Aşırı Fedakarlık übermäßige|Opferbereitschaft |Sacrifice Übermäßige Aufopferung Extreme Altruism

Merhaba Arkadaşlar, Psikoloji TV youtube kanalına hoşgeldiniz. Ben Uzman Psikolog Beyhan Budak. Hallo vrienden, Welkom op Psychologie TV youtubekanaal. Ik ben Psycholoog Beyhan Budak.

Uzun bir aradan sonra tekrar yeni bir videoyla karşınızdayım. |||||||Video|ich bin vor Ihnen |||||||with a new video| I'm back with a new video, after a while. Na een lange pauze ben ik hier weer met een nieuwe video.

Bugün sizlere hayatımızda bazen karşılaştığımız ve bizi sıkıntıya sokan bir problemden bahsetmek istiyorum. ||||wir begegnen|||in Schwierigkeiten|sokende|||| Today i'd like to talk about things we might face and that might put us in between a rock and a hard place. Vandaag wil ik het met jullie hebben over een probleem dat we soms in ons leven tegenkomen en waar we last van hebben.

Bu problemin ismi ''Aşırı Fedakarlık''. |||Übermäßige|Selbstaufopferung That problem is "Extreme Altruism". Dit probleem wordt "excessief altruïsme" genoemd.

En genel anlamıyla 'fedakarlık' gerçekleşmesi istenen bir şey için ya da bir amaç için kişinin kendi çıkarlarından vazgeçmesi. ||Bedeutung|Opferbereitschaft|Verwirklichung||||||||||||Interessen|Verzicht auf The most common definition of "sacrifice" is, to give up on personal interest for something or some cause to happen. In de meest algemene zin is 'opoffering' het opgeven van eigen belangen voor iets dat men wil realiseren of voor een zaak.

Peki fedakarlık kötü bir şey mi? Kesinlikle Hayır. But is it a bad thing? Absolutely not. Is opoffering dan iets slechts? Absoluut niet.

Özellikle günümüzde 'ben ben ben' diyen hep kendisini düşünen insanlara, narsistleşen bir topluma fedakarlık şifa gibi gelebilir. ||||||||||narsistisch werdend||||Heilung|| Especially it can help out those people that yell "me,me,me" all the time, or narcisstic societies, it might feel like a remedy. Vooral in deze tijd kan opoffering helend lijken voor mensen die altijd aan zichzelf denken, voor een narcistische maatschappij die zegt 'ikke ikke ikke'.

Ama ben işin bu kısmından bahsetmek istemiyorum. Daha çok fedakarlık değil de aşırı fedakarlık yapmak zorundaymış gibi hissseden kendisini, ||||||||||||übermäßige|||sollte||fühlend| But I'm not here to talk about that. Not about sacrifices but to talk about those that feel they sacrifice too much, Maar over dat deel wil ik het niet hebben. Het is meer dat hij het gevoel heeft dat hij extreme offers moet brengen, geen offers,

İlişkilerini bunu üzerine kurgulayan insanlardan ve yaşadığı zorluklardan bahsetmek istiyorum. |||aufbaut|||||| those that build their relationships on sacrifices and the difficulties they face. Ik wil het hebben over mensen die hun relaties hierop bouwen en de moeilijkheden die ze ervaren.

Bir kişi düşünün ki bütün hayatını arkadaşlarına dostlarına adamış. Onlar ne derlerse ne isterlerse onları yerine getirmek için çırpınıyor. ||||||||gewidmet|||sagen|||||||strampelt Think about a person that devoted his lfie for his friends, or buddies. That person tries to do whatever they say, or whatever they want. Stel je een persoon voor die zijn hele leven aan zijn vrienden wijdt. Hij worstelt om te voldoen aan alles wat ze zeggen, wat ze willen.

Ve etrafındaki insanları mutlu ettikçe kendini mutlu hissediyor. Etrafındaki insanlar da bundan çok memnun. ||||je mehr||||||||| And that person feels happier when he makes his friends happy. The people around that person are satisfied about this. En hij voelt zich gelukkig als hij de mensen om hem heen gelukkig maakt. De mensen om hem heen zijn ook heel gelukkig.

Niye memnun olmasınlar ki? Onlar için çırpınan bir adam, bir kadın var. ||||||kämpfender||||| Why shouldn't be they satisfied ? There's a person trying their best for them. Waarom zouden ze niet blij zijn? Er is een man en een vrouw die voor hen vechten.

