090: Propósitos de año nuevo.
新年目标|||
Purposes|||
新年の目標|||新しい
090: Vorsätze für das neue Jahr.
090: New Year's resolutions.
090 : Les résolutions du Nouvel An.
090: Nieuwjaarsvoornemens.
090: Postanowienia noworoczne.
090: Resoluções de Ano Novo.
090: Новогодние резолюции.
090: Yeni Yıl kararları.
Este año iré al gimnasio, haré dieta, aprenderé español, ... ¡Hola a todos!
|||||I will do|diet|I will learn|Spanish|||
This year I will go to the gym, diet, learn Spanish, ... Hello everyone!
Bu yıl spor salonuna gideceğim, diyet yapacağım, İspanyolca öğreneceğim,... Herkese merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
|オスカー||||
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
Hoy, en este episodio... Vamos a ver los propósitos de año nuevo más comunes.
||||||||purposes|||||common
Today, in this episode... Let's take a look at the most common New Year's resolutions.
Bugün, bu bölümde... En yaygın Yeni Yıl kararlarına bir göz atalım.
A continuación, una lección de mini-historia para practicar tu fluidez.
İşte akıcılığınızı geliştirmek için mini bir tarih dersi.
Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com Bien, pues...primero de todo...¡Feliz año nuevo 2018!
Bölümün metnine www.unlimitedspanish.com adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın... Öncelikle... 2018 Yeni Yılınız Kutlu Olsun!
¡Qué rápido que pasa el tiempo!
|fast||||
Zaman ne çabuk geçiyor!
O también puedes decir que...¡el tiempo vuela!
|||||||flies
|||||||날아간다
Or you can also say that ... time flies!
Ya da şöyle de diyebilirsiniz... zaman uçup gidiyor!
Pues sí, un nuevo año acaba de empezar.
|||||ends||to begin
Yes, a new year has just begun.
Evet, yeni bir yıl başladı.
Es curioso como se aprecia el paso del tiempo en función de la edad.
||||appreciates||||||function|||age
||||||시간의 흐름|||||||나이
Es ist merkwürdig, wie der Lauf der Zeit in Bezug auf das Alter gesehen werden kann.
It is curious how time goes by depending on age.
Zamanın geçişinin yaşa göre nasıl değerlendirildiği ilginçtir.
Los más jóvenes no piensan mucho en ello.
||||think|||
The younger ones don't think much about it.
Genç insanlar bu konuda fazla düşünmüyor.
Los de mediana edad, como yo, pensamos en las cosas que aún queremos hacer y conseguir y que cada vez tenemos menos tiempo para ello.
||middle-aged|age|||we think|||things||||to do||to achieve|||||||||
|||나이|||생각합니다||||||||||||||우리가||||
Middle-aged people, like me, think about the things that we still want to do and achieve and that we have less and less time for.
Benim gibi orta yaşlı insanlar, hala yapmak ve başarmak istediğimiz şeyleri ve bunun için giderek daha az zamanımız olduğunu düşünüyor.
Las personas más mayores casi siempre hacen memoria y recuerdan tiempos anteriores.
|||older people||always|make|memory||remember||previous
|||더 나이 많은||||||||
Older people almost always recall and recall past times.
Yaşlı insanların neredeyse her zaman bir hafızası vardır ve daha önceki zamanları hatırlarlar.
Pero hoy no vamos a ser tan filosóficos.
|||||||philosophical
|||||||철학적
But today we are not going to be so philosophical.
Ancak bugün bu kadar felsefi olmayacağız.
Hoy voy a hablar de los propósitos de nuevo año.
||||||목표들|||
Today I am going to talk about New Year's resolutions.
Bugün Yeni Yıl kararları hakkında konuşacağım.
Esto se puede traducir al inglés como new year’s resolutions.
|||||||nuevo|year's|resolutions
|||||||||결심
This can be translated into English as new year's resolutions.
Bu, İngilizceye yeni yıl kararları olarak çevrilebilir.
Como sabes, llega el nuevo año y todos tenemos ganas de hacer muchas cosas.
||온다|||||||||||
As you know, the new year comes and we all want to do many things.
Bildiğiniz gibi yeni yıl geliyor ve hepimiz pek çok şey yapmak için sabırsızlanıyoruz.
