×

Мы используем cookie-файлы, чтобы сделать работу LingQ лучше. Находясь на нашем сайте, вы соглашаетесь на наши правила обработки файлов «cookie».

image

Anne of Green Gables, 2. Bölüm A

2. Bölüm A

Anne Green Gables'da

Bir sonraki sabah, Marilla 'Anne, Matthew ve ben seni burada tutmaya karar verdik, ancak iyi bir kız olman şartıyla. Ne oldu, sorun ne bakalım?'

'Ağlıyorum' diye hıçkırdı Anne, 'çünkü çok mutluyum! Burası çok güzel! İnsanlar benim iyi olmadığımı söyler, ancak ben iyi olmak için çok uğraşacağım. Ah, çok teşekkürler! Çok teşekkürler!'

Marilla biraz sinirli bir şekilde 'Şimdi gözlerini sil bakalım, çocuk, ve dinle. Matthew ile ben seni evlatlık edineceğiz, yaz tatili bittiğinde seni okula göndereceğiz.

Kız ağlamayı bıraktı. 'Size Marilla Teyze diyebilir miyim? Hiç ailem olmadı, bir teyzem olmasını isterdim. Sizin annemin kardeşi olduğunuzu düşünebiliriz.'

Marilla kararlı bir şekilde 'Ben düşünemem' dedi.

Şaşıran Anne 'Siz hayal etmez misiniz?' dedi.

Marilla 'Hayır, ben hayal kurmam.' Dedi. 'Günlük işlerimi yaparım, ağabeyime bakarım ve Pazar günleri kiliseye giderim. Bu evde hayal kurmak için vakit yok. Bunu sakın unutma, Anne.' Dedi.

Anne birkaç dakika boyunca sessiz kaldı. 'Marilla, sence Avonlea'da yakın arkadaş bulabilir miyim? Beni gerçekten anlayacak ve sırlarımı paylaşacak birisi. Her zaman böyle bir arkadaşım olsun istedim.'

Arkadaşımız olan Barry'lerin bir kızı var. Adı Diana. Senin gibi on bir yaşında. Eğer çok iyi bir kız olursan, onunla oynayabilirsin. Bayan Barry, Diana'nın arkadaşları konusunda oldukça seçicidir.

Anne heyecanlı şekilde 'Diana! Ne güzel bir isim bu böyle' dedi. 'Saçı kızıl mı? Umarım kızıl değildir.' Mutsuz bir şekilde örgülerine bakarak 'Benim saçımı sevmiyorum' dedi.

'Diana'nın saçları koyu. İyi ve akıllı bir kız. Onu kendine örnek al, Anne.'

Anne ve Diana tanıştıklarında, anında çok iyi arkadaş olacaklarını anladılar. Genellikle birlikte tarlalarda, nehrin kenarında ya da bahçede oynadılar. Sabahları Marilla ev işleriyle meşgulken, Anne ona yardım etti. Sonra, öğleden sonra, arkadaşıyla oynadı, Matthew tarlada çalışırken onunla konuştu. Anne kısa sürede Green Gables'daki her çiçeği, ağacı ve hayvanı öğrendi ve çok sevdi.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

2. Bölüm A Chapter| 2. abschnitt A 2. Τμήμα Α 2. Section A 2. Sección A 2. section A 2. secção A 2. Раздел A 2. Avsnitt A 2. розділ А 2. A部分 2. A部分

Anne Green Gables'da ||в Анне Грин ||at Green Gables Anne in Green Gables Anne à la maison aux pignons verts

Bir sonraki sabah, Marilla 'Anne, Matthew ve ben seni burada tutmaya karar verdik, ancak iyi bir kız olman şartıyla. |nächste|||||||||halten||haben entschieden||||||unter der Bedingung one|next|morning||||||you|here|keep here||decided to keep|but||||being|on the condition Am nächsten Morgen sagte Marilla: "Mama, Matthew und ich haben beschlossen, dich hier zu behalten, aber nur, wenn du ein braves Mädchen bist. The next morning, Marilla said, 'Mother, Matthew and I have decided to keep you here, but as long as you're a good girl. Le lendemain matin, Marilla dit : "Maman, Matthew et moi avons décidé de te garder ici, mais seulement si tu es une bonne fille. На следующее утро Марилла сказала: "Мама, мы с Мэтью решили оставить тебя здесь, но только если ты будешь хорошей девочкой. Ne oldu, sorun ne bakalım?' ||issue|what|let's see Was ist denn los, was ist denn los?' What happened, what's the problem?' Qu'est-ce qu'il y a, qu'est-ce qu'il y a ? В чем дело, в чем дело?

