Pedir y dar direcciones
Ask|||directions
Nach dem Weg fragen und Anweisungen geben
Asking for and giving directions
Demander et donner des instructions
Richtingen vragen en geven
Pytanie o drogę i udzielanie wskazówek
112: Pedir y dar direcciones …y no tiene pérdida… ¡Hola a todos!
|||||||loss|||
|||||||길 잃을 염려|||
112: Ask and give directions ... and it has no loss ... Hello everyone!
112: Yol tarifi isteyin ve verin ... ve kaybolmayın... Herkese merhaba!
Soy Òscar, fundador de unlimitedspanish.com.
Quiero ayudarte a hablar español fluidamente.
¡Hablar español es más fácil de lo que parece!
İspanyolca konuşmak göründüğünden daha kolay!
Solo tienes que usar el material y técnicas adecuadas.
Hoy, en este episodio… Voy a hablar de expresiones comunes sobre las direcciones.
|||||||||常用的|||
||||||||expressions|common|||
Bugün, bu bölümde... adreslerle ilgili yaygın ifadeler hakkında konuşacağım.
Por ejemplo, cuando quieres ir a un restaurante y preguntas como ir.
For example, when you want to go to a restaurant and ask how to go.
Örneğin, bir restorana gitmek istediğinizde ve oraya nasıl gideceğinizi sorduğunuzda.
A continuación, un exclusiva mini-historia para practicar las expresiones de la primera parte y por supuesto mejorar tu fluidez en el español.
|||独家||||||||||||||||流利度|||
İşte ilk bölümdeki ifadeleri uygulamak ve tabii ki İspanyolca'daki akıcılığınızı geliştirmek için özel bir mini hikaye.
Recuerda que puedes conseguir el texto del episodio en www.unlimitedspanish.com Pues…empecemos.
Bölümün metnine www.unlimitedspanish.com adresinden ulaşabileceğinizi unutmayın.
Como sabes, resulta muy útil poder entender las direcciones que te pueden dar cuando vas a cualquier sitio.
||||||||||||||||any|
Wie Sie wissen, ist es sehr nützlich, die Richtungen zu verstehen, die Sie geben können, wenn Sie irgendwohin gehen.
As you know, it is very useful to be able to understand the addresses that can be given to you when you go to any site.
Bildiğiniz gibi, bir yere gittiğinizde size verilebilecek talimatları anlayabilmek çok faydalıdır.
Vale, sí, ya sé que hoy en día con los móviles inteligentes, los smartphones, puedes consultar el GPS y ya no necesitas la ayuda de un nativo, pero piensa en esto: Preguntar direcciones es una excelente oportunidad para poder practicar el español en tierras desconocidas.
|||||||||||||||查询||GPS|||||||||本地人||||||||||||||||||
||||||||||phones|smart||smartphones||consult|||||||||||||||||directions|||excellent|opportunity|||practice||Spanish||lands|unknown
Okay, yes, I know that nowadays with smart phones, smartphones, you can consult the GPS and no longer need the help of a native speaker, but think about this: Asking for directions is an excellent opportunity to practice Spanish in unknown lands.
Tamam, evet, günümüzde akıllı telefonlarla GPS'e danışabileceğinizi ve artık anadili İspanyolca olan birinin yardımına ihtiyacınız olmadığını biliyorum, ancak şunu düşünün: Yol sormak, bilmediğiniz topraklarda İspanyolca pratik yapmak için mükemmel bir fırsattır.
En este episodio vamos a ver las expresiones más comunes con ejemplos de regalo :) Muy bien, pues la mejor manera de preguntar como ir a un sitio o lugar es con esta expresión: Disculpe, ¿Cómo se va a … ?
|||||||||||||gift||||||||||||||||is||||Excuse||||
In this episode we are going to see the most common expressions with gift examples :) Okay, so the best way to ask how to go to a place is with this expression: Excuse me, how are you going to ... ?
