×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.

image

Barış Özcan 2020, Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı?

Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı?

İlkokula giden bir oğlum var. Yeni yıl hediyesi olarak ona bir tahta aldık. Bir tarafı modern beyaz tahta, diğer tarafı klasik kara tahta. O okuldayken arada bir ben de bir kaçamak yapıp onu kullanmaya başladım. Tabi seçenek sayısı artınca insanda kararsızlık da artıyor. Tam üzerine yazı yazacakken acaba hangi tarafını kullansam diye düşünmeye başladım. Ben ilkokulda okuma yazmayı kara tahta üzerinde öğrendim. Ortaokul ve lisede tahtalar yeşile dönmeye başladı. Üniversitede de beyaza. Fakat ilk kez aynı anda ikisini de kullanabilme ihtimalim ortaya çıkınca bunların rengi de bana dert oldu. Öğrenme, hatırlama gibi konularda acaba hangi renk tahta daha etkili diye düşünürken bir şey aklıma geldi.

Geçen yıllarda bir haber dikkatimi çekmişti. Onu biraz hikayeleştirerek anlatayım size. 120 yıllık bir okulda tadilat yapmaya başlamışlar. Eski sıraları, sandalyeleri çıkarmışlar. Duvarlarda asılı resimleri, çizelgeleri indirmişler. Boya badana yapacakları için yerlere muşambaları sermişler. Tam işe başlayacakken şu tahtaları da sökelim, boya işi bittikten sonra tekrar yerine takarız diye düşünmüşler. Onları sökünce çok ilginç bir şeyle karşılaşmışlar. Tahtaların arkasında duvarlara gömülü halde daha eski tahtalar çıkmış. Kara tahtalar. Üstelik üzerinde tebeşirle yazılmış yazılar hala silinmemiş bir şekilde duruyormuş. Eski öğretmenlerin el yazıları, öğrencilerin teneffüslerde yaptığı çizimler. Müzik dersinde kullanılan notalar. İlginç bir çarpım tablosu. Hatta Aralık ayına ait bir takvim. 1917 yılının Aralık ayına ait! O yazıların 100 yıldan uzun bir süredir orada kaldığını fark etmişler.

Bu adeta 100 yıl önceki bir sınıfın ortak hafızasına erişmek gibi bir şey. Çünkü tahtalar öğretmen ve öğrencilerin paylaştığı büyük bir not defteri gibidir. Onların zihinlerine açılan bir pencere gibi. Çok az kişi bunun farkındadır ama eğitim dünyasında yapılan en önemli inovasyondur. Modern teknolojilerin aksine kullanımı çok basittir. Yine de etkilidir. Ekonomiktir. O yüzden yeryüzündeki neredeyse tüm okulların, tüm sınıflarına yayılmıştır.

İşin ilginci tarihi çok da eski değil. Binlerce yıldır okul ve eğitim kavramları var ama bilebildiğimiz kadarıyla herkesin paylaştığı o büyük tahtalar yok. Güney Mezopotamya'daki Sümerlerde öğrenciler kil tabletlere kalem benzeri taşlarla not alıyordu. Bugün bildiğimiz tahtaya benzer ilk nesneyi Hindistan'da görüyoruz. 11. Yüzyılda Gazneli Mahmut'la Hindistan'a giden Biruni orada gördüklerini “Tarikh al-Hind” diye bir kitapta kayıt altına almış. O kitapta dönemin eğitimi hakkında diyor ki “Okullarda öğrenciler için siyah tabletler kullanırlar. Bu tabletleri genişlemesine değil de uzunlamasına kullanırlar (yani dikey olarak). Üzerine beyaz bir materyalle soldan sağa doğru yazarlar.” Konuyla doğrudan ilgili değil ama bu kitapta bin yıl önceki yaşama dair başka ilginç bilgiler de var. Mesela iki kişi tavla oynarken zarları üçüncü bir kişi atarmış. Satrancı aynı anda dört kişi oynarmış ve tahtanın üzerine taşları şu şekilde dizerlermiş. İlgilenenler bu kitabın İngilizcesini ücretsiz olarak internet üzerinden okuyabilirler. Linkler ve kaynaklar her zaman olduğu gibi web sitemde.

Tahta konusuna dönecek olursak, öğrencilerin ve öğretmenlerin yazı yazmak için tabletler kullanması çok eskilere dayansa da bunlar hep kişiseldi. Tüm sınıfın ortak bir tahta kullanması gibi bir konsept daha 200 yıl kadar önce ortaya çıkmış. İskoçya'da bir coğrafya öğretmeni -artık tek tek öğrencilerin yanına gidip konuyu onların notları üzerinden anlatmak yerine- almış büyükçe bir kara tahtayı, asmış sınıfın duvarına ve onun üstüne yazarak çizerek anlatmaya başlamış konuları… Bu yöntemin etkili olduğu görülünce hızla ülkedeki diğer okullara, sonra da tüm dünyaya yayılmış. Kara tahta eğitim dünyasının herkes tarafından kabul görmüş en önemli teknolojik inovasyonu olarak adeta bir sembole dönüşmüş. Çünkü okullardaki eğitim metodunu değiştirmiş.

“Herkes tarafından kabul görmüş” dedim ama bununla ilgili ilginç bir istisna var. “Konik isyanı” diye tarihe geçmiş bu istisna. İsyanın sebebi kara tahtalar ve olay 1825 ve 1830 yıllarında Yale Üniversitesi'nde gerçekleşiyor. Tahtalar özellikle matematikte eski eğitim yöntemlerinin değiştirilmesine neden olmuş dedik ya… Eskiden öğrenciler sınavlarda geometri sorularını çözerken kitaplarında diyagramların -konik gibi şekillerin- bulunduğu kısımlara bakabiliyormuş. Tahta icat edilince mertlik bozulmuş, ya da asıl mertlik başlamış 🙂 Çünkü matematik profesörleri artık geometri sorularını öğrencileri tahtaya kaldırıp akıllarında kaldığı kadarıyla çözmelerini istemeye başlamış. Bu istek daha sonra kanuna dönüşünce öğrenciler isyan çıkarmışlar. Derslere, sınavlara girmemeye başlamışlar. 1832'ye kadar süren bu isyan dalgası sonucunda okuldaki öğrencilerin yarısı kovulmuş. Hikayeden çıkartacağımız ders: Matematik profesörlerinin fendi, öğrencileri yendi.

Elleri tebeşir tozuyla beyaza boyanmış, dağınık saçları ve kırışık gömlekleriyle kendinden geçmiş bir şekilde kara tahtaya formüller yazan bu kişileri küçümsememek lazım. “Ya kara tahta mı kaldı?” diyeceksiniz: “Biz artık akıllı tahtalara parmağımızla yazıp çiziyoruz.” Ben de tam oraya gelecektim.

Tahta bir konsept olarak eğitim ve iş hayatımıza girdikten sonra bir evrim geçirdi. 1800'lerden 1960'lı yıllara kadar kara tahtaydı. Sonra yeşil tahtalar ortaya çıktı. Artık bildiğimiz tahta değil de başka malzemeler de kullanılmaya başlandı. Neden yeşil sorusunun cevabını tam olarak bilemiyorum. Bazıları okunmasının daha kolay olduğunu iddia ediyor. Bazıları da pek çok kültürde yeşil rengin rahatlatıcı bir etkisi olduğundan bu rengin yaygınlaştığını söylüyor. Modern dünyada en yaygın kullanılan tahtalarsa artık beyaz. Tıpkı kitaplar ya da defterlerde olduğu gibi beyaz zemin üzerine siyah ya da farklı renklerde yazılan yazıların daha kolay okunduğu söyleniyor. Mesele sadece daha kolay okunması da değil. Üzerine daha kolay yazılması. Daha kolay silinmesi. Her şey giderek kolaylaşıyor.

Buna rağmen hala özellikle matematik profesörleri kara tahta kullanmaktan bir türlü vazgeçemiyorlar. Küçük bir azınlıktan söz ediyorum tabi. Zaten sayıları az olduğu için kullandıkları malzemeleri bulma konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda bir Japon tebeşir firması satışları azaldığı için kapanacağını duyurmuştu. Bu haberi duyan dünyanın dört bir tarafındaki matematik profesörleri kutu kutu tebeşir istif etmeye başladılar. Bazıları ömürlerinin sonuna kadar yetecek tebeşiri biriktirdiğini söylüyor. Peki nedir bu onlardaki “kara tahta – beyaz tebeşir” tutkusu? Profesörlerden birinin söyledikleri çok ilgimi çekmişti:

“Matematik bir yönüyle bilim olsa da pek çok yönden sanata benzer” diyordu. “Güzel bir dersi kara bir tahtanın üzerine işlemenin gerçekten sanatsal bir tarafı vardır. Matematikçiler birbirlerinin eserlerine bakarak imrenirler ve bu eserleri ortaya koyan araçları kullanmak isterler.”

Bu romantik ifadeler belki de yaşlanmış zihinlerin geçmişe bağlılıklarından, bir çeşit nostaljiden kaynaklanıyor. Çünkü bilimsel olarak siyah üzerine beyaz yazı yazmanın ya da beyaz üzerine siyah yazı yazmanın etkileri konusunda yapılmış çok fazla araştırma yok. Yani hangisinin üstün olduğundan emin değiliz. Aslına bakarsanız bu güzel de bir fırsat. Sizler kendi okullarınızda, işlerinizde ya da evlerinizde bununla ilgili denemeler yapabilirsiniz. Hafıza testleri. Öğretmenler sınıftaki öğrencileriyle bir denek grubu oluşturup kontrollü deneyler yapabilir. Böylece hem bilimsel yöntem kullanılmış olur hem de proje bazlı bir öğrenme gerçekleşir.

Ben şimdilerde bu denemeleri kendi üzerimde yapmaya başladım. İki yöntemin de kendine göre artıları ve eksileri var. Beyaz tahtaya kalemle daha hızlı yazılıp, çiziliyor ama kalemlerin mürekkebi durduğu yerde bile kuruyup bitiyor. Kara tahtadaki yazıların kontrastı daha çok hoşuma gidiyor. Ayrıca dijital kitapları da siyah zemin üzerine beyaz yazıyla okumayı tercih ettiğimden bana göre daha okunaklı. Ama tebeşir tozu bazıları için rahatsız edici olabilir. Her şekilde beyaza göre daha kirli bir deneyim.

