S'ils l'ont fait, tu peux le faire aussi - 2 |have|||||| Wenn sie es getan haben, kannst du es auch tun - 2 If they did it, you can do it too - 2 Si ellos lo hicieron, tú también puedes - 2 Jeśli oni to zrobili, ty też możesz to zrobić - 2 Se eles conseguiram, você também pode conseguir - 2 Om de gjorde det, kan du också göra det - 2 Eğer onlar yaptıysa, sen de yapabilirsin - 2

Salut, cher ami. Hello||ami Merhaba, sevgili arkadaş. Comment ? Commentaire (1) How How? Nasıl? Ah oui, pardon.

Merci de me rejoindre, donc, pour cette deuxième |||join|||| |||katılmak|||| Bu ikinci seansımızda benimle bir araya geldiğiniz için teşekkür ederim.

vidéo de cette série de trois vidéos : « Améliore  ton français en 30 jours ». |||||||Improve|||| |||||||Geliştir|||| |||||||Mejora|||| Bu üç video serisinin videosu: "Fransızcını 30 günde geliştir".

Merci du fond du cœur  d'avoir été si nombreux à regarder la vidéo une,  la première vidéo, et d'avoir été si nombreux à Thank you||||||||||||||||||||aussi|nombreux| ||bottom||heart|||||||||||||||||| Thank you from the bottom of my heart for so many of you having watched video one, the first video, and for so many of you having İlk videoyu izleyip bunca kişinin yorum yapması ve fikirlerini paylaşması için içtenlikle teşekkür ederim.

commenter, à donner votre opinion. comment||||opinion Çok teşekkür ederim. C'est très  important que cette série soit un échange entre ||||||||exchange|between It's very important for this series to be an exchange between Bu seri oluşturduğum içerik ile uzmanlığımı paylaşan benim aramda bir değişim olmasının çok önemli olması,

moi qui crée le contenu, qui partage mon  expertise, et vous qui regardez la vidéo. ||||||shares||expertise|||||| ||||||||experiencia|||||| ve sizin videoları izleyen kişiler arasında olması çok önemlidir.

Si tu as manqué la première vidéo, tu peux déjà  ouvrir un deuxième onglet. |||||||||||||вкладку |||||||||||||navigateur |||missed|||||||open|||tab |||||||||||||tab |||||||||||||Tab ||||||||||açmak|||sekme |||perdiste||||||||||pestaña If you missed the first video, you can already open a second tab. Если вы пропустили первое видео, вы можете открыть вторую вкладку. İlk videoyu kaçırdıysan, zaten ikinci sekme açabilirsin. Je te mets le lien |te||| Here's the link Linki sana veriyorum

dans le « i » en haut. dans|||| ||||top in the 'i' at the top. на букву "i" в верхней части. üstteki "i" içine. C'est là-bas. |there|there It's over there. Orası. Dans le  « i » comme info, on va te mettre le lien vers ||||info||||||| In the 'i' like info, we will put the link to you

la première vidéo que tu peux déjà ouvrir et  regarder juste après. the first video, which you can open and watch right after. İlk videoyu hemen açıp izleyebileceğin. Ça pourrait vraiment, |could| It|could| It really could, Bu gerçekten büyük bir etkiye sahip olabilir,

je ne plaisante pas, révolutionner ton  apprentissage du français. je|||||||| |do not|joke||revolutionize|||| ||||devrim yaratmak|||| ||bromeo||revolucionar|||| I'm not kidding, revolutionize your learning of French. Fransızca öğrenimini gerçekten devrimleştirebilir. Donc, commence |starts

par ouvrir cette vidéo dans un autre onglet. |||||||tab |||||||pestaña Je te la résume très, très rapidement. |||summarize|||quickly |||özetliyorum||| I'll sum it up very, very quickly. Dans

cette vidéo, j'ai partagé avec toi une  formule pour énormément progresser en |||shared|||||||progress|

français en 30 jours. Et la chose que je te  suggère de faire, c'est d'écouter beaucoup de Et|||||||||||| ||||||suggest|||||| ||||||önermek|||||| ||||||sugiere|||||| ||||eu|||||||| Sana önerim, her gün gerçek Fransızca dinlemendir.

français authentique tous les jours, tous  les jours, très important. Ve yapman gereken şey, her gün, önemli olan her gün, çok fazla dinlemendir. Et il faut que And we need Ve yapmanız gereken başka bir şey

ce contenu soit du contenu que tu comprends,  qui t'intéresse. ||is||||||| |||||||||te interese bu içeriğin, anladığın ve ilgilendiğin içerik olması. Ce sont les deux conditions, ||||conditions Bunlar iki koşuldur,

du contenu que tu comprends et qui t'intéresse. anladığın ve ilgilendiğin içerik. Tu dois comprendre au moins, grand, grand minimum, You have to understand at least, big, big minimum,