Bu bölümde hediye örnekleri ile en yaygın ifadeleri göreceğiz :) Tamam, bir yere nasıl gideceğinizi sormanın en iyi yolu şu ifadedir: Affedersiniz, nasıl gidiyorsunuz... ?
Por ejemplo, si quieres preguntar la dirección hacia Paseo de Gracia, entonces dices: Disculpe, ¿Cómo se va a Paseo de Gracia?
||||||||Passeo||Grace|||Excuse me|||||Street||
For example, if you want to ask for directions to Paseo de Gracia, then you say: Excuse me, how do I get to Paseo de Gracia?
Örneğin, Paseo de Gracia'ya yol sormak istiyorsanız, şöyle dersiniz: Affedersiniz, Paseo de Gracia'ya nasıl gidebilirim?
Y entonces, como por arte de magia, el educado ciudadano te indicará amablemente como ir a Paseo de Gracia.
||||||||polite|citizen||will indicate|kindly||||||
And then, as if by magic, the polite citizen will kindly tell you how to go to Paseo de Gracia.
Ve sonra, sanki sihirli bir değnek değmiş gibi, kibar vatandaş size nazikçe Paseo de Gracia'ya nasıl gideceğinizi söyleyecektir.
La palabra “disculpe” es la manera formal de decir “excuse me” en inglés.
|||||||||excuse|||
"Excuse me" kelimesi İngilizce'de "özür dilerim" demenin resmi yoludur.
Un tono más familiar e informal es “disculpa”, con a. Alternativamente, también puedes usar “perdone” o “perdona”, que en este contexto tiene el mismo significado.
||more|familiar||informal||sorry|||Alternatively||||forgive||forgive||||||||
Daha tanıdık ve gayri resmi bir ton "disculpa "dır, "a" ile. Alternatif olarak, bu bağlamda aynı anlama gelen "perdone" veya "perdona" da kullanabilirsiniz.
Una variación de la expresión para preguntar direcciones es esta: Disculpe, ¿Voy bien para Paseo de Gracia?
|variation|||||||||||||||
A variation of the expression to ask directions is this: Excuse me, am I doing well for Paseo de Gracia?
Yol sormak için kullanılan ifadenin bir çeşidi şöyledir: Affedersiniz, Paseo de Gracia'ya mı gidiyorum?
“Voy bien para…?” simplemente es preguntar si la dirección que llevas es la correcta.
||||||||||you are taking|||correct
“Am I going well for…?” it is simply asking if the direction you are taking is the correct one.
"Sadece gittiğiniz yönün doğru yön olup olmadığını mı soruyorsunuz?
Curiosamente, “voy bien” también se puede interpretar como si la ropa que llevas está bien para ir a algún sitio.. Por ejemplo: - ¿Crees que voy bien para ir a la fiesta?
||||||interpret||||||||||||||||||||||||
Interestingly, "I'm doing well" can also be interpreted as if the clothes you're wearing are okay to go somewhere. For example: - Do you think I'm okay to go to the party?
İlginç bir şekilde, "I'm doing fine", giydiğiniz kıyafetlerin bir yere gitmek için uygun olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Örneğin: - Sence partiye gitmek için iyi miyim?
- Sí, vas muy elegante.
|you go||
- Yes, you are very elegant.
- Evet, çok zeki görünüyorsun.
Podemos jugar un poco con el humor y decir: - Disculpe, ¿Voy bien para Paseo de Gracia?
We can play with humor a bit and say: - Excuse me, am I going to Paseo de Gracia all right?
Mizahla oynayabilir ve şöyle diyebiliriz: - Affedersiniz, Paseo de Gracia'ya mı gidiyorum?
- Yo creo que sí.
- I think so.
- Sanırım öyle.
Ayer fui en pantalón corto y nadie me dijo nada :) De acuerdo.
|||shorts|short|||||||
Yesterday I went in shorts and nobody told me anything :) Okay.
Dün şortla gittim ve kimse bir şey demedi :) Katılıyorum.
Para pedir direcciones, también puedes ser más sintético.
|||||||concise
To ask for directions, you can also be more synthetic.