Además, nos sentimos un poco culpables por haber celebrado demasiado las fiestas de Navidad.
||we feel|||guilty|||celebrated|too much||parties||Christmas
||우리는 느낀다|||죄책감을 느끼는|||축하한|||||
In addition, we feel a little guilty for having celebrated Christmas parties too much.
Ayrıca Noel tatilinde çok fazla kutlama yaptığımız için kendimizi biraz suçlu hissediyoruz.
En este episodio vamos a repasar los propósitos de nuevo año más populares y así también practicaremos vocabulario nuevo.
|||||to review|||||||popular||||we will practice||new
|||||||목표|||||||||||
In this episode we are going to review the most popular New Years resolutions as well as practice new vocabulary.
Bu bölümde en popüler Yeni Yıl kararlarını gözden geçirecek ve yeni kelimelerle pratik yapacağız.
Perder peso o hacer dieta.
Lose|weight|||
|체중|||다이어트
Perdre du poids ou suivre un régime.
Kilo vermek veya diyet yapmak.
Este propósito es un clásico.
|purpose|||classic
|목적|||전형적인 예
Bu amaç bir klasiktir.
Después de todas las comidas y bebidas alcohólicas, decidimos perder peso.
||||meals||drinks|alcoholic||to lose|weight
||||||음료|||체중을 줄이다|
After all the food and alcoholic drinks, we decided to lose weight.
Tüm yemeklerden ve alkollü içeceklerden sonra kilo vermeye karar verdik.
Normalmente esta decisión se toma después de una comida muy generosa.
||decision||||||||generous
||||||||||관대한
Bu karar genellikle çok cömert bir yemekten sonra verilir.
Estamos con el estómago lleno y decidimos solemnemente que vamos a perder peso, que vamos a hacer dieta.
|||stomach|full||we decided|solemnly||||||||||
우리는 있다||||||결정했다|||||체중을 줄이다|체중|||||다이어트
We have a full stomach and we solemnly decide that we are going to lose weight, that we are going to go on a diet.
Karnımız toktur ve ciddiyetle kilo vereceğimize, diyet yapacağımıza karar veririz.
Ir al gimnasio
||체육관
Spor salonuna gitmek
Este es otro clásico.
|||고전적인 작품
Bu da bir başka klasik.
Evidentemente hay que ponerse en forma :) Hay muchas personas que pagan un gimnasio todos los meses pero nunca van.
|||get in shape|||There is|||||||||||never|go
|||몸을 만들다|||||||||체육관||||||
Obviously you have to get in shape :) There are many people who pay for a gym every month but never go.
Tabii ki forma girmeniz gerekiyor :) Her ay spor salonuna para ödeyen ama hiç gitmeyen birçok insan var.
¿Conoces a alguien en esta situación?.
Do you know|||||
Bu durumda olan birini tanıyor musunuz?
Entonces, el nuevo año es la excusa perfecta para ir otra vez.
||||||구실|||||
Dolayısıyla, yeni yıl tekrar gitmek için mükemmel bir bahane.
Un amigo mío me explicó en octubre del año pasado que no iba al gimnasio, pero que empezaría a ir este enero.
||my||explained||October||||||was going|||||would start||||January
||||설명했다||||||||갔었다|||||||||
A friend of mine explained to me in October of last year that he wasn't going to the gym, but that he would start going this January.
Bir arkadaşım geçen yıl Ekim ayında bana spor salonuna gitmediğini, ancak bu Ocak ayında gitmeye başlayacağını açıkladı.
A primeros de año, si vas al gimnasio verás a mucha gente utilizando las máquinas y haciendo ejercicio.
|first|||||||you will see||||using||machines|||
|||||||체육관|||||||운동 기구|||
At the beginning of the year, if you go to the gym you will see a lot of people using the machines and working out.
Yılın başında spor salonuna gittiğinizde makineleri kullanan ve egzersiz yapan çok sayıda insan göreceksiniz.
Todos con mucha determinación.
|||determination
|||결단력
Hepsi büyük bir kararlılıkla.
El problema es que en febrero hay la mitad de personas haciendo ejercicio.
|||||February|||half||people|doing|exercise
|||||2월|||||||
The problem is that in February there are half as many people exercising.