70% et tu dois être intéressé par le contenu  que tu consommes. ||||||||||потребляешь ||||||||||consume ||||||||||tükettiğin şeyler ||||||||||consumes ||||||||que||que você consome Sen %70'e kadar etkilenmelisin ve tüketdiğin içerikle ilgilenmelisin. Une fois que tu as fait ça, Once you've done that, Bunu yaptıktan sonra,

au minimum 30 minutes par jour, tu pratiques de  façon guidée. |||||you|||| |||||||||guiada at least 30 minutes a day, you practice in a guided way. Günde en az 30 dakika rehber eşliğinde pratiğini yapmalısın. Je te dis comment dans cette vidéo. I tell you how in this video. Sana bu videoda nasıl olduğunu anlatıyorum.

Dans la première vidéo, donc, je t'expliquais  que cette formule avait permis aux étudiants ||||||was explaining||||||| ||||||açıklıyordum||||||| ||||||te explicaba||||||| Yine, ilk videoda, bu formülün French Authentique öğrencilerinin ifade seviyelerini büyük ölçüde geliştirmelerini sağladığını açıklıyordum

de Français Authentique de fortement  améliorer leur niveau d'expression ||||önemli ölçüde||||ifade düzeyi French Authentique öğrencilerinin ifade seviyelerini büyük ölçüde geliştirmelerini sağlamıştı.

orale en français, on ne parle pas seulement de  compréhension mais aussi d'expression, et que Fransızca'da, sadece anlamaktan değil ifade etmekten de bahsediyoruz ve

j'avais aidé plusieurs millions de non-natifs à  améliorer leur expression en français depuis 2011. ||||||natives||||||| 2011'den beri birçok doğal olmayanın Fransızca ifadesini iyileştirmesine yardımcı oldum.

Donc tu vois, cette formule elle n'est pas  nouvelle, elle n'a pas été créée depuis |||||||||||||created| Então|||||||||||||| So you see, this formula isn't new, it hasn't been created since Bu yüzden görüyorsun, bu formül yeni değil, 2011'den beri var olan bir şey.

quelques années. Je n'ai rien inventé, j'ai  compilé la recherche académique sur le sujet |||||samengevoegd|||||| |||invented||compiled||research|academic||| |||||derledim|||akademik araştırma||| |||||compilado|||||| |||||собрал|||||| Я ничего не изобретал, я просто собрал академические исследования на эту тему. Ben hiçbir şey icat etmedim, konuyla ilgili akademik araştırmaları derledim

et des témoignages de polyglottes, donc  des personnes qui parlent cinq, six, sept, ||testimonials||polyglots|||||||| ||||çok dilli kişiler|||||||| ||testimonios||políglotas|||||||| ve çokdillilerin tanıklıklarını, yani beş, altı, yedi, sekiz, on dil konuşan insanları,

huit, dix langues, donc des gens qui savent  comment on apprend à parler une langue. acht|||||||||||||| yani bir dilin nasıl öğrenileceğini bilen insanları. Et

en compilant tout ça, eh bien, ça a donné la  formule que je viens de partager avec toi. |собирая|||||||||||||||| |compiling||||||||||||||share|| |derleyerek|||||||||||||||| |compilando|||||||||||||||| Tüm bunları derleyerek, işte sana paylaştığım formülü elde ettik.

Ce que je voudrais faire, c'est partager avec  toi quelques cas, quelques études de cas, |||would||||||||||| Yapmak istediğim şey, seninle bazı durumları, bazı vakaları paylaşmak,

pour que tu voies et comprennes, eh bien,  que c'est concret tout ça. |||||понимаешь||||||| |||siehst||verstehst|||||konkret|| |||see||understand||||||| |||||entiendas||||||| ||||||||||somut|| so that you can see and understand, well, that it's all concrete. böylece görüp anlaman için, işte hepsi somut bir şey. On n'est pas dans We're not in

la théorie avec une formule théorique qui  n'est pas applicable. |||||||||применима |theory||||theoretical||||applicable |||||||||uygulanabilir |||||||||aplicable theory with a theoretical formula that is not applicable. teorinin uygulanabilir olmayan bir teorik formülle birleştirildiği durum. Il y a des gens qui Il y a des gens qui

utilise cette formule et pour qui ça fonctionne. |||||||works |||para que|||| utilise cette formule et pour qui ça fonctionne. Donc le premier témoignage est celui de notre ami |||свидетельство||||| |||testimony||||| |||tanıklık||||| |||testimonio||||| So the first testimonial is from our friend Donc le premier témoinage est celui de notre ami

