×

Używamy ciasteczek, aby ulepszyć LingQ. Odwiedzając stronę wyrażasz zgodę na nasze polityka Cookie.

image

ZihinX, Zor gibi görünen işleri yapmaya başlamak için 3 basit yöntem | 5 saniye kuralı | Zeigarnik etkisi

Zor gibi görünen işleri yapmaya başlamak için 3 basit yöntem | 5 saniye kuralı | Zeigarnik etkisi

Bir işi bitirmemize en büyük engel o işe hic başlayamamamızdır.

Peki bir işe başlayabilmek için ne yapmalıyız?

Öncelikle onu belirtmek isterim ki, bir işe başlamadan önce o iş hakkında düşündüğümüz zaman,

bizim beynimiz otomatik olarak, o işin en zor ve bizim için en anlaşılmaz olan kısmına odaklandığı için ,

o iş, bize o kadar zor bir iş gibi gelir ki, farkinda olmadan, sırf o işi erteleyelim diye o işin yerine başka gereksiz işlerle uğraşıp dururuz.

Mesela, Facebook'taki paylaşımları okuruz, birilerine mesaj atarız,

birdenbire içimizde bir şarkı dinleme isteği oluşur, nedense çay içesimiz gelir vs.

Kısacasi o işe başlamak için kendimizi hazır hissetmeyiz

veya şu an onun için motivasyonumuzun olmadığını düşünürüz.

Günler, haftalar, bazense aylar birbirini kovalar,

fakat o işe başlamak için bir türlü kendimizi hazır hissedemeyiz.

Dost acı söyler. Sizinle şu acı gerçeği paylaşmakk zorundayim;

Eger kendinizi hazır hissetmeyi beklerseniz, kendinizi hiçbir zaman hazır hissedemeyeceksiniz.

“Başlamak bitirmenin yarısıdır” deyimini duymuşsunuzdur.

Hatta bence başlamak bitirmenin %80-idir.

Çünkü bir işe başladığımızda, beynimizde Zeigarnik etkisi denen etki gerçekleşiyor.

Zeigarnik etkisi, 20.yüzyılda yaşamış, aslen Litvanya yahudisi olan

Sovyet psikolog ve psikiyatristi Bluma Zeigarnik tarafından bulunmuş. Bu etkiye göre, yarım kalan işlerimiz, tamamladığımız işlere göre daha kolay hatırlanır.

Buna örnek olarak dizilerin her bölümünün bitis sahnesine dikkat edin.

Nedense hep en heyecanli yerinde bölüm biter ve bu yarıda kalmışlığın bize yaşattığı duygu

öbür bölümü sabirsızlıkla beklememize sebep olur.

Bir de üstüne o bölümün sonu hafızamıza kazınır

ve o diziyi izleyen kişilerle konuştuğumuzda bölümün sonunu hatırlar

, ‘ falanca sahnede bitiriverdiler bölümü, Acaba sonraki bölümde neler olacak' deriz. Demek ki, Zeigarnik etkisine göre,

bir işe başladığımızda o işi bitirinceye kadar içimizde bir rahatsızlık duygusu oluşur.

Çünkü onu aklımızdan çıkaramayız.

Bu yüzden o işi tamamlamaya daha çok odaklanır ve bitirene kadar ugrasiriz.

Bu etkiden dolayı işimizi bitirdikten sonra aslında o işin bekledigimiz kadar zor olmadığını düşünürüz

. Çünkü bir işe başladıktan sonra beynimizde gerçekleşen Zeigarnik etkisi,

bizim o işe dogru odaklanmamızı ve işi yapma isteğimizi arttırır.

Kisacasi o işi bizim için kolaylaştırır.

Şimdiyse kendimizi bir işe başlamak için nasıl zorlayabiliriz, bunun hakkında konuşalım.

Bunun için uyguladığım birkaç basit yöntem var. Bunlardan bazılari dünyaca ünlü yöntemler ve çoğu insan için etkili olduğu kanıtlanmış. Bazılarıysa kendi yöntemlerim, bu yüzden sizin için de etkili olur mu onu bilemiyorum.

Ama yine de bu yöntemleri de anlatmaya karar verdim, denemek ise size kalmış.

1.yöntemin ismi- 5 saniye kuralı.

Bu yöntemle ilgili daha detaylı bilgiyi,

Birleşik Devletlerin CNN kanalınının sunucusu Mel Robins'in kitabından alabilirsiniz.

Ben size, bu yöntemi nasıl uygulayabileceğimizi anlatıcam.

5 saniye kuralı aslında çok basit bir kural.

Sadece 5den 0a geriye dogru sayıyorsunuz ve 0 dediğinizde

yapmak istediğiniz iş için ilk adımı atıyorsunuz.

Yani diyelim ki, bu videonun seslendirmesini yapmam gerek ,

fakat hep erteliyor, sonraya bırakıyorum.

O zaman 0 der demez işe başlayacağıma karar veriyor ve geri sayıma başlıyorum; 5-4-3-2-1-0 ve mikrofunu açıyor, diktafonu alıp işime başlıyorum.

Bu yöntemin çalışma sebebi ve bilimsel taraflarını detayli bilmiyorum.

Fakat kendim de uyguladığımdan ve gerçekten de işe yaradığıni bildigim icin

bu yöntemin kesinlikle etkili olduğunu söyleyebilirim.

İşe başlamak için 5ten 0'a kadar saydığımız zaman

0 dediğimizde sanki 0'i söylememiz bizi işe başlamaya itiyor.

Çocukken yaptığımız koşu yarışında, hatirlarsaniz

hep 1 2 3 diyerek başlardık koşmaya.

Havaya roket atıldığında da aynı şekilde 10dan 0'a doğru sayılıyor ve 0 dendiğinde roket atılıyor.

Büyük ihtimal, bunların hepsi aynı prensibe dayanıyor.