Yol tarifi isterken de daha sentetik olabilirsiniz.
Por ejemplo: Disculpe, ¿para ir a Paseo de Gracia?
For example: Excuse me, to go to Paseo de Gracia?
Örneğin: Affedersiniz, Paseo de Gracia'ya gitmek için mi?
Y por supuesto, también puedes decir algo como: Perdone, ¿dónde está Paseo de Gracia?
And of course, you can also say something like: Excuse me, where is Paseo de Gracia?
Ve tabii ki şöyle bir şey de söyleyebilirsiniz: Affedersiniz, Paseo de Gracia nerede?
Vale, de acuerdo.
OK agreed.
Tamam, pekala.
Ahora que tenemos un máster en como pedir direcciones, pasamos a cómo se dan las direcciones.
||||master|||||||||give||
Now that we have a master's degree in how to ask for directions, we move on to how directions are given.
Artık nasıl yol tarifi isteneceği konusunda yüksek lisans derecesine sahip olduğumuza göre, yol tarifinin nasıl yapıldığına geçelim.
Esto es un poco más elaborado.
|||||elaborate
Bu biraz daha ayrıntılı.
Básicamente, para movernos, nos pueden decir tres direcciones: GIRA a la izquierda (turn left en inglés) GIRA a la derecha (turn right) SIGUE recto (go straight).
||to move||||||TURN||||turn|left|||||||turn|right||straight||straight
Temel olarak, hareket etmek için bize üç yön söylenebilir: TURN LEFT (sola dön) TURN RIGHT (sağa dön) GO STRAIGHT (düz git).
También puedes decir CONTINUA.
You can also say CONTINUE.
CONTINUA da diyebilirsiniz.
Un ejemplo: - Perdona, ¿cómo se va al centro?
Örneğin: - Affedersiniz, merkeze nasıl gidiyorsunuz?
- Es fácil.
- Çok kolay.
Sigue recto y gira a la derecha a unos 200 metros.
Go straight and turn right about 200 meters.
Düz devam edin ve yaklaşık 200 metre sonra sağa dönün.
De acuerdo. También, en vez de GIRAR, pueden decirte TOMA la primera, la segunda, etc calle”.
||||time||TURN||to tell you|||||||street
Okay. Also, instead of TURN, they can tell you TAKE the first, second, etc. street".
TAMAM. Ayrıca, TURN yerine size birinci, ikinci vb. sokağı TAKE edin diyebilirler".
Esto quiere decir, por ejemplo, que giras en la primera calle.
||||||you turn||||
This means, for example, that you turn into the first street.
Bu, örneğin ilk sokağa döndüğünüz anlamına gelir.
Vamos a ver el mismo ejemplo: - Perdona, ¿cómo se va al centro?
Let's look at the same example: - Excuse me, how do you go to the center?
Aynı örneğe bakalım: - Affedersiniz, merkeze nasıl gidilir?
- Es fácil. Sigue recto y toma la segunda calle a la derecha.
- Это легко. Идите прямо и сверните на вторую улицу справа.
- Çok kolay. Düz devam edin ve sağdan ikinci sokağa girin.
Está a unos 200 metros.
Yaklaşık 200 metre uzaklıktadır.
Si estás en una ciudad, es más fácil contar el número de calles que no calcular la distancia.
If you are in a city, it is easier to count the number of streets than not to calculate the distance.
Eğer bir şehirdeyseniz, sokakların sayısını saymak mesafeyi hesaplamaktan daha kolaydır.
Bien.
Güzel.
Más cosas.
Daha fazla.
Es posible que te digan algo como:
||||say||
They might tell you something like:
Şöyle bir şey söyleyebilirler:
CRUZA la plaza y luego gira a la izquierda.
Meydanı geçin ve sonra sola dönün.
CRUZAR es simplemente TO CROSS en inglés.
||||CROSS||
CROSS is simply TO CROSS in English.