Dediğim gibi bu konu tartışma götürür. Ama sanırım benim zihnim de belki nostaljik duygularla biraz kara tahtaya meylediyor bugünlerde. Beynimin çok doğal bir uzantısı gibi hissettiriyor. Üst üste yazılmış ama tam silinememiş yazılar, aklımdaki unutulmaya yüz tutmuş yine de parça parça hatırladığım anılar gibi. Birazdan cep telefonumun, dijital tabletimin, bilgisayarımın sonsuz olasılıklarla dolu ekranlarına döneceğim ve o ekranlara yazmak, o ekranları silmek çok daha kolay ve konforlu olacak. Zaten öyle olduğu için modern eğitim deyince ilk olarak bu cihazlar ve sınıflarda da akıllı tahtalar akla geliyor hemen. Ama ne var biliyor musunuz? Bundan 100 yıl sonra bir okulda tadilat yapılacağı zaman duvarın derinliklerinde üzerinde hala yazılar olan bir akıllı tahta ya da beyaz tahta bulma ihtimali çok düşük diye tahmin ediyorum. Belki de bir şeyleri unutmamak için, öğrenmek o kadar da kolay olmamalı.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı? |||или||| الأسود|السبورة|أداة استفهام|أم|الأبيض|السبورة| Black|board|question particle|or|white|board|question particle Kreidetafel oder Whiteboard? ¿Pizarra blanca o de tiza? Tableau noir ou tableau blanc ? 黒板かホワイトボードか? Меловая или белая доска? Krit- eller whiteboardtavla? Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı? Blackboard or whiteboard? هل هي السبورة السوداء أم السبورة البيضاء؟

İlkokula giden bir oğlum var. в начальную школу|||| |يذهب|واحد|ابني|لديه |going|one|my son|has 小学校1年生|||| У меня есть сын, который ходит в начальную школу. I have a son who goes to elementary school. لدي ابن يذهب إلى المدرسة الابتدائية. Yeni yıl hediyesi olarak ona bir tahta aldık. новый||подарок на Новый|в качестве|||| New|year|gift|as|to him|a|board|we bought جديد|سنة|هدية|ك|له|واحدة|سبورة|اشترينا |||||||買った Мы купили ему доску в подарок на Рождество. We bought him a board as a New Year's gift. قمنا بشراء سبورة له كهدية بمناسبة السنة الجديدة. Bir tarafı modern beyaz tahta, diğer tarafı klasik kara tahta. ||современная||||||| One|side|modern|white|board|other|side|classic|black|board أحد|جانب|حديث|أبيض|سبورة|الآخر|جانب|كلاسيكية|سوداء|سبورة |面||||||黒板|| Eine Seite ist ein modernes Whiteboard, die andere Seite eine klassische Tafel. С одной стороны современная белая доска, с другой классическая классная доска. One side is a modern whiteboard, the other side is a classic blackboard. جانب واحد سبورة بيضاء حديثة، والجانب الآخر سبورة سوداء كلاسيكية. O okuldayken arada bir ben de bir kaçamak yapıp onu kullanmaya başladım. |в школе|иногда|||||побег|делая||| |||||||évasion|||| When|at school|occasionally|one|I|also|one|cheat|doing|it|to use|I started هو|عندما كان في المدرسة|أحيانًا|واحد|أنا|أيضًا|واحد|هروب|أفعل|له|استخدامه|بدأت |学校にいるとき||||||逃げ道|||使い始めた| Während er in der Schule war, machte ich einen Kurzurlaub und fing an, es ab und zu zu benutzen. Quand j'étais à l'école, de temps en temps, je faisais aussi un petit écart et je commençais à l'utiliser. Пока он учился в школе, я взял отпуск и начал использовать его время от времени. While he is at school, I occasionally sneak in and start using it. عندما كانت في المدرسة، بدأت أحيانًا أستخدمها كنوع من الهروب. Tabi seçenek sayısı artınca insanda kararsızlık da artıyor. |option|количество вариантов|увеличивается|в человеке|неопределенность|| ||||chez l'homme||| of course|options|number|increases|in a person|indecision|also|increases بالطبع|خيار|عدد|عندما يزداد|في الإنسان|عدم اليقين|أيضا|يزداد |||増えると|人間に|優柔不断|| Wenn die Zahl der Optionen steigt, nimmt natürlich auch die Unentschlossenheit zu. Bien sûr, à mesure que le nombre d'options augmente, l'indécision augmente chez la personne. Конечно, по мере увеличения количества вариантов возрастает и нерешительность людей. Of course, as the number of options increases, indecision also increases. بالطبع، مع زيادة عدد الخيارات، يزداد التردد لدى الشخص. Tam üzerine yazı yazacakken acaba hangi tarafını kullansam diye düşünmeye başladım. на этом|на него|письмо|когда буду писать|интересно||сторону|использовать||думать| |||en écrivant||||utiliser||| Just|on|writing|was about to write|I wonder|which|side|I should use|as|to think|I started تمام|على|كتابة|كان سيكتب|هل|أي|جانبه|سأستخدم|من أجل|التفكير|بدأت |の上に||書こうとして|||面|使おうかな||| Gerade als ich darauf schreiben wollte, begann ich mich zu fragen, welche Seite ich verwenden sollte. Juste au moment où j'allais écrire dessus, je me suis demandé quel côté je devrais utiliser. Как раз когда я собирался писать на нем, я начал думать о том, какую сторону мне использовать. Just when I was about to write on it, I started to wonder which side I should use. عندما كنت على وشك الكتابة، بدأت أفكر في أي جانب سأستخدمه. Ben ilkokulda okuma yazmayı kara tahta üzerinde öğrendim. |в начальной школе|||||на доске| I|in elementary school|reading|writing|black|board|on|learned أنا|في المدرسة الابتدائية|القراءة|الكتابة|الأسود|السبورة|على|تعلمت |小学校で|||黒板|黒板|| Я научился читать и писать на доске в начальной школе. I learned to read and write on a blackboard in elementary school. لقد تعلمت القراءة والكتابة على السبورة السوداء في المدرسة الابتدائية. Ortaokul ve lisede tahtalar yeşile dönmeye başladı. средняя школа||в старшей школе|доски|зеленым|green| |||les tableaux||| Middle school|and|in high school|the boards|to green|turning|started المدرسة المتوسطة|و|في المدرسة الثانوية|السبورات|إلى اللون الأخضر|أن تصبح|بدأت 中学校|||黒板|緑色に|変わり始めた|始まった Доски начали зеленеть в средней и старшей школе. In middle school and high school, the boards started to turn green. بدأت الألواح في المدرسة المتوسطة والثانوية تتحول إلى اللون الأخضر. Üniversitede de beyaza. ||белом At the university|also|to white في الجامعة|أيضا|إلى البياض ||白い In university, they turned white. وفي الجامعة أيضًا إلى اللون الأبيض. Fakat ilk kez aynı anda ikisini de kullanabilme ihtimalim ortaya çıkınca bunların rengi de bana dert oldu. ||||в одно время|both||использовать|вероятность||когда появится|||||проблема| ||||||||ma possibilité|||||||| But|first|time|same|at the same time|both of them|also|using|my possibility|to emerge|when|these|color|also|to me|trouble|became لكن|الأول|مرة|نفس|في وقت واحد|كليهما|أيضا|استخدام|احتمالي|في الظهور|عندما|هؤلاء|لون|أيضا|لي|هم|أصبح ||||||||可能性|現れた|出てきた時|||||| Но когда впервые появилась возможность использовать их оба одновременно, меня смущал и их цвет. However, when the possibility of using both of them at the same time arose for the first time, their color became a concern for me. لكن عندما ظهرت لي إمكانية استخدام كلا اللونين في نفس الوقت، أصبح لونها مصدر قلق لي. Öğrenme, hatırlama gibi konularda acaba hangi renk tahta daha etkili diye düşünürken bir şey aklıma geldi. |воспоминание||в этих вопросах||||||эффективнее||думал||вещь|| |rappel|||||||||||||| Learning|remembering|like|in subjects|I wonder|which|color|board|more|effective|(particle indicating reason)|while thinking|one|thing|to my mind|came التعلم|التذكر|مثل|في المواضيع|هل|أي|لون|سبورة|أكثر|فعالة|من أجل|بينما كنت أفكر|واحد|شيء|إلى ذهني|جاء |記憶||トピックについて||||ボード||効果的|||||| Пока я думал о том, какая цветная доска более эффективна для таких предметов, как обучение и запоминание, мне кое-что пришло в голову. While thinking about which color board is more effective in terms of learning and remembering, something came to my mind. بينما كنت أفكر في أي لون من الألواح أكثر فعالية في التعلم والتذكر، خطرت لي فكرة.

Geçen yıllarda bir haber dikkatimi çekmişti. прошлые||||внимание|привлекла внимание |||||avait attiré Last|years|a|news|my attention|had caught الماضي|في السنوات|واحدة|خبر|انتباهي|جذب |||||引きつけた В прошлом году мое внимание привлекла новость. In the past years, a news story had caught my attention. في السنوات الماضية، لفت انتباهي خبر. Onu biraz hikayeleştirerek anlatayım size. ||в виде рассказа|я расскажу| ||en racontant|| I|a little|by narrating it as a story|I will explain|to you ذلك|قليلاً|من خلال تحويله إلى قصة|سأخبركم|لكم ||物語風に|話しましょう| Ich möchte Ihnen eine kleine Geschichte dazu erzählen. Позвольте мне рассказать вам небольшую историю об этом. Let me narrate it to you with a bit of storytelling. دعوني أروي لكم القصة قليلاً. 120 yıllık bir okulda tadilat yapmaya başlamışlar. |||ремонт||они начали |||rénovation|| year old|a|in school|renovation|to|they have started سنوية|واحد|في المدرسة|تجديد|للقيام|بدأوا |||||始めた Sie begannen mit der Renovierung einer 120 Jahre alten Schule. They had started renovations in a 120-year-old school. لقد بدأوا في تجديد مدرسة عمرها 120 عاماً. Eski sıraları, sandalyeleri çıkarmışlar. |ряды|стулья|вытащили ||les chaises|ont sorti Old|desks|chairs|they have removed القديمة|المقاعد|الكراسي|أخرجوا |列|椅子|出している Sie haben die alten Tische und Stühle entfernt. Вынесли старые лавки и стулья. They have removed the old benches and chairs. لقد أخرجوا المقاعد والكراسي القديمة. Duvarlarda asılı resimleri, çizelgeleri indirmişler. на стенах|висящие|pictures|таблицы|сняли их sur les murs||les images|les tableaux|ont descendu On the walls|hanging|the pictures|the charts|they have taken down على الجدران|المعلقة|الصور|الجداول|قد نزلوا 壁に|掛けられた|絵|表を|下ろした Sie nahmen Bilder und Tabellen an den Wänden ab. Они скачали картинки и схемы, висящие на стенах. They have taken down the pictures and charts hanging on the walls. لقد أزالوا الصور والرسوم المعلقة على الجدران. Boya badana yapacakları için yerlere muşambaları sermişler. покраска|покраска|они будут делать|||покрытия из|раскатали они peinture|peinture||||les bâches|ils ont étendu Paint|whitewash|they will do|for|to the floors|tarpaulins|they have spread الطلاء|الترميم|سيقومون|من أجل|على الأرض|الأغطية البلاستيكية|قد فرشوا 塗料|塗装|する予定|||シート|敷いていた Sie legten Planen auf den Boden, weil sie streichen und tünchen wollten. Так как собирались красить и белить, то на землю постелили линолеум. Since they will be painting, they have laid down tarpaulins on the floors. لأنهم سيقومون بطلاء الجدران، فقد فرشوا الأرضيات بالقماش البلاستيكي. Tam işe başlayacakken şu tahtaları da sökelim, boya işi bittikten sonra tekrar yerine takarız diye düşünmüşler. вот|работе|когда начнем||доски||снимем их|||||снова||поставим обратно||они подумали ||allait commencer||planches||démonter|peinture||||||nous remettrons||ont pensé Just|to work|was about to start|those|boards|also|let's remove|paint|job|after finishing|later|again|in place||as|they thought تمام|العمل|عندما كان سيبدأ|هذه|الألواح|أيضا|نزيلها|الطلاء|العمل|بعد الانتهاء|لاحقا|مرة أخرى|في مكانها||من أجل|لقد فكروا ||始めるところで||板||取り外そう|||終わった後||||取り付ける||考えた Gerade als sie mit den Arbeiten beginnen wollten, dachten sie daran, diese Bretter zu entfernen und sie nach Abschluss der Malerarbeiten wieder anzubringen. Как только мы собирались начать работу, они подумали, а давайте уберем эти доски, а после того, как покрасим, поставим обратно. Just as they were about to start working, they thought, let's take off these boards too, we can put them back after the painting is done. عندما كانوا على وشك البدء في العمل، فكروا في إزالة هذه الألواح، وسنقوم بإعادتها بعد الانتهاء من الطلاء. Onları sökünce çok ilginç bir şeyle karşılaşmışlar. |когда они искали||интересная||вещью|встретили что |en les démontant||||| Them|when they removed|very|interesting|a|thing|they encountered هم|عندما أزالوا|جدا|مثير للاهتمام|شيء|مع شيء|واجهوا |彼らが引き抜くと|||||出会った Als sie sie zerlegten, stießen sie auf etwas sehr Interessantes. Когда они разобрали их, то обнаружили кое-что очень интересное. When they removed them, they encountered something very interesting. عندما أزالوها، واجهوا شيئًا مثيرًا للاهتمام. Tahtaların arkasında duvarlara gömülü halde daha eski tahtalar çıkmış. досках|за досками|в стенах|встроенные|||||выявились The boards|behind|to the walls|buried|in a state|more|old|boards|have come out ألواح|خلف|للجدران|مدفونة|في حالة|أكثر|قديمة|ألواح|ظهرت |後ろに|壁に|埋まっている|||||出てきた Hinter den Brettern befanden sich ältere Bretter, die in die Wände eingelassen waren. За досками старые доски, встроенные в стены. Older boards have been found embedded in the walls behind the boards. تم العثور على ألواح أقدم مدفونة في الجدران خلف الألواح. Kara tahtalar. Black|boards سوداء|ألواح классные доски. Blackboards. ألواح سوداء. Üstelik üzerinde tebeşirle yazılmış yazılar hala silinmemiş bir şekilde duruyormuş. к тому же|на|мелом|написаны|надписи||не стерты||способом|стояла ||à la craie||||non effacés|||était Moreover|on it|with chalk|written|writings|still|unwiped|one|in a way|was standing بالإضافة إلى|عليه|بالطباشير|مكتوبة|الكتابات|لا تزال|غير محذوفة|واحدة|بطريقة|كانت موجودة ||チョークで||文字||消されていない|||立っている Außerdem waren die Kreideschriften darauf noch intakt. Более того, надписи, написанные на нем мелом, остались нетронутыми. Moreover, the writings written in chalk have not been erased and still remain. علاوة على ذلك، كانت الكتابات المكتوبة بالطباشير لا تزال موجودة دون أن تُمحى. Eski öğretmenlerin el yazıları, öğrencilerin teneffüslerde yaptığı çizimler. |старых учителей||рукописи||перемены|делали|drawings |||||récréations|| Old|teachers'|hand|writings|students'|during recess|made|drawings القديمة|المعلمين|اليد|الكتابات|الطلاب|في فترات الاستراحة|التي قاموا بها|الرسومات |古い教師たちの||||休み時間に||絵 Handschriften von ehemaligen Lehrern, Zeichnungen von Schülern in den Pausen. Почерк бывших учителей, рисунки, сделанные учениками на переменах. The handwriting of old teachers, drawings made by students during breaks. خطوط المعلمين القدامى، ورسومات الطلاب خلال فترات الاستراحة. Müzik dersinde kullanılan notalar. |на уроке музыки||ноты |de cours|| Music|in the class|used|notes موسيقى|في الدرس|المستخدمة|النوتات |||楽譜 Im Musikunterricht verwendete Noten. Notes used in music class. النوتات المستخدمة في درس الموسيقى. İlginç bir çarpım tablosu. ||таблица умножения|таблица умножения ||tableau de multiplication| |a|multiplication|table |واحد|ضرب|جدول ||掛け算|表 Interessante Multiplikationstabelle. Интересная таблица умножения. An interesting multiplication table. جدول ضرب مثير للاهتمام. Hatta Aralık ayına ait bir takvim. |декабрь|месяца|принадлежащий к||календарь ||mois|||calendrier Even|December|of the month|belonging to|a|calendar حتى|ديسمبر|لشهر|متعلق|واحد|تقويم |||||カレンダー Sogar einen Kalender für Dezember. Даже календарь на декабрь. In fact, a calendar for the month of December. حتى تقويم لشهر ديسمبر. 1917 yılının Aralık ayına ait! года||| de l'année||| of the year|December|month|belongs to السنة|ديسمبر|إلى|متعلق の年||の月| Это с декабря 1917 года! For the month of December in the year 1917! يتعلق بشهر ديسمبر من عام 1917! O yazıların 100 yıldan uzun bir süredir orada kaldığını fark etmişler. |письмах||||период времени||осталась там|заметили|they have noticed They|writings|from years|longer|a|duration|there|had remained|notice|they had noticed تلك|الكتابات|من سنة|طويلة|واحدة|منذ|هناك|بقاءها|إدراك|أدركوا |その文章|||||||| Sie stellten fest, dass diese Schriften seit mehr als 100 Jahren vorhanden waren. Они поняли, что эти записи были там более 100 лет. They noticed that those writings have been there for over 100 years. لقد لاحظوا أن تلك الكتابات كانت هناك لأكثر من 100 عام.