Ama kişi böyle hissederken bir yandan zaman geçiyor, yıllar geçiyor ve kendisini daha mutsuz hissetmeye başlıyor. But as time passes by, and that person feels down. Maar terwijl de persoon zich zo voelt, gaat de tijd voorbij, verstrijken de jaren en begint hij zich ongelukkiger te voelen.

Bir akşam eve geliyor ki yalnız başına oturuyor, bir bakıyor ki hep bugüne kadar ondan diğerlerine gitmiş ama diğerlerinden ona gelene baktığı zaman elleri bomboş. |||||||||||||||zu den anderen||||||||| One night he-she gets back home, and s/he's alone. S/he tried his/her best to satisfy others, but in return s/he got nothing. Op een avond komt hij thuis en zit alleen, en hij realiseert zich dat hij altijd van hem naar anderen is gegaan, maar als hij kijkt naar wat er van anderen naar hem is gekomen, zijn zijn handen leeg.

Ve bu insan ister istemez mutsuz bir ruh haline doğru gitmeye başlıyor. And this person, willingly or unwillingly, feels sad and more sad, day after day.

Bu insan size tanıdık geldi mi? Belki kendinizi buldunuz bu insanda, belki çevrenizdeki tanıdık bir insanı çağrıştırdı size. ||||||||||||in Ihrer Umgebung||||hatte erinnert| Does that sound familiar? Maybe you've found yourself in this person, maybe it reminds you of that person.

Ama ben şunu söyleyebilirim ki size günlük hayatta olsun, klinik ortamda olsun bu tip insanlarla çok fazla karşılaşıyorum. One thing I can tell you is, in daily or clinical life, I meet this kind of person a lot.

Bana kimse ben aşırı fekadarım diye gelmiyor. Depresyon, panik atak, kaygı bozukluğu gibi problemlerle geliyor ama ben sorguladığımda şunun farkına varıyorum: ||||fekadarım|||||||||mit Problemen||||frage|||werde mir bewusst No one comes to me telling they sacrifice too much. They come to me with problems like depression, panic attack, anxiety disorder, and after questioning them I find out that:

Bu tip insanların birçoğunun özellikle ortak özelliği etrafına karşı aşırı fedakar olmaları. ||||||||||füreinander|zu sein These kind of people's common characteristic is that they're willing to give too much.

Şimdi içimizde bir enerji var diyelim buna. Bir fedakarlık enerjisi, bir fedakarlık sermayesi gibi. Biz bunu bol keseden herkese dağıtırsak, etrafımızdaki insanlar bunu haketmediği halde. ||||||||||||Kapital|||||||verteilen|um uns herum|||verdient|obwohl Let's say that you have an energy inside. An energy to sacrifice, like a fund of devotion. If we give too much of this, without people deserving it,

Bir süre sonra yerine eğer bunun biz bir şey koyamazsak, etrafımızdaki insanlardan da bizim gösterdiğimiz gibi bir fedakarlık göremezsek |||||||||können|||||gezeigten||||sehen and if we can't replace that after a while, if we don't see the same devotion we gave from others,

Bir süre sonra içimiz kurumaya başlar. |||unsere Innereien|austrocknen| this might dry us inside.

Eğer ki kendi içimizdeki enerjiyi, varlığımızı, iyiliklerimizi ve güzelliklerimizi etrafa tamamen dağıtırsak kendimize hiçbir şey ayırmamış oluruz. |||||unser Dasein|unsere Wohltaten||unsere Schönheiten|||verteilen||||aygenommen| If we spend our energy, assets, favors and beauty inside us entirely, we're left with nothing at hand.

Ve bir süre sonra bu durum insanı depresyona sokabilir ya da diğer ruhsal bozukluklara sebep olabilir. |||||||||||||Störungen|| After some time this might put that person in depression, or might cause other mental disorders.

Aşırı fedakar birçok insan dönem dönem aşırı fedakarlığın kendilerine zararlı olduğunun farkına varır. |||||||der Selbstaufopferung||||| Extreme altruistic people might realise after a period that altruism might be harmful to them.

Ama bir insan neden zararlı olduğunu düşündüğü bir davranışı ısrarla devam ettirir? Bunun aslında kontrol edemediğimiz yönlendiremediğimiz bir kısmı var. aber||||||||||||||||||| But why do people keep doing that act even if they know that it's harmful ? There's a part that we can't control or direct ourselves about this.

