×

Мы используем cookie-файлы, чтобы сделать работу LingQ лучше. Находясь на нашем сайте, вы соглашаетесь на наши правила обработки файлов «cookie».

image

Türkçe Okuyorum, Ayşe'den Mektup

Ayşe'den Mektup

Merhaba Ahmet, Nasılsın?

Ben iyiyim. Geçen ay Yunanistan'a gittim. Yunanistan çok güzel. Atina'da çok gezdim, tarihi ve turistik güzel yerler gördüm. İki hafta Atina'da kaldım. Atina kalabalık bir şehir ve bence çok ilginç. Atina'da iki hafta çok güzeldi. Şimdi Atina'da yeni çok arkadaşım var. Orada en iyi arkadaşım Yorgos. Yorgos bana çok yardım etti. Yorgos ve arkadaşlarıyla müzelere, tarihi ve turistik yerlere, barlara gittik. Ben Yunan müziğini çok beğendim. Atina'dan sonra Selanik'e gittim, Olimpia'yı ziyaret ettim. Olimpia çok akıllı, sempatik ve iyi bir kız. Onun ailesi de çok sempatik. Olimpia'nın ailesinin Ada'da evi var. Ben Ada'da, onların evinde kaldım. Babası denizi çok seviyor ve bir teknesi var. Ben, Olimpia ve kuzenleri Olimpia'nın babasının teknesiyle başka adaya gittik, yüzdük ve güneşlendik. Saat dörtte adadan ayrıldık. Bir saat denizde durduk ve balık tuttuk. Sonra eve gittik. Olimpia'nın annesi balıkları pişirdi.

Olimpia ve kuzeni Nikos evin bahçesinde çok güzel bir sofra hazırladılar. Hep beraber yemek yedik ve çok güldük, çünkü Olimpia'nın babası Yannis Amca eski hatıralarını anlattı. Onun çok güzel hatıraları var ve çok güzel anlatıyor. Bir komedyen gibi. Yarın buradan Tunus'a gideceğim, bir hafta kalacağim.

Bir hafta sonra görüşürüz. Hoşçakal! Ayşe

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Ayşe'den Mektup von Ayşe| From Ayşe|Letter from Ayşe de Ayşe|Carta رسالة من عائشة Brief von Ayşe Letter from Ayşe Carta de Ayşe Lettre d'Ayşe Lettera di Ayşe Brief van Ayşe List od Ayşe Carta de Ayşe Письмо от Айше Brev från Ayşe 艾谢的信

Merhaba Ahmet, Hello Ahmet, Nasılsın? How are you?

