097: Partes el cuerpo 2.
097: Körperteile 2.
097: Body parts 2.
097 : Parties du corps 2.
097: Parti del corpo 2.
097: ボディパーツ 2.
097: Lichaamsdelen 2.
097: Partes do corpo 2.
097: Части тела 2.
097:身体部位2。
Este androide es muy curioso…sobretodo la parte del láser.
|android||||especially||||laser
|||||||||레이저
|android||||especially||||
This android is very curious ... especially the part of the laser.
Bu android çok ilginç... özellikle de lazerli kısmı.
¡Hola a todos!
Hepinize merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
||founder||unlimited Spanish|with
Ben Òscar, unlimitedspanish.com'un kurucusuyum.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
|to help you||||
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
|||||material||techniques|appropriate
Hoy, en este episodio… Voy a continuar con las partes del cuerpo introduciendo vocabulario más específico.
||this||||||||||introducing|vocabulary||specific
||||||||||||소개하며|||
||||||||||||introducing|||
Este episodio es la continuación del episodio 96 de la semana pasada.
||||||||||last
Bu bölüm geçen haftaki 96. bölümün devamı niteliğindedir.
Te vas a convertir en un experto en anatomía :) A continuación un interesante y divertido punto de vista sobre un robot.
You|||to become|||expert||anatomy||||||funny|||view|||robot
Bir anatomi uzmanı olacaksınız :) İşte bir robot hakkında ilginç ve komik bir bakış açısı.
Este punto de vista te ayudará con tu vocabulario y gramática.
|||view||will help|||||
Bu bakış açısı size kelime dağarcığınız ve dilbilginiz konusunda yardımcı olacaktır.
Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com De acuerdo.
Bölümün metnine www.unlimitedspanish.com OK adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın.
La idea que tengo para este episodio es hacer una tercera pasada para aprender las diferentes partes del cuerpo.
||||||||||세 번째||||||||
Bu bölüm için aklımdaki fikir, vücudun farklı bölümlerini öğrenmek için üçüncü bir geçiş yapmak.
Cuando hablo de “pasada”, me refiero a ir pasando por las partes del cuerpo desde los pies hasta la cabeza.
||||||||||||||from|||to the||
||||||||지나가며|||||||||||
When I talk about "passing", I mean going through the parts of the body from the feet to the head.
"Geçmek" derken, vücudun ayaklardan başa kadar olan kısımlarından geçmeyi kastediyorum.
En la primera pasada me centré en el vocabulario más simple.
||||on me|focused|||||
|||||집중했다|||||
|||||centered|||||
İlk geçişte en basit kelimelere odaklandım.
En la segunda pasada introducía algunas partes más.
||||I introduced|||
||||I introduced|||
||||introduced|||
İkinci geçişte birkaç parça daha ekledim.
Hoy vamos a hacer una tercera pasada aprendiendo vocabulario que es más específico pero que también se utiliza bastante.
|||||||learning|vocabulary||||specific||||||
Bugün daha spesifik ama aynı zamanda çok kullanılan kelimeleri öğrenerek üçüncü bir geçiş yapacağız.
Un consejo: Cuando mencione las partes del cuerpo, en vez de traducir mentalmente, intenta visualizar esa parte en tu cuerpo.
|||mention||parts||body|||||mentally|try|visualize|||||
||||||||||||||상상하다|||||
||||||||||||||visualize|||||
Ein Tipp: Wenn Sie Körperteile erwähnen, versuchen Sie, diesen Abschnitt in Ihrem Körper zu visualisieren, anstatt sie mental zu übersetzen.
Bir ipucu: Vücut parçalarından bahsettiğimde, zihinsel olarak tercüme etmek yerine, o parçayı vücudunuzda görselleştirmeye çalışın.
Si quieres también la puedes mover o la puedes tocar con la mano.
|||||move|||||||
||||||||||||손
Wenn Sie möchten, können Sie es auch verschieben oder mit der Hand anfassen.
İsterseniz onu hareket ettirebilir veya elinizle dokunabilirsiniz.
Evidentemente escucha más de una vez este audio para consolidar.
Evidently|listen||||||||
분명히|||||||||
Hören Sie offensichtlich mehr als einmal dieses Audio zu konsolidieren.
Açıkçası, pekiştirmek için bu sesi birden fazla kez dinleyin.