Bu adeta 100 yıl önceki bir sınıfın ortak hafızasına erişmek gibi bir şey. |как будто||||класса||коллективной памяти|accessing||| |||||||mémoire|||| This|almost|year|from 100 years ago|a|class's|common|memory|to access|like|a|thing هذا|كأنها|سنة|السابقة|واحد|الفصل|المشترك|لذاكرته|الوصول|مثل|واحد|شيء |||||クラス||記憶|||| Es ist fast so, als würde man auf das kollektive Gedächtnis einer Klasse von vor 100 Jahren zugreifen. Это почти как получить доступ к коллективной памяти классной комнаты 100 лет назад. It's almost like accessing the collective memory of a classroom from 100 years ago. إنه كأنك تصل إلى الذاكرة المشتركة لفصل دراسي قبل 100 عام. Çünkü tahtalar öğretmen ve öğrencilerin paylaştığı büyük bir not defteri gibidir. |||||который делят|||заметка|notebook|like |||||partagé||||carnet| Because|the boards|teacher|and|students'|shared|big|a|note|notebook|is like لأن|اللوحات|المعلم|و|الطلاب|التي يشاركها|كبير|واحد|ملاحظة|دفتر|مثل ||||生徒の|共有する||||ノート|のようだ Потому что классные доски похожи на большую тетрадь, которую используют учителя и ученики. Because the boards are like a large notebook shared by teachers and students. لأن الألواح تشبه دفتر ملاحظات كبير يشاركه المعلمون والطلاب. Onların zihinlerine açılan bir pencere gibi. |их умы|открывающаяся||окно| |à leur esprit|||| Their|minds|opening|a|window|like هم|عقولهم|المفتوحة|واحدة|نافذة|مثل |彼らの心に|||窓| Это как окно в их разум. They are like a window opening to their minds. إنها كنافذة تفتح على عقولهم. Çok az kişi bunun farkındadır ama eğitim dünyasında yapılan en önemli inovasyondur. ||||осознает это||образование|в мире образования||||инновация ||||est conscient|||||||innovation Very|few|people|this|is aware|but|education|in the world|made|the most|important|innovation كثير|قليل|شخص|هذا|يدرك|لكن|التعليم|في العالم|الذي تم|الأكثر|أهمية|ابتكار ||||気づいている|||教育界||||革新です Nur wenige Menschen sind sich dessen bewusst, aber es ist die wichtigste Innovation in der Welt der Bildung. Об этом мало кто знает, но это самая важная инновация в мире образования. Very few people are aware of this, but it is the most important innovation in the world of education. قليل من الناس يدركون ذلك، لكنه يعتبر من أهم الابتكارات في عالم التعليم. Modern teknolojilerin aksine kullanımı çok basittir. |технологий|в отличие от|использование||просто |technologies||||est simple Modern|technologies|contrary to|usage|very|is simple الحديثة|التكنولوجيا|على عكس|استخدامه|جدا|بسيط |技術|対照的に|||簡単です В отличие от современных технологий, он очень прост в использовании. Unlike modern technologies, its use is very simple. على عكس التقنيات الحديثة، فإن استخدامه بسيط للغاية. Yine de etkilidir. ||влияет на результат still|also|is effective مرة أخرى|أيضا|فعّالة ||効果的です Es ist immer noch wirksam. Тем не менее, это эффективно. Yet, it is effective. ومع ذلك، فإنه فعال. Ekonomiktir. это экономика It is economical اقتصادي 経済的です Это экономично. It is economical. وهو اقتصادي. O yüzden yeryüzündeki neredeyse tüm okulların, tüm sınıflarına yayılmıştır. ||на земле|почти||||классы|распространилась |||||||à leurs classes|s'est répandu That|||almost|all|schools|all|to their classrooms|has spread هذا|السبب|على وجه الأرض|تقريبًا|جميع|المدارس|جميع|إلى صفوفها|قد انتشرت ||地球上の|||学校の||クラスに|広がっている Deshalb hat es sich in fast allen Schulen der Welt in allen Klassen verbreitet. Вот почему он распространился на все классы почти всех школ мира. That's why it has spread to almost all schools and all classrooms on Earth. لذلك انتشرت في جميع المدارس تقريبًا على وجه الأرض، في جميع الفصول.

