Come trattare gli altri e farseli amici
|||||se faire des|
Wie man andere behandelt und Freundschaften schließt
How to treat others and make friends
Cómo tratar a los demás y hacer amigos
Comment traiter les autres et se faire des amis
他人との接し方、友人の作り方
Hoe je anderen behandelt en vrienden maakt
Jak traktować innych i nawiązywać przyjaźnie
Como tratar os outros e fazer amigos
Как относиться к окружающим и заводить друзей
Başkalarına nasıl davranılır ve arkadaş edinilir
Як ставитися до інших і заводити друзів
如何对待他人并与他们交朋友
Un grande uomo mostra la sua grandezza dal modo in cui tratta gli altri.
A great man shows his greatness by the way he treats others.
En stor mann viser sin storhet ved å behandle andre.
Büyük bir adam, büyüklüğünü başkalarına davranış şekliyle gösterir.
E' questa in estrema sintesi la ragione d'essere di questo libro, dal titolo ammaliante 'come trattare gli altri e farseli amici'.
|||||||||||||envoûtant|||||||
In a nutshell, this is the raison d'être of this book, with the bewitching title 'how to treat others and make friends'.
I et nøtteskall er dette grunnlaget for denne boken, med den trollende tittelen 'hvordan man behandler andre og får venner'.
Özetle, 'başkalarına nasıl davranmalı ve arkadaş edinmeli' büyüleyici başlığıyla bu kitabın varlık nedeni budur.
Un libro ricco di suggerimenti per nulla banali, non scontati e che possono aiutarti a fare la differenza sul lavoro e nella vita privata e famigliare, perché questo è il libro best sellers sul tema dei rapporti interpersonali e contiene tanti consigli molto poco utilizzati dalle persone che vedo attorno a me quotidianamente.
|||||||||évidents||||||||||||||||||||||meilleur vendeur||||||interpersonnels|||||||||||||||
A book full of tips that are not at all trivial, not obvious and that can help you make a difference at work and in private and family life, because this is the best-selling book on the subject of interpersonal relationships and contains many tips very little used by people who I see around me daily.
En bok full av tips som ikke er trivielle, ikke åpenbare og som kan hjelpe deg med å gjøre en forskjell på jobben og i privat- og familielivet, fordi dette er den bestselgende boken om emnet mellommenneskelige forhold og inneholder mange tips veldig lite brukt av folk jeg ser rundt meg daglig.
Hiç de önemsiz olmayan, bariz olmayan ve işte, özel ve aile yaşamınızda bir fark yaratmanıza yardımcı olabilecek ipuçlarıyla dolu bir kitap, çünkü bu kişilerarası ilişkiler konusunda en çok satan kitap ve çok sayıda ipucu içeriyor. Çevremde her gün gördüğüm insanlar tarafından çok az kullanılıyor.
Affinché la lettura sia ancora più efficace l'autore suggerisce un metodo di lettura del testo, ad esempio di rileggere più volte i capitoli a distanza di qualche mese, sottolineare alcune parti salienti, mettere asterischi sui passaggi più salienti a bordo pagina ed altri piccoli accorgimenti che possono rappresentare già un ottimo metodo di studio da allargare anche più in generale agli altri libri di nostro interesse.
|||||||||||||||||||||||||||||||importants||||||importants|||||||petits conseils|||||||||||étendre à||||||||||
In order for the reading to be even more effective, the author suggests a method of reading the text, for example rereading the chapters several times after a few months, underlining some salient parts, putting asterisks on the most salient passages at the edge of the page and other small tricks which may already represent an excellent method of study to be extended even more generally to other books of our interest.
Okumanın daha da etkili olması için, yazar metni okumanın bir yöntemini önerir, örneğin birkaç ay sonra bölümleri birkaç kez yeniden okumak, bazı dikkat çekici kısımların altını çizmek, metnin kenarındaki en göze çarpan pasajlara yıldız işaretleri koymak. Daha da genel olarak ilgimizi çeken diğer kitaplara genişletilecek mükemmel bir çalışma yöntemini temsil edebilecek sayfa ve diğer küçük numaralar.
3 cose che mi sono rimaste da un libro.
||||restées|||
3 things I have left from a book.
Bir kitaptan bana kalan 3 şey.
1.Il nome delle persone rinchiude in se stesso una qualche magia.
||||renferme||||||
1\. Der Name einer Person enthält etwas Magisches an sich.
1\. The name of the people contains some magic in itself.
1\. Halkın adı kendi içinde bir miktar sihir barındırmaktadır.
Significa che per una persona il suo nome è il suono più importante e più dolce in qualsivoglia lingua.
|||||||||||||||||n'importe quelle|
Das bedeutet, dass für eine Person der Name der wichtigste und süßeste Klang in jeder Sprache ist.
It means that for a person his name is the most important and sweetest sound in any language.
Bu, bir kişi için adının herhangi bir dilde en önemli ve en tatlı ses olduğu anlamına gelir.
Si pensi al fatto che molte persone fanno di tutto per perpetuare negli anni l'importanza e l'esistenza del loro nome.
|||||||||||perpétuer||||||||
Think of the fact that many people do everything to perpetuate the importance and existence of their name over the years.