Si no has escuchado el episodio anterior, por favor hazlo antes de escuchar este.
|||heard||episode|previous|||do it||||
|||들었다면||||||||||
Eğer bir önceki bölümü dinlemediyseniz, lütfen bu bölümü dinlemeden önce dinleyin.
Así podrás aprender más rápido.
|you will be able|to learn|more|fast
||||빠르게
Bu şekilde daha hızlı öğrenebilirsiniz.
Tercera pasada Empezamos por los pies.
Third||We start|||
||시작합니다|||
Üçüncü geçiş Ayaklarla başlıyoruz.
La parte inferior del pie se llama planta (sole en inglés).
||lower||foot|||sole|sole||
|||||||발바닥|||
||||the foot||||sole||
The bottom of the foot is called the sole (sole in English).
Ayağın alt kısmına taban denir.
Es la parte que toca el suelo.
||||touches||
||||닿는||
Yere temas eden kısımdır.
No confundir con la planta que es un ser vivo de origen vegetal.
|to confuse|||||||||||
|||||||||||식물성|
||||||||||||vegetal
Verwechseln Sie nicht mit der Pflanze, die ein lebendes Wesen pflanzlichen Ursprungs ist.
Do not confuse with the plant that is a living being of plant origin.
Bitkisel kökenli canlı bir varlık olan bitki ile karıştırılmamalıdır.
Normalmente decimos “la planta del pie”.
Genellikle "ayak tabanı" deriz.
En la parte superior del pie tenemos el empeine (instep en inglés).
|||top|||||instep|instep||
|||||||||발등||
||||||||instep|instep||
Ayağın üst kısmında ayak tarağı bulunur.
El dedo más grande del pie se llama dedo gordo.
|||||||||big
|||가장 큰||||||
En büyük parmağa ayak başparmağı denir.
Es curioso este nombre porque se podría decir dedo grande, pero no es así.
|||||||||큰||||
This name is funny because you could say big finger, but it's not like that.
Komik bir isim çünkü ayak başparmağı da diyebilirsiniz ama değil.
Hay dos dedos gordos en los pies, claro.
|||fat||||
||발가락|||||
İki büyük ayak parmağı var tabii ki.
Subiendo un poco, el tobillo, ¿recuerdas?
Raising||||ankle|you remember
|||||기억해
Rising||||ankle|
Biraz yukarı, ayak bileği, hatırladın mı?
Entre el tobillo y la rodilla tenemos la parte baja de la pierna.
||발목||||||||||
Ayak bileği ile diz arasında alt bacak bulunur.
En la parte frontal tenemos la espinilla (shin en inglés) y en la parte trasera la pantorrilla (calf en inglés).
|||frontal|we have||shin|shin|||||||rear||calf|calf||
|||||||정강이||||||||||||
|||the front|||shin|shin|||||||||calf|calf||
Önde kaval kemiği (incik) ve arkada baldır (baldır) bulunur.
Recuerda: espinilla y pantorrilla.
|||calf
Unutma: incik ve baldır.
Subiendo, entre la rodilla y la cadera tenemos la parte de la pierna que se llama muslo (thigh en inglés).
||||||||||||||||thigh|thigh||
||||||||||||||||thigh|thigh||
Yukarı doğru, diz ile kalça arasında, bacağın uyluk adı verilen kısmı bulunur.
Vale, un poco más arriba tenemos la cadera, que une las piernas con el tronco.
|||||we have||hip|||the||||
Tamam, biraz daha yukarıda bacakları gövdeyle birleştiren kalçamız var.
En la parte de delante, como te puedes imaginar, los genitales (genitals en inglés), y en la parte trasera las nalgas.
||||||||||genitals|genitals|||||||rear||buttocks
||||||||||genitals|genitals|||||||||buttocks
In the front, as you can imagine, the genitals (genitals in English), and in the back the buttocks.
Önde, tahmin edebileceğiniz gibi, cinsel organlar ve arkada kalçalar.
Las nalgas es el término más formal y académico.
|buttocks|||||||
Kalçalar daha resmi ve akademik bir terimdir.
Otra forma menos formal pero educada es decir trasero (butt en inglés).
||||but|polite|is||butt|butt||
||||||||엉덩이|||
||||||||back|butt||
Another less formal but polite way is saying butt.