Sorun şu ki, Şubat ayında egzersiz yapanların sayısı yarı yarıya azalıyor.
A veces el propósito de nuevo año para hacer deporte incluye un objetivo ambicioso, como por ejemplo correr un maratón.
|||purpose||new|year|||sport|includes|||ambitious||||||marathon
|||목적||||||운동||||||||달리다||마라톤
Sometimes a new year's resolution to do sports includes an ambitious goal, such as running a marathon.
Bazen Yeni Yılda spor yapma kararı, maraton koşmak gibi iddialı bir hedef içerir.
No se trata de hacer un buen tiempo, sino de simplemente acabar la carrera.
||||||||||just|||race
|||||||||||끝내다||
It's not about making a good time, but simply finishing the race.
Önemli olan iyi bir zaman elde etmek değil, sadece yarışı bitirmektir.
Yo durante algún tiempo tenía como objetivo correr un maratón.
|during|some|time||as|goal|to run||marathon
For some time I was aiming to run a marathon.
Bir süredir hedefim bir maraton koşmaktı.
Hace unos cuatro años corrí una media maratón de montaña y veía que correr una maratón era un objetivo razonable.
It makes||four|years|I ran||half|marathon||mountain||was seeing||||marathon|||goal|reasonable
|||||||마라톤||||||달리다||||||합리적인 목표
About four years ago I ran a mountain half marathon and saw running a marathon as a reasonable goal.
Yaklaşık dört yıl önce dağlarda bir yarı maraton koştum ve maraton koşmayı makul bir hedef olarak gördüm.
Luego cambié de opinión porque el entreno necesario era demasiado intenso para mis rodillas.
|I changed||opinion|||training|necessary|||intense|||knees
Then I changed my mind because the necessary training was too intense for my knees.
Sonra fikrimi değiştirdim çünkü gerekli eğitim dizlerim için çok yoğundu.
Es mejor tomárselo con más calma y alternar entre diferentes deportes.
||take it|||calm||to alternate|||sports
||take it||||||||
It is better to take it more calmly and to alternate between different sports.
Ağırdan almak ve farklı sporlar arasında geçiş yapmak daha iyidir.
Dejar de fumar Dejar el tabaco es algo difícil.
|||Quit||tobacco|||
|||||담배를 끊다|||
Quitting smoking Quitting tobacco is hard.
Sigarayı bırakmak Sigarayı bırakmak zordur.
Muchas personas intentan dejar de fumar y empezar una vida más saludable en el nuevo año.
|||||||||||healthy||||
|||||||||||건강한 삶||||
Birçok insan yeni yılda sigarayı bırakmaya ve daha sağlıklı bir yaşam tarzına başlamaya çalışıyor.
Yo siempre les deseo lo mejor.
|always|to them|wish||
||그들|||
I always wish you the best.
Onlara her zaman iyi dileklerimi sunuyorum.
Así que tenemos el trio de la salud: Hacer dieta, ir al gimnasio y dejar de fumar.
||||trio|||health|||||||||
||||삼중주||||||||||||
So we have the health trio: dieting, going to the gym and quitting smoking.
Yani sağlık üçlüsüne sahibiz: diyet yapmak, spor salonuna gitmek ve sigarayı bırakmak.
Muchos lo intentan, pocos lo consiguen.
||they try|few||they achieve
Çoğu dener, çok azı başarılı olur.
Leer más libros
Daha fazla kitap okuyun
Leer es siempre bueno.
Read|||
Okumak her zaman iyidir.
Puedes aprender muchas cosas.
Pek çok şey öğrenebilirsiniz.
Conozco a gente que no ha leído un libro entero desde el instituto.
I know|||||has|read|||whole|||high school
I know people who haven't read an entire book since high school.
Liseden beri bütün bir kitabı okumamış insanlar tanıyorum.
También conozco a otros que leen mucho.
|I know||others||read|a lot
I also know others who read a lot.
Çok okuyan başkalarını da tanıyorum.
Un buen propósito de año nuevo es leer más.
Daha fazla okumak iyi bir Yeni Yıl kararıdır.
Supongo que, para tener éxito, es necesario empezar con un libro que te guste.
I suppose||||success||necessary|to start|||book|||
I guess, to be successful, you need to start with a book that you like.