İşin ilginci tarihi çok da eski değil. дело|интересно||||| |interesting thing|history|very|also|old|not |المثير للاهتمام|التاريخ|جدا|أيضا|قديم|ليس |面白いこと||||| Das Interessante daran ist, dass seine Geschichte noch nicht sehr alt ist. Интересно то, что его история не очень древняя. Interestingly, its history is not very old. المثير للاهتمام أن التاريخ ليس قديمًا جدًا. Binlerce yıldır okul ve eğitim kavramları var ama bilebildiğimiz kadarıyla herkesin paylaştığı o büyük tahtalar yok. тысячелетий||||образование|понятия об образ|||насколько мы зна|насколько нам известно|||||| ||||||||sachant||||||| thousands|for years|school|and|education|concepts|exist|but|as far as we know||everyone's|shared|those|big|boards|do not exist آلاف|منذ سنوات|المدرسة|و|التعليم|المفاهيم|موجودة|لكن|نعرفه||الجميع|يشارك|تلك|الكبيرة|السبورات|غير موجودة |||||概念|||私たちが知っている||||||| Schul- und Bildungskonzepte gibt es schon seit Tausenden von Jahren, aber soweit wir wissen, gibt es keine großen Tafeln, die von allen genutzt werden. Концепции школы и образования существовали тысячи лет, но, насколько нам известно, не существует общих общих досок. The concepts of school and education have existed for thousands of years, but as far as we know, there were no large boards shared by everyone. لقد كانت هناك مفاهيم المدرسة والتعليم لآلاف السنين، لكن كما نعلم، لم تكن هناك تلك الألواح الكبيرة التي يشاركها الجميع. Güney Mezopotamya'daki Sümerlerde öğrenciler kil tabletlere kalem benzeri taşlarla not alıyordu. Южная|в Южной Мес|Шумеры||глине|таблицы||подобные каранда|камнями|записи|делали заметки |de Mésopotamie|chez les Sumériens||argile|tablettes|||pierres|| Southern|in Mesopotamia|among the Sumerians|students|clay|to tablets|pencil|similar|with stones|notes|were taking الجنوب|في بلاد الرافدين|في السومريين|الطلاب|الطين|على الألواح|قلم|مشابهة|بالحجارة|ملاحظات|كانوا يأخذون |メソポタミアの|シュメール人||粘土|粘土板に|||石のような|| Bei den Sumerern im südlichen Mesopotamien machten sich die Schüler mit bleistiftähnlichen Steinen Notizen auf Tontafeln. У шумеров в южной Месопотамии ученики делали записи на глиняных табличках с камнями, похожими на ручки. In Sumer in Southern Mesopotamia, students took notes on clay tablets with stone-like tools. في سومر بجنوب بلاد الرافدين، كان الطلاب يأخذون ملاحظات على ألواح طينية باستخدام أدوات تشبه الأقلام. Bugün bildiğimiz tahtaya benzer ilk nesneyi Hindistan'da görüyoruz. ||доска|||объект|в Индии| ||plaque||||| Today|we know|to the board|similar|first|object|in India|we see اليوم|نعرفه|إلى السبورة|مشابهة|أول|شيء|في الهند|نرى ||板|||物|| Das erste Objekt, das dem Holz ähnelt, das wir heute kennen, wurde in Indien gefunden. Мы видим первый подобный дереву объект, известный нам сегодня, в Индии. Today we see the first object similar to the board we know in India. اليوم نرى أول شيء مشابه للوحة التي نعرفها في الهند. 11. 11. 11. Yüzyılda Gazneli Mahmut'la Hindistan'a giden Biruni orada gördüklerini “Tarikh al-Hind” diye bir kitapta kayıt altına almış. |Газневид|с Mahmutом|в Индию||Бируни||что он видел|История||Индия|||в книге|записал|в записи| |Gaznè|Mahmut|||Biruni|||Histoire||l'Inde||||enregistré|| In the century|Ghaznavid|Mahmud with|to India|who went|Al-Biruni|there|what he saw|History||India|called|a|in a book|record|under|had taken في القرن|الغزنوي|مع محمود|إلى الهند|الذي ذهب|البيروني|هناك|ما رآه|تاريخ|||باسم|واحد|في كتاب|تسجيل|تحت|أخذ |ガズナ朝|マフムードと|||ビルーニ||見たこと|インドの歴史||インド|||||| Au XIIe siècle, Biruni a voyagé en Inde avec Mahmud de Ghazni et a enregistré ce qu'il y a observé dans un livre intitulé « Tarikh al-Hind ». Бируни, отправившийся в Индию с Махмудом Газни в XVI веке, записал увиденное там в книге под названием «Тарих аль-Хинд». In the 11th century, Biruni, who went to India with Mahmud of Ghazni, recorded what he saw in a book called "Tarikh al-Hind." في القرن الحادي عشر، سجل البيروني الذي ذهب إلى الهند مع محمود الغزنوي ما رآه في كتاب بعنوان "تاريخ الهند". O kitapta dönemin eğitimi hakkında diyor ki “Okullarda öğrenciler için siyah tabletler kullanırlar. ||периода|образование||||||||| That|in the book|period|education|about|says|that|In schools|students|for|black|tablets|use ذلك|في الكتاب|العصر|التعليم|عن|يقول|أن|في المدارس|الطلاب|من أجل|الأسود|اللوحات|يستخدمون ||時代の|教育|について|||||||黒いタブレット|使用する Dans ce livre, il dit à propos de l'éducation de l'époque : « Dans les écoles, ils utilisent des tablettes noires pour les étudiants. » Он говорит об образовании того периода в этой книге: «В школах используют черные планшеты для учащихся. In that book, he says about the education of the period, "They use black tablets for students in schools." في ذلك الكتاب، يقول عن التعليم في تلك الفترة: "يستخدمون الألواح السوداء للطلاب في المدارس." Bu tabletleri genişlemesine değil de uzunlamasına kullanırlar (yani dikey olarak). |таблетки|в ширину|||вдоль длинной|||вертикально| |tablettes|en largeur|||longitudinalement|||| This|tablets|horizontally|not|but|vertically|they use|(that is|vertical|as) هذا|الأجهزة اللوحية|عرضاً||أيضاً|طولاً|يستخدمونها|(يعني|عمودي|بشكل |タブレット|横に|||縦に|||縦に| Sie verwenden diese Tabletten in Längsrichtung und nicht in der Breite (d. h. vertikal). Ils utilisent ces tablettes non pas en largeur mais en longueur (c'est-à-dire verticalement). Они используют эти планшеты вдоль (то есть вертикально), а не широко. They use these tablets lengthwise rather than widthwise (i.e., vertically). يستخدمون هذه الأقراص بالطول وليس بالعرض (أي عمودياً). Üzerine beyaz bir materyalle soldan sağa doğru yazarlar.” Konuyla doğrudan ilgili değil ama bu kitapta bin yıl önceki yaşama dair başka ilginç bilgiler de var. на|||||||||||||||||||||||| |||matériel||||||||||||||||||||| On|white|a|material|from the left|to the right|correctly|they write|With the subject|directly|related|not|but|this|in the book|thousand|year|previous|life|about|other|interesting|information|also|exist على|أبيض|واحد|بمادة|من اليسار|إلى اليمين|مباشرة|يكتبون|بالموضوع|مباشرة|متعلق|ليس|لكن|هذا|في الكتاب|ألف|سنة|السابقة|حياة|عن|أخرى|مثيرة للاهتمام|معلومات|أيضا|موجود |||材料|左から|||||直接|||||||||生活||||||ある «Ils écrivent de gauche à droite sur un matériau blanc.» Ce n'est pas directement lié au sujet, mais ce livre contient également d'autres informations intéressantes sur la vie d'il y a mille ans. Они написаны слева направо белым материалом». Она не имеет прямого отношения к теме, но в этой книге есть и другие интересные сведения о жизни тысячелетней давности. "They write from left to right on a white material." It's not directly related to the topic, but this book also contains other interesting information about life a thousand years ago. يكتبون عليها بمادة بيضاء من اليسار إلى اليمين. "ليس له علاقة مباشرة بالموضوع، لكن في هذا الكتاب توجد معلومات مثيرة أخرى عن الحياة قبل ألف عام. Mesela iki kişi tavla oynarken zarları üçüncü bir kişi atarmış. |||backgammon||||||a lancé For example|two|people|backgammon|while playing|the dice|third|one|person|would throw على سبيل المثال|اثنان|شخص|الطاولة|عندما يلعبون|النرد|ثالث|واحد|شخص|كان يرمي |||バックギャモン||サイコロを||||振っていた Wenn zum Beispiel zwei Personen Backgammon spielten, würfelte eine dritte Person. Par exemple, lorsque deux personnes jouent aux dammes, un troisième joueur lançait les dés. Например, пока два человека играли в нарды, третий бросал кости. For example, when two people played backgammon, a third person would throw the dice. على سبيل المثال، عندما يلعب شخصان لعبة النرد، كان شخص ثالث يرمي النرد. Satrancı aynı anda dört kişi oynarmış ve tahtanın üzerine taşları şu şekilde dizerlermiş. échecs|||||jouaient||du plateau|||||disaient Chess|same|time|four|people|would play|and|board|on|pieces|this|way|would arrange الشطرنج|نفس|في نفس الوقت|أربعة|أشخاص|يلعبون|و|اللوحة|فوق|القطع|هذه|الطريقة|يضعونها チェス|||||playing||ボードの||駒を|||並べる Schach wurde von vier Personen gleichzeitig gespielt, und die Figuren waren wie folgt auf dem Brett angeordnet. Aux échecs, quatre personnes jouaient en même temps et disposaient les pièces sur le plateau de cette manière. Четыре человека одновременно играли в шахматы и расставляли фигуры на доске вот так. Chess was played by four people at the same time, and they would arrange the pieces on the board in this way. كان أربعة أشخاص يلعبون الشطرنج في نفس الوقت، وكانوا يرتبون القطع على اللوحة بهذه الطريقة. İlgilenenler bu kitabın İngilizcesini ücretsiz olarak internet üzerinden okuyabilirler. ceux qui s'intéressent||||||||peuvent lire |this|book|English version|for free|as|internet|via|can read |هذا|الكتاب||مجانًا|عبر|الإنترنت|من|يمكنهم قراءته 興味のある方|||英語版|無料で||||読むことができる Желающие могут бесплатно прочитать английскую версию этой книги в Интернете. Those interested can read the English version of this book for free online. يمكن للمهتمين قراءة النسخة الإنجليزية من هذا الكتاب مجانًا عبر الإنترنت. Linkler ve kaynaklar her zaman olduğu gibi web sitemde. liens|||||||| Links|and|resources|every|time|as|like|web|on my site الروابط|و|المصادر|كل|وقت|كانت|كما|ويب|في موقعي リンク||||||||私のサイトに Ссылки и ресурсы как всегда на моем сайте. Links and sources are on my website as always. الروابط والمصادر كما هو الحال دائمًا على موقعي الإلكتروني.

Tahta konusuna dönecek olursak, öğrencilerin ve öğretmenlerin yazı yazmak için tabletler kullanması çok eskilere dayansa da bunlar hep kişiseldi. ||||||||||||||datait||||personnel The board|topic|will return|if we|students'|and|teachers'|writing|to write|for|tablets|use|very|to ancient times|dates back|too|these|always|were personal السبورة|موضوع|سيعود|إذا|الطلاب|و|المعلمون|الكتابة|الكتابة|من أجل|الأجهزة اللوحية|استخدامهم|جدا|إلى العصور القديمة|تعود|أيضا|هذه|دائما|كانت شخصية |||||||||||使用||昔から|基づいている||||個人的な En ce qui concerne le tableau, bien que l'utilisation de tablettes par les élèves et les enseignants pour écrire remonte à longtemps, elles ont toujours été personnelles. Возвращаясь к теме доски, она всегда была личной, хотя использование планшетов учениками и учителями для письма восходит к древним временам. Returning to the topic of the board, although students and teachers have been using tablets to write for a long time, these have always been personal. إذا عدنا إلى موضوع اللوح، فإن استخدام الطلاب والمعلمين للأجهزة اللوحية للكتابة يعود إلى زمن بعيد، لكن ذلك كان دائمًا شخصيًا. Tüm sınıfın ortak bir tahta kullanması gibi bir konsept daha 200 yıl kadar önce ortaya çıkmış. ||commun|||||||||||| All|class|shared|a|blackboard|use|like|a|concept|more|years|about|ago|emerged|has come out كل|الفصل|مشترك|واحد|سبورة|استخدام|مثل|واحد|مفهوم|أكثر|سنة|حوالي|قبل|ظهر| ||||||||概念|||||| Le concept d'un tableau commun pour toute la classe a émergé il y a environ 200 ans. Идея использования общей доски для всего класса возникла около 200 лет назад. The concept of the entire class using a common board emerged about 200 years ago. ظهر مفهوم استخدام لوح مشترك لجميع الطلاب قبل حوالي 200 عام. İskoçya'da bir coğrafya öğretmeni -artık tek tek öğrencilerin yanına gidip konuyu onların notları üzerinden anlatmak yerine- almış büyükçe bir kara tahtayı, asmış sınıfın duvarına ve onun üstüne yazarak çizerek anlatmaya başlamış konuları… Bu yöntemin etkili olduğu görülünce hızla ülkedeki diğer okullara, sonra da tüm dünyaya yayılmış. en Écosse||||||||||||||||||||tableau|a accroché||au mur|||||||||||efficace||vu||||||||| in Scotland|a|geography|teacher|no longer|one|individually|students'|to|going|the subject|their|notes|through|to explain|instead of|he/she/it took|large|a|black|board|he/she/it hung|the classroom's|on the wall|and|it|on top of it|by writing|by drawing|to explain|he/she/it started|the topics|This|method's|effective|that|when seen|quickly|in the country|other|to schools|then|also|all|to the world|spread |معلم|جغرافيا||لم يعد|واحد|فردي|الطلاب|بجانبهم|الذهاب|الموضوع||ملاحظاتهم|من خلال|شرحه|بدلاً من|أخذ|كبير||سبورة||علق|الفصل|على الجدار|و||فوقها|بالكتابة|بالرسم|لشرح|بدأ|المواضيع|هذه|الطريقة|فعالة|كانت|عندما لوحظت|بسرعة|في البلاد|الأخرى|المدارس|ثم|أيضاً|كل|العالم|انتشرت スコットランドで||地理|||||||||||||||かなり大きな|||黒板|掛けた||教室の壁に||||||||||この方法|||見られたので|急速に|||学校|||||広がった Ein Geografielehrer in Schottland nahm - anstatt zu einzelnen Schülern zu gehen und ihnen das Thema anhand ihrer Notizen zu erklären - eine große Tafel, hängte sie an die Wand des Klassenzimmers und begann, die Themen durch Schreiben und Zeichnen darauf zu erklären... Als sich diese Methode als wirksam erwies, verbreitete sie sich schnell in anderen Schulen des Landes und dann in der ganzen Welt. Un enseignant de géographie en Écosse -au lieu de se rendre individuellement auprès des élèves pour expliquer le sujet à partir de leurs notes- a pris un grand tableau noir, l'a accroché au mur de la classe et a commencé à expliquer les sujets en écrivant et en dessinant dessus… Une fois que cette méthode a prouvé son efficacité, elle s'est répandue rapidement dans les autres écoles du pays, puis dans le monde entier. Учитель географии в Шотландии вместо того, чтобы подходить к ученикам по одному и объяснять предмет по их заметкам, взял большую доску и начал объяснять предметы, написав на стене в классе и написав на ней. Мир. In Scotland, a geography teacher -instead of going to each student individually to explain the topic through their notes- took a large blackboard, hung it on the classroom wall, and started explaining the topics by writing and drawing on it... Once the effectiveness of this method was observed, it quickly spread to other schools in the country and then to the whole world. كان هناك معلم جغرافيا في اسكتلندا -بدلاً من الذهاب إلى كل طالب على حدة وشرح الموضوع من خلال ملاحظاتهم- أخذ سبورة كبيرة، وعلقها على جدار الفصل وبدأ في شرح المواضيع من خلال الكتابة والرسم عليها... وعندما تبين أن هذه الطريقة فعالة، انتشرت بسرعة إلى المدارس الأخرى في البلاد، ثم إلى جميع أنحاء العالم. Kara tahta eğitim dünyasının herkes tarafından kabul görmüş en önemli teknolojik inovasyonu olarak adeta bir sembole dönüşmüş. |||||||||||innovation||||symbole| Black|board|education|world|everyone|by|acceptance|seen|most|important|technological|innovation|as|almost|a|symbol|has turned الأسود|اللوح|التعليم|العالم|الجميع|بواسطة|قبول|مُعترف به|الأكثر|أهمية|التكنولوجية|الابتكار|كـ|تقريبًا|واحد|رمز|تحول |||教育の世界||||受け入れられた|||技術的な|革新||||象徴|象徴となった Доска стала символом самой важной технологической инновации в мире образования, которая была принята всеми. The blackboard has almost become a symbol as the most widely accepted technological innovation in the education world. تحولت السبورة إلى رمز تقريبًا كأهم ابتكار تكنولوجي مقبول من الجميع في عالم التعليم. Çünkü okullardaki eğitim metodunu değiştirmiş. |||méthode|a changé Because|in schools|education|method|has changed لأن|في المدارس|التعليم|منهج|قد غيّر |学校の|教育|教育方法|変更した Потому что он изменил метод обучения в школах. Because it changed the educational method in schools. لأنها غيرت طريقة التعليم في المدارس.