Bu kurala göre, 1den 5e kadar saymak değil de

5ten başlayıp 0'a geriye doğru saymak daha efektif sonuç veriyor,

çünkü 5'ten sonra gelen rakamlar var.

Belki de gerçekten de bir farkı yoktur bu sekilde saymanın

ve sadece böyle söylenmiş diye inanıp, kendimi böyle telkin etmişimdir,

fakat, ben de 5den 0a doğru saydığımda daha efektif oldugunu dusunuyorum.

Bu kuralın ismi 5 saniye kuralı olsa da, bunun illa 5 olmak gibi bir zorunluluğu yok tabi ki,

bu 3 de olabilir, 4 de.

Hangi sayıyı kendinize daha yakın hissediyorsanız

veya hangi sayıyla işe başlamak isterseniz o sayıyla uygulayın bu yöntemi.

2. Yönteme, ‘En basit adım' diyorum ben. Bu ismi kendim uydurdum. Yani biraz garip bir isim seçmiş olabilirim.

Asıl amaç bu yöntemle ilgili konuştuğumda, yontemi hatirlatacak bir isim kullanmak.

“En basit adım” tekniğini nasıl kullanıyorum?

Herhangi bir işi bitirmek için gerekli en kolay ve en basit 3 tane aşamayı yazıyorum

ve bir işe başladığımda o sıkıcı ve hep ertelediğim seye başladığımı düşünmüyorum. Sadece en kolay 3 tane aşamayı yapmaya odaklanip,

istersem sonrasinda bu işi durdurma veya yapmama konusunda kendime izin veriyorum.

Hiç kimse beni bu işi tamamlamak için zorlayamaz, Her şey benim elimde diye kendi kendime söylüyorum.

Böyle söylemekle aslinda kendime yalan söylemiyorum

ve gerçekten de 3 aşamayı tamamladıktan sonra devam etmek istemezsem o işi bırakıyorum.

Fakat nedense şimdiye kadar hiç bıraktığım olmadı diyebilirim.

Başladıysam devam ediyorum ve bitiriyorum her işi.

Mesela diyelim ki Google'da reklam kampanyası oluşturmam gerek.

Hiç de yapasım yok ve hep erteliyorum.

Olduğum yere göre 3 en basit aşamayı belirliyorum.

Diyelim ki, bilgisayarım kapalı.

O halde ilk aşama bilgisayarı açmak.

2. Aşama Google reklam hesabına girmek, 3. Aşama ‘yeni kampanya oluştur' düğmesine tıklamak. Sadece bu 3 işi yapacağımı düşünüyorum o an.

Sonrası içinse kendime özgürlük tanıyorum, nasıl istersem öyle yaparım diye.

Nedense ‘ Yeni kampanya oluştur' düğmesine tıkladıktan sonra açılan sayfa,

bir sekilde işi yarıda bıraktırtmıyor ve işimi tamamlıyorum.

Sonraysa o işi, yapılacaklar listemden çıkarmanın keyfini çıkarıyorum.

3. Yöntemse ‘Yapay gerçek deadline' yöntemi. Bu da sırf kendim için oluşturduğum bir yöntem ve bu yüzden pek meşhur sayilmaz.

Benim işime çok yaradığından dolayi sizlerle de paylaşmaya karar verdim.

Eğer bu yöntem sizin işinize yaramazsa daha önce söylediğim diğer 2 yönteme odaklanabilirsiniz.

‘Yapay gerçek deadline' yöntemine göre, mesela eğer bir şeyi öğrenmem, araştırmam

ve ya her hangi başka bir işi yapmam gerekiyorsa

birinci yaptığım şey fikirlerini çok önemsediğim ve karşısında sorumluluk duyduğum biri ile bunu tartışmak

ve ya yaptığım işi ona göstermek için vakit ayarlamak oluyor. Böylece bu buluşma tarihi benim için yapay olarak yaratdığım ama gerçek deadline-a dönüşmüş oluyor.

Farz edelim, benim bir sunum hazırlamam gerek.

Hepimiz çok iyi bir sunum hazırlamanın sadece bir kaç saatlik bir iş olmadığını biliyoruz.

Özellikle bunu yapmak için derin bir araştırma yapmamız gerekiyorsa.

İşte öyle zor görünen bir iş olduğu için de bunu en son dakikaya kadar erteleyeceğimizi de çok iyi biliyoruz.

Bu yüzden fikri benim için çok önemli olan biriyle buluşma ayarlıyorum.

Mesela 1 hafta sonrası için buluşma ayarlayıp hazırladığım sunumu

ona göstermekle fikrini almak istediğimi söylüyorum.

Böylece onunla kararlaştırdığımız buluşma vakti benim için deadline-a dönüşmüş oluyor

ve benim o sunumu o tarihe kadar bitirmemden başka bir çarem kalmıyor.

Burada dikkat edilmesi gereken en esas şey şu:

Buluşma ayarladığımız insan rahatlıkla buluşmayı iptal edebileceğimiz birisi olmamalı.

Yani karşısında sorumluluk duyduğumuz birisi olmalı ki, buluşmayı ertelemek gibi bir seçimimiz olmasın.

Veya başka bir örnek vermek gerekirse.

ZihinX'e yeni başladığımda video hazırlamaya kendimi zorlamak amacıyla tanıdıklara,

falanca gün falanca saatte video yukliycem, izleyip bana fikirlerinizi söyleyebilir misiniz? derdim.

Fakat bunu söylediğim sirada, daha video için bir cümle bile yazmamış olurdum. Böylece kendim için gerçek bir deadline belirlemiş oluyordum.

Bu yöntemde deadline'in gerçek deadline olması çok önemli.

Kendi kendime bir işi şu zaman bitirmeliyim diye söyleyip kendimi kandırmışlığım çok oldu.