Sanırım başarılı olmak için sevdiğiniz bir kitapla başlamanız gerekiyor.
Aprender un idioma
Bir dil öğrenmek
Este propósito me gusta particularmente.
|purpose||like|particularly
Ben özellikle bu amacı seviyorum.
En España es muy popular querer aprender inglés, aunque cada vez más se aprenden otros idiomas como el alemán o el chino.
|||||to want||English||||||they learn|||||German|||Chinese
In Spain it is very popular to want to learn English, although more and more people are learning other languages such as German or Chinese.
İspanya'da İngilizce öğrenmek çok popülerdir, ancak giderek daha fazla insan Almanca veya Çince gibi diğer dilleri öğrenmektedir.
Como creo que sabes ya, es extremadamente importante tener los materiales y utilizar las técnicas adecuadas.
||||||extremely|important|to have||materials|||||
As I think you already know, it is extremely important to have the materials and use the right techniques.
Zaten bildiğinizi düşündüğüm gibi, doğru malzemelere sahip olmak ve doğru teknikleri kullanmak son derece önemlidir.
No basta con simplemente ir a una escuela de idiomas.
|enough||||||||
It is not enough to simply go to a language school.
Sadece bir dil okuluna gitmek yeterli değildir.
Creo firmemente que si eres adulto puedes aprender de forma independiente desde tu casa.
|firmly||||adult||to learn|||independent|||
I strongly believe that if you are an adult you can learn independently from your home.
Eğer bir yetişkinseniz, evden bağımsız olarak öğrenebileceğinize kesinlikle inanıyorum.
Como todos estamos siempre muy ocupados y no tenemos demasiado tiempo, necesitamos un sistema que se adapte a nuestro estilo de vida, y no al revés.
||we are|||busy|||we have|too much|time||a||||adapt||our|style||life||||
Since we are always very busy and we don't have much time, we need a system that adapts to our lifestyle, and not the other way around.
Her zaman çok meşgul olduğumuz ve fazla zamanımız olmadığı için, yaşam tarzımıza uyan bir sisteme ihtiyacımız var, tam tersi değil.
Solo falta un poco de consistencia y los resultados vienen solos :) Ahorrar dinero En las fiestas de Navidad es muy habitual gastar más dinero de lo normal, quizás demasiado.
|lack||||consistency|||results|come|on their own|||||||||||to spend|||||||
Just a little consistency is missing and the results come alone :) Save money At Christmas parties it is very common to spend more money than usual, maybe too much.
Het vergt alleen wat consistentie en de resultaten komen vanzelf :) Geld besparen Op kerstfeesten is het heel gewoon om meer geld uit te geven dan normaal, misschien wel te veel.
Tek gereken biraz tutarlılıktır ve sonuçlar bunu takip edecektir :) Para tasarrufu Noel zamanında normalden daha fazla, belki de çok fazla para harcamak çok yaygındır.
Muchos trabajadores tienen una paga doble.
Many|workers||||double
|근로자들||||
Many workers have a double pay.
Veel werknemers worden dubbel betaald.
Birçok işçi çift maaş almaktadır.
Es decir, el doble de salario de lo habitual.
|||double||salary|||usual
That is, twice the salary as usual.
Başka bir deyişle, normal maaşın iki katı.
Esto quiere decir que tienen más dinero para gastar.
||||||||to spend
This means they have more money to spend.
Bu da harcayacak daha fazla paraları olduğu anlamına geliyor.
Con la alegría de las fiestas es normal gastar y gastar y poco después, coincidiendo con el nuevo año, tener como objetivo ahorrar.
||||||||||||||coinciding||||||||to save
With the joy of the holidays it is normal to spend and spend and soon after, coinciding with the new year, aim to save.
Festival sezonunun neşesiyle harcama yapmak ve kısa bir süre sonra, yeni yıla denk gelecek şekilde, tasarruf etmeyi hedeflemek normaldir.
Viajar También un clásico.
|||classic
Travel also a classic.
Seyahat de bir klasik.
Vemos que cada año somos un poco más viejos y por tanto queremos hacer cosas pendientes.
We see||||||||old||||we want|||pending things
We see that every year we are a little older and therefore we want to do pending things.
Her yıl biraz daha yaşlandığımızı görüyoruz ve bu nedenle hala beklemede olan şeyler yapmak istiyoruz.
