Nasıl Daha Verimli Ders Çalışırsın?
Bence; ders çalışabilmek bir sanat, bir beceri işi
ve sen bu sanatı bilmiyorsan, bu konuda çok da iyi değilsen
ne kadar çabalarsan çabala, ortaya koyduğun çabanın çok az kısmının birimini alabilirsin.
Bu videoda sana, ders çalışırken dikkat etmen gereken 10 tane temel kuraldan bahsedeceğim.
İlk olarak; odanda dikkatini dağıtacak şeyler varsa, bunlardan acilen kurtulmalısın.
Telefon olur, televizyon olur, bilgisayar olur, oyuncaklar olur ya da etraf çok karmaşıksa
bunların hepsi senin, ders çalışma sürecini sabote edecektir.
Ne kadar sade bir ortam var, dikkatini dağıtacak hiçbir şey yok ortada; işte o zaman başarılı olmak daha kolay.
Ders çalışmaya başlamadan önce lazım olacak
her şeyi yanına almalısın. Su,yiyecek
eğer bir şey yiyorsan...
Kalem, kağıt
defter, kitap
Hepsi, elinin uzanabileceği mesafede olması lazım.
Bu çok önemli bir şey,
çünkü ders çalışmaya başladıktan sonra, bir süre içerisinde sıkılmaya başlayacaksın. Sıkılmaya başladığın zaman içindeki ses, seni her yerden sıkıştıracak
ve sen, yanında lazım olan bir şeyi bulundurmamışsan; o masanın başından kalkmak için o iç sese bir fırsat, bir koz vermiş oluyorsun
seni çok güzel kandırabilir
o yüzden, onun elindeki kozu alıp
masadan kalkmana sebep olacak hiçbir mazeretin olmaması lazım. Her şey, lazım olan her şey
masanda yanı başında olacak.
Bütün mahkemelerde, hakimin oturduğu yerin arkasında
'' ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR'' yazıyor ya;
bence ders çalışan bir öğrencinin arkasına da
şöyle bir yazı yazmalıyız ; cep telefonuyla ders çalışıyorsan, boşa çalışıyorsun.
Cep telefonu, ders çalışma sürecimizi
çok ciddi anlamda sabote eden
en önemli unsurlardan bir tanesi.
Eğer yanı başında bir cep telefonu varsa, sen ne kadar çalışırsan çalış
ortaya koyduğun emeğin
bence yüzde doksanı boşuna gidiyor.
Çünkü dikkat, yavaş yavaş hızını alan bir şeydir.
Sen tam hızını alacaksın, dikkatini vereceksin,
instagramdan bildirim geldi, facebooktan bildirim geldi, whatsaptan gruplardan yazışmalar geldi
Kafan oraya gidecektir.
Ve sen parça parça, iki dakika üç dakika dikkatlerle ortaya bir emek bir çaba da koysan başarıyı göremeyeceksindir.
Bu sebeple cep telefonundan kurtulman, yoğun bir ders çalışma sürecinde çok önemli
Eğer ki; masanın başında dursun ben bakmam diyorsan, bunu yapma.
Sesini kısıyoruz, internetini kapatıyoruz,
ve odada yanımızda durmuyor, dışarıda bir yere bırakıyoruz.
Eğer kendine güvenmiyorsan, ben gider arada bakarım diyorsan, evde güvendiğin birisine o telefonu emanet ediyorsun
diyorsun ki; ben ders çalışırken, bana telefonu vermeyin. Telefondan kurtuluyorsun, eğer ki başarılı olmak istiyorsan.
Kafanı karıştıracak karar verme süreçlerinden, uzak durmalısın.
Karşılaşabileceğin her soruna ilişkin, önceden verilmiş kararların olması lazım.
Bu ne demek?
Şimdi
Hangi gün ders çalışacaksın? Hangi günler hangi dersi çalışacaksın?
O gün ne kadar ders çalışacaksın? O gün sabah hangi kıyafetini giyeceksin?
Hangi gün sosyal etkinlik yapacaksın?
Hangi gün yoğun bir şekilde ders çalışacaksın?
Günün hangi saatlerinde çalışacaksın?
Bu konular aslında küçük küçük gibi görünse de,
Eğer senin bu konuda net bir ritüelin olmazsa, rutinin olmazsa
her gün, yeniden bu konularda karar vermek zorunda kalacaksın
ve durmadan çok fazla karar vermek
senin irade deponu boşaltır.
Ve bundan dolayı, öz disiplinin zayıflar.
Ama sen, her ince ayrıntıya ilişkin bir rutin oluşturmuşsan,
bu konularda düşünmezsin.
Otomatik, tıkır tıkır yoluna bakarsın.
Ve, öz disiplinin çok daha kuvvetli olur.
Bir çok insan, bir işe ilk adımı atmakta çok zorlanıyor.
Bu ders olursa, bu zorlanma daha da artabiliyor.
Peki bu zorlanmayı nasıl aşabilirsin?
Bu, ders çalışma sürecine başlarken bir ritüelinin olması lazım.
Ritüelden kastettiğim şey bir totem gibi aslında
yani seni ders çalışma sürecine başlatmadan önce
zihnine şu sinyali verdirecek
Evet sen bu hareketi, bu davranışı yapıyorsun bir sonraki adım
ders çalışma ve o başlama süreci, o en zor olan başlama süreci senin için daha kolay olacak.