CROSS, İngilizce'de basitçe TO CROSS anlamına gelmektedir.
Un ejemplo: - Disculpa, ¿Para ir al centro comercial?
|||||||commercial
An example: - Excuse me, to go to the mall?
Örneğin: - Affedersiniz, alışveriş merkezine gitmek için mi?
- Muy fácil.
- Very easy.
- Çok kolay.
Cruza la calle y gira a la derecha.
Cross|||||||
Überqueren Sie die Straße und biegen Sie rechts ab.
Cross the street and turn right.
Yolun karşısına geçin ve sağa dönün.
Sigue todo recto y toma la tercera calle a la izquierda.
Düz devam edin ve soldaki üçüncü sokağa girin.
Cruzas la plaza y verás el centro comercial.
You cross the square and you will see the shopping center.
Meydanı geçtiğinizde alışveriş merkezini göreceksiniz.
Por supuesto, también puedes usar como referencia un lugar, como un restaurante, una señal de tráfico, etc.
Of course, you can also use a place as a reference, such as a restaurant, a road sign, etc.
Elbette, bir restoran, bir yol işareti vb. gibi bir yeri de referans olarak kullanabilirsiniz.
Es común decir: AL LADO DE (next to) ENTRE (between) EN LA ESQUINA (at the corner) Por ejemplo: - Perdona, ¿Voy bien para ir a la calle Aribau?
||||||next to|||between|||corner|||corner|||||||||||Aribau street
It is common to say: AL LADO DE (next to) ENTRE (between) EN LA ESQUINA (at the corner) For example: - Excuse me, am I going to go to Aribau street?
Şöyle söylemek yaygındır: ALADO DE (yanında) ENTRE (arasında) EN LA ESQUINA (köşede) Örneğin: - Affedersiniz, Aribau caddesine gidebilir miyim?
- Si, vas bien vestido.
|||dress
- Yes, you are well dressed.
- Evet, iyi giyinmişsin.
Además, es muy fácil llegar.
Also, it is very easy to get there.
Buraya ulaşmak da çok kolay.
Simplemente gira en la calle que hay entre dos bares.
Simply turn into the street between two bars.
İki barın arasındaki sokağa dönün.
Sigue recto y en la siguiente esquina gira a la derecha.
|straight||||next|corner||||
Fahren Sie geradeaus und biegen Sie in der nächsten Ecke rechts ab.
Go straight and at the next corner turn right.
Düz devam edin ve bir sonraki köşeden sağa dönün.
Por último, voy a comentar como se utilizan las palabras SUBIR y BAJAR en este contexto.
||||||||||to rise||to lower|||
Son olarak, SUBIR ve BAJAR kelimelerinin bu bağlamda nasıl kullanıldığını yorumlayacağım.
Un ejemplo: - Perdone, ¿Voy bien para ir al parque?
||Excuse||||||
Örneğin: - Affedersiniz, parka gidebilir miyim?
- Sí.
- Evet.
Solo tienes que girar a la izquierda y subir toda la calle.
You just have to turn left and go up the whole street.
Sadece sola dönün ve caddeden yukarı yürüyün.
Allí verás el parque.
There you will see the park.
Orada parkı göreceksiniz.
Aquí, el concepto de SUBIR es simplemente “ir”.
Hier ist das Konzept von RISING einfach "los".
Here, the concept of RAISE is simply "go".
Burada RISE kavramı basitçe "gitmek" anlamına gelmektedir.
También se utiliza BAJAR con el mismo significado.
DOWN is also used with the same meaning.
BAJAR da aynı anlamda kullanılır.
Sube la calle o baja la calle.
Up the street or down the street.
Sokağın yukarısında ya da aşağısında.
Ahora me puedes preguntar cuando se utiliza “subir” y “bajar”.
Now you can ask me when to use "up" and "down".
Şimdi bana "yukarı" ve "aşağı "nın ne zaman kullanıldığını sorabilirsiniz.
¡Buena pregunta!
Good question!
Güzel soru!