Johan, très beau prénom, et qui dit qu'en tant  que membre de l'académie Français Authentique, Johan|||||||||||||| Johan|||first name||||that|as||member||the academy|| |||||que||||||||Francês| Johan, çok güzel bir isim ve Fransız Authentique Akademisi üyesi olarak,

il a fait de grands progrès depuis deux ans. he's made great strides in the last two years. son iki yılda büyük ilerleme kaydetti. Il  dit que cette stratégie d'apprentissage d'une ||||strategy|of learning| ||||öğrenme stratejisi|| Öğrenme stratejisini uygulamak

manière naturelle commence à porter ses fruits,  donc ça veut dire que ça fonctionne pour lui. way||starts||bear||fruits|||wants||that|||| ||comienza||||||||||||| natural way is starting to bear fruit, so that means it's working for him. Doğal yöntem meyvesini vermeye başlıyor, yani işe yaradığını söyleyebiliriz.

Et pour lui, il dit que plus on écoute, plus on  comprend, et je pense qu'il a vraiment raison. |||||that|||listen||||||||||reason And for him, he says that the more you listen, the more you understand, and I think he's really right. Ve ona göre, ne kadar çok dinlerseniz, o kadar çok anlarsınız, ve gerçekten haklı olduğunu düşünüyorum.

Et je suis vraiment heureux de voir que notre ami  Johan, que je salue, a obtenu un niveau B2. ||||happy||see|that||||||greets||obtained|||B(1) |||||||||||||saludo||||| Ve Johan isimli arkadaşımızın, selamlayarak belirtmek isterim, B2 seviyesini başardığını görmek beni gerçekten mutlu ediyor. Donc, Yine de,

c'était son objectif pour la première étape. ||objetivo|||| bu ilk adım için hedefiydi. Et  il a obtenu ce niveau en utilisant la méthode And he achieved this level using the Ve bu seviyeyi yöntemi kullanarak elde etti.

d'apprentissage naturelle que je préconise. ||||рекомендую ||||recommande ||||recommend ||||preconize ||||empfehle ||||tavsiye ediyorum ||||recomiendo natural learning process I'm advocating. Benim savunduğum doğal öğrenme yöntemi. Et  très important, il a atteint ce niveau en prenant |||||||||prenant |||||reached||||taking Ve çok önemli, bu seviyeye eğlenerek ulaştı.

du plaisir. zevk alarak. Donc, voilà un premier exemple. Un autre exemple, ce serait celui de notre amie |||||that|||

Vanessa, qui est donc, je crois, brésilienne mais  qui vit au Canada. ||||||бразильянка||||| Vanessa||||||||||| Vanessa||||||||||| Vanessa||||||||||| Vanessa|||therefore||believe|Brazilian|||||Canada Vanessa, who I believe is Brazilian but lives in Canada. Et, j'ai choisi ce témoignage ||||свидетельство ||||testimony И я выбрал этот отзыв

parce que Vanessa nous parle d'un test. ||||||test porque|||||| because Vanessa tells us about a test. потому что Ванесса говорит о тесте. Souvent,  préparer un test de français, ici en l'occurrence Often||||||||the occurrence ||||||||neste caso ||||||||en este caso Çoğu zaman, burada Fransızca bir sınav hazırlamak gerekir.

le TCF ou TEF, donc un examen de français pour  le Canada, elle devait prouver qu'elle avait un |||TEF|||||||||||||| |TCF||TEF|||exam|||||||had to|prove||| |||||||||||||||||um |TCF||TEF|||||||||||||| |||TEF sınavı|||||||||||kanıtlamak||| ||||||||||||||demostrar||| Kanada için bir Fransızca sınavı olan TCF veya TEF'i geçmek zorundaydı, böylece Fransızca dil becerilerine sahip olduğunu kanıtlamalıydı.