Peki ritüel olarak ne seçebilirsin?
Bu istersen, on şınav çekmek olabilir
Dersin ki; her gün ben ders çalışmaya başlamadan önce, on şınav çekerim.
Ya da on kere zıplarım.
Ya da şu kıyafeti giyerim
Ya da bir bardak kahve içerim.
Seni ders çalışma sürecine hazırlayacak, sadece sana özel
anlamlı olmasına hiç gerek yok, saçma da olabilir
bir ritüelin olmalı.
Herkesin bir ders çalışma kapasitesi vardır.
Bu senin için bir saat ise bir saattir.
Bir saatten birden bire beş saate çıkamazsın
çıktığını zannedersin.
İki üç gün boyunca beş saat çalışırsın
sonrasında içindeki o ses der ki ;
sen yeterince çalıştın, gerek yok bundan sonra çalışmana, der
ve sen ondan sonra çalışmayı bırakırsın.
Ve sonuçta baktığımız zaman ne olur?
Senin düzenli bir çalışma sistemin olmaz, bırakırsın bu işleri.
Peki ne yapacağız?
Dediğim gibi, herkesin bir çalışma kapasitesi var.
Aynen sporda ağırlık kaldırmak gibi.
Bir saat çalışabiliyorsan maksimum
ilk başta bir saat çalış ve sonrasında adım adım arttır kapasiteni.
Çünkü, eğer ki birden yüklenirsen ters tepecektir
ve bıkacaksındır ders çalışmaktan.
Peki ne kadar arttırmalıyız her hafta?
Bir saat ile başlamışsan, her hafta yüzde on arttırmak senin için çok faydalı olacaktır.
Aman diyeyim, ders çalışırken mükemmelliyetçilik tuzağına düşme
Çünkü sen bilmediğin bir konuyu öğreniyorsun
zaten bilseydin, ders çalışmazdın.
Bu sebeple, arada sırada konuyu anlamaman, tökezlemen çok normal.
İnsansın yavaş yavaş , adım adım kendini geliştirirsin.
Bir de, bazı insanlar ders çalışırken çok fazla detaylarda boğulur.
Aslında asıl mevzuya, ders çalışma amacına, öğrenmeye hitap etmeyen
bir kazanım sağlamayan, yok defterin kabıydı, yok kalemin rengiydi, yok sırasıydı, yok düzeniydi
derken bir bakmışsın ki detaylarda boğulmuşsun, asıl mevzu almış başını gidiyor
ve sen beş saat uğraşmışsın bir saat anca ders çalışabilmişsin.
Detayları boşver, ana mevzuya odaklan.
Biz Türk milleti olarak çok pis gaza geliyoruz ve bundan dolayı
başlangıçta çok da becerikli olmadığımız zor konulara atlayabiliyoruz.
Eğer ki başlangıçta zor sorularla uğraşırsan, zor konularla çalışırsan
motivasyonun çabuk düşer ve şöyle bir iç ses konuşmaya başlar ;
der ki; sen beceremiyorsun bırak yapamıyorsun, zaten neyi becerdin ki, der
ve sen o zaman derslerden buz gibi soğursun.
Peki ne yapacağız?
İlk başta birazcık daha iyi olduğumuz
daha az zorlayıcı konulardan ve sorulardan başlayacağız
zorluğu aşama aşama artıracağız.
Biraz önce de söyledim, bizim en büyük düşmanımız gaza gelmek ve
arada aslında bir saat çalışabilecekken kendini beş saate zorlamak
Şimdi, kısa vadede beş saat çalışıp, bir gün beş saat çalışıp, üç gün çalışmamaktansa
her gün bir saat çalışıp, istikrarlı bir şekilde çalışmak
uzun vadede sana çok daha fazla katkı sağlayacaktır.
Ve aynı zamanda, istikrarlı çalıştığın için bir zincir oluşacaktır.
Bu zincir, senin başarına ciddi anlamda katkı sağlayacaktır.
Peki o halde ne yapıyoruz?
Sloganımız şu: ÖLÜM DE OLSA KALIM DA OLSA ÇALIŞMAYA DEVAM
Tamam ders çalışmak önemli, başarılı olmak önemli
ama ders çalışırken, sana iyi hissettiren şeylerden asla vazgeçmemelisin.
Gün içinde okuyabileceğin bir romanın olsun
kafanı çok yormayacak, senin zihnini birazcık boşaltmana fayda sağlayacak bir kitap
günde beş sayfa da okusan on sayfa da okusan, seni o ders çalışmanın stresinden uzaklaştıracak bir şey
Bir de, haftada bir gün seç kendine
o gün sosyal bir etkinlik olsun,
arkadaşlarınla buluşabilirsin, çay kahve içebilirsin
sinemaya ya da tiyatroya gidebilirsin
Yeter ki arada o ders çalışma sisteminden, bunaltısından birazcık uzaklaştığın zaman
dönüşün efsane olacaktır. Sıfırdan başlamış gibi hissedeceksin, tazeleneceksin.
Bu saydıklarımdan hangilerini yapıyorsun, hangilerini yapamıyorsun, bunlardan yorumlar kısmında bahsedebilirsin.
Beni dinlediğin için çok teşekkür ediyorum güzel insan
kendine iyi davran, görüşmek üzere.