La verdad es que es un poco confuso porque ni los nativos lo tienen claro.
|||||||혼란스럽다|||||||
Die Wahrheit ist, dass es ein bisschen verwirrend ist, weil nicht einmal die Eingeborenen es klar haben.
The truth is that it is a bit confusing because not even the natives are clear.
Gerçek şu ki, bu biraz kafa karıştırıcı çünkü yerliler bile bu konuda net değil.
He aquí tres teorías: Subir para ir dirección norte y bajar para ir dirección sur.
He||||||||||||||
Hier sind drei Theorien: Gehe nach Norden und nach unten.
İşte üç teori: Kuzeye gitmek için yukarı ve güneye gitmek için aşağı.
Subir cuando la calle asciende y bajar cuando la calle desciende.
||||ascends||||||descends
Go up when the street goes up and go down when the street goes down.
Yol yükseldiğinde yukarı ve yol alçaldığında aşağı.
Por ejemplo, en una montaña.
||||mountain
Örneğin, bir dağda.
Subir si la numeración de la calle va hacia arriba y bajar si la numeración va hacia abajo.
|if||numbering|||||||||||numbering|||
Go up if the street numbering goes up and go down if the numbering goes down.
Sokak numaralandırması yukarıya doğru gidiyorsa yukarı, aşağıya doğru gidiyorsa aşağı.
Mi consejo: No te preocupes demasiado.
|||you||
My advice: Don't worry too much.
Tavsiyem: Çok fazla endişelenmeyin.
Simplemente tienes que saber que significa “ir”.
You just have to know what "go" means.
Sadece "git "in ne anlama geldiğini bilmeniz gerekir.
Muy bien.
Creo que con estas expresiones ya eres todo un experto en pedir y dar direcciones :) Un último consejo.
I think that with these expressions you are already an expert in asking for and giving directions :) One last piece of advice.
Bu ifadelerle zaten yol sorma ve verme konusunda uzman olduğunuzu düşünüyorum :) Son bir tavsiye daha.
Si alguien te da direcciones y acaba diciendo: “no tiene pérdida”, es que tiene pérdida :) Me ha pasado varias veces.
||||||||||loss||that||loss|||||
Wenn dir jemand Anweisungen gibt und am Ende sagt: "Es hat keinen Verlust", ist es, dass es Verlust hat :) Es ist mir mehrmals passiert.
If someone gives you directions and ends up saying, "It has no loss", it is that it has loss :) It has happened to me several times.
Eğer birisi size yol tarif eder ve sonunda "kaybolamazsın" derse, o zaman kaybolamazsınız :) Bu bana birkaç kez oldu.
Me dan todas direcciones muy detalladas, y me dicen que “no tiene pérdida”, y efectivamente, me pierdo :)
|||||detailed|||||||loss||effectively||
Sie geben mir alle sehr detaillierte Anweisungen und sagen mir, dass "es keinen Verlust gibt", und ich verliere mich in der Tat :)
They give me all very detailed addresses, and they tell me that "it has no loss", and sure enough, I get lost :)
Bana çok ayrıntılı yol tarifleri veriyorlar ve "kaybolamayacağımı" söylüyorlar ve gerçekten de kayboluyorum :)
PREGUNTAS Y RESPUESTAS (mejora tu fluidez) Ahora, si te parece bien, vamos a practicar la fluidez con una pequeña mini-historia.
QUESTIONS AND ANSWERS (improve your fluency) Now, if that's okay with you, let's practice fluency with a little mini-story.
SORULAR VE CEVAPLAR (akıcılığınızı geliştirin) Şimdi, isterseniz, kısa bir mini hikaye ile akıcılığınızı geliştirelim.
Así es como funciona.
||as|
Is that how it works.
İşte böyle çalışıyor.
Yo te doy información sobre algo.
||I give|||
Size bir şey hakkında bilgi veriyorum.
Sobre esta información hago preguntas.
Bu bilgiler hakkında sorular soruyorum.
Después de cada pregunta hay un silencio de unos 5-6 segundos.