'Ağlıyorum' diye hıçkırdı Anne, 'çünkü çok mutluyum! ||hickste|||| "I'm crying"|saying|sobbed|||| Ich weine", schluchzte Anne, "weil ich so glücklich bin! 'I'm crying,' sobbed Anne, 'because I'm so happy! Je pleure, sanglote Anne, parce que je suis si heureuse ! Burası çok güzel! Es ist wunderschön hier! This place is beautiful! Il fait beau ici ! İnsanlar benim iyi olmadığımı söyler, ancak ben iyi olmak için çok uğraşacağım. |||||||||||arbeiten |my||not well||but||||to||I will try Die Leute sagen, ich sei nicht gut, aber ich werde mich bemühen, gut zu sein. People say I'm not good, but I will try hard to be good. Les gens disent que je ne suis pas bon, mais je m'efforcerai d'être bon. Люди говорят, что я нехороший, но я буду стараться изо всех сил, чтобы стать хорошим. Ah, çok teşekkürler! Oh, vielen Dank! Oh, thanks a lot! Oh, merci beaucoup ! Çok teşekkürler!' Merci beaucoup !

Marilla biraz sinirli bir şekilde 'Şimdi gözlerini sil bakalım, çocuk, ve dinle. ||verärgert|||||wischen|||| Marilla|a little|irritated|a|manner|now|your eyes|wipe your eyes|let's see|child||listen Marilla sagte etwas nervös: "Jetzt wisch dir die Augen, Kind, und hör zu. 'Now wipe your eyes, boy, and listen,' said Marilla angrily. Marilla dit un peu nerveusement : "Maintenant, essuie tes yeux, mon enfant, et écoute. Марилла немного нервно сказала: "Теперь протри глаза, дитя, и слушай. Matthew ile ben seni evlatlık edineceğiz, yaz tatili bittiğinde seni okula göndereceğiz. ||||||Sommer|Sommerferien|wenn es endet|||schicken Matthew||I|you|adoption|we will adopt|summer|summer vacation|when it ends|you|to school|we will send Matthew und ich werden dich adoptieren und dich nach den Sommerferien in die Schule schicken. Matthew and I will adopt you and send you to school when summer vacation is over. Matthew et moi allons t'adopter et t'envoyer à l'école à la fin des vacances d'été. Мы с Мэтью усыновим тебя и отправим в школу, когда закончатся летние каникулы.

Kız ağlamayı bıraktı. |crying|stopped Das Mädchen hörte auf zu weinen. The girl stopped crying. La jeune fille a cessé de pleurer. Девочка перестала плакать. 'Size Marilla Teyze diyebilir miyim? size||Aunt|I can| Darf ich dich Tante Marilla nennen? 'Can I call you Aunt Marilla? Puis-je vous appeler tante Marilla ? Могу я называть вас тетя Марилла? Hiç ailem olmadı, bir teyzem olmasını isterdim. |||||hätte ich gehabt| ||there was||my aunt|to have|"would like" Ich hatte nie eine Familie, ich wünschte, ich hätte eine Tante. I've never had a family, I wish I had an aunt. Je n'ai jamais eu de famille, j'aurais aimé avoir une tante. У меня никогда не было семьи, но я бы хотела, чтобы у меня была тетя. Sizin annemin kardeşi olduğunuzu düşünebiliriz.' your|my mother's|brother|"that you are"|"we can think" Wir können dich als den Bruder meiner Mutter betrachten.' We may think you are my mother's brother.' Nous pouvons te considérer comme le frère de ma mère". Мы можем считать тебя маминым братом".

Marilla kararlı bir şekilde 'Ben düşünemem' dedi. |entschlossen||||denken| |determined||way|I|"I can't imagine"| Ich kann nicht denken", sagte Marilla entschieden. 'I can't think,' said Marilla firmly. Je ne peux pas penser", dit Marilla avec fermeté. Я не могу думать, - твердо сказала Марилла.

