her zaman söylediğiniz gibi, tekrar tekrar dinlemek çok önemli.
También las preguntas y respuestas y los puntos de vista ayudan mucho.
Sorular ve cevaplar ve bakış açıları da çok yardımcı olur.
Yo todo lo que he aprendido ha sido en el coche, en el gimnasio, etc.
|||||||||||||gym|
Öğrendiğim her şeyi arabada, spor salonunda vs. öğrendim.
Solo con un reproductor de mp3.
|||player||
Sadece bir mp3 çalar ile.
Por cierto, me encanta tu podcast, igual como a otros muchos estudiantes rusos, ya que publicamos tus episodios traducidos al ruso en mi web: language-efficiency.com Sí, es cierto que tengo muchos oyentes en Rusia, aunque también de otros países.
|||love||||||||students|Russian students|||we publish|||translated||Russian|||||eficiencia|||||||many|listeners|||||||
Bu arada, podcast'inizi diğer birçok Rus öğrenci gibi ben de çok seviyorum, çünkü bölümlerinizi Rusçaya çevrilmiş olarak web sitemde yayınlıyoruz: language-efficiency.com Evet, Rusya'da olduğu kadar diğer ülkelerde de çok sayıda dinleyicim olduğu doğru.
De hecho cada vez más gente está interesada en aprender español de forma diferente, de forma más efectiva y por supuesto que sea adaptada al estilo de vida moderno.
|||||||||||||||||effective||||||adapted||style||life|modern
In fact, more and more people are interested in learning Spanish in a different way, in a more effective way and of course that is adapted to the modern lifestyle.
Aslında, giderek daha fazla insan İspanyolca'yı farklı bir şekilde, daha etkili bir şekilde ve elbette modern yaşam tarzına uyarlanmış bir şekilde öğrenmekle ilgileniyor.
Ahora con un teléfono actual, tablet, etc.
|||phone|current|tablet|
Now with a current phone, tablet, etc.
Şimdi güncel bir telefon, tablet vb. ile.
puedes escuchar en cualquier sitio, como tú haces.
||||place|||you do
you can listen anywhere, like you do.
sizin yaptığınız gibi her yerde dinleyebilirsiniz.
Exacto Oscar.
Exactly Oscar|
Kesinlikle Oscar.
Tienes que adaptar el aprendizaje a tu vida y no al revés.
||to adapt||learning|||||||
Öğrenmeyi hayatınıza adapte etmelisiniz, tam tersi değil.
Savias palabras.
Wise|words
Wise words.
Kurtarıcı'nın sözleri.
Por cierto, te he llamado para hablar de algo.
||||called||||
By the way, I called you to talk about something.
Bu arada, seni bir şey konuşmak için aradım.
¿A sí?
Bu doğru mu?
¿De qué?
About what?
Neyin?
Pues...¡de la Navidad y de cómo se celebra en España.
Peki... Noel ve İspanya'da nasıl kutlandığı hakkında.
Ah...sí es verdad, vosotros celebráis la navidad en diciembre.
||||you all|you celebrate||||December
Ah...evet doğru, Noel'i Aralık ayında kutluyorsunuz.
¿Y vosotros no?
Peki ya sen?
Bueno, no...y sí.
Şey, hayır...ve evet.
Nosotros tenemos un calendario diferente.
We|||calendar|different
Bizim farklı bir zaman çizelgemiz var.
Lo celebramos 13 días más tarde, el 7 de enero.
|we celebrate||||||January
Kutlamayı 13 gün sonra, 7 Ocak'ta gerçekleştirdik.
Vaya...¡Qué curioso!
Wow||
Vay canına... Bu çok komik!
Nosotros tenemos el día de Navidad el 25 de diciembre, como ya sabes.
We||||||||December|||
Bildiğiniz gibi 25 Aralık'ta Noel Bayramı var.
Ya sé.
I know.
Biliyorum.
Seguís el calendario gregoriano.
You follow||calendar|Gregorian
Gregoryen takvimini takip ediyorsunuz.