Daha az resmi ama kibar bir başka yol da popo demek.
Bien, ahora viene el tronco.
||||trunk
Şimdi de kütük geliyor.
En la parte baja delantera tenemos el vientre o abdomen.
||||front|||belly||belly
|||||||배||
||||front|||||
In the lower front we have the belly or abdomen.
Ön alt kısımda göbek veya karın vardır.
El vientre tiene un pequeño agujero que se llama ombligo (navel en inglés).
|||||hole||||belly button|belly button||
|||||||||navel|navel||
Göbekte göbek deliği adı verilen küçük bir delik vardır.
Más arriba, está el pecho o pechos, ¿recuerdas?
|||||||you remember
Yukarıda göğüs ya da göğüsler var, hatırladınız mı?
Pecho para el hombre y pechos para la mujer.
Erkekler için göğüs ve kadınlar için göğüsler.
Cada pecho tiene un pezón (nipple en inglés).
|chest|has||nipple|nipple||
||||nipple|nipple||
Her göğsün bir meme ucu vardır.
En la parte trasera del tronco, si recuedas, está la espalda.
|||||||you remember|||
|||||||you remember|||back
Hatırlarsanız, bagajın arka tarafı arka kısımdır.
La parte baja de la espalda también se llama las lumbares (en inglés low back o lumbar).
||||||||||lumbar||||||lumbar
||||||||||lumbar||||back||lumbar
Alt sırt aynı zamanda lomber (bel veya lumbar) olarak da adlandırılır.
Cuando tienes dolor en las lumbares, se dice que tienes lumbago o lumbalgia.
|||||lumbar|||||lower back pain||lower back pain
||||||||||lumbago||lumbago
Belinizde ağrı olduğunda buna lumbago veya bel ağrısı denir.
Es algo que no recomiendo a nadie.
Bu kimseye tavsiye etmeyeceğim bir şey.
La espalda tiene en la parte central la columna vertebral, o simplemente columna (backbone en inglés).
||||||||column|vertebral|||column|spine||
||||||||척추|||||||
|||||||||vertebral||||backbone||
Omurga, sırtın orta kısmında bulunan omurga sütunu veya belkemiğidir.
Vamos ahora a ver los brazos.
Şimdi kollara bakalım.
Recuerda que están unidos al tronco por medio del hombro.
|||||줄기||||
Remember that they are attached to the trunk through the shoulder.
Gövdeye omuz tarafından bağlandıklarını unutmayın.
También recuerda que hay dos articulaciones, el codo y la muñeca.
|||||||elbow|||wrist
||||||||||wrist
Ayrıca dirsek ve bilek olmak üzere iki eklem olduğunu unutmayın.
Bien, la parte del brazo entre el codo y la muñeca se llama antebrazo (forearm en inglés).
|||||||||||||forearm|forearm||
||||||||||손목||||||
|||||||||||||forearm|forearm||
Kolun dirsek ile bilek arasındaki kısmına önkol denir.
Mirando la mano, en la parte interior tenemos la palma (palm en inglés).
Looking at||hand|||||||palm|palm||
|||||||||palm|palm||
Ele baktığımızda, iç kısımda avuç içimiz var.
No confundir con Las Palmas de Gran Canaria, una famosa isla; o las palmeras, que son árboles tropicales.
||||palms|||Canary||||||palm trees|||trees|tropical
||||Palms|||Canary||||||||||
Ünlü bir ada olan Las Palmas de Gran Canaria veya tropik ağaçlar olan palmiye ağaçları ile karıştırılmamalıdır.
Subiendo un poco, tenemos el cuello.
|||||neck
Biraz yukarı çıkarsak, boynumuz var.
La parte de detrás del cuello se llama nuca (nape en inglés).
|||behind|||||nape|nape||
||||||||nape|nape||
Boynun arka kısmına ense denir.
Por último, la cabeza.
Son olarak, kafa.
A los lados de la cabeza tenemos las orejas (ears en inglés).
||sides||||||ears|ears||
||||||||귀|||
|||||||||ears||
Başın yan taraflarında kulaklar bulunur.
Las orejas nos ayudan a oir mejor.
|||||hear|
|||||hear|
Kulaklar daha iyi duymamıza yardımcı olur.