Una de ellas es viajar.
Bunlardan biri seyahat.
Recuerdo hace dos años que viajé a cuatro países diferentes.
I remember|||||I traveled|||countries|different
İki yıl önce dört farklı ülkeye seyahat ettiğimi hatırlıyorum.
No obstante, el siguiente año me cansé y no viajé a ningún sitio.
||||||I got tired|||I traveled||any place|place
However, the following year I got tired and did not travel anywhere.
Однако на следующий год я устал и никуда не поехал.
Ancak ertesi yıl yoruldum ve hiçbir yere seyahat etmedim.
Quizás demasiado de algo puede llegar a cansar :) Viajar es un buen objetivo, pero primero tienes que cumplir con el objetivo anterior: ahorrar un poco de dinero para ello.
|||||to arrive||tire||||||||||to fulfill||||previous|||||||
Maybe too much of something can get tired :) Traveling is a good goal, but first you have to meet the previous goal: save a little money for it.
Belki de bir şeyin fazlası yorucu olabilir :) Seyahat etmek iyi bir hedeftir, ancak önce bir önceki hedefi gerçekleştirmeniz gerekir: bunun için biraz para biriktirmek.
Leí una vez que un porcentaje muy alto de propósitos de nuevo año se incumplen en las tres primeras semanas de enero.
I read|||||percentage||||resolutions||new|year|one|are broken|||||weeks||
Ich habe einmal gelesen, dass in den ersten drei Januarwochen ein sehr hoher Prozentsatz der Neujahrsvorsätze verletzt wird.
I read once that a very high percentage of New Years resolutions are broken in the first three weeks of January.
Bir keresinde, Yeni Yıl kararlarının çok yüksek bir yüzdesinin Ocak ayının ilk üç haftasında bozulduğunu okumuştum.
Esos mismos propósitos vuelven a formularse un año más tarde, después de las fiestas navideñas, en enero.
Those|same|purposes|return||to be formulated|||||||||Christmas||
Aynı kararlar bir yıl sonra, Noel tatilinden sonra, Ocak ayında tekrar alınır.
Es una especie de deja vú :) Yo también he incumplido varios propósitos de año nuevo :) Mi experiencia en estos casos me dice que: - Es mejor centrarse en objetivos por trimestre que por año.
|||||vu|I|||unfulfilled|||||||experience||these|cases||||||to focus||goals||quarter|||
It's kind of deja vu :) I have also broken several New Year's resolutions :) My experience in these cases tells me that: - It's better to focus on goals per quarter rather than per year.
Bir çeşit deja vu :) Ben de birkaç Yeni Yıl kararını bozdum :) Bu vakalardaki deneyimlerim bana şunu söylüyor: - Her yıl yerine her çeyrekte hedeflere odaklanmak daha iyidir.
Así podemos ser mucho más realistas, porque sabemos que solo tenemos tres meses para hacerlos.
|||||realistic|||||||||do them
So we can be much more realistic, because we know that we only have three months to do them.
Böylece çok daha gerçekçi olabiliyoruz, çünkü bunları yapmak için sadece üç ayımız olduğunu biliyoruz.
- Escribir los objetivos también es importante.
- Hedefleri yazmak da önemlidir.
Hay una técnica que consiste en escribir tus objetivos en un papel y ponerlos en el espejo del cuarto de baño.
There is||technique||consists||to write||goals|||paper||put them|||mirror||bathroom||bathroom
There is a technique that consists of writing your goals on a piece of paper and putting them on the bathroom mirror.
Hedeflerinizi bir kağıda yazıp banyo aynasına asmaktan oluşan bir teknik vardır.
Así los podrás ver todos los días cuando te cepilles los dientes.
|||||||||brush||teeth
Böylece her gün dişlerinizi fırçalarken onları görebilirsiniz.
- También es fundamental ser preciso con tus objetivos o propósitos.
||fundamental||precise|||goals|or|
- Hedefleriniz veya amaçlarınız konusunda kesin olmak da çok önemlidir.