En la Revolución de octubre de 1917, Rusia adoptó el calendario gregoriano, pero la iglesia ortodoxa rusa no quiso abandonar el calendario juliano, que tiene 13 días de diferencia.
||Revolution||October||Russia|adopted||calendar|Gregorian|||church|orthodox|Russian||wanted|to abandon||calendar|Julian|||||
Rusya 1917 Ekim Devrimi'nde Gregoryen takvimini kabul etti, ancak Rus Ortodoks Kilisesi 13 gün aralıklı Jülyen takvimini terk etmek istemedi.
Por eso se celebra más tarde.
Bu yüzden daha sonra kutlanmaktadır.
Ah, entiendo.
|I understand
Ah, anlıyorum.
Entonces vosotros estáis retrasados respecto a nosotros, ¿no?
|you all|you are|delayed|regarding||us|
So you are behind us, right?
Yani bizden geride kalıyorsunuz, değil mi?
Bueno, es una forma de verlo.
Bu da bir bakış açısı.
También se puede decir que vosotros estáis adelantados 13 días.
||||||you are|ahead|
You can also say that you are ahead 13 days.
Programın 13 gün ilerisinde olduğunuz da söylenebilir.
Sí, es verdad :) Bueno si te parece, vamos a repasar algunas cosas interesantes de la Navidad en España, y si quieres, puedes comentarlo conmigo.
||||||it seems|||to review|||||||||||||comment on it|
Yes, it's true :) Well, if you like, let's go over some interesting things about Christmas in Spain, and if you want, you can comment it with me.
Evet, doğru :) İsterseniz, İspanya'da Noel hakkında bazı ilginç şeylerin üzerinden geçelim ve isterseniz benimle birlikte yorum yapabilirsiniz.
Sí claro.
Evet, elbette.
El primer concepto, el belén.
||||nativity scene
İlk konsept, doğum sahnesi.
Un belén es una representación con figuras, etc.
|nativity scene|||representation||figures|
A nativity scene is a representation with figures, etc.
Bir doğum sahnesi, figürler vb. içeren bir temsildir.
del nacimiento del niño Jesús.
|birth|||
İsa'nın doğumunu kutluyoruz.
También se pone un árbol de navidad.
Bir Noel ağacı da dikilmiştir.
El tipo de árbol es el abeto.
||||||fir
Ağaç türü ladin.
Este árbol se decora con luces y adornos.
|||decorates||lights||ornaments
Bu ağaç ışıklar ve süslerle süslenmiştir.
Estoy familiarizado con el concepto del árbol, pero no del belén.
|familiar|||||||||nativity scene
I am familiar with the concept of the tree, but not the nativity scene.
Ağaç kavramına aşinayım ama doğum sahnesine aşina değilim.
Es interesante.
Bu ilginç.
¿Se hace en todas las casas?
Is it done in all houses?
Her evde yapılıyor mu?
Se está perdiendo un poco la costumbre, pero se hace bastante, sí.
||los hábitos|||||||||
The habit is being lost a bit, but it has been done a lot, yes.
Alışkanlık biraz azalıyor, ancak oldukça yaygın, evet.
Normalmente también participan los niños.
Children usually participate as well.
Genellikle çocuklar da katılır.
Por cierto, también se hacen los pesebres vivientes, que son como obras de teatro al aire libre representado varias escenas religiosas de la navidad.
||||||nativity scenes|living||||works||theater||air||represented|several|scenes|religious|||
By the way, living nativity scenes are also made, which are like open-air plays depicting various religious Christmas scenes.
Bu arada, Noel'in çeşitli dini sahnelerini tasvir eden açık hava oyunları gibi canlı doğum sahneleri de vardır.
Ah, ¡qué interesante!
Ah, ne kadar ilginç!
Entonces hay actores ¿no?
||actors|
So there are actors, right?
Yani aktörler var, değil mi?
Sí.
Yes
Evet.
Normalmente son voluntarios y actúan varias veces en la época de navidad.
||volunteers||they act|||||||
Normally they are volunteers and perform several times at Christmas time.
Genellikle gönüllülerden oluşurlar ve Noel zamanında birkaç kez performans sergilerler.
Por cierto, no he hablado de comida.
||||talked||food
By the way, I haven't talked about food.
Bu arada, yemekten bahsetmedim.
