×

Ми використовуємо файли cookie, щоб зробити LingQ кращим. Відвідавши сайт, Ви погоджуєтесь з нашими правилами обробки файлів «cookie».

image

Barış Özcan 2020, Big Bang’den bu yana görülen en büyük patlama keşfedildi! İki kara deliğin çarpı

Big Bang'den bu yana görülen en büyük patlama keşfedildi! İki kara deliğin çarpı

Az önce haber takip listemde beliren bir son dakika gelişmesini sizlere aktarıyorum: Gökbilimciler şimdiye kadar bulunan en büyük, en garip kara delik çarpışmasını tespit etti. Kozmik yığılma, şimdiye kadar tespit edilen türünün ilk kara deliğini üretti – ve bu daha olayın tuhaf kısmı bile değil!

Çarpışmanın tespit edilmesi bizim için bir son dakika gelişmesi elbette, ama konunun kendisini anlayabilmemiz için kafamızdaki zaman ölçeğini biraz daha genişletmemiz gerekecek. Çünkü hikayemiz çok daha önce başladı.

Bir varmış bir yokmuş… Bundan 7 milyar yıl önce iki büyük kara delik varmış. Bunlar birbirlerine yaklaşmış, yaklaşmış, yaklaşmış ve nihayet… Durun. Ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için birbirine yaklaşan bu cisimlerin büyüklüğünü hayal etmeye çalışalım. Unutmayın bu cisimler birer kara delik.

Bir kara deliği hayal etmenin en kolay yolu bence önce kendi dünyamızı düşünmek. Dünya, içindeki her şeyiyle atomlardan oluşuyor öyle değil mi? Atomların da çekirdeği ve etrafında belli bir mesafede dönen elektronları var, bunu biliyoruz. Eğer bir atom futbol sahası büyüklüğünde olsaydı onun çekirdeği orta saha çizgisinin merkezindeki bu misket kadar olurdu. Çevresinde dönen elektronlar ise tribünlerdeki toz zerreleri ya da elimdeki bu tuz taneleri kadar. Bir dahaki sefere size atom dendiğinde futbol sahası büyüklüğündeki bir alanda tuz taneleri ve bir misket aklınıza gelsin. Yani atom dediğimiz şeyde epeyce bir boşluk var. Peki bu boşlukları ortadan kaldırabilseydik ne olurdu? Tribünlerdeki toz zerreleri merkezdeki çekirdekle birleşseydi ve aradaki boşluklar ortadan kalksaydı koca futbol sahası, tuz taneleri çok bir şeyi değiştirmeyeceği için bu bilye kadar bir şeyden ibaret kalırdı. Futbol sahası bilyeye dönüştü. Ama unutmayın atom bir futbol sahası kadar büyük değil. O kadar küçük ki dünyadaki tüm atomların içindeki boşluklar ortadan kalksaydı, asıl dünya bu bilye kadar olurdu. Evet dünyayı oluşturan 48 sıfırlı şu sayıdaki 133,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 atomun boşluklarını alınca bu hale gelirdi.

Sadece yüzeyindeki milyarlarca insanı düşünün. Siz, aileniz, tanıyıp tanımadığınız herkes. Hepimiz buradayız. İçimizdeki boşluklar alınınca bu hale geliyoruz. Çünkü kütlesel anlamda değişen bir şey yok. Aynı sayıdaki atom tüm kütlesiyle yine burada. Sadece aradaki boşlukları kaldırdık.

Eğer böyle bir şey olsaydı kütle çekim kuvveti de değişmeyeceği için uzayda artık bir misket haline dönüşen dünyanın etrafında Ay dönmeye devam ederdi. Bir misketin etrafında dönen koca koca cisimler. Böylesine büyük bir kütle, böylesine küçük bir hacme sıkışınca başka ne olurdu biliyor musunuz? Çevresindeki ışık bile onun çekiminden kaçamazdı. Işık olmayınca onu göremezdik. Göremeyince de adına kara delik derdik.

Astronomlar bu tür benzetmelerde dünyayı değil de güneşi örnek olarak kullanıyorlar. Videonun başında okuduğum haberde iki kara delikten söz ediliyordu. Bunlardan biri bizim güneşimizden 66 kat daha büyük. Diğeri 85 kat daha büyük. Hikayemize geri dönecek olursak…

Bundan 7 milyar yıl önce biri güneşimizin 66 katı diğeri 85 katı olan iki kara delik varmış. Bunlar birbirlerine yaklaşmışlar, yaklaşmışlar, yaklaşmışlar ve nihayet çarpışmışlar! Bizler böylesine büyük kütlelerin birbiriyle çarpışınca büyük bir ışık ve ses oluşturacağı beklentisiyle izliyoruz değil mi? Oysa bu kez çarpışan ve birleşen şeyler birer kara delik.

Bu simülasyondan da görebildiğimiz gibi böyle bir çarpışmanın etkisi ancak onların gravitasyonal alanlarının uzaktaki yıldızların ışığını bükmesi şeklinde anlaşılabiliyor. Çarpışıp birleştiklerinde en ufak bir kıvılcım bile oluşmuyor. 66 tane güneşle 85 tane güneşi çarpıştırıp birleştiriyorsunuz ve bir kıvılcım dahi çıkmıyor! Ama ışık dışında böyle bir çarpışmanın elbette çok şiddetli etkileri oluyor. Biz bu etkileri gravitasyonel dalgalar şeklinde fark edebiliyoruz. Daha birbirilerine yaklaşırken etraflarındaki uzay ve zaman kumaşını dalgalandırmaya başlıyorlar. Birleştikleri anda öylesine büyük bir gravitasyonel güç oluşturuyorlar ki bu evrendeki tüm yıldızların toplamının 50 katı oluyor.

