Mutlu Olmanı Engelleyen 10 Şey
merhaba sevgili dostum özellikle son yıllarda
sıklıkla gündemimizi meşgul eden konulardan birisi
mutluluğa ulaşma hali çoğu insan için
mutluluk kayıp bir hazine gibi ve buna ulaşmak adına elinden
gelen her şeyi yapıyor ama benim gözlemlediğim şöyle bir şey var mutluluk bir amaç değil bir sonuç
hayatta yaptığımız şeyler sonucunda ortaya çıkan bir hissiyat
ve bu videoda sana nasıl mutlu olursun
sorusunun cevabını vermek istemiyorum sadece
kendi içinde düşüncelerinde davranışlarında
mutlu olmana hangi şeyler sebep oluyor engel oluyor
bunlardan bahsetmek istiyorum sana mutlu olmana
engel olan şeylerin başında herkesin sana uymasını
beklemek gelebilir bu ne demek hayatta
hepimizin bir aile kültürü var toplumsal kültürü var
ve kişilik yapısı var bunun neticesinde hayata bir
bakış açımız
davranış ritüelimiz oluşuyor sonrasında
ortaya koyduğumuz bu hayat kurallarımız
kendi bakış açımızı diğer insanlara uygulamaya
çalıştığımız zaman ya da herkesin bizim gibi düşünmesini
bizim gibi davranmasını beklediğimiz
zaman müthiş bir hayal kırıklığı ortaya çıkıyor
eskilerden birisi bana şöyle demişti beyhan toplum sana
uymayacak sen topluma uyacaksın bazen dediğim gibi
elbette aykırı olabileceğimiz noktalar vardır ama ortalama olan konularda
topluma uymakta ve diğer insanların bizim beklentilerimize
uymaktansa bizim toplum normlarına uymamız
daha mantıklı olacaktır ve bizi bu sıkıntıdan kurtaracaktır bazı insanlarsa hayatta belirli noktalarda
hayalleri vardır şuna sahip olursam
mutlu olacağım arabam olursa mutlu olacağım
evlenirsem mutlu olacağım hayatımda birisi olursa mutlu
olacağım şu işe girersem mutlu olacağım
Türkiye'de şu şehirde yaşarsam ya da dünyada şurada
yaşarsam mutlu olacağım.Bu insanlar
farkında olmadan kendilerini olumsuza
koşullamış oluyorlar niye çünkü eğer ki
sen şu anda sahip olduklarınla mutlu değilsen
ilerde eline ne geçerse geçsin eğer şu an
eksik olan şeyler senin bir şekilde karnını doyurmanı engelliyorsa ya da
ciddi temel eksik değilse eline ne geçerse geçsin şu
andaki mutluluk seviyende devam edeceksin o yüzden
dikkat etmen gereken şey kendini olumsuz koşullamaman
evet belki hayatını başka bir yerde
yaşadığın zaman başka bir işe sahip olduğun zaman
daha iyi bir hale getireceksin ama bu senin
mutluluğun ön koşulu olmamalı.Benim karşılaştığım şöyle
bir durum var bir çok insan rastgele
yaşıyor yani toplumdaki o rüzgar nereye akarsa
herkes sınava mı giriyor kpss'ye mi giriyor sende ona giriyorsun
herkes belirli kurumları mı istiyor
sende o kurumları mı istiyor sende o kurumları istiyorsun.Evet topluma bazı
ortalama noktalarda uyumlu olmak lazım ama
kendi kişiliğin kendi hayat amacın da olması lazım
eğer ki sen hayat amacın olmadan rüzgar nereye
savuruyorsa oraya gidiyorsan bir noktadan sonra
insan içinde şöyle bir duruma geliyor ben burada
ne yapıyorum ne işim var hayat amacım ne yani hayatta aslında amacın olmadan çokta iyi
yerlere bile gelsen içinde bir yerde hep
tatminsizlik durumu oluşacak eminim
karşılaşmışsındır hayatta iyi yerlere geldiği halde
oranın değerini bilmeyen tadını çıkartmayan