También se utilizan para llevar pendientes (earing en inglés), sobretodo las mujeres.
|||||earrings|earring|||||
|||||earrings|earrings|||especially||
Özellikle kadınlar tarafından küpe (earing) takmak için de kullanılırlar.
Una parte de la cabeza está cubierta por cabello (hair on head en inglés).
||||||covered||hair|hair|on|head||
||||||||머리카락|||||
|||||||||hair||head||
Başın bir kısmı saçla kaplıdır (baştaki saç).
Por cierto, pelo, que en inglés también es (hair) es más genérico y puede usarse para cualquier parte del cuerpo.
||||||||hair||||||to be used||any kind of|part||
||||||||머리털|||||||||||
|||||||||||generic|||to be used|||||
By the way, hair, which in English is also (hair) is more generic and can be used for any part of the body.
Bu arada saç daha geneldir ve vücudun herhangi bir kısmı için kullanılabilir.
El cabello puede ser corto, medio o largo.
||||short|||long
The hair can be short, medium or long.
Saçlar kısa, orta veya uzun olabilir.
A mí me gusta llevarlo corto porque es más cómodo.
||||to wear it|||||comfortable
||||입다|||||
I like to wear it short because it's more comfortable.
Kısa giymeyi seviyorum çünkü daha rahat oluyor.
El color del cabello puede ser moreno (dark haired en inglés); castaño (Brown); pelirojo (redhaired) o rubio (blond).
|||||||dark|dark-haired|||brown|Brown|red-haired|red-haired||blond|blond
||||||||haired||||brown|red-haired|redhaired|||blond
Saç rengi koyu saçlı, kahverengi, kızıl saçlı veya sarışın olabilir.
En mi caso tengo un precioso cabello moreno :).
|||||precious|hair|brunette
In my case I have a beautiful brown hair :).
Benim durumumda güzel esmer saçlarım var :).
Bueno, en los últimos años me están apareciendo algunas canas (en inglés grey hair), pero eso forma parte del encanto :) Delante de la cabeza, empezando desde arriba, tenemos la frente (forehead en inglés).
|||||||appearing||grey hairs|||grey||||||the|charm|In front of|||head|starting|from|above|||forehead|forehead||
|||||||appearing|||||grey|||||||charm|in front||||||||||forehead||
Well, in the last few years I've been getting some grey hair, but that's part of the charm :) In front of the head, starting from the top, we have the forehead.
Son birkaç yıldır saçlarıma aklar düşmeye başladı, ama bu da cazibenin bir parçası :) Başın önünde, tepeden başlayarak alnımız var.
Un poco más abajo tenemos las cejas (eyebrows), luego, por supuesto, los ojos (eyes), la nariz (nose), labios (lips) y el mentón (chin).
||||||eyebrows|eyebrows||||||eyes||nose|nose|lips|lips|||chin|chin
||||||eyebrows|eyebrows||||||eyes||nose|nose|lips|lips|||chin|chin
Biraz daha aşağıda kaşlar (kaşlar), sonra tabii ki gözler (gözler), burun (burun), dudaklar (dudaklar) ve çene (çene) var.
También podemos hablar de la boca (mouth) que es por donde comemos y también la utilizamos para hablar.
||||||mouth|||||we eat||||||
||||||mouth|||||we eat||||||
Yemek yediğimiz ve aynı zamanda konuşmak için kullandığımız ağız hakkında da konuşabiliriz.
Dentro de la boca tenemos los dientes (teeth) y la lengua (tongue).
|||mouth|||teeth|dientes|||tongue|tongue
|||||||teeth|||the tongue|the tongue
Ağzın içinde dişler ve dil bulunur.
A los lados de la boca tenemos las mejillas (cheeks).
||||||||cheeks|mejillas
||||||||cheeks|cheeks
Ağzın yan taraflarında yanaklar (yanaklar) bulunur.
En la parte del mentón crece la barba (beard en inglés).
||||chin|grows||beard|beard||
||||chin||||||
Çenede sakal çıkar.
Bueno, la barba solo crece en los hombres, no en las mujeres.
Sakal sadece erkeklerde çıkar, kadınlarda değil.
O eso creo :) Si eres hombre y no te gusta la barba, te la afeitas (to shave en inglés).
O(1)|||||||||||beard|||shave it||shave||
||||||||||||||shave||||
Or so I think :) If you're a man and you do not like your beard, you shave it (to shave in English).