Çok derinlerde temelde ben aşırı fedakar insanların değersizlik ve sevgisizlik hisleri barındırdığını düşünüyorum. Deep down inside I think that those people feel insignificant or lovelessness in them.

Bu insanlar düşünür ki eğer ben insanlara çok fazla değer gösterirsem, çok fazla fedakarlık yaparsam diğer insanlar beni ancak böyle sevebilir. These people think the only way for them to be loved is if they give too much, or show too much value. Ama şöyle bir durum var, amacımız diğer insanlardan değer ve sevgi görmekken aşırı fedakar insanların bu çabaları genelde değersizleştirilir ve tam tersi bir durumla sonuçlanır. But the case is, if our cause is to get more value or love, giving too much might end up in the complete opposite.

Daha önceki videolardan birinde bir hikayeden bahsetmiştim. Cengiz Aytmatov'un bir kitabında geçiyor. I've talked about this situation before in one of my videos. It's in a book Cengiz Aytmatov wrote.

Bir balıkçı köyünde yaşlı bir adam yaşıyor. Bu yaşlı adam çok iyiliksever bir adam. In a fisherman village lives an old man. And this man is a benevolent person.

Ve etrafındaki insanların hepsine çok kolay bir şekilde yardımcı oluyor. Herkesin her işinden tutuyor. Küs olsa sevse sevmese hiç farketmiyor, herkesin her işine koşturan bir adam. And he helps out people around him easily. He helps out on every job. No matter if he loves them or not, he's after everyone.

Şimdi düşündüğümüz zaman bu kadar iyiliksever yardımsever yaşlı bir adamın çok sevilmesini umarız ama tam tersi bir durumla sonuçlanıyor. If we think about this, this old man should be loved a lot and held up in hands above. But it results in the complete opposite.

Diğer insanlar bu yaşlı adamı kolay olarak düşünüyorlar ve değer vermiyorlar. Varlığına, düşüncelerine, sözlerine değer vermiyorlar. People think that this old man is easy and they don't care. His presence, thoughts, his words.

O yüzden gösterdiğimiz değeri, fedakarlığı anlayacak olan insanlara kontrollü bir şekilde verebilmek çok önemli. So it is important to show that value,that devotion to people that will understand, in a controlled manner.

Diyelim ki değerli bir takınız var, altın bir yüzüğünüz bileziğiniz var. Siz bunu bir hurdacıya verirseniz o size hurda fiyatı verecektir, bir kuyumcuya verirseniz o da ona hakkını altın olan değerini verecektir. Let's say you have a jewellery, golden ring or a bracelet. If you offer that to a junkman, he'll give you the price of a junkman. If you offer that to a jeweler, they will give you a jeweller price. Kendinizde aşırı fedakarlık olduğunu fark ettiyseniz çözüm için ilk adımı atmış oldunuz. If you've realised you're giving too much, you've been throught the first step.

Sonraki süreçte durumun farkına vardıktan sonra bazı şeyleri değiştirmek adım adım mümkün. Bazı şeyler birden değişmiyor. After realising the situation, it is possible to change things step by step. Some of which don't change in an instant.

Sonrasında yaptığımız aşırı fedakarlıkları, aslında gerek olmayan davranışları tespit etmemiz lazım. Ve bunları adım adım yavaş yavaş azaltmaya dikkat etmek lazım. After that, you have to find out what you're giving out too much, finding out what's really not required to do so. And it is important to reduce these step by step, and slowly.

Bir de aşırı fedakar insanların çevrelerinde fedakarlık vampirleri yer alır. Onların bu durumunu istismar etmek isteyen, onları kullanmaya çalışan insanlar. And around these altruistic people, there are leeches, trying to use them to their advantage.

Eğer sizin çevrenizde de bu tip insanlar varsa onlardan uzaklaşmak çok önemli. If you have someone like that around you, it is really important to get away from them.

Bu videoyu dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Thank you for watching this video.

Beni sosyal medyada da takip edebilirsiniz diğer paylaşımlar için. Eğer videolardan haberdar olmak isterseniz Psikoloji TV youtube kanalına da abone olabilirsiniz.. For other posts, you can follow me on social media. If you want to be notified about new videos, you can subscribe to my channel Psikoloji TV.