yani ne olmuş ki diyen insanlarla beraber
çokta aslında müthiş yerlere gelmese bile
isteyerek gelen hayatının amacına
ulaşan insanları gördüğün zaman onların
gözündeki o tatmin hissini o mutluluk hissini gözlemlediğin
olmuştur o yüzden hayat amacının olması önemli
hayat amacın varsa
nereye gidersen isteyerek gittiğin için ve oranın
hakkını,değerini bildiğin için emin ol daha mutlu oluyorsun
eğer başkalarına bağımlı yaşıyorsan mutlu olma halin de
başkalarına bağımlıdır başkaları
seni onayladığı zaman başkaları seni sevdiği
başkaları seninle vakit geçirdiği zaman mutlusundur
ama hayatın gerçeği bu şekilde akmaz
insanlar bazen seni sevmeyebilirler
insanlar bazen onaylamayadabilirler ya da seninle
ilgilenecek vakitleri de olmayabilir böyle durumda eğer
bağımlıysan mutsuzluğa mahkum olursun
ne yapacaksın peki bu bağımlılık durumunu keşfedip
buraya bir neşter atmak gerekiyor
insanlardan çok şey beklersen ve bağımlı olursan
bu hayatın doğal akışına ters olduğu için seni mutsuz edecektir
bağımlı olma haline dediğim gibi dikkat
etmek gerekiyor.İnsana en büyük emanet bedeni
ve bedeni zihninizden bağımsız zihninizden
bağımsız olarak düşünmek mümkün değil
ama insan özellikle 20'li 30'lu yaşlarında
şöyle düşünüyor bedenime ne yaparsam yapayım bir şekilde
dayanır o katlanır ama sen düzenli uyumazsan
kendine dikkat etmezsen bedenine bakmazsan sağlıklı
yaşamazsan uykuna dikkat etmezsen
bir süre sonra hayat senin için bedenin
yıprandığı için aslında daha zor daha stresli geçmeye
başlar özellikle diyelim ki uyku düzenin yok gecelere
sabahlara kadar oturuyorsun öğlen
belki öğleden sonraya kadar uyuyorsun önüne gelen her şeyi yiyorsun
ve bir bakmışsın kilo almışsın bir bakmışsın
her daim kendini yorgun hissediyorsun bedenin
yıprandığı zaman ruhun ne kadar
böyle mutluluk dolu ya da iyi hislerle
baksa da o bedeninin yorgunluğu ruhunu da
yorucaktır o yüzden mutlu olmak istiyorsan
önce bedenini özen göstereceksin iyi uyuyacaksın iyi yiyeceksin, iyi yaşayacaksın o bir şekilde zaten
onu da katkısı olacaktır bir şekilde karşılığını
bulacaktır.Seni mutsuz eden şeylerin birisi de
yazar değil aktör olman.Bu ne demek hayatta
herkes kendi küçük dünyasında bir senaryo yazıyor
ve kendince kendi hikayesini yazmaya çalışıyor.Eğer ki
sen kendi hikayesini yazanlardan değilde
başkasının sana biçtiği rollerde oynayan birisiysen
bir sonra o rolü sen belirlemediğin için birileri sana dayattığı için ne yapıyorsun kendini mutsuz hissetmeye başlıyorsun.İşte
burada dikkat etmen gereken hayatında
elbette topluma uyacağın şeyler olmakla birlikte kendi
yolunu çizmek zorundasın.Kendin için
bir şeyler yapmak zorundasın.Risk almak zorundasın
yoksa hep birileri sana roller dayatacaktır.
Beyhan şunu yap Beyhan şu sana iyi olacak
yediğine bile karışacaklardır.Beyhan sen şu yemeği yersen
daha iyi olacaktır.Şu rengi giyersen daha iyi olacaktır
ve sen aktör olmayı bir kere kabullendiğin
zaman aa evet haklı o da haklı o da haklı
ama sen neredesin?Sen sadece sana
verilen rolü oynama noktasında kalacaksın.Bu da
senin mutluluğunu ciddi anlamda etkileyecektir.