Sizlere aktardığım haberin dayandığı bilimsel makaleye imza atan Caltech'te çalışan fizikçi Alan Weinstein'in sözlerini aynen aktarıyorum: “It's the biggest bang since the Big Bang observed by humanity – İnsanlığın gözlemlediği Big Bang'den bu yana görülen en büyük patlama.” İşte saliseler içinde oluşan bu muazzam dalgalanma evrenin her yönüne doğru ışık hızında yayılmaya başladı. Denizde deprem olduktan sonra oluşan tsunami dalgaları gibi… Bunlar sayısız galaksiyi aşarak yolculuklarına devam ettiler ve nihayet 7 milyar yıl sonra dünyamıza ulaştılar. Bu dalgalar dünyanın içinden geçip giderken onu da dalgalandırdılar. Tabi bu animasyondaki gösterim aşırı abartılmış bir dalgalanma, yoksa dünya öyle bayrak gibi sallanmıyor. Değişim atomların seviyesinde gerçekleşiyor. Peki biz bunun nasıl farkına varıyoruz?

Bugüne kadar yapılmış en hassas ölçüm cihazlarıyla. Gravitasyonel dalgaları yakalamak için dünyanın bazı noktalarında özel gözlemevleri kuruldu. Bunların iki yöne doğru giden kilometrelerce uzunlukta tünelleri var. İçine gönderilen bir lazer ışını yarı yansıtıcı bir ayna yardımıyla iki uca ulaştırılıyor. 4 km sonra başka bir ayna tarafından yansıtılıp geri gönderiliyor. Dünyanın üstünden gravitasyonel dalgalar geçerken bu lazer ışınlarını da etkiliyor. Bu sayede uzay-zamanda meydana gelen çok küçük hareketler bile tespit edilebiliyor. Ne kadar mı küçük? Başta size anlattığım atom modeli var ya… Diyelim ki Hidrojen atomu olsun. Onun çekirdeğindeki protona zoom yapalım. İşte bu gözlemevleri atomun çekirdeğindeki protonun binde biri kadar küçük mesafeli değişimleri bile yakalayabiliyor.

Yapılan ölçümleri sese dönüştürünce şöyle bir şey ortaya çıkıyor.

İki kara deliğin çarpışması sonucu oluşan gravitasyonel dalgalar da böyle dünyamızın içinden geçip gitti ve bunlar bir değil üç farklı gözlemevi tarafından tespit edildi. Haberi okurken bu olayın tuhaflığına da bir vurgu yapılmıştı. Neden böyle bir vurgu yapıldığını açıklamadan önce bu haberi bana veren uygulamadan, bu videonun sponsoru Bundle uygulamasından söz etmek istiyorum.

Benim yıllardır kullandığım bir uygulama Bundle. Son dakika gelişmelerini ve en fazla sayıda haber ve içeriği biz okurlarla buluşturuyor. Hemen her kategorideki haber kaynaklarından ben en çok teknoloji, bilim, finans ve kültür sanat içeriklerini takip ediyorum. Bu kategorilerde dünyanın her yerinden en iyi yayıncıların içeriklerine ulaşabiliyorsunuz. Türkiye'de geliştirilen bu uygulama 100'ü aşkın ülke arasında en iyi haber uygulaması olarak öne çıkmış. İster Türkiye'ye ait Türkçe haberleri ya da isterseniz benim gibi tüm dünyayı ilgilendiren uluslararası haberleri farklı kaynaklardan takip edebilirsiniz. Örneğin bu videonun konusunu listemde yer alan National Geographic dergisinin haberinden yola çıkarak araştırıp hazırladım. Eğer siz de haberleri, son dakika gelişmelerini takip etmek istiyorsanız açıklamalar bölümündeki linki kullanarak ücretsiz Bundle uygulamasını yükleyip kullanabilirsiniz. Bundle'ı indirmek için tıklayın: http://www.bndl.tw/app Hatırlarsanız videonun başında National Geographic'in bu haberini bir son dakika gelişmesi olarak aktarmıştım. Keşfin haberi öyle olabilir ama olayın kendisi yedi milyar yıl önce olmuş. Bu ne demek biliyor musunuz? İki kara delik çarpıştığı sırada dünya yoktu. Çarpışmanın oluşturduğu dalgalar o kadar uzaktan geliyor ki onlar yola çıktıktan 2,5 milyar yıl sonra dünya gezegeni oluştu. Bunları ölçebilecek kadar hassas teknoloji, dalgalar hala yoldayken icat edildi. Bu tür dalgaları sadece 5 yıldan beri ölçebiliyoruz. Bu arada kim bilir daha ne kadar çok çarpışma, birleşme meydana geldi ve önümüzdeki yıllarda kurulması planlanan diğer gözlemevleri açılınca daha nice büyük patlamaları keşfedeceğiz.

Bitmedi. Bugüne kadar keşfedilen bu en büyük kara delik çarpışmasındaki kara delikler aslında o kadar da büyük değil. İkisi birleşince oluşan yeni kara delik güneşimizin kütlesinin sadece 142 katı kadar. Bu orta ölçekli bir kara delik olarak kabul ediliyor. Eğer bulunan bir kara delik güneşin kütlesinin 100 katından daha küçükse bunlara “Stellar black hole” deniliyor: yıldız kaynaklı kara delik. Videonun başında verdiğim dünya kendi içine çöküp misket kadar olsaydı örneğine benzer şekilde güneş ya da güneşin 10 katı, 100 katı büyüklüğündeki bir yıldız çöküp kara deliğe dönüşüyor. O yüzden yıldız kaynaklı.

Bundan daha büyük kara deliklere orta ölçekli kara delik adı veriliyor. İlki 2004 yılında keşfedildi. Fakat teorik hesaplamalarla bunların tek bir yıldızın çökmesi sonucunda oluşamayacağı bulundu. İşte yeni yapılan keşif bu ölçekteki kara deliklerin çarpışma/birleşme yoluyla oluşabileceğini de göstermesi açısından çok önemli.

Bir de supermassive yani dev kara delikler var. Genellikle galaksilerin merkezinde yer alıyorlar. Geçen yıl canlı yayınla aktardığım bir basın toplantısında böyle bir dev kara deliğin tarihte ilk kez çekilen fotoğrafını göstermişti bize bilim insanları. Messier 87 galaksisinin merkezinde yer alan kara deliğin fotoğrafı. Bunların büyüklüğü hakkında bir fikir vermesi açısından yine güneşi düşünün. 142 tanesi yan yana gelince bugün aktardığım büyüklükte orta ölçekli bir kara delik oluşturuyor. “Phoenix cluster”ının merkezinde keşfedilen bir kara deliğin büyüklüğünü anlamak için bunlara biraz daha ekleme yapmamız gerekiyor. Bu karedeki bilye görünümlü güneşler kadar değil. Bu küpteki kadar da değil. Hayır bu küplerin oluşturduğı büyük kare kadar da değil. Biraz daha arttırıp yeni bir küp elde etmemiz gerekiyor. Ama 1 milyar güneşten oluşan bu küp bile yeterince büyük değil. Bunun gibi 20 tanesine daha ihtiyacımız olacak. Ve evrende bu ölçekte bile pek çok kara delik olduğu sanılıyor. Son 5 yılda az önce gösterdiğim kara delikten büyük 10 tane yeni kara delik bulundu ve daha binlercesinin olduğu düşünülüyor.