Ben iyiyim. |I'm fine. |ik ben goed انا بخير. I'm fine. Geçen ay Yunanistan’a gittim. last|month|to Greece|I went Vorige|maand|naar Griekenland| |mês passado|| letzten|Monat|nach Griechenland| ||in Grecia|sono andato el mes pasado||a Grecia|fui ذهبت إلى اليونان الشهر الماضي. I went to Greece last month. Je suis allé en Grèce le mois dernier. Yunanistan çok güzel. Greece|| اليونان جميلة جدا. Greece is beautiful. Греция прекрасна. Atina’da çok gezdim, tarihi ve turistik güzel yerler gördüm. À Athènes||j'ai visité|||||| in Athen||ich habe viel gereist|||||| in Athene||heb veel gereisd|||||plaatsen|gezien ||ho girato|storico||||posti|ho visto In Athens|a lot|I explored|historical||tourist-friendly|beautiful|places|"saw" سافرت كثيرًا في أثينا ، ورأيت أماكن تاريخية وسياحية جميلة. I've traveled a lot in Athens, I've seen historic and touristy nice places. J'ai beaucoup voyagé à Athènes, j'ai vu de beaux endroits historiques et touristiques. İki hafta Atina’da kaldım. ||in Athen|blieb |weeks|in Athens|stayed |||verbleef |settimana||sono rimasto مكثت في أثينا لمدة أسبوعين. I stayed in Athens for two weeks. J'ai passé deux semaines à Athènes. Atina kalabalık bir şehir ve bence çok ilginç. |druk||stad|||| Athen|überfüllt|||||| Athens|crowded||||I think||very interesting |affollata||città||secondo me|molto|interessante |||||||interessante أثينا مدينة مزدحمة وأعتقد أنها ممتعة للغاية. Athens is a crowded city and very interesting in my opinion. Athènes est une ville très peuplée et je pense qu'elle est très intéressante. Atina’da iki hafta çok güzeldi. in Athens||weeks||was great ||||was mooi ||||era bello لقد كان أسبوعان رائعان في أثينا. Two weeks in Athens was very nice. Les deux semaines passées à Athènes ont été très agréables. Şimdi Atina’da yeni çok arkadaşım var. now|in Athens|||| ||nuovi||amico|ho الآن لدي أصدقاء جدد كثيرون في أثينا. Now I have a lot of new friends in Athens. Aujourd'hui, j'ai beaucoup de nouveaux amis à Athènes. Orada en iyi arkadaşım Yorgos. ||||Yorgos There||||George ||||Yorgos ||||Yorgos lì|molto|migliore|amico|Yorgos |||mi amigo|Yorgos هناك أفضل صديق لي يورغوس. Dort mein bester Freund Yorgos. My best friend Yorgos there. Il y a mon meilleur ami Yorgos. Yorgos bana çok yardım etti. George|"to me"||help|helped me |||hulp|he did Yorgos|a me||aiuto|ha dato ساعدني يورجوس كثيرًا. Yorgos hat mir sehr geholfen. Yorgos helped me a lot. Yorgos m'a beaucoup aidé. Yorgos ve arkadaşlarıyla müzelere, tarihi ve turistik yerlere, barlara gittik. |||museums|||||bars| ||with his friends|to museums|historical places|||places|to bars| ||||||toeristisch||bars| ||||||||bares| Yorgos|||Museen|||||Bars| |||ai musei|storici|||luoghi|ai bar|siamo andati ذهبنا إلى المتاحف والأماكن التاريخية والسياحية والحانات مع Yorgos وأصدقائه. We went to museums, historical and touristic places and bars with Yorgos and his friends. Ben Yunan müziğini çok beğendim. ||ta musique|| |Greek|Greek music||I liked ||de Griekse muziek||ik vond het leuk |Grego||| |griechische|Musik|| |greca|musica||mi è piaciuta ||la música griega||me gustó أنا حقا أحب الموسيقى اليونانية. I like Greek music very much. J'aime beaucoup la musique grecque. Atina’dan sonra Selanik’e gittim, Olimpia’yı ziyaret ettim. d'Atina||à Thessalonique||Olympie|| From Athens||to Thessaloniki||Olimpia|I visited|I visited ||||Olimpia|bezoeken|bezocht Athen||nach Thessaloniki||Olympia|| ||a Salonicco|||visita|ho visitato de Atenas|||||visité| بعد أثينا ذهبت إلى ثيسالونيكي وزرت أوليمبيا. After Athens, I went to Thessaloniki, I visited Olimpia. Après Athènes, je suis allé à Thessalonique et j'ai visité Olimpia. Olimpia çok akıllı, sempatik ve iyi bir kız. Olimpia||||||| Olimpia||smart|friendly||||girl Olimpia||slim, intelligent||||| ||inteligente||||| Olimpia ist klug.||intelligent|||||Mädchen ||intelligente|simpatica|||| أوليمبيا هي فتاة ذكية جدا ومتعاطفة وطيبة. Olimpia is a very smart, sympathetic and good girl. Olimpia est une fille très intelligente, sympathique et gentille. Onun ailesi de çok sempatik. her||||very nice la sua|famiglia||| عائلته أيضًا متعاطفة جدًا. His family is very sympathetic. Ses parents sont très compréhensifs. Olimpia’nın ailesinin Ada’da evi var. ||op het eiland|| d'Olimpia||à l'île|| Olimpia's||auf der Insel|| Olimpia's|her family|on the island|| di Olimpia|famiglia|ad|casa| عائلة Olimpia لديها منزل في Ada. Olimpia's family has a house on the Island. La famille d'Olimpia possède une maison sur l'île. У семьи Олимпии есть дом на острове. Ben Ada’da, onların evinde kaldım. |||in ihrem Haus| |island|their|at their house|I stayed |ad|loro|casa|sono rimasto ||||fiquei مكثت في منزلهم في آدا. I stayed at their house on the Island. J'ai séjourné dans leur maison sur l'île. Я остановился в их доме на острове. Babası denizi çok seviyor ve bir teknesi var. |the sea|||||| |the sea|||||a boat| ||||||sein Boot| |mare|||||barca|ha ||||||barco| والده يحب البحر ويمتلك قاربا. His father loves the sea and has a boat. Son père aime la mer et possède un bateau. Его отец любит море, у него есть лодка. Ben, Olimpia ve kuzenleri Olimpia’nın babasının teknesiyle başka adaya gittik, yüzdük ve güneşlendik. |||cousins|||||||nous avons nagé||pris le soleil |Olimpia||cousins|Olimpia's|her father's|with the boat|to another|another island|went|swam||sunbathed ||||||||eiland||we swam|| |||||||outra|ilha||nadamos||tomamos sol |||Cousins|||with its boat||||wir schwammen||sunbathed |||cugini||padre||un altro|isola|siamo andati|abbiamo nuotato||ci siamo abbronzati ذهبت أنا وأولمبيا ووالد ابن عمهم أوليمبيا إلى جزيرة أخرى على متن القارب وسبحوا وأخذوا حمام شمس. I went to another island with Olimpia and his cousins ​​Olimpia's father's boat, we swam and sunbathe. Moi, Olimpia et ses cousins sommes allés sur une autre île avec le bateau du père d'Olimpia, nous avons nagé et pris un bain de soleil. Saat dörtte adadan ayrıldık. |||vertrokken ||île|parti At one|four o'clock|the island|left the island ||from the island|verließen |alle quattro|isola|siamo partiti غادرنا الجزيرة في الساعة الرابعة. We left the island at four o'clock. Nous avons quitté l'île à quatre heures. Мы покинули остров в четыре часа. Bir saat denizde durduk ve balık tuttuk. |||nous avons arrêté||| one||in the sea|stood||fish|caught fish |||standen||Fisch| ||in mare|ci siamo fermati||pesce|abbiamo preso وقفنا في البحر لمدة ساعة وصيدنا. We stopped at sea for an hour and fish. Nous sommes restés dans la mer pendant une heure et avons pêché. Sonra eve gittik. then|| ||siamo andati ثم ذهبنا المنزل. Then we went home. Puis nous sommes rentrés à la maison. Olimpia’nın annesi balıkları pişirdi. |mother|the fish|cooked |madre|pesci|cucinò ||peixes| كانت والدة أوليمبيا تطبخ السمك. Olimpia's mother cooked the fish. C'est la maman d'Olimpia qui a cuisiné le poisson.