Böyle yaptığınızda ilk zamanlar efektif olabilir, fakat sonra işe yaramadigini siz de goreceksiniz. Bu yüzden bu deadline'ın gerçek bir deadline olması

ve bu belirlenen süre zarfinda yapamadığınız takdirde kendinizi çok kötü hissedeceğiniz

ve ya kaybedeceğiniz bir şeylerin olması gerek.

Ama “zamanında bitiremeyeceğimiz işler de var,

Onlar için bir deadline belirleyip, ya sonra yetiştiremezsek nolucak?”

diye düşünenleriniz var biliyorum.

Fakat emin olun, yapmak zorunda olursanız illaki yetiştirirsiniz.

Bence birçoğumuzun okul hayatinda sınıf arkadaşları 15-20 gün önceden sınava çalışmaya başladıkları halde,

bizim, sınav gününden sadece 1-2 gun önce calismaya baslayip, bütün konuları öğrenip,ve de istediğimiz notu aldığımız olmuştur. Mesela ben kendim bircok kez yaşadım aynı şeyi.

Bu neden böyle oluyor biliyor musunuz?

Çünkü zamanımız daraldığında ve bir isi bitirmek ölüm kalım meselesine donustugunde,

beynimiz otomatik olarak amaca ulaşabilmek için en kısa yolları bulur ve o yolla ilerler.

İnanın beynimiz bizim düşündüğümüzden cok daha mükemmel bir organ.

Bazen sadece ona güvenmemiz gerek.

Böyle bir durum olustugunda, beyin kendiliğinden, daha önemli şeyleri önceliklendirir. Bu durumda, ne Facebook ne de İnstagram aklınıza gelir, ne de sizi yavaslatacak herhangi birşey.

Üstüne bir de öğrendiğiniz bilgiyi hafızanızda tutma hızınız kat be kat artar.

Mesela okuduklarımız içinde işimize yarayan şeyleri beynimiz hemen belirler

ve gereksiz yerleri geçerek daha önemli şeylere odaklanmamiza yardimci olur.

Sınav örneğini anl atmaktaki asil amacım, size,herhangi bir işi bitirmek için gerekli olan zaman anlayışının

aslinda çoğu zaman göreceli olduğunu ve farkli durumlarda, beynimizin çalışma hızına göre değiştiğini göstermek.

Bu yüzden bazen en iyisi, yapmamız gereken işler için gerçek deadline-lar belirleyerek kendimizi zorlamamız. Umarım videonun az-çok size yararı dokunmuş oldu.

Eğer ZihinX youtube kanalına hala abone olmadıysanız, o zaman 5'ten 0'a geriye doğru sayıp

abone ol butonuna tıklayabiliriz.

Hadi başlayalım 5 4 3 2 1 0.

Dinlediğiniz için teşekkürler 😊

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Zor gibi görünen işleri yapmaya başlamak için 3 basit yöntem | 5 saniye kuralı | Zeigarnik etkisi |||||||||||effet Zeigarnik| |||||||||||Zeigarnik-Effekt| ||||||||metot|||| 3 einfache Wege, Dinge zu tun, die schwierig erscheinen | Die 5-Sekunden-Regel | Der Zeigarnik-Effekt 3 simple ways to start doing seemingly difficult tasks | 5 second rule | Zeigarnik effect 難しそうなことを始めるための3つのシンプルな方法|5秒ルール|ツァイガルニック効果 3 maneiras simples de começar a fazer coisas que parecem difíceis | A regra dos 5 segundos | O efeito Zeigarnik 3 простых способа начать делать то, что кажется трудным | Правило 5 секунд | Эффект Зейгарник

Bir işi bitirmemize en büyük engel o işe hic başlayamamamızdır. ||not finishing|||||||ne pas commencer ||unsere Beendigung|||||||das Nicht-Beginnen Das größte Hindernis für den Abschluss einer Arbeit ist, dass wir sie nie beginnen können. The biggest obstacle to finishing a job is that we never started it.

Peki bir işe başlayabilmek için ne yapmalıyız? |||начать работу||| |||pouvoir commencer||| |||anfangen können||| Was sollten wir also tun, um ein Unternehmen zu gründen?

Öncelikle onu belirtmek isterim ki, bir işe başlamadan önce o iş hakkında düşündüğümüz zaman, ||mention|||||||||||

bizim beynimiz otomatik olarak, o işin en zor ve bizim için en anlaşılmaz olan kısmına odaklandığı için , ||||||||||||incompréhensible|||| ||||||||||||unverständlich|||| because our brain automatically focuses on the most difficult and incomprehensible part of the job,

o iş, bize o kadar zor bir iş gibi gelir ki, that job seems like such a difficult job to us that farkinda olmadan, sırf o işi erteleyelim diye o işin yerine başka gereksiz işlerle uğraşıp dururuz. осознаем|||||||||||||| ||||||||||||||nous nous occupons bewusst||||||||||||||verbringen wir

Mesela, Facebook'taki paylaşımları okuruz, birilerine mesaj atarız, |sur Facebook||||| |auf Facebook|||||wir schreiben For example, we read the posts on Facebook, we send a message to someone,

birdenbire içimizde bir şarkı dinleme isteği oluşur, nedense çay içesimiz gelir vs. |||||||||nous voulons boire|| ||||||entsteht|||wir möchten Tee trinken|| Plötzlich verspüren wir den Drang, ein Lied zu hören, aus irgendeinem Grund haben wir Lust, Tee zu trinken, usw. suddenly a desire to listen to a song arises in us, for some reason we come to drink tea, etc.

Kısacasi o işe başlamak için kendimizi hazır hissetmeyiz короче говоря|||||||не чувствуем En résumé||||||| Kurz gesagt|||||||fühlen uns In short, we do not feel ready to start that business.

veya şu an onun için motivasyonumuzun olmadığını düşünürüz. |||||notre motivation|| |||||unserer Motivation|| or we think we have no motivation for it at the moment.