Son muy populares los turrones y polvorones, que son los postres más típicos.
|||the|nougats||crumbly cookies||||desserts||typical
Nougats and polvorones, which are the most typical desserts, are very popular.
En tipik tatlılar olan turrones ve polvorones çok popülerdir.
Todos un poco indigestos si comes demasiados :) Y supongo que también coméis pavo no?
All|||indigested||eat|too many|||||you eat|turkey|
All a bit indigestible if you eat too many :) And I suppose you also eat turkey, right?
Çok fazla yerseniz hepsi biraz sindirilemez :) Ve sanırım siz de hindi yiyorsunuz, değil mi?
Sí, comemos pavo y también se elaboran otros platos como pescado, marisco, etc.
|we eat|turkey|||one|prepare||||fish|seafood|
Yes, we eat turkey and other dishes such as fish, shellfish, etc. are also prepared.
Evet, hindi yiyoruz ve balık, deniz ürünleri vb. gibi diğer yemekler de hazırlanıyor.
También varía un poco en función de la región.
|varies||||function|||
It also varies a bit depending on the region.
Ayrıca bölgeye göre de bir miktar değişiklik gösterir.
Nosotros también tenemos cosas deliciosas, como los entrantes, que se llaman “zakuski”, sopas, mucha carne y un montón de ensalada rusa.
||||delicious|||appetizers||||snacks|soups||meat|||a lot of||salad|Russian
We also have delicious things, like starters, which are called “zakuski”, soups, a lot of meat and a lot of Russian salad.
Ayrıca "zakuski" adı verilen başlangıçlar, çorbalar, bol miktarda et ve bol miktarda Rus salatası gibi lezzetli şeylerimiz de var.
Es curioso pero aquí se llama ensalada francesa u Olivier.
|||||||French||Olivier salad
It's funny but here it's called French or Olivier salad.
Komik ama burada Fransız salatası ya da Olivier deniyor.
Dima, me está entrando hambre.
|||coming on|
Dima, I'm getting hungry.
Dima, acıkmaya başladım.
A mí también.
Ben de.
Bueno.
İyi.
Tenemos que ser fuertes y continuar.
|||strong||to continue
We have to be strong and continue.
Güçlü olmalı ve devam etmeliyiz.
Si no hay más remedio.
||||remedy
If there is no other choice.
Başka seçenek yoksa.
No hay más remedio :) Tenemos que ser profesionales :) Una noche muy especial es Noche Buena, celebrada el 24 de diciembre.
|||remedy||||professionals||||||||celebrated|||
There is no other choice :) We have to be professionals :) A very special night is Noche Buena, celebrated on December 24th.
Başka seçenek yok :) Profesyonel olmak zorundayız :) Çok özel bir gece, 24 Aralık'ta kutlanan Noel Arifesi.
Se hace una cena en familia.
|||dinner||
A family dinner is made.
Bir aile yemeği düzenlenir.
Sí, esa celebración la hacemos el día 6 de enero en Rusia.
||celebration||we do||||January||
Yes, we do that celebration on January 6 in Russia.
Evet, Rusya'da 6 Ocak'ta kutluyoruz.
El día 25 de diciembre es el Día de Navidad.
25 Aralık Noel Günüdür.
Aquí tenemos el Papa Noel (Santa Claus), una costumbre importada del mundo anglosajón.
||||||||custom|imported||world|Anglo-Saxon
Here we have Papa Noel (Santa Claus), a custom imported from the Anglo-Saxon world.
Burada Anglo-Sakson dünyasından ithal edilmiş bir gelenek olan Noel Baba var.
¿Tenéis vosotros Santa Claus?
|you all||
Do you have Santa Claus?
Noel Baba var mı?
Sí y no.
Evet ve hayır.
Tenemos a dos protagonistas que visitan a los niños rusos: El Abuelo Del Frío, muy parecido a Papa Noel, y su nieta, la Niña de las Nieves.
|||protagonists||||||||Grandfather||Cold||similar to||||||granddaughter|||||Snow
We have two protagonists who visit the Russian children: Grandfather Del Frío, very similar to Santa Claus, and his granddaughter, the Snow Girl.