Yeni öğrendiğimiz keşifteki 66 ve 85 kat kütleli küçük kara deliklerin birleşmesiyle oluşan orta ölçekli yeni kara delik böyle bu tür cisimlerin yanında bir tuz zerresi kadar kalırdı. Asıl soru şu. Güneşin milyarlarca katı kütleye sahip bu dev kara delikler çarpışırsa ne olur?

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Big Bang’den bu yana görülen en büyük patlama keşfedildi! İki kara deliğin çarpı |du Big Bang||depuis||||||||| Big|from the Big Bang||since||||explosion|was discovered|||of the black holes|collision 最も大きな|ビッグバン以来||以来||||爆発|発見されました||ブラック|ブラックホールの|衝突 Die größte Explosion seit dem Urknall ist entdeckt worden! Die Kollision von zwei schwarzen Löchern Ανακαλύφθηκε η μεγαλύτερη έκρηξη από τη Μεγάλη Έκρηξη! Η σύγκρουση δύο μαύρων τρυπών The biggest explosion since the Big Bang has been discovered! The collision of two black holes Descubierta la mayor explosión desde el Big Bang La colisión de dos agujeros negros La plus grande explosion depuis le Big Bang a été découverte ! La collision de deux trous noirs Scoperta la più grande esplosione dopo il Big Bang! La collisione di due buchi neri De grootste explosie sinds de oerknal is ontdekt! De botsing van twee zwarte gaten A maior explosão desde o Big Bang foi descoberta: a colisão de dois buracos negros Обнаружен самый мощный взрыв со времен Большого взрыва! Столкновение двух черных дыр Den största explosionen sedan Big Bang har upptäckts! Kollisionen mellan två svarta hål 发现了宇宙大爆炸以来最大的爆炸!两个黑洞的碰撞

Az önce haber takip listemde beliren bir son dakika gelişmesini sizlere aktarıyorum: Gökbilimciler şimdiye kadar bulunan en büyük, en garip kara delik çarpışmasını tespit etti. ||||sur ma liste||||||||||||||||||de la collision|| ||||||||||||||||||||||of the collision|| ||||リストに|現れた||||発展を|あなたに|お伝えします|天文学者たち|||||||||ブラックホール|衝突|| Hier eine Eilmeldung, die gerade auf meiner Beobachtungsliste aufgetaucht ist: Astronomen haben die größte und seltsamste Kollision von schwarzen Löchern entdeckt, die je gefunden wurde. Here's a last-minute development that just popped up on my news watchlist: Astronomers have detected the biggest, weirdest black hole collision ever found. Kozmik yığılma, şimdiye kadar tespit edilen türünün ilk kara deliğini üretti – ve bu daha olayın tuhaf kısmı bile değil! |accumulation|||||de son espèce|||trou||||||||| 宇宙の|宇宙の集積||||検出された|種類の|||ブラックホール|生成しました||||出来事の||部分|| Die kosmische Akkretion hat das erste Schwarze Loch dieser Art hervorgebracht, das jemals entdeckt wurde - und das ist noch nicht einmal das Seltsame! Cosmic accretion has produced the first black hole of its kind ever detected - and that's not even the weird part! L'effondrement cosmique a produit le premier trou noir de ce type jamais détecté – et ce n'est même pas la partie étrange de l'événement !

Çarpışmanın tespit edilmesi bizim için bir son dakika gelişmesi elbette, ama konunun kendisini anlayabilmemiz için kafamızdaki zaman ölçeğini biraz daha genişletmemiz gerekecek. ||||||||||||||||||||notre élargissement| 衝突の検出||検出すること|||||分|進展||||問題の本質|理解するために||頭の中の||時間の尺度|||広げる必要があります| The detection of the collision is a breaking news for us, of course, but we will need to expand the time scale in our minds a bit more to understand the issue itself. La détection de la collision est bien entendu un développement de dernière minute pour nous, mais nous devrons élargir un peu notre échelle temporelle pour comprendre le sujet lui-même. Çünkü hikayemiz çok daha önce başladı. |物語||||始まりました Denn unsere Geschichte begann schon vor langer Zeit. Because our story began much earlier. Parce que notre histoire a commencé beaucoup plus tôt.

Bir varmış bir yokmuş… Bundan 7 milyar yıl önce iki büyük kara delik varmış. |あったそうです||いなかった||70億年||||||| Once upon a time... 7 billion years ago, there were two big black holes. Bunlar birbirlerine yaklaşmış, yaklaşmış, yaklaşmış ve nihayet… Durun. ||近づいていた||||ついに| They got closer, closer, closer, and finally… Wait. Ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için birbirine yaklaşan bu cisimlerin büyüklüğünü hayal etmeye çalışalım. |||||||||objets|||| ||||よりよく理解するため||お互いに|近づく||物体の|大きさ|||想像してみましょう Um besser zu verstehen, was hier geschieht, sollten wir uns die Größe dieser Körper vorstellen, die sich einander nähern. To better understand what is happening, let's try to imagine the size of these objects approaching each other. Unutmayın bu cisimler birer kara delik. ||objets||| 忘れないでください||物体|それぞれ|ブラックホール| Remember, these objects are black holes.