Her sorudan sonra yaklaşık 5-6 saniyelik bir sessizlik olur.
Intenta responder a la pregunta.
Soruyu cevaplamaya çalışın.
Después del silencio te daré una respuesta para que puedas comparar.
|||||||||you can|
After the silence I will give you an answer so you can compare.
Sessizlikten sonra karşılaştırabilmeniz için size bir cevap vereceğim.
Marta pidió direcciones a un policía para ir a su hotel.
|asked|directions||||||||
Marta asked a police officer for directions to her hotel.
Marta bir polise otelinin adresini sordu.
¿Pidió Marta direcciones a un bombero?
Did ask||directions|||firefighter
Marta bir itfaiyeciye yol sordu mu?
No.
Hayır.
Marta no pidió direcciones a un bombero.
||||||firefighter
Marta did not ask a firefighter for directions.
Marta bir itfaiyeciye yol sormadı.
Las pidió a un policía.
|asked|||police
He asked a policeman for them.
Bir polisten onları istemiş.
¿Pidió un policía direcciones a Marta?
|||directions||
Did a police officer ask for directions to Marta?
Bir polis memuru Marta'ya adres sordu mu?
No. Un policía no pidió direcciones a Marta.
||경찰관|||||
Hayır. Bir polis Marta'ya yol sormadı.
Al revés.
The other way around.
Tam tersi.
Marta las pidió al policía.
Marta asked the policeman for them.
Marta polisten onları istedi.
¿A quién pidió direcciones Marta?
Who did Marta ask for directions?
Marta yol tarifi için kime sordu?
A un policía.
Bir polise.
Ella pidió direcciones para ir un hotel a un policía.
Bir polisten otel için yol tarifi istedi.
¿Direcciones para ir a un hotel o a un parque?
Otele ya da parka yol tarifi?
A un hotel.
Bir otele.
Direcciones para ir a un hotel.
Otele yol tarifi.
El policía le dijo: “Sigue recto y toma la tercera calle a la derecha.”.
Polis memuru: "Düz git ve sağdan üçüncü sokağa gir" dedi.
¿Dijo el policía “sigue recto”?
Polis "düz git" dedi mi?
Sí. El policía dijo “sigue recto”.
¿Dijo el policía “gira a la izquierda”?
Polis "sola dön" dedi mi?
No, el policía no dejo eso.
No, the cop didn't let that.
Hayır, polis onu bırakmadı.
El policía dijo “sigue recto”. ¿Qué calle tenía que tomar Marta a la derecha?
|||go||||||||||
The policeman said “go straight”. Which street did Marta have to take on the right?
Polis "dümdüz git" dedi. Marta sağdan hangi sokağa girmeli?
¿La primera, la segunda o la tercera?
Birinci mi, ikinci mi, üçüncü mü?
La tercera calle.
Üçüncü sokak.
Marta tenía que seguir recto y tomar la tercera calle a la derecha.
Marta düz gitmeli ve sağdaki üçüncü sokağa sapmalıydı.
El policía continuó: “Cruza la plaza y en la esquina gira a la derecha.” ¿Tenía Marta que cruzar un parque?
|||||square||||corner||||||||||
Polis memuru devam etti: "Meydanı geçin ve köşeden sağa dönün". Marta'nın bir parktan geçmesi mi gerekiyordu?
No. Marta no tenía que cruzar un parque sino una plaza.
Hayır. Marta bir parktan değil, bir meydandan geçmek zorundaydı.
¿Tenía Marta que saltar la plaza?
Did Marta have to skip the plaza?
Marta meydanın üzerinden atlamak zorunda mıydı?
No, no.
Saltarla no.
Skip it|
Atlamak yok.
Marta no tenía que saltarla.
||||skip it
Marta'nın bunu atlamasına gerek yoktu.
Tenía que cruzarla y después girar a la derecha.
||cross it||||||
I had to cross it and then turn right.
Karşıya geçip sağa dönmem gerekiyordu.