İnsan nasıl ki bedenine özenli ve itinalı
davranmak zorundaysa ilişkilerine de özenli
davranmak zorunda.Biz özellikle bilmiyorum
bizim toplumumuzda şöyle bir durum var.Bizi sevmeyen
insanlara karşı çok ilgiliyiz.Onlara kendimizi
kanıtlama çabasındayız ama ne zaman ki
etrafımızda bizi seven insanlar var
onlar sanki ilgi istemiyormuş gibi onlara sanki bakım
vermek gerekmiyormuş gibi düşünüyoruz ve bizi seven bizim için değerli olan ve bizim onlar için değerli
olduğumuz insanları ihmal ediyoruz ama
sen ilişkileri böyle iyi insanları ihmal ettiğin zaman
onlar bıraktığın gibi kalmıyor bir bakıyorsun ki
o ilişkiler kötüye gitmeye başlıyor.Uzaklaşıyorsun
ve sonrasında sana iyi gelen
insanlar azalmaya başladıkça mutlu
olma ihtimalin de azalıyor.O yüzden sana iyi gelen
insanları çevrendeki güzel ilişkileri
aynen bir çiçeğe bir ağaca bakar gibi bakman lazım
sulaman lazım ilgilenmen lazım yoksa
onlar gitgide kuruyacaktır.Düşünsene kapalı bir
ortamda rahat koltuğunda oturuyorsun elinde kahven çayın
televizyon izliyorsun ve hayat senin için çok güzel
zannediyorsun ki o konforlu alanından
çıkmadıkça müthiş bir şey bunu mutluluk
zannediyorsun bunu keyif zannediyorsun.Ama o anda
o konforlu alandan risk almadan
çıkmadığın zaman ne oluyor biliyor musun korkuların her tarafını sarıyor ruhunu sarıyor ve sen
iyice aslında gerçek potansiyelini ortaya koymadığın
zaman işte o zaman mutsuzluk virüsü
ruhunun bir tarafından kapsamaya başlıyor.Bundan
dolayı o konforlu alanı içinden
çıkmadığın o koltuğu televizyonun karşısını ekranın
karşısını mutluluk zannetmemelisin dostum.Hayat
mutluluk dışarıda sen kendini zorladığın zaman
o konforlu alanından çıktığın zaman risk aldığın zaman
mutluluk seni bulacak ama orada durursan
geçici bir şekilde iyi hissetsen de
eninde sonunda mutluluk noktasından çok ama
çok uzakta olacaksın.Özellikle bazı insanlar
hayat çok fazla materyalist yaklaşırlar.Keyif
almayı maddi bir şeye o kadar bağlarlar ki
işte hadi gezelim ama paramız yok
ama ben asgari ücretle çalışıyorum ama şu var ama hayat çok
zor ama şöyle şöyle derken o kadar çok maddi
şeyleri düşünür ki insan hayatın
bedava olarak sunduğu şeyleri görmezden
gelmeye görmemeye başlar.Halbuki evet ben şu noktada çok toz pembe bakmıyorum
bu arada hayata elbette para bazı konularda önemli
ama diyelim ki şu anda çok para kazanma
ihtimalin yok ve zengin değilsin ve elinde belli
bir geçim miktarın var kendini belirli bir alana
hapsetmek zorunda değilsin ya da bu konuda eziklik hissetmek
zorunda da değilsin.İnsanlar çok azıyla
beraber bir parka çıkarak da bir yürüyüş yaparak da
ya bir evine demlediği çayı alarakdan
dışarıda bir yerde içtiği zaman bile mutlu olabilir.
Ama sen materyalist bakarsan ve sadece
belli şeyleri yapabilmek için paraya lazımmış
gibi bakarsan sıkışırsın
evin içine hayatın
çok dar alanına sıkışırsın ve mutsuzluk senin tepene
kara bulut gibi çöker dediğim gibi.Burada bir örnek vermek
istiyorum.Bir arkadaşım eşi çalışmıyor
kendisi asgari ücretle çalışıyor ve eşi çok böyle
hayata hakikaten güzel bakan bir kadın
hadi şuraya buraya gidelim.Eşi de erkek olan taraf
şunu diyor ''tatile gidemeyiz,paramız yok,şunu yapamayız,bunu yapamayız''
ya diyor gerekirse arabada yatarız ya da gerekirse günü birlik gideriz
elimizden geleni yaparız erkek zorla ikna
olurken ilk başta bir şekil istemeye istemeye
giderken sonrasında o kısıtlı
zaman dilimlerinde evde yaptıkları hazırlıklarla
o kadar çok güzel yerleri gezdi ki bu insanlar o yüzden dediğim gibi evet maddiyat önemli ama her şeyi de
materyalist bir şekilde görürsen hayatta
çoğu şeyi yapamazsın.Sadece para değil her şey
insanın doğasında mücadele var yani var olan
her şeyi bir şekilde zorlamamız gerekiyor bedenimizi zorlamamız gerekiyor.