Olimpia ve kuzeni Nikos evin bahçesinde çok güzel bir sofra hazırladılar. |||Nikos|||||||préparèrent Olimpia||her cousin|Nikos|your house|in the garden||||beautiful table|prepared |||Nikos||||||Tafel|vorbereitet ||cugino||casa|giardino||||tavola|hanno preparato ||primo|||||||mesa posta|prepararam أعدت أوليمبيا وابن عمها نيكوس طاولة لطيفة للغاية في حديقة المنزل. Olimpia and his cousin Nikos prepared a beautiful table in the garden of the house. Olimpia et son cousin Nikos ont préparé une belle table dans le jardin de la maison. Hep beraber yemek yedik ve çok güldük, çünkü Olimpia’nın babası Yannis Amca eski hatıralarını anlattı. ||||||laughed||||Yannis oncle|||souvenirs| always|together|to eat|ate|||we laughed a lot||Olimpia's|father|Uncle Yannis|Uncle|old|his old memories|told stories ||||||||||||||vertelde |||||||||||||lembranças| ||||||laughed|||ihr Vater|Yannis|Onkel||Erinnerungen| |insieme|||||abbiamo riso|||||Zio|vecchie|ricordi|raccontò أكلنا جميعًا معًا وضحكنا كثيرًا ، لأن والد أوليمبيا ، العم يانيس ، تحدث عن ذكرياته القديمة. We all had dinner together and we laughed a lot, because the father of Olimpia, Uncle Yannis, told us his old memories. Nous avons dîné tous ensemble et avons beaucoup ri, car l'oncle Yannis, le père d'Olimpia, nous a raconté ses vieux souvenirs. Onun çok güzel hatıraları var ve çok güzel anlatıyor. |||souvenirs||||| he has|very||memories|||||tells very well |||herinneringen|||||vertelt ||||||||conta |||Erinnerungen||||| |||ricordi|||||racconta لديه الكثير من الذكريات الجيدة وهو يرويها بشكل جيد. He has beautiful memories and he tells us very well. Il a de très bons souvenirs et les raconte très bien. Bir komedyen gibi. |comédien| |Komiker| |komiek| |comico| |Like a comedian.|like مثل الممثل الكوميدي. Like a comedian. Comme un comédien. Yarın buradan Tunus’a gideceğim, bir hafta kalacağim. ||Tunis||||je resterai tomorrow|from here|to Tunisia|I will go|||I will stay ||nach Tunis||||bleiben werde domani|da qui||andrò|||resterò ||||||ficarei غدا سأذهب إلى تونس من هنا وأبقى لمدة أسبوع. I'm going to Tunisia tomorrow, I'm staying for a week. Demain, je pars d'ici pour la Tunisie, j'y reste une semaine.

Bir hafta sonra görüşürüz. |||we will see أراك بعد أسبوع. I'il see you in a week. Rendez-vous dans une semaine. Hoşçakal! Goodbye tot ziens وداعا! Goodbye! Au revoir ! Ayşe Ayşe عائشة Ayse