certain niveau de français, eh bien souvent, ces  préparations au test sont un peu ennuyeuses. ||||||||preparations||||||tedious ||||||||hazırlıklar|||||| ||||||||preparaciones||||||aburridas |nível|||||||||||||chatas If you don't have a certain level of French, these test preparations are often a bit boring. bir miktar Fransızca seviyesi, genellikle bu test hazırlıkları biraz sıkıcı olur. On va Gideceğiz

apprendre, on va faire des archives, on va suivre  des archives de tests, on va faire des anciens |||||archives|||||archives||tests|||||ancient |||||arşivler|||||||||||| |||||archivos|||||||||||| learn, we'll make archives, we'll follow test archives, we'll make ancient чтобы учиться, мы будем создавать архивы, следить за архивами тестов, создавать старые тесты, создавать новые тесты, создавать новые тесты. öğreneceğiz, arşivler yapacağız, test arşivlerini takip edeceğiz, eski testler yapacağız

tests qui ont déjà été donnés par le passé, on  va apprendre de la grammaire, du vocabulaire. тесты|||||||||||||||| |||||given||||||||||| |||||verilmiş||||||||||| |||||dados||||||||||| tests that have already been given in the past, we're going to learn grammar and vocabulary. Geçmişte yapılan testlerden, dilbilgisi ve kelime hazinesi öğreneceğiz. Eh Evet

bien, Vanessa a utilisé la méthode d'apprentissage  naturelle que je préconise pour préparer son test. ||||||||||precedes|||| ||||||||||recomiendo|||| Vanessa, testine hazırlanmak için benim önerdiğim doğal öğrenme yöntemini kullandı.

Une chose sur laquelle Vanessa insiste, c'est  sur les émotions. |||||insists||||emotions One thing Vanessa insists on is emotions. Одна вещь, на которой настаивает Ванесса, - это эмоции. Vanessa'nın üzerinde ısrar ettiği şey duygulardır. Elle dit que grâce à un certain Belirli bazı teknikler sayesinde, duygularını yönetmeyi ve soğukkanlı davranmayı başardığını söylüyor.

nombre de techniques que je partage, elle a su  gérer ses émotions et garder la tête froide. |||||||||gérer||||||| number||techniques||||||knew|manage||||keep|||cold ||||||||başardı|||||||| ||||||ela|||||||||| She was able to manage her emotions and keep a cool head. Elle dit que grâce à un certain nombre de techniques que je partage, elle a su gérer ses émotions et garder la tête froide.

Et enfin, le résumé qui me plaît beaucoup, « la  méthode de Johan fonctionne ». |||summary||||||||| |||özet||||||||| Ve son olarak, beni çok memnun eden bir özet, "Johan'ın yöntemi işe yarıyor". Encore une fois, Bir kez daha,

c'est juste une méthode que j'ai compilée mais  que je n'ai pas vraiment inventée. ||||||compiled||||||| ||||||compiled|||||||invented ||||||derlediğim|||||||icat etmek ||||||compilada||||||| ||||||собранная|||||||изобрёл sadece derlediğim ama gerçekte icat etmediğim bir yöntem. En tout cas, Her durumda,

je n'ai pas inventé les concepts. |||||concepts kavramları ben icat etmedim. Donc tu vois, tu peux vraiment Yani görebilirsin, gerçekten yapabilirsin

améliorer ton français parlé et ton  résultat aux tests, parce que parfois ||||||result||||| Fransızca konuşmanı ve test sonuçlarını geliştirmeni öneririm, çünkü bazen

on a besoin de passer des tests en utilisant  la formule que j'ai partagée précédemment. |||||||||||||shared|previously |||||||||||||paylaştığım|önceden paylaştığım daha önce paylaştığım formülü kullanarak testlerden geçmek zorunda kalabiliriz.

Un autre exemple, ce serait celui de Dan. |||||||Дан |||||||Dan |||||||Dan |||||||Dan Başka bir örnek, Dan'ınki gibi olabilir. Alors  Dan, on ne va pas tout lire, mais il dit que |Dan|||||||||| |Dan hakkında|||||||||| So Dan, we're not going to read the whole thing, but he says that Дэн, мы не будем читать всю статью, но он говорит, что Evet Dan, her şeyi okumayacağız ama şöyle diyor:

quand il a commencé à suivre la technique  que je préconise, il était un peu sceptique, |||started|||||||recommends|||||skeptical |||||||||||||||şüpheci |||||||||||||||cético |||||||||||||||escéptico Benim önerdiğim teknikleri uygulamaya başladığında, biraz şüpheciydi,

il était un peu sceptique, ça veut dire : il  n'y croyait pas trop, il n'était pas sûr, et ||||skeptical||||||believed||||||| ||||şüpheci||||||||||||| he was a bit skeptical, which means he didn't believe in it too much, he wasn't sure, and Biraz şüpheciydi, yani: pek inanmıyordu, emin değildi ve

je le comprends. eu|| Parfois, il y a des gens qui nous  proposent des formules qui semblent magiques, donc ||||||||propose||formulas||seem|magical| ||||||||||fórmulas|||mágicas| Bazen, bize sihirli gibi gelen formüller sunan insanlar olur, bu yüzden