Günler, haftalar, bazense aylar birbirini kovalar, |||||verfolgen sich ||وأحيانًا||| Tage, Wochen, manchmal Monate, einer nach dem anderen, Giorni, settimane, a volte mesi si susseguono,

fakat o işe başlamak için bir türlü kendimizi hazır hissedemeyiz. |||||||||nous ne nous sentons |||||||||fühlen uns but we can never feel ready to start that job.

Dost acı söyler. Sizinle şu acı gerçeği paylaşmakk zorundayim; ami||||||||je dois ||||||||ich muss Ich muss diese bittere Wahrheit mit Ihnen teilen; Friend tells pain. I have to share this bitter truth with you; Un ami dit la vérité avec amertume. Je suis obligé de partager cette triste vérité avec vous ;

Eger kendinizi hazır hissetmeyi beklerseniz, kendinizi hiçbir zaman hazır hissedemeyeceksiniz. |||vous sentir|||||| |||fühlen|||||| Si vous attendez de vous sentir prêt, vous ne vous sentirez jamais prêt.

“Başlamak bitirmenin yarısıdır” deyimini duymuşsunuzdur. |||expression| |||Sprichwort| Sie kennen den Spruch "Der Anfang ist die halbe Miete". You've probably heard the saying, "Starting is half the battle". Vous avez sans doute entendu le dicton "Commencer, c'est déjà à moitié terminé".

Hatta bence başlamak bitirmenin %80-idir. |||la fin| ||||ist Ich glaube sogar, dass der Anfang 80 Prozent des Endes ausmacht.

Çünkü bir işe başladığımızda, beynimizde Zeigarnik etkisi denen etki gerçekleşiyor. |||||||||se produit Because when we start something, an effect called the Zeigarnik effect takes place in our brain.

Zeigarnik etkisi, 20.yüzyılda yaşamış, aslen Litvanya yahudisi olan ||||||juif| |||||Litauen|Jude| Der Zeigarnik-Effekt ist der Einfluss eines litauischen Juden aus dem 20.

Sovyet psikolog ve psikiyatristi Bluma Zeigarnik tarafından bulunmuş. ||||Блума||| ||||Bluma||| |||Psychiaterin|Bluma Zeigarnik||| Bu etkiye göre, yarım kalan işlerimiz, tamamladığımız işlere göre daha kolay hatırlanır. ||||||||||faciles|sont rappelées |Einfluss|||||die wir abgeschlossen haben||||| According to this effect, our unfinished works are remembered more easily than the ones we have completed. Selon cet effet, les tâches inachevées sont plus faciles à se souvenir que celles que nous avons complétées.

Buna örnek olarak dizilerin her bölümünün bitis sahnesine dikkat edin. ||||||fin de||| |||Serien||||Abschluss Szene|| Achten Sie zum Beispiel auf die Schlussszene jeder Folge einer Fernsehserie. For example, pay attention to the ending scene of each episode of the series. Prenez comme exemple la scène de fin de chaque épisode de la série.

Nedense hep en heyecanli yerinde bölüm biter ve bu yarıda kalmışlığın bize yaşattığı duygu |||волнительный|||||||||| ||||à l'endroit|||||la moitié|||a créé| ||||||||||das Verweilen||Gefühl das uns| For some reason, the episode always ends in the most exciting part and the feeling that this interruption gives us. Pour une raison quelconque, l'épisode se termine toujours au moment le plus excitant et ce sentiment de quelque chose d'inachevé que cela nous fait ressentir.

öbür bölümü sabirsızlıkla beklememize sebep olur. |||notre attente|| الجزء الآخر||||| |||unserem Warten|| makes us wait impatiently for the next part. l'autre partie nous pousse à attendre avec impatience.

Bir de üstüne o bölümün sonu hafızamıza kazınır |||||||s'inscrit ||||||in unser Gedächtnis|eingraviert On top of that, the end of that episode is engraved in our memory. De plus, la fin de cet épisode s'inscrit dans notre mémoire

ve o diziyi izleyen kişilerle konuştuğumuzda bölümün sonunu hatırlar ||||||||se souviennent ||||||||erinnert sich and remembers the end of the episode when we talk to people who watched that show et lorsque nous parlons avec les personnes qui regardent cette série, elles se souviennent de la fin de l'épisode.

, ‘ falanca sahnede bitiriverdiler bölümü, Acaba sonraki bölümde neler olacak' deriz. ||ils ont fini||||||| irgendwer||sie beendeten||||||| Wir sagen: "Sie haben die Episode mit dieser und jener Szene beendet, ich frage mich, was in der nächsten Episode passieren wird. , ‘ils ont fini le chapitre dans cette scène, Que va-t-il se passer dans le prochain chapitre' disons. Demek ki, Zeigarnik etkisine göre, |||effet Zeigarnik| |||Effekt| Donc, selon l'effet Zeigarnik,

bir işe başladığımızda o işi bitirinceye kadar içimizde bir rahatsızlık duygusu oluşur. ||||||||||sentiment| |||||||||Unbehagen|| When we start a job, we feel uncomfortable until we finish it. lorsque nous commençons un travail, nous ressentons un malaise tant que nous n'avons pas terminé ce travail.

Çünkü onu aklımızdan çıkaramayız. |||вывести не можем ||notre esprit| |||nicht vergessen Because we can't get it out of our minds.

Bu yüzden o işi tamamlamaya daha çok odaklanır ve bitirene kadar ugrasiriz. |||||||||||поработаем ||||la terminer|||se concentre|||| |||||||||bis zum Ende||wir kämpfen That's why we focus more on getting that job done and work on it until it's done.

Bu etkiden dolayı işimizi bitirdikten sonra aslında o işin bekledigimiz kadar zor olmadığını düşünürüz |фактор||||||||ожидаем|||| |Einfluss|||||||||||| Because of this effect, after we finish our work, we think that the job is not as difficult as we expected.

