El Presente es Relativo |||Relative Die Gegenwart ist relativ The Present is Relative Le présent est relatif Il presente è relativo 現在とは相対的なもの Het heden is relatief O presente é relativo Nuet är relativt Şimdiki Zaman Görecelidir

La Relatividad Especial de Einstein rompe completamente con todas nuestras intuiciones |||||breaks|||||intuitions ||||||||||sezgilerimiz ||||||||||直感 ||||||całkowicie||||intuicjami Einstein's Special Relativity completely breaks all our intuitions Einstein'ın Özel Göreliliği tüm sezgilerimizi tamamen yıkar.

sobre la naturaleza del tiempo y como lo percibimos. ||||||||私たちは知覚 about the nature of time and how we perceive it. zamanın doğası ve onu nasıl algıladığımız hakkında.

Prestad atención a lo siguiente, porque hará estallar vuestras ideas, así que subamos Pay||||||will do|to explode|||||let's go up 注意してください|||||||爆発させる|||||上がろう |||||||||pomysły||| Pay attention to the following, because it will blow up your ideas, so let's go up Aşağıdakilere dikkat edin, çünkü aklınızı başınızdan alacak, o yüzden yukarı çıkalım.

al primer tren que pase, y empecemos nuestro experimento. ||||||zaczniemy|| to the first train that passes, and let's begin our experiment. ve deneyimize başlayalım.

Dentro de un vagón en movimiento, el señor A pone en marcha un disparador de dos caras. |||carriage||||||||march||trigger||| |||||||||||||iki taraflı tetikleyici||| |||車両||||||||||||| |||||||pan|||||||dwóch|| Inside a moving car, Mr. A fires a double-sided trigger. Hareket halindeki bir vagonun içinde, Bay A iki taraflı bir tetik başlatır.

El disparador lanza pequeñas pelotas a ambos extremos del vagón a la vez. ||||balls|||||||| |tetikleyici||||||||||| |発射装置|発射する||ボール|||端||||| wyzwalacz|||||||||||| The shooter launches small balls at both ends of the car at once. Tetik, vagonun her iki ucuna aynı anda küçük toplar fırlatır.

Una vez que una pelota golpea una de las paredes, una luz se ilumina. |||||hits|||||||| ||||ボール|当たる||||||||点灯する |||jedna|||jedna||tych||świetlna|światło|| Once a ball hits one of the walls, a light comes on. Top duvarlardan birine çarptığında bir ışık yanar.

Como imagináis, el señor A observa que, al dispararse las pelotas a la vez, las dos |you imagine|||||||||balls||||| |||||観察する|||発射される||||||| |||||||przy||||na|||| As you can imagine, Mr. A observes that, by shooting the balls at the same time, both Tahmin edebileceğiniz gibi, Bay A, toplara aynı anda ateş edildiğinde, iki topun

llegan a la pared al mismo tiempo. ||do (fem.)|||| They hit the wall at the same time. aynı anda duvara ulaşır.

¿Pero que observa el señor B, que está parado al lado de la vía? ||observes||||||||||| |||||||||||||線路 ||||||||stoi||||| But what does Mr. B, who is standing next to the road, observe? Ama yolun kenarında duran Bay B ne fark eder?

Para él, las velocidades de las pelotas no son las mismas que las que mide el señor ||te|||||||||||||| For him, the speeds of the balls are not the same as those measured by Mr. Ona göre, topların hızları, Mr.

A, si no que se le añade la velocidad del propio vagón. ||||||is added||||| ||||||加える||||| A, if not that the speed of the wagon itself is added. A, ancak vagonun kendi hızı eklenir.

Vamos, que como las pelotas se mueven con el vagón, el resultado es el mismo, las dos Come on, since the balls move with the wagon, the result is the same, the two Yani, toplar vagonla birlikte hareket ettikçe, sonuç aynıdır, iki

pelotas llegan a las paredes a la vez. |||na|ściany||| balls hit the walls at the same time. toplar aynı anda duvarlara çarptı.

Nada sorprendente: Si para el señor A algo pasa a la vez, ¡para el señor B también Not surprising: if something happens for Mr. A at the same time, for Mr. B too! Şaşırtıcı bir şey yok: Bay A için bir şey aynı anda oluyorsa, Bay B için de aynı anda olur!

tiene que pasar a la vez!... ¿no? has to happen at once! ... right? Aynı anda olmak zorunda... değil mi?

La diversión empieza cuando el lanzador, en vez de disparar pelotas, dispara rayos |||||pitcher|||||||lightning |||||fırlatıcı||||||| |||||投手||||||| ta||||||w|||||| The fun begins when the launcher, instead of shooting balls, shoots rays Eğlence, atıcı top atmak yerine şimşek attığında başlar.

de luz. of light.

Para el señor A nada ha cambiado, los dos rayos se emiten a la vez, recorren el vagón, |||||||||||||||traverse|| |||||||||||放出される||||進む|| |||||||||||||||||wagon For Mr. A, nothing has changed, the two beams are emitted at the same time, they run through the car, Bay A için hiçbir şey değişmemiştir, iki ışın aynı anda yayılır ve arabanın içinden geçerler,

y alcanzan simultáneamente las paredes. ||同時に|| |osiągają||| and simultaneously reach the walls. ve aynı anda duvarlara ulaşır.

Sería intuitivo pensar que el señor B observa algo parecido: que ambos rayos, moviéndose |直感的||||||||||||動いている It would be intuitive to think that Mr. B observes something similar: that both rays, moving

con el tren, llegan a la vez a la pared… ¡pero esto no es posible! with the train, they reach the wall at the same time... but this is not possible! trenle aynı anda duvara varırlar... ama bu mümkün değildir!

