Yetenek Sınavında Yeteksiz Çıktım: Neslihan Demir at TEDxIhlasCollegeED
talent|à l'examen|incompétent|ai été|Neslihan|Demir|à|TEDxIhlasCollegeED
Talent||unfähig||Neslihan Demir|Demir||TEDxIhlasCollegeED
Talent||Untalented|||||Talent Exam Failure
Beim Eignungstest war ich unbegabt: Neslihan Demir bei TEDxIhlasCollegeED
I Failed in the Aptitude Exam: Neslihan Demir at TEDxIhlasCollegeED
Je n'avais aucun talent lors du test d'aptitude : Neslihan Demir à TEDxIhlasCollegeED
適性検査では才能がありませんでした:ネスリハン・デミル(TEDxIhlasCollegeEDにて
Я провалил экзамен на способности: Неслихан Демир в TEDxIhlasCollegeED
Gözden geçirme: Selen Yetiş
|Überprüfung||Yetiş Selen
from the eye|review|Selen(1)|Review: Selen Yetiş
Rezensiert von: Selen Yetiş
Bugün burada olmaktan dolayı çok gurur duyuyorum.
||sein|wegen||stolz|
Today|here|being|being||proud|I feel
Ich bin sehr stolz, heute hier zu sein.
I am very proud to be here today.
Я очень горжусь тем, что сегодня здесь.
Sizinle hikayemi paylaşacağım
|meine Geschichte|ich werde teilen
|my story|
Ich werde meine Geschichte mit Ihnen teilen
ne kadar şans eseri burada olduğumu anlayın diye.
wie|||||ich bin|verstehen Sie|
|||by chance||||
damit du weißt, was für ein Glück ich habe, hier zu sein.
Just so you can understand how lucky I am here.
Просто чтобы вы могли понять, как мне повезло здесь.
1983 yılında Eskişehir'de doğdum
|in Eskişehir|
ve ailemin tek çocuğuydum.
|meiner Familie||das einzige Kind
und ich war das einzige Kind in meiner Familie.
Tek çocuk olmak çok güzel bir şey
Es ist toll, ein Einzelkind zu sein.
ama bazı handikapları da oldu benim için.
||Handicaps||||
||disadvantages||||
aber es gab einige Hindernisse für mich.
but there were some handicaps for me as well.
Çünkü bütün dikkatler benim üzerimdeydi
|all|attention||on me
ve dikkat dağıtacak yaramaz bir kardeşim de yoktu.
||verrücken|||||
|distraction||mischievous||||
And I didn't have a naughty brother to distract you.
И у меня не было непослушного брата, чтобы отвлекать тебя.
Ailemin bana planlamış olduğu bir eğitim düzeni de vardı.
||planned for me|||education program|||
There was also a training scheme that my family had planned for me.
Была также схема обучения, которую моя семья запланировала для меня.
Bu benim için çok zorlu bir dönemdi.
İlkokulu bitirdim.
Hiçbir zaman çok parlak bir öğrenci olmadım
|||bright|||
I've never been a very bright student
Я никогда не был очень способным учеником
ama idare ediyordum anlayacağınız gibi
|Verwaltung|||
|getting by||"as you understand"|
But I was managing, as you can see.
Но я справлялся, как видите.
ve hayatımı değiştiren şey
and|my life|that changed|thing
and what changed my life
и что изменило мою жизнь
1995 yılında voleybolla tanışmam oldu.
||знакомство с|
in the year|volleyball|I met volleyball|I met
I met volleyball in 1995.
1995 yılında voleybolla tanıştıktan sonra dedim ki:
||after meeting|||
"Evet ben voleybolcu olmak istiyorum."
||||I want
İki yıl Eskişehir'de devam ettim voleybol oynamaya
I continued playing volleyball in Eskişehir for two years.
ve başarılıydım ve antrenörüm dedi ki:
|I succeeded||my coach||
"Haydi kalk. Senin artık İstanbul'da oynaman lazım." dedi.
|||||играть||
|||||play||
"Come on, get up. You have to play in Istanbul now." said.
"Bütün iyi kulüpler ve milli takımda şans bulabilmen için
|||||||find opportunities|
İstanbul'da oynaman lazım." dedi
You have to play in Istanbul."
ve İstanbul'a gittim.
Ama gitmeden önce ailemin tek çocuğu olduğum için
biraz zorluk yaşadım.
|had some difficulty|
I had some difficulty.
Anneme, babama iyi bir evlat olmak; onların istediği gibi
||||Kind||||
||||good child||||
To be a good son to my mother and father; as they want
Быть хорошим сыном для моей матери и отца; как они хотят
bir hayat kurmak için çok çabaladım
|||||ich habe mich bemüht
||build|||
I tried so hard to make a life
Я так старался сделать жизнь
ve böyle bir şans çıkınca karşıma
|||||"in front of me"
And when I get a chance like this
И когда я получаю такой шанс
annem ve babam karşı çıktılar.