Bir kara deliği hayal etmenin en kolay yolu bence önce kendi dünyamızı düşünmek. ||trou|||||||||monde| ||ブラックホール||想像すること|||||||私たちの世界|考える Ich glaube, es ist am einfachsten, sich ein schwarzes Loch vorzustellen, wenn man zuerst an unsere eigene Welt denkt. I think the easiest way to imagine a black hole is to think about our own world first. Dünya, içindeki her şeyiyle atomlardan oluşuyor öyle değil mi? |||avec tout ce qu'il y a||||| |||すべてのもの|原子から|||| The world consists of atoms with everything in it, isn't it? Atomların da çekirdeği ve etrafında belli bir mesafede dönen elektronları var, bunu biliyoruz. |||||||||électrons||| 原子の||原子核||周りに|||距離で|回転する|電子|||知っています Wir wissen, dass auch Atome Kerne und Elektronen haben, die in einem bestimmten Abstand um sie kreisen. We know that atoms also have a nucleus and electrons revolving around a certain distance. Eğer bir atom futbol sahası büyüklüğünde olsaydı onun çekirdeği orta saha çizgisinin merkezindeki bu misket kadar olurdu. |||||||||||de la ligne|au centre||marmite|| ||もし原子が||フィールド|サイズの|||||フィールド|センターラインの|中心の||ビー玉|| Wäre ein Atom so groß wie ein Fußballfeld, wäre sein Kern so groß wie diese Murmel in der Mitte der Mittellinie. If an atom were the size of a football field, its nucleus would be the size of this marble in the center of the midfield line. Çevresinde dönen elektronlar ise tribünlerdeki toz zerreleri ya da elimdeki bu tuz taneleri kadar. ||électrons||dans les tribunes||particules||||||| 周りに||電子||スタンドの|ほこり|微粒子|||手の中の||塩粒|粒子| Die Elektronen, die ihn umkreisen, sind wie Staubpartikel auf der Tribüne oder diese Salzkörner in meiner Hand. The electrons revolving around it are as much as the dust particles in the stands or these grains of salt in my hand. Bir dahaki sefere size atom dendiğinde futbol sahası büyüklüğündeki bir alanda tuz taneleri ve bir misket aklınıza gelsin. ||||||||de la taille d'un||||||||| |次の|次回|||と言われたら|||大きさの||||粒子||||思い浮かべてください| The next time you think of an atom, think of grains of salt and a marble in a field the size of a football field. Yani atom dediğimiz şeyde epeyce bir boşluk var. |||ものには|かなりの||空間| In dem, was wir Atome nennen, ist also eine Menge Platz. So there's quite a bit of space in what we call the atom. Peki bu boşlukları ortadan kaldırabilseydik ne olurdu? ||||si nous avions pu|| ||隙間|消す|取り除けたらどうなる|| Was würde passieren, wenn wir diese Lücken beseitigen könnten? So what if we could eliminate these gaps? Tribünlerdeki toz zerreleri merkezdeki çekirdekle birleşseydi ve aradaki boşluklar ortadan kalksaydı koca futbol sahası, tuz taneleri çok bir şeyi değiştirmeyeceği için bu bilye kadar bir şeyden ibaret kalırdı. ||||noyau|s'unissait|||||s'il disparaissait|||||||||ne changerait|||bille||||| |||中心の|核と|結合したら||間の空間|空間||消えたなら|巨大な|サッカー場|サッカー場|塩の粒|塩の粒||||変わらない|||ビー玉||||だけのもの|残るだろう Wenn die Staubteilchen auf der Tribüne mit dem Kern in der Mitte verschmelzen und die Lücken zwischen ihnen verschwinden würden, wäre das ganze Fußballfeld nichts anderes als diese Murmel, denn die Salzkörner würden sich nicht großartig verändern. If the dust particles in the stands merged with the nucleus in the center and the gaps between them disappeared, the entire football field would be nothing more than this marble because the grains of salt would not make much difference. Futbol sahası bilyeye dönüştü. ||bille| ||ビー玉|ビー玉に変わった The football field has turned into marbles. Ama unutmayın atom bir futbol sahası kadar büyük değil. But remember the atom is not as big as a soccer field. O kadar küçük ki dünyadaki tüm atomların içindeki boşluklar ortadan kalksaydı, asıl dünya bu bilye kadar olurdu. ||||世界中の|||||||本当の||||| Sie ist so klein, dass die reale Welt so groß wäre wie diese Murmel, wenn man die Hohlräume in allen Atomen der Welt eliminieren würde. It is so small that if the voids in all the atoms in the world were to disappear, the real world would be as large as this marble. Evet dünyayı oluşturan 48 sıfırlı şu sayıdaki 133,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 atomun boşluklarını alınca bu hale gelirdi. |||zéro|||de l'atome|les vides|en prenant|||viendrait |世界を|構成する|ゼロの||数の中の|原子の|空間を|取り除くと||この状態|このようになる Yes, it would be like this when you take the spaces of 133,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 atoms with 48 zeros that make up the world.

Sadece yüzeyindeki milyarlarca insanı düşünün. |表面の|数十億|人々を|考えてください Just think of the billions of people on its surface. Siz, aileniz, tanıyıp tanımadığınız herkes. ||en connaissant|| ||知っている|知らない人| Hepimiz buradayız. |nous sommes ici 私たち全員|ここにいる We are all here. İçimizdeki boşluklar alınınca bu hale geliyoruz. ||lorsque nous sommes pris||| 私たちの中の||取り除かれると|||こうなる When the spaces inside us are taken away, we become this. Çünkü kütlesel anlamda değişen bir şey yok. |massique||||| |質量的|質量的に|変わる||| Denn in Bezug auf die Masse hat sich nichts geändert. Because nothing has changed in terms of mass. Aynı sayıdaki atom tüm kütlesiyle yine burada. ||||全質量で|| The same number of atoms is here again with all their mass. Sadece aradaki boşlukları kaldırdık. |||nous avons enlevé |間の||空白を削除しました We just removed the spaces.