. Çünkü bir işe başladıktan sonra beynimizde gerçekleşen Zeigarnik etkisi, ||||||se produisant||

bizim o işe dogru odaklanmamızı ve işi yapma isteğimizi arttırır. ||||||||желание делать|увеличивает ||||||||notre envie| ||||||||unseren Wunsch|

Kisacasi o işi bizim için kolaylaştırır.

Şimdiyse kendimizi bir işe başlamak için nasıl zorlayabiliriz, bunun hakkında konuşalım.

Bunun için uyguladığım birkaç basit yöntem var. ||j'utilise|||| ||ich anwende|||| Bunlardan bazılari dünyaca ünlü yöntemler ve çoğu insan için etkili olduğu kanıtlanmış. |certain ones||célèbres dans|||||||| |einige davon||||||||||bewährte Einige dieser Methoden sind weltbekannt und haben sich bei den meisten Menschen als wirksam erwiesen. Bazılarıysa kendi yöntemlerim, bu yüzden sizin için de etkili olur mu onu bilemiyorum. ||методы|||||||||| ||mes méthodes||||||||||je ne sais pas ||Methoden||||||||||

Ama yine de bu yöntemleri de anlatmaya karar verdim, denemek ise size kalmış.

1.yöntemin ismi- 5 saniye kuralı.

Bu yöntemle ilgili daha detaylı bilgiyi,

Birleşik Devletlerin CNN kanalınının sunucusu Mel Robins'in kitabından alabilirsiniz. États-Unis|||de CNN|présentatrice|Mel|de Mel Robins|| ||||Moderator|Mel Robins|||

Ben size, bu yöntemi nasıl uygulayabileceğimizi anlatıcam. |||||nous pourrons appliquer|je vais expliquer ||||||ich werde erklären

5 saniye kuralı aslında çok basit bir kural.

Sadece 5den 0a geriye dogru sayıyorsunuz ve 0 dediğinizde |||en arrière||vous comptez||vous dites |||||zählen|| You just count backwards from 5 to 0 and when you say 0

yapmak istediğiniz iş için ilk adımı atıyorsunuz. ||||||vous faites ||||||Sie machen You are taking the first step towards the job you want to do.

Yani diyelim ki, bu videonun seslendirmesini yapmam gerek , |||||voix-off|| So let's say I need to voice over this video,

fakat hep erteliyor, sonraya bırakıyorum. ||откладывает|| ||procrastine|| ||schiebt auf||ich verschiebe But I always postpone it, I leave it for later.

O zaman 0 der demez işe başlayacağıma karar veriyor |||||je vais commencer|| |||||ich anfangen werde|| Dann beschließt er, dass ich mit der Arbeit beginne, sobald er 0 sagt. Then he decides that I will start work as soon as he says 0. ve geri sayıma başlıyorum; 5-4-3-2-1-0 ve mikrofunu açıyor, diktafonu alıp işime başlıyorum. ||обратный отсчет|||микрофон включаю||диктофон||| ||compte à rebours|||le micro||le dictaphone||| |||||das Mikrofon||Diktiergerät||meiner Arbeit|

Bu yöntemin çalışma sebebi ve bilimsel taraflarını detayli bilmiyorum. ||||||aspects|| |||||||im Detail| Ich kenne die Gründe und wissenschaftlichen Aspekte dieser Methode nicht im Detail.

Fakat kendim de uyguladığımdan ve gerçekten de işe yaradığıni bildigim icin |||que j'applique|||||qu'il fonctionne|je sais| ||||||||dass es funktioniert|ich weiß| But since I have used it myself and know it really works

bu yöntemin kesinlikle etkili olduğunu söyleyebilirim.

İşe başlamak için 5ten 0'a kadar saydığımız zaman ||||||nous comptons| ||||||gezählt|

0 dediğimizde sanki 0'i söylememiz bizi işe başlamaya itiyor. quand on dit|||dire||||pousse wir sagen|||||||motiviert Wenn wir 0 sagen, ist es so, als ob wir mit der Arbeit beginnen müssen, wenn wir 0 sagen.

Çocukken yaptığımız koşu yarışında, hatirlarsaniz ||||если вы помните ||||si vous vous souvenez ||||wenn Sie sich erinnern Weißt du noch, wie wir als Kinder ein Wettrennen veranstaltet haben? In the running race we did as a kid, if you remember

hep 1 2 3 diyerek başlardık koşmaya. ||начинали бы| ||nous commencerions| ||wir würden|

Havaya roket atıldığında da aynı şekilde 10dan 0'a doğru sayılıyor ve 0 dendiğinde roket atılıyor. ||when launched||||||||||| la fusée|fusée|when launched||||||vers||et|on dit 0||est lancé |||||||||||||wird gestartet

Büyük ihtimal, bunların hepsi aynı prensibe dayanıyor. |||||принципе| |||||principe|reposent sur |||||Prinzip|

Bu kurala göre, 1den 5e kadar saymak değil de

5ten başlayıp 0'a geriye doğru saymak daha efektif sonuç veriyor, |||||||efficace|| |||||||effektiv||

çünkü 5'ten sonra gelen rakamlar var. ||||Zahlen| denn es gibt Zahlen, die nach der 5 kommen. because there are numbers that come after 5.

Belki de gerçekten de bir farkı yoktur bu sekilde saymanın |||||||||compter |||||||||zählen Maybe there really is no difference in counting that way.

ve sadece böyle söylenmiş diye inanıp, kendimi böyle telkin etmişimdir, |||dit|||||auto-suggestion|je me suis convaincu ||||||||überzeugt|habe ich und ich habe immer geglaubt und mich selbst indoktriniert zu glauben, dass das genau das ist, was gesagt wurde, And just because it was said so, I believed, so I inculcated myself,

fakat, ben de 5den 0a doğru saydığımda daha efektif oldugunu dusunuyorum. ||||||когда я считал||||думаю ||||||en comptant||||je pense ||||||ich zähle||||ich denke ||||||||لكنني أعتقد أنه أكثر فعالية||

Bu kuralın ismi 5 saniye kuralı olsa da, bunun illa 5 olmak gibi bir zorunluluğu yok tabi ki, |правила|||||||||||обязанности||| |de cette règle|||||||||||obligation||| |Regel|||||||||||||| Although the name of this rule is the 5 second rule, it does not necessarily have to be 5, of course,

bu 3 de olabilir, 4 de. es könnten drei oder vier sein.