“Herkes tarafından kabul görmüş” dedim ama bununla ilgili ilginç bir istisna var. ||||||||||exception| Everyone|by|acceptance|seen|I said|but|with this|related|interesting|one|exception|exists الجميع|من|قبول|مُعترف به|قلت|لكن|بهذا|متعلق|مثير للاهتمام|واحد|استثناء|موجود ||||||||||例外| Ich sagte "allgemein anerkannt", aber es gibt eine interessante Ausnahme. Я сказал «это общепринято», но есть интересное исключение. I said it was "accepted by everyone," but there is an interesting exception related to this. قلت "مقبول من الجميع" لكن هناك استثناء مثير للاهتمام يتعلق بذلك. “Konik isyanı” diye tarihe geçmiş bu istisna. Konik|révolte||||| Konik|rebellion|as|to history|has gone down|this|exception كونيك|تمرد|كـ|للتاريخ|مسجل|هذه|استثناء コニック|反乱||||| Diese Ausnahme ist als "Konik-Meuterei" in die Geschichte eingegangen. Это исключение, вошедшее в историю как «бунт Коников». This exception is known in history as the "Conic Rebellion." هذه الاستثناء التي عُرفت في التاريخ باسم "ثورة المخروط". İsyanın sebebi kara tahtalar ve olay 1825 ve 1830 yıllarında Yale Üniversitesi'nde gerçekleşiyor. de l'insurrection||||||||Yale|| |cause|black|boards|and|event|and|in the years|Yale|University|takes place |سبب|الأسود|الألواح|و|الحدث|و|في سنوات|ييل|في الجامعة|يحدث 反乱の||||||||イェール|イェール大学| Der Grund für den Aufruhr waren Tafeln, und der Vorfall ereignete sich an der Yale-Universität in den Jahren 1825 und 1830. Причиной бунта являются классные доски, а события происходят в Йельском университете в 1825 и 1830 годах. The reason for the rebellion was blackboards, and the event took place at Yale University between 1825 and 1830. سبب الثورة هو الألواح السوداء، وقد حدثت في جامعة ييل في عامي 1825 و1830. Tahtalar özellikle matematikte eski eğitim yöntemlerinin değiştirilmesine neden olmuş dedik ya… Eskiden öğrenciler sınavlarda geometri sorularını çözerken kitaplarında diyagramların -konik gibi şekillerin- bulunduğu kısımlara bakabiliyormuş. |||||méthodes|de la modification||||||||||||||||||pouvaient The boards|especially|in mathematics|old|education|methods|to the change|reason|had been|we said|you know|In the past|students|in exams|geometry|questions|while solving|in their books|diagrams||like|shapes|located|parts|could look السبورات|خاصةً|في الرياضيات|القديمة|التعليم|طرقهم|تغييرها|سبب|حدث|قلنا|أليس كذلك|في السابق|الطلاب|في الامتحانات|الهندسة|أسئلتهم|أثناء الحل|في كتبهم|الرسوم البيانية||مثل|الأشكال|الموجودة|في الأجزاء|كان بإمكانهم النظر ||数学で|||方法|変更に|||||||試験で|幾何学(1)|問題||本の|図|||図形||部分|見ていた Wie wir schon sagten, haben die Tafeln zu einer Änderung der alten Lehrmethoden geführt, vor allem in der Mathematik... Früher konnten die Schüler beim Lösen von Geometriefragen in Prüfungen auf die Teile ihrer Bücher schauen, die Diagramme enthielten - Formen wie Kegelschnitte. Nous avons dit que les tableaux ont particulièrement conduit à un changement des anciennes méthodes d'enseignement en mathématiques… Autrefois, les étudiants pouvaient consulter les sections de leurs livres où se trouvaient des diagrammes - comme des formes coniques - lorsqu'ils résolvaient des questions de géométrie dans les examens. Мы сказали, что доски привели к изменению старых методов обучения, особенно по математике: в прошлом ученики могли смотреть на части своих книг, где встречались диаграммы — например, конические — при решении вопросов по геометрии на экзаменах. We mentioned that the boards especially led to changes in old teaching methods in mathematics... In the past, students could look at the parts of their books that contained diagrams - shapes like conics - while solving geometry questions in exams. لقد قلنا إن الألواح قد أدت إلى تغيير طرق التعليم القديمة، خاصة في الرياضيات... في السابق، كان الطلاب يستطيعون النظر إلى الأجزاء الموجودة في كتبهم التي تحتوي على الرسوم البيانية - مثل الأشكال المخروطية - أثناء حلهم لمشاكل الهندسة في الامتحانات. Tahta icat edilince mertlik bozulmuş, ya da asıl mertlik başlamış 🙂 Çünkü matematik profesörleri artık geometri sorularını öğrencileri tahtaya kaldırıp akıllarında kaldığı kadarıyla çözmelerini istemeye başlamış. ||était inventé|bravoure|||||||||professeurs|||||||dans leur tête|||les résoudre|| blackboard|invention|when|bravery|had deteriorated|or|also|true|bravery|had begun|Because|mathematics|professors|now|geometry|questions|students|to the blackboard|raising|in their minds|remaining|as much as|to solve|wanting|had begun السبورة|اختراع|عندما|الشجاعة|قد تدهورت|أو|أيضا|الحقيقي|الشجاعة|قد بدأت|لأن|الرياضيات|الأساتذة|الآن|الهندسة|أسئلة|الطلاب|إلى السبورة|برفعهم|في عقولهم|بقدر ما تبقى|بقدر|حلها|أن يطلبوا|قد بدأوا ||発明された時|誠実さ|壊れた||||||||数学の教授||||||黒板に|頭の中で|覚えている||解くこと|| Als die Tafel erfunden wurde, war die Ritterlichkeit gebrochen, oder es begann eine richtige Ritterlichkeit 🙂 Denn die Mathematikprofessoren begannen, die Schüler aufzufordern, Geometrieaufgaben so weit zu lösen, wie sie sich erinnern konnten, indem sie sie an die Tafel schrieben. Avec l'invention du tableau, le courage a été perturbé, ou alors le vrai courage a commencé 🙂 Parce que les professeurs de mathématiques ont commencé à demander aux étudiants de résoudre les questions de géométrie sur le tableau, en se basant sur ce qu'ils avaient retenu. Когда изобрели дерево, храбрость сломалась, или началась настоящая храбрость 🙂 Потому что теперь профессора математики начали просить студентов решать задачи по геометрии столько, сколько они могут вспомнить, записывая их на доске. Once the board was invented, the fairness was disrupted, or perhaps true fairness began 🙂 Because mathematics professors started to ask students to solve geometry questions on the board, using only what they could remember. عندما تم اختراع اللوح، تغيرت الأمور، أو بالأحرى بدأت الشجاعة الحقيقية 🙂 لأن أساتذة الرياضيات بدأوا يطلبون من الطلاب حل مسائل الهندسة على اللوح بناءً على ما تبقى في ذاكرتهم. Bu istek daha sonra kanuna dönüşünce öğrenciler isyan çıkarmışlar. |demande||||en revenant||| This|request|later|after|law|when it turned|students|rebellion|had caused هذا|الطلب|لاحقًا|بعد|إلى القانون|عندما يتحول|الطلاب|تمرد|قد أثاروا ||||法律に|法に変わるとき||反乱| Als diese Forderung später in ein Gesetz umgewandelt wurde, revoltierten die Studenten. Cette demande s'est ensuite transformée en loi, et les étudiants ont commencé à se révolter. Когда это требование превратилось в закон, студенты взбунтовались. This request later turned into a law, and the students revolted. عندما تحولت هذه الطلبات لاحقًا إلى قانون، قام الطلاب بالتمرد. Derslere, sınavlara girmemeye başlamışlar. ||ne pas entrer| To classes|to exams|not entering|they have started إلى الدروس|إلى الامتحانات|عدم الدخول|قد بدأوا 授業に||入らないこと| Sie begannen, Unterricht und Prüfungen zu schwänzen. Они перестали посещать занятия и экзамены. They started to skip classes and exams. بدأوا في عدم حضور الدروس والامتحانات. 1832'ye kadar süren bu isyan dalgası sonucunda okuldaki öğrencilerin yarısı kovulmuş. until 1832|up|lasting|this|rebellion|wave|as a result of|in the school|students'|half|had been expelled إلى 1832|حتى|استمرت|هذه|ثورة||نتيجة|في المدرسة|الطلاب|نصفهم|طردوا |||||波||||半分|追放された В результате этой волны восстаний, продолжавшейся до 1832 года, половина учеников школы была исключена. As a result of this wave of rebellion that lasted until 1832, half of the students at the school were expelled. نتيجة لهذه الموجة من التمرد التي استمرت حتى عام 1832، تم طرد نصف الطلاب من المدرسة. Hikayeden çıkartacağımız ders: Matematik profesörlerinin fendi, öğrencileri yendi. ||||des professeurs de mathématiques||| From the story|we will draw|lesson|Mathematics|professors'|cunning|students|defeated من القصة|سنستخلص|درس|الرياضيات|الأساتذة|حيلتهم|الطلاب|هزمت 物語から|出す|||数学の教授たち|知恵||打ち勝った Die Moral von der Geschicht' ist, dass die Matheprofessoren die Studenten schlagen. Урок из рассказа: В науке профессора математики победили студентов. The lesson we can draw from the story: The math professors' skills defeated the students. الدرس الذي يمكننا استخلاصه من القصة: تفوق أساتذة الرياضيات على الطلاب.