En el video anterior vimos que la velocidad de luz en el vacío es la misma para todos In the previous video we saw that the speed of light in a vacuum is the same for all Bir önceki videoda boşluktaki ışık hızının herkes için aynı olduğunu görmüştük.

los observadores, así que no es posible que los rayos vayan acompañando al tren, pues |observers||||||||||||| |||||||||||一緒に行く||| the observers, so it is not possible that the rays accompany the train, since gözlemciler, bu nedenle yıldırımın trene eşlik etmesi mümkün değildir, çünkü

eso supondría que un rayo mas rápido que c, y el otro más lento. |would imply|||||||||||| to||||||||||||| that would mean one ray faster than c, and the other slower. Bu da bir ışının c'den daha hızlı, diğerinin daha yavaş olduğu anlamına gelir.

Para que la velocidad de la luz sea la correcta, lo que debe ocurrir es que los rayos de luz For the speed of light to be correct, what must happen is that the light rays Işık hızının doğru olabilmesi için olması gereken şey, ışık ışınlarının

deben viajar como si el movimiento del tren no les afectara. ||||||||||would affect ||||||||||etkileyse ||||||||||影響する they must travel as if the movement of the train did not affect them. trenin hareketi onları etkilemiyormuş gibi seyahat etmelidir.

En consecuencia, el señor B observaría que uno de los rayos llega antes a la pared que |||||would observe||||||||||| |||||gözleyecektir||||||||||| |||||would observe||||||||||| ||||||||||||wcześniej|||| Consequently, Mr B would observe that one of the rays reaches the wall before Sonuç olarak, Bay B ışınlardan birinin duvara diğerinden önce ulaştığını gözlemleyecektir.

el otro. the other. diğerini.

Recapitulando: según el señor A los dos rayos llegan a la vez a la pared: son eventos Summarizing|||||||||||||||| Özetle|||||||||||||||| 要約すると|||||||||||||||| podsumowując|||||||||||||||| Recapitulating: according to Mr. A the two rays reach the wall at the same time: they are events Özetlemek gerekirse: Bay A'ya göre her iki ışın da duvara aynı anda çarpıyor: bunlar birer olay.

que ocurren simultáneamente. that occur simultaneously.

Pero para el señor B, primero llega un rayo y después el otro. But for Mr. B, lightning strikes first and then the other. Ama Bay B için önce bir şimşek, sonra diğeri gelir.

¿No es eso sumamente raro? |||extremely| Isn't that extremely rare? Bu çok garip değil mi?

¡Lo que para uno ocurre a la vez, para el otro no lo hace! What for one happens at the same time, for the other does not! Biri için aynı anda gerçekleşen şey, diğeri için gerçekleşmez!

¡Es una conclusión rompedora! |||groundbreaking |||çığır açan |||画期的な ||konkluzja| It is a groundbreaking conclusion! Bu çığır açan bir sonuç!

Todos estamos acostumbrados a decir cosas como “Marte ha explotado ahora” y pensar |||||||||exploded||| We are all used to saying things like "Mars has exploded now" and thinking Hepimiz "Mars şimdi patladı" gibi şeyler söylemeye alışkınız ve "Mars şimdi patladı" diye düşünüyoruz.

que todos los demás observadores también lo perciben al mismo tiempo… Pero ¡no es |||||||感じる|||||| that all other observers also perceive it at the same time... But it is not diğer tüm gözlemcilerin de aynı anda algılaması... Ancak bu

así! So! Yani!

En el “ahora” del Señor A dos rayos han impactado a la vez. |||||||ışın||||| |||||||||衝撃を与||| In the "now" of the Lord Two rays have hit at the same time. Bay A'nın "şimdi "sinde iki şimşek aynı anda çakmıştır.

¿Qué significa ese “ahora” para el Señor B? What does that "now" mean for Mr. B? Bu "şimdi" Bay B için ne anlama geliyor?

Para él no tiene sentido: primero impactó un rayo y luego el otro, ¿el “ahora” ||||||衝撃を与|||||||| It makes no sense to him: first one lightning struck and then the other, the "now" Bu ona hiç mantıklı gelmiyor: önce bir yıldırım düştü, sonra diğeri, "şimdi"?

del Señor A equivale a dos “ahoras” diferentes para él? ||||||şimdi||| |||equates|||今||| |||wynosi|do||||| of Lord A is equivalent to two different "now" for him? Bay A için iki farklı "şimdi "ye mi eşdeğerdir?

Es absurdo. It is absurd.

Lo que ocurre es que cada uno tiene su propio “ahora”. What happens is that everyone has their own "now". Olan şey, herkesin kendi "şimdi "sine sahip olmasıdır.

Al igual que cada observador mide la velocidades de forma distinta, cada observador tiene su Just as each observer measures speed differently, each observer has his own Her gözlemcinin hızları farklı ölçmesi gibi, her gözlemcinin de kendi

manera de percibir el tiempo. ||感じ方|| way of perceiving time. zamanı algılama biçimi.

Vamos, que ¡“Ahora” es Relativo! Come on, "Now" is Relative! Yani "Şimdi" Göreceli!

¡No esperes que nadie en movimiento comparta tu “ahora”! |wait|||||share|| ||||||paylaşsın|| |待つ|||||共有する|| Don't expect anyone on the move to share your "now"!

En el próximo video veremos como esta nueva forma de percibir el tiempo afecta también In the next video we will see how this new way of perceiving time also affects Bir sonraki videoda zamanı algılamanın bu yeni yolunun aynı zamanda şunları da nasıl etkilediğini göreceğiz

al espacio. to space.

Y recuerda… Si quieres más ciencia ¡suscríbete! And remember… If you want more science, subscribe! Ve unutmayın... Daha fazla bilim istiyorsanız, abone olun!

¡Y gracias por vernos! And thanks for watching!