Hangi sayıyı kendinize daha yakın hissediyorsanız |||||чувствуете себя |numéro||||vous vous sentez |||||fühlen

veya hangi sayıyla işe başlamak isterseniz o sayıyla uygulayın bu yöntemi. ||number||commencer||||appliquez|| ||Zahl||||||wenden Sie an||

2\. Yönteme, ‘En basit adım' diyorum ben. методу||||| méthode||||| Methode||||| 2\. Ich nenne die Methode "den einfachsten Schritt". Bu ismi kendim uydurdum. Yani biraz garip bir isim seçmiş olabilirim. |||j'ai inventé||||||| |||اخترعت|||||||

Asıl amaç bu yöntemle ilgili konuştuğumda, yontemi hatirlatacak bir isim kullanmak. ||||||метод|напомнить о||| |||||je parle|méthode|rappellera||| |||||||erinnern||| The main goal is to use a name that reminds me of the method when I talk about it.

“En basit adım” tekniğini nasıl kullanıyorum? |||technique||

Herhangi bir işi bitirmek için gerekli en kolay ve en basit 3 tane aşamayı yazıyorum ||||||||||||étapes| I'm writing down the 3 easiest and simplest steps needed to finish any job.

ve bir işe başladığımda o sıkıcı ve hep ertelediğim seye başladığımı düşünmüyorum. ||||||||откладываемый|вещи|| ||||||||que j'ai reporté|chose|je commence| ||||||||aufgeschobenen||| And when I start a job, I don't think I'm starting that boring thing that I always put off. Sadece en kolay 3 tane aşamayı yapmaya odaklanip, ||||||en se concentrant ||||Stufen||konzentrieren Konzentrieren Sie sich darauf, die 3 einfachsten Schritte zu tun, Focusing on doing only the 3 easiest steps,

istersem sonrasinda bu işi durdurma veya yapmama konusunda kendime izin veriyorum. si je veux|après|||arrêter|||||| |danach||||||||| I allow myself to stop or not do this work later if I want.

Hiç kimse beni bu işi tamamlamak için zorlayamaz, Her şey benim elimde diye kendi kendime söylüyorum. |||||||заставить|||||||| |||||terminer||forcer|||||||| |||||abschließen||zwingen|||||||| No one can force me to complete this job, I tell myself it's all in my hands. Personne ne peut me forcer à terminer ce travail, je me dis que tout est entre mes mains.

Böyle söylemekle aslinda kendime yalan söylemiyorum |sagen|||| I'm not actually lying to myself by saying that En disant cela, je ne me mens pas vraiment.

ve gerçekten de 3 aşamayı tamamladıktan sonra devam etmek istemezsem o işi bırakıyorum. ||||avoir terminé||||||| ||||||||ich nicht will||| And if I really don't want to continue after completing 3 stages, I quit that job. Et si après avoir terminé les 3 étapes, je ne veux pas continuer, je laisse ce travail.

Fakat nedense şimdiye kadar hiç bıraktığım olmadı diyebilirim. |||||que j'ai laissé|| |||||ich verlassen|| But for some reason, I can say that I have never quit. Mais pour une raison quelconque, je peux dire que je n'ai jamais abandonné jusqu'à présent.

Başladıysam devam ediyorum ve bitiriyorum her işi. si j'ai commencé|||||| Wenn ich beginne|||||| If I started, I continue and finish every job. Si je commence, je continue et je termine chaque tâche.

Mesela diyelim ki Google'da reklam kampanyası oluşturmam gerek. ||||||je dois créer| |||Google||Werbekampagne|eine Kampagne erstellen| Nehmen wir zum Beispiel an, ich muss eine Werbekampagne bei Google erstellen. For example, let's say I need to create an ad campaign on Google. Par exemple, disons que je dois créer une campagne publicitaire sur Google.

Hiç de yapasım yok ve hep erteliyorum. ||envie de faire|||| ||||||ich schiebe auf I have nothing to do and I always procrastinate.

Olduğum yere göre 3 en basit aşamayı belirliyorum. ||||||je détermine ||||||ich bestimme Je nachdem, wo ich mich befinde, bestimme ich die 3 einfachsten Schritte.

Diyelim ki, bilgisayarım kapalı. Let's say my computer is turned off.

O halde ilk aşama bilgisayarı açmak. |||étape|| So the first step is to turn on the computer.

2\. Aşama Google reklam hesabına girmek, |||à son compte| |||dein Google Ads-Konto| 3\. Aşama ‘yeni kampanya oluştur' düğmesine tıklamak. ||campagne||| |||||klicken auf Schritt 3 besteht darin, auf die Schaltfläche "Neue Kampagne erstellen" zu klicken. 3\\. The step is to click the 'create new campaign' button. Sadece bu 3 işi yapacağımı düşünüyorum o an. At that moment, I think I will only do these 3 things.

Sonrası içinse kendime özgürlük tanıyorum, nasıl istersem öyle yaparım diye. ||||je m'accorde||||| For the next, I give myself freedom, to do as I want.

Nedense ‘ Yeni kampanya oluştur' düğmesine tıkladıktan sonra açılan sayfa, |||||après avoir cliqué||| |||||nach dem Klicken||| For some reason, the page that opens after clicking the 'Create new campaign' button,

bir sekilde işi yarıda bıraktırtmıyor ve işimi tamamlıyorum. |||à moitié|ne me laisse pas||| ||||lässt nicht abbrechen|||ich beende somehow I don't let go of the work and I complete my work.

