×

Мы используем cookie-файлы, чтобы сделать работу LingQ лучше. Находясь на нашем сайте, вы соглашаетесь на наши правила обработки файлов «cookie».

image

Tuncay Günaydın - Kolay Türkçe Videoları, Dünya Kupası ve Spor

Dünya Kupası ve Spor

Selam, şimdi dünya kupası ve spor hakkında konuşacağım.

Bugünlerde dünya kupası var.

Televizyonda her gün maç var.

Televizyonda her gün futbol maçları var.

Futbolu seviyorum.

Futbol izlemeyi seviyorum.

Futbol oynamayı seviyorum.

Televizyonda futbol maçları izlemeyi seviyorum.

Sporu seviyorum.

Genel olarak her türlü sporu seviyorum.

Basketbol, voleybol, koşu, atletizm, yürüyüş ve futbol.

Türkiye'de en ünlü spor futbol.

Türkiye'de en önemli spor futbol.

Türk takımları aslında basketbolda ve voleybolda daha iyi.

Ama futbol daha popüler.

Erkekler futbolu seviyor.

Erkekler futbolu daha fazla seviyor.

Kadınlar sporla daha az ilgileniyor.

Ben böyle düşünüyorum.

Türkiye kupasına...

Pardon. Dünya kupasına Türkiye daha önce iki defa katıldı.

1954 yılında ve 2002 yılında.

Türkiye 1954 yılında Dünya kupasına ilk kez katıldı.

Türkiye 2002 yılında Dünya kupasına son kez katıldı.

Dünya kupasına yaklaşık 50 yılda bir defa katılıyoruz.

2002 yılında çok başarılı bir takım vardı.

Ve Türkiye Dünya kupasında 2002 yılında üçüncü oldu.

Spor konusunda genel olarak ben sabahları koşmaya gidiyorum.

Bazen yürüyüşe gidiyorum.

Bazen bisiklet sürüyorum.

Eskiden sabah yürüyüşü ve koşusu çok popüler değildi.

Ama son zamanlarda sabah spor yapmak daha popüler.

Koronavirüsten sonra insanlar daha fazla spor yapıyor.

Sabahları bazen de bisiklet sürüyorum.

Pazar günleri bisiklet sürüyorum.

Genellikle pazar günleri bisiklet sürüyorum.

Pazar günleri sabah saatlerinde bisiklet sürüyorum.

Çünkü diğer günler sabah saatlerinde çok trafik var.

Yollarda çok trafik var.

Ve bu benim için tehlikeli.

Sporu seviyorum.

Hoşçakalın.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Dünya Kupası ve Spor World||| Weltmeisterschaft und Sport Παγκόσμιο Κύπελλο και Αθλητισμός World Cup and Sport La Copa del Mundo y el deporte Coupe du monde et sport Coppa del Mondo e sport ワールドカップとスポーツ 월드컵 및 스포츠 Wereldkampioenschap voetbal en sport Mistrzostwa Świata i sport Campeonato do Mundo e Desporto Чемпионат мира по футболу и спорт Världscupen och sport Dünya Kupası ve Spor 世界杯与体育 世界盃和體育

Selam, şimdi dünya kupası ve spor hakkında konuşacağım. |||cup|||about| مرحبًا ، سأتحدث الآن عن كأس العالم والرياضة. Hi, now I'm going to talk about the World Cup and sports. Bonjour, je vais maintenant parler de la Coupe du monde et du sport. Selam, şimdi dünya kupası ve spor hakkında konuşacağım.

Bugünlerde dünya kupası var. these days||the cup| هناك كأس العالم هذه الأيام. These days it's the world cup. Aujourd'hui, c'est la Coupe du monde. Tegenwoordig gaat het om de World Cup. Bugünlerde dünya kupası var.

Televizyonda her gün maç var. هناك لعبة على التلفزيون كل يوم. There are matches on TV every day. Il y a un match à la télé tous les jours. Er is elke dag een wedstrijd op tv.