¿Tenía Marta que girar a la derecha antes de cruzar la plaza?
Did Marta have to turn right before crossing the square?
Marta'nın meydanı geçmeden önce sağa dönmesi gerekiyor muydu?
No. Simplemente ella tenía que cruzar la plaza y después girar a la derecha.
No. She simply had to cross the square and then turn right.
Hayır. Sadece meydanı geçip sağa dönmesi gerekiyordu.
El policía finalizó diciendo: “No tiene pérdida”.
||finished||||
¿Qué dijo el policía?
What did the police say?
Polis ne dedi?
¿Qué las direcciones eran claras?
What were the directions clear?
Talimatların açık olduğunu mu?
Sí.
Evet.
Según el policía, las direcciones eran claras porque no tenían pérdida.
|||||||||they had|loss
According to the policeman, the directions were clear because they had no loss.
Polise göre adresler açıktı çünkü kaybolmaları mümkün değildi.
¿Qué no tenía pérdida?
||had|loss
What didn't have loss?
Kaybedecek ne var ki?
Las direcciones.
The directions.
Adresler.
Las instrucciones del policía para llegar al hotel no tenían pérdida.
|||||to arrive|||no||
The police officer's instructions to get to the hotel didn't have loss.
Polisin otele yönlendirmesi gayet açıktı.
Marta siguió las direcciones y llegó al mismo lugar donde empezó.
|||||arrived|||place||
Marta followed the directions and arrived at the same place where she started.
Marta yönergeleri takip etti ve başladığı yere vardı.
¿Siguió Marta las direcciones del policía?
Did follow|||||
Marta polisin talimatlarına uydu mu?
Sí. Marta siguió las direcciones del policía.
Evet, Marta polisin talimatlarına uydu.
¿Quién siguió las direcciones?
Talimatları kim takip etti?
¿El policía?
Polis mi?
No, el policía no.
Hayır, polis değil.
El policía dio las direcciones a Marta y ella las siguió.
||gave||||||||
The policeman gave Marta the directions and she followed them.
Polis Marta'ya yol tarif etti ve o da onları takip etti.
¿Llegó Marta al mismo lugar donde empezó?
Did Marta get to the same place where she started?
Marta başladığı yere mi vardı?
Sí. Marta siguió las instrucciones y llegó al mismo lugar donde empezó.
|Marta||||||||||
Evet, Marta talimatları izledi ve başladığı yere vardı.
Después de caminar y caminar siguiendo las instrucciones del policía, llegó al mismo lugar donde empezó a seguir las instrucciones.
|||||따라서||||||||||||따라||
After walking and walking following the instructions of the policeman, he arrived at the same place where he started following the instructions.
Polisin talimatlarını takip ederek yürüdükten sonra, talimatları takip etmeye başladığı yere vardı.
Perfecto, pues este es el final de esta pequeña mini-historia.
Perfect, because this is the end of this little mini-story.
Bu küçük hikâyenin sonuna geldik.
Te recomiendo escucharla varias veces.
||그녀를 듣다||
I recommend you listen to it several times.
Birkaç kez dinlemenizi tavsiye ederim.
Las pequeñas mini-historias que aquí te ofrezco son solo pequeños ejemplos de lo que puedes encontrar en mis cursos.
The little mini-stories that I offer you here are just small examples of what you can find in my courses.
Burada size sunduğum küçük mini hikayeler, kurslarımda bulabileceklerinizin sadece küçük örnekleridir.
Uno de los cursos más populares es El Curso Mágico, con horas y horas de mini-historias y puntos de vista con el texto en español e inglés traducido.
En popüler kurslardan biri olan Sihir Kursu, saatlerce süren mini hikayeler ve içgörüler içeriyor ve metin hem İngilizce hem de İspanyolca'ya çevrilmiş durumda.
Aquí tienes el link: www.cursomagico.com Perfecto.
İşte bağlantı: www.cursomagico.com Perfecto.
¡Este es el final de este episodio.
Hasta la semana que viene!