My mom and dad were against it.
Мама и папа были против.
"Hayır gidemezsin!" dediler.
"Orada yapamazsın. 2 ay sonra dönersin.
||||You return
Biz seni burada, pamuklar içinde büyüttük.
|||cotton wool||
We raised you here, in cotton wool.
Мы вырастили тебя здесь, в вате.
Tek başına orada hiçbir şey yapamazsın." dediler
You can't do anything there alone."
В одиночку там ничего не сделаешь».
ve ben orada belki de hayatımın en büyük kararını aldım.
И там я принял, пожалуй, самое важное решение в своей жизни.
Anneme babama dedim ki:
"Bu benim hayatım. Eğer yapamazsam da yapamadığımı görmek istiyorum." dedim
"This is my life. If I can't, I want to see if I can." I said
ve İstanbul'a gittim.
2 ay sonra annemle babam yanıma taşındılar,
||||to my place|
Через 2 месяца мои родители переехали ко мне,
dayanamadılar.
They couldn't endure.
they couldn't stand it.
они не выдержали.
15 senedir yaklaşık İstanbul'da yaşıyoruz. Annem, babam, ben.
Мы живем в Стамбуле около 15 лет. Мама, папа, я.
Çok önemliydi benim için o kararı almak.
Bir hayalim vardı.
Belki de aileme karşı ilk zaferimi o zaman kazanmıştım.
|||||my first victory|||
Может быть, именно тогда я одержал свою первую победу над своей семьей.
Ondan sonra oynamaya devam ettim.
Liseyi İstanbul'da okudum ve üniversite sınavına girdim.
Dediğim gibi hiçbir zaman parlak bir öğrenci değildim
Как я уже сказал, я никогда не был способным учеником
ama üniversiteyi gayet güzel, yüksek bir puanla kazandım.
||"quite"|||||
Bütün ailemi ve arkadaşlarımı şaşırttı bu
ve Spor Akademisi'ne girmek istedim.
O dönemde genç milli takımda oynuyorduk ve Dünya Şampiyona'mız vardı.
||||||||unserer Meisterschaft|
||||||||our World Championship|
At that time, we were playing in the youth national team and we had the World Championship.
В то время мы играли в молодежной сборной и у нас был чемпионат мира.
O yüzden Bursa'da kamptaydık.
||in Bursa|were at camp
Antrenörümüzden izin aldık, okula kayıt yaptırmak için.
|||Schule|Anmeldung||
From our coach||||enrollment||
We got permission from our coach to enroll in the school.
Мы получили разрешение от нашего тренера записаться в школу.
Yani biz kayıt yaptıracağımızı düşünüyorduk.
|||would register|
So we thought we were going to register.
Так что мы думали, что собираемся зарегистрироваться.
Ancak gittiğimizde önce bizden bir sağlık raporu istediler.
However, when we went, they asked us for a medical report first.
Однако, когда мы пошли, они сначала попросили у нас медицинское заключение.
Yetkililere dedik ki: "Hani biz kamptan geliyoruz. Sporcuyuz.
|||||||Мы спортсмены
To authorities|||you know||||We are athletes.
Sağlıklı olmasak nasıl yapacağız?"
How are we going to do it if we're not healthy?"
"Üzgünüz." dediler.
|"they said"
"We are sad." they said.
"Sağlık raporu almanız gerek."
Gittik sağlık raporumuzu aldık.
||our health report|
||our health report|
"Son olarak bir yetenek sınavına girmeniz gerekiyor."
letzte||||||
«Наконец, ты должен пройти тест на способности».
"Tamam ona da girelim." dedik
«Хорошо, давай займемся этим». мы сказали
ve yeteneksiz olduğum o sınavdan sonra tescillendi.
||||||bestätigt
||||||was confirmed
And after that exam, it was proven that I was incapable.
И после этого экзамена было доказано, что я неспособен.
Geçemedim yetenek sınavını
I failed||
Я не смог пройти тест на пригодность
ve okula kabul edilmedim.
|||was not accepted
And I was not accepted into the school.
И меня не приняли в школу.
Benim için çok, yani gerçekten,
Так много для меня, правда,
"Allahım gerçekten yeteneksiz miyim?" diye düşünmeye başladım.
Ama ondan sonra pes etmedim, devam ettim bir şeyler yapmaya.
|||aufgeben||||||
But after that, I did not give up, I continued to do something.
Но после этого я не сдавался, продолжал что-то делать.