c'est bien d'être sceptique et de se dire : « Hum  ! şüpheci olmak ve şunu düşünmek iyi olur: "Hmm! Je ne suis pas sûr que ça marche, donc je vais |||||||works||| I'm not sure if it works, so I'm going to Bu işe yarayacağından emin değilim, o yüzden

quand même tester ». ||test still test". C'est ce que Dan a fait, il  dit qu'il a eu l'envie de continuer et d'essayer |||||||||||the desire|||| É||||||||||||||| Dan'ın yaptığı buydu, devam etme isteği ve deneme isteği olduğunu söylüyor

la technique, la méthode d'apprentissage et  que celle-ci fonctionne très, très, bien. эта|||||||||||| öğrenme tekniği, yöntemi ve bu yöntemin çok çok iyi çalıştığını söylüyor.

Il insiste, Dan, sur l'utilisation des  temps morts. |insists|||the use||| Он настаивает, Дэн, на использовании тайм-аутов. Dan, boş zamanların kullanımına ısrar ediyor. Il dit qu'il est devenu O, olmuş olduğunu söyledi.

plus productif qu'avant, qu'il a même réussi à  pratiquer le français et à alimenter son blog, |||||||||||||обновлять|| |||||||||||||feed|| |daha verimli|||||||||||||| more productive than before, and has even managed to practice French and keep up his blog, Daha önce olduğundan daha verimli, hatta Fransızca konuşmayı ve blogunu beslemeyi başardığını,

donc à suivre des projets personnels. ||follow||projects|personal |||||kişisel projeler чтобы следить за личными проектами. bu nedenle kişisel projeleri takip ettiğini. Et  ça, c'est vraiment super, super, important. Ve bu gerçekten harika, harika, önemli.

Ici, on a une personne qui doutait, qui a quand  même décider de tester quelque chose de nouveau. ||||||сомневался||||||||||| ||||||doubted||||||||||| ||||||şüphe eden||||||||||| ||||||dudaba||||||||||| |a|||||||||||||||| Here we have a person who had doubts, but decided to try something new anyway. Burada şüpheci bir kişi var, ancak yine de yeni bir şey denemeye karar verdi.

Et c'est toujours bien de tester des méthodes  nouvelles. Ve her zaman yeni yöntemleri test etmek iyidir. Et il a vu que ça fonctionnait. ||||||worked Ve işe yaradığını gördü. Pour

obtenir des résultats différents, il faut faire  des choses différentes. Farklı sonuçlar elde etmek için farklı şeyler yapmak gerekir. C'était Albert Einstein, ||Einstein |Albert|Einstein |Albert|Einstein Bu Albert Einstein'dır,

le célèbre physicien, qui disait que  pour lui, la définition de la folie, ||физик|||||||||| ||physicist||||||||||madness ||ünlü fizikçi|||||||||| ||||||||||||locura ünlü fizikçi, onun için çılgınlığın tanımı,

c'était de faire toujours la même chose  et d'attendre des résultats différents. ||||||||to wait||| was to do the same thing over and over again and expect different results. Her zaman aynı şeyi yapmak ve farklı sonuçlar beklemek çılgınlıktır.

Si tu continues à toujours apprendre de la  grammaire, tu auras les résultats que tu as eus ||continues|||learn|||||will have||||||had ||||||||||||||||elde ettin Eğer her zaman dilbilgisinden öğrenmeye devam edersen, şimdiye kadar elde ettiğin sonuçlara sahip olursun.

jusqu'à présent. до настоящего| so far. . C'est la définition de la folie,  d'attendre des résultats différents. |||||locura|||| Farklı sonuçlar beklemek, çılgınlık tanımıdır. Par contre, Ancak,

en faisant et testant des choses différentes,  on peut avoir des résultats différents. |||тестировании||||||||| |||testing||||||||| |||deneyerek||||||||| by doing and testing different things, you can get different results. farklı şeyler yaparak ve test ederek farklı sonuçlar elde edebiliriz.

Des exemples comme ceux-là, il y en  a des dizaines et des dizaines sur |||||en|||||dizaines|||| ||||||||||dozens|||| There are dozens and dozens of examples like these on

le site de Français Authentique. Tu peux  aller jeter un œil, il y a des témoignages ||||||||||témoignages |||throw||eye|||||testimonials |||||göz atmak||||| |||echar||||||| You can have a look, there are testimonies. Bakmaya gidebilirsin, şahitler var.

vidéo également. |also Videolar da var. Mais je les ai vraiment  choisis pour que tu comprennes que ça marche. |||||chosen|||you|understand||| But I've really chosen them so that you understand that it works. Ama gerçekten bunları seçtim, işe yaradığını anlaman için.