Eğer böyle bir şey olsaydı kütle çekim kuvveti de değişmeyeceği için uzayda artık bir misket haline dönüşen dünyanın etrafında Ay dönmeye devam ederdi. |||||||force||ne changerait pas||||||||||||| |||||質量|重力|重力の力||変わらない||宇宙で|||||変わった||||回り続ける||続けていたでしょう Bir misketin etrafında dönen koca koca cisimler. |misket||||| |ビー玉||回る|大きな||大きな物体 Huge objects swirling around a marble. Böylesine büyük bir kütle, böylesine küçük bir hacme sıkışınca başka ne olurdu biliyor musunuz? |||||||volume|en se comprimant||||| これほどの|||質量|これほど|||体積|詰まると|他に何|何が||| Wissen Sie, was sonst noch passiert, wenn eine so große Masse in ein so kleines Volumen gepresst wird? Do you know what else would happen when such a large mass was squeezed into such a small volume? Çevresindeki ışık bile onun çekiminden kaçamazdı. ||||attraction|ne pouvait pas s'échapper 周囲の|光|||引力から|逃れられなかった Not even the light around him could escape its pull. Işık olmayınca onu göremezdik. |pas||nous ne pourrions pas voir |光がなければ||見えなかった Without the light, we couldn't see it. Göremeyince de adına kara delik derdik. ne pouvant pas voir||||| 見えないと||名前を|黒い||呼んでいた When we couldn't see it, we called it a black hole.

Astronomlar bu tür benzetmelerde dünyayı değil de güneşi örnek olarak kullanıyorlar. les astronomes|||dans les comparaisons||||||| 天文学者たち|||比喩で||||太陽 (たいよう)|例として|| Astronomers use the sun as an example in such analogies, not the earth. Les astronomes utilisent le soleil comme exemple plutôt que la terre dans ce genre de comparaisons. Videonun başında okuduğum haberde iki kara delikten söz ediliyordu. ||||||trous|| ||読んだ|ニュースで|||ブラックホール||言及されていた Two black holes were mentioned in the news I read at the beginning of the video. Dans la nouvelle que j'ai lue au début de la vidéo, deux trous noirs étaient mentionnés. Bunlardan biri bizim güneşimizden 66 kat daha büyük. |||de notre soleil||| |||私たちの太陽||| One of them is 66 times bigger than our sun. L'un d'eux est 66 fois plus grand que notre soleil. Diğeri 85 kat daha büyük. 他のもの||| The other one is 85 times bigger. Hikayemize geri dönecek olursak… 私たちの物語に||物語に戻る|戻るとしたら Coming back to our story…

Bundan 7 milyar yıl önce biri güneşimizin 66 katı diğeri 85 katı olan iki kara delik varmış. |||||de notre soleil|||||||| |70億年前、太陽の66倍と85倍の2つのブラックホールが存在していた。||||太陽の|太陽の66倍||||||| 7 billion years ago, there were two black holes, one with 66 times our sun and the other with 85 times. Bunlar birbirlerine yaklaşmışlar, yaklaşmışlar, yaklaşmışlar ve nihayet çarpışmışlar! ||se sont approchés|||||se sont heurtés ||近づいてきた|||||衝突した They approached each other, approached each other, approached each other and finally collided! Bizler böylesine büyük kütlelerin birbiriyle çarpışınca büyük bir ışık ve ses oluşturacağı beklentisiyle izliyoruz değil mi? |||des masses||en se heurtant||||||fera|avec l'attente||| 私たちは|||質量の|互いに|衝突すると||||||生成する|期待して|見守っています|| We watch with the expectation that when such huge masses collide with each other, they will create a great light and sound, right? Oysa bu kez çarpışan ve birleşen şeyler birer kara delik. |||en collision||unissant|||| しかし|||衝突する||結合する|||| However, this time, things colliding and merging are black holes.

Bu simülasyondan da görebildiğimiz gibi böyle bir çarpışmanın etkisi ancak onların gravitasyonal alanlarının uzaktaki yıldızların ışığını bükmesi şeklinde anlaşılabiliyor. |||nous pouvons voir||||||||gravitational|champs||||courbure||est compréhensible |シミュレーションから||見られるように|||||影響|||重力の|重力場|遠くの|星々の|光を|曲げること|ように|理解できる Wie aus dieser Simulation hervorgeht, kann der Effekt einer solchen Kollision nur als Beugung des Lichts entfernter Sterne durch deren Gravitationsfelder verstanden werden. As we can see from this simulation, the effect of such a collision can only be understood as their gravitational fields bend the light of distant stars. Comme nous pouvons le voir dans cette simulation, l'effet d'une telle collision ne peut être compris que par la façon dont leurs champs gravitationnels déforment la lumière des étoiles lointaines. Çarpışıp birleştiklerinde en ufak bir kıvılcım bile oluşmuyor. en se heurtant||||||| 衝突して|結合するときに||最小の||火花||発生しない Wenn sie zusammenstoßen und verschmelzen, entsteht nicht einmal der kleinste Funke. When they collide and combine, not the slightest spark is produced. Lorsqu'ils entrent en collision et se fusionnent, aucune étincelle ne se produit, même pas la plus petite. 66 tane güneşle 85 tane güneşi çarpıştırıp birleştiriyorsunuz ve bir kıvılcım dahi çıkmıyor! |avec le soleil|||en faisant s'affronter|vous combinez||||| |太陽で|||衝突させて|結合しています||||火花さえ|火花が出ない You collide and combine 66 suns with 85 suns and not even a spark comes out! Vous entrez en collision et fusionnez 66 soleils avec 85 soleils, et il n'y a même pas une étincelle ! Ama ışık dışında böyle bir çarpışmanın elbette çok şiddetli etkileri oluyor. ||光以外に||||||激しい|強い影響| But outside of light, of course, such a collision has very violent effects. Biz bu etkileri gravitasyonel dalgalar şeklinde fark edebiliyoruz. |||gravitational||||nous pouvons remarquer |||重力の|重力波|||気づくことができる We can recognize these effects as gravitational waves. Daha birbirilerine yaklaşırken etraflarındaki uzay ve zaman kumaşını dalgalandırmaya başlıyorlar. |l'un à l'autre||||||de l'espace-temps|onduler| |お互いに||周囲の||||布|波立てる|始める Während sie sich einander nähern, beginnen sie, das Gefüge von Raum und Zeit um sie herum zu kräuseln. As they approach each other, they begin to ripple the fabric of space and time around them. Birleştikleri anda öylesine büyük bir gravitasyonel güç oluşturuyorlar ki bu evrendeki tüm yıldızların toplamının 50 katı oluyor. en se réunissant||si|||||ils créent|||||||| 彼らが合体||非常に|||重力の|力|生成している|||宇宙の|||合計|| As soon as they combine, they create such a great gravitational force that this is 50 times the sum of all the stars in the universe.