Rus çocukları ziyaret eden iki ana karakterimiz var: Noel Baba'ya çok benzeyen Büyükbaba Del Frio ve torunu Kar Kızı.
Ellos traen los regalos a los niños.
|they bring||gifts|||
They bring the gifts to the children.
Hediyeleri çocuklara getiriyorlar.
Ah, ¡qué interesante!
Ah, ne kadar ilginç!
:) Es España, aparte del Papa Noel, tenemos los Tres Reyes Magos.
|||||||||Kings|Kings Mages
:) It's Spain, apart from Santa Claus, we have the Three Wise Men.
:) İspanya'da Noel Baba'nın yanı sıra Üç Bilge Adam da vardır.
Ellos traen también regalos a los niños, pero solo a los niños buenos :) Si eres un niño malo, traen carbón.
|||||||but||||||||||bad|they bring|coal
They also bring gifts to the children, but only to the good children :) If you are a bad child, they bring coal.
Çocuklara da hediyeler getiriyorlar, ama sadece iyi çocuklara :) Eğer kötü bir çocuksanız, kömür getirirler.
¡Carbón!
Kömür!
Pobres niños :) Pero bueno, en Rusia como hace tanto frío está bien :) Sí, es cierto.
Poor kids :) But hey, in Russia as it's so cold it's fine :) Yes, that's true.
Zavallı çocuklar :) Ama Rusya'da hava çok soğuk olduğu için sorun yok :) Evet, doğru.
Por cierto, el día 31 de diciembre, el último día del año celebramos la Noche Vieja.
|||||||||||we celebrate||Night|
By the way, on December 31, the last day of the year, we celebrate New Year's Eve.
Bu arada, yılın son günü olan 31 Aralık'ta yılbaşı gecesini kutluyoruz.
¿Vosotros también?
Sen de mi?
Sí claro, es una fiesta muy importante.
Evet, tabii ki çok önemli bir festival.
Se llama el Año Nuevo.
Buna Yeni Yıl deniyor.
Es incluso más importante y popular entre la gente que Navidad.
|||||||||than|
It is even more important and popular among people than Christmas.
İnsanlar arasında Noel'den bile daha önemli ve popülerdir.
En España, se hace una cosa muy curiosa esta noche.
In Spain, a very curious thing is done tonight.
İspanya'da bu gece çok ilginç bir şey oluyor.
A las doce de la noche se esperan las 12 campanadas.
||twelve||||||the|bell chimes
At twelve o'clock at night the 12 chimes are expected.
Gece yarısı 12 çanı bekleniyor.
Cuando suenan, todo el mundo tiene que tomar una uva por cada campanada.
|ring|||||||a|grape|||bell toll
When they ring, everyone has to take a grape for each chime.
Zil çaldığında, herkes her zil sesi için bir üzüm almak zorundadır.
Son las uvas de la suerte.
||grapes|||luck
They are lucky grapes.
Onlar şanslı üzümler.
Luego hay fiesta :) Sí que es curioso sí.
Then there's a party :) Yes, it's funny.
O zaman bir parti var :) Evet, ilginç.
También tenemos las campanadas pero no hay muchas uvas por aquí en diciembre.
|||bell chimes|||||||||
We also have the chimes but there are not many grapes around here in December.
Bizim de çanlarımız var ama Aralık ayında buralarda pek üzüm olmuyor.
¿Y qué más cosas puedes contarme?
|||||tell me
And what else can you tell me?
Bana başka ne söyleyebilirsin?
Bueno, el día 1 de enero también es importante y se reúne toda la familia para celebrarlo, y luego nos faltan dos días más: El 5 de Enero, que es la Cabalgata de los Reyes Magos, normalmente a las 7 de la tarde, donde Los Reyes reparten caramelos a los niños.
|||||||||||||||to celebrate it||||are missing||||||January||||Parade||||||||||||||they distribute|candies|||
Well, January 1 is also important and the whole family gathers to celebrate it, and then we have two more days to go: January 5, which is the Three Kings Parade, normally at 7 in the afternoon, where Los Reyes distribute candy to children.
