×

Używamy ciasteczek, aby ulepszyć LingQ. Odwiedzając stronę wyrażasz zgodę na nasze polityka Cookie.

image

Anne of Green Gables, 5. Bölüm A

5. Bölüm A

Anne ve Queen's Okulu

Bir gün, Marilla 'Anne, yeni öğretmenin Bayan Stacy dün benimle konuştu. Öğretmenin iki yıl içerisinde Queen's Okulu sınavlarına çalışman gerektiğini söylüyor. Eğer başarılı olursan, Charlottetown'daki Queen's de bir yıl boyunca okuyabilir ve sonra da öğretmen olabilirsin!'

'Ah Marilla! Öğretmen olmak harika olacak! Ancak, bu çok pahalı olur öyle değil mi?

'Sorun değil Anne. Matthew ve ben seni üç yıl önce evlatlık edindiğimizde, sana mümkün olduğunca bakmaya karar vermiştik. Tabii ki senin okulunu öderiz.'

Bu yüzden, öğleden sonraları Anne ve bazı arkadaşları dersten sonra okulda kaldılar, Bayan Stacy onlara özel sınav çalışmasıyla yardım etti. Diana Queen's'e gitmeye niyetli değildi, o erkenden eve gitti ancak Gilbert kaldı. O ve Anne hiç konuşmadılar ve herkes onların birbirine rakip olduklarını ve sınavda birinci olmak istediklerini biliyordu. Gizlice, Anne, Gilbert'le arkadaş olmadığı için üzülüyordu, ancak iş işten geçmişti.

İki yıl boyunca, Anne okulda çok çalıştı. Öğrenmekten hoşlanıyordu ve Bayan Stacy ondan memnundu, yine de her zaman ders çalışmıyordu. Akşamları ve hafta sonları arkadaşlarını ziyaret ederdi ya da en iyi arkadaşıyla birlikte tarlalarda gezerlerdi veya Matthew'le oturup sohbet ederdi.

Bir gün Rachel Lynde, Marilla'ya 'Senin Anne artık küçük bir kız değil. Sen ondan daha kısasın' dedi.

Marilla şaşkınlıkla 'Bu doğru, Rachel!' dedi.

'Artık çok iyi bir kız, öyle değil mi? Son zamanlarda hiç başı belaya girmedi. Sana ev işlerinde yardımcı olduğundan da eminim, Marilla.'

Marilla gülümseyerek 'Evet, o olmadan ben ne yapardım?' dedi.

'Şuna bakar mısın! Güzel gri gözleri ve kırmızı- kahve saçları var! Bildiğin gibi Marilla, sen ve Matthew'in onu evlatlık edinerek hata ettiğinizi düşünmüştüm. Ancak şimdi görüyorum ki hata eden benim çünkü ona çok iyi baktınız.

Marilla memnun şekilde 'Teşekkürler Rachel' dedi.

O akşam, Matthew mutfağa geldi ve kardeşini ağlarken gördü.

Şaşkınlıkla 'Sorun nedir?' diye sordu. 'Seni daha önce hiç ağlarken görmemiştim.'

Marilla 'Sadece... ben, Anne'i düşünüyordum'dedi. 'Gittiği zaman, onu... onu özleyeceğim.'

'Queen's'e gittiği zamanı mı diyorsun? Evet, ama bizi haftasonları trenle ziyaret edebilir.'

Marilla mutsuz şekilde Yine de Anne'i özleyeceğim.' dedi.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

5. Bölüm A 5. abschnitt A 5. Τμήμα Α 5. Section A 5. Sección A 5. section A 5. Sezione A 5. Sectie A 5. secção A 5. Раздел A 5. Avsnitt A 5. розділ А 5. A部分 5. A部分

Anne ve Queen's Okulu ||Queen's| St. Anne und Queen's Schule St. Anne and Queen's School École St Anne et Queen's