Ya da ben öyle düşünüyorum :) Eğer bir erkekseniz ve sakalınızı sevmiyorsanız, onu tıraş edersiniz (tıraş etmek).
Te afeitas la barba.
|you shave||
Sakalını kesiyorsun.
Por cierto, barbero es alguien que te corta el cabello.
||barber|||||||
||barber|||||||
Bu arada, berber saçınızı kesen kişidir.
En teoría también te puede afeitar, pero cada vez se hace menos.
|||||to shave||||||
|||||to shave||||||
In theory you can also shave, but every time it becomes less.
Teorik olarak sizi tıraş da edebilir, ancak bu giderek daha az yaygın hale gelmektedir.
Ahora la gran mayoría de los hombres se afeitan en casa.
|||||||themselves|shave||
||||||||they shave||
Erkeklerin büyük çoğunluğu artık evde tıraş oluyor.
Para mí en vez de barbero se tendría que llamar cabellero, pero esa palabra no existe :) Bueno, al final ha salido mucho vocabulario, ¿no?
|||||||it would|||hairdresser|||||||||||||
||||||||||knight|||||||||||||
For me, instead of a barber, you would have to call me a hair stylist, but that word does not exist :) Well, in the end a lot of vocabulary has come out, right?
Bana göre berber yerine cabellero denmeliydi, ama o kelime yok :) Sonuçta çok fazla kelime var, değil mi?
No te preocupes.
|you|
Merak etme.
Ahora lo que puedes hacer es volver a escuchar este audio y también leer la transcripción que puedes encontrar en: www.unlimitedspanish.com PUNTO DE VISTA (mejora tu gramática) A continuación, vamos a hacer un pequeño punto de vista.
|||||||||||||||transcription|||||||||||||||||||||||
Şimdi yapabileceğiniz şey, bu sesi tekrar dinlemek ve ayrıca şu adreste bulabileceğiniz transkripti okumaktır: www.unlimitedspanish.com BAKIŞ AÇISI (dilbilginizi geliştirin) Ardından, kısa bir bakış açısı oluşturalım.
Los puntos de vista son muy útiles, ya que te permiten aprender gramática de forma intuitiva.
||||||useful|||||||||
Bakış açıları, dilbilgisini sezgisel olarak öğrenmenizi sağladıkları için çok kullanışlıdır.
Funciona así: Te contaré una pequeña historia dos veces.
Bu şekilde çalışıyor: Size iki kez küçük bir hikaye anlatacağım.
En la segunda vez, cambiaré el tiempo.
|the|||I will change||
||||will change||
İkinci seferde saati değiştireceğim.
Así podrás ver como cambian las estructuras con el tiempo cambiado.
So you can see how the structures change with the changed time.
Bu şekilde yapıların zaman içinde nasıl değiştiğini görebilirsiniz.
La primera vez en pasado.
İlk kez geçmiş zamanda.
¡Empecemos!
Let's begin
Hadi başlayalım!
En el laboratorio robótico secreto se podía encontrar la última creación: un androide muy parecido al hombre, pero mejorado.
||laboratory|robotic|secret|||to find|||creation||android||similar to||man||
|||robotic|||||||||||||||
Gizli robotik laboratuvarında en son yaratılan şey bulunabilirdi: insana çok benzeyen ama geliştirilmiş bir android.
Las plantas de sus pies y empeine contenían una piel artificial que le permitía tener sentido del tacto y una mejor adherencia.
|feet|||||instep|contained||skin||||allowed|to have|sense||touch||||grip
|||||||||||||||||touch||||adherence
Die Fußsohlen und der Rist enthielten eine künstliche Haut, die ihm ein Gefühl der Berührung und einen besseren Griff ermöglichte.
The soles of his feet and instep contained an artificial skin that allowed him to have a sense of touch and a better grip.
Ayak tabanları ve ayak içleri, ona dokunma hissi ve daha iyi kavrama sağlayan yapay bir deri içeriyordu.
El material utilizado para la espinilla, pantorrilla y muslo era la fibra de carbono.
|||||shin bone|calf|||||fiber||carbon
|||||||||||fiber||
Das Material für Schienbein, Wade und Oberschenkel war Kohlefaser.
Kaval kemiği, baldır ve uyluk için kullanılan malzeme karbon fiberdi.