Ça marche même si tu n'as pas le temps. C'est  ce que disait Dan, il a utilisé les temps morts,

ce sont les moments de ta journée pendant lesquels  tu n'as pas le temps de t'asseoir à un bureau pour |||||||||||||||sit|||| |||||||||||||||sentarte|||| В вашем дне есть моменты, когда у вас нет времени сесть за стол, чтобы

étudier, mais ton esprit est libre pour écouter  des choses. Quand tu es dans le bus, quand tu

fais la cuisine, quand tu fais ton jogging,  que tu vas promener le chien, tu as du temps |||||||||||walk|||||| |||||||||você|||||||| |||||||correr||||||||||

pour écouter du français. Donc, en utilisant ces  temps morts, comme on les appelle, tu as le temps. Yarı zaman yokları kullanarak, yani zamanın olduğu zamanları kullanarak, zamanın var.

Donc, cette méthode fonctionne même si tu penses  ne pas avoir le temps, même si tu penses être |||works|||||||||||||| Yani, bu yöntem zamanın olmadığını düşünsen bile, çok genç veya çok yaşlı olduğunu düşünsen bile işe yarar.

trop jeune ou trop âgé. |trop jeune||| Bunu yapmak için fırsatların olduğunu görebilirsin. Parfois, on me dit :  « Johan, je suis trop âgé pour apprendre ». Às vezes||||||||||

C'est faux. Johan, il n'a plus 20 ans. Johan is no longer 20. Йохану уже не двадцать. Je ne dis  pas que c'est une personne âgée, mais c'est une I'm not saying she's an old person, but she's an old woman.

personne d'expérience qui a eu l'intelligence et  la flexibilité de tester quelque chose de nouveau. |of experience||||intelligence|||flexibility|||||| ||||||||esneklik|||||| Deneyimli bir kişi, yeni bir şey denemek için zekası ve esnekliği olan bir kişidir.

Ça marche même si tu es très jeune. Das||||||| Bu, çok genç olmanıza rağmen işe yarar. Si tu n'as  pas encore testé des dizaines et des dizaines |||||||dozens||| Eğer daha önce onlarca kez denemediyseniz

de méthodes, ça marche aussi, ça marche à tout  âge et ça marche dans toutes les situations. из|||||||||||||||| |||||||||age|||||||

Ça marche même si tu penses ne pas être  parfait quand tu parles ou quand tu écris. It|||||||||perfect|||||||writes ||||||||||||||||escribes

Tu as peut-être vu dans les témoignages que j'ai  présentés, il y avait des petites erreurs, mais |||||||||I|presented||||||| ||||||||||sunduğum||||||| |||||||testimonios|||presentados||||||| You may have seen in the testimonials I presented, there were some small errors, but Belki tanıklıklarda gördüğün gibi, küçük hatalar vardı ama

ce n'est pas grave. bu önemli değil. Bien qu'il y ait des petites  erreurs, j'ai pu comprendre le message, je suis |||||||||||message|| Although there are small errors, I was able to understand the message, I am Küçük hatalar olsa da, mesajı anlayabildim, ben de

francophone. Fransızca konuşan On n'a pas besoin d'être parfait. Il ne faut pas avoir peur de faire des erreurs.

Ce n'est pas nécessaire de parler ou d'écrire  parfaitement. это|||||||| |||||||to write|perfectly On a tous l'objectif de s'améliorer, |||||improve We all aim to improve,

de devenir meilleur, mais l'objectif n'est pas  d'être parfait. Donc, cette technique t'aidera |||will help |||yardımcı olacak |||te ayudará

même si tu n'es pas parfait à l'oral ou à l'écrit. Donc, si tu as envie de progresser comme l'ont |||||||like|have

fait nos amis Johan, Vanessa et Dan, ce que je  te propose de faire dans les prochains jours, ||||||||||||||||next| ||||||||||||||||önümüzdeki| ||||||||||||||||próximos días| made by our friends Johan, Vanessa and Dan, which I suggest you do over the next few days,

c'est numéro 1, cherche du contenu en français  authentique, j'insiste, du vrai français parlé |||||||||of the||| ||||||||ısrar ediyorum|||| ||||||||yo insisto|||| it's number 1, look for content in authentic French, I insist, real spoken French Bu numara 1, gerçek Fransız içeriği ara, ısrarla, gerçek Fransızca konuşma.

par des vrais francophones. gerçek Fransızca konuşanlar tarafından. Ce contenu doit être  intéressant pour toi et tu dois le comprendre. |||||||||must|| This content must be interesting to you and you must understand it. Bu içerik senin için ilginç olmalı ve anlamalısın.