Şaşıran Anne 'Siz hayal etmez misiniz?' überraschte||||| Surprised|||dream|do|"Do you not" Erstaunte Mutter: "Träumst du nicht? Surprised Mother 'Don't you dream?' Maman surprise : "Tu ne rêves pas ? Удивленная мама: "Разве ты не мечтаешь? dedi. said.

Marilla 'Hayır, ben hayal kurmam.' ||||träumen |||dream|I don't dream Marilla sagte: "Nein, ich phantasiere nicht. Marilla 'No, I don't dream.' Marilla dit : "Non, je ne fantasme pas. Марилла ответила: "Нет, я не фантазирую. Dedi. Said. 'Günlük işlerimi yaparım, ağabeyime bakarım ve Pazar günleri kiliseye giderim. |||meinem Bruder|||||| Daily|my daily tasks|I do|my older brother|take care of||Sunday|on Sundays|to church|I go Ich erledige meine tägliche Arbeit, kümmere mich um meinen Bruder und gehe sonntags in die Kirche. 'I do my daily chores, take care of my brother, and go to church on Sundays. Je fais mes tâches quotidiennes, je m'occupe de mon frère et je vais à l'église le dimanche. Я занимаюсь повседневными делами, присматриваю за братом и хожу в церковь по воскресеньям. Bu evde hayal kurmak için vakit yok. |||träumen|um zu|| ||dreaming|dream|to|time|there is not In diesem Haus ist keine Zeit für Tagträume. There is no time for daydreaming in this house. Il n'y a pas de temps pour la rêverie dans cette maison. В этом доме нет времени для дневных мечтаний. Bunu sakın unutma, Anne.' this|"Don't"|forget| Vergiss das nicht, Mama.' Don't forget that, Mother.' Ne l'oublie pas, maman". Dedi. He said.

Anne birkaç dakika boyunca sessiz kaldı. |||lang|| |a few|minutes|for|silent|remained Die Mutter schwieg ein paar Minuten lang. The mother was silent for a few minutes. La mère reste silencieuse pendant quelques minutes. Мать молчала несколько минут. 'Marilla, sence Avonlea'da yakın arkadaş bulabilir miyim? ||в Авонлее|||| |||nahe||| |do you think|in Avonlea|close|friend|can find|I can Marilla, glaubst du, dass ich in Avonlea enge Freunde finden werde? 'Marilla, do you think I can find close friends in Avonlea? Marilla, penses-tu que je trouverai des amis proches à Avonlea ? Beni gerçekten anlayacak ve sırlarımı paylaşacak birisi. ||||meine Geheimnisse|teilen| me|really|will understand||my secrets|share|someone Jemand, der mich wirklich versteht und meine Geheimnisse teilt. Someone who will truly understand me and share my secrets. Quelqu'un qui me comprendra vraiment et qui partagera mes secrets. Her zaman böyle bir arkadaşım olsun istedim.' ||like this|a|friend|be there|I wanted Ich wollte schon immer so einen Freund haben.' I always wanted to have a friend like that.' J'ai toujours voulu avoir un ami comme lui".

Arkadaşımız olan Barry'lerin bir kızı var. |who is|||| our friend|who is|the Barrys|a||is Unser Kumpel Barry hat eine Tochter. Our friends, the Barrys, have a daughter. Notre ami Barry a une fille. Adı Diana. |Her name is Diana. Ihr Name ist Diana. Her name is Diana. Elle s'appelle Diana. Senin gibi on bir yaşında. like you|like|||years old Elf Jahre alt, wie du. Eleven years old like you. Onze ans, comme toi. Eğer çok iyi bir kız olursan, onunla oynayabilirsin. |||||"you become"|her with|"can play" Wenn du ein sehr braves Mädchen bist, kannst du mit ihm spielen. If you are a very good girl, you can play with her. Si tu es une très bonne fille, tu pourras jouer avec lui. Bayan Barry, Diana'nın arkadaşları konusunda oldukça seçicidir. ||||in Bezug auf||wählerisch Mrs.|Barry|Diana's|friends|about|quite|picky Frau Barry ist sehr wählerisch, was Dianas Freunde angeht. Miss Barry is very picky about Diana's friends. Mme Barry est très sélective en ce qui concerne les amis de Diana.