Un material muy ligero.
|||light
A very light material.
Çok hafif bir malzeme.
Por otra parte, sus nalgas eran de titanio.
||||buttocks|||titanium
|||||||titanium
Auf der anderen Seite bestand sein Gesäß aus Titan.
On the other hand, his buttocks were titanium.
Öte yandan, kalçaları titanyumdan yapılmıştı.
Ese androide tenía el trasero más duro del mundo.
||||butt||||
Dieser Android hatte den härtesten Hintern der Welt.
That android had the hardest ass in the world.
O android dünyanın en sert kıçına sahipti.
En los genitales había instalado un láser para defensa.
||genitals|there was|installed||||
A laser for defense was installed on the genitals.
Savunma için cinsel organlara lazer yerleştirildi.
Subiendo un poco más arriba, su ombligo le servía para conectar un cable para la carga.
Going||||||belly button||was used||to connect||cable|||charge
||||||||||||cable|||
Climbing a little higher, his navel served to connect a cable for the load.
Biraz daha yukarı çıkınca, göbek deliği şarj için bir kablo bağlamak için kullanıldı.
Las baterías se situaban dentro de tu tronco, justo detrás del pecho.
|batteries||were located||||torso||||chest
|||were situated||||||||
The batteries were placed inside your trunk, just behind the chest.
Aküler bagajınızın içinde, göğsünüzün hemen arkasında bulunuyordu.
Sus pezones tenían un indicador luminoso de carga.
|nipples||a|indicator|glowing||charge
|nipples||||light||
Her nipples had a load indicator light.
Meme uçlarında şarj gösterge ışığı vardı.
En sus lumbares, tenía un pequeño compartimento para guardar una lata de cerveza fría.
||lumbar|||small|compartment||||can|||
||||||compartment|||||||
In his lower back, he had a small compartment to store a can of cold beer.
Sırtının alt kısmında, soğuk bira kutusunu koymak için küçük bir bölme vardı.
Sin duda una característica muy útil.
In|doubt|||very|useful
Gerçekten de çok kullanışlı bir özellik.
Sus brazos también eran de fibra de carbono, pero en su antebrazo izquierdo tenía instalado un teléfono de última generación con pantalla oled.
|||||fiber||||||forearm|left||installed||phone|||generation||screen|OLED
|||||||||||forearm|||||||||||OLED
His arms were also carbon fiber, but he had a state-of-the-art phone with an oled screen installed on his left forearm.
Kolları da karbon fiberden yapılmıştı, ancak sol ön koluna son teknoloji ürünü oled ekranlı bir telefon takılmıştı.
Así podía hacer selfies.
|||self-portraits
So I could take selfies.
Böylece selfie çekebilirdim.
Sus palmas de la manos también eran de piel artificial.
|palms||||||||artificial
Avuç içleri de suni deriden yapılmıştı.
Eso le permitía tener tacto como en los pies.
Bu, ayaklarında olduğu gibi dokunuşa sahip olmasını sağladı.
Detrás del cuello, en su nuca, tenía un botón de encendido y apagado.
Behind||neck|||nape|||button||on||off
Behind his neck, on the back of his neck, he had an on/off button.
Boynunun arkasında, ensesinde bir açma/kapama düğmesi vardı.
Eso era importante en caso de reiniciarlo.
||||||to restart it
||||||to restart it
Yeniden başlatma durumunda bu önemliydi.
En vez de orejas, el androide tenía antenas.
|||ears||android||antennas
|||||||antennas
Android'in kulakları yerine antenleri vardı.
Su cabello sintético no era moreno, castaño, pelirrojo o rubio.
|hair|synthetic|||brunette|brown|redhead||blonde
Her synthetic hair was not brunette, brown, red or blonde.
Sentetik saçları esmer, kahverengi, kızıl ya da sarışın değildi.
Era de color plateado.
|||silver
|||silver
It was silver in color.
Gümüş rengindeydi.
Aunque parecían canas, no lo eran, ya que el cabello brillaba.
|they seemed||||||||hair|shone
Although they looked like gray hair, they were not, as the hair shone.
Saçları ağarmış gibi görünse de öyle değildi, çünkü saçları parlıyordu.
Tenía una frente y nariz normales, aunque sin cejas.
||forehead||nose|normal|although||eyebrows
He had a normal forehead and nose, but no eyebrows.