Bir gün, Marilla 'Anne, yeni öğretmenin Bayan Stacy dün benimle konuştu. ||Marilla|||teacher's||Ms. Stacy|yesterday|with me| Eines Tages sagte Marilla: "Mama, deine neue Lehrerin, Miss Stacy, hat gestern mit mir gesprochen. One day, Marilla said, 'Mom, your new teacher, Miss Stacy, spoke to me yesterday. Un jour, Marilla dit : "Maman, ta nouvelle institutrice, Mlle Stacy, m'a parlé hier. Öğretmenin iki yıl içerisinde Queen's Okulu sınavlarına çalışman gerektiğini söylüyor. ||||||Prüfungen|Lernen|| ||||||exams of|study for|need to| Dein Lehrer sagt, dass du in zwei Jahren für die Prüfungen an der Queen's School lernen musst. Your teacher says you have to study for Queen's School exams in two years. Ton professeur te dit que tu dois préparer les examens de l'école de la Reine dans deux ans. Eğer başarılı olursan, Charlottetown'daki Queen's de bir yıl boyunca okuyabilir ve sonra da öğretmen olabilirsin!' |||||||||||||Lehrer| "If"||"you become"|in Charlottetown|||||for a year||||||become a teacher Wenn du gut bist, kannst du ein Jahr lang an der Queen's in Charlottetown studieren und dann Lehrer werden!' If you do well, you can study at Queen's in Charlottetown for a year and then become a teacher!' Si tu réussis, tu pourras étudier à Queen's à Charlottetown pendant un an et devenir enseignant !

'Ah Marilla! 'Oh Marilla! 'Oh Marilla! Öğretmen olmak harika olacak! Es wird toll sein, Lehrer zu sein! Being a teacher will be great! Ça va être génial d'être professeur ! Ancak, bu çok pahalı olur öyle değil mi? However|||expensive|||| Aber das wäre doch zu teuer, oder? However, that would be too expensive, wouldn't it? Mais ce serait trop cher, n'est-ce pas ?

'Sorun değil Anne. No problem|| Es ist in Ordnung, Mum. 'It's okay, Mom. C'est bon, maman. Matthew ve ben seni üç yıl önce evlatlık edindiğimizde, sana mümkün olduğunca bakmaya karar vermiştik. ||||three|||adopted child|adopted you|to you||as much as possible|take care of||had decided Als Matthew und ich dich vor drei Jahren adoptierten, beschlossen wir, uns so gut wie möglich um dich zu kümmern. When Matthew and I adopted you three years ago, we decided to take care of you as much as possible. Lorsque Matthew et moi t'avons adopté il y a trois ans, nous avons décidé de nous occuper de toi autant que possible. Tabii ki senin okulunu öderiz.' Of course|||your school fees|we will pay Natürlich werden wir für deine Ausbildung aufkommen. Of course we'll pay for your schooling.' Bien sûr, nous paierons votre scolarité".

Bu yüzden, öğleden sonraları Anne ve bazı arkadaşları dersten sonra okulda kaldılar, Bayan Stacy onlara özel sınav çalışmasıyla yardım etti. ||||||||Unterricht||||||||||| |||afternoons||||her friends|after class||||||||exam review|with exam preparation|| So blieben Anne und einige ihrer Freunde nachmittags nach dem Unterricht in der Schule und Frau Stacy half ihnen bei speziellen Prüfungsaufgaben. So, in the afternoons, Anne and some of her friends stayed at school after class, and Mrs. Stacy helped them with special exam study. L'après-midi, Anne et quelques-uns de ses amis restaient à l'école après les cours et Mme Stacy les aidait pour les examens spéciaux. Diana Queen's'e gitmeye niyetli değildi, o erkenden eve gitti ancak Gilbert kaldı. Diana|to the Queen's|going to|intended|was not||early||||| Diana hatte nicht vor, zur Queen's School zu gehen, sie ging früh nach Hause, aber Gilbert blieb. Diana did not intend to go to Queen's, she went home early, but Gilbert stayed. Diana n'avait pas l'intention d'aller à Queen's, elle est rentrée tôt, mais Gilbert est resté. O ve Anne hiç konuşmadılar ve herkes onların birbirine rakip olduklarını ve sınavda birinci olmak istediklerini biliyordu. ||||did not talk||everyone|||rivals|"they were"||"in the exam"|||"wanted to be"| Er und Anne sprachen nie miteinander, und jeder wusste, dass sie Rivalen waren und bei der Prüfung den ersten Platz belegen wollten. He and Anne never spoke and everyone knew that they were rivals and wanted to be first in the exam. Anne et lui ne se parlaient jamais et tout le monde savait qu'ils étaient rivaux et qu'ils voulaient être les premiers à l'examen. Gizlice, Anne, Gilbert'le arkadaş olmadığı için üzülüyordu, ancak iş işten geçmişti. ||||||sie war traurig||||had passed Secretly|||friend|||was feeling sad||too late|too late|was too late سرًا ، كانت آن مستاءة لأنها لم تكن صديقة لجيلبرت ، لكن الأوان كان قد فات. Insgeheim bedauerte Anne, nicht mit Gilbert befreundet zu sein, aber es war zu spät. Secretly, Anne was upset that she was not friends with Gilbert, but it was too late. Secrètement, Anne regrette de ne pas être amie avec Gilbert, mais il est trop tard.