Elleri tebeşir tozuyla beyaza boyanmış, dağınık saçları ve kırışık gömlekleriyle kendinden geçmiş bir şekilde kara tahtaya formüller yazan bu kişileri küçümsememek lazım. |craie||||désordonné||||avec leurs chemises|||||||formules||||| their hands|chalk|with dust|white|painted|messy|hair|and|wrinkled|with shirts|from himself|lost|a|way|black|to the board|formulas|writing|these|people|not to underestimate|necessary |طباشير|بغبار|باللون الأبيض|ملون|مشوش|شعره|و|مجعد|بقميصه|من نفسه|غائب|واحد|بطريقة|سوداء|على السبورة|المعادلات|كاتب|هؤلاء|الأشخاص|لا ينبغي التقليل من|ضروري |チョーク|チョークの粉||白く塗られた||||しわくちゃな|皺のあるシャツ|||||||式|書いている|||軽蔑しない| Man sollte diese Menschen, deren Hände mit Kreidestaub weiß gefärbt sind, die mit ungepflegtem Haar und zerknitterten Hemden ekstatisch Formeln an die Tafel schreiben, nicht unterschätzen. Il ne faut pas mépriser ces personnes qui, avec leurs mains couvertes de poussière de craie, leurs cheveux en désordre et leurs chemises froissées, sont en transe en écrivant des formules sur le tableau noir. Не следует недооценивать этих людей, чьи руки выкрашены в белый от меловой пыли, с растрепанными волосами и в мятых рубашках, они восторженно пишут формулы на доске. We should not underestimate these individuals, who, with their hands covered in chalk dust, disheveled hair, and wrinkled shirts, were lost in writing formulas on the blackboard. أيديهم مطلية باللون الأبيض من غبار الطباشير، وشعرهم المبعثر وقمصانهم المتجعدة، لا ينبغي الاستهانة بهؤلاء الأشخاص الذين يكتبون المعادلات على السبورة السوداء بشغف. “Ya kara tahta mı kaldı?” diyeceksiniz: “Biz artık akıllı tahtalara parmağımızla yazıp çiziyoruz.” Ben de tam oraya gelecektim. ||||||||||doigt||nous dessinons|||||allais Or|black|board|question particle|remained|you will say|We|no longer|smart|to the boards|with our finger|writing and|drawing|I|also|exactly|there|was going to come يا|الأسود|السبورة|أداة استفهام|بقيت|ستقولون|نحن|الآن|الذكية|على السبورات|بإصبعنا|الكتابة|والرسم|أنا|أيضا|تماما|هناك|كنت سأصل |||||||||ホワイトボード|指で|書いて|書いています|||||行くつもりだった Vous allez dire : « Est-ce qu'il reste encore des tableaux noirs ? » : « Nous écrivons et dessinons maintenant sur des tableaux intelligents avec nos doigts. » J'étais sur le point d'y arriver. — А доска осталась? Вы скажете: «Сейчас мы пишем и рисуем на умных досках пальцами». Я бы пришел прямо туда. "Are there still blackboards?" you will say: "We now write and draw on smart boards with our fingers." I was just about to get to that. ستقولون: "هل بقيت سبورة سوداء؟": "نحن الآن نكتب ونرسم على السبورات الذكية بأصابعنا." كنت سأصل إلى هناك بالضبط.

Tahta bir konsept olarak eğitim ve iş hayatımıza girdikten sonra bir evrim geçirdi. The blackboard|a|concept|as|education|and|work|to our lives|after it entered|then|a|evolution|underwent الطاولة|كـ|مفهوم|كـ|التعليم|و|العمل|حياتنا|بعد دخولها|بعد|كـ|تطور|حدث |||||||私たちの生活に|入ってから|||進化|進化した Nachdem die Tafel als Konzept in unser Bildungs- und Geschäftsleben Einzug gehalten hat, hat sie eine Entwicklung durchgemacht. Le tableau, en tant que concept, a évolué après être entré dans nos vies d'éducation et de travail. Как деревянная концепция, она эволюционировала с тех пор, как вошла в наше образование и деловую жизнь. The board has undergone an evolution since it entered our education and work life as a concept. بعد دخول السبورة كمفهوم إلى حياتنا التعليمية والعملية، مرت بتطور. 1800'lerden 1960'lı yıllara kadar kara tahtaydı. |||||était from the 1800s|1960s|years|until|black|was a board من القرن الثامن عشر|من الستينيات|إلى السنوات|حتى|الأسود|كانت اللوحة 1800年代||年代|||黒板だった Es war eine Tafel aus den 1800er bis 1960er Jahren. Это была классная доска с 1800-х по 1960-е годы. From the 1800s to the 1960s, it was a blackboard. من القرن التاسع عشر حتى الستينيات، كانت السبورة السوداء. Sonra yeşil tahtalar ortaya çıktı. Then|green|boards|in front of us|appeared ثم|الأخضر|الطاولات|أمامنا|ظهرت Then green boards emerged. ثم ظهرت الألواح الخضراء. Artık bildiğimiz tahta değil de başka malzemeler de kullanılmaya başlandı. ||||||matériaux||à être utilisé| No longer|that we knew|wood||also|other|materials|also|to be used|started لم يعد|نعرفه|الخشب||أيضا|أخرى|المواد|أيضا|أن تُستخدم|بدأت ||||||材料||使用される|始まった Jetzt wird nicht mehr nur das uns bekannte Holz verwendet, sondern auch andere Materialien. Стали использоваться другие материалы, а не только древесина, которую мы знаем сейчас. Now, not only the boards we know are used, but also other materials have started to be used. لم تعد الألواح كما نعرفها، بل بدأت مواد أخرى تُستخدم. Neden yeşil sorusunun cevabını tam olarak bilemiyorum. Why|green|question|answer|exactly|as|I don't know لماذا|أخضر|سؤال|إجابته|تمامًا|بشكل|لا أعرف ||質問|答え||| Ich weiß nicht genau, warum es grün ist. Я точно не знаю, почему он зеленый. I don't know the exact answer to the question of why green. لا أستطيع أن أقول بالضبط لماذا اللون الأخضر. Bazıları okunmasının daha kolay olduğunu iddia ediyor. |lecture||||| Some people|reading|more|easy|to be|claim|say بعضهم|قراءته|أكثر|سهولة|أن يكون|يدعي|يفعل |読むこと||||主張している| Manche behaupten, dass sie leichter zu lesen ist. Некоторые утверждают, что его легче читать. Some claim that it is easier to read. يدعي البعض أنه من الأسهل قراءتها. Bazıları da pek çok kültürde yeşil rengin rahatlatıcı bir etkisi olduğundan bu rengin yaygınlaştığını söylüyor. |||||||||||||se généralise| Some|also|very|many|in cultures|green|color|relaxing|a|effect|since|this|color|becoming widespread|says بعضهم|أيضا|كثير|كثير|في الثقافة|الأخضر|اللون|مريح|واحد|تأثير|لأنه|هذا|اللون|انتشاره|يقول いくつか||||文化||色|リラックス効果||効果||||広がっている| Другие говорят, что зеленый цвет получил широкое распространение во многих культурах, поскольку обладает расслабляющим эффектом. Others say that in many cultures, the color green has a calming effect, which is why it has become widespread. يقول البعض إن اللون الأخضر أصبح شائعًا لأنه له تأثير مريح في العديد من الثقافات. Modern dünyada en yaygın kullanılan tahtalarsa artık beyaz. |||||si c'est du bois|| Modern|in the world|most|commonly|used|if we talk about boards|now|white حديثة|في العالم|الأكثر|شيوعًا|المستخدمة|الألواح|أصبحت|بيضاء |||一般的な||板|| Наиболее широко используемые доски в современном мире теперь белые. In the modern world, the most commonly used boards are now white. أما الألواح الأكثر استخدامًا في العالم الحديث فهي الآن بيضاء. Tıpkı kitaplar ya da defterlerde olduğu gibi beyaz zemin üzerine siyah ya da farklı renklerde yazılan yazıların daha kolay okunduğu söyleniyor. ||||dans les cahiers||||surface|||||||||||il est dit| Just like|books|or||in notebooks|as it is|like|white|background|on|black|or||different|in colors|written|texts|more|easily|read|is said تمامًا|الكتب|أو||في الدفاتر|كما هو|مثل|الأبيض|الخلفية|على|الأسود|أو||مختلفة|بالألوان|المكتوبة|الكتابات|أكثر|سهولة|قراءتها|يُقال ||||ノートに||||背景||||||色|書かれた||||読みやすい|言われている Genau wie bei Büchern oder Notizbüchern heißt es, dass schwarze oder andersfarbige Schrift auf weißem Hintergrund besser zu lesen ist. Говорят, что тексты, написанные черным или разными цветами на белом фоне, как в книгах или блокнотах, читаются легче. Just like in books or notebooks, it is said that texts written in black or different colors on a white background are easier to read. مثلما هو الحال في الكتب أو دفاتر الملاحظات، يُقال إن النصوص المكتوبة بالألوان السوداء أو بألوان مختلفة على خلفية بيضاء تُقرأ بشكل أسهل. Mesele sadece daha kolay okunması da değil. ||||à lire|| The issue|only|more|easily|reading|also|not المسألة|فقط|أكثر|سهولة|القراءة|أيضا|ليست ||||読むこと|| Дело не только в облегчении чтения. The issue is not just that it is easier to read. المسألة ليست فقط في سهولة القراءة. Üzerine daha kolay yazılması. |||écriture On it|more|easily|writing على|أكثر|سهولة|كتابته |||書きやすさ Легче писать. It is also easier to write on. من الأسهل الكتابة عليه. Daha kolay silinmesi. ||de suppression More|easy|to be deleted أكثر|سهولة|حذفه ||消去しやすさ It is easier to erase. من الأسهل حذفه. Her şey giderek kolaylaşıyor. Everything|thing|increasingly|is becoming easier كل|شيء|تدريجياً|يصبح أسهل |||簡単になっている Everything is gradually becoming easier. كل شيء يصبح أسهل.