Normal bir alnı ve burnu vardı ama kaşları yoktu.
Sus ojos eran dos cámaras que servían para ver.
||||cameras||served||to see
His eyes were two cameras that served to see.
Gözleri görmeye yarayan iki kameraydı.
No tenía labios, dientes o lengua.
|had|lips|teeth||tongue
Dudakları, dişleri ya da dili yoktu.
Solo tenía un altavoz para emitir sonidos.
|||speaker||to emit|sounds
|||speaker|||
I only had one speaker to make sounds.
Sesleri yaymak için sadece bir hoparlörü vardı.
Su mentón era un poco más grande de lo normal.
|chin||||||||
Çenesi normalden biraz daha büyüktü.
No tenía barba.
Sakalı yoktu.
Este androide era una arma secreta del gobierno aunque hubo un accidente y nunca se usó.
||||weapon|secret||government||there was||accident||||used
|||||secret||||||||||
Bu android hükümetin gizli bir silahıydı ancak bir kaza geçirdi ve hiç kullanılmadı.
Vale, muy bien.
Tamam, çok iyi.
Imagínate lo siguiente: Un científico habla con el androide.
||||scientist||||
Şunu hayal edin: Bir bilim adamı android ile konuşuyor.
Voy a hablar en segunda persona en presente.
İkinci şahıs şimdiki zaman kipinde konuşacağım.
Hola androide.
Merhaba android.
¿Cómo estás?
Nasılsın?
Voy a darte información sobre tu cuerpo.
||give you|information|||body
Size vücudunuz hakkında bilgi vereceğim.
Las plantas de tus pies y empeine contienen una piel artificial que te permite tener sentido del tacto y una mejor adherencia.
|feet|||||instep|contain||||||allows||sense||touch||||grip
Ayak tabanlarınızda ve ayak içlerinizde dokunma hissi ve daha iyi kavrama sağlayan yapay bir deri bulunur.
El material utilizado para la espinilla, pantorrilla y muslo es la fibra de carbono.
||||||calf||thigh|||||carbon
Kaval kemiği, baldır ve uyluk için kullanılan malzeme karbon fiberdir.
Un material muy ligero.
Çok hafif bir malzeme.
Por otra parte, tus nalgas son de titanio.
|||your|buttocks|||titanium
Öte yandan, kalçalarınız titanyumdan yapılmıştır.
Androide, ¡tienes el trasero más duro del mundo!
Android, you have the hardest ass in the world!
Android, dünyanın en sert kıçına sahipsin!
¡Felicidades!
Congratulations
Tebrikler!
Y…bueno, en tus genitales hay instalado un láser para defensa.
And...well, a laser is installed in your genitals for defense.
Ve... şey, cinsel organlarınız savunma için bir lazerle donatılmıştır.
Subiendo un poco más arriba, tu ombligo te sirve para conectar un cable para la carga.
Rising||||||||||||cable|||
Biraz daha yukarı çıkıldığında, göbek deliğiniz bir şarj kablosu bağlamak için kullanılabilir.
Las baterías se sitúan dentro del tronco, justo detrás de tu pecho.
Aküler bagajın içine, göğsünüzün hemen arkasına yerleştirilir.
Tus pezones tienen un indicador luminoso de carga.
|nipples|||indicator|lighted||charge
Meme uçlarınızda şarj gösterge ışığı var.
En tus lumbares, tienes un pequeño compartimento para guardar una lata de cerveza fría.
||lumbar||||compartment|||||||
Sırtınızın alt kısmında, bir kutu soğuk birayı saklamak için küçük bir bölme var.
Sin duda una característica muy útil, ¿no crees?
||||||no|
Kesinlikle çok kullanışlı bir özellik, sizce de öyle değil mi?
Tus brazos también son de fibra de carbono, pero en tu antebrazo izquierdo tienes instalado un teléfono de última generación con pantalla oled.
||||||||but|||forearm|left||||||||||
Kollarınız da karbon fiberden yapılmış, ancak sol ön kolunuzda LED ekranlı son teknoloji bir telefon var.
¡Así puedes hacer selfies!
Böylece selfie çekebilirsiniz!
Tus palmas de la manos también son de piel artificial.
Avuç içleriniz de suni deriden yapılmıştır.