Anne heyecanlı şekilde 'Diana! |excited|way| Die Mutter rief aufgeregt aus: "Diana! The mother exclaimed, 'Diana! La mère s'est exclamée avec enthousiasme : "Diana ! Ne güzel bir isim bu böyle' dedi. |||name|this|like this| Was für ein schöner Name", sagte er. What a beautiful name,' he said. Quel beau nom !", a-t-il déclaré. 'Saçı kızıl mı? Haar|rot| her hair|red| Ist ihr Haar rot? 'Is his hair red? Ses cheveux sont-ils roux ? Umarım kızıl değildir.' I hope|red|is not Ich hoffe, es ist nicht rot.' I hope it's not red.' J'espère qu'il n'est pas rouge". Mutsuz bir şekilde örgülerine bakarak 'Benim saçımı sevmiyorum' dedi. |||ihren Haaren||||| unhappily||way|braids|looking at||my hair|I don't like| Ich mag mein Haar nicht", sagte sie und sah unglücklich auf ihre Zöpfe. "I don't like my hair," she said, looking at her braids unhappily. Je n'aime pas mes cheveux", dit-elle en regardant ses tresses avec tristesse.

'Diana'nın saçları koyu. ||dunkel |hair|dark Diana hat dunkles Haar. 'Diana has dark hair. Diana a les cheveux noirs. İyi ve akıllı bir kız. ||intelligent|| Sie ist ein gutes, kluges Mädchen. She's a good and smart girl. C'est une fille bien et intelligente. Onu kendine örnek al, Anne.' ||Beispiel|| him|yourself|example|take| Nimm dir ein Beispiel an ihr, Mama.' Take him as an example, Mother.' Prends-la comme exemple, maman".

Anne ve Diana tanıştıklarında, anında çok iyi arkadaş olacaklarını anladılar. |||als sie sich trafen|sofort|||||verstanden |||met|right away|||friends|will be|they understood Als Anne und Diana sich kennenlernten, war ihnen sofort klar, dass sie beste Freundinnen werden würden. When Anne and Diana met, they knew instantly that they were going to be best friends. Lorsque Anne et Diana se sont rencontrées, elles ont immédiatement compris qu'elles allaient devenir les meilleures amies du monde. Genellikle birlikte tarlalarda, nehrin kenarında ya da bahçede oynadılar. ||auf den Feldern|des Flusses|am Ufer|||| |together|in the fields|river|by the river|either|or|in the garden|they played Sie spielten oft zusammen auf den Feldern, am Fluss oder im Garten. They often played together in the fields, by the river or in the garden. Ils jouaient souvent ensemble dans les champs, au bord de la rivière ou dans le jardin. Sabahları Marilla ev işleriyle meşgulken, Anne ona yardım etti. ||||beschäftigt|||| mornings|Marilla|house|house|was busy|Mom|her|help|helped Morgens, wenn Marilla mit der Hausarbeit beschäftigt war, half Anne ihr. In the mornings, while Marilla was busy with her chores, Anne helped her. Le matin, pendant que Marilla s'occupe des tâches ménagères, Anne l'aide. Sonra, öğleden sonra, arkadaşıyla oynadı, Matthew tarlada çalışırken onunla konuştu. ||||||auf dem Feld||| then|afternoon||with his friend|played|Matthew|in the field|while working|with him|talked Am Nachmittag spielte er dann mit seinem Freund und unterhielt sich mit Matthew, während er auf dem Feld arbeitete. Then, in the afternoon, he played with his friend, talked to Matthew while he worked in the fields. Puis, l'après-midi, il jouait avec son ami, parlait à Matthieu pendant qu'il travaillait dans les champs. Anne kısa sürede Green Gables'daki her çiçeği, ağacı ve hayvanı öğrendi ve çok sevdi. ||||||Blume||||||| |short|time|Green|Green Gables|every|flower|tree||animal|learned|||loved Anne lernte bald alle Blumen, Bäume und Tiere in Green Gables kennen und lieben. Anne soon learned about and loved every flower, tree and animal in Green Gables. Anne apprend vite à connaître et à aimer toutes les fleurs, tous les arbres et tous les animaux de La Maison aux pignons verts.