Te cuento brevemente tres de mis propósitos para este año: - Hacer más deporte: Tres sesiones cortas de HIIT semanales junto con trabajo de fuerza.
|story|briefly|three||||for||||||Three|sessions|short||HIIT|weekly|together with||||strength
Ich erzähle Ihnen kurz drei meiner Ziele für dieses Jahr: - Machen Sie mehr Sport: Drei kurze HIIT-Sitzungen pro Woche sowie Kraftarbeit.
I briefly tell you three of my purposes for this year: - Do more sport: Three short sessions of HIIT weekly along with strength work.
Size bu yıl için aldığım üç karardan kısaca bahsedeceğim: - Daha fazla spor yapmak: Güç çalışmasıyla birlikte haftada üç kısa HIIT seansı.
- Practicar piano: Soy principiante y tengo un piano digital.
Practice|||beginner||I have|||digital
- Practice piano: I am a beginner and I have a digital piano.
- Piyano pratiği: Yeni başlayan biriyim ve dijital bir piyanom var.
Quiero practicar un poco cada día.
Her gün biraz pratik yapmak istiyorum.
- Leer un libro a la semana en inglés.
- Read one book a week in English.
- Haftada bir İngilizce kitap okuyun.
Me gusta mucho leer, en especial ciencia ficción.
||||||science|fiction
Okumayı çok severim, özellikle de bilim kurguyu.
¿Por cierto, tienes un propósito de nuevo año relativo al español?
||||||||related||
Bu arada, İspanyolca ile ilgili bir yeni yıl kararınız var mı?
Si es así puedes enviarme un mensaje :) ¡Tengo curiosidad!
|||you can|send me||message||
If so, you can send me a message :) I'm curious!
Eğer öyleyse, bana bir mesaj gönderebilirsiniz :) Merak ediyorum!
MINI-HISTORIA (mejora tu fluidez) Vamos a continuar con una pequeña mini-historia.
MİNİ HİKAYE (akıcılığınızı geliştirin) Küçük bir mini hikaye ile devam edelim.
Así es como funciona: Yo digo una frase con información.
This is how it works: I say a phrase with information.
Şöyle çalışıyor: Bilgi içeren bir cümle söylüyorum.
A continuación, hago algunas preguntas sobre esa información.
Below, I ask a few questions about that information.
İşte bu bilgilerle ilgili bazı sorular.
Después de cada pregunta hay una pausa.
Her soruyu bir duraklama takip eder.
¡Es tu turno para intentar responder!
Cevap verme sırası sizde!
Después de cada pausa doy una respuesta correcta.
Her duraklamadan sonra doğru cevabı veriyorum.
Así voy construyendo la historia.
Hikayeyi bu şekilde oluşturuyorum.
En esta historia, tú eres Iván y tienes que contestar en primera persona.
|||||Ivan|||||||
Bu hikayede siz Ivan'sınız ve birinci şahıs olarak cevap vermeniz gerekiyor.
Es muy fácil :) Puedes escuchar más de una vez si lo necesitas o hacer pausa.
|||||||||||you need||to make|
Çok kolay :) Gerekirse birden fazla kez dinleyebilir veya duraklatabilirsiniz.
Iván quiere perder 88 kilos durante el 2018.
Iván 2018 yılı boyunca 88 kilo vermek istiyor.
Iván, ¿quieres perder 89 kilos durante el 2018?
Ivan||to lose|||
Ivan, 2018 yılı boyunca 89 kilo vermek ister misin?
No, no quiero perder tantos kilos.
|no||||
Hayır, o kadar kilo vermek istemiyorum.
¡Eso es mucho!
Bu çok fazla!
Solo quiero perder 88 kilos.
Sadece 88 kilo vermek istiyorum.
¿Quieres perder esos kilos durante el 2019?
Do you want|||||
2019'da bu kiloları vermek ister misiniz?
No, no quiero perder esos kilos durante el 2019 sino durante el 2018, este año.
No, I don't want to lose those kilos during 2019 but during 2018, this year.
Hayır, o kiloları 2019'da değil, 2018'de, bu yıl içinde vermek istiyorum.
¿Cuántos kilos quieres perder?
Kaç kilo vermek istiyorsunuz?
88.
88.
Quiero perder 88 kilos.
88 kilo vermek istiyorum.
¿Durante qué año quieres perderlos?
||||lose them
Onları hangi yıl içinde kaybetmek istiyorsunuz?
Durante el 2018.
2018 yılı boyunca.