İki yıl boyunca, Anne okulda çok çalıştı. Two||||||worked hard Zwei Jahre lang arbeitete Anne hart in der Schule. For two years, Anne worked hard at school. Pendant deux ans, Anne a travaillé dur à l'école. Öğrenmekten hoşlanıyordu ve Bayan Stacy ondan memnundu, yine de her zaman ders çalışmıyordu. Learning|liked learning||Miss||with him|was pleased|||her|||wasn't studying Er lernte gern, und Frau Stacy war zufrieden mit ihm, auch wenn er nicht immer lernte. He enjoyed learning and Ms. Stacy was pleased with him, though he didn't always study. Il aimait apprendre et Mme Stacy était contente de lui, même s'il n'étudiait pas toujours. Akşamları ve hafta sonları arkadaşlarını ziyaret ederdi ya da en iyi arkadaşıyla birlikte tarlalarda gezerlerdi veya Matthew'le oturup sohbet ederdi. ||||||||||||||sie würden spazieren||||| In the evenings|||weekends|||would visit|||||||in the fields|"would walk"||with Matthew|sit down|chat| في المساء وعطلات نهاية الأسبوع ، كانت تزور الأصدقاء ، أو تتجول في الحقول مع صديقها المفضل ، أو تجلس وتتحدث مع ماثيو. Abends und an den Wochenenden besuchte er Freunde, ging mit seinem besten Freund in den Feldern spazieren oder saß mit Matthew zusammen und plauderte. In the evenings and on weekends he would visit friends, or walk in the fields with his best friend, or sit and chat with Matthew. Le soir et le week-end, il rendait visite à ses amis, se promenait dans les champs avec son meilleur ami ou s'asseyait et discutait avec Matthew.

Bir gün Rachel Lynde, Marilla'ya 'Senin Anne artık küçük bir kız değil. Eines Tages sagte Rachel Lynde zu Marilla: "Deine Anne ist kein kleines Mädchen mehr. One day Rachel Lynde said to Marilla, 'Your Anne is no longer a little girl. Un jour, Rachel Lynde dit à Marilla : "Votre Anne n'est plus une petite fille. Sen ondan daha kısasın' dedi. "You"|||shorter| Er sagte: "Du bist kleiner als er. He said, 'You are shorter than him. Il m'a dit : "Tu es plus petit que lui.

Marilla şaşkınlıkla 'Bu doğru, Rachel!' |"with astonishment"||| Marilla sagte erstaunt: "Das stimmt, Rachel! Marilla was astonished: 'That's right, Rachel! Marilla s'étonne : "C'est vrai, Rachel ! dedi. said.

'Artık çok iyi bir kız, öyle değil mi? Sie ist jetzt ein sehr braves Mädchen, nicht wahr? 'She's a very good girl now, isn't she? C'est une très bonne fille maintenant, n'est-ce pas ? Son zamanlarda hiç başı belaya girmedi. |||trouble|trouble|got into Er hat in letzter Zeit keine Probleme gehabt. He hasn't been in any trouble lately. Il n'a pas eu d'ennuis ces derniers temps. Sana ev işlerinde yardımcı olduğundan da eminim, Marilla.' ||||is helping||| Und ich bin sicher, dass er dir bei der Hausarbeit hilft, Marilla. And I'm sure he's helping you around the house, Marilla.' Et je suis sûr qu'il vous aide à faire le ménage, Marilla.