Buna rağmen hala özellikle matematik profesörleri kara tahta kullanmaktan bir türlü vazgeçemiyorlar. |||||||||||ils ne peuvent pas renoncer this|despite|still|especially|mathematics|professors|black|board|from using|one|kind|cannot give up هذا|على الرغم من|لا يزال|خاصةً|الرياضيات|الأساتذة|الأسود|السبورة|من استخدام|واحد|نوع من|لا يستطيعون التوقف عن |||特に||教授たち|黒い||ホワイトボードを使う|||あきらめられない Dennoch können vor allem Mathematikprofessoren nicht auf den Einsatz von Tafeln verzichten. Несмотря на это, профессора математики до сих пор не могут отказаться от использования классных досок. Despite this, math professors still cannot seem to give up using the blackboard. ومع ذلك، لا يزال أساتذة الرياضيات على وجه الخصوص لا يستطيعون التخلي عن استخدام السبورة. Küçük bir azınlıktan söz ediyorum tabi. ||minorité||| Small|a|minority|word|I am speaking|of course صغير|واحد|من الأقلية|حديث|أتكلم|بالطبع ||少数派について||| Ich spreche natürlich von einer kleinen Minderheit. Я говорю о небольшом меньшинстве, конечно. I am talking about a small minority, of course. أنا أتحدث عن أقلية صغيرة بالطبع. Zaten sayıları az olduğu için kullandıkları malzemeleri bulma konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. ||||||les matériaux|||problèmes| already|their numbers|few|being|because|the materials they use|materials|finding|regarding|difficulties|they experience بالفعل|الأعداد|قليلة|كانت|بسبب|يستخدمونها|المواد|العثور على|في|مشاكل|يواجهون |数が||||使っている|材料|||困難| Da es nur wenige von ihnen gibt, haben sie Schwierigkeiten, die von ihnen verwendeten Materialien zu finden. Поскольку их число невелико, им трудно найти материалы, которые они используют. Since their numbers are small, they have difficulties finding the materials they use. وبما أن عددهم قليل، فإنهم يواجهون صعوبات في العثور على المواد التي يستخدمونها. Geçtiğimiz yıllarda bir Japon tebeşir firması satışları azaldığı için kapanacağını duyurmuştu. ||||||ventes|||fermerait|avait annoncé In recent|years|a|Japanese|chalk|company|sales|had decreased|due to|would close|had announced الماضية|في السنوات|واحدة|يابانية|طباشير|شركة|المبيعات|انخفضت|بسبب|ستغلق|أعلنت |||日本の||会社|売上|減少したため||閉鎖することを|発表した В последние годы японская меловая компания объявила о закрытии из-за снижения продаж. In recent years, a Japanese chalk company announced that it would close due to declining sales. في السنوات الماضية، أعلنت شركة يابانية للطباشير أنها ستغلق بسبب انخفاض المبيعات. Bu haberi duyan dünyanın dört bir tarafındaki matematik profesörleri kutu kutu tebeşir istif etmeye başladılar. ||||||||||||empiler|| This|news|hearing|world's|four|one|from the sides|mathematics|professors|box|box|chalk|stacking|to|they started هذا|الخبر|سمع|العالم|أربعة|واحد|من جهات|الرياضيات|الأساتذة|صندوق|صندوق|طباشير|تخزين|أن|بدأوا ||||||世界の四方||||||積み上げ|| Als sie diese Nachricht hörten, begannen Mathematikprofessoren in aller Welt, Kisten und Kästen mit Kreide zu horten. Услышав эту новость, профессора математики по всему миру начали копить коробки с мелом. Upon hearing this news, mathematics professors from all over the world started hoarding boxes of chalk. عندما سمع أساتذة الرياضيات في جميع أنحاء العالم هذا الخبر، بدأوا في تخزين صناديق من الطباشير. Bazıları ömürlerinin sonuna kadar yetecek tebeşiri biriktirdiğini söylüyor. |de leur vie||||craie|a accumulé| Some people|their lifetimes|to the end|until|will last|chalk|that he/she has accumulated|says بعضهم|حياتهم|إلى النهاية|حتى|يكفي|الطباشير|أنه جمعه|يقول |寿命の|||足りる|チョーク|集めている| Manche sagen, sie hätten genug Kreide für den Rest ihres Lebens angesammelt. Some say they have accumulated enough chalk to last them for the rest of their lives. يقول البعض إنهم جمعوا الطباشير الذي يكفيهم حتى نهاية حياتهم. Peki nedir bu onlardaki “kara tahta – beyaz tebeşir” tutkusu? |||à propos d'eux||||| well|what is|this|in them|black|board|white|chalk|obsession حسنا|ما هو|هذا|لديهم|الأسود|السبورة|الأبيض|الطباشير|هوس |||彼らの中の||黒板|||情熱 Was also ist ihre Leidenschaft für "Tafel - weiße Kreide"? Так в чем же их страсть к «классной доске — белому мелу»? So what is this obsession with "blackboard - white chalk" among them? ما هو هذا الشغف بـ "السبورة السوداء - الطباشير الأبيض" لديهم؟ Profesörlerden birinin söyledikleri çok ilgimi çekmişti: des professeurs||||| from the professors|one of|what he said|very|my interest|had attracted من الأساتذة|أحدهم|ما قاله|جدا|اهتمامي|جذب 教授の一人||言葉||| Mich hat sehr interessiert, was einer der Professoren gesagt hat: Меня очень заинтриговали слова одного из профессоров: Something one of the professors said really caught my attention: ما قاله أحد الأساتذة أثار اهتمامي كثيرًا:

“Matematik bir yönüyle bilim olsa da pek çok yönden sanata benzer” diyordu. ||aspect||||||||| Mathematics|one|in one aspect|science|although it is|too|many|many|in aspects|to art|resembles|he/she was saying الرياضيات|واحد|من ناحية|علم|يكون|أيضا|كثير|كثير|من ناحية|الفن|مشابه|قال ||側面||||||面から|芸術|| "Obwohl die Mathematik in gewisser Hinsicht eine Wissenschaft ist, ähnelt sie in vielerlei Hinsicht der Kunst", sagte er. «Хотя математика — это наука в одном аспекте, во многих отношениях она похожа на искусство», — сказал он. "Although mathematics is a science in one aspect, it resembles art in many ways," he said. كان يقول: "على الرغم من أن الرياضيات هي علم من جهة، إلا أنها تشبه الفن من جوانب عديدة." “Güzel bir dersi kara bir tahtanın üzerine işlemenin gerçekten sanatsal bir tarafı vardır. |||||||faire||||| Beautiful|a|lesson|black|a|board|on|writing|really|artistic|a|side|exists جميل|واحد|الدرس|أسود|واحد|السبورة|على|الكتابة|حقًا|فني|واحد|جانب|موجود |||||板||書くこと||芸術的な||| "Es hat etwas sehr Künstlerisches, eine schöne Lektion auf eine Tafel zu schreiben. «Есть что-то действительно художественное в том, чтобы вышить красивый урок на доске. "There is indeed an artistic side to conveying a beautiful lesson on a blackboard. "هناك حقًا جانب فني في كتابة درس جميل على سبورة سوداء. Matematikçiler birbirlerinin eserlerine bakarak imrenirler ve bu eserleri ortaya koyan araçları kullanmak isterler.” |l'un de l'autre|||envient|||||||| Mathematicians|each other's|works|by looking|admire|and|these|works|out|producing|tools|to use|want الرياضيون|بعضهم البعض|أعمالهم|من خلال النظر|يحسدون|و|هذه|الأعمال|إلى|التي وضعت|الأدوات|استخدام|يريدون 数学者たち|お互いの|作品|見ながら|羨ましく思う|||||生み出す|道具||使いたい Mathematiker beneiden sich gegenseitig um ihre Arbeit und wollen die Werkzeuge nutzen, die sie hervorgebracht haben". Математики завидуют работам друг друга и хотят использовать инструменты, которые их производят». Mathematicians admire each other's works and want to use the tools that produced these works." يستمتع علماء الرياضيات بمشاهدة أعمال بعضهم البعض ويرغبون في استخدام الأدوات التي أنتجت هذه الأعمال."

Bu romantik ifadeler belki de yaşlanmış zihinlerin geçmişe bağlılıklarından, bir çeşit nostaljiden kaynaklanıyor. |||||vieillies|des esprits||de leur attachement|||nostalgie| This|romantic|expressions|perhaps|also|aged|minds'|to the past|attachments|a|kind|from nostalgia|originate هذا|رومانسي|تعبيرات|ربما|أيضا|المسن|عقول|إلى الماضي|من ارتباطاتهم|نوع من|نوع|من الحنين إلى الماضي|تنبع この|||||老いた|心の|過去に|依存していること|||ノスタルジー|から来ている Возможно, эти романтические выражения проистекают из привязанности старых умов к прошлому, своего рода ностальгии. These romantic expressions may stem from the attachments of aging minds to the past, a kind of nostalgia. ربما تنبع هذه التعبيرات الرومانسية من ارتباط العقول المتقدمة بالعالم الماضي، نوع من الحنين. Çünkü bilimsel olarak siyah üzerine beyaz yazı yazmanın ya da beyaz üzerine siyah yazı yazmanın etkileri konusunda yapılmış çok fazla araştırma yok. |||||||écriture|||||||||||||| Because|scientifically|in terms of|black|on|white|writing|writing|or||white|on|black|writing|writing|effects|regarding|conducted|very|much|research|none لأن|علمياً|من ناحية|الأسود|على|الأبيض|كتابة|الكتابة|أو|أيضاً|الأبيض|على|الأسود|كتابة|الكتابة|التأثيرات|بشأن|تم القيام به|كثير|من الأبحاث|بحث|غير موجود |||||||書くこと|||||||||||||| Потому что с научной точки зрения не так много исследований о влиянии письма белым на черное или письма черным на белое. Because there hasn't been much research done scientifically on the effects of writing on black versus white or white versus black. لأنه لا توجد الكثير من الأبحاث التي أجريت حول تأثير الكتابة باللون الأبيض على الأسود أو الكتابة باللون الأسود على الأبيض من الناحية العلمية. Yani hangisinin üstün olduğundan emin değiliz. So|of which one|superior|from being|sure|we are not يعني|أيهما|متفوق|من|واثق|لسنا |||||ではありません Поэтому мы не уверены, какой из них лучше. So we are not sure which one is superior. لذا نحن غير متأكدين من أيهما هو الأفضل. Aslına bakarsanız bu güzel de bir fırsat. to tell the truth|if you look|this|beautiful|also|a|opportunity إلى الحقيقة|تنظر|هذه|جميلة|أيضا|واحدة|فرصة 本当に|見ると||||| На самом деле, это хорошая возможность. In fact, this is also a beautiful opportunity. في الواقع، هذه فرصة جميلة. Sizler kendi okullarınızda, işlerinizde ya da evlerinizde bununla ilgili denemeler yapabilirsiniz. ||dans vos écoles|dans vos affaires|||dans vos maisons|||| You (plural)|own|at your schools|at your jobs|or|also|at your homes|with this|related|experiments|you can do أنتم|الخاصة|في مدارسكم|في أعمالكم|أو|أيضا|في منازلكم|بهذا|المتعلق|تجارب|يمكنكم القيام بها ||学校で|あなたの仕事で|||あなたの家で|||試み| Вы можете поэкспериментировать с ним в своих школах, на работе или дома. You can conduct experiments related to this in your own schools, workplaces, or homes. يمكنكم إجراء تجارب حول هذا في مدارسكم أو أعمالكم أو منازلكم. Hafıza testleri. Memory|tests الذاكرة|الاختبارات 記憶|テスト Gedächtnistests. Тесты памяти. Memory tests. اختبارات الذاكرة. Öğretmenler sınıftaki öğrencileriyle bir denek grubu oluşturup kontrollü deneyler yapabilir. |de la classe|avec ses élèves||groupe de test||||| Teachers|in the classroom|with their students|a|experimental|group|creating|controlled|experiments|can conduct المعلمون|في الصف|مع طلابه|مجموعة|تجريبية|مجموعة|يشكلون|محكومة|تجارب|يمكنهم القيام بها |教室の|生徒たちと||実験||作成して|制御された|| Lehrkräfte können kontrollierte Experimente mit einer Gruppe von Schülern im Klassenzimmer durchführen. Учителя могут сформировать предметную группу со своими учениками в классе и проводить контролируемые эксперименты. Teachers can create a test group with their students and conduct controlled experiments. يمكن للمعلمين تشكيل مجموعة تجريبية مع طلابهم في الفصل وإجراء تجارب محكومة. Böylece hem bilimsel yöntem kullanılmış olur hem de proje bazlı bir öğrenme gerçekleşir. |||||||||basé||| Thus|both|scientific|method|used|would be|||project|based|a|learning|occurs بذلك|و|علمي|طريقة|مستخدمة|تكون|و|أيضا|مشروع|قائم على|واحد|تعلم|يحدث ||||使用される||||||一つの||行われる So wird sowohl die wissenschaftliche Methode angewandt als auch ein projektbasiertes Lernen realisiert. Таким образом, используется как научный метод, так и проектное обучение. Thus, both a scientific method is used and project-based learning occurs. وبذلك يتم استخدام الطريقة العلمية ويحدث التعلم القائم على المشروع.