Esto te permite tener tacto como en los pies.
|||to have|||||
Bu, ayağınızdaki gibi dokunuşa sahip olmanızı sağlar.
Detrás del cuello, en tu nuca, tienes un botón de encendido y apagado.
||||||||||||off
Boynunuzun arkasında, ensenizde bir açma/kapama düğmesi vardır.
Esto es importante por si tenemos que reiniciarte.
|||||||to restart you
|||||||to restart you
This is important in case we have to restart you.
Bu, sizi yeniden başlatmak zorunda kalmamız durumunda önemlidir.
No te preocupes, no tengo intención de hacerlo.
Merak etmeyin, öyle bir niyetim yok.
En vez de orejas, tienes antenas.
|||||antennas
Kulak yerine antenin var.
Tu cabello sintético no es moreno, castaño, pelirrojo o rubio.
Sentetik saçınız esmer, kahverengi, kızıl veya sarışın değildir.
Es de color plateado.
|||silver
Gümüş rengindedir.
Aunque parecen canas, no lo son, ya que el cabello brilla.
||||||||||shines
Gri saç gibi görünseler de değiller, çünkü saçlar parlıyor.
A mí me gusta.
Bunu sevdim.
Tienes una frente y nariz normales, aunque sin cejas.
||forehead||nose|normal|||
Normal bir alnınız ve burnunuz var ama kaşlarınız yok.
Tus ojos son dos cámaras que sirven para ver.
||||cameras||||
Gözleriniz görmek için kullanılan iki kameradır.
No tienes labios, dientes o lengua.
||lips|teeth||
You have no lips, teeth or tongue.
Dudakların, dişlerin ya da dilin yok.
Solo tienes un altavoz para emitir sonidos.
Only|||speaker||to emit|sounds
Sesleri yaymak için yalnızca bir hoparlörünüz var.
Tu mentón es un poco más grande de lo normal.
|||||||of||
Your chin is slightly larger than normal.
Çeneniz normalden biraz daha büyük.
No tienes barba.
You don't have a beard.
Senin sakalın yok.
Bueno, ¿qué te parece?
|what||
Well, what do you think?
Sen ne düşünüyorsun?
Eres un androide muy guapo…¿oye, que haces apuntándome con el láser?
||||||||pointing at me|||
||||||||pointing at me|||
You are a very handsome android ... hey, what are you doing pointing the laser at me?
Sen çok yakışıklı bir androidsin... hey, lazeri bana doğrultarak ne yapıyorsun?
¿Porque lo estás activando?
Because|||activating
|||activating
Why are you activating it?
Neden etkinleştiriyorsunuz?
No…¡no!
Hayır, hayır!
¡noooooo!
no
no
Hayır!
Ufff…Vale, hasta aquí esta pequeña mini-historia…Este androide…parece muy peligroso ¿no?
Ufff|||||||||||||
Ufff...Tamam, bu küçük hikaye için çok fazla...Bu android...çok tehlikeli görünüyor, değil mi?
Me encanta crear este tipo de historias divertidas.
||to create|||||fun
I love creating these kinds of fun stories.
Bu tür komik hikayeler yaratmayı seviyorum.
Es lo que hice con mis cursos que puedes encontrar en mi página web: www.unlimitedspanish.com Allí podrás encontrar cursos con horas de preguntas y respuestas que te permitirán mejorar tu fluidez en el español de forma fácil y rápida.
|||I did||||||||||||||||||||||||||they will allow|||||||||||
This is what I did with my courses that you can find on my website: www.unlimitedspanish.com. There you can find courses with hours of questions and answers that will allow you to improve your fluency in Spanish in an easy and fast way.
Web sitemde bulabileceğiniz kurslarımla yaptığım şey buydu: www.unlimitedspanish.com. Orada İspanyolca akıcılığınızı hızlı ve kolay bir şekilde geliştirmenizi sağlayacak saatlerce soru ve cevap içeren kurslar bulabilirsiniz.
Recuerda que puedes usar estos cursos en tu Iphone, Android, o lo que quieras.
Bu kursları Iphone, Android veya istediğiniz herhangi bir cihazda kullanabileceğinizi unutmayın.
Muy bien.
Çok iyi.
¡Nos vemos la semana que viene y cuidado con los lásers!
|||||||care|||lasers
Gelecek hafta görüşmek üzere ve lazerlere dikkat edin!