1 Ocak da önemli ve tüm aile kutlama için bir araya geliyor, ardından iki gün daha var: 5 Ocak, Üç Kral Geçit Töreni, normalde akşam 7'de, Üç Kral çocuklara şeker dağıtıyor.
Es una noche muy especial porque el día siguiente, el día de los Reyes Magos, los niños se levantan y reciben los regalos.
||||special||||||||||||||||receive||gifts
It is a very special night because the next day, the day of the Three Kings, the children get up and receive the gifts.
Bu çok özel bir gecedir çünkü ertesi gün, Üç Bilge Adam'ın günü, çocuklar uyanır ve hediyelerini alırlar.
Así que reciben regalos de Papa Noel y de los Reyes Magos.
|||||||and||||
So they receive gifts from Santa Claus and the Three Wise Men.
Böylece Noel Baba ve Üç Bilge Adam'dan hediyeler alırlar.
Así es, y después de todas las fiestas, solo falta una cosa.
That's right, and after all the parties, only one thing is missing.
Bu doğru ve tüm şenliklerden sonra tek bir şey eksik.
¿Qué es?
Nedir bu?
La gente empieza a hacer dieta después de toda la comida de Navidad.
|||||diet|||||||
People start dieting after all the Christmas food.
İnsanlar tüm Noel yemeklerinden sonra diyet yapmaya başlar.
Ahhh!
Ahhh!
Sí claro.
Yes of course.
Evet, tabii ki.
Y van al gimnasio.
And they go to the gym.
Ve spor salonuna gidiyorlar.
Sí, también.
Evet, ayrıca.
Bueno Dima, si quieres lo dejamos aquí Perfecto :) Voy a hacer preparativos para esta Navidad, quiero decir, preparar mensajes para mis amigos extranjeros.
|||||||||||preparations||||||to prepare|messages||||foreigners
Well Dima, if you want we can leave it here Perfect :) I'm going to make preparations for this Christmas, I mean, prepare messages for my foreign friends.
Peki Dima, eğer burada bırakmak istersen Mükemmel :) Bu Noel için hazırlıklar yapacağım, yani yabancı arkadaşlarıma mesajlar hazırlayacağım.
Muy bien.
Çok iyi.
Por cierto, feliz Navidad, Dima!
By the way, Merry Christmas, Dima!
Bu arada, Mutlu Noeller, Dima!
Feliz Navidad a ti también Oscar, y que Papa Noel, Los Reyes Magos y El Abuelo Del frío y su nieta te traigan muchos regalos :) ¡Gracias!
||||||||||The|||||||||||you|bring|||
Merry Christmas to you too Oscar, and may Santa Claus, the Three Wise Men and Grandfather Del frío and his granddaughter bring you lots of presents :) Thank you!
Sana da mutlu Noeller Oscar, Noel Baba, Los Reyes Magos ve El Abuelo Del frío ve torunu sana bol bol hediye getirsin :) Teşekkür ederim!
Lo mismo a ti.
Same to you.
Aynı şey sizin için de geçerli.
¡Adiós!
Güle güle!
¡Adiós!
Güle güle!
Bueno, esta ha sido una entretenida conversación sobre la
|||||entertaining|||
Well, this has been an entertaining conversation about the
Bu çok eğlenceli bir sohbet oldu.
Navidad y, hablando de navidad, vamos a hacer una mini- historia.
Noel ve Noel demişken, küçük bir hikâye anlatalım.
MINI-HISTORIA (mejora tu fluidez) Así es como funciona: Yo digo una frase con información.
MİNİ TARİH (akıcılığınızı geliştirin) Şöyle çalışır: Bilgi içeren bir cümle söylerim.
A continuación, hago algunas preguntas sobre esa información.
İşte bu bilgilerle ilgili bazı sorular.
Después de cada pregunta hay una pausa.
Her soruyu bir duraklama takip eder.
¡Es tu turno para intentar responder!
Después de cada pausa doy una respuesta correcta.
Así voy construyendo la historia.
||building||
This is how I build the story.
Bien, hoy voy a recuperar una pequeña lección sobre Papa Noel que escribí hace dos o tres años.
||||to recover||||||||I wrote||two|||
Well, today I'm going to pick up a little lesson on Santa Claus that I wrote two or three years ago.