Donc, ça peut être mon podcast, mes  vidéos, on a une chaîne You Tube, |||||||||||||YouTube kanalı Yani, bu benim podcast'ım, videolarımdan olabilir, bir YouTube kanalımız var.

tu le sais. ||know you know it. Ça peut être d'autres contenus sur  le web, il y a plein de belles chaînes You Tube |||||||web|||||||chains|| ||||||||||||||YouTube kanalları|| It can be other content on the web, there are plenty of great You Tube channels out there.

avec du contenu en français authentique. Ça peut  être de la radio française, tu as accès à toutes ||||||French|||access|| It can be French radio, you have access to all

les stations de radio sur le web. |stations||||| Ça peut être  des chaînes de télé etc. ||||chains||TV| Peu importe. |doesn't matter No matter. Du contenu Content

en français authentique que tu comprends  et qui t'intéresse. em|||||||| Donc, tu cherches ça. ||are looking|

Ensuite, tu vas écouter ce contenu pendant tes  temps morts tous les jours au moins 30 minutes. Then||||||during|||dead|||||| Then you'll listen to this content during your downtime every day for at least 30 minutes. Sonra, her gün en az 30 dakika boş zamanlarında bu içeriği dinleyeceksin.

Allez, tu peux prendre le weekend pour te reposer. |||||weekend|||rest Come on, you can take the weekend off. Haydi, hafta sonunu dinlenmek için kullanabilirsin. On va dire du lundi au vendredi, minimum 30 Monday to Friday, minimum 30 Pazartesiden cumaya kadar, minimum 30 dakika.

minutes.

Si tu peux faire 45 minutes ou une heure,  c'est encore mieux. If you can do 45 minutes or an hour, that's even better. C'est la deuxième étape.

Et enfin, tu vas pratiquer de façon guidée. Alors dans mon podcast, par exemple, je fais

toujours des petits exercices de prononciation  que tu peux répéter en copiant mon intonation, |||||||||||copying||intonation |||||||||||||tonlama |||||||||||copiando||

le rythme de ma voix, les liaisons, etc. ||||||vínculos| Donc,  tu peux faire ces exercices dans mon podcast.

Tu peux aussi faire le quiz hebdomadaire de  Français Authentique qu'on publie sur Facebook ||||||еженедельный||||||| ||||||weekly quiz||||||| ||||||weekly|||||publishes|| ||||||wekelijks||||||| |||||||||||||Facebook ||||||haftalık||||||| ||||||semanal|||||||

et sur Instagram. ||Instagram ||ve Instagram'da ||Instagram Mais l'idée ici, c'est le  numéro 3, d'avoir une pratique guidée. Buradaki fikir, 3 numaralı nesnenin yönlendirmeli bir uygulamasının olmasıdır. Donc, Yani,

tu cherches plein de contenus. çeşitli içerikler ararsın. Ensuite, tu  l'écoute 30 minutes chaque jour. Et ensuite, |and then

tu fais les exercices de pratique guidés. ||||||с руководством |||exercises|||guided ||||||yönlendirilmiş Tu peux aussi mettre des commentaires dans

les différents réseaux sociaux pour t'entraîner  à écrire. |||||тренироваться|| ||networks|social||practice|| |||||yazmak için çalışmak|| |||||entrenarte|| Ça ne coûte rien d'essayer. ||||to try Même si auch|

tu es sceptique comme l'était Dan, ça ne te  coûte rien de tenter l'expérience. ||||||||||||try| ||||||||||||intentar| you're as skeptical as Dan was, it costs you nothing to try it out. Sen, Dan'in olduğu gibi şüpheci sin, deneyi denemek sana bir şey kaybettirmez. Tu verras |will see You'll see Göreceksin

que tu obtiendras des résultats rapides. ||получишь||| ||will get|||quick ||elde edeceksin||| ||obtendrás||| hızlı sonuçlar elde edeceksin. Tu vas t'améliorer en 30 jours si tu suis ||improve yourself||||| ||gelişeceksin||||| ||mejorarás|||||

cette méthode. La formule, elle est simple  et elle est efficace. Il n'y a pas de magie, |||||magic

je ne t'offre rien de magique. ||offer you||| ||te ofrezco||| Ce n'est pas une  pilule à prendre pour mieux parler français. ||||pilule|||||| ||||pill|||||| ||||hap|||||| ||||pastilla|||||| Il y

a du travail et de la motivation derrière. |||||||behind has work and motivation behind it. Mais  les résultats sont presque miraculeux quand on |||||чудесные|| ||||almost|miraculous|| |||||neredeyse mucizevi|| |||||milagrosos|| |||||milagrosos||

utilise ces méthodes, vraiment. C'est pour ça que  je suis si enthousiaste à l'idée de les partager |||||||enthusiastic||||| |||||||entusiasmado||||| |||||||entusiasta||||| Bu yüzden onları paylaşma fikrine bu kadar heyecanlıyım.

avec toi. Seninle.