Quiero perderlos durante el 2018.
2018'de onları kaybetmek istiyorum.
Iván fuma 74 cigarrillos cada día y quiere dejarlo.
|smokes|cigarettes|||||
Ivan günde 74 sigara içiyor ve bırakmak istiyor.
Iván, ¿tú fumas?
||you smoke
Ivan, sigara içiyor musun?
Sí, fumo.
|smoke
Evet, sigara içiyorum.
Fumo mucho por desgracia.
|||misfortune
Ne yazık ki çok sigara içiyorum.
Fumo 74 cigarrillos cada día y quiero dejarlo.
I smoke|cigarettes|||||
Her gün 74 sigara içiyorum ve bırakmak istiyorum.
¿Quieres un cigarrillo?
Sigara ister misin?
No gracias ¿Fumas cada día o de vez en cuando?
No thanks Do you smoke every day or once in a while?
Hayır teşekkürler Her gün mü yoksa arada bir mi sigara içiyorsunuz?
Cada día.
Her gün.
No fumo de vez en cuando.
Ara sıra sigara içmiyorum.
Fumo todos los días.
Her gün sigara içiyorum.
¿Quieres dejar de fumar?
Sigarayı bırakmak mı istiyorsunuz?
Sí, quiero dejar de fumar.
Evet, sigarayı bırakmak istiyorum.
Fumo 74 cigarrillos.
|cigarettes
74 tane sigara içiyorum.
Es demasiado.
Bu çok fazla.
¿Qué quieres dejar?
Ne bırakmak istiyorsun?
¿El alcohol?
Alkol mü?
No, el alcohol no.
Hayır, alkol değil.
No quiero dejar el alcohol, sino que quiero dejar de fumar.
Alkolü bırakmak istemiyorum ama sigarayı bırakmak istiyorum.
Iván también desea aprender 7 nuevos idiomas durante este año.
||wants|to learn|||||
Ivan ayrıca bu yıl 7 yeni dil öğrenmek istiyor.
¿Deseas aprender nuevos idiomas o nuevas recetas de cocina?
||||||recipes||cooking
Yeni diller veya yeni tarifler mi öğrenmek istiyorsunuz?
Nuevos idiomas.
새로운|
Yeni diller.
No deseo aprender nuevas recetas de cocina.
|wish||new|recipes||
|원하지 않아요|||||
Yeni tarifler öğrenmek gibi bir isteğim yok.
No me gusta cocinar.
|||cook
Yemek yapmayı sevmiyorum.
¿Deseas aprender más de un idioma?
Do you want|||||
Birden fazla dil mi öğrenmek istiyorsunuz?
Sí.
Evet.
Deseo aprender más de un idioma.
I want|to learn||||
Birden fazla dil öğrenmek istiyorum.
Deseo aprender 7 nuevos idiomas.
7 yeni dil öğrenmek istiyorum.
¿Quién desea aprender tantos idiomas en un año?
|wants|to learn||languages|||
Kim bir yıl içinde bu kadar çok dil öğrenmek ister ki?
Yo, yo deseo aprender todos esos idiomas en un solo año.
Ben, bir yıl içinde tüm bu dilleri öğrenmek istiyorum.
¿Durante qué año los deseas aprender?
||||you want|to learn
Bunları hangi yıl içinde öğrenmek istiyorsunuz?
Los deseo aprender durante este año, el 2018.
Bu yıl, 2018 boyunca sizden bir şeyler öğrenmeyi dört gözle bekliyorum.
O, en otras palabras, deseo aprenderlos durante este año.
||||wish|to learn them|during||
Ya da başka bir deyişle, onları bu yıl öğrenmek istiyorum.
Por último, Iván tiene como objetivo visitar todos los países del mundo.
Son olarak Ivan, dünyadaki her ülkeyi ziyaret etmeyi hedefliyor.
¿Tienes como objetivo visitar algunos países del mundo?
||goal||some|||world
Dünya çapında bazı ülkeleri ziyaret etmeyi hedefliyor musunuz?
No, no tengo como objetivo visitar solo algunos, sino todos.
Hayır, sadece bazılarını değil, hepsini ziyaret etmeyi hedefliyorum.
¿Pocos o todos?
Az sayıda mı yoksa hepsi mi?
Todos.