Sizlere aktardığım haberin dayandığı bilimsel makaleye imza atan Caltech'te çalışan fizikçi Alan Weinstein'in sözlerini aynen aktarıyorum: “It's the biggest bang since the Big Bang observed by humanity – İnsanlığın gözlemlediği Big Bang'den bu yana görülen en büyük patlama.” |||reposant|||||à Caltech||||Weinstein||||||plus grand||depuis||||observé||humanité||observé|||||||| |||基づく||論文|署名|署名した|カリフォルニ||物理学者||ワインスタイン|言葉|||それは||最大|爆発|以来||||観測された||人類|人類の|人類が観測|||||||| I quote Alan Weinstein, a physicist at Caltech who authored the scientific paper on which this news is based: "It's the biggest bang since the Big Bang observed by humanity." İşte saliseler içinde oluşan bu muazzam dalgalanma evrenin her yönüne doğru ışık hızında yayılmaya başladı. |saisies|||||fluctuation|||||||se propager| |秒||||||||||||| Diese enorme Fluktuation, die innerhalb von Sekunden auftrat, begann sich mit Lichtgeschwindigkeit in alle Richtungen des Universums auszubreiten. In a matter of seconds, this enormous ripple began to spread at the speed of light in every direction of the universe. Denizde deprem olduktan sonra oluşan tsunami dalgaları gibi… Bunlar sayısız galaksiyi aşarak yolculuklarına devam ettiler ve nihayet 7 milyar yıl sonra dünyamıza ulaştılar. ||||||||||galaxies|en franchissant|leurs voyages||||||||sur notre Terre| Wie die Tsunamiwellen nach einem Erdbeben im Meer... Sie setzten ihre Reise fort, durchquerten unzählige Galaxien und erreichten schließlich nach 7 Milliarden Jahren unsere Welt. Like the tsunami waves after an earthquake at sea... They continued their journey across countless galaxies and finally reached our Earth after 7 billion years. Bu dalgalar dünyanın içinden geçip giderken onu da dalgalandırdılar. ||||||||ont agité As these waves passed through the earth, they made it undulate as well. Tabi bu animasyondaki gösterim aşırı abartılmış bir dalgalanma, yoksa dünya öyle bayrak gibi sallanmıyor. ||dans l'animation|représentation||exagéré||||||||ne tremble pas Of course, the representation in this animation is an exaggerated fluctuation, otherwise the world does not wave like a flag. Değişim atomların seviyesinde gerçekleşiyor. Die Veränderung findet auf der Ebene der Atome statt. Change takes place at the level of atoms. Peki biz bunun nasıl farkına varıyoruz? So how do we realize this?

Bugüne kadar yapılmış en hassas ölçüm cihazlarıyla. jusqu'à aujourd'hui||||||avec ses appareils Mit den präzisesten Messgeräten, die je gebaut wurden. With the most precise measuring instruments ever made. Gravitasyonel dalgaları yakalamak için dünyanın bazı noktalarında özel gözlemevleri kuruldu. ||||||à certains endroits||observatoires| In einigen Teilen der Welt wurden spezielle Observatorien eingerichtet, um Gravitationswellen aufzufangen. Bunların iki yöne doğru giden kilometrelerce uzunlukta tünelleri var. |||||||tunnels| They have hundreds of kilometers of tunnels going in both directions. İçine gönderilen bir lazer ışını yarı yansıtıcı bir ayna yardımıyla iki uca ulaştırılıyor. ||||rayon||réfléchissant|||||uc|est acheminé A laser beam is sent into it and delivered to the two ends with the help of a semi-reflective mirror. Un faisceau laser envoyé à l'intérieur est dirigé vers les deux extrémités à l'aide d'un miroir semi-réfléchissant. 4 km sonra başka bir ayna tarafından yansıtılıp geri gönderiliyor. ||||||réfléchi|| Nach 4 Kilometern wird es von einem anderen Spiegel reflektiert und zurückgeschickt. After 4 km, it is reflected by another mirror and sent back. Après 4 km, il est renvoyé par un autre miroir. Dünyanın üstünden gravitasyonel dalgalar geçerken bu lazer ışınlarını da etkiliyor. |de|||||||| Da die Gravitationswellen die Erde überqueren, wirkt sich dies auch auf die Laserstrahlen aus. As gravitational waves pass over the Earth, this affects the laser beams. Pendant que des ondes gravitationnelles traversent la Terre, elles affectent également ces faisceaux laser. Bu sayede uzay-zamanda meydana gelen çok küçük hareketler bile tespit edilebiliyor. Auf diese Weise können selbst sehr kleine Bewegungen in der Raumzeit erkannt werden. In this way, even very small movements in space-time can be detected. Ne kadar mı küçük? How small? Başta size anlattığım atom modeli var ya… Diyelim ki Hidrojen atomu olsun. Sie kennen das Atommodell, das ich Ihnen am Anfang erklärt habe... Nehmen wir an, es ist ein Wasserstoffatom. There's the atomic model I told you about at the beginning… Let's say it's a Hydrogen atom. Onun çekirdeğindeki protona zoom yapalım. |dans sa noyau|proton|zoom| Let's zoom in on the proton in its nucleus. İşte bu gözlemevleri atomun çekirdeğindeki protonun binde biri kadar küçük mesafeli değişimleri bile yakalayabiliyor. |||||du proton|||||à distance|||peut attraper Diese Observatorien sind in der Lage, Veränderungen des Atomkerns in Abständen von nur einem Tausendstel eines Protons zu erfassen. These observatories can detect even distance changes as small as one-thousandth of a proton in the nucleus of the atom.

Yapılan ölçümleri sese dönüştürünce şöyle bir şey ortaya çıkıyor. |mesures||||||| When we convert the measurements into sound, we get something like this.