Bugün, iki ya da üç yıl önce Noel Baba hakkında yazdığım küçük bir dersi tekrar gündeme getireceğim.
Es más larga de lo habitual.
It is longer than usual.
Normalden daha uzun.
Espero que te guste.
I hope you like it.
Umarım beğenirsiniz.
Hay un hombre vestido de rojo.
|||dress||red
There is a man dressed in red.
Kırmızı giyinmiş bir adam var.
¿Hay una mujer?
There's a woman?
Bir kadın mı var?
No.
Hayır.
No hay una mujer.
Kadın yok.
Hay un hombre.
Bir adam var.
¿Hay un gato?
||cat
Kedi var mı?
No.
No hay un gato.
Kedi yok.
Hay un hombre.
No hay animales.
No||animals
¿Qué hay?
Un hombre.
Hay un hombre.
¿Está el hombre vestido de verde?
|||||green
Is the man dressed in green?
No.
El hombre no está vestido de verde.
Él está vestido de rojo.
¿Cómo está él vestido?
De rojo.
Él, el hombre, está vestido de rojo.
El hombre se llama Santa.
¿Se llama el hombre Carlos?
No.
No se llama Carlos.
No|||
Se llama Santa.
¿Se llama Juan José?
||John|Joseph
¡No!
Tampoco.
Öyle de değil.
Se llama Santa, no Juan José.
Onun adı Santa, Juan José değil.
¿Cómo se llama nuestro amigo?
Santa.
Nuestro amigo, el hombre, se llama Santa.
¿Quién se llama Santa?
¿Un gato o un hombre?
Un hombre.
Santa es un hombre.
Muy bien.
Hay un hombre.
El hombre está vestido de rojo.
Adam kırmızı giyinmiş.
Él se llama Santa.
He|||
Onun adı Santa.
Santa tiene el mejor trabajo del mundo.
Noel Baba dünyadaki en iyi işe sahip.
¿Tiene Santa un mal trabajo?
Does have||||
Noel Baba'nın kötü bir işi mi var?
No.
Santa no tiene un mal trabajo.
Noel Baba'nın işi kötü değil.
Él tiene un buen trabajo.
İyi bir işi var.
¡El mejor trabajo del mundo!
Dünyadaki en iyi iş!
¿Tiene Santa el peor trabajo del mundo?
Noel Baba dünyanın en kötü işine mi sahip?
No, no.
Santa no tiene el peor trabajo del mundo.
Noel Baba dünyanın en kötü işine sahip değil.
Él tiene el mejor, no el peor.
En iyisi onda, en kötüsü değil.
¿Qué tiene Santa?
Noel Baba'nın nesi var?
El mejor trabajo del mundo.
Dünyadaki en iyi iş.
¿Quién tiene el mejor trabajo del mundo?
Dünyadaki en iyi iş kime ait?
Santa.
Noel Baba.
Santa tiene el mejor trabajo del mundo.
Santa||||||
Noel Baba dünyadaki en iyi işe sahip.
¿Cómo es el trabajo de Santa?
Noel Baba'nın işi nasıl?
¿Bueno o malo?
İyi mi kötü mü?
Bueno.
Güzel.
Muy bueno.
Çok iyi.
El trabajo de Santa es el mejor trabajo del mundo.
¡Santa sólo trabaja un día al año!
Noel Baba yılda sadece bir gün çalışıyor!
¿Trabaja Santa tres días al año?
Noel Baba yılda üç gün mü çalışıyor?
No, no.
Él trabaja sólo un día al año.
Yılda sadece bir gün çalışıyor.
¿Trabaja Santa todos los días?
Noel Baba her gün çalışıyor mu?
¡No!
Hayır! Hayır!
Santa no trabaja todos los días.
Noel Baba her gün çalışmıyor.
Él trabaja sólo un día al año.
Yılda sadece bir gün çalışıyor.
¿Quién trabaja un día al año?
Kim yılda bir gün çalışır?
Santa.
Noel Baba.
Santa, nuestro amigo, trabaja un día al año.
||friend|||||
Noel Baba, dostumuz, yılda bir gün çalışıyor.
¿Es un buen trabajo?
İyi bir iş mi?