Hepsi.
Tengo como objetivo visitar todos los países del mundo.
Dünyadaki her ülkeyi ziyaret etmeyi hedefliyorum.
¿Todos los países de Europa?
Avrupa'daki tüm ülkeler mi?
No, te lo he dicho.
Hayır, sana söyledim.
No solamente de Europa sino del mundo.
Sadece Avrupa'da değil, dünyada da.
¿Qué objetivo tienes, Iván?
Amacın nedir, Ivan?
Visitar todos los países del mundo durante el 2018.
2018'de dünyanın her ülkesini ziyaret edin.
Iván piensa que si no tiene suficiente tiempo este año para cumplir sus objetivos, lo tendrá el siguiente año.
|||||||||||to fulfill|his|goals||will have||next|
Iván, bu yıl hedeflerine ulaşmak için yeterli zamanı olmasa da gelecek yıl yeterli zamanı olacağını düşünüyor.
Iván, ¿piensas que si no consigues tus objetivos este año, ¿tendrás tiempo el siguiente año?
|||||you achieve|||||you will have|||next|year
Ivan, bu yıl hedeflerine ulaşamazsan, gelecek yıl zamanın olacağını düşünüyor musun?
Sí, pienso lo que dices.
||||you say
Evet, dediğinizi düşünüyorum.
Pienso que si no tengo suficiente tiempo este año para cumplir mis objetivos, lo tendré el siguiente año.
||||||||||to fulfill||goals||I will have||next|
Bu yıl hedeflerime ulaşmak için yeterli zamanım olmasa da gelecek yıl yeterli zamanım olacağını düşünüyorum.
¿Qué pasa si no tienes suficiente tiempo este año?
Ya bu yıl yeterli zamanınız yoksa?
¿Tendrás tiempo suficiente el siguiente año?
Gelecek yıl yeterli zamanınız olacak mı?
Sí, si no tengo suficiente tiempo este año, lo tendré el siguiente año ¿Quieres cumplir tus objetivos este año?
||||||||||||||to fulfill|your|goals||
Evet, bu yıl yeterli zamanım yoksa, gelecek yıl yeterli zamanım olacak Bu yıl hedeflerinize ulaşmak istiyor musunuz?
Sí, sí que quiero cumplirlos, pero si no puedo, tendré más tiempo el siguiente año.
|||I want|to fulfill them|||||I will have|||||
Evet, onları yerine getirmek istiyorum ama eğer yapamazsam, gelecek yıl daha fazla zamanım olacak.
No pasa nada.
Sorun yok.
¡Muy bien!
Çok iyi!
Este es el final de esta historia.
Bu hikayenin sonu.
Iván es muy ambicioso.
|||ambitious
Ivan çok hırslı.
Quiere hacer muchas cosas durante el 2018, pero si no tiene tiempo este año, lo tendrá el siguiente.
Esto no solamente lo hace Iván, lo hace mucha gente con los propósitos de nuevo año :)
Bu sadece Iván tarafından değil, Yeni Yıl kararları olan pek çok kişi tarafından yapılıyor :)
Esta mini-historia es solo un pequeño ejemplo de lo que puedes encontrar en mis cursos en: www.unlimitedspanish.com Los cursos están diseñados para ayudarte a mejorar de forma sistemática tu fluidez en español.
|||||||||||||||||||||||designed||to help you|||||systematic||fluency||
This mini-story is just a small example of what you can find in my courses at: www.unlimitedspanish.com The courses are designed to help you systematically improve your fluency in Spanish.
Bu mini hikaye, kurslarımda bulabileceklerinizin sadece küçük bir örneğidir: www.unlimitedspanish.com Kurslar, İspanyolca'daki akıcılığınızı sistematik olarak geliştirmenize yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
No te lo puedes perder :) Recuerda que puedes usar estos cursos en tu Iphone, Android, etc.
You can't miss it :) Remember that you can use these courses on your Iphone, Android, etc.
Bunu kaçıramazsınız :) Bu kursları Iphone, Android vb. cihazlarınızda kullanabileceğinizi unutmayın.
Cada curso tiene horas de audio con este tipo de ejercicios.
Así, seguro que progresarás en tu español.
Fantástico.
¡Nos vemos la semana que viene!
¡Hasta entonces!