Marilla gülümseyerek 'Evet, o olmadan ben ne yapardım?' |with a smile||||||would I do Marilla lächelte und sagte: "Ja, was würde ich ohne ihn tun? Marilla smiled and said, 'Yes, what would I do without him? Marilla sourit et dit : "Oui, que ferais-je sans lui ? dedi. He said.

'Şuna bakar mısın! Look at that!|| Sieh dir das an! 'Would you look at this! Regardez-moi ça ! Güzel gri gözleri ve kırmızı- kahve saçları var! ||beautiful gray eyes||||| Sie hat wunderschöne graue Augen und rotbraunes Haar! She has beautiful gray eyes and red-brown hair! Elle a de beaux yeux gris et des cheveux brun-rouge ! Bildiğin gibi Marilla, sen ve Matthew'in onu evlatlık edinerek hata ettiğinizi düşünmüştüm. "As you know"||||||her|adopted child|adopting||made a mistake|I had thought Weißt du, Marilla, ich dachte, du und Matthew würdet einen Fehler machen, wenn ihr ihn adoptiert. As you know, Marilla, I thought you and Matthew made a mistake adopting him. Vous savez, Marilla, je pensais que vous et Matthew faisiez une erreur en l'adoptant. Ancak şimdi görüyorum ki hata eden benim çünkü ona çok iyi baktınız. ||||||my fault|||||took care of Aber jetzt weiß ich, dass ich mich geirrt habe, weil du dich so gut um ihn gekümmert hast. But now I see that I was wrong because you took good care of him. Mais je me rends compte maintenant que j'avais tort, car vous vous êtes si bien occupée de lui.

Marilla memnun şekilde 'Teşekkürler Rachel' dedi. |pleasedly|||| Danke, Rachel", sagte Marilla erfreut. 'Thank you, Rachel,' Marilla said, pleased. Merci, Rachel, dit Marilla, satisfaite.

O akşam, Matthew mutfağa geldi ve kardeşini ağlarken gördü. ||||||his/her sibling|crying|saw An diesem Abend kam Matthew in die Küche und sah seinen Bruder weinen. That evening, Matthew came into the kitchen and saw his brother crying. Ce soir-là, Matthew entre dans la cuisine et voit son frère en train de pleurer.

Şaşkınlıkla 'Sorun nedir?' Verblüfft: "Was ist los? 'What's the matter?' diye sordu. He asked. 'Seni daha önce hiç ağlarken görmemiştim.' |||||hadn't seen "Ich habe dich noch nie weinen sehen. 'I've never seen you cry before. "Je ne t'ai jamais vu pleurer avant.

Marilla 'Sadece... ben, Anne'i düşünüyordum'dedi. ||||"I was thinking" Marilla sagte: "Ich habe gerade... ich habe an Anne gedacht. 'I was just… thinking about Anne,' said Marilla. Marilla dit : "J'étais juste... Je pensais à Anne. 'Gittiği zaman, onu... onu özleyeceğim.' когда он уйдет||||буду скучать ||||"I'll miss" Wenn er weg ist, werde ich... ihn vermissen. 'When he's gone, I'll miss him...' Quand il sera parti, il me manquera.

'Queen's'e gittiği zamanı mı diyorsun? |"she went"|||you mean Du meinst, als er auf die Queen's School ging? You mean when he went to Queen's? Vous voulez dire quand il est allé à Queen's ? Evet, ama bizi haftasonları trenle ziyaret edebilir.' ||us|weekends|by train|| Ja, aber er kann uns an den Wochenenden mit dem Zug besuchen". Yes, but he can visit us on weekends by train.' Oui, mais il peut nous rendre visite le week-end en train".

Marilla mutsuz şekilde Yine de Anne'i özleyeceğim.' |||||Anne Shirley|"I will miss" Marilla ist unglücklich, aber Anne werde ich trotzdem vermissen.' I'm still going to miss Anne,' Marilla said unhappily. Marilla est malheureuse, mais Anne me manquera toujours". dedi.