Sonraysa o işi, yapılacaklar listemden çıkarmanın keyfini çıkarıyorum. Wenn ja|||To-Do||herausnehmen|| Then I enjoy taking it off my to-do list.

3\. Yöntemse ‘Yapay gerçek deadline' yöntemi. Méthode|||| Methode|Künstlich||Künstliche Realität| Methode 3 ist die Methode der "künstlichen realen Frist". 3\\. The method is 'Artificial real deadline' method. Bu da sırf kendim için oluşturduğum bir yöntem ve bu yüzden pek meşhur sayilmaz. |||||созданный мной|||||||| |||||||||||||n'est pas célèbre |||||ich entwickle||||||||nicht berühmt This is a method I created just for myself and therefore it is not very famous.

Benim işime çok yaradığından dolayi sizlerle de paylaşmaya karar verdim. |||m'a été utile|||||| |||nützlich ist|||||| I have decided to share it with you because it is very useful for me.

Eğer bu yöntem sizin işinize yaramazsa daha önce söylediğim diğer 2 yönteme odaklanabilirsiniz. |||||ne fonctionne pas|||||| |||||nützlich ist||||||

‘Yapay gerçek deadline' yöntemine göre, mesela eğer bir şeyi öğrenmem, araştırmam |||méthode||||||| |||Methode||||||ich lernen|meine Forschung Nach der Methode der "künstlichen realen Frist", wenn ich zum Beispiel etwas lernen muss, etwas recherchieren muss

ve ya her hangi başka bir işi yapmam gerekiyorsa oder was immer ich sonst noch zu tun habe.

birinci yaptığım şey fikirlerini çok önemsediğim ve karşısında sorumluluk duyduğum biri ile bunu tartışmak |||tes idées||que j'apprécie|||||||| |||||ich wichtig finde|||||||| bespreche ich es zunächst mit jemandem, dessen Meinung ich sehr schätze und für den ich mich verantwortlich fühle. La première chose que je fais est de discuter de cela avec quelqu'un dont j'attache beaucoup d'importance aux idées et avec qui je me sens responsable.

ve ya yaptığım işi ona göstermek için vakit ayarlamak oluyor. Ou alors, cela revient à prendre le temps de lui montrer le travail que j'ai fait. Böylece bu buluşma tarihi benim için yapay olarak yaratdığım ama gerçek deadline-a dönüşmüş oluyor. ||||||||que j'ai créé|||||| ||Treffen||||||ich erschaffene|||||| So wird dieser Termin zu einer künstlich geschaffenen, aber realen Frist für mich. Ainsi, cette date de rencontre devient une échéance artificielle que j'ai créée mais qui se transforme en véritable deadline.

Farz edelim, benim bir sunum hazırlamam gerek. nehmen wir||||Präsentation|| Nehmen wir an, ich muss eine Präsentation vorbereiten. Supposons que je doive préparer une présentation.

Hepimiz çok iyi bir sunum hazırlamanın sadece bir kaç saatlik bir iş olmadığını biliyoruz. |||||préparer|||||||| |||||Vorbereitung||||||||

Özellikle bunu yapmak için derin bir araştırma yapmamız gerekiyorsa. insbesondere||||||||

İşte öyle zor görünen bir iş olduğu için de bunu en son dakikaya kadar erteleyeceğimizi de çok iyi biliyoruz. ||||||||||||||nous reporterons|||| ||||||||||||||wir verschieben||||

Bu yüzden fikri benim için çok önemli olan biriyle buluşma ayarlıyorum. ||||||||||je prends rendez-vous ||||||||||ich vereinbare

Mesela 1 hafta sonrası için buluşma ayarlayıp hazırladığım sunumu |||||||la présentation

ona göstermekle fikrini almak istediğimi söylüyorum. |zeigen||||

Böylece onunla kararlaştırdığımız buluşma vakti benim için deadline-a dönüşmüş oluyor ||que nous avons convenu|||||||| ||wir vereinbarten||||||||

ve benim o sunumu o tarihe kadar bitirmemden başka bir çarem kalmıyor. |||||||avant que je termine|||| |||||||meinem Beenden||||

Burada dikkat edilmesi gereken en esas şey şu: Das Wichtigste, was dabei zu beachten ist, ist Folgendes:

Buluşma ayarladığımız insan rahatlıkla buluşmayı iptal edebileceğimiz birisi olmamalı. |que nous avons organisé||||annuler||| ||||das Treffen||kann||

Yani karşısında sorumluluk duyduğumuz birisi olmalı ki, buluşmayı ertelemek gibi bir seçimimiz olmasın. |||||||||||notre choix| |||||||das Treffen||||unsere Wahl| C'est-à-dire qu'il doit y avoir quelqu'un devant qui nous nous sentons responsables, afin que nous n'ayons pas le choix de reporter la rencontre.

Veya başka bir örnek vermek gerekirse. Ou, pour donner un autre exemple.

ZihinX'e yeni başladığımda video hazırlamaya kendimi zorlamak amacıyla tanıdıklara, ||||||||знакомым ||||||||des connaissances ZihinX||||||||Bekannten Lorsque j'ai commencé à ZihinX, j'ai essayé de me forcer à préparer des vidéos pour des connaissances.

falanca gün falanca saatte video yukliycem, izleyip bana fikirlerinizi söyleyebilir misiniz? derdim. |||||я загружу|||||| |||||je vais uploader|||||| |||||ich werde hochladen||||sagen||

Fakat bunu söylediğim sirada, daha video için bir cümle bile yazmamış olurdum. ||||encore||||||je n'aurais pas écrit| |||während ich|||||||ich geschrieben| Böylece kendim için gerçek bir deadline belirlemiş oluyordum.