Birçok insanın yıllar içinde adının önemini ve varlığını sürdürmek için büyük çaba sarf ettiğini bir düşünün.
C'è chi dona opere e denaro a fondazioni,biblioteche e musei pur di avere il loro nome ben in evidenza all'interno della struttura.
There are those who donate works and money to foundations, libraries and museums in order to have their name clearly visible within the structure.
Vakıflara, kütüphanelere, müzelere yapı içinde adının açık bir şekilde görünmesi için eser ve para bağışlayanlar var.
Tutto questo si traduce nell'esortazione dell'autore a chiamare le persone con il loro nome, di ricordarselo, di ripeterlo spesso durante il discorso.
||||dans l'exhortation|||||||||||||||||
All this translates into the author's exhortation to call people by their name, to remember it, to repeat it often during the speech.
Bütün bunlar, yazarın insanlara isimleriyle hitap etmesini, hatırlamasını, konuşma sırasında sık sık tekrar etmesini tavsiye eder.
Sto applicando questa tecnia e mi ha sorpreso perchè porta risultati molto interessanti.
|||technique|||||||||
I am applying this technique and it surprised me because it brings very interesting results.
Bu tekniği uyguluyorum ve çok ilginç sonuçlar getirdiği için beni şaşırttı.
2.
2.
2.
Secondo punto: se vuoi farti degli amici devi interessarti sinceramente agli altri.
Second point: if you want to make friends, you need to be genuinely interested in others.
İkinci nokta: Arkadaş edinmek istiyorsanız, başkalarıyla gerçekten ilgilenmeniz gerekir.
Questo è il fattore da mettere sempre davanti a tutto nella relazione: interessarsi all'altro.
This is the factor to always put in front of everything in the relationship: to be interested in the other.
İlişkide her zaman her şeyin önüne koyulması gereken faktör budur: diğerine ilgi duymak.
Se ci pensi puoi farti più amici in due mesi interessandoti sinceramente agli altri, che non in due anni tentando di indurre gli altri a interessarsi a te.
|||||||||||||||||||||pousser||||||
If you think about it, you can make more friends in two months by genuinely interested in others, than in two years by trying to induce others to take an interest in you.
Bir düşünürseniz, başkalarını gerçekten önemseyerek iki ayda, başkalarının sizinle ilgilenmesini sağlamaya çalışarak iki yıldan daha fazla arkadaş edinebilirsiniz.
Questa è una regola molto sottovalutata nella vita quotidiana quanto sui social network, dove facciamo di tutto per gridare sempre più forte il nostro valore, parlando di noi, noi noi ma si finisce per dimenticare l'altro.
This is a very underestimated rule in everyday life as much as on social networks, where we do everything to shout our value ever louder, talking about us, us us but we end up forgetting the other.
Bu, günlük hayatta olduğu kadar sosyal ağlarda da çok hafife alınan bir kuraldır, değerimizi daha yüksek sesle haykırmak için her şeyi yaptığımız, bizden, bizden bahsederken ama sonunda diğerini unuttuğumuz bir kuraldır.
3.
3.
3.
Nell'applicare tutte le regole proposte da questo testo occorre essere autentici e sinceri.
||||||||il faut||||
In applying all the rules proposed by this text it is necessary to be authentic and sincere.
Bu metin tarafından önerilen tüm kuralları uygularken, özgün ve samimi olmak gerekir.
Autentici nell'ascoltare gli altri, nello stare in silenzio e raccogliere le loro storie.
Authentic in listening to others, in being silent and collecting their stories.
Başkalarını dinlemekte, sessiz kalmakta ve onların hikayelerini toplamakta otantik.
Nel gratificarli, nel fare loro complimenti.
In gratifying them, in paying them compliments.
Onları memnun ederken, onlara iltifatlarda bulunurken.
Se non si è autentici e sinceri, si rischia di scadere nell'adulazione, e allora tutto quello insegnato in questo testo diventa inutile da applicare.
||||||||risque||tomber dans|||||||||||||
If you are not authentic and sincere, you risk falling into flattery, and then everything taught in this text becomes useless to apply.
Özgün ve samimi değilseniz, dalkavukluk riskiyle karşı karşıya kalırsınız ve o zaman bu metinde öğretilen her şey uygulanmak için işe yaramaz hale gelir.
Un libro bello, da leggere se si è interessati a migliorare le proprie relazioni (sul lavoro o in famiglia) o se già si è bravini ma si vuole diventare “cintura nera” di relazioni interpersonali.
||||||||||||||||||||||||assez bons|||||||||
A nice book to read if you are interested in improving your relationships (at work or in the family) or if you are already good but want to become a "black belt" of interpersonal relationships.
İlişkilerinizi (işte veya ailede) geliştirmekle ilgileniyorsanız veya zaten iyiyseniz ancak kişilerarası ilişkilerin "kara kuşağı" olmak istiyorsanız okumak için güzel bir kitap.
Provalo e fammi sapere nei commenti sottostanti come ti è sembrato.
||||||ci-dessous||||
Try it out and let me know in the comments below how it looked to you.
Pruébalo y dime en los comentarios de abajo qué te ha parecido.
Deneyin ve aşağıdaki yorumlarda size nasıl göründüğünü bana bildirin.
Ciao
Hello