İki kara deliğin çarpışması sonucu oluşan gravitasyonel dalgalar da böyle dünyamızın içinden geçip gitti ve bunlar bir değil üç farklı gözlemevi tarafından tespit edildi. ||||||||||de notre monde||||||||||||| The gravitational waves formed as a result of the collision of two black holes passed through our world like this, and they were detected by not one but three different observatories. Haberi okurken bu olayın tuhaflığına da bir vurgu yapılmıştı. ||||bizarrerie|||accentuation| Beim Lesen des Artikels wurde auch die Merkwürdigkeit dieses Ereignisses hervorgehoben. While reading the news, an emphasis was placed on the strangeness of this event. Neden böyle bir vurgu yapıldığını açıklamadan önce bu haberi bana veren uygulamadan, bu videonun sponsoru Bundle uygulamasından söz etmek istiyorum. |||||sans expliquer|||||||||||||| Bevor ich erkläre, warum dies so ist, möchte ich die Anwendung erwähnen, von der ich diese Nachricht erhalten habe, die Bundle-Anwendung, die dieses Video gesponsert hat. Before I explain why such an emphasis is made, I would like to talk about the app that gave me this news, Bundle, the sponsor of this video.

Benim yıllardır kullandığım bir uygulama Bundle. Son dakika gelişmelerini ve en fazla sayıda haber ve içeriği biz okurlarla buluşturuyor. ||développements|||||||||avec les lecteurs|met en relation It brings the latest breaking news and the largest number of news and content to us, the readers. Hemen her kategorideki haber kaynaklarından ben en çok teknoloji, bilim, finans ve kültür sanat içeriklerini takip ediyorum. ||de la catégorie||||||||||||leurs contenus|| Von den Nachrichtenquellen in fast allen Kategorien verfolge ich am meisten Inhalte aus den Bereichen Technologie, Wissenschaft, Finanzen sowie Kultur und Kunst. Among news sources in almost every category, I follow technology, science, finance and culture and arts content the most. Bu kategorilerde dünyanın her yerinden en iyi yayıncıların içeriklerine ulaşabiliyorsunuz. |dans les catégories||||||des éditeurs|à leur contenu|vous pouvez accéder In these categories, you can access the content of the best publishers from all over the world. Türkiye'de geliştirilen bu uygulama 100'ü aşkın ülke arasında en iyi haber uygulaması olarak öne çıkmış. Diese in der Türkei entwickelte Anwendung wurde unter mehr als 100 Ländern als die beste Nachrichtenanwendung eingestuft. İster Türkiye'ye ait Türkçe haberleri ya da isterseniz benim gibi tüm dünyayı ilgilendiren uluslararası haberleri farklı kaynaklardan takip edebilirsiniz. Sie können türkische Nachrichten aus der Türkei oder, wie ich, internationale Nachrichten aus der ganzen Welt aus verschiedenen Quellen verfolgen. You can follow Turkish news about Turkey or international news like me that concern the whole world from different sources. Örneğin bu videonun konusunu listemde yer alan National Geographic dergisinin haberinden yola çıkarak araştırıp hazırladım. |||||||National|Géographique||de l'article|||| Ich habe zum Beispiel das Thema dieses Videos auf der Grundlage der Nachrichten des Magazins National Geographic auf meiner Liste recherchiert und vorbereitet. For example, I researched and prepared the subject of this video based on a National Geographic magazine article on my list. Eğer siz de haberleri, son dakika gelişmelerini takip etmek istiyorsanız açıklamalar bölümündeki linki kullanarak ücretsiz Bundle uygulamasını yükleyip kullanabilirsiniz. ||||||||||||lien|||||télécharger| Wenn Sie die Nachrichten und Eilmeldungen verfolgen möchten, können Sie die kostenlose Bundle-Anwendung über den Link im Beschreibungsabschnitt installieren und nutzen. Bundle'ı indirmek için tıklayın: http://www.bndl.tw/app Bundle||||http||bndl|tw|application Click to download the Bundle: http://www.bndl.tw/app Hatırlarsanız videonun başında National Geographic'in bu haberini bir son dakika gelişmesi olarak aktarmıştım. ||||de National Geographic||||||||j'avais transmis Wenn Sie sich erinnern, habe ich zu Beginn des Videos diese Nachricht von National Geographic als Eilmeldung übermittelt. If you remember, at the beginning of the video, I conveyed this news of National Geographic as a last minute development. Keşfin haberi öyle olabilir ama olayın kendisi yedi milyar yıl önce olmuş. The news of the discovery may be so, but the event itself happened seven billion years ago. Bu ne demek biliyor musunuz? Do you know what that means? İki kara delik çarpıştığı sırada dünya yoktu. |||en se heurtant|à ce moment-là|| Earth did not exist when the two black holes collided. Il n'y avait pas de terre au moment où deux trous noirs se heurtaient. Çarpışmanın oluşturduğu dalgalar o kadar uzaktan geliyor ki onlar yola çıktıktan 2,5 milyar yıl sonra dünya gezegeni oluştu. Die von der Kollision ausgehenden Wellen haben sich so weit ausgebreitet, dass der Planet Erde 2,5 Milliarden Jahre nach ihrem Aufprall entstanden ist. The waves created by the collision come from so far away that planet earth was formed 2.5 billion years after they set off. Les vagues créées par la collision viennent de si loin que la planète Terre s'est formée 2,5 milliards d'années après leur départ. Bunları ölçebilecek kadar hassas teknoloji, dalgalar hala yoldayken icat edildi. |mesurer||||||en route|| Technology sensitive enough to measure these was invented while the waves were still on their way. Une technologie assez précise pour mesurer cela a été inventée alors que les vagues étaient encore en route. Bu tür dalgaları sadece 5 yıldan beri ölçebiliyoruz. ||||||nous pouvons mesurer We have only been able to measure such waves for 5 years. Bu arada kim bilir daha ne kadar çok çarpışma, birleşme meydana geldi ve önümüzdeki yıllarda kurulması planlanan diğer gözlemevleri açılınca daha nice büyük patlamaları keşfedeceğiz. |||||||||fusion||||||||||lorsqu'ils ouvriront||de nombreuses|||nous découvrirons In the meantime, who knows how many more collisions and mergers have occurred, and we will discover many more big explosions when the other observatories planned for the coming years open.