Ben şimdilerde bu denemeleri kendi üzerimde yapmaya başladım. I|nowadays|this|experiments|myself|on me|to do|started أنا|في الآونة الأخيرة|هذه|التجارب|نفسي|على نفسي|القيام|بدأت |最近||||自分に|| Теперь я начал проводить эти эксперименты на себе. I have started to conduct these experiments on myself lately. لقد بدأت الآن في إجراء هذه التجارب على نفسي. İki yöntemin de kendine göre artıları ve eksileri var. |methods|also|to themselves|according to|advantages|and|disadvantages|exist |المنهجين|أيضا||حسب|مزايا|و|عيوب|موجودة |||||利点||欠点| Beide Methoden haben ihre Vor- und Nachteile. Оба метода имеют свои плюсы и минусы. Both methods have their own advantages and disadvantages. لكل من الطريقتين مزاياها وعيوبها. Beyaz tahtaya kalemle daha hızlı yazılıp, çiziliyor ama kalemlerin mürekkebi durduğu yerde bile kuruyup bitiyor. ||avec le crayon||||||des stylos|encre||||| White|to the board|with a pen|faster|quickly|written|drawn|but|the pens'|ink|it stops|in place|even|drying|runs out أبيض|على السبورة|بالقلم|أكثر|بسرعة|يُكتب|يُرسم|لكن|الأقلام|حبر|الذي يتوقف|في المكان|حتى|يجف|ينتهي ||ペンで|||書かれ|描かれている||ペンの|インク|止まっている|||乾いて| Es ist schneller, mit einem Stift auf der Tafel zu schreiben und zu zeichnen, aber die Tinte der Stifte trocknet auch dort ein, wo sie stehen. Писать и рисовать на доске ручкой быстрее, но чернила ручек засыхают даже там, где они стоят. Writing and drawing on a whiteboard with a marker is faster, but the ink of the markers dries up and runs out even when left in place. تكتب وتُرسم على اللوح الأبيض بالقلم بشكل أسرع، لكن حبر الأقلام يجف وينتهي حتى في المكان الذي يتوقف فيه. Kara tahtadaki yazıların kontrastı daha çok hoşuma gidiyor. |sur le tableau noir||contraste|||| The black|on the board|writings|contrast|more|very|to me|is pleasing الأسود|على السبورة|الكتابة|التباين|أكثر|جدا|تعجبني|يذهب |黒板の||コントラスト||||行く Мне больше нравится контраст написания на доске. I prefer the contrast of the writing on a blackboard much more. أحب تباين الكتابة على اللوح الأسود أكثر. Ayrıca dijital kitapları da siyah zemin üzerine beyaz yazıyla okumayı tercih ettiğimden bana göre daha okunaklı. ||||||||écriture|||que||||lisible Additionally|digital|books|also|black|background|on|white|text|reading|I prefer|since|to me|according to|more|readable بالإضافة إلى|الرقمية|الكتب|أيضا|الأسود|الخلفية|على|الأبيض|بالكتابة|القراءة|تفضيل|لأنني|لي|بالنسبة|أكثر|وضوحا |デジタル|||||||文字で|||している||||読みやすい Кроме того, поскольку я предпочитаю читать цифровые книги с белым шрифтом на черном фоне, они для меня более читабельны. Additionally, since I prefer reading digital books with white text on a black background, I find it more readable. أيضًا، أجد أن قراءة الكتب الرقمية على خلفية سوداء مع كتابة بيضاء أكثر وضوحًا بالنسبة لي. Ama tebeşir tozu bazıları için rahatsız edici olabilir. ||poussière||||| But|chalk|dust|some people|for|||may be لكن|الطباشير|مسحوق|بعض الناس|بالنسبة لـ|||قد يكون ||粉||||不快な| Но меловая пыль может раздражать некоторых. However, chalk dust can be irritating for some. لكن غبار الطباشير قد يكون مزعجًا للبعض. Her şekilde beyaza göre daha kirli bir deneyim. Every|way|to white|compared to|more|dirty|a|experience كل|طريقة|إلى الأبيض|مقارنة|أكثر|متسخ|تجربة|تجربة |||||||経験 Более грязный опыт, чем белый во всех отношениях. In any case, it's a dirtier experience compared to white. تجربة أكثر اتساخًا من الأبيض بأي شكل.

Dediğim gibi bu konu tartışma götürür. as I said|like|this|topic|discussion|allows قلت|مثل|هذا|الموضوع|نقاش|يثير |||||する Как я уже сказал, этот вопрос является дискуссионным. As I said, this topic is open to discussion. كما قلت، هذا الموضوع قابل للنقاش. Ama sanırım benim zihnim de belki nostaljik duygularla biraz kara tahtaya meylediyor bugünlerde. |||esprit|||nostalgique|||||tend à| But|I guess|my|mind|also|maybe|nostalgic|with feelings|a little|black|to the blackboard|tends|these days لكن|أعتقد|ذهني|عقلي|أيضا|ربما|حنين|بمشاعر|قليلا|السوداء|إلى السبورة|يميل|في هذه الأيام |||頭|||ノスタルジック|||||傾いている| Aber ich glaube, ich neige in diesen Tagen ein wenig zur Tafel, vielleicht mit nostalgischen Gefühlen. Но я предполагаю, что в эти дни мой разум немного склоняется к доске, может быть, из-за ностальгических чувств. But I think my mind is perhaps leaning towards the blackboard with some nostalgic feelings these days. لكن أعتقد أن ذهني ربما يميل إلى السبورة السوداء بمشاعر نوستالجية قليلاً في هذه الأيام. Beynimin çok doğal bir uzantısı gibi hissettiriyor. ||||extension|| My brain|very|natural|a|extension|like|makes me feel دماغي|جدا|طبيعي|واحد|امتداد|مثل|يجعلني أشعر Это похоже на очень естественное продолжение моего мозга. It feels like a very natural extension of my brain. يبدو أنه امتداد طبيعي جدًا لعقلي. Üst üste yazılmış ama tam silinememiş yazılar, aklımdaki unutulmaya yüz tutmuş yine de parça parça hatırladığım anılar gibi. |||||effacés||dans ma tête|oubli|||||||souvenirs|| Over|on top of|written|but|completely|unable to be erased|writings|in my mind|to forgetting|face|had faced|again|also|piece|piece|I remember|memories|like فوق|فوق|مكتوبة|لكن|تمامًا|لم تُمحَ|الكتابات|في ذهني|النسيان|وجه|قد أُصيب|مرة أخرى|أيضًا|جزء|جزء|أتذكره|الذكريات|مثل Des écrits superposés mais pas totalement effacés, comme des souvenirs qui commencent à s'oublier mais que je me rappelle encore par fragments. Записи, которые были написаны друг на друге, но не могли быть полностью стерты, подобны воспоминаниям, которые вот-вот забудутся в моей памяти, но которые я все еще помню по крупицам. Like writings that have been written over and over but not completely erased, like memories in my mind that are fading yet I still remember in pieces. كتابات مكتوبة فوق بعضها البعض ولكن لم يتم مسحها تمامًا، مثل الذكريات التي بدأت تنسى في ذهني ومع ذلك أستطيع تذكرها قطعة قطعة. Birazdan cep telefonumun, dijital tabletimin, bilgisayarımın sonsuz olasılıklarla dolu ekranlarına döneceğim ve o ekranlara yazmak, o ekranları silmek çok daha kolay ve konforlu olacak. ||||de ma tablette|||||écrans||||écrans|||écrans|effacer|||||| Soon|cell|phone|digital|tablet|computer|infinite|possibilities|full|screens|I will return|and|those|screens|writing|those|screens|erasing|very|more|easy|and|comfortable|will be قريباً|هاتف|هاتفي|رقمي|جهاز لوحي|حاسوبي|لا نهائي|بالاحتمالات|مليء|شاشاته|سأعود|و|تلك|الشاشات|الكتابة|تلك|الشاشات|المسح|جداً|أكثر|سهولة|و|راحة|سيكون Tout à l'heure, je vais retourner aux écrans de mon téléphone portable, de ma tablette numérique, de mon ordinateur, remplis d'infinités de possibilités, et écrire sur ces écrans, les effacer sera beaucoup plus facile et confortable. Я скоро вернусь к экранам своего мобильного телефона, цифрового планшета и компьютера, которые полны бесконечных возможностей, и писать и удалять на этих экранах будет намного проще и удобнее. In a moment, I will return to the screens of my mobile phone, my digital tablet, and my computer, which are filled with endless possibilities, and writing on those screens, erasing those screens will be much easier and more comfortable. سأعود قريبًا إلى شاشات هاتفي المحمول، وجهاز التابلت، وكمبيوتري المليئة بالاحتمالات اللامتناهية، وكتابة على تلك الشاشات، ومسح تلك الشاشات سيكون أسهل وأكثر راحة. Zaten öyle olduğu için modern eğitim deyince ilk olarak bu cihazlar ve sınıflarda da akıllı tahtalar akla geliyor hemen. ||||||||||||dans les classes|||||| already|that way|being|for|modern|education|when it is said|first|as|these|devices|and|in classrooms|also|smart|boards|to mind|come|immediately بالفعل|هكذا|موجود|من أجل|الحديثة|التعليم|عندما نقول|أول|ك|هذه|الأجهزة|و|في الفصول|أيضا|الذكية|اللوحات|إلى الذهن|تأتي|على الفور C'est pourquoi, lorsqu'on parle d'éducation moderne, on pense immédiatement à ces appareils et aux tableaux interactifs dans les salles de classe. Как бы то ни было, эти устройства и умные доски в классах первыми приходят на ум, когда речь заходит о современном образовании. That's why, when we think of modern education, the first things that come to mind are these devices and smart boards in classrooms. وبالفعل، لهذا السبب عندما نتحدث عن التعليم الحديث، تتبادر إلى الذهن هذه الأجهزة والألواح الذكية في الفصول الدراسية. Ama ne var biliyor musunuz? But|what|exists|you know|do you لكن|ماذا|يوجد|يعرف|أنتم Но вы знаете, что? But do you know what? لكن هل تعلمون ما هو الأمر؟ Bundan 100 yıl sonra bir okulda tadilat yapılacağı zaman duvarın derinliklerinde üzerinde hala yazılar olan bir akıllı tahta ya da beyaz tahta bulma ihtimali çok düşük diye tahmin ediyorum. ||||||sera effectué||du mur||||||||||||||||||| From this|year|later|a|in school|renovation|will be done|when|wall's|in the depths|on it|still|writings|existing|a|smart|board|or||white|board|finding|probability|very|low|as|guess|I think من ذلك|سنة|بعد|واحد|في المدرسة|تجديد|سيتم|عندما|الجدار|في أعماق|عليه|لا يزال|الكتابات|الموجودة|واحد|ذكي|سبورة|أو||بيضاء|سبورة|العثور على|احتمال|جدا|منخفض|لذلك|أعتقد|أعتقد Я предполагаю, что через 100 лет, когда школу будут ремонтировать, вероятность найти умную доску или доску с надписями в глубине стены очень мала. I guess the likelihood of finding a smart board or whiteboard with writings still on it in the depths of a wall when renovations are done in a school 100 years from now is very low. أعتقد أن احتمال العثور على سبورة ذكية أو سبورة بيضاء لا تزال تحتوي على كتابات في أعماق الجدران عندما يتم إجراء تجديد في مدرسة بعد 100 عام هو احتمال منخفض جداً. Belki de bir şeyleri unutmamak için, öğrenmek o kadar da kolay olmamalı. Maybe|(particle)|a|things|to not forget|for|learning|it|as|also|easy|shouldn't be ربما|أيضا|شيء|الأشياء|عدم النسيان|من أجل|التعلم|ذلك|بقدر|أيضا|سهل|يجب ألا يكون Может быть, это не должно быть так легко учиться, чтобы ничего не забыть. Perhaps, to not forget something, learning shouldn't be that easy. ربما يجب أن لا يكون التعلم سهلاً جداً حتى لا ننسى الأشياء.

SENT_CWT:AFkKFwvL=4.29 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=3.97 SENT_CWT:AFkKFwvL=7.68 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=10.9 en:AFkKFwvL ar:AFkKFwvL openai.2025-02-07 ai_request(all=143 err=0.00%) translation(all=114 err=0.00%) cwt(all=1201 err=2.00%)