Sakın Pembe Bir Fil Düşünme!
"Sakın pembe bir fil düşünme!" dediğim zaman
ilk yaptığın şeyin pembe bir fil hayali kurmak olduğunun farkına vardın mı?
Bu videoda sana günlük hayatımızı etkileyen,
düşüncelerimizi etkileyen ilginç psikolojik gerçekliklerden bahsetmek istiyorum.
Düşüncelerini bastırmaya çalışmak genelde ters teper.
Diyelim ki kafana bir şey takıldı ya da bir konuda endişelisin.
Çevrendeki insanlar sana diyorlarsa;
"Ya kafana takma."
"Düşünmemeye çalış."
"Üstünde durma."
gibi...
Bunlardan kötü öneriler olmaz.
Çünkü zihin bir şeyi düşünmemeye çalıştıkça
zihin kendi bünyesinden onu çıkarmaya çalıştıkça
o düşünce, o kavram zihnimizde daha çok yer ediyor aynen pembe fil örneğinde olduğu gibi.
Zihnimizdeki bu etkiye "Geri Tepme Etkisi" diyoruz.
Halbuki düşünmek istemediğimiz konuyu
ya da zihnimizden çıkarmak istediğimiz düşünceyi bir kenara bırakıp
farklı şeylerle oyalansak, dikkat dağıtıcı etkinlikler yapsak
o düşünce zihnimizden daha kolay çıkacaktır.
Hayatımızı etkileyen bir diğer ilginç psikolojik kuram ise "Bilişsel Çelişki" kuramıdır.
Bilişsel çelişki kuramına göre insanların düşünceleri, bakış açıları,
hayatı yorumlayışları daha önce sahip olduğu değerler tarafından belirlenir.
Bu değerler ne olabilir peki?
Tuttuğu takım olabilir, dini inancı olabilir, desteklediği siyasi parti olabilir.
Ya da etrafımızdaki insanlara, komşumuza olan önyargımız,
iş yerindeki patronumuza olan önyargımız gibi daha önceden belirlenmiş değerler olabilir.
Buraya kadar hiçbir sorun yok.
Ama diyelim ki oluşturduğumuz bir sistem var geçmişte,
o sisteme aykırı gelen bir durumla karşılaştığımız zaman insan zihni hiç beklenmedik bir tepki veriyor.
Normalde, geçmiş değerlerimiz ne olursa olsun,
önümüze kanıtlanmış bir gerçek çıktığı zaman onu kabullenmemiz gerekir gibi düşünüyoruz.
Ama iş uygulamaya gelince böyle olmuyor. İnsan zihni, kendisinin daha önceki değerlerine aykırı olan bir gerçekle karşılaşsa bile
onu kabullenmeme eğiliminde olabiliyor.
Bu durumda iki tepki veriyor insan zihni:
Birincisi, bu durum hiç olmamış gibi karşıt görüş sanki yokmuş gibi
onu duymamazlıktan gelmeye, yok saymaya başlıyor.
Kişi burada kendini kandırıyor.
Ama öyle güzel ve başarılı bir şekilde yapıyor ki bunu,
bunun kandırma olduğunun dahi farkında değil.
Bir diğer yöntem ise;
kişi karşıt görüşü kendisine/kişiliğine yapılmış bir saldırı gibi algılamaya başlıyor
ve karşıt görüşü yok etme pahasına saldırmaya başlıyor.
Bu duruma bir örnek vermek istiyorum.
Diyelim ki İstanbul'da yaşıyorsunuz ve metrobüse bindiniz, metrobüs hınca hınç dolu.
Tam kapının ağzındasınız ve metrobüs durakta durduğu zaman başka insanlar metrobüse binmeye çalışıyor.
Muhetemelen şöyle bir tepki vereceksiniz:
"Daha nereye kadar geleceksiniz?"
"Nefes alamıyoruz burada!"
"Bu metrobüsün kapasitesi bu kadar, binme!"
diyerek karşı tarafın binmesini istemeyeceksiniz.
Aynı kişi, yarın durakta bekleyen insan olduğu zaman bambaşka şekilde düşünmeye başlıyor:
"Ya işimize geç kalacağız!"
"Bizim de hakkımız, biz de binmek zorundayız!"
"Kaymanız lazım, sıkışmamız lazım." gibi...
Aslında birbiriyle çelişen, fakat her durum için kendisine uygun gerekçeler bulabileceği iddialar sunar.
Bahsetmek istediğim bir diğer konu ise "Plasebo Etkisi" .
Diyelim ki başınız ağrıyor ve bir ağrı kesici aldınız.
Ağrı kesiciyi alır almaz başınızın ağrısının hafiflediğini hissediyorsunuz.
Ancak şöyle bir gerçek var: Bu mümkün değil.
Çünkü bir ağrı kesici minimum 15 dakika sonra etki göstermeye başlıyor.
Peki, ağrı kesici etkisini göstermediyse başınızın ağrısını hafifleten şey nedir?
Bu tamamen zihninizin, ilaç aldığınız zaman başınızın ağrısını azaltacağına olan inancıdır.
Zihnimiz bir şeyin kendimize iyi geleceğini düşündüğü zaman etki göstermeye başlıyor.
Bazen şöyle bir durum da olabilir:
Diyelim ki birisi size ilaca benzeyen bir şeker verdi, başınız ağrıdığı zaman.
Ve bu şekeri "Bu dünyanın en iyi ilacı, baş ağrısını hemen kesiyor." diye çok övdü.
Böyle araştırmalarda, hiçbir tıbbi etkisi olmayan bu şekerin bile baş ağrısını kestiği gözlemlenmiş.
Bana, hiçbir şekilde şiddete karışmayacağınızı,
bir adam öldürmeyeceğinizi,
bir insana zarar vermeyeceğinizi garanti edebilir misiniz?
Bu soruya birçok insanın 'evet' cevabı verdiğini tahmin ediyorum.
Birçok insan davranışlarının bağımsız ve etkiye kapalı olduğunu düşünür,
ancak psikoloji bilimi bunun aksini iddia ediyor.
Miligram'ın yaptığı Otoriteye İtaat Deneyi'nde
deneklerin %63'ü, sadece otorite figürü istiyor diye
karşıdaki insanın feryatlarına aldırmadan elektrik şoku vermeye devam etmişlerdir.
Allahtan verilen elektrik şoku gerçek değildi,
ancak katılımcılar/denekler bu şoku gerçek zannediyorlardı.
Ve buna rağmen elektrik şoku vermeye devam etmişlerdir.
Bir çoğumuz geleceğe yönelik hayaller kurar, fanteziler kurar ve bundan keyif alır.
Ancak psikoloji biliminin yaptığı ilginç bir araştırmanın sonucuna göre;
geleceğe yönelik kurduğumuz hayaller ve fanteziler,
o hayalleri gerçekleştirme ihtimalimizi düşürüyor.
Bu araştırmanın iddiasına göre
gelecekte yapmayı planladığımız şeylerin hayalini ve fantezisini kurmak,
gelecekte yaptığımız zaman yaşayacağımız hazzı bize şimdiden yaşattığı için
o hayale ulaşma arzusunu ve motivasyonunu düşürmektedir.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Videoyu beğenmeyi ve beyhanbudak youtube kanalına abone olmayı unutmayın.
Görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın. (altyazı: ednuka :)