Bitmedi. It is not finished. Bugüne kadar keşfedilen bu en büyük kara delik çarpışmasındaki kara delikler aslında o kadar da büyük değil. ||||||||de collision|||||||| The black holes in this largest black hole collision ever discovered aren't actually that big. İkisi birleşince oluşan yeni kara delik güneşimizin kütlesinin sadece 142 katı kadar. The new black hole formed when the two merged is only 142 times the mass of our sun. Bu orta ölçekli bir kara delik olarak kabul ediliyor. This is considered a medium-sized black hole. Eğer bulunan bir kara delik güneşin kütlesinin 100 katından daha küçükse bunlara “Stellar black hole” deniliyor: yıldız kaynaklı kara delik. |||||||||petit||Stellaire||trou|||d'origine stellaire|| Wenn ein Schwarzes Loch weniger als das 100-fache der Sonnenmasse hat, wird es als stellares Schwarzes Loch bezeichnet. If a black hole is smaller than 100 times the mass of the sun, it is called a "Stellar black hole": a stellar black hole. Videonun başında verdiğim dünya kendi içine çöküp misket kadar olsaydı örneğine benzer şekilde güneş ya da güneşin 10 katı, 100 katı büyüklüğündeki bir yıldız çöküp kara deliğe dönüşüyor. ||||||s'effondant||||||||||||||||||trou| If the world I gave at the beginning of the video collapsed into itself and was the size of a marble, similar to the example, the sun or a star that is 10 times the size of the sun, 100 times the size of the sun, collapses and turns into a black hole. O yüzden yıldız kaynaklı. That's why it's stellar.

Bundan daha büyük kara deliklere orta ölçekli kara delik adı veriliyor. Black holes larger than this are called medium-sized black holes. İlki 2004 yılında keşfedildi. The first was discovered in 2004. Fakat teorik hesaplamalarla bunların tek bir yıldızın çökmesi sonucunda oluşamayacağı bulundu. ||par des calculs||||étoile|effondrement||n'aurait pas lieu| But it was found by theoretical calculations that they could not have formed as a result of the collapse of a single star. İşte yeni yapılan keşif bu ölçekteki kara deliklerin çarpışma/birleşme yoluyla oluşabileceğini de göstermesi açısından çok önemli. |||||à l'échelle||||||puisse se former||||| Die neue Entdeckung ist sehr wichtig, da sie zeigt, dass Schwarze Löcher dieser Größenordnung durch Kollisionen/Fusionen entstehen können. The new discovery is very important in terms of showing that black holes of this scale can be formed by collision/merger.

Bir de supermassive yani dev kara delikler var. ||supermassive||||| Und dann gibt es noch supermassereiche, riesige schwarze Löcher. And then there are supermassive, giant black holes. Genellikle galaksilerin merkezinde yer alıyorlar. |des galaxies||| They are usually located at the center of galaxies. Geçen yıl canlı yayınla aktardığım bir basın toplantısında böyle bir dev kara deliğin tarihte ilk kez çekilen fotoğrafını göstermişti bize bilim insanları. |||diffusion|||||||||||||||avait montré||| At a press conference last year, scientists showed us a photograph of such a giant black hole taken for the first time in history. Messier 87 galaksisinin merkezinde yer alan kara deliğin fotoğrafı. Messier|de sa galaxie|||||| Foto des schwarzen Lochs im Zentrum der Galaxie Messier 87. Photograph of the black hole at the center of the Messier 87 galaxy. Bunların büyüklüğü hakkında bir fikir vermesi açısından yine güneşi düşünün. ||||idée||||| Again, consider the sun to give you an idea of their size. 142 tanesi yan yana gelince bugün aktardığım büyüklükte orta ölçekli bir kara delik oluşturuyor. 142 of them together form a medium-sized black hole of the size I have described today. “Phoenix cluster”ının merkezinde keşfedilen bir kara deliğin büyüklüğünü anlamak için bunlara biraz daha ekleme yapmamız gerekiyor. Phoenix|de Phoenix|du||||||||||||ajout|| Um die Größe eines schwarzen Lochs zu verstehen, das im Zentrum des "Phoenix-Haufens" entdeckt wurde, müssen wir noch ein wenig mehr hinzufügen. To understand the size of a black hole discovered at the center of the "Phoenix cluster", we need to add a little more. Bu karedeki bilye görünümlü güneşler kadar değil. |dans le carré||semblable||| Nicht so sehr wie die Marmorsonnen auf dieser Aufnahme. Not as much as the marble-shaped suns in this frame. Bu küpteki kadar da değil. |dans la tasse||| Nicht so viel wie in diesem Würfel. Not as much as in this cube. Hayır bu küplerin oluşturduğı büyük kare kadar da değil. ||des cubes|formation||||| No, it's not as big as the big square formed by these cubes. Biraz daha arttırıp yeni bir küp elde etmemiz gerekiyor. ||en augmentant|||cube||| We need to increase it a little more and get a new cube. Ama 1 milyar güneşten oluşan bu küp bile yeterince büyük değil. But even this cube of 1 billion suns isn't big enough. Bunun gibi 20 tanesine daha ihtiyacımız olacak. ||tânesine||| We're going to need 20 more like this one. Ve evrende bu ölçekte bile pek çok kara delik olduğu sanılıyor. |||échelle||||||| And it is thought that there are many black holes in the universe even on this scale. Son 5 yılda az önce gösterdiğim kara delikten büyük 10 tane yeni kara delik bulundu ve daha binlercesinin olduğu düşünülüyor. |||||||||||||||de milliers|| In the last 5 years, 10 new black holes bigger than the one I just showed you have been discovered and thousands more are thought to exist.

Yeni öğrendiğimiz keşifteki 66 ve 85 kat kütleli küçük kara deliklerin birleşmesiyle oluşan orta ölçekli yeni kara delik böyle bu tür cisimlerin yanında bir tuz zerresi kadar kalırdı. ||de la découverte|||massif||||de la fusion||||||||||||||particule|| Das neue mittelgroße Schwarze Loch, das durch die Verschmelzung der 66- und 85-mal massereicheren kleinen Schwarzen Löcher in der Entdeckung, von der wir gerade erfahren haben, entstanden ist, wäre ein Salzkorn im Vergleich zu solchen Objekten. The new medium-sized black hole formed by the merger of small black holes with masses of 66 and 85 times the mass of the 66- and 85-mass black holes in our recent discovery would be a grain of salt compared to such objects. Asıl soru şu. The question is. Güneşin milyarlarca katı kütleye sahip bu dev kara delikler çarpışırsa ne olur? |||à la masse||||||s'il se heurte|| What would happen if these giant black holes with a mass of billions of times the sun collide?