Bu yöntemde deadline'in gerçek deadline olması çok önemli. |методе|||||| ||de la date limite||||| ||der Frist|||||

Kendi kendime bir işi şu zaman bitirmeliyim diye söyleyip kendimi kandırmışlığım çok oldu. ||||||должен закончить||||обманул себя|| ||||||je dois finir|||||| ||||||ich muss beenden||||das Selbstbetrügen|| |||||||لكي|قائلاً||||

Böyle yaptığınızda ilk zamanlar efektif olabilir, fakat sonra işe yaramadigini siz de goreceksiniz. |||||||||не работает||| |||||||||ne fonctionne pas||| |||||||||nicht funktioniert||| Bu yüzden bu deadline'ın gerçek bir deadline olması |||de la date limite|||| |||Frist||||

ve bu belirlenen süre zarfinda yapamadığınız takdirde kendinizi çok kötü hissedeceğiniz |||||не сможете сделать|||||будете чувствовать ||déterminée||||||||vous vous sentirez ||festgelegten|Frist|in diesem Zeitraum|nicht schaffen|in dem Fall|||| und Sie werden sich sehr schlecht fühlen, wenn Sie es nicht in der vorgegebenen Zeit schaffen

ve ya kaybedeceğiniz bir şeylerin olması gerek. ||que vous perdrez|||| ||verloren werden|||| oder Sie haben etwas zu verlieren.

Ama “zamanında bitiremeyeceğimiz işler de var, ||не сможем закончить||| ||nous ne finirons pas||| ||nicht beenden|||

Onlar için bir deadline belirleyip, ya sonra yetiştiremezsek nolucak?” ||||||||que va-t-il se |||||||wir nicht schaffen|was passiert

diye düşünenleriniz var biliyorum. |ceux qui pensent|| |die Denkenden||

Fakat emin olun, yapmak zorunda olursanız illaki yetiştirirsiniz. |||||vous devez|| |||||||Sie züchten

Bence birçoğumuzun okul hayatinda sınıf arkadaşları 15-20 gün önceden sınava çalışmaya başladıkları halde, ||||||||||ils ont commencé| ||||||||||beginnen|

bizim, sınav gününden sadece 1-2 gun önce calismaya baslayip, bütün konuları öğrenip,ve de istediğimiz notu aldığımız olmuştur. ||||||учиться|начав||||||||| |||||||en commençant||||||||| ||||||zu lernen||||||||Note 1|| Wir haben erst 1-2 Tage vor dem Prüfungstag mit der Arbeit begonnen, alle Fächer gelernt und die gewünschte Note erhalten. Mesela ben kendim bircok kez yaşadım aynı şeyi. |||beaucoup|||| |||viele||||

Bu neden böyle oluyor biliyor musunuz?

Çünkü zamanımız daraldığında ve bir isi bitirmek ölüm kalım meselesine donustugunde, ||сужается|||işi|||||становится ||s'achève|||||||| ||wenn wir weniger Zeit haben|||||||Frage des Lebens|wird es Denn wenn wir unter Zeitdruck stehen und der Abschluss einer Arbeit eine Frage von Leben und Tod ist,

beynimiz otomatik olarak amaca ulaşabilmek için en kısa yolları bulur ve o yolla ilerler. ||||atteindre l'objectif||||||||| |||||||||||||geht

İnanın beynimiz bizim düşündüğümüzden cok daha mükemmel bir organ. |||que nous pensons||||| |||wir denken|||||

Bazen sadece ona güvenmemiz gerek. |||lui faire confiance| |||vertrauen|

Böyle bir durum olustugunda, beyin kendiliğinden, daha önemli şeyleri önceliklendirir. |||||||||prioritize |||entsteht||||||priorisiert Wenn dies geschieht, gibt das Gehirn automatisch wichtigeren Dingen den Vorrang. Bu durumda, ne Facebook ne de İnstagram aklınıza gelir, ne de sizi yavaslatacak herhangi birşey. ||||||||||||ralentira|| ||||||||||||verlangsamen wird|| In diesem Fall werden Sie nicht an Facebook oder Instagram denken oder an irgendetwas anderes, das Sie ausbremsen könnte.

Üstüne bir de öğrendiğiniz bilgiyi hafızanızda tutma hızınız kat be kat artar. ||||||retenez||||| |||||im Gedächtnis||||||

Mesela okuduklarımız içinde işimize yarayan şeyleri beynimiz hemen belirler |то что мы читаем||||||| ||||utiles|||| ||||nützlich sind||||bestimmt

ve gereksiz yerleri geçerek daha önemli şeylere odaklanmamiza yardimci olur. |||||||notre concentration|| |||||||unsere Konzentration||

Sınav örneğini anl atmaktaki asil amacım, size,herhangi bir işi bitirmek için gerekli olan zaman anlayışının ||anlamak||||||||||||| ||expliquer||||||||||||| ||verstehen|||||||||||||Zeitverständnis

aslinda çoğu zaman göreceli olduğunu ve farkli durumlarda, beynimizin çalışma hızına göre değiştiğini göstermek. ||||||||||||change| |||relativ||||||||||

Bu yüzden bazen en iyisi, yapmamız gereken işler için gerçek deadline-lar belirleyerek kendimizi zorlamamız. ||||||||||||en fixant|| ||||||||||||festlegen||uns selbst zwingen Umarım videonun az-çok size yararı dokunmuş oldu. ||||||vous a aidé|

Eğer ZihinX youtube kanalına hala abone olmadıysanız, o zaman 5'ten 0'a geriye doğru sayıp ||||||не подписаны||||||| ||||||vous n'êtes pas||||||| |||||||||||||zählen

abone ol butonuna tıklayabiliriz. |||nous pouvons cliquer |||klicken wir

Hadi başlayalım 5 4 3 2 1 0.

Dinlediğiniz için teşekkürler 😊