Televizyonda her gün futbol maçları var. There are soccer matches on TV every day. Il y a des matchs de football à la télévision tous les jours. Er zijn elke dag voetbalwedstrijden op tv.

Futbolu seviyorum. I love football. J'aime le football.

Futbol izlemeyi seviyorum. |watching| احب مشاهدة كرة القدم. I love watching football. J'aime regarder le football.

Futbol oynamayı seviyorum. I love playing football. J'aime jouer au football.

Televizyonda futbol maçları izlemeyi seviyorum. I like to watch soccer matches on TV. J'aime regarder les matchs de football à la télévision.

Sporu seviyorum. I love sports. Ik hou van sport.

Genel olarak her türlü sporu seviyorum. generally|as||kind of|| أنا أحب جميع أنواع الرياضة بشكل عام. In general, I like all kinds of sports. En général, j'aime tous les sports. Over het algemeen hou ik van allerlei sporten.

Basketbol, voleybol, koşu, atletizm, yürüyüş ve futbol. ||running||walking|| Basketball, volleyball, running, athletics, walking and soccer. Basketbal, volleybal, hardlopen, atletiek, wandelen en voetbal. Баскетбол, волейбол, бег, легкая атлетика, ходьба и футбол.

Türkiye'de en ünlü spor futbol. ||famous|| The most famous sport in Turkey is soccer. Le sport le plus connu en Turquie est le football.

Türkiye'de en önemli spor futbol. ||important|| The most important sport in Turkey is soccer. Le sport le plus important en Turquie est le football. De belangrijkste sport in Turkije is voetbal.

Türk takımları aslında basketbolda ve voleybolda daha iyi. Turkish|teams|actually|in basketball|||| الفرق التركية في الواقع أفضل في كرة السلة والكرة الطائرة. Turkish teams are actually better in basketball and volleyball. Les équipes turques sont en fait meilleures en basket-ball et en volley-ball. Turkse teams zijn eigenlijk beter in basketbal en volleybal.

Ama futbol daha popüler. لكن كرة القدم أكثر شعبية. But soccer is more popular. Mais le football est plus populaire. Maar voetbal is populairder.

Erkekler futbolu seviyor. Men like soccer. Les hommes aiment le football. Mannen houden van voetbal.

Erkekler futbolu daha fazla seviyor. |||more| Men like soccer more. Les hommes aiment davantage le football. Mannen houden meer van voetbal.

Kadınlar sporla daha az ilgileniyor. |sports|more|less|are interested in Frauen sind weniger an Sport interessiert. Women are less interested in sports. Les femmes sont moins intéressées par le sport. Vrouwen zijn minder geïnteresseerd in sport.

Ben böyle düşünüyorum. |like this| انا هكذا افكر. Das denke ich auch. That's what I think. C'est ce que je pense. Dat is wat ik denk.

Türkiye kupasına... |the cup of Turkey كأس تركيا ... Turkey cup Coupe de dinde... Turkije kop...

Pardon. Dünya kupasına Türkiye daha önce iki defa katıldı. |the World|World Cup|||before||times|participated عفو. شاركت تركيا في كأس العالم مرتين من قبل. Excuse me. Turkey has participated in the World Cup twice before. Pardonnez-moi. La Turquie a déjà participé deux fois à la Coupe du monde. Neem me niet kwalijk. Turkije heeft twee keer eerder deelgenomen aan de Wereldbeker. Помилуйте. Турция уже дважды принимала участие в чемпионате мира по футболу.

1954 yılında ve 2002 yılında. In 1954 and 2002.

Türkiye 1954 yılında Dünya kupasına ilk kez katıldı. ||||first|time|participated شاركت تركيا في كأس العالم لأول مرة عام 1954. Turkey participated in the World Cup for the first time in 1954. La Turquie a participé à la Coupe du monde pour la première fois en 1954.

Türkiye 2002 yılında Dünya kupasına son kez katıldı. ||||last|time|participed شاركت تركيا في نهائيات كأس العالم للمرة الأخيرة عام 2002. Turkey participated in the World Cup for the last time in 2002. La Turquie a participé à la Coupe du monde pour la dernière fois en 2002. Последний раз Турция участвовала в чемпионате мира по футболу в 2002 году.