zihnimizi zorlamamız gerekiyor
eğer bunu kendi haline bıraktığımız zaman ne oluyor
bedenimiz şişmanlamaya başlıyor.Yağ tutmaya başlıyor.
Zihnimiz köhneleşmeye başlıyor.Hem bedensel anlamda
hem zihinsel anlamda ki bu çürüme hali
mutlu olmamızı engelleyen en temel sebeplerden birisi
evet artık insanlar bedenine birazcık daha
özen gösterebiliyor daha sağlıklı beslenme
eğiliminde ama zihnimizi hala inanılmaz
ihmal ediyoruz.Zihni peki nasıl besleyeceğiz
öğrenerek,geliştirirerek kendisini.Ben artık
artık 30 yaşındayım 40 yaşındayım .İşime başladım
bir şekilde artık benim okumama kendimi
geliştirmeme gerek yok gibi düşünmemen lazım
ne olursa olsun hala okuman gerekiyor
hala bir şekilde araştırman
hala merak etmen gerekiyor.O zihni zorlamak zorundasın.
Zorlamadığın zaman çürüme başlıyor.
İşte çürüme de senin şu hayatta sonrasında
adını koyamadığın mutsuzlukların en temel
sebeplerinden birisi . Zorlamalısın kendini
dostum hem bedensel anlamda hem de zihinsel anlamda
hayatta yoruluyoruz
zihnimiz yoruluyor ve zihnimiz yorulduğu zaman bazen hiçbir şey
yapmadan bir bilgisayarın karşısında
film izleyerek
ya da televizyona bakarak zaman geçirmek gerçekten
çok dinlendirici olabiliyor.Bu senin için ne kadar
keyif vericiyse benim için de öyle ama bazı insanlar
pasif eğlence araçlarıyla her daim
o kadar çok fazla vakit geçiriyor ki hayatın
büyük bir kısmını bu kaplıyor.Bir bakıyorsun ki
çok aslında zihinsel kapasite gerektirmeyen bir oyunda
günde 5-6 saat vakit geçiriyorsun .Televizyonun karşısına
oturuyorsun zaman nasıl geçiyor anlamıyorsun
bir şekilde bilgisayarın başında sosyal medyada belki
5-6 saat 7 saat geçiriyorsun.İşte bu
pasif eğlence araçları
zihnimizi çürütmeye başlıyor ve sen diyorsun ki ben neden mutsuzum çünkü sen zihnini
kullanmıyorsun.Çünkü sen sana zarar veren
alışkanlıklar geliştirmişsin.Bir şekilde pasif
eğlence araçlarını arada dinlenmek için arada
kafanı dağıtmak için kullanabilirsin.Eyvallah bunda
bir sorun yok ama hayatında büyük bir yer kaplıyorsa
bu ciddi bir sorun demektir.Sana
burada bir soru sormak istiyorum.Benim karşılaştığım
durumlarda belirli ölçülerde maddi
yetersizlikleri olan insanlar mutlu olabilirken
o maddi yetersizlik içinde.Çok iyi yerlerde
olan maddi anlamda bir güce sahip olan insanlar da
mutsuzluk da olabiliyor.Sence neden insanlar
daha çok şeye sahip oldukça mutsuz oluyorlar ?
Bu konuda senin yorumlarını çok merak ediyorum.Yorumlarını
yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.Eğer ki bu
videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone değilsen
abone olmayı unutma.Kendine çok iyi davran görüşmek üzere...
:)