Sí.
Es un buen trabajo.
Él sólo trabaja un día, no más.
¿Por qué es un buen trabajo?
Porque sólo trabaja un día al año.
Es un buen trabajo porque sólo trabaja un día al año.
De acuerdo.
Santa está vestido de rojo y tiene el mejor trabajo del mundo.
Noel Baba kırmızı giyinmiştir ve dünyadaki en iyi işe sahiptir.
Santa tiene un problema.
Noel Baba'nın bir sorunu var.
¿Tiene Santa un coche?
Noel Baba'nın arabası var mı?
¡No!
Santa no tiene un coche.
Noel Baba'nın arabası yok.
Él tiene un problema.
Onun bir sorunu var.
¿Tiene Santa un problema?
Noel Baba'nın bir sorunu mu var?
Sí.
Santa tiene un problema.
Noel Baba'nın bir sorunu var.
¿Tiene Santa dos problemas?
Noel Baba'nın iki sorunu mu var?
No.
Santa no tiene dos problemas.
Noel Baba'nın iki sorunu yok.
Él tiene un problema.
Onun bir sorunu var.
¿Tiene Òscar un problema?
Oscar'ın bir sorunu mu var?
No.
Hayır.
Òscar no tiene un problema.
Santa tiene un problema.
¿Quién tiene un problema?
Santa.
Santa tiene un problema.
Santa no tiene un mapa.
||||map
¡Necesita un mapa para trabajar!
||||to work
¿Tiene Santa un mapa?
No.
Santa no tiene un mapa.
Noel Baba'nın haritası yok.
¿Qué no tiene Santa?
Un mapa.
|map
Él no tiene un mapa, y él necesita un mapa para trabajar.
He|||||||||||
¿Necesita Santa un mapa para trabajar?
Sí.
Santa necesita un mapa para trabajar.
¿Qué necesita Santa?
Un mapa.
A|map
Nuestro amigo necesita un mapa para trabajar.
Pobre Santa.
Él tiene el mejor trabajo del mundo.
Sólo trabaja un día al año, ¡pero necesita un mapa para trabajar!
Finalmente, Santa decide comprar un GPS.
Finally|Santa||to buy||
¿Decide Santa comprar una bicicleta?
||to buy||bicycle
¡No, no!
No una bicicleta.
Él decide comprar un GPS.
He||||
¿Decide Santa no trabajar?
¡No!
Tampoco.
Él no decide eso.
||he doesn't decide|
Él decide trabajar y compra un GPS.
||||purchase||
¿Qué compra Santa?
Un GPS.
Santa compra un GPS.
¿Quién compra un GPS?
¿¿¿Òscar???
¡No!
Òscar no.
Santa compra un GPS, no Òscar.
¿Qué decide comprar Santa?
||to buy|
Un GPS.
Él decide comprar un GPS.
Él no tiene un mapa y él decide comprar un GPS.
¡Ahora, Santa sólo trabaja medio día al año!
|||works|half|day||
Santa now only works half a day a year!
¿Trabaja Santa dos días al año?
Noel Baba yılda iki gün mü çalışıyor?
No, no.
Santa no trabaja dos días al año.
¡Él trabaja sólo medio día!
Sadece yarım gün çalışıyor!
¿Cuántos días trabaja?
How many||
Sólo medio día.
Medio día es menos que un día.
Half||||||
Yarım gün, bir günden daha azdır.
¿Tiene Santa el mejor trabajo del mundo?
Noel Baba dünyadaki en iyi işe mi sahip?
¡Síííííí!
Yes!
¡Santa tiene el mejor trabajo del mundo!
Noel Baba dünyadaki en iyi işe sahip!
Con el GPS, él puede trabajar más rápido.
Ahora sólo trabaja medio día.
¡Muy bien!
Este es el final de esta historia.
|||end|||
Aquí hemos practicado un poco de presente en tercera persona.
|we have|practiced|||||||
Burada biraz üçüncü şahıs şimdiki zaman pratiği yaptık.
¿Te gusta esta técnica?
Entonces, puedes ir a: www.unlimitedspanish.com y conseguir un curso ahora mismo con un descuento especial.
|||||||||||||||discount|special