Et vraiment, surtout si tu as galéré,  surtout si tu as eu beaucoup de difficultés, ||||||потерпел неудачу|||||||| ||||||galéré|||||||| ||especially||||struggled|||||||| ||||||struggled|||||||| ||||||sofrido|||||||| ||||||geschafft|||||||| ||||||zorlandıysan|||||||| ||||||luchado mucho|||||||| Ve gerçekten, özellikle eğer zorlandıysan, özellikle çok zorluk çektiysen,

tu verras que tu vas progresser énormément. Görüceksin ki çok ilerleme kaydedeceksin. Donc, voilà pour aujourd'hui. Yani, bu kadar bugün. Après demain, Yarından sonra,

dans deux jours, il y aura la troisième  vidéo de la série : « Améliore ton français |||||will have|||||||||

en 30 jours », donc ne la manque pas. Je vais te  prendre par la main dans cette troisième vidéo,

vraiment t'accompagner pour t'aider à appliquer  la méthode, la formule que j'ai partagée avec |accompany you|||||||||||| |sana eşlik etmek|||||||||||| |te acompañar||||||||||||

toi de façon encore plus adaptée, de façon plus  concrète et encore plus efficace. |||||adapted||||concrete||||effective |||||uygun şekilde|||||||| |||||||||concreta|||| Sana daha uygun, daha somut ve daha etkili bir şekilde. Je vais partager Paylaşacağım

avec toi vraiment des astuces exclusives,  que je n'ai pas partagées ailleurs encore, ||||||||||поделилась|| ||||tips|exclusive|||||shared|else| |||||özel ipuçları|||||paylaştığım|| |||||exclusivas|||||compartidas|| gerçekten başka yerlerde henüz paylaşmadığım özel ipuçları.

et pratiques. Donc, ne rate vraiment  pas cette troisième vidéo de la série. ||пропусти|||||||| ||miss|||||||| ||kaçırma|||||||| Так что не пропустите это третье видео из серии.

D'ici là, applique tout ce que j'ai partagé  avec toi dans la première et la deuxième ||applies||||||||||||| ||uygula|||||||||||||

vidéo, donc dans la vidéo d'aujourd'hui  et la vidéo d'avant-hier. |||||||||of before| Et je te demande

de laisser un petit commentaire en bas,  que ce soit sur You Tube ou sur le site, |leave|||||||||||||||

pour prendre l'engagement vis-à-vis de nous. ||the commitment|with|||| ||taahhütte bulunmak||||| ||el compromiso||||| bize karşı taahhütte bulunmak için. Tu  vas prendre l'engagement, tu vas dire : « OK. |||Taahhütte bulunacaksın|||| Taahhütte bulunacaksın, şunu söyleyeceksin: 'Tamam.' Moi, Me Ben

je vais commencer la technique », et tu vas  nous dire ce que tu vas écouter. Est-ce que ça Does it

va être une radio, une chaîne You Tube, une  chaîne de télévision ? is going to be a radio station, a You Tube channel, a TV channel? Donc en commentaire,

tu prends l'engagement de travailler dans les  prochains jours en suivant la technique que ||||||||||following|||

j'ai partagée avec toi et tu nous dis ce que tu  vas écouter. |shared||||||||||| Ça va te motiver et ça va te donner |||мотивировать||||| |||motivate|||||

envie vraiment, puisque tu as pris de l'engagement  en public, ça va te donner envie de persévérer. ||||||||||||||||azmetmek Lust|||||||||||||||| want||since|||||the commitment||public|||you||want||persevere ||||||||||||||||perseverar ||||||||||||||||to persevere Gerçekten istekli olacaksın, çünkü herkesin önünde taahhütte bulundun, bu seni devam etmeye teşvik edecek.

Merci d'avoir suivi cette vidéo. Thank you||followed|| ||seguido|| Bu videoyu izlediğiniz için teşekkür ederim. Et on se retrouve  très bientôt pour la troisième vidéo de cette Ve bu serinin üçüncü videosu için çok yakında tekrar görüşeceğiz.

série : « Améliore ton français en 30 jours ». |Geliştir||||

Salut !