Dünya kupasına yaklaşık 50 yılda bir defa katılıyoruz. ||about|in a year||once|we participate نشارك في كأس العالم مرة واحدة تقريبًا كل 50 عامًا. We participate in the World Cup about once every 50 years. Nous participons à la Coupe du monde environ tous les 50 ans. We doen ongeveer eens in de 50 jaar mee aan het WK. Мы участвуем в чемпионате мира по футболу примерно раз в 50 лет.

2002 yılında çok başarılı bir takım vardı. ||successful||team|was In 2002 there was a very successful team. En 2002, l'équipe était très performante. In 2002 was er een zeer succesvol team.

Ve Türkiye Dünya kupasında 2002 yılında üçüncü oldu. |||||third| وجاءت تركيا في المركز الثالث في مونديال 2002. And Turkey came third in the World Cup in 2002. La Turquie a terminé troisième de la Coupe du monde en 2002. En Turkije werd derde op het WK in 2002.

Spor konusunda genel olarak ben sabahları koşmaya gidiyorum. |about sports|generally|as||in the mornings|running|I go في الرياضة ، عادة ما أمارس رياضة الجري في الصباح. In terms of sports, I generally go running in the morning. En ce qui concerne le sport, je vais généralement courir le matin. Wat sporten betreft, ga ik meestal 's ochtends hardlopen.

Bazen yürüyüşe gidiyorum. sometimes|| Sometimes I go for a walk. Parfois, je vais me promener. Soms ga ik wandelen.

Bazen bisiklet sürüyorum. ||I ride Sometimes I ride my bike. Parfois, je fais du vélo. Soms fiets ik.

Eskiden sabah yürüyüşü ve koşusu çok popüler değildi. in the past||walk||running||| In the past, morning walks and runs were not very popular. Dans le passé, les promenades et les courses matinales n'étaient pas très populaires. In het verleden waren ochtendwandelingen en hardlopen niet erg populair. Раньше утренние прогулки и пробежки были не очень популярны.

Ama son zamanlarda sabah spor yapmak daha popüler. |recent|||||| But lately, exercising in the morning is more popular. Mais depuis peu, il est de plus en plus courant de faire du sport le matin. Maar de laatste tijd is het populairder om 's ochtends te sporten.

Koronavirüsten sonra insanlar daha fazla spor yapıyor. the coronavirus|after|people||more||do بعد فيروس كورونا ، يمارس الناس المزيد من الرياضات. People are exercising more after the coronavirus. Na het coronavirus doen mensen meer aan sport.

Sabahları bazen de bisiklet sürüyorum. ||also|| In the mornings I sometimes ride my bicycle. Il m'arrive de faire du vélo le matin. Ik fiets soms 's ochtends.

Pazar günleri bisiklet sürüyorum. Sunday||| I cycle on Sundays. Je fais du vélo le dimanche. Ik fiets op zondag.

Genellikle pazar günleri bisiklet sürüyorum. usually|Sunday||| I usually cycle on Sundays. Je fais généralement du vélo le dimanche. Ik fiets meestal op zondag.

Pazar günleri sabah saatlerinde bisiklet sürüyorum. |||times|| I cycle on Sundays in the morning. Je fais du vélo le dimanche matin. Ik fiets op zondag in de ochtend.

Çünkü diğer günler sabah saatlerinde çok trafik var. |other|||in the mornings||| Because on other days there is a lot of traffic in the morning hours. Car les autres jours, il y a beaucoup de trafic dans les heures du matin. Want op andere dagen is er veel verkeer in de ochtenduren.

Yollarda çok trafik var. There is a lot of traffic on the roads. Il y a beaucoup de trafic sur les routes.

Ve bu benim için tehlikeli. ||||dangerous And that's dangerous for me. Et c'est dangereux pour moi. En het is gevaarlijk voor mij.

Sporu seviyorum. J'aime le sport.

Hoşçakalın. Goodbye.