Sporuma devam ettim.
my sport||
Profesyonel olmak istiyordum
ve o sene Türkiye'de hiçbir voleybolcunun yapamadığı
|||||волейболист|
|||||volleyball player|
and what no volleyball player in Turkey did that year.
и чего не сделал ни один волейболист в Турции в том году.
ilk defa 16 yaşında A milli takıma girip; ilk altıda oynadım.
||||||||top six|
entered the national team for the first time at the age of 16; I played in the top six.
впервые попал в сборную в 16 лет; Я играл в первой шестерке.
Bu da benim kendime karşı kazandığım bir zafer.
|||||||victory
This is my victory over myself.
Ama hala benim için yeterli değil bu.
Но мне все равно мало.
Benim hayallerim her zaman adım adım biraz daha büyüyor.
My dreams are always getting bigger step by step.
Мои мечты всегда становятся больше шаг за шагом.
Çok, nasıl söyleyeyim size anlayacağınız bir şekilde,
||"let me put"||"as you understand"||
Очень, как я могу сказать вам так, чтобы вы могли понять,
yani çok mutluyum burada olmaktan,
Так что я очень рад быть здесь,
voleybolcu olmaktan,
быть волейболистом
kendimi bu spora adamaktan
||Sport|widmen
|||dedicating myself to
посвятить себя этому виду спорта
çok mutluyum.
Umarım bundan sonra da sakatlıksız bir şekilde devam ederim
||||verletzungsfrei||||
||||injury-free||||
Надеюсь, теперь я смогу продолжать без травм.
ve kendimi
(Alkışlar)
Applaus
(Applause)
aşarak devam etmek istiyorum.
überwindend|||
move past|||
I want to go beyond.
(Alkışlar)
Özür dilerim biraz duraklıyorum.
|||ich halte an
|||I'm pausing
Yolda gelirken ufak bir kaza geçirdim.
||minor||accident|
I had a small accident on the way.
По дороге у меня случилась небольшая авария.
O yüzden biraz geç kaldım.
That's why I'm a little late.
Onun için de özür dilerim.
Sorry for that too.
Ama elimden geldiğince sizinle hayat hikayemi paylaşmak istedim.
But I wanted to share my life story with you as much as I could.
ve bu hayat hikayemin başında da İstanbul'a gelirken,
|||my story||||
and at the beginning of this life story, when I came to Istanbul,
и в начале этой истории жизни, когда я приехал в Стамбул,
üç arkadaşımla beraber İstanbul'a transfer olduk.
|||||sind gekommen
İstanbul'a gelirken hani iki arkadaşımdan çok daha fazla şey bekleniyordu,
When I came to Istanbul, much more was expected from my two friends,
Когда я приехал в Стамбул, от двух моих друзей ожидали гораздо большего,
daha iyi yerlere gelecekleri düşünülüyordu
ve ben birazcık nasıl derler ona
||"a little bit"|||
and how do i call him a little bit
и как мне его немного назвать
iki alana bir bedava şeklinde, bedava olandım ben.
|"purchased"||for free||for free|I was free|
I was the free one, buy two get one free.
Я был бесплатным, купи два, получи один бесплатно.
Ama sonra o iki arkadaşım voleybolu bıraktılar
|||||волейбол|
|||||volleyball|
ve döndüler Eskişehir'e. Ben kaldım.
||to Eskişehir||
Benim bir hayalim vardı, gerçekleştirdim.
У меня была мечта, я ее осуществил.
Bunun için de çok mutluyum.
Ama aileme karşı kazandığım zafer diyordum ya.
Но я говорил о своей победе над семьей.
Ailemde tek bir kişiye karşı zafer kazanamadım:
I have not been able to triumph over a single person in my family:
Я не смог победить ни одного человека в моей семье:
o da anneannemdi.
||she was my grandmother
she was also my grandmother.
она также была моей бабушкой.
Anneannem her geldiğimde:
Every time my grandmother came:
Каждый раз приходила бабушка:
-Kızım sen ne iş yapıyorsun?
-Anneannecim voleybolcuyum,
<Grandma, I am a volleyball player.>|I'm a volleyball player.
mill takımında oynuyorum.
National team||
Я играю за сборную.
Ülkemizi temsil ediyoruz
|vertreten|wir vertreten
|representing|
-Ah be yavrum keşke öğretmen olsaydın.
||"My dear"|||
-Oh baby, I wish you were a teacher.
- О, детка, я бы хотел, чтобы ты был учителем.
Demeye devam ediyor.
He continues to say.
(Alkışlar)
Benim bir hayalim vardı, gerçekleştirdim.
У меня была мечта, я ее осуществил.
Sizin de hayallerinizin gerçek olması dileğiyle.
|||||"with the wish"
Hope your dreams come true too.
Çok teşekkür ederim dinlediğiniz için.
(Alkışlar)